Gönderen Konu: RIZASI YOK: EŞCİNSEL ERKEKLER ANNE SÖZÜNDEN ÇIKMAYAN ERKEKLER MİDİR?  (Okunma sayısı 2642 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4431
    • Profili Görüntüle
Blog yazılarından  faydalan uzun ve genıs yazanlardan samet
Buluşmam yuzyuze olduğu ıcın cok heyecanlıydım…devamını yaz
Ben böyle büyük gülen bir yüz görmedim, tüm yüzüyle mimikleriyle gülermi insan, hem de onca sıkıntıya rağmen bu kadar güçlü gülebiliyorsa hayranlık uyandırmaz mı?
Enerjisi çok yüksek, konuşurken de gülümsüyor onun yüzü. Her şekilde gülümser bir ifade var yani en olumsuz konuyu anlatırken bile bir tebessüm. Komik şakacı küfürbaz tam benlik bir o kadar da nazik düşünceli, centilmenlik paçalarından akıyor ciddi olmakta zorlanacağım hatta nasıl gireceğiz biz şimdi sıkıcı konulara diye bir endişe duymadım değil.
25 yaşında tanışma faslımızda ilk kurduğu cümleden anlayacağınız gibi çokta dürüst, maskesiz bir genç Samet.
Ben de sizi biraz googladım. Renkli, baya çok sesli bir hayatınız var, kendime yakın gördüm sizi İklim hanım ben normal yavan insan sevmem çetrefilli yollardan geçenler dikkatimi çeker o yüzden hayat hikâyenizi sevdim diyerek başladı söze Samet. Devamı daha güzeldi.
İnsanları birilerinden ya da dolaylı değil bizzat kendim tanımak isterim. Bilirim; hiç göründüğü, yazıldığı gibi, kendilerini anlattıkları gibi değildirler.
Saatlerce normal sohbet edebilirim bu çocukla ama çene kaslarım öyle demiyor, bu kadar gülüp siyaseti yazım dünyasını ünlüleri kısaca memleket meselelerini ve trendtopic  elden geçirdikten sonra asıl konuya girmeye kıyamadığım bir noktadayım. Bu yüzündeki sihir yaşam sevinci neşe yerini hüzne bırakacak illaki ve bu hiç hoşuma gitmese de soruyorum Samet senin farkındalık hikâyen kaç yaşında başlıyor?
Ben 13 yaşımda bir kıza âşık oldum. Aklımda bırakın eşcinselliği cinsellik diye bir farkındalığım yoktu. Uzatmaya gerek yok erişkin dünyasında aşk acısı neydiyse ben o yaşta bunu yaşamışım. Net bilgi.
Çok çocuktum belki ama çok acı çektim o aşkta. Sonrasında yine aynı şuursuzlukla yaşadım. Sıfır cinsellik. 16 yaşına kadar hala kızlardan hoşlanıyor yine âşık olmak istiyordum.
O sene bir gün minibüsteydim ve kaslı çok hoş bir genç adam bindi parfüm kokuyordu herkesi kendine baktırdı ama benim gibi bakmaktan kendini alıkoyamayan başka biri yoktu. Epey bir süzdüm, dakikalarca ne kadar yakışıklı olduğunu düşündüm, çok ilgimi çekti. Sonra Allah Allah niye böyle hissettim demeye başladım.
Erkeklerin vücutları kaslı güçlü yakışıklı olmaları çok fazla dikkatimi çekmeye başlamıştı, yaş oldu 17 ve artık iyice bir değişiklik olduğunu hissettim kendimde. 
Geçer diyerek görmezden geldim kendimi. Ben bunu hep saman altına ittim hatta eşcinsellik nedir bilmeyen dünyadan bir haber içine kapanık odasından çıkmayan bir çocuktum zaten. Gerçekten arkadaşım bile yoktu yalnız biriydim sosyafobisi yüksek biriydim bunu terapide tanımladık bu şekilde.
Bakkala gönderildiğimde kalbim hızlı atardı, kekelerdim, kızarırdım, kâbus gibiydi bakkala gitmek, bir eziyetti resmen.
Düşünüyordum düşünüyordum ben niye böyleyim bulamıyordum.
Aileni anlatır mısın biraz?
Benim annem gerçek bir deli, aşırı sinir hastası, eşyaları fırlatır bıçak bile fırlattı bir defasında bana. Çocukken sıcak ütüyü basmaya çalıştı bir keresinde elime.  Çok basit konuda mesela Samet şu kovayı al şuradan derdi, şuan alamam işim var derdim. Delirirdi başlardı tehdit etmeye, alır bıçağı eline kendini öldürmekle tehdit eder bizi hep. Ayılır bayılır. Babam doktora götürdü ilaç kullandı sonra bıraktı ilaçları çünkü kendini hiç hasta olarak kabul etmiyor sadece ‘’biraz sinirli bir mizacım var idare edin’’ diyor. Ama ilaçları bıraktıktan sonrasında kendini camdan aşağıya atıyordu babam onu zor engelledi.
Ayılır bayılır
‘’Kendini camdan aşağıya atıyordu babam onu zor engelledi’’ dediğinde güldü Samet istemsizce ama çok doğalmış gibi, sahiden komikti bu onun için. Bir an garipsedim ne yalan söyliyim. Hadi hayırlısı dedim içimden, gülmek devrimci bir eylemdirin vücut bulmuş halimiydi Samet yoksa sinirleri laçka olmuş bir gencin isyanını gülerek dışa vurma alışkanlığımı. Kabullenmesi zor gelen gerçeklere karşı kendini koruma mekanizmasımıydı bu gülümseyen koca yüzün altındaki sır. Anlayacağız. Samet devam etti anlatmaya:
Annem 18 yaşında evlenmiş 20 yaşında beni doğurmuş aşırı dindar hatta yobaz denilenlerden, dar görüşlü biri. Babamda öyle cemaat kökeni olan, şeriat isteğiyle yanan, sürekli dernekler kuran biri. Bağımsız kendi cemaatlerini kurup kahveye gider gibi oraya giden biri.
Küçükken babam beni zorla o sohbetlere götürürdü hiç sevmezdim ama zorla götürürdü. Şimdi son iki yıldır oda gitmiyor, zaten ben de atıldım oradan. Küçük kardeşim var onu hafız ettiler zorla. Ben mühendis olmak istediğim için kovdurdum kendimi cemaatten ve kurstan ama kolay olmadı anlatırım daha sonra.
‘’Kovdurdum kendimi’’ bunu söylerken de resmen ağız dolusu güldü.  Sen çok yaşa Samet. Kötü olumsuz kelimenin eşlikçisi bir koca gülümseme. Beni de yoldan çıkarır mı dersiniz? Hüzünlenecek diye konuya giremediğim anlar geldi aklıma.
