Gönderen Konu: HEM ERKEK HEM KADIN: EŞCİNSEL: BİR ERKEK TRAVESTİLERLE NEDEN SEVİŞİR?  (Okunma sayısı 30264 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
iyi günler hüseyin hocam. dün ilk terapimizi yaptık allah'a şükür. şükür diyorum çünkü 5 yıldır beklediğim bu fırsatı dün ilk defa deneyimlemiş oldum.

dün sabah uyandığımda kendimi gayet iyi hissediyordum. iyi dediğimde normal insanlar gibi kendini süper hissetmek,  özgüveni tavan yapmış filan değil. bana göre iyi. yani depresif bi ruh halinde olmama durumu. keşke bugün depresif modumda olsaydım bu halde gidecem ne anlatacam şimdi hüseyin hocaya diye düşene düşüne saati 14 ettim. daha sonra kısa bir vapur yolculuğu ve ardından tramvay ile semte ulaştım. özellikle vapur yolculuğu esnasında ne kadar hissis ve duygusuz bi adam olduğumu düşündüm durdum. vapurdaki insanlar birşeyler hakkında konuşuyor,gülüyor-eğleniyor,manzaranın,rüzgarın,denizin tadını çıkarıyor ama ben sadece oturmuş bakıyorum.hiçbir his yok. mutsuz değilim ama mutlu da değilim.huzurluyum biraz,sebebi de en azından eşcinsel dürtülerim yok o anda ve bu bana huzur veriyor.

tramvaydan da indikten sonra hüseyin hocayla bi kaç telefon görüşmesi daha yapıyorum,bilmem kaç kere tarif etti binayı ama ne isim hafızam kuvvetli nede anlamadım diyebiliyorum. oraya gidince elbet bulurum diyorum kendi kendime ve telefonu kapatıyorum ama tarif ettiği nirengi noktalarının önünden geçmeme rağmen görmemişim.tekrar geri dön o yolları filan en sonunda buluyorum binayı ve zile basıyorum. ne alaka koskoca hüseyin hoca burayı mı seçmiş seçe seçe diyorum,normal apartman la burası diyorum kendi kendime ama sonra aklıma geliyor bi an, bazı çevrelerin kendisini ve onun gibi düşünen psikologları topa tuttuğunu ve hak veriyorum kendisine. ayrıca zil panosundaki diğer daire isimleri de dikkatimi çekiyor. dr bilmem ne,avukat bilmem ne derken bi iş hanı gibi geliyo bana apartman. kapı otomatiği açılıyor ve içeri giriyorum, dairenin kapısı açık ve genç bi arkadaş bana bakıyor, hüseyin beyle göreşecektim diyorum buyrun diyor içeri giriyorum. sade ve loş ışıklı bir ortam, kapalı ve güneş gözlüklü bi bayan oturmuş sekreter masasında, hüseyin hoca çıkıyor ofisinden o anda ve tokalaşıyoruz. sekreter kız buyrun şöyle oturun diyor bana ve ben hüseyin beyle merhaba dan başka tek kelime etmeden bekleme bölümündeki kanepeye gidip oturuyorum. karşı kanepede 2 kişi var. uzanıp sehpadan gazete alıyorum okumaya başlıyorum ama fenerbahçe-eskişehirspor maçının manşet haberini okuduktan sonra karşımda oturan adamları düşünüyorum yorum yapıyorum. acaba bunlar neden burda? eşcinsel gibi de değiller. başka bi dertleri mi var acaba? gerçi bende dışardan bakınca normalim ama belkide onlar da benim gibidir? acaba onlar benim hakkımda ne düşünüyor derken sekreter kızımızın sesi bozuyor düşüncelerimi, çay alırmısınız diyor hanım kızımız. güzel de bişey ama o gözlük nedir yahu? :) bi an içimden laf atmak geliyo gözlükleri hakkında. gözlükler güzelmiş, yada gözleriniz mi rahatsız neden kapalı alanda takıyorsunuz diye. maksat sadece iletişim kurmak, rahatlamak. sonra ama canım içerde taktığına göre gözü morarmış da olabilir. ya eşi sevgilisi vurduysa ondan takmışsa diyorum, densizlik etmekten korkuyorum ve vazgeçiyorum. derken çaylarımız geliyo çayımızı içiyoruz ama karşımda oturan elemanlarla ilgili konuşma başlatmak gibi bi isteğim hiç olmuyor. arada bi çaktırmadan hareketlerini süzüyorum, tipler nasıl, hareketler konuşmalar nasıl diye. amacım neden burda oldukları hakkında fikir sahibi olabilmek.  ben çok rahatım, hakkımda ne düşünüyorlar acaba, sekreter kız ne düşündü hakkımda acaba diye içimden geçiyo ama hiç umursamıyorum. napalım diyorum işte geldik ve sonuçta onlarda burada, benim hakkımda kötü düşüneceklerine önce bi kendilerine baksınlar diye düşünüyorum. yaklaşık 20 dk sonra hüseyin hoca tekrar içeri giriyor ve karşımda bekleyenlerden birini çağırıyor. içerden hüseyin hocanın sesini duyabiliyorum. konuşurken sesi çok gür ve yüksek perdeden konuşuyor. çok dikkatli dinlediğimde söylediklerini net şekilde anlayabiliyorum  da. benimle konuşurken inşallah böyle yüksek sesle konuşmaz da içerde bekleyenler bizi duymaz diye geçiriyorum içimden. yaklaşık 15 dk sonra içerden biri çıkıyor, efemine hareketleri var. ve bu beni rahatsız ediyor. bu adam nasıl düzelecek diyorum içimden istemsizce. kendimin durumunun daha iyi olduğunu, düzelmeye daha yatkın olduğumu düşünüyorum şu içerden çıkan adama bakınca. müthiş bi rahatsızlık duygusu var içimde. bu çocuk içerdeyken hocanın diğer elemanı içeriye çağırdığı kişiyle grup terapisi yapmış olabileceğini düşünüyorum. bana yapmaz heralde ya diyorum içimden,daha ilk günden ne gerek var,böylesine efemine biri bana ne anlatacak sanki, yada ben ona ne anlatacağım diyorum. derken ara ara bekleme salonuna girip çıkan ve hareketleri normal bi çocuk dikkatimi çekiyor. o da galiba grup terapisine katılıyo ama girip çıkıyo filan. derken ben bunaldığımı hissettim ve kendimi sigara içmek bahanesiyle dışarı attım. sonuçta hoca bana saat 16 ya randevu vermişti ve saat 15:30 filandı. saat başlarında seanslarına başladığını hesaplarsak daha yarım saat var bana sıra gelmesine dedim ve dışarı çıktım sigara içmek için. 10 dk sonra ikinci sigaramı içerken efemine çocuk ve karşımda oturan 2 herif birden muhabbet ederek yanımdan geçtiler. demek ki bu efemine çocuk terapi alıyo, yanındakilerde ya akrabası ya arkadaşı filan. zaten hal hareketleri gayet normal tiplerdi. bi an hem şanslı hemde şansız çocuk diye düşündüm. şanslı çünkü yanında durumundan haberdar insanlar var ve terapiye kadar birlikte gelmişler ki bu çok iyi bişey. şanssız çünkü çok efemine geldi bana çocuk. tabi allah çaresini verir, istedikten sonra. inşallah o da olmasını istediği gibi olur,yaşamak istediği gibi yaşar hayatını diyorum ve aha lan o zaman sıra bana geldi diyerek sigara atıp zile basıyorum hemen. kapıyı hüseyin bey açıyor, bu sefer kendimi tanıtıyorum hoş geldin diyor gülümsüyor ve ardından patlatıyor. sizi saat 5'te alıcam diyor. yav allah allah ne 5'i diyorum içimden, hani 4 demiştin be adam. zaten saat 3'ten beri bekliyorum 1 saat daha bekleyemem diyorum kendi kendime. hüseyin hoca kanepeyi gösteriyor tekrar buyrun oturun diyor. ben 2-3 adım atıyorum kanepeye doğru ve dönüp ben o zaman gideyim gezeyim biraz, şurdan travmaya biner bi yerlere gidip gezer gelirim 1 saate diyorum bi an hüseyin hocanın yüzündeki gülümseme kaybolur. acaba gidecem geri gelmeyecem diye mi düşündü o an anlamadım :) ama bu olay bana biraz komik geldi. belki de o an istediğim şeyi çok net ifade etmem şaşırttı hocayı anlamış değilim ama istemeye istemeye tamam dedi. tramvay durağına doğru yürüdüm, karşıda oturulabilecek güzel bi cafe görünce vazgeçtim uzağa gitmekten, cafeye gittim çay içtim oturdum. biraz sonra oturacam adamın karşısına, ne anlatacam şimdi ben. neden bugün böyle stabilim yahu diye söylendim durdum kendi kendime sürekli. hoca beni şu stabil halimle görmemeliydi en azından ilk terapide.depresyona girmiş halimi görmesini isterdim. yahı görüyor musun para da boşa gidecek, oturacağız ne senin derdin anlat bakalım diyecek bende hocam işte eşcinsellikle ilgili problemlerim var diyeceğim. ee diyecek yani, yanisi mutlu değilim, sosyal ilişkilerim bozuk, kendimi sevmiyorum. karşı cinsle ve hemcinsimle bağ kuramıyorum. galiba borderline kişiliğimde var biraz. düzelt beni diyeceğim ama duygu yok. hafiften umursamazlık var. hatta bi ara amaaan deyip telefondan escort sitelerine girip escortlara bi göz bile attım. rus kızları gerçekten müthiş. her ne kadar aman aman arzulamadıysam da onlara bakarken, bi tanesinin yanımda olup bana sarılmasını ve dokunmasının süper olacağını düşündüm filan. hatta bi tanesiyle ingilizce olarak whatsup dan yazıştık filan :) ne gerek var dedim sonra kendi kendime,dünyanın parası.o parayı terapilere harca,düzelince o kadar güzel olmasa da bi kaç tane elimin altında olur herhalde dedim. saat 5'e yaklaşırken alelacele gittim tekrar hüseyin hocanın malikanesine. kapıyı hüseyin hoca açtı ve yanında grup terapisine katılan tek çocuk vardı. siz oturun 10 dk muhabbet edin terapi hakkında konuşun sonra sizinle görüşüceğim dedi bana. çocukla tanıştım oturduk kanepeye. nerden muhabbete gireceğim ne diyeceğim hiç bilmiyorum. napıyorsun nasılsınla gireyim dedim herhalde gerisi gelir. sağdan soldan muhabbet ettikten sonra terapiyle ilgili konuşmaya başladık. kesinlikle bırakma dedi bana. e zaten bende bırakmayacağım ki arkadaş, rahatsızım ki halimden gelmişim zaten. e tabi böyle demiyorum çocuğa tabiki sonuna kadar deneyeceğim diyorum. sonra artık daha fazla özele girmek istemiyorum çocukla ki belli o da sıkılmış durumda. derken hoca geliyor ve beni içeri davet ediyor.


daha önce cem keçe'ye gitmiştim bi kaç seans. onun ofisinden çok daha farklı. masa var ve masaya oturuyor. ilk muhabbetimiz zaten masa hakkında. içeriyi süzüyorum her köşesini ve neden masa hocam diyorum, gülüyorum, o da gülüyor. o an ısınıyorum kendisine. despot, kitabi kelimelerle konuşan, otorite sahibi biri bekliyordum karşımda. ilk telefonla konuşmamızdan itibaren tüm telefon görüşmelerimizde hep öyleydi çünkü. uzak, soğuk, mesafeli, umursamaz tavrı vardı ama karşı karşıya oturunca acayip ısınıyorum adama. adam gibi adam derler ya hani, öyle bir şey. iyi bir adam yani. masa diyorum, neden masa hocam? evet diyor bazı psikologlar karşılıklı koltuk kullanır, bazıları böyle. ben hepsini denedim en iyi olarak bunu seçtim diyor. ama masa otoritedir, masanın önünde oturanlara hükmeder diyorum evet diyor yine gülüşüyoruz. böyle keyifli bi sohbetle başlıyoruz sohbete. o an zaten aklımda orada neden olduğum filan yok. o güzel atmosferin tadını çıkarıyorum. ve hüseyin hoca patlatıyor soruyu. evet, neden buradasınız? probleminiz nedir diyor. o an konuşmak istemiyorum,hocam zaten mailde yazdım her şeyi diyorum. evet biliyorum ama siz anlatın diyor. nerden başlayacağımı bilemiyorum, sanki hüseyin hoca benim problemli yanımı görmesin istiyorum, giremiyorum bi türlü mevzuya. hocam mutsuzum ya diyorum,bu çıkıyor ağzımdan. mutsuzum,hayatımı istediğim gibi yaşayamıyorum.duygularım yok oldu. mesela dün motordan düştük arkadaşım yanımda yatıyor ama benim umurumda değil, hiçbir duygu yok. ne korku ne panik ne endişe. ne kendi hakkımda nede arkadaşım hakkımda. böyle olmak istemiyorum işte hocam diyorum ve hüseyin hoca

mailinde travestilerden bahsetmişsin diyor.
o an utanıyorum. istemeye istemeye evet diyorum. travestilerle birlikte oluyorum.

nasıl diyor.

işte birlikte oluyorum hocam.

tamam ama nasıl birlikte oluyorsun diyor tekrar,

ya diyorum kendi kendime anlamıyor mu amk beceriyorum işte bildiğin diyorum içimden ama o kadar çok utanıyorum ki hala lafı yuvalayıp duruyorum. işte hocam bildiğiniz birlikte oluyorum diyorum tekrar.

aktif mi oluyorsun diyor

bu sefer,evet diyorum,oh be nihayet evet hayır tarzı bi soru sordu diye.

neden diyor, neden birlikte oluyorsun?

bilmem diyorum,internetten buluyorum sonra telefonda konuşup gidip birlikte oluyorum diyorum.

he yani öyle arkadaşlık kurup sevgili gibi birlike olmuyorsun diyor,

evet diyorum parası neyse veriyorum birlikte oluyorum ve çıkıp gidiyorum sonra da bir daha aklıma bile gelmiyor. ama bunu yaptıktan sonra neden yaptım ki sanki bunu diyorum daha henüz yeni işim bitip boşaldıktan hemen sonra. hatta çoğu zaman gittiğimde 1 saat kalacağım 2-3 kere birlikte olacağım iyice doyacağım diyerek gidiyorum ama çoğu zaman ilk boşalmamdan sonra apar topar çıkıyorum evden, ne verdiğim para gözüme geliyor neden zaman. hiçbirinin önemi kalmıyor çünkü o an hissettiğim al işte yine yaptın bu salak şeyi ne oldu sanki,tamam rahatladın artık hadi yeter çık git artık buradan diye bi iç ses oluşuyor. o an pek pişmanlık hissetmiyorum ama 2. veya 3. defa kalmak için hiç bir istek kalmıyor içimde. 15-20 dk bi rahatlama duygusu ama ardından neden yaptım ki, bak hani yapmayacaktım,bu sondu o zaman,tamam mı sondu bu. ama bak bu sefer gerçekten son olsun çünkü bu sonların hiç olmadı henüz,hep böyle diyorsun ama neden son olmuyor,lan ben nefsimin ipini ne zaman elime geçireceğim diye düşünceler deryasında boğuluyorum. bu kadar detaylı anlatamadım hocaya ama pişmanlık konusunda konuştum biraz.

tam olarak nasıl bi haz almak için gidiyorsun travestilere dedi hoca.

