Gönderen Konu: ROMA  (Okunma sayısı 6538 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4440
    • Profili Görüntüle
ROMA
« : 01 Şubat 2018, 10:24:55 öö »
ROMA

Türk'ün gözü yaşlıdır
kurşun gibidir aşkı da kavgası da
bileğini kim bükebilir
Tanrı'nın da Allah'ın da arslanıdır


Türk'ün
anası da yurdu da insanlığa armağandır
Türk demek kimdir deseler
Adem'dir Havva'dır
Kafkasların Balkanların
Baba'sıdır
Afrika'nın Orta doğu'nun
Ana'sıdır

Türk demek
insanlığın kınalı kuzusu demektir
mazlumların düşmüşlerin
gözü yaşlı çocukların
dul kadınların umudu demektir...

Türk'ün imanı insanlığın kurtuluşu demektir.
Kıpkızıl bir elmanın peşinden koşan adamdır
Türk demek....

Bu kavga kıran kırana Mekke'de Medine'de başlar
Bu aşk  Şam'da Bağdat'ta İstanbul'da içimizi yakar
Mezardaki dedelerimizin nenelerimizin
Yüreği temiz olan anaların babaların vasiyetidir
Roma, Türk'ün imanıdır cennetidir...

1 Şubat 2018
10:25
Edirne 


https://www.youtube.com/watch?v=p1o6d7f8RWA&list=UUiNwGJJ74Xeflkw8eDR8-TA&index=9

« Son Düzenleme: 27 Nisan 2022, 11:10:32 öö Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4440
    • Profili Görüntüle
Ynt: ROMA
« Yanıtla #1 : 01 Şubat 2018, 11:05:48 öö »
TÜRK AYDINI GENÇ NESLİN YEMİNİ

Hüseyin KAÇIN

www.huseyinkacin.com

Tarihi bir anıt gibi, som altından yekpare bir sütun gibi aydınlatan, Türk Milleti'nin kaderini ve geleceğini yüklenerek üzerime, yılmadan yürüyeceğim.

Bu öz bilinçle, önüme kurulacak bütün engelleri ve tuzakları kararlılıkla aşacağıma dair yeminimi, bir tohum gibi her seher vakti yüreğime ekiyorum. Ben yılmaz ve sarsılmaz şahsiyetimle istikbalin Türk Aydınıyım. Ben gelecekte değil şimdiden büyük bir kudreti bağrımda taşıyorum. Yarın büyüyecek olan değil bugün büyük olan asil soyluyum. Türklüğüm, kudretimdir, şanımdır ve şerefimdir. Bu uğurda  yüreğime ve rüyalarıma değin saran bir heyecanla çalışmak  ana rahmindeyken tarihin kaderime damgaladığı  kutlu bir ödevdir.

Fikren, ilmen, bedenen güçlü ve yüksek karakterli bir neslin hür bir ferdi olarak sesleniyorum.

Ulu Tanrım!

Endülüs ve Bağdat'a Ağıt yakmayacağım. Ağlamak kaderim değil artık. Şanlı mazinin horasan erenleri gibi istikbalin Türk Aydını olarak Endülüs'ü ve Bağdat'ı diriltecek kudreti diliyorum.

Ulu Tanrım! Kanadı incinmiş, karnı acıkmış bir serçenin ötüşünü duyar ve anlarsın. Yardımını esirgemezsin. Türk Milleti'nin istikbaline olan inleyişlerime merhamet eder misin?

Yeminim istikbalin her gününü, her saatini, her saniyesini ve hatta varsa eğer saniyenin içindeki zamanları da kuşatacaktır. Şahsiyetim, boş uğraşlarda, zevklerde, seyirlerde değil, beyinsel düşünce dünyamda mazinin bilgisini kuşatarak ve istikbale yenilenerek yol alan kudreti yeşerterek olgunlaşmaktadır.

Roma'nın bütün kentleri, Sibirya'nın buzlu yolları, Afrika'nın çölleri ve Balkan'ların yıkılmış minareleri merhametime hasret beni beklemektedir. Kainat, (alınyazısı ile birlikte) benim yüreğimin genişliğini öz ülke edinmek için Tanrı'ya yalvarmaktadır.

Aşkla doğdum, Aşkla yaşayacağım, Aşkla öleceğim.