İlaçla tedavi edilmesi gerekiyordu annemin hatta doktor o kullanmıyor diye bize yemeklerine koyun ilacı dedi. Bir dönem çaktırmadan yemeğine koyduk. Anladı bir süre sonra, başladı tepinmeye ben ilaç kullanmam diye kendini duvardan duvara vurdu. İnanın şaka yapmıyorum, kendini duvarlara hızlıca vurdu ve içmeyeceğim zorla nasıl verirsiniz, nasıl yemeğime koyarsınız hepinizi öldüreceğim, kendimi de öldüreceğim dedi. Tüm komşular duydu bu sözleri apartman ayağa kalktı.
Hep mi böyleydi annen?
Aslında annem anaç biridir, aramız ergenliğe girene kadar iyiydi aslında, annem evdeki herkes onun kararlarına itaat etsin istiyor ben ergenliğe girene kadar sessiz yapımdan da dolayı ona itaat etmişim, ettim evet ama sonra ilk bir iki tartışmada annemle aramız feci bozuldu. Yani annem 17 onsekiz yaşına gelmişim hala sorgusuz itaat bekliyordu ve sorgulayan beynim artık biat etmeyi reddediyordu, işte sonrasında aramız çok bozuldu.
Kendini değersiz hissediyor kompleksleri var, sürekli başkalarıyla kendini kıyaslıyor. Sürekli ‘’ben nasıl kadınım, nasıl anneyim ki size söz geçiremiyorum’’ demeye başlamıştı o dönem.  Ben de döversen döv der ve dediğini yapmazdım, çünkü dediğini yapmak demek çoğu kez saçmalamak demekti artık.
Neydi o saçma gelen, örnek verir misin?
Mesela bir gün kek yapıyordum, un koyma diyor, ben de koyacağım diyorum, başlıyor evi birbirine katmaya, avazı çıktığınca bağırmaya. Yanı aslında inanın çok büyük şeyler değil hep böyle ufacık konularda kavga çıkıyor.  Bıçağı aldı eline saplayacağım bıçağı kalbime diyor. Ufacık meselelerde bile biz aynı noktaya geliyoruz, yüzlerce kere aldı o bıçağı eline başladı tehtitlere. En sonunda bir gün ben de bıktım ve dedim ki; sapla ya sapla bıçağı ya tamam yeter. Uzatmayayım sonuca odaklanın; akşam babam eve geldi diyor ki babama; ‘’Samet beni öldürmeye kalktı. Ben kendime bıçak saplayacaktım sapla dedi, onun yüzünden ölebilirdim bugün’’
Bu defa daha büyük bir kahkaha geliyor yine. Tahmin etmişsinizdir.
Babamda yapacak bir şey yok karısını satamadığı için beni satıyor orada. Babam yılmış zaten çoğunlukla susuyor, gazını alıyor annemin,  çünkü oda itiraz ettiğinde hep acilde bitti gecelerimiz.
Gürlemiyor babam susuyor her zaman öyleydi, pasif, sessiz ama annem şefkatsiz kaba saba şiddet yanlısı.
Ben kek yapmana takıldım istisnamaydı yoksa hep girer miydin mutfağa?
Çok iyiyimdir mutfakta hem de çok küçük yaştan beri. Annem sürekli arkadaşlarıyla sohbetlere giderdi, her gün her gün ya çorba ya makarna olurdu ve haftanın bir iki günüde hiç yemek olmazdı evde. Öğlen okuldan geldiğimde. Ben de bir sure sonra sıkıldım aynı şeyleri yemekten, zaten dışarıda çıkmıyorum evdeyim tüm gün, bari kendimi doyurayım dedim. Ufak ufak yemekler yaptım kendime, yapacak başka bir şey de yoktu, keyif aldım yemek yapmaktan. Evdekiler de yiyordu akşamları beğeniyorlardı, en önemlisi takdir almak hoşuma gidiyordu. Zamanla benimde güzel yemekler yapıp yemek çok hoşuma gitti. Anneme kalsa bir çeşit yiyorduk oda hep kolay ve aynı tür yemekler. O yüzden aşçılığa gitmek istedim sonrasında ama babam izin vermedi.
Annen evde olmuyormuş ne güzel işte tüm gün sokakta oyna fırsatı var sen niye hep evdesin?
Çocukken benim kanım pıhtılaşmıyordu yurt dışından bir ilaç getirtiliyordu çok pahalı, o yüzden beden dersinde girmezdim, futbol oynayamazdım arkadaşlarımla. Okulda hiç spor yapamadım, dışarı çıkıp misket oynamadım, ailemde izin vermezdi. Öğretmenimde vermezdi çünkü tembihliydi.  Bu yüzden erkek çocukları benle oynamazlardı vebalıymışım gibi uzaylıymışım gibi uzak dururlardı akranlarım. Sosyofobimin tohumları o zamandan atılmış.
Baya verimli bir toprağım, o kadar büyüdü ki beni yuttu sosyalfobim, asosyal içe kapanık odasından çıkmayan sürekli bilgisayar oyunu oynayan sürekli güzel yemekler yapıp yiyen tombul özgüvensiz biri oldum çıktım.
Ortaokula başladım hala tek bir arkadaşım yok. Orta iki de artık dini eğitimleri daha detaylı almak için babamın zorbalığıyla okul dışında ve tatillerde babamın üyesi olduğu dini derneğe başladım.
Cemşit ve işte hazır olun iklim hanım şimdi sahnelere büyük yaratıcı büyük oyuncu Cemşit geliyor? Kahkahalarla gülüyor Samet bunları söylerken.  Hazır mısınız Cemşitciğimle tanışmaya?
Beni neyin beklediğini bilmiyorum ama çok hazırım dedim gerçekten coşkusu beni heyecanlandırdı. Yolla gelsin samet dediğimde ikimizde kahkahayı basmıştık. Laçkalaşmaktan korkuyorum. Ne de olsa renkliydi Samet ve bir o kadar da muzip.
Babamın üyesi olduğu derneğin kuran kursunda hocaydı. Bizi yazın kamplara götürürdü. Aktivitelere pikniklere götürürdü ama bize resmen eziyet ederdi. Mesela sıcacık havada bizi 2 saat koştururdu, sonra kızgın kumlarda susuz bizi yürütürdü. Su isterdik vermezdi. O karşımızda denize girerdi bizi sokmaz yat kalk sürün yaptırırdı. Her yanımız yara bere pislik aç susuz yürürdük. Takla attırır hoplattırır 5 saatlik dağ yürüyüşlerine götürürdü, biz hayatta kalmaya çalışırdık. Daha 12 on üç yaşındayız, hepimiz çocuğuz canımız çıkardı o dağlarda, yürüyüşlerde. Sonra sonra anladık tabi mücahit yetiştirme havasındalardı. Böyle eğitimler gördük, yat kalk yürü su yok, dayak var. Akşamda onca yorgunluk açlığın üzerine sadece hazır bardak çorba içiriyorlardı.
Samet bu son birkaç satırı anlatırken nasıl eğlendiğini, dalga geçtiğini, nasıl komik nasıl gülerek tüm mimikleri tüm beden haliyle anlattığını söylememe gerek yok sanırım. Yine de geliyordu gelmekte olan demekten alıkoyamadım kendimi, çünkü buna benzer o kadar çok hikâye dinledim ki son aylarda, artık sonunun gülümsetmeyeceğini biliyorum.