çok anlamsız gelmişti bu soru. nasıl yani dedim. zevk zevkti işte,zevk alıyorum ki gidiyorum dedim.

tarif et dedi,nasıl bir şey? 

düşündüm bulamadım. daha sonra aklıma fantezilerim geldi. canlarının acımasını istediğimi hatırladım. evet hocam canları yansın istiyorum dedim.
 
nasıl yani dedi, dövmek mi istiyorsun mesela dedi.

hayır,dövmek değil,farklı bi acı.cinsel ilişkiye girerken canı yansın dedim. o an aklımda dar bir deliği olsun,bende özellikle krem filan kullanmayım,içine girerken acı çeksin,beni engellemeye çalışsın,ama ben inatla içine gireyim,işte bunu yaşamak istiyorum diyemedim. ama sanırım hoca anladı düşündüklerimi ve şunu dedi,

bu zaten onun işi senden önce belkide bi kaç bin kere ilişkiye girmiştir,ki zten biliyorsundur pasifler ilişki öncesi lavman filan da yaparlar,böyle bi durumda nasıl ilişki esnasında acı çekmesini bekliyorsun dedi.

sonra hafif bi gülüşme :) anlattıkları çok mantıklıydı ama gereksiz bulmuştum bu konuları üstelik utanmaya da başlamıştım çünkü hoca'nın forumlarına okuduğum kadarıyla olayın cinsellik boyutuna pek değinmediği yazıyordu. konuşulsa da derinlere inmediği sadece yaptın mı yaptım deyip geçiştiriyormuş bende bunun rahatlığıyla hazırlıksız gelmiştim ama konu derinlere inince utandım biraz. aslında hoca benim neden travestilerle ilişkiye girdiğimin psikolojik yönünü anlamaya çalışırken benim düşüncelerim kilitlenmiş neden hoca cinselliğe bu kadar girdi nin derdindeydim. onun beni yönlendireceği yerde ben istemeden de olsa hocayı yönlendirmeye çalışıyordum, çok okudum ya hani,çok biliyorum ya her şeyi. girme hoca ne alaka şimdi cinsellik. tabi bunlar bilinç altı süreçleri diye tahmin ediyorum. neden travesti peki dedi sonra. cevabım yoktu. bilmiyorum dedim yine. peki travestiyi erkek olarak mı görüyorsun yoksa kadın olarak mı dedi.yine cevap veremedim. neyse neydi,ikisi de değildi,bildiğin düz travestiydi işte. yoktu bi cevabım. sonra sazı elime aldım,hocam ama ben hayatımdaki sosyal problemleri daha fazla önemsiyorum,eğer onları düzeltebilirsem zaten bu travesti maceralarım son bulacak kendiliğinden dedim yine bilmiş bilmiş ama hoca pek umursamıyordu sanki beni.o bişey söylüyordu ben lafını bölüyordum,o inat ediyordu konuşmakta bense her seferinde ama hocam diyerek lafa dalıyordum derken hayatımı anlatmamı istedi. tamda konuşmak istediğim konu açılmıştı.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
hayatımın dönüm noktası olarak 26 yaşım var benim. hocam 26 yaşımda dedim erklerle ilişkiye girdim deyince hocanın ilgisi arttı. kimle dedi,sosyal çevrenden birileri miydi yoksa internetten mi tanıştın ve birlikte oldun dedi.kaç kişiyle birlikte oldun dedi. duygusal anlamda bişeyler hissettin mi yoksa sadece cnsellik mi yaşadın o kadar mıydı dedi. evet internetten tanıştım hepsiyle,sosyal çevremden yada gerçek hayattan tanıştığım biriyle hiç birlikte olmadım ki o amaçla hiç kimseyle tanışmadım reel hayattan. 1 kişi hariç hepsi hemen hemen benden büyüktü ama büyük küçük olsun diye seçmemiştim,yaşadığım şehir itibariyle seçeneğim yoktu.sadece benden küçük olan 20-22 yaş arasında bi çocuk vardı onunla 2 kere görüşmüştük.onun dışındakilerle sadece 1 gün 1-2 kere birlikte olup daha sonrasında hiç görüşmemiştik.hiçbir ortak yönleri yoktu amacım sadece ilişkiye girmekti. hiçbirine aşık olmadım,pişmalık da duymadım. amacım sadece evlenene kadar cinsellik yaşamaktı,neden erkek peki? kızlara karşı aşırı derecede bi arzum vardı.hem cinsel anlamda hemde duygusal anlamda. para karşılığı kadınlarla ilişkiye giriyordum ayısını bile hatırlamıyordum hemde. yani bildiğiniz düz hetero olan ben erkeklerle ilişkiye girdim çünkü kadın istememe rağmen o güne kadar ki yaşadığım ilişkilerimde kendimi yetersiz hissettim hep. erkek arkadaşlarım beni küçük görmesin,beni sevsinler diye kırk takla attım hep. ya yüzelttim gözümde yada alçalttım. yükselttiklerim adeta birer tanrıydı gözümde,sürekli onlarla birlikte olmak istiyordum,beni sevsinler istiyordum,bana saygı duysunlar istiyordum. bunu olması içinde çoğu zaman kendi isteklerim hep önemsizdi. önemli olan onların ne istediğiydi. ortama ayak uydururum hesabı işte. çünkü onlar mutluysa bende varım eğer benim yüzümden can sıkıntısı olıursa beni daha fazla sevmezler arkadaşım olmazlar diye düşünürdüm.düşünmezdim de öyle bi his öyle bi motivasyon olurdu içimde.  kızlara gelince,çok istememe rağmen kendimi yetersiz görürdüm bi kızla sevgili olmak için.kızlar ne isterdi bi erkekte? güç,karizma,denge,özgüven,sosyal değer, ortamda baskın olma ve baskın olmasına rağmen iletişimi kuvvetli olup insanlara karşı iyi olabilme vs. hangisi bende vardı? hiçbiri.  erkeklerin yanında kendimi 2. plana atıp mutlu olabiliyordum kabul edilebiliyordum ama kızlar beni böyle kabul etmezdiki. nasıl sevsinler beni ben böyleyken diye diye kaçtım kızlardan genelde. ama buna rağmen 2 kız arkadaşım oldu. ilk i lise son sınıfta,ikincisi de 25 yaşında filan. hoca ilkini anlat dedi. ismi elif. yaklaşık 8 ay filan sürdü. sağlıklı bi ilişki değildi çünkü beraberken bundan ayrılıyımda daha güzel bi kızla çıkıyım derken kız benden ayrılınca bildiğin ferdi tayfur a bağladım. aşk acısı çektiğimi düşünüyordum taa ki şimdiye kadar. ama şimdi anlıyorum ki terk edilmek korkusu. yani borderline kişilik :) kız elimdeyken e artık bana güzel gelmiyo değiştireyim ben bunu,kız ayrılmak isteyince aha öldüm ben bittim seviom seni yapma nolur terk etme beni durumu :) diğer kızı anlatmamı istedi hoca. diğeri de E ile başlıyo. pek fazla isim kullanmasam iyi oalcak sanırım. nasıl tanıştığımızı sordu. arkadaşım G nin kız arkadaşının ablasıydı. G kız arkadaşının resmini gösterirken E de vardı aynı karede ve bi an aklım başımdan gitmişti E yi görünce. sonra telefon msn derken biz çıktık filan ama ilk yüz yüze geldiğimiz andan itibaren hiçte hayalimdeki güzellikte bi kız olmadığına karar verip müthiş soğumuştum kendisinden. hoca arkadaşım G yi sordu,aranız nasıl dedi. aramız çok iyiydi,kardeş gibiydik ama 4-5 senedir görüşemiyoruz dedim. işte bu lanet olaylar başladı başlayalı eski arkadaşlıklarımı bitirdiği filan anlattım. G yi yüceltiyormuydun diye  sordu. hemde çok yüceltiyordum G yi,müthiş bi adamdı. hem yakışıklı hem olgun hem çocuksu hem komik hem sert. adam gibi adamdı yani. olmak istediğim biri gibiydi. neden çok hoşlandın bu E den de tanışmak isredin diye sordu. güzel kızdı hocam resmini görünce bayılmıştım dedim. sonra düşündüm gülerek,memeleri harikaydı resimde dedim :) gülüştük. hayır başka ne dedi. başka bişey yoktu ki zaaten. altı üstü bi resim neyden etkileneyim başka amk ne diye üsteliyo şimdi bu adam diye düşünürken hoca patlattı zaten cevabı. sen dedi, G seni bu kızla tanıştırdığı için sana hoş geldi bu kız. öyle değil mi dedi. ne alaka hocam dedim,kendi güzeldi,memeleri güzeldi bende hoşlandım dedim. hoca inatla tezini açıklamaya çalışıyordu ama bende inatla onu çürütmeye çalışıyordum. ya kız zaten hoştu,ama olmadı işte napalım,tanıyınca aslında okadar da güzel ve özel biri olmadığını anladım ından bitti de derken aklımda dınnnnnn diye bi ampül yandı bi an. laan amk dur bi dk dedim. evet ya.lan adam gördü beni,yakaladı beni. çok sevdiğim, yine yücelttiğim bi abim H. yine kendisi gibi olmak istediğim erkeklerden biri. o da sürekli birilerini ayarlamaya çalışıyo bana. gösterdiği bi kaç kız vardı,eşinin arkadaşlarından. gerçekten de o kızlar çok değerli vede aşık olabileceğim kızlar gibi gelmişti bana. bu sadece hocanın tezine parelel bi ampüldü :) e tabi zeki bi malım ben, hemen zıttı bi örnek te bulmakta gecikmedim. arkadaşım E. liseden beri arkadaşım. arkadaşım ama şu son 3-4 aya kadar kendisi gibi olmak istemeyeceğim bi türden arkadaşımdı. yani o beni arayıp sormasa umrumda olmayacak,seneler sonra karşılassak ee naptın hacı deyip siklemeden özlem dolu yılları heyecanlı heyecanlı anlatamayacağım cinsten bi arkadaş. yani yüceltmediğim bi insandı. gerçi son 2-3 aydır bende olmasını şiddetle istediğim bi kaç özelliğini keşfettiğimden beri sadece kızgınlık ve nefrete takın öfke hissediyorum hala yüceltemedim kendisini :) kız arkadaşım E ile ayrıldıktan hemen sonra erkek arkadaşım E eşinin işyerinden bi kızla tanıştırdı beni. kız rasyonel anlamda istediğim gibiydi.sarışın renkli göz iş güç sahibi filan. ama gel görki kızla 10 gün anca konuşabildim. hiç içimden gelmiyordu o kızla bişeyler olmak bişeyler düşünmek. değersizdi benim için. geçen sene yine E nin eşi işyerinden başka bi kızla tanıştırdı beni. mantıklı düşündüğüm zaman kız tam evlenebileceğim özelliklerde. hayat tarzı,hayata bakışı,saygısı,edebi,imanı vs hem ben hem ailem için tam uygun. allah dedim ben bu kızla evlenirim. 2 ay filan geçti geçmedi aradan yok arkadaş ben bu kızı istemiyorum..çok değersiz,ne dese batıyo. erkek arkadaşım E ye davrandığım gibi davranıyorum. salak buluyorum,niteliksiz buluyorum,boş buluyorum filan.derken buda bitti. evet hocam,çok güzel yakaladınız beni. ben tanıştığım kızlara,beni tanıştıran kişi kadar değer veriyordum. kıza değildi bu değer,arkadaşımaydı. tanıştıran arkadaşımı yüceltmişsem o kızda okadar yüceltilmiş oluyordu henüz adını bilmesem bile.ama tanıştıran kişi yüceltilmemişse tanıştırdığı kızda yüceltilmemiş oluyordu. e tabi ne bekliyordunki zaten,bu yşaıma kadar kendini ifade edememiş,kendi olamamaış,kendi hayatını yaşayamamış birinden. işte bunu anlayınca hüseyin hocanın gözümdeki o şakalaşan,sıcak kanlı,çok soru soran,sorularıyla beni utandıran imajı yerle bir oldu. artık hüseyin hoca bir psikologtu benim için. evet çok soruyordu gülüyorduk hatta zaman zaman ki oda benim şebekliğimden kaynaklanıyordu sanırım ama tüm bunlar olurken hüseyin hoca büyük resmi görmeye çalşıyordu ve görmüştüde. e ama bu benim açımdan neden önemliydi ki? bunu henüz anlayamamıştım. zaten arkadaşlarımı yüceltip-alçalttığımı biliyordum,kızları da aynı şekilde. o an hayalimdeki kız modelini anlatmaya başladım. güçlü,kendi ayakları üzerinde durabilen, saygın, kendi uğraşları olan,bağımsız yaşayabilen,akedemik olarak iyi bir eğitim almış,fiziksel olarak güzel,bakımlı filan. hüseyin hoca da bi kaç ekleme yaptı hemen,mesela yolda biri laf atınca dönüp ağzının payını verebilen. evet dedim hakkını savunan,gerekince bana bile hösst diyebilecek,karakter sahibi ama yeri gelincede kedi gibi,kız gibi olabilecek. o an aklıma geldi,bende olmayanı istiyordum hayalimdeki kızda. bende olmayan ve sahip olmayı istediğim tüm özellikler onda olsun ki onu sevebileyim,ona değer verebileyim. bu özellikler yoksa değersizdi o kız benim için. ekledim hemen,ama karşıma böyle olan yada böyle olduğunu düşündüğüm bi kız çıkınca saçmalamaya başlıyorum. az da olsa rol yaparak da olsa kızları etkileyebiliyorum. elde edebiliyorum onları. eğer karşımdaki kız hayalimdeki kız modeline uymuyorsa herşey kolay benim için,rahat oluyorum,iplemez davranıyorum,cool oluyorum,rahat oluyorum,komik oluyorum filan ve bi şekilde etkileyebiliyorum. etkileyemezsemde lan bi siktir git ya seninle mi uğraşıcam deyip silip atabiliyorum. ama eğer karşıma hayallerimdeki kadın kriterlerine uygun yada uygun olduğunu düşündüğüm bi kız çıkarsa ahanda sıçtım ozaman. ne yapacağımı bilmiyorum,elim ayağıma dolaşıyo. sürekli moralim bozulmaya başlıyo. kafamda süekli senaryolar kuruyorum,ben ondan hoşlanıyorum oda benden hoşlanıyor eğer bukadar ilgi gösterdiyse diyorum. sonra saçmalıyorum yine. ya bi ona bak bi bana bak. nekadar da mutlu,nekadar da güzel bi hayatı var.iç çatışması yok kendisiyle ilgili problemi yok. ama bide kendine bak lan. sen daha geçen travestiyle birlikte olmadın mı? ne yani sen nesinki şimdi? bu kız sana evet dese ne verebilirsin bu kıza? cinsellik verirsin belki ama ya ruhsal olarak ne verebilirsin? duygusal olarak ne verebilirsin? ya bu içindeki çatışmalar devam ederken nasıl mutlu olup kendinle barışıp da bu kadının başına erkek olacaksın? bu kadın senden erkeklik bekleyecek,kendisinden daha güçlü olmanı bekleyecek,komik olmanı,neşeli olmanı bekleyecek. ama sen verebilecekmisin bunları? hayır hiçbirini veremezsin iç sesi ve bi şekilde kızı kendimden uzaklaştırıyorum. ve ardından da aha bak gördün mü beni istemedi deyip yas tutuyorum. kendimi suçluyorum. tamamen bi kısır döngü içindeyim. derken hüseyin hoca araya giriyor,
« Son Düzenleme: 17 Ağustos 2015, 12:28:14 ös Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
peki ya bu kızla bir şekilde evlensen travestilerle ilişkiye girmeye devam etmek istersen ne olacak?

etmem hocam diyorum.

nerden biliyorsun? her seferinde bu son dememiş miydin zaten gibi bir şey söylüyor.

ne demek yani hocam, evlenince sonuçta belkide kendimi iyi hissedip travestilerle birlikte olmak istmeeyeceğim, belki de isteyeceğim bunu bilemem ki diyorum.

evlilik seni bu tür şeylerden kurtaramaz diyor ve ekliyor. normal hetero erkekler eşleriyle kavga eder ve bu kavga sadece can sıkıntısına sebep olur bir süre ama sonra geçer gider ve hayat devam eder. ama sen bu durumda evlenirsen eşinle kavga ettiğiniz zaman bunun getireceği stres ve baskının altından kalkabilmek için travestiyle birlikte olmak isteyebilirsin diyor.

