Gönderen Konu: UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI ve EŞCİNSELLİK SORUNU  (Okunma sayısı 4978 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI ve EŞCİNSELLİK SORUNU
« : 20 Mart 2018, 11:07:56 öö »
Selamun Aleykum  hocam
iyi akşamlar
benden hayat hikayemi istemiştiniz ben Bir kaç satır olarak özetleyeceğim ben beş Çocuklu bir ailenin dördüncü evladıyım babam sinir hastası ve gaddar bir insandır annemde onun tarafında onun düşüncelerinde bir insandır babam ne dese annem onu yapardı çocukluğum sürekli onların zorbalığıyla ve işkencelerini çekerek geçti on ve 11 yaşında Sokak hayatına atıldım  ne yazıkki ailem hiçbir zaman arkamda durmadı Çekirdek içini doldurmayacak en ufak muhabbetlerden ötürü ne dayaklara ne zulümlere maruz kaldım ailem bir nevi benim düşmanım gibiydi Yeri gelirdi beni dört 5 saat tuvalette hapsederlerdi Yeri gelirdi babam boynuma ekmek bıçağı dayayıp seni öldüreceğim derdi

Yeri gelirdi annem şişi Ateş'te kızdırıp ellerime sürerdi  Ve bunlardan hep uzaklaşmak için Eve gitmezdim beni çocukluğundan soğuttular çocukluğumu yaşayamadım her şeyimi elimden aldılar  hep rezillik içinde büyüdüm ve her zaman benim millete küçük düşürmek için insanların önünde dövdüler Bu sebeplerden dolayı huzurum olmadığı için Park köşelerinde kuytu köşelerde kaldırım taşlarında kayalıklarda yatıp kalktım Ve bu benim ister istemez psikolojimi bozdu Ve şuan yaşım 24 ne annemi ne babamı sevmiyorum bana yaptıkları şeyleri gözümün önüne geldikçe çıldırıyorum Çocukluğumu dert tasa içinde geçirdiğim hayatım etkisinden kalkamadım evlenmek istiyorum biraz rahatım olsun istiyorum ve eşcinsellik kusurundan dolayı cesaret edemiyorum Allah Rıza'sı için bana yardım edin yoksa kendimi öldürcem

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Ynt: UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI ve EŞCİNSELLİK SORUNU
« Yanıtla #1 : 20 Mart 2018, 11:09:07 öö »
SELAMUN ALEYKÜM HOCAM BUNLARIN HEPSİ VAR BENDE YALNIZ ŞU
[KATI PİNTİ CİMRİ SOĞUK] HUYLARIM YOK ÇOK ŞÜKÜR VE BEN BUNU TEDAVİSİNİ OLURSAM İLAÇLARINI KULLANIRSAM HAYATIMDA NE GİBİ DEĞİŞİKLİKLER OLUR YAZARMISINIZ HOCAM ÇÜNKÜ MÜKEMMELLİĞİ TİTİZLİLİĞİ KURAL ŞART KOYMAYI SEVEN BİRİYİM NE GİBİ DEĞİŞİMLER OLUR BENDE

Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu
Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu kurallar, düzen ve kontrol üzerine aşırı düşünme olarak karakterize edilir. Bu kişiler bir şey üzerinde kontrol sahibi olamama ihtimali varsa  aşırı derecede kaygı yaşarlar ve bu nedenle  bu tür durumlardan kaçınırlar. Kontrol sağlayamadıkları durumlarda ise öfkelenirler. Aşırı kontrollü halleri, madde bağımlılığı, dikkatsiz cinsel ilişki kurma, finansal sorumsuzluk gibi durumları engeller. İş konusunda çok hassas ve kuralcı olduklarından çok başarılı olabilirler.  Rahat ve esnek davranamama, mükemmeliyetçilik, detaylarla aşırı ilgilenme gibi durumlar günlük yaşantılarını çok zorlaştırır ve işlerini yaparken büyük bir zaman ve enerji israfına neden olur. Yapılan işin asıl amacını unutturacak derecede ayrıntılarla, kurallarla, listelerle, sıralamayla, organize etme ve program yapma ile uğraşırlar.  Bu kişiler yeniliklerle ve esneklik gerektiren durumlarla karşılaşınca rahatsızlık duyarlar. Kültürel normlara çok bağlı olmakla birlikte inatçı bir kişilik yapısına sahiptirler. Kuralcıdırlar ve kurallara tam olarak uymasını beklerler.

