Gönderen Konu: Onarım Terapisi Kitabı Olan Varsa Paylaşsın Herkes Yararlarsın  (Okunma sayısı 10869 defa)

uranus

  • Newbie
  • *
  • İleti: 6
    • Profili Görüntüle
Onarım Terapisi kitabını paylaşabilir misiniz ?

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4384
    • Profili Görüntüle
Ynt: Onarım Terapisi Kitabı Olan Varsa Paylaşsın Herkes Yararlarsın
« Yanıtla #1 : 20 Ağustos 2014, 11:10:55 ös »
PSİKİYATRİ BİLİMİ HOMOSEKSÜELLİĞE NASIL BAKIYOR? ÜLKEMİZDE VE YURTDIŞINDA BU ANLAMDA GENEL EĞİLİM VE YAKLAŞIMLAR NELER?

Eşcinsellik mevzu her ne kadar sağlık ile ilgili bir alanın tartışması gibi görünse de işin arka planı bunun çok ötesindedir. Arka planda tarih, sosyoloji, siyaset ve inançlar ve dinler var. Bu alanların da temel tartışma konuları hep iki uçludur. Siyah Beyaz tarzı zıtlıkları içerir. Psikiyatri bilimsel bir alan olsa da bu bilimde faaliyet gösterenler de tarihsel, sosyolojik ve siyasi süreçlerden etkilendiği kendilerine ait inançları olması sebebiyle uğraştıkları bilimsel alana da kendilerine ait paradigmaları yansıtırlar. Sonuçta bilimin ne dediğinden çok, o an bilimsel ve siyasi iktidarı kimin kontrol ettiği ile doğrudan ilgilidir. Bugün psikiyatri genel itibari ile eşcinselliği hastalık olarak görmemektedir. Bunun sebebi bilimsel olmasından çok siyasi baskıdır. Baskının sonucu bu alanda çalışanlar eşcinsellik bir hastalıktır diyememekte hatta homofobik olarak yaftalanabilecekleri için bu alanda araştırma dahi yapamamaktadır.

SİZ EŞCİNSELLİĞİ NASIL TANIMLIYORSUNUZ? ONARIM TERAPİSİ EŞCİNSELLERE NASIL BİR SEÇENEK SUNUYOR?

Eşcinselliği bir rahatsızlık olarak tanımlıyoruz. Eğer bir kişi ben eşcinsel rolümden rahatsızım ve bu rolden kurtulmak istiyorum diyorsa zaten bunun en azından o kişi için bir rahatsızlık olduğunu kabullenmek durumundayızdır.

BİZDE ONARIM TERAPİSİ NE ZAMANDIR BİLİNİYOR? TÜRK PSİKİYATRLAR ONARIM TERAPİSİNE NASIL BAKIYOR?

Bireysel olarak ilgilenmiş ve daha önceden duymuş olanları dahil etmezsek 1.5 yıldır gündemimizde diyebiliriz. Ancak bu konu Türkiye'nin gündemine girdi mi? Henüz hayır. Onarım Terapisi kitabının yayınlanması kapıyı araladı diyebiliriz. İlerleyen günlerde bilinirliliğinin artacağını ve gündem oluşturacağını düşünüyoruz. Türk psikiyatrların nasıl baktığını tam olarak bilemiyorum. Ancak dünyanın bir parçası olduğumuzdan eşcinsellik konusundaki tutumların genel tutumlardan çok farklı olduğunu düşünmüyorum.

SİZİN ÇALIŞTIĞINIZ TERAPİ MERKEZİ BU ANLAMDA 'ÖZEL' BİR MERKEZ DEĞİL SANIRIM...

Burada şu konuyu da açmak gerekiyor. Türkiye’de sağlıkla ilgili bir konunun gündem yapılması onu gündeme taşıyanları bu işin maddi rantlarından faydalandığı zannında bırakıyor. Halbuki biz eşcinsel terapi merkezi değiliz. Benötesi Psikolojisi ile ilgileniyoruz. Birileri çıkıp ben bu konuda hizmet vermek istiyorum merkez olmak istiyorum derse tüm bildiklerimizi kendilerine aktarmaya da hazırız. Çünkü bu konu bizim için tali bir mevzu. Benötesi Psikolojisi ile Onarım Terapisi ve Joseph Nicolosi arasında bu anlamda bir bağ da yoktur. Hatta eşcinsel grupların açmış olduğu bir sitede bu konu ile ilgili bizi tanımadan haksız yorumlarda bulunulmuş. Bu işten para rantı güttüğümüz (ki şu ana kadar bu konu ile ilgili gelenlerden durumu olmadığı için çok cüzi ücretler aldık) ve Rober Frager, ve dini camialar ile bağlantılar kurulmuş. Tekrar ediyorum Rober Erager Transpersonel Psikolojinin kurucularındandır. Joseph Nicolosi ise onarım terapisinin ve bizim her iki konu ile de ilgileniyor olmamız bu iki konuyu ilişkili kılmaz.