çok mantıklı evet,çünkü düşündüğüm zaman travesti ile birlikte olma isteği iş yerinde yada sosyal hayatımda stresli bi olay yaşadıktan sonra oluşuyor. bazen hayır yapmayacağım diyorum ozaman o stress büyüyüor ama anlam değiştirerek. stresin sebebini ve kaynağını unutup sadece ilişkiye girmek istiyorum ve o andan itibaren olay sadece bi travestiyle birlikte olup olmamak oluyor. birlikte olmamak için direndikce stress artıyo ve sonra mutlu son :) bi kaç gün erteledikten sonra istemsiz olarak kendimi bi travestinin üzerinde buluyorum. her ne kadar dirensem de hüseyin hoca'nın söylediği yine doğruluğunu ispatlıyor ve ben yine pes ediyorum.

çocukluğunu anlat diyor hüseyin hoca, başlıyorum anlatmaya. mail de yazmıştım hocam iğrenç bi çocukluk geçirdim diyorum.

neydi iğrenç olan diyor
.
babamla ilgili bi kaç anımdan bahsediyorum.

 ohoo onlar ne ki, ben çok daha kötülerini dinledim diyor.

o an aslında babama fazla yüklendiğimi, bu yaşadıklarımın ve hayatımın böyle olmasının sebebini babama haksız yere bağladığımı düşünüyorum. evet diyorum abartmışım biraz. annem hakkında neredeyse hiç konuşmuyoruz. sadece annemin evlenmemi çok istediğini ve bana sürekli kız bulduğunu ama anneme öfke ve nefret benzeri duygular beslediğim için bulduğu kızları da direkt hiç tanıma ihtiyacı bile duymadan elediğimin farkına varıyorum. evet tamamen bu yüzdendi. hayatıma girme ihtimali olan bi kızı tamamen kimin vasıtasıyla tanıdığımdı o kız hakkındaki düşüncelerim. eğer yücelttiğim birisi tanıştırıyorsa o kızda çok değerliydi, eğer küçümsediğim biriyse tanıştıran o kızda değersizdi. annem gibi nefret ettiğim biriyse en başından zaten olmaz diyordum. daha resmini görür görmez değişik duygular oluşuyordu.nefret değil,kin değil ama olumsuz bi duygu. zaten hemen mantıklı bi açıklamam da oluyordu. yok armutun sapı üzümün çöpü gibi. bi erkekle ilişkiye girme fikri annemin '' 26 yaşına geldin senin hiç mi cinsel ihtiyacın olmuyo, napıyorsun, nasıl gideriyorsun ihtiyacını" demesiyle birlikte başladı diyebilirim. o an düşündüğüm tek şey evet doğru söylüyor, bir şeyler yapmam lazım, madem kızlarla ilişki kuramıyorum o zaman bende erkeklerle ilişkiye giremiyorum dedim kendi kendime. hem ne vardı ki bundan, altı üstü ilişkiye girip kendimi tatmin edecektim,bi kaç seneye kadar evlenecektim hem nasıl olsa ve bu eşcinsel ilişkilerimde yanıma kar kalacaktı, evlenene kadar boş kalmamış olacaktım. ama öyle olmadı tabi. son ilişkimden sonraki gün iş yerinde bi erkeğe bakarken ve cinsel anlamda bana çekici gelirken yakaladım kendimi. o duyguyu ilk defa hissediyordum. tamam daha önceleri vay ne yakışıklı ne güzel adam, ne karizma herif filan diyerek hayran olmuşluğum vardı ama cinsel olarak çekim olmamıştı hiç. ama bu sefer bildiğin bi kıza bakar gibi bakıp onu cinsel anlamda istiyordum. ve o andan itibaren büyük depresyonum başladı. allah'ım bana ne oluyor,neden bu adam bana erotik geldi, ben neyim şimdi, eşcinsel mi oldum yoksa? artık kızlar olmayacak mı hayatımda, sevemeyecek miyim bi kızı, evlenemeyecek miyim soruları korkularla birlikte bastı her yanımı. insanların yüzüne bakamaz oldum, kimseyle muhabbet edemez oldum. iş yerinde sürekli yalnız kalıp iş bitince kendimi eve kapatıyordum. sürekli ağlayıp dua ediyordum allah'a. yalvarıyordum ağlıyordum ve hemen ardından düzelmiş olmayı istiyordum.tövbeler yeminler, adaklar, dualar hiç bir işe yaramadı. ne zaman eskisi gibi bi kadını düşleyip mastürbasyon yapmayı denesem ne bi his ne bi istek ne de penisimde bi sertleşme oluyordu. hiç birşey yok. tamam demiştim artık bittim ben. intihar etmeyi düşündüm yapamadım, alıp başımı gidiyim dedim gidemedim. böyle böyle 1-2 ay geçti.en sonunda dayanamayarak aileme olaydan hiç bahsetmeden sadece bunalıyorum ne olduğunu bilmiyorum diyerek anlattım. izin aldım bir hafta memlekete gittim. hoca'ya götürdüler nazar muska var mı diye. ilk defa o hocaya anlattım olayı. boşver takma geçer gider dedi. onun o lafı bile o kadar iyi gelmiştiki bana yaklaşık bir hafta kendimi iyi hissettim diyebilirim. o bir haftalık dönem bitince yine büyük bi depresyon ve bunalımlara devam ettim. internetten araştırıyordum bi yandan, bunun çaresi yok böyle yaşayın diyordu herkes, tabi bunları okuyunca ben iyice batıyordum.

hocam şu an okadar çok uykum geldiki anlatamam :) yazmaya 19:00 gibi başladım ama nöbet yoğun geçti bitiremedim. yarın yada ertesi gün devam edecem inşallah. yazamamam benim suçum değil, nöbet yoğun geçti diyorum :)

artık kendimi suçlamayacağım :)

saygılar

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
hocam herhabalar.

1. mailimi şimdi tamamlama fırsatı buldum.biraz geç oldu ama toparlayacam şimdi.
ilk gönderdiğim maile göz atınca sonlara doğru amacından uzak yazdığımı düşündüm ve konuyu toparlayacağım.

hüseyin hoca çocukluğumun nasıl olduğunu sordu. daha önceden de babam üzerine kısaca konuştuğumuz için o konulara tekrar girmeden akıllı uslu efendi bi çocuktum dedim. hoca da ne derlerse yapardın diye ekledi, her şeye evet derdin. ama her şeye evet diyen insanlar zamanla diğerlerine sıkıcı gelir. oysa hayır diyen ve kendi istekleri olan insanlar daha caziptir dedi. nasıl yani hocam dedim, bazen canım o şeyi yapmak istiyo olsa bile sırf hayır demek için mi hayır demeliyim dedim. hayır tabi ki de dedi, canın istemiyorsa hayır de ama canın istiyorsa evet de,bu kadar basit dedi. ama hocam dedim,zaten problemde burda. ben karşımdaki insanı mutlu edemediğimi düşündüğüm için,ona bişeyler veremediğimi düşündüğüm için kendi istekler,imden çok onunkilere önem veriyorum. yani tam olarak, onun istekleri benim isteklerim gibi oluyo ve o anda o şeyi yapmak istemesem bile karşımdaki insan istediği için bende yapmak istiyormuşum gibi hissediyorum. yine yüceltiyorsun karşındakini dedi. evet dedim bende,zaten asıl problem de bu.

çocukken taciz yaşadın mı diye sordu. sanırım evet,hayal meyal hatırlıyorum.ama bi kaç sahne var çok netti dedim. eniştemin kardeşi,benden 5-6 yaş büyük. penisiyle oynamasını hatırlıyorum,mastürbasyon gibi bişeyler. daha sonra boşaldığını hatırlıyorum. gerisi puslu,hiç net değil. yani aramızda bişeyler yaşandı mı emin değilim. içimden çok kısık bi ses evet diyor yaşandı ama bir ses daha var hayır diyo. üstelik o net olan sahneler gibi hiç net sahne yok kafamda. taciz üzerine konuşuyor hüseyin hoca. o konuştukca benim o utanmam azalıyo. hafifliyorum sanki. şu anki problemlerimin sebebini taciz olayına bağlıyor hüseyin hoca. iyi de yapıyo. çünkü güveniyorum hüseyin hocaya, benim göremediklerimi, bilemediklerimi görüyor. resmin arkasındakileri görüp bir bir önüme getiriyo resmen. ve bunu da öyle güzel yapıyoki, incitmeden,kırmadan,utandırmadan. tabi bi konu ilk defa konuşulmaya başlayınca utanıyorum ama hüseyin hoca lafı alıp konuşmaya başlayınca hafiliyorum.

10-11 yaşlarında komşumuzun oğluyla aramızda geçen ilişkiyi hatırlıyorum ve anlatıyorum. 2-3 sene sürmüştü. o tamamen bi cinsel oyun diyor hüseyin hoca. evet bence de öyleydi çünkü ne bi aşk, ne bi saplantı, ne diğer erkeklere karşı çekim vardı bende.üstelik sürekli kadın hayalleri kuruyordum o zamanlarda bile.
sonra konu Allah a geliyo. Allah'la aran nasıl diye soruyor hüseyin hoca. gülüyorum...  allah derken diyorum. evet allah'la aram pek iyi değil. inanıyorum ama...diyorum. bak, inanmak zorunda değilsin, buraya dindarından tut atestine kadar herkes geliyor. allah'la aran nasıl onu merak ediyorum diyor. iyi değil işte hocam, isyan ediyorum allah a diyorum. ben kelimeleri toparlamaya çalışırken o tamamlıyor beni, neden ben bu problemlerle uğraşıyorum,neden ben, neden bana bu derdi verdin, beni neden bu dertle sınıyorsun mu diyorsun allah a diyor.evet diyorum tam olarak bu. tamda bu hemde,fazlası olamazdı. peki bu problemlerinle ilgili allah'la nasıl bi iletişim halindesin diyor. namaz filan kılıyor musun, dua filan diyor. namaz bi ara kılmıştım,ramazandan kıldım baya bi, orucumu da tam tuttum. ama ne biliyim ya işte kırgınım allah'a diyorum. peki nasıl dua ediyorsun diyor. normal işte diyorum olması gereken gibi. peki diyor,bugüne kadar bu problemlerinle ilgili nasıl dua ettin? yalvardın mı allah'a, pişmalık mı duydun? ağladın sızladın mı? ben nolur kurtar mı dedin? nasıl yaptın diyor. evet öyle yapıyordum ama son zamanlar artık bıraktım onuda,sadece güç ve irade istiyorum dualarımda dedim. peki o zaman bundan sonra şöyle iste eğer allah'tan istersen dedi; bana bu derdi verdin,kurtulmayı,düzeltmeyi denedim ama olmadı.tek başıma başaramadım. artık sıra sende, veren sensen ozaman bana çaresini de vereceksin diye dua et dedi. nasıl yani dedim gülümseyerek. ama bu bildiğimiz dua yöntemlerine pek benzemiyordu.anlamadım hocam nasıl diyecem dedim. ya erkek gibi işte, erkekler arasında konuşurken taşşaklı olmak deyimi vardır ya dedi, allah'a karşı taşşaklı ol dedi. yani nolur ver,düzelt,iyi et deme,top sende artık,benden bukadar denedim ama yapamadım,sıra ende el atıver bi tarzında iste. bu muhabbet bana gerçekten çok ilginç gelmişti. bana bu yaşıma kadar öğretilen dua şekillerine hiç benzemiyordu.o yüzden hüseyin hocaya tekrar tekrar sordum. nasıl olacak bu hocam,allah'ın karşısında taşşaklı olmak nasıl oluyo diye. oda bıkmadan yorulmadan örneklerle anlattı sağolsun. o an şunu anladım, ben ezik,bitik,mağdur kurban rolünde,kendime faydası olmayan, başkalarına bağımlı bi kimlikle allah tan istiyordum.oysa hüseyin hoca kendi ayakları üzerinde durabilen,kendini ve sınırlarını bilen,özgüveni yüksek,gerekirse restini çekebilecek bi erkek gibi istememi anlatıyordu. inşallah doğru anlamışımdır...

bu arada hüseyin hoca süremizin dolduğunu söyleyince daha konuşacak çok şeyimiz var diye ve gelecek hafta sonu terapiye gelemeyeceğim için eğer kendisininde randevusu yoksa 2. terapi için devam etmek istediğimi söyledim. tamam dedi ve bana sigara molası için süre verdiğini söyledi. bahçeye çıktım tekrar sigara içtim. sigara içerken yeni dua etme tekniğim üzerinde düşündüm.... bi kaç deneme yaptım ama yine o küçük çaresiz çocuk gibi ediyordum. sigara bitip içeri girince mesela şöyle bi dua nasıl olur dedim ama hüseyin hoca beğenmedi. üzerindeki bu yükü at dedi, suçlu sen değilsin, tacize uğradın,belki küçük bi tacizdi ama tacizin büyüğü küçüğü olmaz,tacize uğradın. sen taciz madurusun. eğer uğradığın taciz daha ileri boyutta olsaydı şuan burada çok daha farklı bi şekilde oturuyo olaiblirdin dedi. eşcinsel olma ihtimalin daha fazla olurdu dedi.sen şuan taciz mağduru eşcinsel ilişkilere girdiğin için ve eşcinsel olma korkusuyla aşırı suçluluk hisseden bi erkeksin dedi. çok çalıştın çabaladın ama olmadı yapamadın. hayatını düzene sokamadın. zaten sokamazdın da. taciz mağdurları destek almadan yapamazlar dedi. bu yüzden kendini suçlamayı bırak dedi. eşcinsel olma korkusuyla aşırı suçluluk duyan bi heteroseksüel cümlesi beni çok etkilemişti. hoca da bunu anladı sanırım bu konu üzerine konuştuk. benim aktif olarak eşcinsel ilişkilere girmeme rağmen aktif eşcinsel olmadığımı söyledi. aktif eşcinselmiyim acaba ben derdim hep kendi kendime ama hiç de yakıştıarmazdım kendime. aktif eşcinseller zaten çözüm filan aramazmış. bu yüzden düzelme ihtimalleri pasif eşcinsellere göre çok daha azmış. e tabi insan kendinde değiştirmek istediği bişey olduğunu düşünmezse o şey de değişmez. ancak zamanla bunlar daha çok ilişkiye girdikten sonra pasif bi eşcineli benimseyip aşık olurmuş filan ve tam olarak o aşkı yaşayabilmek için o aşık olduğu kişiye pasif olmak istermiş. bunlar üzerine de konuştuktan sonra hüseyin hoca nın '' sen eşcinsel olma korkusu yaşayan bir heteroseksülsin'' lafı daha da netleşti kafamda. daha çok inandım sanki. ve sen 2. terapiyi almak istediğinde senin başarılı olacağını anladım diyor. çünkü çoğu insan ilk görüşmeden sonra bir daha gelmez dedi. hemde yaş olarak düzelmeye en müsait yaş grubunday mışım. ekonomik olarak ve sosyal olarak özgürlük vs.sonuçta bu bir süreç ve getirileri gibi götürüleri de olacak. ben gerçekten hüseyin hocadan terapi almayı istediğimi hissettim o an. ama nasıl olacaktı. işte o kafamı çok karıştırıyordu.


