Gönderen Konu: KAYBOLAN ÇOCUKLUK ve EŞCİNSEL DUYGULAR: SAHTE EŞCİNSEL KİMLİK  (Okunma sayısı 5307 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4359
    • Profili Görüntüle
Kişilerin eşcinsel duygular geliştirmesinin sebebleri genelde ortak olmasına rağmen eşcinsel duyguları bir veya bir kaç denkleme bağlamak eksik bir yaklaşım olur. Psikolojide matematik gibi her zaman 2 kere 2 4 etmez. Bazen 3, 4, bazen de 5 edebilir. Dolayısı ile eşcisel duyguları olan her bireyin ayrı ayrı özel durumları tespit edilmeli ve üzerinde çalışılmalıdır. Öte yandan, eşcinsel duyguları ...olan kişi, eşcinsel duygularının sebepleri hakkında ya inkar içinde olabiliyor ya da inkar ile birlikte sorunlar ve kişilerle yüzleşme girişimciliğini gösteremiyor. Her şeyin bir vakti saati olduğu gibi belki de bazı kişiler için değişimin vakti henüz olgunlaşmamış olabiliyor. Bazen bir musibet bin nasihattan daha harekete geçirici olabiliyor. Ben kendim tedaviyi ve değişimi ilk duyduğumda, sanki eşcinsel duyguları olanlar başkalarıymış da ben onlar hakkında araştırma yapıyormuşum gibi davranıyordum. Tam bir inkar dönemi yaşadım. Çünkü görünüşten herşey güllük gülistanlıktık, babam bizim için çalışan, annem tüm sorumluğu yüklenmiş cefakar, ablamla sırdaş gibiydik. Daha bekarken evlilik danışmanı gibiydim. Artık eşcinsel duygular beni kontrol etmeye başladığı dönemde kendi kendime dedim, ´artık aksiyona geçme ve sorunlarla yüzleşme zamanı geldi. Bedeli ne olursa olsu, gerçek kimliğime ulaşacağım´ dedim ve tedavi sürecim başladı.

Tedavi sürecine başlamadan önce kendimde göremediğim, fakında bile olmadığım pek çok durumun aslında normal olmadığını ve üzerinde bir bir çalışmam gerektiği ile yüzleştim. Küçükken cinsel tacize maruz kaldığımı tedavi öncesinde unutmuştum bile. Tedavi sürecine girdikten sonra hatırladım o anı. Babamın iş kolik olduğu için önemli günlerimde yanımda olmadığını ve aslında onu çok aramış olduğumun farkına vardım. Bir gün babamın eline sevmesi için küçük bir çoçuk vermişlerdi. Babam ´ben küçük çocuk tutamam´ dedi. Annem, ´hayatında çocukları kucağına almışlığı mı vardı ki,´ dedi. Babam beni hep içinden sevmeyi tercih etmiş. Sevgisini belli etmezdi. Tedavi sürecimden sonra bir gün babama, ´baba ben senin gibi adam olamayacağım diye hep kendimi eksik hissettim´ dedim. Babam buna çok şaşırdı ve ´oğlum ben sen okuyorsun diye hep gurur duydum´ dedi. Ama bana daha önce bir kere olsun benle gurur duyduğunu dememişti.

Bazıları diyebilir, ´benim baba da beni hiç sevmezdi, ama benim eşcinsel duygularım yok, öyleyse bu işin baba sevgisi, ilgisi ile alakası yok.´ Ben de derim ki, ´ben benim, sen sensin.Senle herşeyimiz aynı mı ki, baba-oğul ilişkisi karşısında hissettiklerimiz aynı olsun.´ Bir korku filmi izleyen iki kişiden, biri çok korkar, o gecee uyuyamaz, diğerinin hiç umurunda olmaz. O nedenle aynı anne baba ve çevrede yetişen iki kardeşten biri eşcinsel duyguları olabilir, diğerinin olmayabilir. Düşüncelerimiz, çevremizdekilerin davranışlarının bizim zihnimizde yorumlanması sonucunda oluşur.

Ayrıca, anne babanın her çocuğa eşit davranmadığı veya davranamadığı aşıkardır. Annem beni kontol atına alabilirdi, ama abim kaçıp arkadaşları ile gezerdi. Sonra annem bana abimin başına gelebilecekler hakkında bir sürü kaygı empoze edip, abimi dışarıda arkaşalarının yanından bulup eve getirmemi söylerdi.

Eşcinsel duyguların sebeblerini anlamak üç boyutlu resme bakmaya benziyor. Nasıl üç boyutlu resme ilk bakıldığında karışık şekiller var. Ama resme yoğunlaşınca ve bakma tekniğini öğrenince, o karışık şekillerin arkasında bir resmin oluğunu görüyor insan.

Tedavi süreci de ilim öğrenmeye benziyor. Nasıl ilim yeni gelin gibi duvağını hemen açmıyor. Bir iki hamle yapmakla tedavi bitmiyor. Nasıl bir çocuğun anne karnında geçirmesi gereken dokuz ayı varsa tedavi için yapılması gereken görevler ve aşılması gereken evreler var. Hem tedavinin hemen sonuçlanması eşyanın tabiatına aykırı. Çünkü kişi çocukluk döneminden beri eşcinsel dönem öncesi oluşan şartlar, eşcinsel fantaziler, eşcinsel davranışlar ile yıllardır eşcinsel duygularının gelişimine yatırım yapmışlığı var. Gereken görevleri yerine getirmeden bir sihirli deynekle değişim olmuyor. Azimle doğru istikamette çalışmak gerekiyor.

Bazı eşcinsel duyguları olan kişilere eşcinsel duyguların sebepleri hakkında bilgi veriğim de ´biz çok mutlu bir aileydi. Benim eşcinsel duygularımın sebebi böyle şeyler değil´diyorlar. Bir arkadaşa eşcinsel duyguların sebepleri hakkında yazılar yazıyordum. Bu kişi kendini biseksüel olarak tanımlandırıyordu. Yazığım sebepleri geçerli bumuyordu. Yazışmalarımda belli bir nokta geldiğimizde, itiraf anı geldi, arkadaş 11 yaşındayken yetişkin bir erkek tarafıdan cinsel ilişkiye zorlandığını itiraf etti. Başka konuşmalarımızda da babasının siyasetci olduğunu, annesinin huysuz olduğunu ve bir türlü annesini taleplerinin bitip tükenmek bilmeğini söylemişti. Daha sonra bu kişi eşinden ayrıldı ve gay hayatın içine girdi. Sonraki görüşmelerimizde kendini gay olarak tanımlıyordu. Gay de olsa, biseksüelde olsa hepsi kabullenilmiş sahte kimlikler. Gay´din madem nasıl uzun yıllar evli kaldın. Biseksüel´din madem eşinden ayrıldıktan sonra neden sadece gay ilişkiler aradın. Hem heteroseksüel hem gay ilişki neden aramadın. Gay durumda, biseksüel durumda ve diğer durumlarda içimizdeki yaralar, o yaraların derinliği ve hayatımızında farklı dönemlerinde o yaraların tahriş edilmişliği veya doğal süreçte tamir edilmişliği ile ilgilidir.


« Son Düzenleme: 28 Kasım 2016, 11:36:41 öö Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4359
    • Profili Görüntüle