Gönderen Konu: EŞCİNSELLİK : BİR ÇİÇEĞİN ÖLÜMÜ  (Okunma sayısı 4471 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4385
    • Profili Görüntüle
EŞCİNSELLİK : BİR ÇİÇEĞİN ÖLÜMÜ
« : 06 Nisan 2013, 03:07:17 ös »
Ben Yiğit Can Bu ara yaşadıklarımı nasıl yazacağımı bilemedim bende iç dünyamı anlatan bir şey yazdım. Kendini görmek için yaz demiştiniz bende bunu yazdım yaklaşık 3 gün oldu. Bu gün 5.30da randevumuz var hemen göndereyim dedim

BİR ÇİÇEĞİN ÖLÜMÜ

Bir dünya... Herkesin ipleri olan bir dünya vardı. İnsanlar doğar, geçmişinin günahlarının yüklü olduğu kanıların öküzleri olurlardı. Kukla ipleri onlara doğdukları gibi giydirilir, istenilen yaptırılır, iplerinden kurtulmak isteyen cezalandırılır. Bazıları iplerinin farkında bile değildir. Ben güçlü maskesi altında ki küçük ve çok çirkin bir kız çocuğuyum. Altın yaldızlı ayakkabılarımı aldılar benden. Onlara ulaşmak için iplerimden kurtulmayı seçtim. İplerim mi? Onlar bağlandıkları yerden kurtuldular. Bense onların ağırlığı altında eziliyorum...
Hala yaldızlarıma ulaşamadım. Herkes iplerinin onları yerden kaldırmasıyla huşu içinde olduklarını sanırken, ben iplerin boynuma dolanıp, hayat damarının dar ağacım olmasını izliyorum. Yolumu kaybettim. Karanlığın uğultusundan kaçarken takılıp düşen bir beyaz noktayım ben. İplerine dolanmış ve iplerinin onu daha derinlere gömmesini bekleyen...
Göz yaşlarının akmadığı, akamadığı bir yerde, hüngür hüngür ağlayanım ben. Annesinin uçsun diye yuvadan ittiği ama uçamayan ve yere düşen küçük kuşum. Parmaklarımdan akan soğuk ile dünyayı dondurabilecek bir ilahım ben. Eğer iplerim parmaklarıma dolanmasaydı... Hala iplerimle barışık olduğumu sananların mantralarıyla sarhoş olmamı bekleyen aptallarla birlikte, iplerimden kurtulduğumu fark edenlerin işbirliği yapıp beni yok etmelerine direnmekten yorulan bir topal kız çocuğuyum. Büyüklerin dünyasında hapis olmuş bir çocuk, bir köle...
Kimsenin empati kuramadığı bir dünya burası. "Farklı olana ölüm!" dünyası burası. İplerinden kurtulmana izin vermeyenlerin dünyası, ipleri kimin taktığını umursamadan. Parmakları demirden olanların yeri burası, tahtadan olanlara yer yok. Tahtalar odun olmalı! İpleri takanların yok olduğu bir çiçekler cehennemi burası. Üzerini tonlarca cesedin kapladığı bir ovada açan bir çiçeğin yaşamasına izin verilmeyen acımasız bir dünya. Bunları anlattığım için, düşündüğüm için, iplerimden kurtulduğum için asla altın yaldızlı ayakkabılarımı bana geri vermeyecekler. Ama bununla bitmeyecek... Kolunu bacağımı alacakları günü bekliyorum, beni ezen binlerce ipin altında...
« Son Düzenleme: 06 Nisan 2013, 03:12:16 ös Gönderen: psikolog »