ilk önce bu suçluluk duygusuyla başlayacaz dedi hüseyin hoca. nasıl olacaksa artık pek anlamadım ama. daha sonra özgüven geliştirme vs.  suçluluk duygularından kurtulmadan ne yaparsan yap hiç bir faydası olmaz dedi. haklıydı da. sürekli hayatım ve kendim için bişeyler yapmak istiyorum. yabancı dil,bi üniversite,bi spor branşı,müzik,ek iş vs.hepsinden azar azar yeteneğim var.tam birine karar kılıyorum,bunu çok iyi öğrenip hayatımın merkezi yapıcam diyorum ama 1 hafta sonra hepsi fıs. bi bakmışım yine kendimle uğraşıyorum. bunu da anlattım hocaya.önce suçluluk duygusu dedi tekrar. suçluluk duygusunun bu kadar üzerinde durması bana çok da yabancı gelen tespit değildi aslında ama zamanla nasıl üzerine örttüysem demek başta çok şaşırmıştım. ama sonra hatırladımki, muskacı hoca siktir et kafana takma derken,cem keçe hoca kendini serbest bırak eğer istemiyorsan yapmazsın ama kendini baskılama derken aslında suçluluk duygusundan bahsediyormuş. ve bende inandım artık,şuanki problemlerimin temeli bu,daha sonra zamanla diğerlerini halledicez inşallah. ama terapi anında anlamsız bi direnç vardı sanki bende, suçluluk duygusuna odaklanmaktansa aklım özgüven ve yüceltme-alaçaltma ya kayıyordu. bundan bahsettim hocaya. ama onları da çzömezsek yine hayatım düzelmeyecek dedim. hüseyin hoca tekrar vurguladı önce suçluluğu yenmen lazım. ne yaparsan yap pişmanlık hissetme. suçu kendinde bulma. hatta travestiye gidersen yine,2 kere birlikte olmak için anlaştıysan 2 kere kal,1. sini yaptıktan sonra pişman olup bırakma dedi,gülüştük smile ifade simgesi şuandan itibaren bazı kararlar alman gerekiyor ve bazı ödevlerin olacak dedi. ilki, konu ne olursa olsun,ister sosyal ilişkiler ister işle ilgili ister travestiyle ilişkiye girmek olsun suçluluk ve pişmalık duymamam. ne olursa olsun. ben istedim oldu,ben yaptım oldu bu kadar. öyle olsaydı böyle olurdu,şöyle olsaydı bilmem ne olurdu yok. oldu ve onu yaşıyorum olacak bundan sonra. masturbasyon ve porno üzerine konuştuk. porno izlermisin die sordu hüseyin hoca. evet dedim. ne pornosu izliyorsun dedi. normal porno,kadın erkek işte. arada da travestili filan dedim ve utandım az. bundan sonra porno izlemek yok dedi. tamam dedim. porno zaten son zamanlar pek izemiyordum, bunun beni zorlayacağını düşünmedim zaten.hatta hiç etkisi bile olmaz diye düşündüm. masturbasyon yapıyormusun dedi. çok az yapıyordum mastubasyonu. çünkü genelde canım sitemiyordu. 26 yaş vakasına kadar hemen hemen hergün yapardım. o kadar sık olmasının da hiç olmaması yada çok az olmaması kadar zararlı olduğunu söyledi hüseyin hoca. peki masturbasyonu porno izleyerek mi yapıyorsun,yatakta yatar vaziyette diye sordu. evet dedim. ozaman yatakta mastubasyon da yok artık. ayrıca sence porno izlerken masturbasyon yapmanın anlamı ne? ne yapmış oluyorsun o an da diye sordu hüseyin hoca. cevap veremedim,lafı geveleyip durdum. gülünç oldum farkındaydım ama hiçbir fikrim yoktu. sence dedi,o esnada ilişkiye giren bi çift var ve son onları gizlice gözleyerek masturbasyon yaparken röntegenci gibi olmuyormusun dedi. evet sanki öyleydi biraz. peki vücuduna dokunuyormusun masturbasyon yaparken die sordu. hayır dedim,dokunmuyorum. neden dedi? hocam sanki sadece kadınlar öyle vücutlarına dokunurlar o esnada erkekler yapmaz ki dedim. erkekler neden yapmasın dedi, erkeklerin hassas bölgeleri de var sonuçta. bi erkek eşiyle sevişir ama sıradan bi kadını becerir,fark bu dedi. yani hocam amaç ne dedim. amaç şu,kendini tanıyacaksın dedi. alakaasız gelmişti başta ama olsun artık deneyecektim bunu da. peki masturbasyon yaparken ne hayal ediyorsun,kadın mı travesti mi dedi. bazen kadın bazen travesti dedim bende. kadınla birlikte olduğunu hayal etmeye çalış dedi. ama hocam dedim,travesti hayal ederek başlasam bile boşalmadan önce mutlaka otomatikmen kadına geçiyo fantezim dedim. kendini biraz daha zorla dedi. bunun zorlayarak olabileceğine pek inanmasam da diğer ödevim buydu. yapabildiğimin en iyisini yapacaktım sonuçta. şimdilik bu iki ödev.


haa bir de özel istek ödevi verdi hüseyin hocam tam ücreti ödeme esnasında.. para ödemenin nasıl bi duygu olduğunu sordu,nezaketen bende sonuçta bunu hakettiğini ve yapacak birşey olmadığını söyledim ama belli ki hüseyin hoca içimden geçenleri anladı ve bunu da özel olarak yazmamı istediğini söyledi.... yazıyorum hocam okuyun. ücreti öderken tam olarak düşündüğüm şuydu; yav arkadaş o kadar konuştuk güldük,hüzünlendik,hatta bi ara gözlerim bile dolma noktasına geldik bu mudur yani, nereden çıktı şimdi bu para mevzuu... e hani daha az önce öyle gülüyorduk,burda işimiz bitince e hadi kalk eminönü'nde balık ekmek yiyelim modundaydık şimdi iş paraya gelince sen psikolog ben danışan mı oldum yani,aşk olsun hocam... gibisinden bi histi... para vermek koyuyor be hocam,ama sokağa atılmış,havaya savrulmuş gibi de gelmedi bana.sadece böyle bi ödemeyle nereye kadar iflas etmeden dayanabilirim onu düşünüyorum. amacını düşününce ama her şeye değer diyorum. servetim olsa servetimi bile dökerdim bunun uğruna.çünkü eşşek yüküyle paran olsa da mutluluğu satın alamıyorsun, satın aldığın şeyler hep geçici bi mutluluk veriyo bu durumdayken. en güzeli ver servetini malın olmasın ama düzeldikten sonra elinde kalan azıcık şeyle mutlu olursun sonrasında zaten.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Ynt: HEM ERKEK HEM KADIN: EŞCİNSEL: BİR ERKEK TRAVESTİLERLE NEDEN SEVİŞİR?
« Yanıtla #4 : 21 Ağustos 2015, 01:35:09 öö »
evet şimdi de gelelim terapiden beri hayatımın nasıl devam ettiğine.

tuhaf bi şekilde,terapiden sonra iyileşmedim... herşey yine aynıydı sanki.aklım çok karışmıştı hüseyin hocanın yanından ayrılıp tramvaya doğru yürürken. kafamı tekrar toparlayıp odaklanmak istiyordum sadece. nihayet toparladım ve altın kuralı benimsemek için düşündüm durdum tramvay yolculuğu ve ardından vapur yolculuğunda. normalde terapide konuştuklarımızı ve hissettiklerimi unutumamak yada çarpıtmamak için hemen o gece yazmam gerekiyordu ama oda arkadaşımla buluşup yatana kadar birlikte zaman geçirdiğimiz için yazmaya fırsat bulamadım.yazmayı istiyordum ama şu aralar misafirhanede kaldığım için özel alanım yok o yüzden yazamıyorum.nöbetten nöbete. bu yüzden biraz saptırmış olabilirim yazarken. kendini suçlamama olayına eğilirken gördüğüm şu oldu 5 günlük süreçte, bir sünger gibi emiyorum sanki bütün suçları. yani benimle alakalı olsun olmasın etrafımda ne oluyosa,olumsuz birşey olur olmaz bi suçlu olmalı. aha şimdi enginle kavga ettik. gerçi akşam üzerinden beri ediyozda. enginden bahsetmiştim biraz. adam hiçbir suçu üzerine almıyo arkadaş. bu ne özgüven,bu nasıl bi ego. salı günü eşi aradı beni sizin misafirhaneye geliyorum haberin olsun diye. enginin tel kapalı olduğu için beni aradı kız. bende işten çıktım gittim bunlar oturmuşlar,çay içtik yemek yedik filan. sonra ben gideyim dedi artık karısı. bende ağzımın ucuyla engin bıraksın seni arabayla dedim ama arabayla götürülmesine hiç razı değilim aslında. yahu banane adamın karısından, ne gerek var üsküdardan g.o.p un bilmem neresine kadar özel arabayla gitmesine okadar toplu taşıma seçeneği varken ki ne özelliği varmış amk karısının ki zamanında çok da götürdüm ve artık onların utanıp yeter ya harbiden yük olmayalım şu çocuğa demeleri lazımken ki karısı benden fazla maaş alıyorken ne gerek var abi ya,banane o kadar mazot yakacak o araba,hgs si bitti cezalı geçecek köprüden. bu yüzden ağzımın ucuyla dedim oda vapurla gidecez dedi bende motora atlayıp arkadaşın yanına gittim. aradan yarım saat geçti aradı, ee vapur seferleri bitmiş arabanın anahtarını versene G yi bıralayım evine. iyi tamam gel al dedim geldi aldı anahtarı. saat 22 gibi misafirhaneye döndüm, arkadaşım B ile oturduk bira içiyoruz. moralim çok düzgün,gülüyoruz sohbet muhabbet şakalar havada uçuşuyor hatta B kanka motor sana iyi geldi bence çok fazla pozitif enerjin var şuan dedi. derken aklıma bu engin nerde kaldı acaba diye geldi. B ye söyledim, arabayı engine verdim ama naptı acaba,zaten şoförlüğüne hiç güvenmiyorum telefonu da kapalı arabayı bi yere vurmasın bu mal dedim cümlem bitti karısı beni arıyo.açtım teli,karısı var telde,arif engin arabayı taksiye sürttü,fazla bişey yok arabada sadece sürttü ama engin şuan çok kötü durumda çok gerildi eğer arabayla işin yoksa bu gece burda kalsın engin bu halde yola çıkmasın dedi. canım çok sıkıldı o an,lan o kadar para vermiş araba almışız engin gitsin arabayı çizsin. bide karısı çiziği tarif ederken senin polis arabasına sürttüğün kadar sürttü diyo. bak amk ya,lan mal benim amk ister sürterim ister perte çıkartırım. lan insan bi özür diler,bi kusura bakma der. acayip sinir oldum ama iyi tamam ya dedim napalım olsun dedim teli kapattım. okadar canım sıkıldıki ama B ye engin hakkında atıp tuttum sürekli.yetti bu artık dedim bardağı taşırdı filan. neden böyle sinir olduğumun anltında yatan sebebi düşündüm o an. enginin bukadar rahat, suçu üzerine almayan birisi olmasıydı sanırım beni rahatsız eden. bende içten içe onun evet ya ben bu konuda suçluyum demesini istiyordum. hatta bunu ertesi gün geldiğinde yüzüne söyledim. araba burdan çıktığı andan itibaren senin sorumluluğun başlar,bana yok taksici çizdi yok bilmem ne oldu dersen ayıp olur bu lan dedim. suçu neden üzerine almıyorsun dedim. engin buna baya bi bozuldu hatta. bir türlü suçu üzerine aldıramadım. suçu üzerine aldırınca elime ne geçecek bilmiyorumda. geçen bunu düşündüm,sanırım pek sağlık bi stek değil benimki.
yarın sabahtan yola çıkacaktık birlikte balıkesir edremit teki rock festivaline gitmek için. izin de aldım pazartesi salı için,kısa bi tatil oalcaktı,deniz,kum,güneş, festival.bi hatun da var orda oda katılacaktı bize. ama bugün kavga ettik enginle. 1 ay önce filan festival biletlerini nasıl alalım diye engini aradığımda şimdiden almaya gerek yok ben günü birlik giriyordum geçen senelerde hem daha ucuz olur dedi bende belki gitmeyiz hemde daha ucuz oluyomuş diye almadım biletleri. bugün hatun aradı biletleri sordu bende bakıyım bi dedim netten,kombinelerin hepsi tükenmiş. günlük girişte pahalı. kombine 80 lira tek gün 45 lira. 3 gün girecez. daha pahalıya gelecek yani. lan nasıl kombine kalmamış derken birden gerildim ve engini aradım. tabi sinirlenmiştim baya.bilet kalmamış ne bok yiyecez, günlük bilet daha pahalıya geliyo filan dedim. birazda sesimi yükselttim, sen bilette sıkıntı olmaz demedinmi olm nasıl bulacaz bileti filan dedim. buda en son gitmek istemeyiosan gitmeyiz ne yani filan dedi benim şartlerler iyice attı. tekrar baktım netten bilet milet yok. sonra engin aradı yine yok ekşi sözlükten bakmışta bilet satıyomuş millet bi baksana onlara diyo.lan nöbetçiyim zaten nasıl gidip alacaksam adamla irtibat kurabilsem bile. sen bak amk dedim netim kötü giremiyorum filan siteye dedi iyi ozaman dedim bende bakarım dedim ama sinir oluyorum lavuğa. sonra baktım dediği yere adamlara msj atamıyorumki. neyse,artık gidince bakarız filan diye düşünürken tırnak makasımı sabah gelirken yanına alsın diye engini aradım. söyledim,engin neden böyle bağırıp çağırıyorsun filan dedi. bende ya arkadaş bilet için sen şöyle böyle demedin mi dedin,şimdi de dünya sikine minare götüne ayağı neden yapıyon,istemezsen gitmeyiz niye diyon filan dedim. iyi tamam sabah 6 da çıkacam yola görüşürüz dedi kapattık.arkasından msj atmış engin, ben gelmiyoru diye. aynen şöyle msjlaşma.
Engin: ben gelmiyorum la sen git
Ben: burnundan kıl aldırmıyon. senin egonu sikiyim
E. : bende senin
B. : engin bak canımı sıkma bana o millete yaptığın mal mal restlerden yapma bak su sefer silerim hayatımdan birdaha da yüzüne bakmam
E.: gelmiyorum diye mi
E.: sen bilirsin
B.: sorun şu muhabbetten sonra gelmek istememen. yoksa tabi ne bok yemek istersen ye.
E.: yrrk kafalı aradın durduk yere ben sesimi bile yükseltmezken birsürü bağırdın bilet pahalı çıktı diye.şimdi sordum yine bağırıp duruyorsun. suçum ne amk  siktirgit nereye gidiyorsan ben gelmiyorum.
B.: lan bilet pahalı diye bağırmadım sana,senin lafına bilet almadım ama şimdi bana mı  güvendin havasındasın ona kızıyorum. ve hala suçum ne diyorsun.pezevenk madem eminsin oradan bilet bulacağımıza ozaman hallederiz de, emin değilsen zamanın behrinde bana biletini al ben pek bilmiyorum de. anca göt kesiyon.
B.: engin ben yarın siktir olup gidecem ama döndüğümde sen yoksun artık benim için
E.: şan göt varsay öyle dedim amk niye bağırıp duruyorsun.
E.: iyi yolculuklar.
E.: borcumu da günü gelince öderim.
E.: peki arif
B.: Tr... ( iban numaramı yazdım)  buraya yollarısn
E.: olur.
ve bu msjlaşmadan sonra engin diye bi arkadaşım yok benim.olmasında zaten. yada olsun mu karar veremedim smile ifade simgesi buraya yazana kadar çok sinirliydim ama yazınca sinirim azaldı sanki. tamam benim hatam gelmiyorum ben dediği zaman tamam sen bilirsin deyip bende ne yapmak istiyorsam onu yapmaktı.arkadaşlığımızı bitirmem gerek yoktu. ama engin bunu hep yapıyo. adama biri bişey söylesin hemen böyle rest çekiyo. karısı arkadaşları anası babası ki hatta istifa ettiği kurum da dahil. adamın göt sıkışınca hemen resti çek gitsin. reste rest yaptım bende ama sağlıklı olan tamam deyip bundan sonraki zamanlarda ona karşı canım ne istiyorsa onu yapmaktı. neyse toparlayamıyorum kafamı konuyu kapatalım.
terapiden sonra sürekli kendimi olaylardan bağımsızlaştırmaya çalıştım. kötü düşüncelerden,istemediğim fantezilerden vs. ama bu sefer kendime kzımadan,suçlamadan. ve beklemediğim şekilde iyi geldi bu bana. yüküm baya bi hafiflemişti sanki. hatta hiç alakasız bi şekilde bi kaç kere travesti fantezisi belirdi aklımda ama bu sefer ne o fanteziyi uzun süre kurdum nede gerçekleştirme isteği oldu. ne gerek var şimdi bunu düşünmeye dedim kendi kendime, yine oldu bak dedim bir keresinde. ama hiç kızmadım kendime,uzamasına da izin vermedim ama düşünmemeye de çalışmadım. kendiliğinden geldi geçti gitti. ve ben hiç farkında bile olmadan. çünkü çok anlamsız gelmişti bana öyle bi fantezi. amacım neydi ki bi travesti ile birlikte olmaktaki. bunlar hep kendimi iyi hissettiğim zamanlarda oldu.zaten genel olarak kendimi hep iyi hissettim. bi kaç tane gergin durum yaşadım ama dikkat ettim o gerginliği yaşıyordum sadece ve kendimi az da olsa ifade edebiliyordum ve travesti ile birlikte olma isteği gelmemişti hiçbirinde. travesti fantezilerden çok kadınlar gelmişti aklıma. ha birde unutmadan,bi escort a gittim pazartesi günü. kendimi denemek amaçlı değildi,zaten kadınlarla ilişkide problemim yok sayılır. canım istedi ama nasıl istedi tam olarak emin değilim. kadın tenine özlem duydum biraz,biraz heyecan olsun diye,biraz ruhumu okşasın bi kadın diye. biliyordum bi escortla birlikte olmak bunları kolay kolay sağlamaz ama yinede gittim işte. ilk birlikte olduktan sonra çıktı odadan,güzel bi kızdı. tek kalınca suçluluk hissederken yakaladım kendimi. neden okadar para verdin,hem ne oldu sanki aha geldin birlikte oldun işte ne oldu,tamam güzeldi ama 2. ye gerek yoktu filan kendi kendime düşünürken acayip gerildiğimi ve suçluluk yaşadığımı hissettim ve tekrar kendimi toparlamaya çalıştım. biraz başardım da. kadını düşündüm ne güzel muhabbet ederiz işte  filan dedim kendi kendime. öylede oldu. kız hemşerim çıktı,daha birsürü şey konuştuk smile ifade simgesi sonra 2. derken ayrıldım yanından. pazartesi üstelik ilk mastürbasyon dersimi de yapmıştım. tamamen söylediğiniz gibi yaptım hocam. tamamen kadın düşünürek denedim. ama kafamdaki düşünceler okadar hızlı değişiyorduki, tek bir kadında kalamadım bi türlü. yok bilmem kimle bilmem ne zaman seviştiğimizi düşünürken hoop öbür hatun girdi araya hee onunla daha güzel sevişmiştik deyip ona geçtim sonra ha bide şu vardı onun kalçası güzeldi derken ona geçtim derken tek bir kadında kalamadım smile ifade simgesi ereksiyon çok zayıftı ama boşalma oldu sonuçta. ayrıca vücuduma da dokundum. ilk kez oluyo ama alışacam artık. iş bitince tabi suçluluk duygusu başladı biraz ama hemen yine amaan ne var deyip kurtulmaya çalıştım o duygudan sonrada zaten escorta gittim. o suçluluk duygusundan kurtulmak için escorta gittiğimi düşünmüyorum çünkü mastürbasyon yapmadan önce hatta pazar günü hatta size geldiğim cumartesi günü bile aklımdan geçiyodu zaten.
Allah la arama gelince. tam olarak barışamadık henüz. yani eskisi kadar kızgın değilim ama öyle bi sıcaklık da yok henüz. zaman zaman aklıma geldikce, ben yapacağımı yaptım top sende artık, yap bi güzellik be filan diyorum. ben napıyım sen böyle yarattın,başıma da bişeyler geldi benim suçum ne,sen hallet erık gerisini diyorum. isyan etmeden ama,karşılıklı samimi bi şekilde konuşur gibi. karşılıklısı çok oldu biraz haşa ama kendimi acındırmadan işte. biraz lağubali olduğumu düşününce devam etmiyorum.
boşluk duygusu azaldı gibi. motor almıştım sürmeyi öğreniyorum acaba onun mu etkisi var,geçen bi çocukla tanıştım beden eğitiminden yüksek lisans yaptığını anlattı,yetenek sınavından bahsetti filan.ikinci öğretimde beden eğitimi okumak aklıma çok yattı,oda yardımcı olacağını söyledi. acaba bunun mu etkisi var bilmiyorum. ama içimdeki boşluk duygusu çok az artık,yok da diyebilirim. inşallah motor veya üniversite değildir bu boşluğu dolduran.öyleyse eğer hala yerimde sayıyorum demektir.
pazar gününden beri kendimi okadar iyi hiswediyordum ki, engin tekrar gelene kadar,pazartesi günü geldi. iş yerinde verimli çalışıyorum. işteyken dikkat kaybı yaşıyordum ve sürekli gergindim ama bu hafta ne dikkat kaybı ne gerginlik hiçbirşey yoktu. çok sevdim ben bu ruh halini. ve üstelik bunun için hiçbirşey yapmıyordum. sadece kendimi suçlamamayı öğrenmeye çalışırken oluyordu bu. ama bugün engin beni yeterince gerdi. şuan içimden festivale gitmemek geçiyor ama okadar plan yaptım hayal kurdum hatun da bekliyor. istemeye istemeye de olsa gidecem gibi.böyle de gidersem nasıl zevk alacam bilmiyorum.hem engin olmayınca ev de olmayacak,çok büyük bi lüksden mahrum kalacam. neyse artık bitireyim.
iyi geceler hocam