Mantık adamıdırlar ama bu durum karşısındaki için sıkıcı bir hal alabileceğinden iletişimlerinde zorluk yaşayabilirler. Kuralcılıkları ve detaycılıkları eşlerini ve yönetimi altında olan çalışanları bezdirir. Hataya ne kendilerinde ne de başkalarında tahammül edebilirler. Başkaları tam olarak kendileri gibi düşünüp, hareket etmedikçe onlarla bir çalışma içine girmek istemezler, zorunda kalırlarsa agresifleşirler. Yanlış yapmamak için yaptıklarını defalarca kontrol ederler. Olayların olumlu olumsuz yönlerini sürekli tartmaya çalıştıkları için karar vermekte güçlük çekerler. Duygularını göstermeyip, her zaman mantığı ön planda tutarlar. Mantıklı olmadıklarına inandıkları kişilere öfkelenirler ya da onlarla iletişim kurmak istemezler.  Eğlenceli ortamlardan zevk almazlar. Genellikle katı, inatçı, cimri kişilerdir.
Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu ve obsesif-kompulsif kişilik özellikleri olan kişilerde ön plana çıkan özellikler şunlardır:

Titiz ve Kuralcıdırlar: İş ve özel hayatlarında o kadar kuralcıdırlar ki, her şeyin bu kurallar çerçevesinde yapılmasını isterler. Kurallarını sorgulatmazlar ve mutlaka uyulmasını beklerler. Bu beklentileri aşırı titiz olmalarına yol açar. Kurallara titizlikle uyulmalıdır. Uyulmadığında sinirlenirler. Kendileri kendi kuralları dışına çıkarsa endişe ve kaygı yaşarlar ve kendilerini suçlarlar.

Siyah-beyaz düşünürler: Onlar için orta yol pek yoktur. ‘Ya hep ya hiç’ mantığına göre hareket ederler. Bir iş dört dörtlük olmayacaksa hiç olmasın daha iyidir. Birisi bir hata yaptığında olumlu yönleri görünmez olur. Kurallarında esneme olamaz.

Mükemmeliyetçidirler: Ne kendilerinde ne de başkalarında hataya tahammül edemezler. Her şey dört dörtlük olsun isterler. Onlar için hata olmaması gereken bir şeydir. Herkes her konuda olması gerektiği gibi olmalı, davranmalı ve düşünmelidir. Bunun aksi olursa sinirlenirler ve öfke patlaması yaşayabilirler. Kendileri için hata yapma durumu söz konusu olursa kendilerine kızarlar.

Sinirlidirler: Kurallara uymak ve hata yapmamak o kadar önemlidir ki aksini düşünemezler. Ancak gerçek hayatta çoğu insan onların kafalarındaki kurallar doğrultusunda hareket etmeyeceğinden ve insanoğlu hata yapan bir varlık olduğundan, bu durumlarla karşılaşmaları kaçınılmazdır; dolayısıyla, obsesif-kompulsif kişilik özellikleri olan insanlar gün içinde pek çok kez sinirlilik hali içine girerler ve öfke patlamaları yaşayabilirler.

Kendilerine kızarlar: Obsesif-kompulsif kişilik özellikleri olan kimselerde insan olduklarından hata yaparlar ve kurallarının dışında davranmak zorunda kalırlar. Bu durumlar, kendilerine şiddetli biçimde kızmalarına ve/veya aşırı kaygı yaşamalarına neden olur.

Kaygılıdırlar: Mükemmeli yakalamak ve hata yapmamak konularındaki aşırı hassasiyetleri gün içinde tedirginlik ve kaygı hallerini çok sık yaşamalarına yol açar. Kendileri ve etrafındakilerle ilgili sürekli tetiktedirler, çünkü kendileri ve başkaları her an hata yapabilirler ve bu onlar için asla olmaması gereken bir durumdur.

Detaycıdırlar ve aşırı mantık yürütürler: Her konu ile ilgili detaylı ve mantıklı açıklamaları vardır. Mantıkları detaylar üzerine kuruludur. Detaylar üzerinde durmayı ve mantık yürütmeyi çok severler; aslında detaylara odaklanmadan ve mantık yürütmeden edemezler. Duygusal meselelere dahi mantıkla yaklaşırlar. Aşırı mantıklı halleri, dışarıdan soğuk ve mesafeli algılanmalarına neden olur. Aslında gerçekte de soğuk ve mesafelidirler. Detaycılıkları, bir iş yaparken ya da bir şeyle uğraşırken çok zaman kaybetmelerine ve bunun sonucu olarak da kaygı ve/veya sinirlilik hali yaşamalarına neden olur.

Belirsizliğe tahammül edemezler: Belirsizliği bir çok kişi sevmez, ancak obsesif-kompulsif kişilik özellikleri olan kimselerde belirsizlik korkunç bir durumdur. Kafalarının içindeki kuralları, hataya karşı aşırı tahammülsüzlükleri aslında belirsizliği ortadan kaldırmak ve belirli, sürpriz olmayan, rutin durumları yaratma çabalarının bir sonucudur.

