Şöyle başlıyordu;
" Herkesin râzı olduğu bir haksızlığa isyan etmek kolay değildir. "
Bende razıydım o haksızlıklara..
Bir baba, bir eş..bir öğretmen olarak bir çok şeyi içimde hapsetmiştim, bilmeyerek.
Belki bilerek..bildiğimin farkına varmadan.
Hayatımızın öyle bölümleri vardır ki, öyle kırılma noktaları;
...ben kötü durumdayım..deriz.
Şunu yaşadım, şu daha kötüydü..
...şu daha da kötü..daha, daha daha..
...canımızı yakan bir çok daha'lar....vs
40 yaşındayım..
Sizler gibi karşılaştığım çok olay vardır..
...her biri birbirinden kötü..her biri neşeli..her biri kâbus, her biri mutluluk verici..umutlu, güzell...vs...vs
Ama!
Bir süre önce öyle bir durumla karşılaştım ki..dünyanın bütün kötülükleri, bütün şer'leri bir araya gelse bu kadar kötü olamazdı herhalde...dediğim bir durum bu..
EŞCİNSELLİK ve OĞLUM!
Hayat iki kelime; Ondan öncesi ve Ondan sonrası!....gibi.
Bakmaya kıyamadığın, gülüşüne grurla baktığın, minicik iki elin hikayesi gibi.
Ortaokul-Lise mezuniyet törenin de ve tüm etkinliklerde birinci diye çağrılıp kürsüye çıktığında gözlükleriyle, beyaz gömleğiyle, vakur ve heyecanlı duruşuyla ve koşuşuyla babasına grurla bakan oğlum.
Aslında içinde bir çok acıyı barındıran bir çocuğun hikayesi..
Ve..bunun gibi bir çok çocuğun.
Ben yanında olduğumu düşünüyordum oysaki.
Bu durumunu öğrenince kızdım ona başta..
Olmaz...asla olmaz..diyip hayıflandığım, onun suçu gibi içimde yaftaladığım anlarımda çok oldu.
...bu güne kadar onun neler yaşadığını, nelere direndiğini bilmeden.
..Yaşıtları kız veya erkek muhabbeti yaparken oğlum neler düşünmüştü, hangi geceleri karartmıştı öylece..
İçinde hangi yangınları kül etmişti..
...biz bilmeden, görmeden.
Onun başarısından grur duyan baba olmaktan gayri hangi özelliğim vardı!...diye düşündüm çokça.
Şimdi neye kızacaksın..dedim kendimce.
Neyi geri getirebilirsin...dediğim çok oldu.
Sonra...oğlumun içi yandığı kadar olmasa da, içim yandı..
Baba özlemi gibi yandı.
" Herkes babasıyla, ama o acılarıyla başbaşa "
Biliyorum ki benim oğlum tam da bu durumdaydı..
Filistin'de yaralanmış çocuğunu kucağına alıp doktoru bulamayan bir baba gibi, nereye gittiğimi bilmeden koşuşturuyor gibiydim.
Hiçbir şey boşuna değildir...sözüne dark olan bir çok olay ve kişi ile tanıştım bu süreçte.
Bulamasaydım belki de halâ daha kucağımda bu kor ile koşuşturuyor olacaktım.
------------------------------------------------------------------
Prof.Dr.Zeki Bayraktar ve Psikolog Hüseyin Kaçın!
Sonradan şunu çok iyi anladım ki;
Eşcinsellik konusunda nereye giderseniz gidin..kiminle tanışırsanız tanışın..bu iki isime muhakkak yolunuz çıkmak zorundadır!
Çıkmak zorundadır! ...cümlem öylesine değildir elbette.
Çünkü bunu dert eden, umursayan, araştıran psikolog neredeyse yok!
Bir kapana kısılmış, gerçekleri görmek istemeyen deve kuşu misali kafasını kuma gömen Psikologlar- doktorları tanıdım.
Çare ararken yüzlerce doktorun olduğu grupta...buna çare olan var mı, biliyor musunuz...denildiğinde derin sessizliğe gömülen, güya şifa dağıtan doktorlar- psikologlar tanıdım..
Bilmediklerinden değildi aslında...Aman biz bulaşmayalım düsüncesinden!
Başına gelmeden çabalayan yok, bana ne diyen çok.
Çare olmak isteyenler, bu çocuklar için çırpınanlar da vardı, azda olsa.
Bir elin parmakları kadar bu insanlar.