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
hocam merhaba. bu sefer nöbeti bekleyemeyeceğim hazır da yalnızım yazıyım rahatça smile ifade simgesi
normalde cumartesi günleri almak istiyorum terapileri ama cumartesi mesai yapmak zorunda kaldığımdan pazar günü randevu almak için hüseyin hoca yı aradım. saat 11 de görüşelim dedi ama 11 benim için çok erkendi üstelik hastaydım ve cuma günü nöbetten çıkıp cumartesi mesai yapmıştım. öğleden sonrası için müsait bi zamanda istedim ama 11 de gelebilirsen iyi olur deyince tamam dedim isteksizce. saat 9 da uyanıp hemen yola çıksam anca yetişirdim zaten,uyandığımda saat 9:30 filan dı ama yataktan bir türlü kalkamıyordum. miskinlik, yılgınlık,depresyon filan değildi. hastalık ve uykusuzluğun etkisi. gece de istemeden de olsa geç yatmıştım. nasıl yetişecem ya bu saatte dedim kendi kendime, 11 e de söz verdik adama, gitmesem n'olur? gitmesem bişey olmaz çünkü kendiimi iyi hissediyorum. gitsem nolur? sanki yeni birşey olmayacak gibi çünkü çok hastayım ve son 1 haftadır fazla düşünmüyorum,hayattan zevk alıyorum ve hüseyin hocanın verdiği ödevleri yapıyorum. herşey yolunda yani. tüm bunları düşünürken uyku ağır bastı tekrar daldım 10 gibi tekrar alarmın sesiyle uyandım. lan terapi vardı 11 de, e nolacak şimdi, gitmedim ha bak görüyon mu. oysa kaç yıldır beklediğim bu terapilere başlamıştım ama şimdi amaan gitmesem de olur bu hafta diyorum,salakmıyım lan ben acaba,ya off amk,lan ne vardı sanki hüseyin hoca da öğleden sonra yapsaydı şu terapiyi,sabahın köründe terapi mi olur amk ya,malmıyız biz,insan sabah sabah ne anlatabilir anca esner gerinir filan. sonra tekrar uyku. ve 11 e doğru telefon çalar arayan hüseyin hoca dır smile ifade simgesi geliyormusun terapiye? hocam uyuyakalmışım birazda. pek,1 e yetişebilirmisin? ya ne 1 i hocam allasen ya,lan saatler çuvala mı girdi,yap şunu 4,insan gibi uyuyayım birazdaha,ne böyle sabah sabah,diyorum içimden ama ağzımdan tabiki hocam geliyorum hemen lafları dökülüyor :)hemen kalkıp yüzümü yıkıyorum bişiler atıştırıp yola çıkıyorum.atıştırma anında zaten ne uyku kalıyo nede sabah mahmurluğu.terapide ne konuşulur ne kararlar çıkarlar ı düşünüyorum. ama okadar hastayım ki, aslında bu hafta boşu boşuna geçicek diye düşünüyorum bi yandan da. saat tam 12: 50 de varıyorum hoca nın malikhanesine. zile basıyorum,hüseyin hoca açıyor kapıyı,selamlaşıyoruz 10 dk bekle başlıycaz diyo ve terapisine geri dönüyo. bekleme salonu bomboş. önce tuvalete gidiyorum. ama seslere iyice kulak kabartıp neler konuştuklarını anlamaya çalışıyorum. ama nafile. belirli belirsiz bişiler duyuyorum sadece. ses röntenciliğini seviyorum mu ne smile ifade simgesi merak da olabilir. sonra salona geçip bekliyorum. saat 13:10 oluyor. yav arkadaş diyorum,hem alel acele iki ayağımı papuca sokup ben zamanında buraya geliyorum hemde hüseyin hoca nın yağtığına bak, anlaştığımız saatten 10 dk geçti bile. oldu mu bu yani şimdi diyorum. ama sonra ilk terapim aklıma geliyor,hoca kesin kritik bi yer yakalamıştır, o zaman zaman mefrumu pek gözetmez kendisi,karşısındaki olayı içselleştirene kadar çabalar.tartışır. heralde öyle oldu diyorum yoksa aslında zamana riayet eden bi adam. hem ne o öyle evet saat 13:00 arif bey gir içeri, anlat evladım,hımm,hımm,peki,ozaman şöyle düşün,hımm,hımm....... saat 14:00 dıııt süre bitti,evet arif bey kendinize iyi bakın çıkabilirsiniz, e ama hocam şimdi şu konu kafama takıldı nasıl,anlamadım sanki,bir sonraki terapide devam ederiz lütfen süremiz bitti. böyle bi terapistim olmasındansa isterse yarım saat taksın, problem yok. bu esneklik belkide karşındaki adamın seni sadece danışan, bugün bu sandalyeye oturur parasını verir haftayı parasını denkleştirip de gelirse yine oturur,gelip oturduğu sürece yol gösteririz yoksa ben onu tanımam o beni tanımaz mantığıyla hareket etmediği hissini uyandırıyor bende. sanki çektiğin acıları yüklenmesede anlayabiliyor. el uzatıyor gibi. profesyonel el uzatımı ama grin ifade simgesi profesyonel dostluk :)hoca içeri daldı içerde bi arkadaş var,içeri gelip tanışmak 5-10 dk konuşmak istermisin dedi. tabi hocam dedim. grup terapilerinin faydalı olduğunu okumştum daha önce. ve hüseyin hoca ya güveniyordum,böyle bişey istiyorsa vardır bi bildiği dedim ama normalde kendi irademle böyle bişeyi yapmazdım heralde. içeri girdik, merhabaştık filan. hüseyin hoca arkadaşla aramdaki yaş farkına dikkat çekti. evet dedim bende benden baya küçükmüş. daha sonra bana döndü evet kendini anlat, neler yaşadın,problemin neydi,terapiyi anlat dedi. yav hocam ne anlatıyım elin adamın allasen, yav sana bile zar zor anlattım,ilk terapinin üzerinden 2 hafta geçmiş,ben hiç düşünmemişim artık geçmişi, sadece ödevlere odaklanmışım,mutluyum,stabilim, şimdi herşeyi başa almak da nerden çıktı diye düşünürken ağzımdan gayet rahat bi şekilde eşcinsellik problemim var benim çıkıverdi. hüsyin hoca hemen lafa girdi, ama o sonuç,asıl problem sendeki gibi borderline yapı,alçaltma-yükseltme, sosyal hayatta duygusal olma ve sonucunda eşcinsel ilişki dedi arkadaşa. sen duygusallığı eşcinselliğe yatırıyorsun arif sosyal hayatına ama ikisinde de sonuç eşcinsel eyleme dönüyo. evet dedim araya girerek, mesela kadın-erkek hayatıma giren kim olursa olsun ya yükseltirim onu yada alçaltırım dedim. sonra hüseyin hoca arkadaşın hikayesini anlattı kabaca. eşcinsel aşkını,aile yapısını,ailesi ile ilişkisin, annesinin gitiği okula kadar karışmasını. sonra ekledi, bu sene ders çalışıp seneye istanbul dışında bi üniversite ye başlaması gerektiğini filan.bu şuan çok gerekliymiş. bencede gerekli geldi,çünkü kendine yatırım yapmalı. kendine yatırım yapmak da bu son terapide literatürüme eklenen bi terim oldu hüseyin hoca sayesinde smile ifade simgesi ama çok sevdim bunu,ve sanırım ne demek olduğunu da gayet iyi anladım. ben girdim lafa tekrar, evet benim aile yapımla benzer bi aile, benim adıma dahi kararları onlar alır dedim. ama benim durumum sanırım biraz farklı dedim, bende eşcinsel aşk hiç olmadı dedim. o anda sanki hüseyin hoca nın beni diğer danışanlardan farklı bi kategoride tutmasını, bana söylediği sen eşcinsel değilsin,sen eçcinsel olma korkusu yaşayan bi erkeksin lafının arkasında durup evet sen farklısın sen aslında şuan bu arkadaşla konuşman gereksiz sen daha kolay bi vakasın demesini bekledim ama demedi smile ifade simgesi neden böyle düşündüm acaba? sanırım eşcinsel olma korkusunu yenemedim henüz. e bi zahmet de yenmeyim. henüz 2 hafta olmuş la, daha zamanı vardır elbet. hem o korku değil mi zaten ben, terapiye getiren. böyle bi korku olmasa belkide o hayatın içinde günümü gün edip yaşayıp gidecektim. amaan olsun olsun korku iyidir bazen smile ifade simgesi ama zamanla sosyal hayatımda düzelince o korkuda gitsin,ama ozaman gitsin şimdi birazdaha durabilir. eşcinsel olma korkusu demişken, hangi ortamda olursam olayım konu eşcinselllikle ilgili bi yere gelince acayip geriliyorum. mesela arkadaşlarla otururken bi şekilde eşcinsellik geyiği yapılsa,yok bilmem kim ipne çıkmış,yok geçen yolda bi gay gördüm amk o neydi öyle la dense ben acayip geriliyorum. belli etmemeye çalışıyorum ama içim kapkaranlık oluyo hemen.o an hiçbişey düşünemiyorum. sadece millet gülüyorsa gülüyorum,küfür ediyorsa küfür ediyorum. deşifre olma korkusu mu nedir. zaman zaman dilimin ucuna geliyo, ya arkadaş tamam iyi bişey değil ama yazık lan, ne dalga geçiyonuz yada niye küfür ediyonuz,tamam kimse onaylamıyo bunu ama böyle dışlayarak bişey yapamazsınız, bi el atın be, bi anlamaya çalışın neden böyle. belki o da mutsuz, siz böyle yaptığınız için o adam iyice o kızdığınız,küfrettiğiniz yada güldüğünüz moda giriyo. siz ne kadar ötekileştirirseniz o da okadar öteye kayıyo. hem bununla ilgili bilimsel çalışmalar var, belkide sen o adamı yanına alsan yardım etmeye çalışsan bi nebze bile iyi gelecek adama,birsürü psikolog var bununla uğraşan makale var açığ okuyun diyecek oluyorum ama şışşşş aman,sessiz.sakın bunu yapma. sonra nasıl izah edersin bunca şeyi. ben nerden bilebilirimki bunları değil mi? smile ifade simgesi mesela festivalde,son gece. hiç öyle karı kızla tanışayım,şöyle kesiyim milleti,böyle hava yapıyım telaşım yok. amacım,o gece beklediğim 2 grup var, en çok onlar için gittim festivale zaten,en ön sıralardan dinlemek. tek amacım bu.E ile ilerleyebildiğimiz kadar ilerledik,artık bi noktada trafik tıkandı bizde çakıldık kaldık orada mecbur. öyle dikilirken el ele tutuşmuş 2 kız yanımızdan yılan gibi kıvrıla kıvrıla yol açarak geçtiler ama mecbur onlarda oracıkta kaldılar. arkaya dönüp bağırıyorlar Ş diye. ama o nasıl bi cırtlak ses yarabbi,zaten yorulmuşum tıkış tepiş bi ortam, kendilerinin geldiği yetmezmiş gibi bide arkadaşlarını çağırıyorlar.Ş,Ş,Ş. Ş normalde erkek ismi, e bende erkek diye düşündüm. canım da sıkılıyo beklemekten zaten,şunlarla biraz taşşak geçiyim dedim,döndüm bende Ş,Ş buraya gel bak arkadaşların burda diye bağırdım. Ş,Ş gel yav diye devam ediyorum. kızlarda gaz geldi bi onlar bi ben sırayla bağırıyoruz,derken güzeller güzeli bi kız kafaya kalabalığın arasından çıkardı geldim dedi. anam dedim bu ne böyle. ben kız olduğunu bilseydim hele böyle güzel bi kız olduğunu bilseydim hiç dönüp bağırırmıydım. neden? özgüven yok işte. sosyallik adına eser yok. diğer kızlara döndüm, ee bu Ş kızmış ya la dedim işi gırgıra vurdum artık. evet sen ne sandıydın dediler.e ben erkek sandım, Ş diye kız mı olur yahu dedim. bunlar güldü, Ş de yanıma yanaşıp,cinsiyetçimisin sen arkadaşım? ha söyle cinsiyetçimsin sen demeye başladı. ama kızarak filan değil,maksat muhabbet olsun diye. yok canım ben cinseyetçi değilim dedim. yok yok cinsiyetcisin bence dedi,yok be,ne cinsiyetçi olacam dedim ve artık söyleyecek bişey bulamadığım için kıza arkamı önümü de sahneye döndüm. normalde yapmam gereken muhabbeti uzatmak,konuyu yavaştan değiştirip kızla tanışmaktı ama kız çok güzel olunca ve benim beklemediğim,duygusallıktan uzak bi şekilde tanışma ortamı olunca ne yapacağımı bilemedim ve iletişimi kestim. hata1 : kızı çok güzel,az güzel diye kategorize etmem. kız kızdır amk,aksine böyle güzel kızlara karşı girişken olup, götünü kaldırmadan hareket edersen kazanma şansın daha yüksek olur. hem çok duydum hemde bende bi kaç kere yaşadım bunu. hata 2: tanışma şekli beklemediğim ve duygusallıktan uzak olunca iletişimi kesmem: bu amk duygusallığının ne faydasını gördüm ki zaten bu yaşıma kadar da bu yaştan sonra göreyim. neymiş efenim benden hoşlandığını hissetmem gerekecekmiş,benimle zaman geçirmekten keyif alacakmış. bu tamamen kendime biçtiğim değerle alakalı. kendime değer vermiş olsam zaten bana ciddi anlamda ana avrat küfür de etse,tokat da atsa,bağırıp çapırsada onunla tanışmak istiyorsam bunları hiç umursamam güler geçerim. ki kaldı ki kız sırf muhabbetine laf atıyo bariz şekilde. zaten bu iki problemi çözsem baya bi yol katedecem gibi.bi sigara yaktım,bir iki nefes çektikten sonra kız yanıma yanaştı iyice, dönmeyi düşünüyon mu dedi,  2-3 saniye kıza mal mal baktım sonra sigarayı kastettiğin anlayıp uzattım. aldı 2-3 nefes oda çekti sonra geri uzattı. ben tekrar önüme döndüm. tabi o esnada kızın aslında benimle tanışmak istediğini,bunun için benim adım atmam gerektiğini düşünüyorum ama mal gibi bekliyorum,sadece düşünüyorum. hem ne diyecem ki kıza? derken bunların arkadaşıymış meğer, genç bi oğlan döndü bana bişeyler söyledi, tam hatırlamıyorum ne dedğini ama gayet samimi bi çocuktu. sonra nasıl oldu anlamadım konu eşcinselliğe geldi smile ifade simgesi kim açtı o konuyu hiç hatırlamıyorum. çocuk,ben homofobiğim dedi,kızlar homofobikler birer eşcinseldir aslında ozaman sen bir gay sın dediler güldüler beraber filan ama ben yine koptum.kasım kendime,allahım bu konu ne ara buraya geldi lan hiç oldu mu bu şimdi derken bi kaç psikolojik terim kullanıp eşcinelliği anlatsam mı şı yerden bitmelere, hem biraz karizma da yaparım psikolojiyle ilgilendiğimi anlarlar filan. ama sonra E yanımda,hem ona hem de diğerlerine nasıl izah ederdim bunları nerden bildiğimi. hem bildiklerim öyle 2-3 cümleyle anlatılacak şeyler değil ki. belkide bilmem kaç tane çeşidi var,varyasyonu var. grinin 50 tonu gibi amk. hangi bir tonu anlatayım ben. ya ben seviyorum onları yaşasın özgürlük desem yine oo bak adam çağdaş medeni,aydın biri deyip yine sükse yapma şansım var ama içim dışım bir benim,hiç politik değilim smile ifade simgesi bunları üdşünürken aynı zamanda çevreden koptuğumu,buhar olup uçtuğumu hissettim. açılabilecek en son konu bu olmamalıydı bile. böyle bi tartışma konusunu kaldırsanlar abi ya,heryerden ama. ben duyunca yok oluyorum çünkü. derken çocuk döndü bana abi sen ne düşünoyrsun bu konuda dedi, ben hım kem küm, aslında... derken ve aynı zamanda nasıl bağlayacağım şimdi amk ahanda adam beni can evimden vurdu amk evladı diye düşünürken Ş kolumdan tutup çevirdi beni ve bu konuyu çadırlar bölgesinde tartışalım dedi.bilekliğimi gösterip oraya giriş iznim yok deyip gülümsedim. motor bi cevaptı. sadece ben burdayım demenin tek yoluydu o anda. yoksa ne zihnim neden fikrim ordaydı. düşünemiyordum bile. sadece o an bitsin artık bu muhabbet kapasın,herkes işine gücüne baksın dı istediğim.öylede oldu zaten. çocukla sevgilisi ve o esnada tanıştıkları kız muhabbete daldı,kızlar yoruldu oturdu, Ş de kayboldu ortadan. E nin yanaşıp, kız resmen sana vermek için davet etti sende mal gibi gelemem dedin kız da siktir olup gitti dedi.e napıyım giremem ki çadırlara almıyolar dedim bende, kendimi aklamaya çalıştım. belkide zinadan kurtuldum günaha girmedim ama zaten günah münah pek umrumda değil, zaten yapıyorum bu işi, orda olmalıydı bu,bu ortamda ama işte sonuç bu.  zaten özgüven yok, üstüne bide eşcinsellik muhabbeti açılınca duman oldum yani....
kendi içimde bu korkuyu yenmeye başladığımı düşünürken böyle bişeyin olması henüz yenemediğimi anlamamı sağladı. sanırım ben üzerini örtüyorum bu korkumun. e nasıl olacak peki? nasıl yeneceğim bu korkuyu. ne zaman bu tür muhabbet açılınca bana ne canım isteyen istediğini yapsın diyebileceğim içimden gelerek,inanarak. yada, kenime ait bi görüşüm olacak beni üzmeyen,üzerinde konuşmaya korkmayacağım,kendimle bütünleştirmeden,benden bağımsız bi konu gibi?
daha sonra birazdaha konuştuk,ortak noktalarımızın borderline olduğunu söyledi hüseyin hoca. sonra terapi hakkında konuşmamı söyledi. terapiye yeni başlamama rağmen ciddi anlamda fark hissettiğimi, artık eşcinsel dürtülerin,fantezilerin pek aklıma gelmediğini,gelsede hemen kaybolduğunu, ama eşcinsel derken travestilerle birlikte olmak olduğunu da ekledim smile ifade simgesi sanki çok farklıymış gibi, hala herkesin bana tabi ya sen daha iyisin diğerlerine göre demesini beklermiş gibi. gerçekten de öyle oldu. ilk terapiden sonra 2 hafta içerisinde toplasam 4-5 kere travesti ile birlikte olma fantezisi geldi. fantezi gibi de değildi. istek gibi de değildi tam olarak. kafamda resim canlanıyordu,travesti,penisi,göğüsleri,ve ben ona sahip oluyordum. duygu yok,tutku yok. sanırım eski ilişkilerimden kalma kırıntılar,resimler. birazdaha üzerinde dursam zevkli,heyecanlı bi fanteziye doğru gitmeye müsait. ama sakın yapma dur,düşünme deyip kestirip atsam suçluluk hissedermiydim bilmiyorum bu düşünceler için ama eskiden suçluluk hissediyordum. o yüzden ikisini de yapmadım. travestinin yerine kadın da koymaya çalışmadım. zorla güzellik olmuyo arkadaş smile ifade simgesi gönülsüz sikişten çocuk doğarmış derler smile ifade simgesi tek yaptığım, ne yani, ne ki bu, ne gerek var buna şimdi,pek bişey ifade etmiyo bu resim bana demek oldu. sadece eğer bu resmin peşinden gidersem benim kazancım ne olur,gitmezsem ne olur ne olur dedim. her ikisinde de ne kaybım vardı nede kazancım. bazen de şunu ekledim bunlara, hem bunun sorumlusu ben değilimki, neden ben olayım amk, ben taciz mağduruyum,mağdurum ben. kendimi daha fazla kullandırmayacağım ama bu yaşandı bi kere ve bu onun sonucu. benim iradem dışında oldu herşey. tabi bu yazdıklarımı öyle 2-3 dk bile değil hepi topu 10 sn filan düşünüyorum jet hızıyla ve bi bakmışım o resim yerinde yok. suçluluk duygusu da yok. zorlama da yok. boşluk duygusu da yok. o an bulunduğun yerdeyim,evet sanki gözümü 10 sn kapatp açmışım gibi ve hoop yeniden ordayım, andayım. sosyal ve iş hayatımda baş edemediğim? olaylardan sonra travestilerle birlikte olma isteğim çok artar tavan yapardı, bi kaç gün içinde de şuurum kapanmış şekilde düşünmeden gider birlikte olurdum. ilk terapiden sonra hiç öyle büyük kriz? yaşamadım. büyük kriz diyorum, ama sanki artık o büyük kriz diye gördüklerim hiç de büyük gelmiyo gözüme. çok daha rahat atlatıyorum hepsini. konu dağıldı tekrar terapiye dönelim smile ifade simgesi
daha sonra şimdi hatırlamadığım şeyler konuştuk ve arkadaş çıktı odadan. hüzeyin hoca bana dönüp evet dedi gülümseyerek. bende gülümsedim ama ne diyeceğimi bilemedim, e hadi sen bi sigara iç ozaman dedi. bu hoşuma gitmişti,belki terapiden 5 dk eksik kalacaktım ama demek ki hüseyin hoca artık beni tanıyordu yada en azından bazı özelliklerimi biliyordu. ben sigara için izin istemeden o bana izin vermişti ve bu beni gerçekten mutlu etti. devamı yarına, şimdi uyuyayım,şu hastalığı bi atlatıyım hele, ozaman daha yapacak çok iş var smile ifade simgesi

