Eşcinsellik hastalık mı değil mi? Birileri bu hastalık ifadesine fena halde bozuluyorlar. İyi de her tespit içerisinde bir teşhisi de barındırdığına göre eşcinsellik durumunu tanımlanamazlar listesine mi dâhil edeceğiz şimdi? Karşıt cinsin çekim gücünün dışında kalmak bir yerlerde işlerin yolunda gitmediğinin habercisi olduğuna göre kalkıp da böylesi bir durumu olağan karşılamak ne derece doğru?
Doğal olanın dışında kalan ya da doğallık sınırlarını aşan her insan çevresindekilerin şaşkınlığını üzerine çeker. Reflekse dönük şaşırmak eylemi bir şeylerin nazarlarımızda süregelen seyrini değiştirmesinden neşet eder. Eğer gayri tabii durum karşısında şaşırmıyor ve olan şeyi olması gereken bir şeymiş gibi algılıyorsak cemiyet ya da insanlık olarak ortak bir savruluş ve sürükleniş yaşıyoruz demektir.
Bir toplum yadırgama duygusunu yitirip şaşırma refleksini kaybettiği takdirde değerler ve dengeler zincirinden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Değerler silsilesinde birbirine karşıt durumlardan sadece biri normaldir. Hüküm verilecek bir vakada birden fazla normalin olması her şeyin zamana ve zemine göre değişebilir olduğunu, hiçbir şeyin uzun süre muhafaza edilemeye değecek kıymette olmadığını gösterir.
Eşcinselliğe "hastalık" nazarıyla bakanların büyük bölümü aynı zamanda eşcinsel durum yaşayanlara zulmedilmesini önlemeye yönelik bir hassasiyeti de sürdüre gelen kişilerdir. Ne yazık ki bu bir takım çevrelerde itham olarak algılanmaktadır. Belli bir normale sahip insanların eşcinselliği değil eşcinseli koruma içgüdüsüyle ortaya konulan bir yargıdır. Psikiyatrlar hastalık ifadesine karşı çıkarak "yönelim farklılığı" kelimesini kullanmayı tercih ederler. Uluslararası ve ulusal hekim örgütlerince eşcinsellik sağlıklı bir durum olarak kabul edilmekte.
Modern zamanlarda hastalık ve sağlık kelimelerinin nasıl bu algıyla uyumlu bir anlam kazandığı düşünülürse tartışmaların geldiği boyutu anlamakta zorluk çekmeyiz. Tesettür ve pornografi üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan sosyolog Süheyb Öğüt eşcinsellik tartışmalarına İslami zaviyeden ışık tutarak eşcinsellerin içerisinde bulunduğu duruma hastalık denilmesinin doğru olmayacağını "günah" demenin daha doğru olacağını söylüyor. Star gazetesinde Fadime Özkan'ın sorularını yanıtlayan Öğüt ilginç bir şekilde milliyetçilikle eşcinselliği yan yana getirip 'milliyetçilik de günahtır, niye ona bu kadar tepki verilmiyor' diye soruyor.
Tartışmaların bu raddeye gelebileceğine sanırım hiç kimse ihtimal vermiyordur. Fakat görüldüğü gibi eşcinsellik üzerinde haddi aşıp eşcinsellere karşı haksızlık ve zulüm yapmamak için milliyetçiliğe ve milliyetçilere tokat çakmaya çalışılıyor. Millet sevgisinin eşcinselliğe eş tutulacak denli günah olan tarafı neresi doğrusu anlamadım. Bilimsellik adına böylesine fasit kıyaslar yapmak kimseyi savunduğu yargıda haklı çıkarmaya yetmediği gibi komik duruma düşürür.
Aileden Sorumlu Devlet Bakanı'nın "eşcinsellik hastalıktır, tedavi edilmelidir" sözlerine bu denli alınganlık göstermek gerçekten 'hangimiz hasta, hangimiz sağlıklı' tartışması üzerinde yeniden düşünmemizi zorunlu kılıyor. Aileden sorumlu bir bakanın aileyi korumak adına cinselliği normal sınırlarına çekerek çizgiyi işaret etmesinden daha doğal ne olabilir ki! Her şeyden evvel bu nevzuhur anlayışın check-up edilmesi lazım. Zira seküler sağlıkla dinsel sağlık hiçbir zaman aynı şey değildir. Modern tıbbın gayet sağlıklı bulduğu bir vakayı vahiy büsbütün illetli bulabilir. Vahyin sağlıklılık addettiği bir duruma da modern tıp hastalık hükmünü verebilir. Nitekim geceleyin uykusunu bölüp de teheccüde kalkmayı adet haline getirmiş kişi şayet bir ihtiyarsa normal ve sağlıklı, eğer bir genç delikanlıysa kuvvetle muhtemel sorunlu ve hasta addedilebilir.
İslam'ın zina, fuhuş, livata ve müstehcenlik gibi cinsel içerikli yasaklar getirmesinin en önemli sebebi yine cinselliği korumak ve tefessüh edip sınırları dışına çıkmasını engellemektir. Zira bu konudaki dejenerasyon hayatın bütün değer, kurum ve kurallarıyla yana yatması demektir.
http://www.milligazete.com.tr/haber/Escinsellik_hastalik_mi/153629#.VAmIqvl_tXk