Cemşit benimle ilgilenirdi, kısa sürede çözmüş olmalı asosyalim, içe kapanığım diye beni ilk defa bir kafeye o götürdü. Ben daha önce hiç kafeye gitmemiştim. Yürüyüşe çıkalım derdi, parka giderdik ve günlük hayattan sohbet ederdik çok ama çok hoşuma giderdi bana sorular sorması sohbet etmemiz. Bu benim için büyük bir şeydi. Kurstan çıkardık gezerdik.
Çok acayip iyi Arapçası olan bir kuran öğretmeni de vardı çocukları evine götürüyordu, sonra çocuğa tecavüz etmiş. Dernekten döverek attılar, tüm mahalle bunu konuştu aylarca. O adam bana da diyordu ki Samet sırtımı kaşısana. Kaşımazdım. Babama başka türlü yani ders tecvit üzerinden şikâyet ederdi beni, dayak yerdim, çok dayak yedim sayesinde. Belasını bulduğuna en çok ben sevinmiştim. Dayak yemiş olması ayrı bir mutluluktu.
Ben yine yıkımlardan yıkım beğendim kendime. Siz de heyecanlanmayın hepsi bu kadar. Dağılın konunun bu kısmında başka bir son beklemeyin. Kabullenemedim gitti bu gerçeği. Bu coğrafya da yüzlercesinde olduğu gibi yine şikâyet edilmeyen, adli vakaya dönüşmeyen, sadece dövülerek kovularak cezalandırılan bir tecavüz olayı daha. Çoğunda emin olun dayak dahi yemeden sadece kovuluyorlar.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4431
    • Profili Görüntüle
Şimdi düşünüyorum İklim hanım bu olay yaşandıktan sonra hala babam beni oraya niye zorla niye gönderiyor? 
Keşke düşünceyle açıklayabileceğimiz bir durum olsa bu Samet…
İşte en son yaz kampında Cemşit yine hepimize eziyet etmiş, gece olmuş yorgunluktan ölüyoruz, ateş yakmışız kıçımız daha yeni yer görmüş ama Cemşit yorgun değil tabi bomba gibi, tüm gün gölgelikte denizde keyifteydi. Sohbet anlatıyor hala bize, yamulmuşuz hepimizi güneş çarpmış, açlık bir yandan, karnımız düzgün doymuyor, enerjimiz sıfırın altında.
İşte ilk defa orada o gece bana iyi davrandı. İlk orada hissettim. Zaten Cemşitle asıl hikâyemizde böyle başladı. Herkese beni anlattı o gece. Fotoğrafçılık hobim vardı anlatmıştım kafeye gittiğimizde. Cemşit o gece fotoğrafçılığın çok iyi bir hobi olduğunu, geliştirilmesinin faydalı olacağını anlatıyordu. Sanatsal ve pahalı bir hobi diyor benim üstümden anlatıyordu detayları. Bir anda bana ilgisi arttı herkese beni övüyordu. Hatta sonra oda fotoğrafçılığa merak sardı, benim fotoğraf bloğum vardı o da benim bloğum diye oraya fotoğraf yollamaya yorum yazmaya başladı. 
Aslında baya baya bana yürüyormuş ben tabi hiç fark etmedim o dönem bunu, şimdi şimdi anlamlandırıyorum.
Neyse Cemşit beni gezdire gezdire ben biraz insan içine çıkan konuşan biri oldum.
Okuldan geliyordum haftada üç kere gelip evden alıyordu beni, park bahçe kafe sahiller geziyorduk sohbet ediyorduk her konuda. Sevgiden bahsediyordu hep, sevgi insanları iyileştirir diyordu, bana sevgi gösteriyordu, ben de sosyal anlamda onun sayesinde açılmış biraz da olsa rahatlamıştım.
Sonraları topluluklarda on beş kişi oturuyoruz hadislerden örnekler dinliyoruz, Cemşit konuyu bana getirir iyi huylarımı anlatıp överdi, diğer çocuklara örnek olsun diye ve bu benim çok hoşuma giderdi. Çünkü evde hiçbir zaman yaşamadım, o güne kadar bunu kimse yapmadı bana. Öyle güzel sözler söylenmedi.
32 yaşında bir adam sıkça gezdiriyor çocuklarını, bu tuhaf değil mi? Ailen biliyor muydu? Bir, iki, üç tamam ama 15 olduğunda demediler mi kurs dışında bu adam niye özellikle ilgileniyor çocuğumuzla, gezmelere götürüyor? Akşam eve gelince günün nasıl geçti nerelere gittiniz neler konuştunuz sordular mı sana?
Biliyorlardı onunla dışarı çıktığımı ama hiç engel olmadılar ki. Hiç garipsemediler, sorgulamadılar. O hayatıma girmeseydi halim nasıl olurdu bilmiyorum. Odasından çıkmayan orada unutulmuş, pc oyunu oynayan bir insan olarak kalırdım herhalde.
Terapilerde anlaşıldı Cemşit sorunlu biriymiş, hatta gizli eşcinsel ya da küçük çaplı tacizci dediğimiz adamlardan bile olabilir, çünkü niye 32 yaşındaki bir adam 17 yaşındaki erkek çocuğuyla bu kadar ilgilenir arkadaş olur ki?
Onun bana kurduğu sevgi cümleleri benim o güne kadar hayatımda duymadığım sevgi sözcükleriydi, şiir gibiydi konuşmaları. Genelde erkekler erkeklere bunları söylemezmiş, terapi de öğrendim bunu.
Cemşit ten sonrada ben hala yıllar geçti gerçekten o söylemleri başka bir erkekten duymadım.
Ama hızımı kesiyorsun İklim hanım sorularınla daha bombayı patlatmadım. Patlat Samet içim şişti dahası ne olaki bu gidişhatın diyerek gerçekten merak içinde ağzına bakar oldum Sametin. Bu arada Samet bu konuşmaların neredeyse tamamını hala yüzündeki o koca gülümsemeyle yapıyor dememe gerek yok diye düşünüyorum.
Bir akşam işten eve geldi babam ama daha kapıdan girerken belliydi babam başkaydı. Tedirgin gergin o güne kadar yüzünde hiç görmediğim bir ifade var. Yemek bile yemeden beni dışarı çıkardı baş başa yürüyüp konuşalım diye. Bu bizim baba oğul tarihimizde bir ilkti. Babam benle baş başa bir şey yapmak istemişti burada dikkatinizi başbaşaya değil bir şey yapmak kısmına veriniz lütfen. Yürüyüş. Devrim niteliğinde.
Ve kahkahalar yükselir
Sahne Sametin
Yavaş sesle konuşuyor tane tane huşu içinde şimdilerin deyimiyle bilale anlatır gibi, bana kadın erkek ilişkisini anlatıyor aklınca; erkekler kadınlara meyleder, erkekler kadınlardan çok haz alır diyor.
Anlatmıyor gerçekten her detayıyla taklidini yapıyor babasının.
