Eşcinsellik tedavi edilebilir bir hastalık mı?
"Eşcinsel olmayı kabul etmek demek; size çocuk yaşta cinsel tacizde bulunan insanı haklı çıkartmak demektir."
Sitede daha önce yazdığım yazılara bakınca gülmekten öte önce sinirlenirdim;Bana ait olduğunu kabullenemezdim,şimdi bakıyorum o yazılara da kaygılı bir çocuğun dışlanmışlığını hissettiren basit yazılar.Bu yazımda da çok farklı bir şey yazmayacağım ama bir şeyler eksik kalacak telaşım yok,rahat rahat yazabiliyorum duygularımı...
Eşcinselliğin psikolojik cinsel bir sapma olduğunu destekleyen bir örnek benim hayatım
Hayatımı daha ayrıntılı anlatmak ve net bir tablo çıkarmak benim de işime gelir;zira kafama taktığım bir sorunu çözümleyemeden üstünden geçersem ben de problem yaratıyor
Ben 8 çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak dünyaya geldim;kalabalık bir aileydik 4 kız 4 erkek anne baba ve büyükaanne olarak.Güneydoğunun güzel bir şehrinde ve ama problemli bir ailede dünyaya gelmiştim.Olacakları Allah biliyordu ya!
Babam, ben ilk okulu bitirene kadar şehir dışında çalıştı,bu yüzden babamla çocukluğuma dair tek bir anım yoktur.Arada seferden döndüğünde çeşitli oyuncaklar alır bizi bu şekilde tatmin etmeye çalışırdı ama abim babamın getirdiği oyuncaklar yüzünden bile benimle rekabete girerdi;onca kavgadan sonra hep onun dediği olurdu,bu tartışmalardan sonra tuhaf olan şey ağabeyimle ben konuşmadığımız halde o önce konuşmaya başlar ve hiç bir şey olmamış gibi davranırdı.Bu durum benim çok zoruma giderdi.”Nasıl olur da hiçbir şey olmamış gibi davranır” derdim kendime hep.Onunla kavgalarımız ben üniversiteye başlayana kadar devam etti,o yine pervasız halini devam ettirdi.Gerçi onun bu kadar kızgın ve şiddet yanlısı olmasının sebebi küçükken geçirmiş olduğu menenjitten kaynaklanıyor ve tabi annemim onu sürekli bu endişesinden dolayı şımartmasından.Misafir çocuklarını ısıran gelin görün kardeşine ne yapar.
Ben ilk okul 1.sınıfa başladığımda öğretmen ailemi çağırmış ve bir sene daha beklememi söylemiş;boyum o zamanlar çok kısa olduğunda öğretmen ezildiğimi ve diğer çocuklar tarafından dışlandığımı söylemiş her neyse ben 1.sınfın 1 dönemini bitirip ayrıldım okuldan.
Aynı sene başka bir şehre taşındık.7 yaşına ayak basmıştım.Geldiğimiz bu şehirde de pek huzur bulamadık açıkcası.Annem o sene çok ciddi migren krizlerine giriyordu,ben o telaşlı halimle annem ha öldü ha ölecek diye korkudan tir tir titrerdim.Annem çok yere başvurduysa da çare bulamadı;bu hastalığının babama olan öfke ve nefretinden kaynaklandığını bir tek bilen ben değildim elbet ama o bu nefretinden hala vazgeçmiş değil,Hani benim de umrumda değil.Onların evliliklerinden bu yana süren 30 yıllık kavgaları herkesi canından bezdirmişti.Son kavgalarında ben patlayınca daha kavga etmemişlerdi;galiba üzülmüşler!!!
Yıllardır sessiz sedasız okulunu,derslerini ve masumane(!) sevdiği öğretmenlerini anlatmaktan başka hiçbir sorun yaratmayan bu çocuğa ne olmuştu da bu cinnete benzer bir tavır sergilemişti o son kavgada?
Ben 7 yaşını bitirirken şehirden ayrılıyorduk,memlekete dönecektik.Bu memlekette başlayan içe çekilme kendi memleketimde de devam edecekti.Daha dün gibi hatırlarım,gittiğimiz bu memlekette bazı arkadaşlar saçım uzun olduğundan kız mısın erkek misin diye sorarlardı.Ben cevaptan ziyade sorunun şaşkınlığından ne diyeceğimi bilemezdim.
