O gün orada ne var ne yok anlatıyordum neredeyse. Ama öyle heyecanlı öyle üzgün öyle güvensizdim ki yapamadım... Kaçtım... Arkadaşım çok üzüldü, çok kırıldı, belli ki çok da şaşkındı. Hiç bir şeyden habersiz o evine, ben evime...
Hala onu seviyor, acı çekiyor... O acı çektikçe ben daha kötü oluyorum. En çok zoruma giden şeyse canının sıkkın olduğu zamanlarda yanında olmama izin vermemesi galiba. Yanında olmalıyım, ağlamamalı, ağlıyorsa gözyaşlarını ben silmeyim...
Bir akşam üzeri kaldığım evde oturuyorum. Yemekten sonra namaz, çay falan derken vakit epey oluyor. Telefonumu yatağımın üzerinde bırakmıştım. Bakiyorum ne var ne yok diye bir tane mesaj görüyorum, yaklaşık yarım saat önce atılmış. Arkadaşımdan gelen bir mesaj: "Boğularak ölenler şehit olurlarmış. Şimdi öyle bir haldeyim ki cehennem bile korkutmuyor beni. Eğer annemle tanışırsan bir gün, ona, onu çok sevdiğimi söyle, üzülmesin. Bana her şey için helal et hakkını. Elveda..." Başıma, kalbime, karnıma, sırtıma saplanan ağrılar arasında gözyaşlarım hayatımda hiç olmadığı kadar çok akıyor şimdi. Konuşamıyorum... binbir türlü düşünce sarıyor ruhumu, ele geçiriyor beni… hıçkırıklara boğuluyorum. Hemen onu arıyorum,telefon çalıyor, defalarca arıyorum,açılmıyor... şimdi biri açar belki telefonu, onun başına gelenleri bana anlatır ya da bu şiddetli yağmur birazdan telefonu sulara gömer ve çalmaz olur...Allah'im sen ona yardım et! Yarım saat olmuş demek ki çoktan bir kanala ya da nehire atladı! Rabbim ne olur ona biri yardım etsin! Tutsun ellerinden, hastaneye yetiştirsinler! Saçları ıpıslak olmuş, göz kapakları açılmıyor, bir kaldırımın üzerinde, elbiseleri üzerine yapışmış... Dursun artık şu yağmur, belki üşüyor o şimdi! Gök gürültüsü bastırıyor sesimi...çevresinde insanlar toplanmış... öldü mü acaba? Annen ne yapar şimdi? Nasıl yaparsın sen bunu? Allah'im ben ne yapayım şimdi? Şüpheler şüpheler.... Allah'im ne olur gerçek olmasın, ne olur şaka olsun! Değil değil, şaka değil, gitti artık! Bir kız için nasıl yaptın ki sen bunu? Telefonu bir köşeye fırlattın demek ki! Ne yaparım ben şimdi evdekilere bir şey uydurup çıkmam lazım. Polisi aramalıyım, belki şu an hiç kimse yardım edemedi ona, belki yardıma ihtiyacı var!. Evet polis... Arkadaşımın intihar ettiğini düşünüyorum, şu an ona ulaşamıyorum! Hayır bana mesaj attı, nerde olduğunu bilmiyorum. Ne olur telefon sinyalinden falan bulamıyor musunuz? Ne olur acele edin ne olur!
Evdekiler benim halimi görüyorlar, hiç bir şey anlatamıyorum. Ağlayarak telefonumdaki mesajı gösteriyorum. Çok şaşırıyorlar. Yalvarıyorum, titremekten konuşamıyorum: Gidelim ne olur gidelim, onun oturduğu mahalleye gidelim, soralım belki görenler vardır, duyanlar! Bir şeyler yapalım, ne yapalım?... Bekleyelim, sakin ol, bir şey yoktur, sana şaka yapmıştır, seslerini duyuyorum... ne olur Allah'ım şaka olsun... Babasının numarası vardı, onu arayayim! Ne diyeceğim ben şimdi o insanlara, nasıl soracağım! Ben ona ulaşamadım da bir şey soracaktım, evde mi acaba? ‘Bugün eve gelmedi, annesine geç geleceğim demiş’ cevabı beni tekrar hıçkırıklara boğmaya yetti. Zorla konuşmayı bitiriyorum hiç bir şey çaktırmadan... Allah'im yalvarıyorum alma onu benden! Tamam benden uzak olacaksa olsun ama ne olur bu şekilde olmasın! O yaşasın, mutlu olsun, ne olur bu anlar gerçek olmasın...
Telefonum çalıyor, ekranda onun ismi... açıyorum ve onun sesi... Rabbim! Kalbim öyle acıyor ki Rabbim! Iyisin yaşıyorsun! Ama nasıl oldu? Ne önemi var sen hayattasın ya? Demek kıyısından döndün sonsuz cehennemin, demek yapamadın?
Telefondan sonra bütün vücudumun ağrıdığını hissediyorum. Boğulacak gibiyim... gözyaşlarım hala durmuyor. Kaybetme korkusundan mı yoksa ömür yaralarımın tekrar kanamaya başlamasından mı? Olmuyor, durmuyor gözyaşlarım... Ben niye bu haldeyim, niye böyle bir hayat yaşıyorum?! Tek başıma kalıyorum odamda, defterime bir şeyler karalamak istiyorum: "Hiç bir insanı bu kadar çok sevmedim. Sevmeyi bilmiyordum önceden belki de... Sevilmeyi de onda öğrendim sanki... Az olsun, hiç farketmez, gönlümü avutur. Beni her gün yiyen bitiren, kavuran; isyan, ihanet, ikiyüzlülük duygularıyla sızlanıp dururken söylenmemiş sözlerimin ardından ölüm haberi ile yıkılmaktı bugün yaşadığım. Hayatı yeniden anlamsızlaştırdığım, (yazıklar olsun bana Allah'ı unutup isyan ediyorsam) umudumu kaybettiğim, yorulup düştüğüm bir gündü. Acizim, çaresizim... Yalnızlığın farz olduğu bir dünyada yaşıyorum sanki. Farzımı terk ettim, acı çekiyorum, yanıyorum şimdiden! Şimdi durduramıyorum gözyaşlarımı. Kimsem yok kimsem yok yok yok yok..."