Kadınlar bize Allah’ın hediyesidir. Erkekliğimiz, babalığımız için yaratmıştır rabbim kadını, adem soyunun üremesi bizim vazifemizdir, kadın güzeldir estetiktir iç gıcıklayıcıdır falan filan feşmekan anlatıyor,  tutamadım kendimi ya baba bunları bana ergenlikte anlatman gerekmiyor muydu diye kestim sözünü.
Çok duygusaldı o an bana sarılıp ağlamaya başladı. Hiç unutmuyorum aklıma ilk gelen şey herhalde öleceğim ben diye korktum, telaşlandım. Baba ne oldu ne var niye ağlıyorsun? Cevap yok o yine bana sımsıkı sarılıyor ağlıyor. Bu yarım saate yakın sürdü nasıl çaresiz nasıl merak içindeyim anlatamam paniğimi size aklımdan neler geçmedi ki o sürede.
Ölücem heyecandan Samet çıkar ağzından baklayı artık!
Aklımdan tek geçmeyen cevabı verdi babam, şeytanın aklına gelmez ama Cemşitin aklına gelmişti. Babamda şeytanın avukatıydı o an.
Oğlum bugün bana biri seninle ilgili bir şeyler söyledi. Sen erkeklere karşı bir şey mi hissediyorsun? Diye soruverdi babam gayet sakin ve kısık sesle aman maazallah biri duyar, şeytan doldurur hesabı.
Babama ne diyeceğimi bilmiyorum çünkü cemşitle aramda sadece sevgi bağı var dostluk var asla cinsellik yok aklımda. 17 yaşındayım bilmiyorum henüz eşcinsellik falan, duygusal bir şey bile yok aramızda sadece benimle ilgilenen biri vardı, sadece onunlayken mutluydum değerli hissediyordum, tek arkadaşımda oydu zaten. Babama dedim ya yok öyle bir şey,  çünkü gerçekten yoktu.
Ne cemşite ne başka birine cinsel bir his duymadım, aklıma öyle şeyler gelmiyordu o zamanlar sadece sevgi duyuyordum. Babama ne şekil anlatmış neye dayanarak bunu söylemiş gerçekten kestiremedim.
Ne kadar yok öyle bir şey deyip babamın söylediklerini anlamaya çalışsam da bana inanmadı. O gece evde çok kötü şeyler yaşadım. Erkek olduğuma bile inanmıyorlardı artık. Aç göster kanıtla dediler, çok kötüydü, bize ispat et diye tepemde dikildiler. Resmen ailem tarafından ihanete uğradım, o gece bana inanmadılar. O adama inandılar. Defalarca göster, kanıtla erkek olduğunu bize, aç çıkar kaldır göster dedi annem, başıma dikildiler saatlerce.  Korkunç bir geceydi. Psikolejik işkence bu değilse neydi?
Samet ilk defa gülmüyordu! Saatlerdir çakmak çakmak yanan, ışık saçan neşeli balköpüğü gözleri fal taşı gibi açılmış kararmıştı, yine çok sahiciydi, yine anlatmıyor tüm bedeniyle yaşıyordu ve o geceki dehşet hala canlıydı. Biliyordum o gülmelerin bir yerde yüzünde donacağını ama neresiydi diye beklediğim için garip bir hüzün kapladı içimi her zamanki gibi profösyönel kimliğim yine beni terketti konuya devam edemeyeceğimi saklama gereği duymadan başladım ya bir şey de ısmarlamıyorsun ne içsek diyerek saçmalamaya gözlerimi kaçırmaya ama yer mi Samet bunu. Yutkunması geçti içecek neymiş sana yemek ısmarlayacağım aşağısı kurtarmaz, daha fazlasını hak ediyorsun şuan ama imkânımız sınırlı diyerek menü istedi garsondan. Yaşadığım duble hüzün ona geçmişti ve ödüllendirmek istedi beni kendince çünkü değişen bir şey yok Samet hala kendisine inanan ve samimi duygu gösterene aç ve bunun ne kadar kıymetli olduğunu en iyi bilenlerden.
Benle duygusal bağ kurunca oda kaptırmış demek ki kendini, topu bana atarak rahatladı. Babama şikâyet ederek kendi vicdanını ya da toplum baskısını susturdu içinde. Belki önlem aldı, bir şey oldu demek ki durduk yerde niye yapsın. Sen niye çocuğun yaşında biriyle geziyorsun diye soran oldu ona belki de, ne biliyim hasta herif.
Burası çok önemli bakın babam; ‘’ben değilim o eşcinsel demiş. Sanki onu suçlayan oldu da oda günah çıkarıyor tövbe ediyor. Benim saf süzme babam nasıl anlasın bu büyük detayı bu söylemdeki gizli özneyi. Benim babam da Cemşit de zerre Allah sevgisi bilmeyen, sadece tapınan boş beleş insanlardı. Allah sevgisi değil korku ve para sevgisi ile doluydular.
Güzelim lise yıllarım bu boş beleş adamların içinde geçti, asosyalliğim bir tek derslerimde işe yaradı. Yani okulda teneffüste bile ders çalışıyorum. Cemşit hariç dışarı çıkmadığım için zamandan bol bir şeyim yoktu. Evdeyim ve hep ders çalışıyorum, zaten aşırı baskı var babamdan, bilgisayarıma bile el koymuşlardı sınav bitene kadar. Bu ev denen cendereden tek kurtuluşum sınavı kazanmaktı.
Çok çalıştım zaten mühendis olmayı kafama daha ilkokulda koymuştum. Ve tabiki tata taaaa taaaa kazandım.
Neşesi iyice yerine gelmişti Sametin, açıldıkça açıldı, muhabbeti o kadar iyiydi ki arada konumuzla alakasız bir sürü şey anlatıyor ama bırakın rahatsız olmayı çok hoşlanıyor çok eğleniyordum. Hiç bu kadar dört mevsimi yaşadığım bir görüşmem olmamıştı. Genelde kış,  boran bilemedin sonbahar gibi geçti bu kitaba katkı sunanlarla görüşmelerim.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4431
    • Profili Görüntüle
Üniversiteye başlayınca yurda yerleştim, bana gösterilen yatağa çarşaf serdim yanındaki dolaba eşyalarımı yerleştirdim oturdum kitap okuyorum. Odaya ilk gelen Fikret, ilk sözü bu yatak benim kalk oldu. Aynı yatağı ikimize de satmışlar, aynı odayı falan bir sürü idari saçmalık. Kısaca ilişkimiz çekişmeyle başladı. Kalktım yan yatağa geçen ben oldum tabi, yerleştirdiğim tüm eşyalarımı tıpış tıpış topladım.
Konuşacak bir şeyim yoktu insanlarla Cemşitten sonra, Fikret ile odada işte durumu günü kurtaracak kısıtlı sohbetlerle devam ettim ilk ay. Sonra bir gün Fikret beni kantine götürdü. 6 hafta olmuş o yurttayım, kantini bilmiyorum, hiç gitmemişim.
Burada yine meşhur Samet kahkahası patlıyor. Samet çok alem çocuk, ölüyü güldüren cinsten.
