Bugün ayın 29u, çarşamba günü. Bugünü ve size geldiğim günü saymazsak arada tam 3 gün var. Nedense beklediğimden daha uzun sürdü bu üç gün. İlla bir rakam vermek gerekirse 2 hafta derim sanırım. Evet, 2 Hafta gibi geçen 3 gün
Çok çabuk hayal kırıklığına uğradım sanırım. Çok çabuk pes etmeye meylettim. Neyse ne olduğunu anlatmadan madem ilk yazım bu- size arkadaşlarımı sayayım.
Çevrem toplamda 4 gruptan oluşuyor: Okul, Ortaokul, Yenişehir-Pendik takımı ve diğerleri. Bu grupların içindeki insanların çoğu benim yaşlarımda veyahut bir, iki yaş büyük veya küçükler. Grupları açmak gerekirse,
OKUL
Okul grubu içinde iletişimde olduklarım ya da adı üstünde arkadaşlarım- kendi içinde ikiye ayrılıyor:
1, sınıftakiler (bunlarla yaz tatili sürecinde Whatsapptan yazışırım, bir iki gün buluşuruz, okul süresince zaten beraberimdir. Açıkçası içine bir türlü dahil olamadığım bir gruptur. (İstenmeyen, yedek tekerlek diye adlandırıldığım olur.)
2, Kitap okuma grubu(bu arkadaşlarla Whatsapptan grup halinde birbirimize iyi dileklerde bulunur ve zaman zaman bir konu üzerinde tartışırız. Benim okulumdan olanları okul süresince yaptığımız etütlerde görürüm. Benim okulumdan olmayıp bizim okulun diğer kampüslerinde bulunanlarla ise ancak yılda bir defa olan kamp üresince ya da Whatsapp üzerinden toplu olarak yapılan tartışmalar sırasında yahut iyi dilekler dilerken iletişim kurarım.)
İşte tam burada atlamak istemediğim bir şahsiyet var. Bu grubun her alt dalında bulunan zamanında en yakın arkadaşım dediğim sessizce bir arkadaş var. Adı da Salih. Yakın zamanda (bu gece :O ) yaşanan tartışmamızdan öncesini ele alırsak, müzik hakkında bol bol konuşur, zaman zaman bilim sohbetleri yaparız. Bilim sohbetlerine çok dahil olmasa da düşünce ve müzik sohbetlerimizde aktif rol oynar. Kendisi futboldan anlamaz, zaman zaman basket maçlarını takip eder, özellikle elektrogitar olmak üzere bilumum gitar türleri hakkında bilgi ve yetenek sahibidir. Punk, blues rock,(azıcık)metal gibi rock türlerini sürekli takip eder benim aksime akustik rock ve pop rock alanında bir ilgisi yoktur, hatta hoşlanmaz beni de bu konuda eleştirir.
Artık kendisinin ilgi alanlarını anlatmaya son verip biraz da aramızdaki ilişkiden ve onun genel özelliklerinden bahsetmek gerekir. Salih tam olarak çözümleyemediğim biri. Örnek vermek gerekirse kendi adına utandığından çok daha fazla etrafında olduğu insanlar adına utanır. Her konuda ilgili görünebilir (görünebilir kelimesine dikkat çekerim). Olan bir olayın üzerine içinde çok büyük travmalar yaşarken zamanla sizden, ondan, bundan uzaklaşabilir; düşmanlık besleyebilir. Fakat size bunu söylemez. Beslediği düşmanlık ise çoğu zaman fiiliyata geçmez. Tek cümle ile ilişkiyi bitirecek düzeye kadar getirir. Ve bitirir. Kimseyi örselemez suçu kendi üzerine alır(?) ve bittiğini söyler. Bu kadar.
Salihten daha fazla bahsetmek istemiyorum. Sanırım artık ortaokul grubuna geçmeliyim
ORTAOKUL
Sanırım burada bahsedecek çok şey kalmadı. Elimde yalnızca kişiler var bu gruptan.(Salih buraya da dahil) Yine de kabaca bahsetmek gerekirse dershaneden kalan bir Whatsapp grubumuz var. Çok aktif olmamakla beraber sözüm geçer, sevilirim. Fakat buradaki çoğu kişinin hayatında yer kaplamam.