Ertelemecidirler: İnsan için mükemmellik olamayacağı ve hatalar kaçınılmaz olduğu için, mükemmel olamama ve hata yapma durumlarını kaçınılmaz olarak hayatlarında yaşayan bu kişiler kendileri ile ilgili derin hayal kırıklıkları yaşarlar. Bu hayal kırıklıklarının yarattığı kaygı ve kendine öfkelenme o kadar fazla olur ki, obsesif-kompulsif kişilik özellikleri aşırı uçta olan kişiler kendileri ile ilgili bu hayal kırıklığını yaşamamak için hareket edemez hale gelebilirler ya da yapmaları gereken işleri sürekli erteleyebilirler.  Erteleme hali daha çok yeterince kontrol edemediklerini düşündükleri durumlarda kendini gösterir.

Takıntıları vardır: Bu kişilerde özellikle kontrol takıntılarına çok rastlanır. Yaptıkları şeyin mükemmel ve hatasız olması için defalarca kontrol etmeden duramazlar. Obsesif-kompulsif kişilik özellikleri baskın olan kişilerde başka türde takıntı semptomları da sık sık görülür.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Ynt: UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI ve EŞCİNSELLİK SORUNU
« Yanıtla #2 : 20 Mart 2018, 11:09:40 öö »
Selamun Aleyküm Hocam Buyrun Yazdıklarım .
01.11.1993
Ana Rahminden Geldim Dünyaya
5 Fertlik Bir Ailenin Dördüncü Çocuğu Olarak
Agresif Bir Babanın Baskısı Altında Büyüdüm
Sağlık Problemlerimden Dolayı 7 Yaşına Kadar Konuşamadım
10 11 Yaşlarında Sokak Hayatıyla Tanıştım
Anlaşamamazlık Şiddet Baskı Ve Zulme Maruz Kaldığım İçin Sürekli Ailemle Kargaşa İçindeydim
Yaşım Küçük Olmasına Rağmen Ailemden Gördüğüm Onca Yanlışı Hatayı Gurur Yapıp
Eve Dönmemeyi Tercih Edip Sürekli Dışarda Kaldığım Günler Oldu
Bazen Aylarca Bile Dönmezdim .
Özellikle Kış Mevsimlerinde Soğukta Ayazda Çok Zorluklar Çektim
Babam Sanki Bilerek Yaparcasına Hep Soğuk Havalarda Beni Dışarı Atardı Ve Kıyafetlerimi Dahi Vermeyip Beni Karda Kışta Incecik Elbiselerle Ölüme Terk Ederdi
Mücadele Ettiğim Direndiğim Günler Olurdu
Bazen Öyle Soğuk Olurdu Uyku Uyuyamazdım.
Çünkü O Uykunun Bana Ölüm Olacağını Bildiğim İçin
Bir Daha Uyanamayacağım İçin
Sabahlara Kadar Allaha Yalvarıp Dualar Ederdim
Beni Bu Kaderden Koparıp Alsın Diye
Veya Bir An Büyüyüp Herşeyin Hesabını Sorup Bedelini Ödeteyim Diye
Yalnızlığımla Herşeye Göğüs Gerdim
Sokaklarda Park Köşelerinde Terk Edilmiş Evlerde
Yıkık Virane Harabe Yerlerde Kaldım
Yeri Geldi Gece İtiyle Serserisiyle Karşılaştım
Yeri Geldi Ölümle Burun Buruna
Kaldım
Yeri Geldi Organ Mafyaları Tarafından Kaçırılmaya Çalıştım .
Hep Telaş Içinde Geçti Çocukluğum
12 Yaşında Aile Baskısından Gördüğüm Psikolojik Sorunlar Yüzünden Eşcinsel Olduğumu Anladım .
Aklı Selim Olmadığım Halde Bu Beni Çok Üzmüştü
Ondan Sonra Dost Ve Arkadaş Çevresi Tarafından Uyuşturucuya Başladım .
Ve Uyuşturucunun Beni Cinsellikten Uzak Tuttuğunu Anladım
Nefsimi Uyuşturucu İle Köreltmeye Başladım
Gerek Acı Dolu Yaşadığım Hayatın Çilesinden
Gerek Kendimi Kötü Hissettiğim Eşcinsellik Eğiliminden
Kaçmak Kurtulmak İçin Yüksek Dozda Uyuşturucu Kullandım
Yavaş Yavaş Yaşım Büyümeye Başladı
Her Geçen Gün Dahada Acının Dertlerin Dibine Dibine Düşüyordum
Günler Aylar Yıllar Beni Benden Alıyordu Sanki
Ve Derken Artık Hayat Beni Boğmaya Başladı
Yaşadığım Hayattan Hiç Memnun Değildim
Uyuşturucu Sağlığıma Baya Zarar Vermeye Başlamıştı
Bir Yandan Bırakmak İstiyordum
Bir Yandan Bırakırsam Eşcinselliğe Yönelirim Diyordum
Artık Intihara Kadar Gelmişti Durum
Intihar Etmeyi Düşünüyordum
Geceleri Sabaha Kadar Üzüntüden
Yatamıyordum
Derdime Çare Arıyordum
Uyuşturucuya Daha Fazla Yüklenip Ölmek Için Dozunu Arttırıyordum
Öyle Böyle 24 Yaşına Kadar Uyuşturucu
Kullandım
Sonra Sevip Saydığım Bir Abimin Baskısı Yüzünden
Bana Verdiği Değerden Hatrı İçin Uyuşturucuyu Bıraktım
Bıraktıktan Sonra Eşcinsellik Arzularım Çoğaldı
Ve Hüseyin Hocayla Tanışıp Terapilere Katıldım
Herşeyden Arınıp Temiz Bir Hayata Başladım
Geçmişe Dair Hiç Bir Şeyim Kalmadı Umutla Inancla Başardığım Yolda
İlerliyorum
Burdan Mağdur Olan Zor Durumda Olan Bütün Arkadaşlarımada Allahtan Şifalar Ve Metanet Diliyorum
Hayatta Herşey Gönlünüzce Olsun.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Ynt: UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI ve EŞCİNSELLİK SORUNU
« Yanıtla #3 : 20 Mart 2018, 11:55:32 öö »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Ynt: UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI ve EŞCİNSELLİK SORUNU
« Yanıtla #4 : 01 Nisan 2021, 08:26:48 öö »
Anneden sevgi, babadan güven duygusu alamadan derinden sarsılmış olarak büyümüş yaralı bilinçler, bilinç dışının yönlendirmesiyle hayatlarını yaşarlar. Temel güven duyguları eksik kaldığı için acıya karşı dayanıklı olmadıklarından sevgisiz ve güvensiz ilişkilerinin sonucunda içsel gerilimlerini alkol, seks, kumar ve uyuşturucuyla yatıştırmaktadır. Aslında bağımlı kişiler daha anne sütüyle, dünyaya asla güvenilmeyeceğine dair kaçınılmaz ve katlanılmaz "gerçeği" alırlar. İlk iki yıl boyunca tanıdığımız tek dünya olan ailemizde mutsuzluk rüzgarları ardı arkası kesilmeden sürekli esiyorsa; kuşatıcı ve sarmalayıcı ilgi, sevgi ve güvenden yoksunsak lanet olası bir "kader"in esiri oluruz. Bu kader gücünü geçmişimizden alarak ruhumuza yapışır. Bebekliğinde anneleri tarafından çocukluğunda babaları tarafından zedelenmiş hastalar için hiçbir çare olmaması üzücü bir şeydir ama gerçektir.