Şimdi siz normal insanlar için Fikretin okulda ve yurtta bana yardım etmesi, yol açması, yanında götürmesi sıradan bir şey ama benim için değil, ben alışık değilim ya sevgiye, ilgiye. Benim için wawwaawww olacak şeyler bunlar. Beni seviyor aman tanrım bana ilgi duyuyor, hatta merhamet ediyor diye çok büyük anlamlar veriyorum ve dahası bunlar Fikrete aşırı bağlanmamı sağlıyor. Sonra Fikret sayesinde onun arkadaşı olan diğer arkadaşlarla tanıştım, o arkadaşlar başka arkadaşlarla tanıştırdı. Fikret çok güzel tanışıyor ama sürdüremiyor arkadaşlıklarını, onun beni tanıştırdığı arkadaşlarıyla o görüşmüyor artık ama 5 yıl geçti ben hala görüşüyorum.
Davet ediyorlar evlerinde misafir oluyorum, aileleri bana yemek hazırlıyor. Bayılıyorlar bana.
Kızlı erkekli karma yurttu ve bu da bir ilk tabi benim için. Genelde erkekler içinde devirmişim yılları. Dinden başka bir sohpet bilmiyorum. Meğer ne kadar potansiyel varmış içimde kabak çiçeği gibi açıldım. İlk Pc oyunlarıyla sonra Cemşit hikâyemle derken baya beni aralarına aldılar bülbül gibiyim.
Bir kızla tanıştım sonra oda başka bir kızla tanıştırdı sonra iki masayı birleştirir 10 kişi muhabbet ederdik. 10 kız ama bir ben. Kahkahalar havada uçuyor zaten ben ne dersem gülerlerdi, çok eğlenceli okulun popüler çocuğu oldum işte.
Ters köşeyim ama anlam kaybım var, samet hızlı gittin arada açık kalan yerler var bir uçtan tam tersi uca ışık hızıyla geçmen pek oturmadı kafamda.
Hemen kapatırız o açıkları diyerek dalıyor bodozlama. Hemen dediysek 7 ci haftada olmadı bunlar. Fikret az taşımadı yanında, az sürüklemedi beni ortamlara, az gaza getirmedi beni. Dinleyici gözlemciydim aylarca, sonra ikinci dönem ortalarına doğru açıldım.
Şimdi duygusal sevgisel olarak Fikret gibi bana ilgi şefkat gösterenlere karşı aşırı zaafım var. Koy bunu cebine, üstüne bir de kızlarla çok iyiyim gözüm dilim açıldı, beğenimde var bazılarına karşı özel olarak.
20 yaşındayım üniversiteli oldum artık ama sıfır cinsel tecrübe. Bu cinsellik neymiş eşcinsellik nemenem bir şeymiş iyice kafa yoruyorum.  Ortamlarda konuşuluyor sınıfta kalıyorum geçiştiriyorum yok ki bende o konuda arşiv bilgi. Şimdi izlediğim filmler okuduğum kitaplar nasıl yer etmişse beynimde az buçuk gerçekten her konuda bir fikrim bilgim var ama iş aşne fişneye gelince tırt.
Kendimi arafta hissediyordum, yerim yurdum yokmuş gibi. Bir yere ait hissetmiyorum, kadın mıyım erkek miyim uzaylı mıyım üçüncü bir tür var da ben mi keşfetmedim henüz. İnanın bu saftiriklikteyim.
Bunalımdaydım çaresiz hissediyordum kendimi.  Araştırıyorum internette ama sonuçsuz. İçime sinmiyor, bir şeyler oturmuyor. Benim sınavımda bu diyordum. Bu sınavı geçmeliyim diye hırslanıyorum ama hiç bir şey elimden gelmiyordu.
Mücadele edeceğim, bu ne menem bir arada kalmışlıksa ben bunu çözeceğim, keşfedeceğim. Başarısızlığı kabullenmeyeceğim diye and içmiştim.
Hiç bir şekilde ne hislerimden ne hormonlarımdan ödün vermedim. Tek başıma yürüdüm geçtim. Âşık oldum erkeklere ama hep polotonik, hep duygusal asla cinsel değil.
Sonra dedim ki kendimi keşfetmeliyim, hornetten uzun süre arayarak uzun süre yazışarak test ederek kendimce seçim yaptım. Ve buluşmaya gittim. İğrençti çok iticiydi muhabbeti sanki ben onun evine gideceğim sanıyordu. Sadece ne hissedeceğim diye kendimi tanımak, ne reaksiyon vereceğimi görmek için gitmiştim onun yanına. Hiç tahmin ettiğim gibi olmadı, çok iğrendim.
Ben eşcinsel miyim diye anlamaya çalışıyorum kusura bakmayın diyerek ayrıldım yanından. İkna olmama yetmemişti onca daralmam. Bir kaç defa daha yine hornetten birilerini bulup buluştum bu defa daha iyi eledim sık dokudum yine güya yani gönlüme ve göz zevkime uygun seçimler yaptım. Yooo işler hiç Google de hornette yazıldığı gibi değildi. Hiç zevk almadım. Ne sohbetlerinden ne tarzlarından  tavırlarından, tam tersi yine tiksindim ve hiç bir fiziksel şey yaşamadım. Kaslı hoş dediğim adamları yüz yüze görünce resmen korktum, travma yarattılar bende.
4 ayrı kişiyle görüştükten sonra bıraktım kovalamayı, bana göre değildi, çok pislikti bana yaklaşımları. Çok sevgisizdi. Sevgiyi yüz metre öteden anlarım ben o adamlarda sevginin kırıntısı bile yoktu. Sırf rol.
Ve hornete bir daha girmedim. Hatta ilk başta buluşmadan önce onlarla sohbet ettiğim zamanlarda ben tabı irdeliyorum, anlamaya çalışıyorum, çok soru soruyorum, onlar bana soruyor akıp gidiyor mevzular ve hepsi ağız birliği yapmışçasına bana sen de eşcinselsin yorma kafanı bu kadar diyorlardı. Buluşuyorduk ama asla onlarla fiziki bir şey yaşamak olayı daha öteye taşımak istemediğim gibi kaçarcasına kaçıyordum yanlarından irrite olarak.
Eee sonuç? Sen neymişsin samet öğrenebildin mi?
Yani emin olamıyordum işte eçcinsel miyim, değilim ki ilişkiye girmek istemiyorum. Ama uzaktan uzağa asla çaktırmasam da öğrenci işlerinde çalışan çocuğa sevgi ve aşk besliyorum. Eyvallah. Ama ona da açılamıyorum ki. Her şey benim duygusal belleğimde yaşanıp gidiyor. Platonik.
Hatta o 4 kişiye duygusal bir şey hissedemedim. O kadar kendimi koşullamama o kadar okuduklarımdan ister istemez etkilenmeme rağmen hissetmemiştim. Yani olsa da bitse anlasam rahatlasam noktasından yürümeme rağmen hissetmedim duygu.