NE ZAMANDIR ONARIM TERAPİSİ İLE İLGİLENİYORSUNUZ? İNSANLAR SİZE NE TÜR ŞİKAYETLERLE GELİYORLAR?

1.5 yıldır ilgileniyoruz. Aslında bize ilk geldiklerinde bizim bu konu ile ilgilendiğimizi bilen yoktu. Hiçbir zaman biz eşcinsel terapisi yapıyoruz demedik. Sadece kitabın çıkmasında yardıma olmaya çalıştığımız için bu işin merkezi gibi görünüyoruz. İlk gelenler doğrudan eşcinsellikleri ile ilgili de gelmediler, farklı sorunları üzerinden terapiye başladık. Fakat bizim bu konu ile ilgilendiğimizi görünce bu yönlerini açanlar oldu. Kendilerinden talep gelmedi ise hiçbir şekilde bu yönleri üzerinde durmadık Bazıları da doğrudan bu rolümden rahatsızım bu şekilde var olmak istemiyorum diyerek geldi.

NASIL SONUÇLAR ALIYORSUNUZ?

Sonuç uzun bir sürece yayılıyor. Mevcut varoluşumuzdan farklı bir var olma tarzı düşüncesi hepimize korkutucu ve kaygı uyandırıcı bir durum olarak gözükür Uzun yıllar depresyon yaşamış bir insan bile sağlığına kavuşmaya başladığını hissetmeye başladığı ilk dönemlerde bir nevi regresyon yaşayabilir. Çünkü rahatsız haline o kadar uyum sağlamıştır ki yeni varoluş tarzı o kişi için bilinmezdir. Eşcinsellik rolünden kurtulmak isteyen in¬sanlar da benzer hatta daha yoğun kaygılar yaşarlar. Uzun süreli bireysel terapiler, grup terapileri ve destek grupları ile çözüme ulaşmak mümkün.

KİŞİYİ EŞCİNSELLİĞE GÖTÜREN ETKENLER NELER? NE OLUYOR DA ERKEK ÇOCUKLAR BÖYLE BİR EĞİLİM GÖSTERİYOR?

Eşcinsellik denilince tek tip bir insandan bahsetmiyoruz aslında. Çok çeşitli eşcinsel tipleri var. Aile dinamiği, kültür ve kişilik yapısı gibi birçok parametreye göre eşcinsellik tara değişmektedir. Sadece eşcinsellik için değil tüm rahatsızlıklar için şöyle bir müşahedem var. Aile dinamiği sağlıklı olup da kendisi rahatsızlık yaşayan bir hastam henüz olmadı.

YANİ ASIL PROBLEM AİLEDE Mİ?

Aile dinamiğinin sağlıksız olması illa aile içi şiddet ya da bölünmüş aile yapısı değil. Dışarıdan çok sağlıklı gibi görünen ama alt motivasyonları sağlıksız birçok aile yapısı var. Benim şu ana kadar müşahede ettiğim tüm danışanlarımızda aile dinamiği problemliydi. Özellikle babalarla ya iletişim yok ya da babaya duyulan bir nefret duygusu hakim. Bunların dışında cinsel tacize uğrama, tecavüz, annenin baskın babanın pasif bir yapıda olması da etkili olabiliyor. Burada şöyle bir soru geliyor. Aynı ailedeki diğer çocuklarda niye görülmüyor? Burada muhatabın da mizaç yapısı önemli Bu mizaç özelliği sanki genetik etki var savını güçlendiriyor gibi. Fakat burada da yanılıyoruz. Toplum olarak tek tip erkek modeli sunulduğunda yapısı bu kişilere göre daha naif, daha hissi ve duygusal olan çocuklar aile dinamiği ve bu toplumsal rol modelin etkisi ile kendilerini dişi hislerine daha yakın bulabiliyorlar. Ve bu hislerin karşılığı davranış olarak da kadın davranışlarını modelleyebiliyorlar.