7-8 milyar nüfuslu dünya da bir kaç düşünür,
81 milyon ülkemizde 5-10 kişi mi dert edinmeliydi bunları!
5-10 kişi 80.000 kişilik ordu ile savaşıyorlar gibi...hissettim.
Sonra..
Peygamber Efendimizin Bedir de yaptığı dua geldi aklıma;
"Allah’ım! Bu bir avuç mücâhidi helâk edersen, artık sana yeryüzünde ibâdet edecek kimse kalmaz!"
Haklı olduklarını bilerek bunu hissetmek o kadar adeletsizdi ki!
En büyük destekçileri yine danışanları ve bu kavrulan çocuklar!
Bilgi araştırması yapanlara Psikolog denir!
..ben öyle biliyorum.
..Oğlumun bir psikoloğa gitmesinin hiçbir faydası olmadığını söyleyenlerin geneli de araştırma yapmakla yükümlü Psikologl'ar.
Oğlum bana;
Baba, Dünya Sağlık Örgütü bunun çaresi olmadığını söylüyor..demesinin nedenidir bunlar.
Oğlum araştırma yaptığında karşısına set çekenlerin ta kendileri de bunlar...
..veya doğruları bilipte işine gelmeyen heterofobi cenahların ta kendileri bunlar.
Oğlum Prof.Dr.Zeki Bayraktar hocayı ve Psikolog Hüseyin Kaçın'ı araştırdığında da karşısına dikilen olumsuz yorumlardır bunlar!
Dünya Sağlık Örgütü...hangi hakla oğlumun önünü kesebiliyor...bunu anlayabiliyorum da, içime yediremiyorum, kabullenemiyorum.
Şimdi..
Bir baba olarak çocuğuma karşı..ve
Homofobi yapan benmiyim!!!
Oğlum Eşcinselken.
Oğlum iyileşsin isterken.
Yoksa bir babanın yakarışını duymazdan gelen, deyim yerindeyse ideolojik düşüncelerin esiri olan, ideolojik düşünce baronlarına öncülük eden Heterofobi Dünya Sağlık Örgütü mü!?
Ve..
Psikoloji...çağdaş psikoloji..narsist psikoloji..hümanist-insancıl psikoloji..
İç güdüsel davranış ve araştırma birimi..güyâ!
Virüs gibi topluma yayılan bu durumla ilgili kaç araştırma yapmış ülkemizde!?
"Canlı canlı hikâye dinler gibi yaşanılan gerçek hayatlar."
Hangi birini dert edinmiş çağımız psikolojisi.
İsyan eden..
Babasına..durumuna..topluma..hatta kendine geceler boyu ağlayarak isyan eden oğlum dahil bu gençler..
Kurtulmak isteyip, seneler boyu dua edip..kabul olmadığını düşündüğünde de Allah'a isyan eden bu gençler.
Anneler..özellikle babalar, toplum, devlet.
Gözlerimiz kapalı bir hayat yaşıyormuşuz, bilmeden, düşünmeden.
At'tan düşenin halinden ancak At'tan düşenler anla-ma-ma-lıydı oysaki!
Yazık!..gerçekten yazık.
Tüm bunları yazarken dahi acizim aslında.
Bendeki bir umut yolculuğu.
Çocuğumu Hüseyin Kaçın'ın yanına getirebilme yolculuğu, çabası.
Burada ve grupta çok ileride olanları, iyileşenleri, mutlu olup gruptan ayrılanları, hatta evlenenleri görünce imrenmiyor değilim.
Uğraşıyorum oğlumu Hüseyin hocanın yanına götürebilmek için.
Grupta bazen karamsarlığa düşüpte;
İyi olabilecek miyiz..diyenleri görebiliyorum.
O zaman şunu düşünüyorum...
..oğlum keşke bana;
Baba ben iyi olabilecek miyim...diye sorsaydı-sorabilseydi...de
Sonra onu şefkatle sarıp Hüseyin hocanın yanına götürebilseydim.
Az önce yazdığımda şöyle bir cümle vardı;
" Herkes babasıyla ama o acılarıyla başbaşa."
Oğlum da öyle işte.
Ömrum boyunca da olsa Oğlumu kucağıma alıp çare...çare..ulaştırmakta kararlıyım.
İnanın bana ki tek dileğim..
Daha nice, pırıl pırıl gençlerin ve ailelerin hayatı bize benzemesin!