Sonra sıra kadınlarla geldi. Kendimi test ettim. Kadınlara ilgim var mı acaba diye denemek istedim. Zaten kızlarla muhabbetim süper, arkadaşız, aynı derslere girip çıkıyoruz, konuşmaların içeriğini değiştirmeye başladım gözüme kestirdiğim kızla, yani kendimce ilerliyorum ama yok, duygusal bir şey hissetmiyorum ama iticilikte hissetmiyorum. Bir iğrenme durumu söz konusu bile değil.
Bir öteye taşıdım, gece çıkmaya başladım, ele ele tutuştuk, öpüştük. Hafif alkol almaya başladım, müzik dinliyorum dansa henüz giremedim yani işte her şeyi deniyorum kendimce. Sonuç alamıyorum, öpüşüyorum dokunuyorum sorun yok ama sonuçta yok.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4431
    • Profili Görüntüle
Pes etmiyorum! Yelkenleri suya indirmek yok! Çünkü o 4 erkekle öpüşmedin, dokunmak bile istemedin ama kızlarla buraya kadar ilerleyebildin ve kötü hissetmedin, olacak enseyi karartma diyorum kendime. 

Dibi de gördüm en tepeyi de, ben sosyallik anlamında şaşkınım yasadıklarıma. Unıversıteye kadar asosyalken bir anda okulun en popüler çocuğu oldum. Bunu aslında ilk Cemşit yaptı, ev dediğim o mağaradan beni ilk o çıkarmıştı. İlk sohbet etmek, sokakta korkmadan simit almak insanlarla yüzüm kızarmadan konuşmak, terlememek konuşurken, kafelere girip garsonla bakkalda gösteremediğim rahatlıkla sipariş vermelerimi Cemşitle öğrenmiştim. Bana insanlarla yabancılarla konuşabileceğimi onlardan kabul görebileceğimi o hatırlattı. Şerefsiz biriydi ama hakkını yemeyelim.
Bana çok güveniyorlar akça pakça biriyim ya ben, kızlar bana bağlanır her derdini anlatır, antidepresan gibiyimdir çok iyi gelirim.  1 saat benle vakit geçiren tüm dertlerini unutur.
Sonra vakit yettiremez oldum arkadaşlara, her biri başka kafeye çağırıyor beni, yani popülerdim işte artık. Çok sosyalleştim okadar ki yurtta odaya sabaha karşı 4 de gidip yattığım çok olurdu.  Birçok arkadaş grubum vardı, her guruba ayrı saatlerde zaman ayırırdım, gitmezsem yanlarına arar ısrar ederlerdi, gönül koyarlardı.
Pat diye soruya girme fikrini yaz
Buraya ekle bunca yol almışsın terapiye bağlıyorsun aydınlanmanı pek ısımdı o kısma daha detaylı gırelımmı





Samet terapi sürecin nasıl başladı?
2 yıldır terapi alıyorum. Terapi öncesi ya da sonrası hala ben hiç fiziksel bir deneyim yaşamadım kimseyle.
İnternette gördüm Hüseyin beyin sitesinin linkini ve tıklayıp tüm yazıları okudum. 3 gün sürdü yorumları bile okudum ve insanların iyileşebildiğini okumak çok iyi geldi bana. Yine de birine özel hayatımı anlatmaktan çok korktuğum için 3 ay arayamadım günde 3 saat bu konuyu düşünüp 3 ay arayamadım ilk aradığımda da o kadar telaşlıydım ki o kadar telaşlı konuştum ki, ilk randevuda Hüseyin bey ilk o gün niye o kadar telaşlı olduğumu irdeledi.
İşte o günlerde ablam terapistimle olan yazışmamı görmüş telefonumu karıştırmış. Hüseyin hocayı daha yüz yüze gitmeye cesaret edemediğim zamanlarda eşcinselliğin ne olduğuna dair sorular yazıyordum oda bana bilgilendirici yazı linkleri yolluyordu, ablam onları görmüş.
 Geçti karşıma çirkin bir yüz ifadesiyle sen eşcinselmisin Samet diye bağırdı.  Ne hakla telefonumu karıştırır ne hakla bana bu soruyu sorarsın dedim. 2 yaş büyük benden evli çocuğu var. Ablam arızalı zaten, babadan dayak yiye yiye en sonunda evlendi. Sevgilisi olduğunu öğrendiklerinde her gün dayak yedi ve 18 yaşında bence dayaktan kaçmak için evlendi.
Fazla eşcinsel kimliğim yoktu o yüzden çok fazla ödev vermedi çünkü ben zaten kadınların olduğu videoları izliyordum, normal tıkırındaydı her şey kadınlara cinsel olarak hislerim vardı, fantezi kurabildiğimde ereksiyon oluyordum benim sorunum duygusal bir şey hissedememekti yani kadına dokunduğumda duygusal his alamıyordum. Ama şimdilerde az da olsa duygusal bağ da kurmaya başladım.
Hoca bana erkeklerle daha fazla sosyalleşeceksin en az kızlarla geçirdiğin zamanla eşitleyeceksin dedi onu uygulamaya soktum ve onlarla daha fazla zaman geçirince garip bir şekilde korkuyordum. Bazılarına önyargım vardı, çok sert çok kaba geliyorlardı, bazılarını  kafamda büyütüyordum ve sesim titrerdi onlarla konuşurken. Yani sosyal fobim çok fazla erkeklerin içinde olduğumda tetikleniyordu hoca bu konu üzerinde çok destek oldu. Ben de harfiyen uydum ama ödevlerime. Gerçekten zaman içinde rahatladım, zorlandım ama başardım diye çok aşırı keyiflendiğim için dört elle sarıldım Hocaya.
Terapilerden önce bu son yıllar boyunca annem babamla ilişkim hiç değişmediği gibi daha da kötüydü. Hatta annemin telefonunda bir aramasını gördüm; çocuğumun eşcinsel olduğunu nasıl anlarım dıye arama yapmış.
Zaten hiç emin olamadılar sürekli bu konu önüme getiriri, başıma kakarlardı. Yurtta kalıyorum ayda bir anca görüşüyoruz o bir görüşmede de hep olduğu gibi sevgi ilgi yerine, şiddet suçlama. Onları görmeye devam ettim ama çok rahatsız oldum hem çok üzülüyordum hem de terapim devam ettiği için hep aşağıya çektiklerini fark ediyordum. Ama kendimi onlara kanıtlama çabasına girmedim, kendime bu kötülüğü yapmadım.
Ta ki terapistim onları da görüşmeye çağırana kadar. Annem gelmedi, babam geldi ve psikolog onunla ne konuştuysa üzgün çıktı odadan ve bana iyi davrandı yumuşaktı ama inanın 4 gün sürdü. Sonrasında daha da kötü davranmaya başladı. Hatta terapi için bana para vermedi. Babamın parası var 3 ayrı kira geliri var, maaşı yüksek ama hiç anlamadım bana terapi parası vermedi bir daha. Görmezden geldi, annemi görmezden geldiği gibi bana da gözlerini kapadı. Samet sen eçcinsel değilmişsin işte terapiye gitmene gerek yok dedi. Boşver zaten pahalı ve uzak orası dedi.