Benim aşkım anlatılmadı hala genç delikanlılara ve kızlara. Geleceğin anneleri daha şanslıdır. Kudretli Destanımı anlatacaklar yavrularına, yüreklerindeki ve gözlerindeki kıvançla. Benim aşkım sadece bir  yüreği değil, hücrelerine değin kainatı kuşatacaktır.

Hafıza sarayımda, Hazreti Mevlana, gecen her demin ardından yarın yeni bir şeyler söylemek için gülümseyecek, Farabi, mutluluk adına seslenecek, Fuzuli beyitlerini terennüm edecek, Mehmet Akif, Çanakkale Şehitlerinden seslenen bir Bülbül gibi hitap edecek bana ve yol arkadaşlarıma. Tarihin bütün kudretli şahsiyetleri ölmemişlerdir. Beyinsel düşünce dünyamın ve yüreğimin kutlu konuklarıdır. Gerektiğinde yitirdiği hikmeti Batıdan alacak ve Dante ile birlikte haykıracak:

Ey yurt! Ey yurttaşları birbirine bağlayan duygu!

YARIN YENİ ŞEYLER SÖYLEYECEĞİME DAİR YEMİN EDERİM.

http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=863.0


psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4440
    • Profili Görüntüle
Ynt: ROMA
« Yanıtla #2 : 01 Şubat 2018, 11:06:32 öö »
Ecel Saati
_______________________________________________
Yil 1480. Fatih Sultan Mehmet, Italya'nin ucundaki Otranto'yu ele geçirmeyi kafasina koymustur. Gedik Ahmet Pasa'nin toplari kentin surlarini döverken kenti korumakla yükümlü Ispanyollar kaçmislardir; kurtarici Dük Alfonso ise ortalarda yoktur. Napoli Krali Aragon'lu Ferrante, kendi derdine düsmüstür. Napoli her zamanki gibi borç içindedir. Komutan Zurlo bir avuç balikçiyla birlikte kenti Türklere karsi savunmaya karar verir. Kimi kentin surlarinda, kimi Türkler kenti aldiktan sonra yeralti mahzenlerinde, kimi de kafasi kesilerek öldürülen bu saf balikçilarin öyküsünü anlatan Ecel Saati, Kazancakis ve Panait Istrati gibi ustalarin izlerinden giden bir roman; yoksulun ve aci çekenin romani. Tanrilarinin seytan olduguna inanilan ürkütücü Türkler; aski yüzünden kenti terk etmeyip surlarda vurulan çocuk ruhlu Don Felice; kocasi Antonio ve Don Felice arasinda mutlulugu arayan çiplak ayakli çilgin Idrusa; aski yüzünden kuzey rüzgarina meydan okuyacak kadar küstahlasan genç Antonio; iyi yürekli Halil Bey; her sey olup bittikten sonra kenti geri almaya gelen asker kafali Dük Alfonso, Maria Corti'nin romaninin baslica kahramanlari. Ecel Saati, aci bir olayi anlatan, elbette hüzünlü, ancak mizah yönü de eksik olmayan, saf, cahil insanlarin varolusa ve yasama karsi duruslarini tüm içtenligiyle vermeyi basarmis, sicak bir roman. Akici anlatimi, zengin simgeleriyle okura ulasan bir roman. Tam bir Akdeniz romani.

ROMA MÜSLÜMANLAR TARAFINDAN FETHEDİLMEDEN KIYAMET KOPMAZ .

http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=152.0

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4440
    • Profili Görüntüle
Ynt: ROMA
« Yanıtla #3 : 10 Haziran 2019, 05:29:26 ös »
TÜRK AYDINI GENÇ NESLİN YEMİNİ

Tarihi bir anıt gibi, som altından yekpare bir sütun gibi aydınlatan, Türk Milleti'nin kaderini ve geleceğini yüklenerek üzerime, yılmadan yürüyeceğim.

Bu öz bilinçle, önüme kurulacak bütün engelleri ve tuzakları kararlılıkla aşacağıma dair yeminimi, bir tohum gibi her seher vakti yüreğime ekiyorum. Ben yılmaz ve sarsılmaz şahsiyetimle istikbalin Türk Aydınıyım. Ben gelecekte değil şimdiden büyük bir kudreti bağrımda taşıyorum. Yarın büyüyecek olan değil bugün büyük olan asil soyluyum. Türklüğüm, kudretimdir, şanımdır ve şerefimdir. Bu uğurda  yüreğime ve rüyalarıma değin saran bir heyecanla çalışmak  ana rahmindeyken tarihin kaderime damgaladığı  kutlu bir ödevdir.