DR. JOSEPH NİCOLOSİ'NİN DİLİMİZE ÇEVRİLEN ONARIM TERAPİSİ KİTABINDA GAY LOBİSİNİN İNSANLARIN YAŞADIĞI BU DURUMLA İLGİLİ SEÇİM HAKLARINI ELLERİNDEN ALDIĞI SAVUNULUYOR. BİR ANLAMDA EŞCİNSELLİKLE KARŞI KARŞIYA KALANLAR 'GAY" OLMAYA ZORLANIYOR DİYEBİLİR MİYİZ?

Türkiye henüz bu durumda olmasa da zamanla bu noktaya gelinecektir.

DR. JOSEPH NICOLOSI'NİN KİTABINDAKİ SORUYU BİR DE SİZE SORMAK İSTİYORUM: PSİKİYATRİ BİLİMİ NEDEN AITİK HOMOSEKSÜELLİĞİ BİR SORUN OLARAK GÖRMÜYOR?

Eşcinselliği bir rahatsızlık olarak görmek istemedikleri ve bunun rahatsızlık olmadığına da inanmak istedikleri için diyebilirim. Bildikleri için demiyorum dikkat ederseniz inandıkları için. Çünkü her ne kadar bilimsel kimliklerimiz olsa da altta mutlaka inançlar yatar. Ve neye inanıyorsak onu var etmeye ispatlamaya yönelik kurgular oluştururuz. Bilim de bu yönde kullanılan araçlardan birisi maalesef Cümlenin içerisinde bilim ya da bilimsel geçiyor olması o konunun tartışılmayacağı manasına gelmez. Fakat çoğu konuda olduğu gibi eşcinsellik konusunda da bilime sığınılmaktadır. Psikiyatride siyasal gücü elinde bulunduranlar sadece gözlerini kapatıyorlar ve bizlerden de kapatmamızı bekliyorlar.

EŞCİNSELLİK DURUMUYLA İNSANLAR NASIL YÜZLEŞMEK? DIŞLAMAK VE YOK SAYMAK ÇÖZÜM MÜDÜR?

Bu konunun tabu olmasından en çok rahatsız olanlar aslında eşcinsellik rolünü yaşayanlar. İnsanlar bu konuda dışlamak yerine anlamaya çalışsalar ve konuşulabilir hale getirseler belki bu rolden kurtulmak kolay olacaktır. Reaktif yaklaşmak yerine proaktif olmak gerek. Anlamaya çalışmak dinlemek gerek diye düşünüyorum. İşin ilginci bu sorunları yaşayan danışanlarımızda gördüğümüz bir başka ortak nokta daha var ve oldukça dikkate değer. Bu danışanlarımızın her halinde eşcinsellik rolünü taşıdıkları belli iken sorun yaşadıkları babalan bir şekilde bunu yadsıyorlar, görmezden geliyorlar, bu rolle nasıl mücadele edileceğini bilmediklerinden görmezden geliyorlar. Bu da babaların kendileri ile yüzleşmemek için kullandıkları savunma mekanizmaları.

ONARIM TERAPİSİ NE ANLATIYOR?

Kitabın son derece ilginç bir tezi var. 1952 yılında Amerikan Psikiyatri Derneği’nin yayınladığı Ruh ve Akıl Sağlığı Bozuklukları Sınıflandırılması ve Tanı Kriterleri El Kitabı’nda homoseksüellik, sosyopatik kişilik bozuklukları listesinde yer alırken 1968’deki basımında kişilik bozuklukları listesinden çıkarılıp cinsel sapmalarla birlikte sınıflandırılmış. 1973’te söz konusu tanı kitabından homoseksüellik tamamen çıkarılmış. Yani psikiyatri bilimi politik faktörlerin de etkisiyle bu durumu sorun olarak görmemeye başlamış. Bu sayede de bir özgürlük meselesi, bireysel bir tercih olarak savunulması ve dayatılmasının da yolu açılmış. Onarım Terapisi kitabı ise tersine homoseksüelliği psikiyatrik bir vakıa olarak ele alıp, hastalığa yol açan etmenleri konu ediniyor ve bu durumla karşı karşıya olan insanların normal bir yaşantıyı tercih edip “gey olmamak” gibi bir seçeneği bulunduğuna da dikkat çekiyor.

Onarım Terapisi,
Dr.Joseph Nicolosi,
Kaknüs Yayınları.