Babamın yoğun ısrarlarıyla tekrar memlekete dönmüştük.İlk okul ikinci sınıfa başlamıştım.Hayat fena gitmiyordu anne babam dinmek bilmeyen kavgalarına rağmen;alıştık diyorduk.Bir küsüp bir barışıyorlar;ya annem evden ayrılıyor ya babam;ama eni sonu akrabalar araya girer tekrar bir araya gelirlerdi.Akraba demişken bahsetmeden geçemeyeceğim.Ben bu yaşıma kadar akrabalarımın varlığını hiç hissetmedim;aile ilişkilerimize destek olmaktan ziyade köstek olurlardı.Akraba değil akrep derler ya aynen doğru.
Anne babamı da çok suçlayamam,onlarda istemedikleri bir evlilik yapmışlar.Annem daha 15,babam 17 yaşındayken evlenmişler,Annemin babası da annemden nefret edermiş,babamda baba görmemiş.Buralar da böyle olaylar sıradan aslında.
Ben 8 yaşın verdiği çocukluk heyecanıyla sürekli sokakta arkadaşlarla oynardım gece yarılarına kadar.Derslerim de çok iyiydi,zeki bir çocuktum,ilk okul 5 e kadar sürekli 5 lerle doluydu karnem.Sokak gezmelerim çok olunca haliyle üstüm başım çok kirlenirdi,sıklıkla banyoya girerdim,annem,ablam ve bazen yengem yıkardı beni.Yıkanırken kadınların benim vücudum ve cinsel organımla dalga geçmeleri sık yaşadığım bir durumdu.
Ben hayatım boyunca unutamayacağım acı tecrübeyi yine bu hiç sevmediğim mekanda yaşadım.Geçenlerde vizyona giren bir filmde geçen sözün ıspatıydı yaşadığım.”İnsanlar yaptıklarınızı unutabilir ama hissettirdiklerinizi asla”. Diyordu film,öyle de oldu.Evlatlarını başı boş sevgisiz ,ilgisiz bırakan,para sevdasından başka derdi olmayan,hır gür etmekten çocuklarının halini hatrını sormayan bir anne babanın 2.erkek evladı 4.erkek evladı üzerinde cinsel hakimiyet kurmuş ve beni korkularımın yaratacağı hayal dünyasına itmişti.İlginç bir şeye dikkat çekmek isterim.O yaşta bir çocuk babasının yani erkeksi gücün rekabeti yerine abisiyle cinsel bir rekabete girmiştir.Bu dengenin değişmesi eşcinselliği tetikleyen en önemli unsur.Çoğu eşcinsel bu kritik virajdan geçmiştir fakat hatırlayamaz çünkü bu tür taciz ve tecavüzler bir tür kendini suçlama psikolojine bürünüyor.Yani bize zarar veren şahıs yerine “bu benim hatam” diyip kendi içimize çekiliyoruz.Abime karşı yıllarca hiç nefret beslemedim,besleyemedim;olmadı,elimde değildi;olağan bir şey gibiydi,sanki her evde yaşanacak bir hadise gibiydi,bu tür şeyler herkesin başına gelirdi ve ben susmalıyım,kaderime razı olmalıyım.Hala hata onda diyemiyorum tam anlamıyla.
Yaşadığım bununla sınırlı değil.Aile içinde çok sayıda psikolojik problemi olan kardeşlerim vardı,abim ve ablam uzun yıllar bizi panik atak krizleriyle hop oturup hop kaldırmıştı,gece yarısı gelen ambulanslar beni öyle tedirgin ederdi ki.Yine birgün ortaokul yıllarındayken anne babamın akrabalar arası kavgadan mahkemeye kadar gidecek bir tartışmasının ortasında kalmıştım.Annem ve diğer kardeşlerim evden ayrılmışlardı,ben babam ve benden büyük ablam kalmıştık.Babam biz evde yokken misafirliğe gitmiş,annem de iki büyük ağabeyimi doldurarak babamı dövmeleri için ikna etmiş,misafirlikten bize telefon gelince ablam çığlığı koparmış ve ben belki korkuyla büyüyen hayal dünyamı daha bir derine gömmüştüm.Abilerim babamı dövmüş haberini alınca benim için babamın fethedilmeye ve rekabete girilecek bir yanı kalmamıştı;O zaten baştan kaybetmişti.Burada ilginç bir detayı yine belirtmek isterim,ben bu dönemlerde heteroseksüel eğilimler göstermeye yeni yeni başlamıştım ama bu olaylardan sonra o eğilim yerini homoseksüel eğilimlere bıraktı
Bu olayda yine akrabaların araya girmesiyle son bulmuştu.Yıllarca birbirine surat asan ,kavga etti edecek bir halde pusuda bekleyen bir ailenin en küçük ferdiydim ben, alıngandım ya da bu hale geldim.8.sınıf bitmiş sbs sınavlarına girmiştim yine aynı ilde iyi bir Anadolu öğretmen lisesini kazanmıştım.