Fikren, ilmen, bedenen güçlü ve yüksek karakterli bir neslin hür bir ferdi olarak sesleniyorum.

Ulu Tanrım!

Endülüs ve Bağdat'a Ağıt yakmayacağım. Ağlamak kaderim değil artık. Şanlı mazinin horasan erenleri gibi istikbalin Türk Aydını olarak Endülüs'ü ve Bağdat'ı diriltecek kudreti diliyorum.

Ulu Tanrım! Kanadı incinmiş, karnı acıkmış bir serçenin ötüşünü duyar ve anlarsın. Yardımını esirgemezsin. Türk Milleti'nin istikbaline olan inleyişlerime merhamet eder misin?

Yeminim istikbalin her gününü, her saatini, her saniyesini ve hatta varsa eğer saniyenin içindeki zamanları da kuşatacaktır. Şahsiyetim, boş uğraşlarda, zevklerde, seyirlerde değil, beyinsel düşünce dünyamda mazinin bilgisini kuşatarak ve istikbale yenilenerek yol alan kudreti yeşerterek olgunlaşmaktadır.

Roma'nın bütün kentleri, Sibirya'nın buzlu yolları, Afrika'nın çölleri ve Balkan'ların yıkılmış minareleri merhametime hasret beni beklemektedir. Kainat, (alınyazısı ile birlikte) benim yüreğimin genişliğini öz ülke edinmek için Tanrı'ya yalvarmaktadır.

Aşkla doğdum, Aşkla yaşayacağım, Aşkla öleceğim.

Benim aşkım anlatılmadı hala genç delikanlılara ve kızlara. Geleceğin anneleri daha şanslıdır. Kudretli Destanımı anlatacaklar yavrularına, yüreklerindeki ve gözlerindeki kıvançla. Benim aşkım sadece bir  yüreği değil, hücrelerine değin kainatı kuşatacaktır.

Hafıza sarayımda, Hazreti Mevlana, gecen her demin ardından yarın yeni bir şeyler söylemek için gülümseyecek, Farabi, mutluluk adına seslenecek, Fuzuli beyitlerini terennüm edecek, Mehmet Akif, Çanakkale Şehitlerinden seslenen bir Bülbül gibi hitap edecek bana ve yol arkadaşlarıma. Tarihin bütün kudretli şahsiyetleri ölmemişlerdir. Beyinsel düşünce dünyamın ve yüreğimin kutlu konuklarıdır. Gerektiğinde yitirdiği hikmeti Batıdan alacak ve Dante ile birlikte haykıracak:

Ey yurt! Ey yurttaşları birbirine bağlayan duygu!

YARIN YENİ ŞEYLER SÖYLEYECEĞİME DAİR YEMİN EDERİM.

https://www.habervakti.com/turk-aydini-genc-neslin-yemini-roma-muslumanlarca-fethedilmeden-kiyamet-kopmaz-makale,1538.html