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
dün 2. terapi ye giriş yapma kısmında bitirmiştim yazımı. bugün devam etmekti niyetim ama şuan için hiç gerek duymuyorum çünkü öğlenden beri herşey alt üstü oldu diyebilirim.
dün mesai bitimine yakın evden birilerini arayıp montumu ve botlarımı kargoyla göndermelerini istemeye karar verdim. ama kimi arasam acaba diye düşünüyordum. babamı arasam o saatte henüz işte olurdu, hem ertsi günde erken saatte işe gideceği için kargoyla filan uğraşamazdı, ondan başka bu işi yapacak biri olmasa yapardı elbet ama adamı uğraştırmayım dedim. kardeşim yaz tatilinde çalışıyor, işi baya yoğunmuş,bu saatte onu da arasam açmaz zaten mal kız, normal zamanda bile telefonu çantasından çıkarmaya zahmet etmez zaten. annemi arayım bari dedim bende. evet annemi aramak en mantıklıydı,üstelik baya uzun bi zamandır konuşmamıştık. 3-4 hafta filan belkide. hem ayak parmağını da kırmıştı iyi olurdu arayıp halini hatrını da sorardım. ama bu kadar uzun süre aramadım, üstelik parmağının kırık olduğunu bile bile aramadım. aramak istemiyordum çünkü. öoğu zaman aklıma bile gelmiyordu, geldiği zamanlarda da aradığım zaman bir şekilde dengemin alt üst olma ihtimalinden korkuyordum hep. çünkü genelde stabil ruh halinde olduğumda aklıma gelirdi, e şimdi de ararsam bu dengem gidecek al başına bela diye düşünüp aramazdım. bazen herşeyi göze alıp arardım bazen konuşmamız normalde geçse ruh halim kötüye gitmeye başlardı, bazen de herşey normal devam ederdi. ama bu kadının üzerimde sanki bi otorite gibi, sanki karşı konulamaz bi güç gibi etkisi var. son bi kaç yıldır hertürlü hakareti, küfürü, karşı gelmeyi,isyanı yüzüne karşı yapmış olsamda bunları da doğru bulmuyorum ve bu üzerimde hissettiğim baskıyı atmama faydası da olmuyor. daha çok nefrete dönüşüyor sanki. öc alma hissi gibi. kalbini kırdıkca kırasım geliyo,hakaret ettikce edesim geliyo. kin kusuyorum resmen, ağlatıyorum, kalbini kırıyorum, küfür ediyorum ama hiçbiri yetmiyo bana. ne o benim damarıma basmaktan geri duruyo neden beni kalbini kırmaktan. yav arkadaş anne dediğin sevgi dolu olur,hırssız olur, her boktan anlamaz,her boka kafa yormaz, herkesi yönetmeye çalışmaz,konuştuğu laf oğluna kocasına batmaz rahatsız etmez. çünkü anne sevilir amk ya, anne şefkatli olur,sen ne bok yersen ye annenin dizine yatarsın o da başını okşar, şiiişş tamam oğlum der,tamam geçti herşey. sonra duasını eder, kalkar bi çorba yapar. yok amk, benimkisinde böyle bişey yok. yaptığım bi hatadan dolayı bırak dizinde teselli,şefkat bulmayı, kadınla yüz göz olmaktan korktupum için hata bile yapmıyorum amk ya. hata yapmayan demek hiçbirşey yapmayan,denemeyen demektir. hiçbir şey yapmıyorum yani. yaptığım şeyleri de ya gizliyorum söylemiyorum aileme, yada yapmıyorum. daha 14 yaşında başladı amk herşey. ben o amına kodumun okuluna gitmek istemedim amına kodumun karısı. ben istemedim. sana kaç kere söylemedim mi. kaç kere yalvarmadım mı. ne vardı sanki bıraksaydın da bende diğer insanlar gibi normal bi iş sahibi olsaydım. gidip elektrik okusaydım. veteriner olsaydım. amele olsaydım. kaç kere yalvarmadım mı sana istemiyorum nolur diye? e tabi yıllar geçtikten sonra aklın başına geldi, evet bendim suçlu,sen istemedin ama ben zorla gönderdim seni diye kaç kere itiraf ettin. ne yani günah mı çıkardın? aklandın mı? herşey düzeldi mi sanıyorsun? yav hemde sen kimsin be amına kodumun sen kimsin lan beni o yaşımda istemediğim halde o okula gönderip sonrada evet benim hatam dı diyebiliyorsun. kimsin yahu? bu ne özgüven amk, bu ne rahatlık. nerden alıyorsun bu gücü. nerden alıyorsun bu insanların hayatlarını yönlendirme yetkisini. nolur lan bana da söyle bende biliyim de nerden aldıysan o yetkiyi o gücü bende kendi hayatımı kendim yönlendirmek için kullanıyım. hayatımı siktin resmen ya. şimdi yazmaya ara verip şöyle bi düşündümde,sadece bu mu? tabiki hayır. ilk kız arkadaşımı siz söyleyene kadar kan terleri döktüm ben be. lan ne diyecek şimdi, ne der he, ama noğlum elin namusu vıdı vıdı vıdı. lan al bak işte o o çok namuslu olmasını istediğin oğlun paso travesti sikiyo. al sana namus. al işte bak. içki içersen sana sütümü helal etmem dedin, 16 yaşımdan beri bugüne kadar içmediğim 2-3 tane içki çeşidi kalmıştır. al sana içkici evlat. hayrını gör.başka ne istedin benden, hee evet. tek oğlunum ya senin,yıllardır ağzın açılınca düğününde şöyle yapacam,gelinim bilmem nasıl olsun derdin ya, torununu çok sevecektin sözde. al sana eşcinsellikle uğraşmaktan evlilik filan düşünemeyen bi erkek evlat. prezervatiflerdeki torunlarını seversin artık. haaa,şu da var. hep dini bütün bi insan olmamı isterdin değil mi. o da yok, zaman zaman allah var mı la acaba diye bile düşünüyorum. oruç tutmama arada sırada namaz kılmama rağmen. tutumlu olmamı,mal mülk sahibi olmamı isterdin. yeyip içip geziyom beş kuruşum yok köşede. arkadaşlarımın efendi dürüst insanlar olsun isterdin. öylelerini kafa sarmıyo be anam, nerde işsiz güçsüz it uğursuz var yanımda. evet sen bunların hiçbirini bilmiyorsun ama durum bu. ve ben artık bundan çok sıkıldım. ama sana bunları anlatmaya gücüm de yok. sadece bağırıp çağırıp küfredip ağlatıyorum seni. dün mesai bittikten sonra aradım. keyfim çok yerindeydi. şimdi annem niye aramıyon oğlum filan diyecek ama bende işte napalım iş güç filan diyeceğim öyle geçip gider sonra hal hatır sorarız sonra o bi kaç bişiler anlatır oralardan bende dinlerim sonra da kargo olayını söylerim diye düşündüm. telefonu açtı,tanıyamadı beni heralde. benim ya dedim, arif senmisin dedi. hee benim, tanıyamadın mı,senin de sesin değişmiş sanki, yaşlandın iyice dedim gülerek. amacım işi gırgıra vurup o neden aramıyorsun safhasını atlatmaktı. bu başladı ağlamaya,hüngür hüngür ağlıyo hıçkıra hıçkıra. yav noldu niye ağlıyon diyorum ses yok. bi an acaba birine bişey oldu da bana mı söylemediler diye düşündüm. sonra aklıma aramadığım için ağladığı geldi. emin olmak için ısrarla sordum. yahı neden ağlıyorsun söylesene,bişey mi oldu,niye ağlıyon derken konuşturdum nihayet. sen beni siye aramıyon, parmağım kırıldı hiç arayıpda nasıl oldun ne yaptın diye bile sormadın, hiç aklıne bile gelmiyom mu senin dedi. normalde bu gayet makul ve insani bi istek ve beklenti. ama o ağlarken ben öyle bi ruh hallerine girmiştim ki, sanki annem beni resmen sömürüyordu. gözyaşı şov yapıyordu karşımda. benden vazgeçersen bende seni alt üst ederim, debgelerinle oynarım demek istiyordu sanki. ve öylede oldu zaten. o ağlarken ben alt üst olmuştum. neden aramadığım konusunda haklı evet ama o an ne özür dilemek geldi içimden nede bak ben seninle konuşunca alt üst olmakten korktuğum için aramıyorum demedim. normalde ikisinide söylemezdim zaten ama hem ruhum paramparça olmuştu hemde vicdan bastırmıştı o anda.vicdan annen o senin aramadın suçlusun diyordu ama diğer ses ama sende haklısın huzurun bozuluyor yoksa diyordu. bir yandan tamam ya arayamadım tamam artık deyip çocukca bi tepki vermemek için çaba sarfederken diğer yandan da duygularımı istismar ettiğini düşünüp bunun için haddini bildirmeliyim diyordum. 4 tane farklı konu belkide daha fazlaydı aynı anda beynimde kalbimde ruhumda anlam kazanmaya çalışıyordu o an. ne acı verici. bir kızmı mantıklı, diğerleri duygusal. sonunda karar bile veremeden aramak zorunda değilim,ister ararım ister aramam,sen az önce ağladın ya,ne yaptığını sanıyorsun sen. bek arıyorum işte, ama sen böyle yaptıkca ben aradığıma pişman oluyorum,yeter senden çektiğim ya diyerek bağırdım. ben sana ne yaptım da aramıyon, he söylesene ben sana ne yaptım dedi. yine aynı şekilde 3-4 farklı düşünce kafamda dolaşırken, daha napacan ya senin yüzünden evlenemiyom işte. yetmez mi bu.hasta oldum lan hasta amına kodumun karısı,senin yüzünden hasta oldum diye bağırdım. ben ne yaptım da hasta ettim seni dedi, ben ne yaptım da evlenmedin dedi. o öyle cevap verince iyice sinirlendim ben. yahu arkadaş evet gerçekler bunlar.sen yaptın işte amk,senin yüzünden.senin etkin çok fazla. ve sen karşıma geçmiş hala ben ne yaptım sana da hasta oldun evlenemedin diyon. ya sinirden gebermek üzereyim. o kadar sinirliyim ki,evde filan olsam o telefonu yeminle duvara vurup parçalar üzerinde 10 dk zıplardım. masa tabak çanak ne varsa kırardım. lan benim hayatım mahvolmuş, gelecekle ilgili tek bir ümidim yok sen kalkış bana niye aramıyon diyon ağlıyon ben ne yaptım sana diyon. ya vallahi kaya kovuğundan çıksaydım keşke. at olarak dünyaya gelseydim. ölüp gitsem artık amk ya. lan vücudunun sağlam olması demek sağlıklı olduğun anlamnıa mı geliyo. ruhum hasta işte amına kodumun karısı. sende biliyon ucundan kıyısından,,neler çektim lan ben. amına kodumun cahili,amına kodumun çok bilmişi.  artık sinirden dayanamadım, ya yeter artık senden çektiğim bundan sonra silelim birbirimizi sen benim annem olma bende senin oğlun. gelip gitmem, sikerim sizin gibi aileyi dedim. böyle yapacaksan sikerim lan, silerim siktir olup gidin dedim ama sinirden gözüm dönmüş artık, ağlayacam nerdeyse. o da he aferin öyle yapak he gibi bişeler söyledi anlamadım tam. ben kapatıyom sikerim bidaha da aramam dedim kapattım ama bi kaç dk orada durup soluklandım. nevrim döndü resmen. içimde koskocaman bi sinir,koskocaman bi boşluk duygusu. kendimi kaybetmiştim. o ilk terapiden sonraki hayatıma hakimiyet yitip gitmişti. o zaman eyvah dedim, bak işte herşey alt üst oldu. bu kriz beni travestilerin peşine kadar bile götürür dedim içimden. çok korktum ve üzüldüm. tam bi yola çıkmışken şimdi olacak şeymiydi bu. herşey bir anda alt üst oluyo. yav harbiden yeter artık düşün yakamdan bi, hem bu hale gelmemde suç ortağısınız hemde kurtulamamda suç ortağı omayın bi zahmet. arada sırada düşündüğüm gibi o an annemin öldüğünü düşündüm. ölmüş olsa ne olur diye. evet üzülürüm annem sonuçta ama sanırım kendimi çok özgür hissederdim. sanki ozaman biri beni gözetlemiyormuş gibi olurdu. sanki ozaman istediğim gibi yaşayabilirdim. sanki ozaman ailem ve büyüdüğüm çevredeki insanlara abes gelen ama bana normal gelen şeylerden uzaklaşıp sanki biraz ondan biraz bundan ortayollu ama huzurlu bi hayatım olur ve bende o hayatı yaşamaktan zevk alırım gibi,sanki uğraşıp didinip zorla oluşturduğum bazı içsel değerleri kimse yıkamaz gibi ( annem yıkmak istiyo sanki ),sanki ozaman daha bi atara atar gidere gider yaparım gibi.ama annem sağ iken olmuyo bütün bunlar. hüseyin hoca mücadele et dedi,annemle mücadele edecekmişim. hoca nın da kafa güzel sanırım. kadın çok güçlü ya anlasana amk,hertürlü silahı donanmış,hertürlü cephanesi var. gözyaşı,duygu sömürüsü,sen aslansın sen kaplansın modu, pes ettirene kadar konuşma yeteneği, azim, cesaret, tutku. çok tehlikeli kadın çook. savaşmak imkansız onunla. benimde yaptığım aslında bi savaş taktiği. karşımda benden hem sayıca fazla hemde silah olarak etkili bi ordu var. bense tamamen bozguna uğramamak için ordumla onun bana saldırdığı cepheden değilde diğer yandan taaruz ediyorum korkusuzca,acımazısca. o anki saldırım ani ve güçlü olunca beni güçlü sanıp geri çekiliyo. benim takip edip imha etmek gibi bi maksadım yok çünkü öyle bişey yaparsam benim o kadar güçlü olmadığımı anlayıp tekrar saldırıp beni yok edebilir. o yüzden her geri püskürtmemden sonra o da bende ordumu geri çekip zarar tespiti yapıyoruz,sonra o saldırmak için beklerken bende acaba bu sefer nerden saldırır ben de nerden manzevra yapıp geri püskürtürüm diye bekliyorum. böyle bi düşmanla savaşılır mı he hüseyin hoca?