Depresyonla o yaz tanışmıştım.Yoğun stres altından kalkmak için nur cemaatlerin birine takılmaya karar vermiştim.Şehir dışında bir okuma programı ayarlanmıştı ;ben de gitmek istemiştim.Programın başında bulunan kişi bir vakıf(evlenmeyen ve kendini dine adıyan kişi)abi! idi.Daha ilk gittiğimde tuhaf tuhaf tavırları vardı.İnsanlara sarkıntılık ettiği bilindiği halde yine de ses çıkarılmıyormuş,bunu sonradan öğrendim.Bu vakıf herif,gittiğimiz medrese de ben uyurken (-ki aslında uyumuyordum) beni taciz etmişti,daha sonra birkaç hareketi daha oldu,sonra ayrıldım zaten ordan.
Lisede derslerim yine iyiydi.Gülen cemaatine takılıyordum;onların dershanelerinde uzun dönem kaldım.Kendime baba adayı bulma telaşım bu kurumlarda daha yoğun bir hal almıştı.İlk sene sınavı kazanamadım,ikinci sene eğilimlerimden dolayı ne yana kaçacağımı şaşırmış bir halde dershane hocama durumumu açtım olmadı,birkaç psikiyatra gittik ;çare yoktu.Ben ikinci senemde İstanbul dolaylarında bir şehirde tıp fakültesi kazanmıştım.Ama hiç mutlu değildim.Çare arıyordum ama hiçbir yerde yoktu,ümidimi kaybedip çıldıracağım bir günde internette gördüğüm bir yazı beni çok etkilemişti,o yazı vesilesiyle Psikolog Hüseyin Kaçını aradım.
7 ay oldu yaklaşık bugün geldiğim noktada memnunum,tam anlamıyla iyileşmedim ama biliyorum o gün yakın.Terapilerde zorlansam da çok memnunum,zor ve sıkıntılı günler atlattık ama çok bir yolum kalmadı,esaretimin ve korkularımın bağları bir bir çözülüyor.Terapinin ilk günlerinde öyle kötüydüm ki varoluşsal sıkıntılar dahi çekiyordum,yanılmıyorsam son terapiydi;Psikologa onu görebildiğimi ve karşısında oturduğumu söylemiştim;bunlar garip gelebilir ama insanın korkuları hayal dünyasını inşa ediyorsa bir çocuk için varlığı reddetmek içten bile değil
Yaz olduğundan ailemle beraberim 2 ay ara verdim terapilere doğal olarak.Babamla belki çocukluktaki gibi olmayacak ama bir rekabete girmeye çabalıyorum.Annemi reddettim önce ,onunla çok ciddi kavga ettim;hatta öyle bir kavgaydı ki ona bağırırken ben ben değildim desem kesinlikle yeridir .İlk geldiğim günler babama karşı çocuk gibi davrandım,ona koz verdim,yakında onunla rekabete gireceğim ve ben o zaman kendi gücüme kavuşacağım.Ona olan nefretim büyük ölçüde azaldı;ama sevgi zor şey;o hemen elde edilmiyor .Hem onu çok da sevmek zorunda değilim;yani güçlü olanı sevmek bir çocuk için zaruri bir şey ama bu gücü sevmeyle eşdeğer bir durum değil,sevilecek bir güç varsa o babamın olmayacak kendi gücüm olacak buna eminim ve yapmayı istiyorum.Sona çok yaklaştım.Bu terapileri eğilimlerinden memnun olmayan herkese içtenlikle önerebilirim;içiniz rahat olsun