Alkol, seks, kumar ve uyuşturucu bağımlılıklarında kötü ya da yeterince iyi olmayan anne babaların varlığı, bağımlı bireyin kişilik oluşum süreci açısından hem gerekli hem de yeterli bir sebeptir. Bağımlı birey, annesinin ya da babasının kederlerine, acılarına, mutsuzluklarına damgalanmış kalmış bir bireydir. Bu durumda çocukluktan gelen "kötü anne" yerine "iyi anne" arayışlarını çaresiz sürdürmek, çocukluk yaşlarındaki ebeveyn zulmüne karşı adaleti bulmak için çırpınmanın adı kader olmaktadır.

Bağımlı bireylerin iyileşmesi adına onları kaderleriyle ve şanslarının kötü gitmiş olduğu gerçeğiyle yüzleştirmek, adaletin söz konusu olmadığını, çocukluk yaşlarında duygusal boşluğu ve acısını kimsenin örtemeyeceğini bildirmektir. Geçmiş yeniden tasarlanamaz ve değiştirilemez olduğu için ancak yüzleşilebilir; bu yüzleşme sonucunda içsel kaygı ve korkularımız bir güç kaynağına dönüştürülebilir. Yaratıcı insanlar da erken çocukluk travmaları yaşamışlardır ama "iyi büyümelerini" kendi kendilerine gösterdikleri çabalarla başarmışlardır. Büyük insanların büyüklüğü, çocukluk ve ergenlik dönemlerindeki yaşadıkları belaların içinden alnının teriyle çıkmayı başarmış olmalarından kaynaklanır.

Bağımlı bireyler için yaşam hiçbir zaman kolaylık göstermez. Hiçbir zaman işi kolaydan alamaz ve hiçbir zaman kanaatkar olamazlar.

https://www.habervakti.com/ruh-sagligi-acisindan-anne-baba-ve-cocuk-sorunlari-aile-hastaligi-olarak-degerlendirilmelidir-makale,3770.html