Ölmek mi? Birileri ölmek mi dedi?
Ben bunu yaşıyorum evet.. Yaşanılanların izleri, ve onların her gün biraz daha yıkıcı olan etkileri, damarlarımda bir zehir dolanıyormuşçasına öldürüyor beni, sizler evet, sabahlara mutlu uyanabiliyorsunuz, akşam tatlı bir yorgunlukla yataklarınıza varabiliyorsunuz. Akşam olunca benim kabuslarım başlıyor, susmuyor içimde öldürülen çocukların sesleri, hepsi benden hesap soruyor, başıma gelenlerin sorumluluğunu bana yüklemeye çalışıyorlar, sonra o geliyor, ben yarı uykulu yarı uyanıkken üstüme çöküyor bir karabasan gibi. Bacaklarımı ayırıyor, tekrar tekrar içime giriyor, hiç bir yerde rahat bırakmıyor. Yaşadığım her acıyı, en ince ayrıntısına kadar hatırlayıp bir daha yaşıyorum, onun sayesinde... Sabahları uyanıyorsunuz evet, yeni günün coşkulu mutluluğu ve tatlı telaşesi yüzünüzü sarmış oluyor. Ben ise kabuslarla dolu bir geceye lanet okuyarak kalkıyorum, kafamın içindeki o çocuk sesleri hiç susmuyorlar,ben onlara da lanet okuyorum.
Güneşli havaları seviyorsunuz değil mi? Güneşin sıcaklığı, parlaklığı hoşunuza gidiyor değil mi? Ben nefret ediyorum ama.. Tecavüze uğradığım ilk zamanlar, yaz ve bahar aylarına denk geliyordu çünkü.. Ne zaman güneş açsa, içimdeki huzursuzluğun dağları büyüyor.. O yüzden de yağmurları seviyorum ben, yağmurlu havalar da kimse kimseyle uğraşmaz çünkü, herkes önüne bakar, kimse yüzünüzü görmez, görmek için çaba sarfetmez, güneşin önünü kapatan bulutların verdiği loş karanlık sayesinde hiç olmadığı kadar rahat yürüyebiliyorum...
Kadife? Kadifeyi kim sevmez ki? Yumuşacık dokusu, sıcacık hissi
Kışın kadife pantolonlar, kadife paltolar giyiyorsunuz değil mi? Evinizde, işten döndükten sonra sıcacık sıcacık oturmak için kadife kanepeleriniz, koltuklarınız var değil mi? Ben kadifeden nefret ediyorum mesela
Kadife koltukların üzerinde tecavüze uğradım çünkü.. Kadife bir pantolon vardı üzerimde, bacaklarımdan süzülen kanları, ona bulaşmasın diye temizlerken, kadife bir pantolon vardı üzerimde
Hesap sormak öyle mi? Hesap soruyorum evet, sizden, koca bir toplumdan, hatta dünya topluluğundan hesap soruyorum, koruyamayacağınız bir çocuğu neden dünyaya getiriyorsunuz? Benim çocuğum derken göğsü kabaran babalar, O benim oğlum / kızım derken oğlunun yada kızının eşcinselliğiyle gururlanan anneler. Hangi hakla sahipleniyorsunuz korumaktan bile aciz olduğunuz bir çocuğu? Medyadan hesap soruyorum evet, belgesel adı altında sabilerin pornografik görüntülerini yayımlayan medyadan hesap soruyorum. Atlas isimli o lanet dergi parçasından hesap soruyorum, hangi hakla, hangi akılla, Anadolu köyünde banyo edilen sabilerin pornografik görüntülerini yayımlarına alet ediyorsun? Hepiniz sorumlusunuz, ve bizler masumuz, körpe omuzlarımıza, en pastel çağlarımızda yüklediğiniz bu ağır yükten hepiniz sorumlusunuz, tecavüz sonrası eşcinsel kimliğe bürünen bireyleri ötekileştirirken hepiniz sorumlusunuz, Marliyn Monroenun dozaşımına bağlanan ölümünden, Iris Galeyin buhranlarından, daha geçen gün yurtta intihar eden Senem B.nin , ve diğer, adı anılmayan, bilinmeyen, örtbas edilen binlerce, yüzbinlerce, hatta milyonlarca çocuğun yaşarken diri diri öldürülmesinden, hepiniz, tüm dünya sorumlusunuz. Türkiye, ne güzel susuyorsun?! Siyasi partiler? LGBT Dernekleri? Heyyy Sesim gelmiyor değilmi?! Suskunluğunuza bayıldım! Konuştuğunuz da, ya da bizi sahiplenmeye kalkıştığınızda kendi politik menfaatleriniz için kar amacı güderek bizi kullanıyor, bizi bir kez daha kirletiyorsunuz
Tayyip Bey! Sesim Beştepeye gelmez biliyorum, senin sarayının kalın duvarları, dandik, kıytırık bir eşcinsel forumunda yazılan bir yazının sesini geçirmez, ama sorumlusun, koltuğunda rahat rahat oturduğun her an, her saniye, sorumluluğun ikiye katlanacak. Sadece sen değil, dostların, düşmanların, işbirlikçilerin, mevkidaşların, hepiniz sorumlusunuz.. Pizzagate skandalından bahsetmeyeceğim bile, zira biz de pizzagatein farklı versiyonları mevcut çünkü..; Dönergate, Lahmacungate, Adana, İskendergate, ,bu arada; sabinizi neyli alırdınız? Kimyonlu? Kekikli? Naneli? Beşamel soslarımızı, balzamik sirkemizi denemeden geçmeyin sakın...! (
) Susun, bağırmayalım diye ağzımıza kapattığınız o ellerinizi, işlediğiniz suçun büyüklüğünde cayır cayır yanarken kendi ağzınıza kapatın ve susturun kendinizi. Hadi Bakalım Türkiye! Hadi Bakalım Dünya! Biraz da siz susun!...(
.)