Batur

  • Newbie
  • *
  • İleti: 21
    • Profili Görüntüle
Ynt: ROMA
« Yanıtla #4 : 30 Kasım 2020, 11:44:34 ös »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4440
    • Profili Görüntüle
Ynt: ROMA
« Yanıtla #5 : 09 Aralık 2024, 10:47:18 öö »
İSLAMIN DİRİLİŞİ: MEDENİYETTİR!
Allah'a bağımlı olan insanlar yani dindarlar, muhafazakarlar ve İslamcılar; çocuklara masal anlatır gibi işi gücü olmayan insanlara ilk fırsatta biteviye Allah'ı anlatırlar. Oysaki İslam bir diriliş dinidir; özü insan olan bir medeniyet dinidir. İnsana insan olmanın biricikliği anlatmadıkça insanı Allah'la asla kuşatamazsınız. İnsana öncelikli anlatılması gereken Hz Muhammet ve Hazreti Muhammet’in meclislerinde bulunmuş, onun söyleşilerini dinlemiş, davranışlarına tanık olmuş Müslümanlardır. Hz Muhammet yol arkadaşlarıyla birlikte bir medeniyeti inşa etmiş tek peygamberdir. Din adına bezirganlık yapanlar, çocukluktan ergenliğe ve ergenlikten yetişkinliğe ruhsal hayatımızın oluşum sürecinde  Hz Muhammet'le bağlarımızın köklenmesini engellemektedir.
İnsana anlatılması gereken öncelikli insan olacağı içindir Hz Muhammet'siz dindarlardan, muhafazakarladardan ve İslamcılardan şeytandan kaçarcasına Allah'a sığınmak gerekir.
De ki: Yaratılmışların şerrinden, karanlık çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden ve haset edenin, içindeki hasedini dışarıya vurduğu vakit, şerrinden; şafak aydınlığının Rabbine (Allah'a) sığınırım.
De ki: "Cinlerden olsun insanlardan olsun, insanların kalplerine vesvese sokan sinsi şeytanın şerrinden insanların rabbine, insanların mâlik ve hâkimine, insanların mâbuduna sığınırım!"
İslam bir medeniyet dinidir. Medeniyetimizi yeniden inşa etmedikçe iki yakamız bir araya gelmeyecektir. Çoluğumuzun çocuğumuzun nafakasını kurda kuşa yedirdikçe "Beka Sorunu"muz asla bitmeyecektir. Hz Muhammet'in şahsiyet hırkasını çoluğumuza çocuğumuza giydirmedikçe genç kuşakların deist, ateist, eşcinsel kimliklerine ah edip vah edip inlemenin günahından kurtulamayacağız. Özetle Hz Muhammet'e olan büyük aşkımızı insan olarak diriltmedikçe devlet olarakta şaha kalkamayacağız.
İstanbul'umuzu diriltemek adına Diyarbekir'den Ahmet Arif'in Anadolu aşkına kulak verelim:
Beşikler vermişim Nuh’a
Salıncaklar, hamaklar
Havva Anan dünkü çocuk sayılır
Anadoluyum ben
Tanıyor musun?Utanırım
Utanırım fukaralıktan
Ele, güne karşı çıplak…
Üşür fidelerim
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın
Beraberliğin
Atom güllerinin katmer açtığı
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında
Kalmışım bir başıma
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun?
Binlerce yıl sağılmışım
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım
Ne şah, ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım…
Görüyor musun?
Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu’yu
Karayılanı
Meçhul Askeri…
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz
Bir nice sevda…
Bir bilsen
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa’da kurşun atanı
Minareden, barikattan
Selvi dalından
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim
Duyuyor musun?
Öyle yıkma kendini
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol
İçerde, dışarda, derste, sırada
Yürü üstüne – üstüne
Tükür yüzüne celladın
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım
Oğullarım var gelecekte
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası
Gözlerinden
Gözlerinden öperim
Bir umudum sende
Anlıyor musun?
“Vel bâ'su ba'del mevt”:
insanı merhametle yani eğitimle ölmeden önce yeniden diriltmedikçe Allah'a sığınmak mümkün olmayacaktır. Aile içinde anne babanın yegane görevi Allah'ın kendilerine emanet olarak verdiği çocuklarını ilgi ve sevgiyle yani güven duygusu vererek yetiştirmektir. İslam medeniyetinin kurucusu Hz Muhammet'in temellerini Bedir'de, Uhut'ta, Hendek'te attığı Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı Devletlerinin
kurum ve kuruluşlarından güç alarak Türkiye Cumhuriyeti  yeniden büyük rüyasını görecektir.
İslam; Anadolu'dan şahlanarak Ortadoğu'dan güçlenerek yeniden Asya, Afrika'dan dirilerek Avrupa'nın kalbinde Roma'da soluklanacaktır.
“İstanbul, yalnız bir devlet başkenti olmak nitelik ve yeteneğinde değildir. Medeniyetler başkentidir de. Roma-Bizans ve İslam Medeniyetlerinin başkenti (…) Şimdi İstanbul’u Başkent olmaktan çıkarmak, hele Ayasofya’yı Cami olarak kapatmakla Kızılelma Roma’nın üzerinden kalkmış, gerileyerek tekrar Ayasofya’nın üzerine konmuştur. İstanbul’u Başkent Ayasofya’yı açarsak, Kızılelma, tekrar ileriye gidecek, İslam ideali, Batı’yı hedef alacaktır” (Sezai Karakoç, 1988).
Geleceğin mimarisi, mazlûmların en mazlûmu olan İslam ülkelerinde İslamın dirilişine kendini adamış kahraman diriliş neslinin kalbinde oluşmaktadır. (Sezai Karakoç, Çağ ve İlham 2. Cilt)
İslam'ın
Diriliş Neslinin Amentüsü: Roma'dır!