Evet. Sanırım sırada gümbür gümbür biri var, Sefa. Kendisini hâlâ daha çok severim. Çok içten, çok kalpten biridir. Ne yazık ki yakın arkadaşlığımız biteli yıllar oldu. Bunda hatanın yine bende olduğunu kabul ediyorum. Çünkü kişiliğim gereği çok ilgi istiyorum ve aşırı derecede keskin ve saldırgan olabiliyorum. Neyse bir yerden giriş yapalım artık Sefaya
Eski zamanlarda sefa ile kız muhabbeti de yaptık, hayatımızdan gelecek hayallerimizden, müzikten, insanlardan, siyasetten, dinden de konuştuk. Fakat onunla konuşurken şu an sahip olduğum bu davaya sahip değildim. Anlattığım şeyler yeni öğrendiğim veya düşünmeye başladığım ufak tefek tomurcuklar oldu. Ve bir de Atatürk muhabbeti var ki ona girmesek de olur. Sanırım onun ulu önderi hakkında yaptığımız bu konuşmalar aramızı biraz zedelemiş olabilir. Olsun da ergenliktir, gençliktir bunların üstesinden elbette gelinir.
Sefanın parça parça yaşanan ve sürekli değişen hobileri ve ilgi alanları vardır. Bir ara metal müziğe ilgi duyarken iki ay sonra tam bir tiyatrocu olabilir. Bu aslında bir yerde aramızı güçlendirir de. Çünkü konuşacak konu ( ya da konu değiştirildiğinde yerini alacak konular ) çeşitli ve boldur. Fakat burada benim zaman zaman hayattan kopmak isteğine sürükleyecek kadar ağır duygusal patlamalarım rolü eline geçirir.(Sefadan bahsediyorsak sahne terimlerini yazıda kullanmak bir seçenek değil zarurettir ). Zamanında belli kızlarla yaşadığım duygusal bağlılıklar (burada aşk diyemeyiz sanırım. Çünkü her hangi bir cinsel dürtü akla getirilmez veya bu konu hakkındaki sorular ufak yalanlar ile geçiştirilir.)(Aslında bir topluma uyum çabası olarak edinilmiş kız arkadaşlardan bahsediyoruz. 12-15 yaş arasındaki bir ilişkide istenen her şey az çok sağlanmış olsa da benim tarafımdan cinsel bir duygu, arzu beslenmemiştir) sefa ile bol bol konuştuğumuz konulardandır. Bu kızlarla yaşadığım ayrılıklar, kavgalar, zorluklar vs. sefa ile ana konumuz olur. Ben çokça konuşurum, ağlarım, şiirler yazar şarkılar söylerim. Sefa dinler az çok kendisi hakkında konuşur.
Aslına bakarsanız bundan önceki iki paragrafın cümle sonlarına geçmiş zaman eki eklemek gerekirdi. Ne yapalım, eklemedik.
hayırlısı artık.
Bunlar ile geçirilen çokça zamanın ardından Lise hayatı başladıktan sonra Artık Sefanın yeni arkadaşları olmaya başladı. Nazı çekilen, ilgi isteyen bir arkadaşa belki de ihtiyaç kalmadı. Bunu hisseden ben de keskin dilimle sefayı iyice kendimden uzaklaştırdım zaten. Sık sık buluşmalara çağırmaktan zamanla yıldım. Ve artık sefa ile çok görüşmez oldum. Sorsalar en iyi arkadaşım der miyim? EVET, kesinlikle derim. Çünkü Sefayı tüm kalbimle sever sayarım. Yepyeni, eskilerden bir nebze arınmış bir arkadaşlık kurmak isterdim. Fakat bu Sefa ve çevresi açısından çok da mümkün görünmüyor ne yazık ki
Yine de onu gelecekte aile dostum yapmakta kararlıyım. Emin olmasam da onun da bunu isteyeceğini biliyorum. İyi diyelim iyi olsun.
Sefayı da bitirdikten sonra Simaya gelebiliriz. Erkeklere olan ilgimi ilk açtığım insanlardan biridir Simay. Onunla şu zamanlar gerçekten üzüldüğüm, aklıma takılan, merak ettiğim konuları konuşuyorum. İşin garibi o da ben de onun tavsiye alınacak biri olmadığını bilsek de ondan tavsiye alıyorum. Beni gerçekten rahatlatmayı, ya da sonuca götürmeyi beceriyor . Hiç bir zaman gerçekleşmeyecek olsa da onu arada kapısını çaldığım kız kardeşim olarak görüyorum. Saf ve öğrenmeye açık ama yeri geldiğinde bilge bir kişilik ile beni şaşırtabilen Dünya tatlısı bir insandır.(Bir de ikizi var Aysim
ama onla çok görüşmüyoruz.)