bi sigara yakıp E nin yanına gittim. olayı anatıp biraz rahatlarım belki diye düşündüm ama yapmadım. şimdi E salak salak yorumlar yapar canım sıkılır yada kafam karışır diye anlatmadım. ama aklımdan sürekli belki arar annem napıyon filan der bişey olmamış gibi, ozaman konuşuruz yav niye damarıma basıyon benim da canımızı sıkıyon filan derim bende diye düşündüm sonrada barışırız. ben mi arasam acaba diye düşündüm. şimdi babam da gelmiştir, annem ona da anlatmıştır oda dinliyodur yazık garibim. amaan ne bok yerlerse yesinler ya dedim kendi kendime. biraz acıdım ikisinede sonra. tek oğulları var oda it gibi davranıyo onlara. babamla böyle yüz göz olmadım hiç, bu kadar ileri düzeyde yani. ama fazla umursamam ciddiye almam kendisini. şekil olarak dışardan bakınca saygılıyım ama içten içe kaile almıyorum pek. yarın ararım belki diye düşündüm sonra. Enginle karı kız muhabbeti, motorla gezme filan derken kendimi iyi hissetmeye başladım biraz. aslında dün  bu olayı anlatmak için yazacaktım ama kronolojik sıra bozulmasın diye 2. terapiden başlayım dedim özet geçip bu konuya girecektim ama arkadaş sanki yazarlık yapıyoz. yok tasvirler yok bilmem neler. detaylara da girince hem zaman kalmadı hemde o olay beni pek rahatsız etmemeye başladı yazdıkca o yüzden uyumayı tercih ettim bende.
ama bugün öğlene doğru şöyle bişey oldu. internetten yeni taşınacağım ev için eşya bakıyordum.herşey çok güzeldi, güzel hayaller kuruyordum bi yandan,yok onları taşıması,yok evin dizaynı filan derken bi an aklımdan otomatikmen şöyle bi düşünce geçti istemsizce. ''arada sırada da bi pasif bulur getiririm eve''. yani bu saçmalığın daniskaydı tam da o esnada, elimde telefon ekranda beyaz eşyalar var ama aklımdan böyle düşünce incecik bi çizgi şeklinde geçti. belkide peşine düşmesem gelip geçecekti o da, ilk terapiden sonra aklıma gelen travesti fantezileri gibi. ama ben şaşırdım buna ve peşinden gittim. birincisi, ben erkeksi eşcinsellerle birlikte olmuyorum ne zamandır, tamam internetten cd aradaığım zamanlar bazen onlar laf atıyolardı konuşuyoduk filan ama sonra kesinlikle cazip gelmeyip hemen vaz geçiyordum.konuşmayı kesiyordum filan. ikincisi, bu konutu ne zamandır bekliyordum hayalini kuruyordum ve o ev bana çıkınca orda bu tarz şeyler yaparım diye hiç düşünmemiştim, hatta çıkarsa bu ev bunlara bi son vermem lazım ki yeni bi bi ev yeni bi hayat böyle sürsün gitsin filan diyodum kendi kendime. üçüncüsü de ilk terapiden beri bi kaç zararsız travesti fantezisiyle rahatlıkla baş etmişken şimdi noluyorda ben bunu düşündüm hemde hiç alakası bile yokken. derken aklıma dün annemle yaşadığım olay geldi. he birde B var tabi. bu it arkadaşımda yaklaşım 1400 tl olan borcunu bu ay vereceğini söylemişti ama içimde vermeyeceğine dair kurtlar düştü son bi kaç gündür. sürekli kafamda planlar var, vermezse dövecem, ağzını burnunu kıracam, yok işte normalde başka yerde çalışamaz ama bu çalışıyo gidip şikayet edecem, başını belaya sokacam, elinden telefonunu alığ satacam bi şekilde ya o parayı alacam yada başına ciddi belalar açacam diye düşünüyordum sürekli. ama bunu çok sevmiştim. birini dövmek, ama ciddi manada çenesine yumruk atmak burnuna kafa atmak, hani öyle bi kaç kere vurmak değil bildiğin hoşaf etmek fikri belkide çocukluğumdan beri bi kaç defa yaşadığım bi istekti ve bu beni gerçekten hakkını arayan, kendini ifade eden, problemi gerekisrse kavga ederek çözen yani çok erkeksi hissettiriyordu. şiddit yanlısı değilim ama bazı orospu çocukları ( vampirler) yapacak başka seçenek bırakmazsa şayet neden olmasın. neden olmasın arkadaş, ne senet var elinde ne sepet, ne yani dünyanın parası, adam elini kolunu sallaya sallaya çekip gitsin mi yanımdan. ya verecek o parayı yada dayağı yiyecek. insalık yaptım limiti bitti eğer sözünde durmazsa verdiğim insalığı geri alacam olay bu. acaba bunun mu etkisi oldu diye düşünürken hiçbirşey bulamadım. o esnada nasıl oldu tam anlayamadım. sanki şöyle oldu. demek olmamış hala. olmayacak mı acaba? ya olmazsa? baksana tam herşey yolunda derken aklımdan ne geçti. olmak la ilgili düşündüklerim eşcinsellikten kopmak, eşcinselliği unutmak. düşünmemek. istek olmaması. ben bunları düşünürken 2 haftalık o iç huzurumun yavaaaaşca içimden akıp gittiğini hissettim. ve bir anda yine eski ben oldum. ruhum hislerim herşey karıncalanıyordu,sanki bişeyler geziniyordu. içimde koskocaman bi boşluk, ve kafamı kaldırdığım zaman yine duygusuzca etrafa bakarken yakaladım kendimi. heh tamam dedim, herşey eskiye döndü işte amk. o çok kötü bişey ya. 2 hafta içinde boşluk olmadan,dolu dolu hissederken kendini bir anda koskocaman bi boşlupa sahip olmak. aynı anda vücudumda da aşırı bi yorgunluk hissettim. bi yatak olsada uzansam şöyle. bu da eskiye döndü. tamamen eskisi gibi oldum işte yeniden. ne yani dedim herşey yalanmıydı ikendi kendimi mi kandırdım 2 hafta boyunca. yok yav, bu zaten hep oluyodu, iyi oluyodum 4-5 gün sonra depresyon. şimdi 2 hafta iyi olmamın sebebi terapiler, motor,B ile alacak verecek davası, konut çıkması vs gibi şeylerin yaşanmış olması. nukadar uzun sürmesi ilgilenecek çok konu olmasıydı ve zamanı geldi tekrar girdim boşlupa diye düşündüm. belki öyle değildir diye E yi ve B yi düşündüm. E yi eskiden değersizleştirirdim. son 3-4 gündür onu normal görmeye ve gerektiği kadar değer verince yanında olmaktan keyif almıştım,hatta borç istediğinde neden ona borç vermediğim çünkü sen çalış dememe rağmen çalışmadın benim de sana borç vermek içimden gelmedi bu yüzden elin ayağın tutuyo çalışsaydın diyerek anlattım,ne alttan alarak ne de kızarak.olduğu gibi. ne bana tepki verdi nede aramız açıldı hatta. onu normal seviyesine çekmiştim yani. E yi düşündüm,evet E yine düşüktü gözümde. B yi düşündüm sonra. B yi paramı verezse dövecekmiydim? hayır ya,aman siktisin gitsin, yazık lan adam değilmişsin... eveeet bu konuda da pasifim, hakkımı aramak istemiyorum bile. sonra konutu düşündüm,eşyalar nasıl olsun he? yav amk ne biliyim şimdi değil işte ne biliyim aklıma bişey gelmiyo sonra düşünürüm.. deyince tamam dedim hadi geçmiş olsun arif sen olmuşsun arkadaşım.  bütün gün mal gibi gezdim. bedenim vardı sadece ama içi bomboş. yine eskisi gibi insanlara sadece gülerek tepki veriyordum yada he hıı diye geçiştiriyordum. ama daha sabaha kadar herşey çok güzeldi... ve beklene de oldu, travesti istedi canım. en azından girip bi sayfalarına bakıyım dedim kendi kendime. ama ortam bi türlü müsait olmadığından yapamadım. uyuşturucu gibi ya, girip o siteye bakmazsam sanki herşey boka saracakmış gibi. iyice gerginleşeceğim gibi. kendi kendimi iki yönde ikna çabalarım devam ediyo :) hüseyin hoca yapma ama yaparsan pişman olma dedi. yani zinhar yapma daş olursun, yapardan birdaha gelme bana demedi. hem kendimi serbest bırakıp gözlemlersem belkide bu da terapinin bi parçası olabilir. bunlar hadi git travesti düdükle  dürtümü gerçekleştirmek için ikna yöntemlerim :) diğer yandan, tamam bu yola çıkalı henüz çok kısa bi zaman oldu ama artık çıktın. bu yolda yürümeye devam et, travesti ile birlikte olmazsan iyice depresyona girerim iyice batarım diye düşünme çünkü artık yalnız değilsin, gider anlatırsın hüseyin hocaya belkide göremediğin bi nokta vardır o an görürsün o istek geçer gider. heö bak zaman gidiyo yaş olmuş 31, para veriyorsun o kadar terapilere. sen zaten bunlarla birlikte olduğun için,bu eşcinsel dürtülerden rahatsız olduğun için gitmiyormusun terapiye. e ozaman filmi başa sarıyorsun. buda travestilerle birlikte olmaktan vazgeçirmeye çalışmak için düşünmdüğüm şeyler. aslına bakarsan ilk düşünceler daha ağır ama mantıklı olan 2. si. allah a dua etmek de işe yaramıyo artık, ben taciz mağduruyum demek de.ikisini de denedim ama yok değişmedi. mutlu insan görmeye tahammülüm pek fazla yoktu bugün. o ruh halini yaşamış bilen biri olarak şuan ona sahip olamamak belkide en acısı. ve o amına kodumun mutlu insanları neden mutluki. lan ben ne yaptım da bu hayatı yaşıyorum. lanet olsun. lanet olsun amına koyum lanet olsun.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
birde şu S olayı var. internette okeyden tanıştığım ne telefonla konuştuğum neden yüz yüze görüştüğüm kız. biraz bahsetmiştim ilk terapide. bu kızla görüşmeme kararı alıp faceden sildikten sonra takıntı oldu bende, sürekli onu düşünüyorum. aşık değilim,sevgi de değil. çok hoş kız evet ama aşık olacak kadar tanımıyorum bile yüzünü bile görmedim.sadece resim. ama aşırı yükselttiğim bi gerçek. 4-5 tane yabancı dil biliyor olması, iyi bi şirkette çalşıyor olması,istanbulun güzel bi semtinde oturuyor olması,hem modern aynı zamanda da ibadetlerini aksatmadan yapacak kadar imanı kuvvetli olmasından dolayı. evet aşk filan yok sadece şu lanet olasıca borderline ımın etkisi. elde edemedim ya,iyice ulaşılmaz, tanrıça gibi amk sürtüğü. 2 ay olacak nerdeyse hala düşünüyorum. ilk terapiye kadar sürekli aklımdaydı,onu düşündükce kendimin ne kadar işe yaramaz, ne kadar mal, ne kadar yeteneksiz, ne kadar istenmeyen biri olduğunu da paralelinde düşünüyordum. karşıma adriyana lima bile çıksa yav ana bu bi S değil ki, yok babam onun yeri ayrı diyecem o kadar yani. ilk terapiden sonra S aklıma çok ender gelir oldu ve her geldiğinde düşünmemeye çalıştım, ona kızmamaya çalıştım.belki ilerde bi msj atarım gel arkadaş olalım bile derim belki dedim kendi kendime ama sanki o anda bile aa bak görüyomusun arif aslında düşündüğümden değersiz biri değilmiş desin diye istek vardı ama bunu hep alta itip görmemeye çalıştım. taa ki bugün herşey tepetaklak olana kadar. öğlenden beri toplamda 2-3 saatimi onu düşünerek geçirmişimdir. beni neden istemedin sanki, neyim eksikti benim, beni tanımıyorsun bile, benimde kendime göre özelliklerim vardı,seni mutlu edebilirdim lerle bitirdim hep düşüncelerimi. bu kızı ne zaman düşünmeye başlayıp bu düşüncenin peşinden gitsem kendime olan saygım iyice kayboluyo. kendimi zaten sevmiyorumda,kendimden iğrenmeye başlıyorum ozaman. değersiz,pislik,asalak,karaktersiz bi adammışım ben meğer e tabi kız beni napsın. karakter desen onda, yaşama sevinci desen onda,kariyer desen onda,diploma desen onda, güzellik desen onda. e be mal herif o kız seni napsın. aklından gönlünden kim bilir neler geçiyodur o kızın,üstelik sen bide böyle yaklaışınca kıza kendini de yerlere düşürdün kızın gözünde. bu kız şuan benim için kara kedi gibi, karga gibi, ne kadar batıl inançta olan uğursuzluk alameti varsa onlar gibi. ne zaman kendimi onu düşünürken yakalasam anlıyorum ki keyfim kaçacak,bişeyler ters gidecek kendimle ilgili, moralim azalacak,enerjim tükencek vs vs. bilinçli olarak düşünmüyorum, sinsi bi düşman gibi, ansızın habersiz yakalıyo beni...lanet şey

