Hayata belki 1-0 yenik başlayan eşcinsel kardeşlerim size artık acımıyorum.Terapi süreci içinde çok uğraştım sizi de kurtarmak için boşunaydı biliyorum.Çünkü hepiniz ailenizin açtığı bu yarayı haklı çıkardınız.Türlü bahaneler saydınız inandığınız yalanı doğrulamak için.Ezberlediğiniz yalanları çürütmeye çalıştığımda dinlemeye bile tahammül etmediniz.Şimdi gerçeklerle yüzleşmeye cesareti olanlar için yazıyorum.
Eşcinselliğin bir tercih olmadığı konusunda hemfikiriz kimse böyle bir yaşamı tercih etmez.Ayrıldığımız nokta şu ki eşcinsellik doğuştan da gelmez.Eşcinsellik psikolojik bir hastalıktır.İnsan biyolojik-sosyolojik-psikolojik bir varlıktır ve bu bileşenlerin biri diğerinden ayrılamaz insan bu üçünün toplamıdır.Eşcinseller insanın aynı zamanda psikolojik bir varlık da olduğu noktasında bocalar.Herbirinin psikolojik problemleri vardır fakat bu hallerini homofobik dünyanın yüklediği güçlüklere bağlarlar.Gerçekte durum böyle değildir.Eşcinselliğin yasal olduğu ülkelerde eşcinsellerde görülen intihar oranı heteroseksüllere göre çok daha yüksektir.Eşcinsellik psikolojik bir hastalıktır WHO hastalık kitabından çıkartılması tamamen politik kaynaklıdır ve çıkar odaklıdır.Eşcinselliğin genetik olduğu yönünde tek bir bilimsel bulgu dahi yoktur.Bu hastalık aslında sadece bireyin değil ailenin hastalığıdır.Eşcinsellerin aileleri üzerinde yapılan bir araştırmaya göre %90'ında üçlü aile modeli görülmüştür.Buna göre:
-Fonksiyonsuz,ilgisiz,sevgisiz,duygusal ve fiziksel anlamda uzak bir baba,
-Otoriter,aşırı şefkatli,korumacı,baskın anne,
-Kırılgan ve hassas yapıdaki çocuk.
Bunu duyunca şöyle tepkilerle karşılaşırız: "Yoo babamla aram çok iyiydi öyle bir problem yoktu.."
Homoseksüellik öncesi erkek çocuk zaten naif ve silik bir karakterdir.Akıllı ve usludur.Böyle bir çocuğu herkes sever ama bu sevgi sahtedir.Eşcinselliğin genetikle bağdaştığı tek nokta homoseksüel öncesi oğlan çocuğun kırılgan hassas bir yapıda olmasıdır.Bu söylendiğinde eşcinsellerin sunduğu argümanların başında eşcinsel hayvan ilişkileri gelir.Bunların hepsi öğretilmiş ezberlenmiş şeyler.Hayvanlardaki eşcinsel davranış öyle yaratıldığı için olmaz.Hayvanlarda açlık,susuzluk,av dönemi gibi stres faktörleri olduğunda bu tür davranışlar gözlenir.Bu davranış bilimlerinin alanıdır genetiğin değil.Eşcinsellik yaratılıştan gelir diyenler bu tezlerini tek bir bilimsel kaynağa dahi dayandıramazken bilakis yaratılışa aykırı bir durum olduğunu kanıtlayan çok basit bilimsel kanıtlar var.Anatomi.Anal bölge dışa açılan bir boşluktur dışa itmeye yarayan kaslardan oluşur.İçe almak fonksiyonları dahilinde değildir ve bunu yapan kişinin anal kasları hasar görür.İnanmak istediği şeye inanan ve ezbere konuşan eşcinsel bireyi ikna etmek imkansızdır.Tüm bu anlattıklarıma türlü bahaneler uydurur inanmak istemez.İşine öyle gelir çünkü.Kolayı seçer.Böyle yaratıldım deyip zevkinin peşinden gitmek çok kolaydır.Birilerinin onu buna inandırmış olması önemli değil aksini hiç düşünmek istemez.Dökümanlar onun istediği şeyi söyler psikologlar onu bu konuda yüreklendirir.Asıl gerçekleri bilen kişi sayısı bir avuçtur bunların bir kısmı da alacağı tepkilerden korkar sessiz kalır.Konuşanlar da dinlenmez zaten fakat bu durumun içinde olup ahlak yargılarından ve dinden izole bir şekilde halinden rahatsız olan sorgulayan araştıran eşcinseller de var.Eşcinsel olduğu için rahatsız olan bu durumdan kurtulmak isteyen adama ne diyebilirsin?Böyle yaratıldın git istediğin gibi yaşa diyebilir misin?İnanır mı sana?Ben inanmadım.Araştırdım okudum eşcinselliğin doğuştan geldiğine dair okuduğum hiçbir döküman beni tatmin edemedi.Mantık süzgecinden geçirdiğim yalanların hiçbiri aklıma yatmadı.Ön yargılarımla okumadım merakımdan okudum ve bunun doğuştan gelmediğine bir hastalık olduğuna artık emindim.Şu yazıyı ön yargılarını bir kenara bırakıp sırf merakından okuyan bir eşcinselin belki en azından aklında bir soru işareti olurdu.Buraya kadar okuyan kardeşim farkımız ne biliyor musun?Korkaksın,fedakarlık etmek istemiyorsun,kolayı seçiyorsun,güçsüzsün,eşcinsel duygularıyla savaşan biri olarak beni ve benim gibileri sizden ayıran özellikler bunlar.Korkmuyorum,cesurum soruyorum,araştırıyorum,kimden hesap sorulacaksa yakasına yapışıyorum.Fedakarım iki haftada bir kalkıp Antep'ten istanbula gidiyorum terapiye.18 saat sürüyor.Dünyanın parası gidiyor.Maddi manevi fedakarlık ediyorum.Bir savaş veriyorum.Zoru seçiyorum.Ben de böyle yaratıldım deyip işin içinden çıkabilirdim.Güçlüyüm bu savaşı ancak güçlü azimli biri verebilir.Kendimi takdir ediyorum ve bu yolun başında kendime verdiğim sözü hatırlıyorum.Ben hep savaşcam asla pes etmicem ve bu onursuz yaşamı asla tercih etmicem.