Faruk için ve birkaç oda arkadaşım için saçımı süpürge ettim. Harçlığımdan test kitapları alıp onları sınavlara hazırladım 2 yıllık okuyordu sayemde 4 yıllığa geçti mühendis olacak oda, şimdi aılesı bana hep derki senden Allah razı olsun Faruğu yola soktun, hayatını değiştirdin. Gerçekten ben onlara annelik yapmışım terapi de ortaya çıktı bu. Annemden görmediklerimi ama görmeyi çok istediklerimi arkadaşlarıma annelik yaparak çıkarmışım.
Anneme dedim ki o terapiden sonra bak ben şöyle şöyle şeyler yaşıyorum, senden dolayı böyle olmuşum, senden öyle gördüğüm için diyorum;  ‘’görmeseydin, yapmasaydın’’ diye bağırıyor. Anneme asla eleştiri yapamazsın o dört dörtlüktür.  Son 2 sene onlardan ayrı şehirde okudum bir kere bile arayıp nasılsın demediler, hep ben aradım. Yaz tatilinde bile eve gitmemiştim,  ek eğitime kalmıştım o zaman bile özledik gelmiyor musun diye arayıp sormadılar.
Ufacık alakasız bir şeye sinirlenince bile herşeyi söyleyen biri annem, yüzlerce kere; ‘’senin sevenin yok arkadaşın yok, baban bile dedi ki inşallah hastayken ölür de kurtuluruz’’ Bunu demiş kişi benim annem hep bizi yaralarımızdan vurur, ‘’sen ibnesin’’ diye bağırdı sokak ortasında bir keresinde ‘’sevenin yok sorun sen de bende değil’’ diye bağırdı kaç defa.
Ablam kanser benim şuan tedavi görüyor ve bana dedi ki keşke ablan yerine sen kanser olsaydın.
Bu anneyle aranız nasıl iyi olabilir ki. Burada tek iyilik var oda anneme rağmen babama rağmen ben Hüseyin hocaya gitmeye devam ettim ve kendimi adam ettim. Onların değimiyle söylüyorum adam etmek ne kadar sık basit kullanılan bir cümle aslında aileler tarafından ama bir bilseler yarattıkları insanın kendi çabasıyla adam olmasının ne kadar büyük emek güç istediğini.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4431
    • Profili Görüntüle
Şuan mühendis çıktım, işe girdim diye güya beni seviyormuş gibi yapmaya çalışıyorlar, ayda bir iki arıyorlar beni. Hahahahahah
Üniversite boyunca hiç arkadaş çevrenden sana annen gibi imalarda bulunan oldu mu? Ya da hiç paylaştın mı bir arkadaşınla bu sorununu?
Hiç akran zorbalığı aşağlaması yaşamadım. Yani kimse bana top, ibne demedi annem gibi. Arkadaşım olmayan erkek grupları bile tek bir  ima da dahi bulunmadı. Çok samimi olduğum birkaç üniversite arkadaşıma açmıştım hislerimi hiç negatif bir tepki görmedim. Özellikle kızlardan çok fazla pozitif tepki aldım. Kızlar eşcinsel bir arkadaşları olmasını çok seviyorlar. Taciz ve yavşaklık yapmıyoruz ya ve en önemlisi onları çok iyi anlıyoruz duygusal dünyaları açısından. O kadar sevgili dertlerini dinlememe, onlarla o kadar zaman geçirmeme rağmen inanın bana hiç; ‘’ben anlamıştım’’ diyen olmadı. Hepsi çok şaşırdı öğrendiğinde. Emin misin diyen bile oldu.
İş hayatın nasıl gidiyor şimdilerde?
Bizim fabrikaya 26 stajyer alındı benle beraber ama bir tek bana iş teklifi yapıldı stajerlik biterken.
Çok yeni mühendis olmama rağmen bana yurt içinde gezici görev verildi. Allah bile yardım ediyor, görün işte. O evden uzak durayım daha fazla beni kırıp dökmesinler diye yardım ediyor evren.
İnsanlar bana bayılır diyorum ya gerçekten bu doğru, annem babam hariç herkes bendeki bu ışığı görüyor. Patronum bana dedi ki sen de bir ışık var, seni kadromuza katmak istiyoruz. Daha önce kısa sureli okurken çalıştığım yerlerin patronları da bana benzer şeyler söyler çok güvenirlerdi. Ayrıldığım zaman üzülürlerdi resmen. Bir kaçı mezun olduğum gibi gel yerin hazır bile dedi.
Şahsına münhasırsın derler büyüklerim okuldaki hocalarım bana ama ailem beni hiç görmedi.
Samet ben aynen katılıyorum o büyüklerine senin gerçekten insan olarak bir ışığın var. Aydınlık içten güven verici bir samimiyetin var.
İklım hanım daha iki gün önce yaşadığım bir durumu anlatayım size. Öğlen yemeği için girdiğim lokantada yer olmadığı için başka biriyle aynı masaya oturmak zorunda kaldık. Benden 8 yaş büyük biri. Havadan sudan güncel bir iki mesele hakkında konuştuktan sonra ailesiyle ilgili derdini anlattı bana. Yemek bitti sohbet devam etti bir saati geçiyordu kalktığımızda. Hatta yemeğimi bile o ısmarladı. Dedım ya insanlar güvenir severler hemen ısınırlar bana.
İnsan sirkülasyonunun bu kadar çok olduğu bır görevi üstlendim. Hep terapi ile oldu. Bakkala gidemeyen o çocuk şimdi otellerde kalıyor, her gün bir çok ayrı sektörden insanla konuşuyor, iş yürütüyor, dışarıda yemek yiyor, garsona çekinmeden kızarmadan sipariş veriyor hatta araba kullanıyor.  Üniversitede haftalarca kantine inemeyen o çocuk iller arası değişen insan profiline rağmen işini patronlarını memnun edecek kadar iyi yürütüyor.
Bence çok büyük başarı benim için, ve başarılarını ailesi görmüyor diye kendini heder etmiyor kendisine yetiyor başardığını bilmek.
Eşcinsel değilmişim ben Heteroseksüel kimliğim üzerinde bazı engeller varmış, ailemden ve bazı çocuklukta dışardan maruz kaldığım travmalardan kaynaklı ciddi sosyafobi gibi engeller. Bunlar terapi ile ortadan kalkınca bir çok şey düzeldi.
Bugün ‘’daha mükemmel bizi yaratıyorum’’ diye mantra yazıyorum. İyi geliyor bu bana. Her sabah gerçekten ta içimden gelerek tüm samimiyetimle her güne şükredip, daha iyi bir insan olmaya niyet ederek başlıyorum. Çok çalışıyorum iyi insan olmayı çok önemsiyorum.
İyi olmaya inanıyorum çünkü somut olarak yaşayarak gördüm. Terapiye başladığımda en son 14 yaşında bir karşı cinse gerçekten aşk duymuştum sonrası yoktu. Şimdilerde yeniden duygusal isteğim oluyor sizin bir erkeğe duyduğunuz hisleri ben de kadınlara duyuyorum.