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
iyi geceler hocam. taciz olayı ile ilgili düşündüm biraz ve yamak istedim.adı adem. eniştemin kardeşiydi.yaklaşık olarak benden 8-9 yaş büyüktü.
hayal meyal hatırladığım taciz olayını yaşadığımda 5-6 yaşlarındaydım sanırım.olayı sadece bi kaç kare resim şeklinde hatırlıyorum. bizim evimizdeydik ve o masturbasyon yapıyordu.penisini çok net hatırlıyorum. ne kadar sürdüğünü tam hatırlamıyorum,daha sonra boşaldığını hatırlıyorum. penisini,akan menilerini çok net resimlerle hatırlayabiliyorum. daha sonra kendimi bahçede bizimkilerin yanına doğru yürürken hatırlıyorum. ama evde olanlardan sonra bahçede yürümeye başlamadan olan zaman aralığında neler oldu hatırlamıyorum. tek hatırladığım karşımda masturbasyon yapması ve boşalması daha onrada bahçede bizimkilere doğru yürümem. karşımda masturbasyon yaparken neler hissettiğimi hatırlamıyorum. ancak bahçede yürürken ailemin yanına gitmem gerektiğini ve az önce olanları kimseye söylememem gerektiğini, korkmuş olduğumu,gördüklerimin kötü bişey olduğunu hissettiğimi hatırlıyorum.bahçede yürürken sevgiye şefkate ve korunmaya ihtiyacım olduğunu hissetiğimi hatırlıyorum.
ademle olan ilişkimizi bu olay yaşanana kadar pek hatırlamıyorum. hatta onunla ilgili ilk hatırladığım şey bu diyebilirim. ancak daha sonraki dönemlerde aramızda arkadaşlık ilşkisi olmadı. yaşı zaten benden büyük olduğu için kendi arkadaşlarıyla zaman geçiriyordu. benimde zaten kendi arkadaşlarım vardı. sık sık görürdüm onu. annesi babası öldüğü için teyzemlerle birlikte kalıyordu. bizde teyzemlerin oturduğu eve yakın bi evde oturduğumuz için en az 2 güne bir gidip gelme misafirlik muhabbetine görüşme olurdu. o görüşmelerede görürdüm onu. ama 20 li yaşlarıma kadar bu taciz olayının aklıma geldiğini hatırlamıyorum. yani çocukluk döneminde bu olayı net bir şekilde hatırlamadığımı düşünüyorum. ama adem e karşı içimde kötü bi his olduğunu hatırlıyorum sürekli. ona yanaşmak istemiyordum pek,uzak da durmuyordum ama içimde ona karşı bi sıcaklık beslemiyordum. teyzemle annem birgün fısıltıyla konuşurken duymuştum; teyzem ve eniştem bursa ya tatile gitiklerinde eve arkadaşlarını çağırmış,yemiş içmişler ortalığı dağıtmışlar filan. sesini iyice alçaltıp şey yapmışlar dedi teyzem bende bunu duydum nasıl olduysa. o an direkt birbirlerini becermişler diye düşünmüştüm. aha bak işte gördün mü ne pislik bi adammış,iğrenç herif,sonunda herkes öğrendi ne mal olduğunu artık haysiyetin şerefin kalmadı eniştemde duysun bunu sen aşağılık bi ipnesin diye düşündüğümü hatırlıyorum. bu aklımda epeyce yer etmiş olmalı ki sürekli bunu düşündüğümü hatırlıyorum. sonunda yakalandı işte filan diye düşünüyordum ama bi yandan da acaba doğrumu bu, acaba kız mı attılar eve de teyzem onu mu söyelmişti de ben mi yanlış anladım diye düşündüm ve sonra eve kız attıklarını birbirlerini becermediklerini kabul ettim. herhangi bi yerden böyle bişey duymadım ama sanırım ben biraz büyüdüm ve erkeklerin kızlarla ilişkiye girdiklerini öğrendim. bu da demek oluyorki taciz ve bu olay arasındaki dönemde ya cinselliği bilmiyordum yada yanlış biliyordum.neyse ne,sonunda onu akladım işte.
masturbasyon yaparken sanırım çıplak değildi. sadece pantolonunu indirmişti. ama kendimi o masturbasyon yaparken ona çok yakın bi yerde olduğumu hatırlıyorum sanki. o kadar yakın ki boşalırken gelen meninin her detayını hatırlıyorum. hatta o an bunun çok ilginç bişey olduğunu, penisten süte benzeyen birşeyin gelmesi filan çok tuhaf gelmişti bana. kendimi erkek bil hissetmedim bi dönemde bunları görünce şaşırmam normal olsa gerek. daha kendimi bahçede ailemin yanına gitmek için yürüdğüm sahne net hatırlıyorum. başkada birşey yok.

bu olayı geçmişimi düşündüğüm bazı zamanlarda hatırlardım. ne kadar duygual ve içine kapanık bi çocuk olduğumu, babamın bana kötü davrandığı olayları, annemin ''onların yanına sakın gitme, onlar kötü,onlar gibi olmanı istemiyorum'' dediği sahneyi düşünürken araya giriveriyordu. bu konuları da yatakta uyumaya çalışırken düşünürdüm genelde. aslında ne kadar yalnız olduğumu, aslında hiç gerçek arkadaşım olmadığını, aslında beni kimsenin sevmediğini, kendimi inanlara sevmek için ne kadar efor sarfettiğimi, aslında özgüvensiz olup özgüvenim yüksekmiş gibi davrandığımı, beni bi kız sevsin, ama gerçek beni sevsin, yaptığım rolü değil şeklinde düşünürken konu çocukluğuma da geçer ve bu taciz olayı da araya girerdi. aslına kendimle yüzleştiğim, gerçek güçsüz ve zayıf ben le baş başa kaldığım ve ne olduğumu hatırladığım zamanlarda gelirdi aklıma.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle