Gönderen Konu: RUH YALAN SÖYLER Mİ?  (Okunma sayısı 7115 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
RUH YALAN SÖYLER Mİ?
« : 03 Temmuz 2013, 09:30:07 öö »
ŞÜKÜR ve DUA


Psikolog Hüseyin KAÇIN

İnsanın kendine özgü duygu, düşünce ve davranışlarını kişilik yapısı yönlendirmektedir. Kişiliğin genetik ve biyolojik açıdan doğuştan sağlık bir yapı olduğunu düşünsek bile anne babanın ve toplumun kültürel etkisi ruhsal sağlığını belirlemektedir. Kişiliğin gelişim süreci kişilik bunalımı, kişilik bozukluğu ve kişilik olarak değerlendirilebilir. Çocukluk döneminde kişilik bunalımlarının, ergenlik döneminde kişilik bozukluklarının alt yapısı aile ve toplum tarafından şekillendirilmektedir. Kişilik bunalımlarını ve kişilik bozukluklarını aşamamış olan bireyler çocukluk ve ergenlik dönemini aşamadıkları için yetişkinlik dönemine ruhsal olarak erişememektedirler. Korku ve kaygılarla ortaya çıkan içsel çatışmalar kişiliği bunalım yada bozukluk boyutunda etkilemektedir.

İslam sözcüğü Arapça "se-le-me" kökünden türemiştir ve anlamı "barış"tır. Bununla birlikte kökün etken ortaç şekli eslemedir ve "teslimiyet" anlamına gelir. Sonuçta İslam, "teslimiyet" anlamına gelirken, Müslüman da "teslim olan" anlamına gelir; burada teslim olunan tek Tanrı olduğu kabul edilen Allah'tır.

Şeytan; insanın iradesinin dışında, sürekli insanla iletişim kurmaya çalışan bir varlıktır. Korku ve kaygılardan oluşan içsel çatışma (anksiyete); şeytanın insan ruhundaki yankılarıdır. İslam insan ruhuna güvenlik ve esenlik aşılayan bir dindir.  İnsan kendi iradesiyle ancak "şükür ve dua" bilincinde kalarak Allah ile ilişki içinde olabildiği oranda şeytan etkisinden kurtulur. Din insanı korku ve kaygılarından kurtardıkça insan ruhsal kişiliği ile bütünleşmektedir. Korku ve kaygılar şeytanın insana cezası; güven ve esenlik ise Allah'ın insana ödülüdür. Ruh Allah'â teslim olduğu oranda içsel barışa erişmektedir. İnsanın ruhsal  bunalımlarından yada bozukluklarından sadece Allah'a teslimiyetle arınarak sağlıklı bir kişiliğe erişebilir.

Peygamber sözcüğü Türkçeye Farsça'dan gelmiştir. Peygamber, Arapça resul sözcüğünün Farsça karşılığıdır. Kökeni olan peyam, haber anlamına gelmektedir. Dolayısıyla peygamber, "haberci" anlamını taşır. "Resul" ise ( رسول: Risalet eden/edici) "Elçi" demektir. Benzer bir anlama gelen Arapça'daki "Nebi" (نبي) sözcüğü, yine haber demek olan "nebe" kökeninden türemiş "haberci" anlamında bir sözcüktür ve Türkçe'de de kullanılır. Ayrıca Türkçe yalvaç sözcüğü de peygamber anlamına gelir.

Peygamberler; ruhsal olarak en erdemli kişilik seviyesine erişmiş kişilerdir. Bu anlamda her peygamber insanlık için kişilik rehberidir. Peygamberlerin insanlığın aydınlanması için yaktıkları ışıkları, ruhunda yakabilen insanlar barışın güvencesidir.

" Sana ruhtan sual ederler. De ki: «Ruh Rabbimin emrindendir. Size ise ilimden ancak az birşey verilmiştir.»  "

Ruhumuza bakalım korku ve kaygıların alevlendirdiği kişiliğimizde çatışma (anksiyete) mı yoksa güven ve esenliğin parlattığı kişiliğimizde barış (güç:adalet) hali içinde miyiz?

Ruhumuz şeytana mı yoksa Allah'a mı bakıyor?
Ruhumuz (içimiz) asla yalan söylemez.

03 Temmuz 2013
« Son Düzenleme: 04 Temmuz 2013, 12:12:39 öö Gönderen: psikolog »