Travestiye giden erkekler cinsel ihtiyaçlarını doyurmak için değil, olmak istedikleri kişiliği görmek için o kapıyı çalarlar. Günümüz evliliklerindeki en büyük sorunlardan biride bu konudur. Türk halkı olarak bu konuda da en iyi yaptığımız işi yapar, halı atına süpürürüz.
Peki kimler travestiye gider?
Bu soruya kendi fikrimce cevap vermeye çalışacağım. Ben travestiye giden erkekleri ‘korkak translar’ olarak adlandırıyorum. Bu bireyler anneleri tarafından aşırı kontrol altına alınan, babaları tarafından ise yok sayılan kişilerdir. Öyle ki annesine karşı aşırı bağlanmış bu bireyler bir süre sonra babalarına olan iç güdüsel sevgiyi nefrete dönüştürürler. Erkekliğe duyulan korkularıda burada devreye girer. Kötü bir erkek profili -babaları- ile karşılaşan çocuklar erkek olmaya karşı direnç gösterirler, anne ile bağın aşırılığına sığınırlar. Anne artık bu çocuklar için koruyucu melek niteliğindedir. Onlar için güç demek artık baba değil, anne demektir. Anne iyilerin dostu, kötülerin düşmanı olmuştur. Babadan kaçan anneye sığınan bu çocuklar ergenlik döneminde cinsel kimlik karmaşası yaşarlar. Bunun nedeni ebeveynlerin rolleri şaşırmasıdır. Rolleri şaşıran ebeveynleri tarafından mağdur edilen çocuk artık kendisini erkek olarak nitelemekten kaçınır. İşte erkekliğe başkaldırı bu dönemde kendisini gösterir. Erkeklikten utanç duyan çocuk kadın elbiseleriyle dans ederken özgürleştiğini hisseder. Bu başkaldırı ile içlerindeki isyanı attığını düşünür. Bu isyanı her ne kadar haykırarak yapmak isteselerde, özgüven problemlerinden dolayı söylemeye korkarlar. Ergenlik dönemini sancılı bir şekilde atlatmaya çalışan bu genç korkularıyla özdeşleşmeye başlar. Korkularıyla özdeşleşen genç cesaretini yitişmiş -eksik- bir varlık olarak kendisini görür. Tüm bu duygular karşısında diz çöken genç içindeki aşağılık ve korkaklık ile mücadele edemez hale gelir. Bir sonraki evre ise korkusuz tarafıyla yüzleşmek istemesinden doğar. Bu evre gencin kadınlaşma isteği karşısında cesaretsiz olması ve olmak istediği korkusuz şahıslarla yüzleşme evresidir. Tam da bu evrede trans bireylere karşı cinsel bir çekim sürecine girer. Birey için bu bir cinsel arzu olarak adlandırılsa da, aslında bu olmak istediği kişilik ile yüzleşme isteğinden kaynaklanmaktadır. Bilinçaltı bireyin korkularını -ebeveyn kalıntıları- çoğalttıktan sonra, bir sonraki atak ile bireyi olmak istediği kişiyle yüzleştirir. Genç için cinsellik kavramına sığındığı bu eylem aslında bireyin ebeveynleri tarafından döllenmiş bilinçaltının getirisidir. Bir döllenmiş bilinçaltı yönetimiyle trans bireyin kapısını çalar ve korkusuz tarafıyla yüzleşir. Bu genç trans bireyin yatağına uzandığı sırada cinsel rolünü (aktif-pasif) keşfetme sürecine girer. İşte bu keşif sonunda ya travestiye pasif olur ya da aktif. Bu süreç uzun zamanda almaktadır tabi. aktif başlayıp, pasif olarak devam eden örneklerle karşı karşıyayız diyebiliriz. Gencin cinsel rolü döllenmiş bilinçaltını analiz edebilmemiz için çok önemlidir. Gencin trans bireye aktif olması, korkusuna (kadınlaşma süreci) karşı isyanının göstergesi olmakla birlikte trans bireye (olmak istediği kişilik) karşı hasetlik duygusunun ağır bastığının göstermektedir. Gencin trans bireye pasif olması ise, bireyin aşağılık duygusunun ağır bastığını ve cezalandırılmak (annesi tarafından geçmişte psk-fiziksel şiddetle ilgisi var) istemesinden kaynaklı olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda iki rolünde ortak özelliği bireyin sadomazoşist yanının güçlü olması olarak değerlendirebiliriz. Özet olarak; birey psikolojik kadından biyolojik kadına geçme isteğini terapi yoluyla atmaz ve heteroseksüel kimliğe sığınmaz ise bu süreçten geçmesi olağandır. Aynı zamanda korku cinsel kimlik karmaşasını yoğunlaştıran bir etkendir. Bu konuda devlet ve psikoloji alanı çalışmalar yapmalıdır. Devlet bu bireyleri cinsel özgürlük damgasıyla meşrulaştırmak yerine gençleri bu tür psikoz durumlardan korumakla yükümlüdür. Topluma düşen görev ise bu tür olayları halı atına süpürmek yerine, gençlere el uzatmalı ve yaratanın bizlere verdiği emirleri yerine getirmelidir. Kulun işi yargılamak değil, onarmaktır.