Bir sigortacımız var şirketin tüm işleriyle ilgilenen, geçenlerde şehir dışında şantiyeyle alakalı bir sıkıntı için aradım. Yani sadece iş amaçlı  telefonla tanıştık ve iş konuştuk, buna rağmen etkilendim kızdan, bu büyük ilerleme benim için.
Eskiden gece çıkıp samimi danslar ettiğim zamanlarda bile duvar gibi bir hissiyatsızlık vardı ama şimdi gelişme kaydediyorum. Yüzünü görmediğim kıza resmen hislerim var. Heyecan tavan bir an önce ilerlesin istedim. Türlü bahanelerle yani iş için tanıdığım birini aramak için yine iş amaçlı konular yarattım sormak bahanesiyle arayayım diye. Şehir dışı işim iki ay sürdü o sürede ne yaptım ettim arkadaş oldum uzun uzun konuştuk akşamları telefonla. Merkeze dönünce nasıl hazırlandım, buluşmak için romantik organizasyon yaptım.  Nihayet yüz yüze de tanıştık ve resmen hoşlanıyorum ondan.
Plan program yapmıyorum gelecek için günü kurtarıyorum bu bile bana yetiyor, hayatım iyi gidiyor. Ayakta kalmaya çalışıyorum, hayal kurmuyorum çünkü olmazsa hayal kırıklığı yaşamak istemiyorum.
Zor bir geçmişten geldim bu güne. Anı değerlendir, boş yaşama, iyilikten beslen diyorum kendime bunca çektiğim acı bana şimdilerde şiir şarkı sözü yazdırıyor. Bayaa hobi olarak ilerletiyorum, hatta bir şarkım demo yapıldı, bir solist söyledi şarkımı. Kendimce yazıp çiziyorum belki ilerde şarkılarımı dinler insanlar.
Yani hayal diyorsanız az bir hayalim var bu konuda ama dedim ya abartmıyorum, günlük yaşıyorum, günü iyi güzel olumlu geçiriyorum.
(Bu bıle üst bır cevap benım ıcın mügeden alıntı yap buraya yarına aktimiz yok vs vs)
Kendimi kimseye ifade edemediğim o ergenlik zamanlarımda yazmaya başlamıştım, işte o günler bu günlere evrildi. Şimdi gerçekten beğenilen şiir ve şarkılar yazabiliyorum.
Parasal beklentim yok ama üretmek, tatmin ediyor. O kadar güzel aşk kelimeleri yazıyorum ki, kısa ve az kelimelerle çok duygu aktarıyorum. Beni çok mutlu ediyor.
Son olarak çok önemli olduğunu düşündüğüm bir şey anlatmak istiyorum.
Babam terapi için bana para vermedi ya harçlığımda yetmiyordu ve henüz bir iş bulacak durumda değildim bende başka bir yol buldum kendime. Bu internette deli gibi araştırma yaptığım zaman uzun uzun yayınlarını okuduğum bir dernek vardı. Baya bilinen internette sıkça önünüze çıkan.
 Derneğin adı ..... hocam burda dernek ismi versek mi vermesek mi hukuksal olarak sıkıntı çıkar kötü gösterme olduğu için dava açarlar ama samet şahit olursa sorun yaşamayız ama bence gerek yok o uuzden ısım vermemekten yanayım fıkrınız ne ?
Eşcinsellere yardım için kurulmuş bir dernek. Müslüman insanlar lgbt kuruluşu değil, kadrolu psıkologları var, canlı yayında konuşturup eşcinselliği kötülüyorlar Allah şöyle buyurdu böyle buyurdu diyorlar ama benle görüşmeyi kabul etmediler, yardım da etmediler sözde Müslüman lgbt karşıtı bir dernek bunlar. Terapi desteği bile vermediler.
« Son Düzenleme: 17 Nisan 2024, 11:12:50 öö Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4431
    • Profili Görüntüle
Nasıl yani nasıl olabilir anlatırmısın işleyişi ve bu yargıya nasıl vardığını?
Dedim ya araştırdığım zamanlarda takip ettiğim bir dernekti bize ulaşın yardım isteyin anonsları yapılırdı orada sürekli. bende onlara meil attım.
Herşeyi anlattım, önce psikolejik durumumu özetledim sonra ailemin parayı kestiğini, terapilerime devam etmek  için paraya ihtiyacım olduğunu. Okul öğrenci bilgilerimi, ailemin isimleri adresleri. Hepsini anlattım, düzenle gittiğim terapistim budur diye tüm bilgileri verdim. Defalarca aramışlar Hüseyin hocayı garip garip sorgulamalarla vaktini almışlar en çok buna üzüldüm.
Dosyamı istemişler vermiş, teyit almışlar. Sonra bana cevap verdiler uzunca bir süre sonra. Para yardımı yapacaklarını söylediler ama yapmadılar, sadece bir kere 200 tl yollamışlar Hüseyin beye onu da başıma kaka kaka yaptılar.
Hayvanları koruma derneği bile daha aktif çalışıyor, bu durum beni çok üzmüştü çünkü terapiye gidememek çok zarar verdi bana çok panikledim. O panikle yazdım her detayı onlara.
Bunlar lafta varlar icraat yok. Hiç eşcinsellere yardım etmiyorlar ama ediyormuş gibi yapıp reklamlarını yapıyorlar.
Zaten eşcinsel olmadığımı da kabullendim o yüzden. Masumane duygular hissettiğim erkekler vardı, hepsi buydu. Fiziksel temas olmayan hissiyatta kalan yaşanmışlıklar.
Kendime yakın görüp onlar gibi olmak istediğim için aslında ilgi duyuyormuşum o yüzdende korkmuyorum artık bunu insanların bilmesinden, Sizinle görüşmeyi o rahatlıkla kabul ettim.
Aylardır bir sürü il gezdim işimden dolayı. Üç saattir size anlattıklarımı düşünün, başladığım yeri ve şimdi geldiğim yeri görüyorsunuz işte. Hepsi gerçek, hepsi ispatlı, hepsi şahitli. Bu benim hayatım ve şimdi sansürsüz sizin önünüzde sere serpe duran bir gerçek hayat hikayesi.
Saklayacak bir ayıbım yok, alnım açık ama o dernek bana çok kötü davrandı çok kotu hissettirdi. Alt tarafı 2oo lira verdiler ama zorbalık yaptılar resmen.
Koskoca dernekler güya ama inanın sizin şu 2 saatte bana verdiğiniz insani desteği göremedim onlardan.
Şuan benim yerimde olan hali hazırda eminim yüzlerce genç var bocalayan ve desteğe ihtiyacı olan. LGBT ye çamur atacaklarına önce LGBT gibi destek olsunlar bizlere. Hüseyin hoca mecbur değildi bir saat ücreti alıp 3 saat terapi yapmaya ama canı gönülden yaptı bir gün bile hissetmedim aksini.
Bizleri topluma kazandırmak istiyorlarsa mış gibi yapmayı bırakıp gerçekten dernek gibi davransınlar.










« Son Düzenleme: 17 Nisan 2024, 11:14:33 öö Gönderen: psikolog »