YENİŞEHİR-PENDİK TAKIMI
Gururla söyleyebilirim ki sanırım diğerleri arasında en başarılı olduğum grup burada yer alıyor. İsimlerini saymak gerekirse Alper, Batu, David, Daniel, Altuğ, Ferit (ve diğerlerinden biraz farklı olarak sefa) bu başlığın Yenişehir kolu. Bu insanlarla oyun ve Yüzüklerin efendisi gibi eski filmler hakkında bolca konuşabilir, dertleşebilirim. Bunların dışında artık onlardan biri olduğum için ciddi konuları da az çok konuşuruz. Hatta seve seve sıkılmadan dinlerler. O yüzden gerçekten başarılı bir arkadaşlık var burada.
Yine de benim beklentim olan En yakın arkadaş profili ne yazık ki bunların içinde yer almaz.
Kendileriyle bol bol sinemaya, yemeğe bir şeyler içmeye gideriz. David ve Daniel eğitim için kendi ana vatanları olan Teksasa gitmiş olsalar da
(son bir kaç aydır durum bu maalesef. Onları çok özlüyoruz.) Bu arkadaşların beni satmayacaklarını ız adımdan çok daha iyi bilirim. Çalkantılı zamanlarımda onları işin içine dahil etmesem de onlar hep oradadırlar. Kişisel meseleleri daima bana unuttururlar. Onlarla vakit geçirmekten zevk alırım.
Bu başlığın altına bir de Pendikteki Dernek grubunu koyabilirim. Çoğuyla çok az görüşsem de onları -hepsini olmasa da- sever, sayarım. Beraber dernek işleri diyebileceğim şeyleri yaparız.(Salih yine bu grubun içindedir) Siyaset konuşabilir, hasret giderebiliriz. Fakat spor konuları ve siyasi tavırlarında pek de onların içinde değilimdir.(ki bunu zaten konuşmuştuk
)
Diğer grubunu şu an gerçekten ele alabileceğimi sanmıyorum. Onu da başka zaman halledelim (TAM burada size çok seviyorum öptüm bay diyesim geldi. Sanırım bu kadar detaylı şekilde hayatımı kimseye anlatmıyorum. Durduk durmadık yerde bir yakınlık oluştu. töbe töbe
)
Neyse özetlemek gerekirse bugün Salih ile yolları ayırdık. Kendisi zamanında sergilediğim bir tavırdan ötürü (sunum kampı için sunum hazırlarken önce patronluk taslayışım sonra belli olayların ardından sunum hazırlığına ilgisiz kalışımdan ötürü) benden soğumuş-üzerinden 6 aydan fazla geçmiş bir konu-. Aynı şekilde sınıf Whatsapp grubundan da atıldım. Çok yapmacık şekilde futbol konuştuğumu iddia ettiler. Bu muhtemelen geçici bir durum. Fakat onlar için iş işten geçti gibi hissediyorum.
Bu arada buna bir limit koymadığımız için kendimden farklı biri olarak anonim sohbet sitesinde konuşmaya tekrar başladım ve Birilerini size yönlendirmiş olabilirim. Bilmiyorum, bu bana kısa süreli bir uzaklaşma şansı veriyor sanki. Dertler, sıkıntılar o an için benim olmaktan çıkıyor, tamamen dertsiz bir hayata adım atıyorum. İnsanlarla kurgu hayatımdan, bol bol müzikten, filmlerden ve dizilerden konuşuyorum. Aslına bakarsanız zor ve üzücü durumlarda benim tavrım hep bu olmuştur. Üzücü şeylerden bir şekilde kaçar ve 30 dakika sonra sanki hiç yaşanmamış gibi mutlu ve umursamaz hissedebilirim. Hatta çoğu insan ve ailem üzücü şeylerden asla etkilenmediğimi, hep mutlu olduğumu veya olmaya çalıştığımı düşünür. İki hafta içerisinde ise genelde bunların kokusu çıkar. Büyük bir hüzün patlamasıyla dakikalarca ağlarım. Annemle olayları yüzeysel bir şekilde konuşur, klişe öğüt ve telafi sözlerini az çok üzerime alınır, bir-iki saat uyurum.
Aslına bakarsanız kötü sonuçları olan, çok büyük hatalar yapmadım şu ana kadar. Umarım bundan sonrası da böyle olur.
Tüm her şeyden sorunsuzca bahsedeceğim birine ihtiyacım var. Çok yakın zamanda doğru kişiyi doğru yerde hayatıma sokmalıyım. Umarım yalan gibi şeylerle o kişiyi kendimden uzaklaştırmıyorumdur.
Sizin daha fazla zamanınızı çalmayayım. Kendinize çok iyi bakın. Okuduğunuza veya gördüğünüze ve beni tanıdığınıza dair geri dönüşlerinizi bekliyorum. Sonra içim içimi yiyor acaba mesaj ulaştı mı diye