Nasıl bir şey biliyor musunuz?
Eşcinsel hissetmek farklı bir şeydir, anlaması zordur; hatta insan tüm yaşantısını bir şekilde buna göre dizayn etmek ister. Mesela kendimden örnek verecek olursam; ben tiyatro oyunculuğu hayalleri kurana kadar, hep bir şekilde çok para kazanırım, ailemden hatta bu ülkeden uzaklaşırım ve istediğim gibi cinselliğimi yaşarım gibi çözümler üretiyordum kendime içten içe. Ama bu tecrit edilmiş, içine kapatılmış bir hayat hayali idi aslında. Kim ne derse desin, ben eşcinselliği hiçbir zaman doğal bir durum gibi karşılayamadım aslında. Çünkü sevdiğim ile göğsümü gere gere el ele tutuşmak, herkese onu ne kadar sevdiğimi anlatmak ve belki birlikte istediğimiz her yere gitmek istedim, hep her yerde
aşkımızı yaşayabilelim. Eşcinsel aşk ve aşk sandığımız şeyler veya eşcinsel ilişkiler hiçbir zaman bu noktada olamaz. Eşcinsel ilişkide üreme yaşayamazsınız mesela. Bu beni hep düşündürürdü. İnsanın en büyük emellerinden bir tanesi ve belki de onu tamamlayacak en önemli şey üremesi, soyunun devamı, onu yalnızlıktan kurtaracak bir çare aslında yaşlılığı için. Ancak bu eşcinsel ilişkide mümkün olmuyor.
Daha sonra eşcinsel ilişki düşünelim; çok etkilendin, barda karşılaştın ve seks yapmak istiyorsun ama nasıl? Anal seks denediğinde öncesinde bir hazırlık yapman gerekiyor diye biliyorum çünkü o bölgeden affedersiniz ama sıçıyorsun lan! İleri yaşlarda dışkını tutamamana sebep oluyor mesela. Yani bunların bütünü de benim için hep insanın anatomik yapısına aykırı düşen ve hiç kimse tarafından da reddedilemeyecek sebeplerdi. İnsanlar şunu diyebilir; Bırakın bu eşcinselleri diledikleri gibi yaşasınlar. İnanın ben de bunu düşünüyorum; yaşamak isteyen dilediği gibi yaşasın, insanlar istediklerine inansınlar, istedikleri gibi yaşamlarını sürsünler, istedikleri gibi cinsel yönelimlerini veya tercihlerini yaşasınlar, asla buralarda değilim. Ancak ben bunu isteyemiyorum işte. Eski saplantılı aşklarım bana mutluluk vermedi ki. Yalnızca bir insan olarak o çok yüksek duyguları tatmış olmam, daha sonra işime yaradı yapmaya çalıştığım bazı işlerde. Şuna da karşıyım; insanlar herkese karşı farklı bakarken birer sevgi pıtırcığı, anlayış abidesine dönüşürken, eşcinsel duyguları olan insanlara sanki dünyanın en iğrenç insanları gibi, onlarla arkadaşlık dahi yapılmaz gibi; hatta saldırışa geçen davranışlar sergiliyorlar. Ve ne yaptıklarının farkında bile değiller. Belki bu tavır hakim olmasaydı eşcinsellik şu anda çok daha rahat konuşulabilen, irdelenebilen bir durum olsaydı, belki de insanlar doğalarının gereği gibi yaşama haklarının sonuna kadar peşinden gideceklerdi. Ama bu insanlar iyileşmek isteseler de, yaşamak isteseler de her zaman kendi kendilerini, kendi yaşamlarını sansürlemek bir şeyleri saklamak, bir şeyleri herkesten izole bir şekilde yapmak zorunda bırakılıyorlar. Ve bence esas hastalar bunlar!!! İnsanların farklılıklarına öcü gibi yaklaşanlar kendi dini görüşleri, kendi hayat görüşleri, kendi cinsel eğilimleri veya bir zorluk, sıkıntı karşısında kendi takındıkları tavır dışında bir şey yapan veya söyleyen insanlara öcü gibi yaklaşan ve bence dünyada insanlaşma evrimini tamamlayamamış varlıklar dünyanın esas problemi gibi geliyor bana.
Evet LGBT gibi kuruluşlara kendimi hiçbir zaman yakın hissedemedim, onları açıkçası kınamadım da; insanlar bir noktada bir görüş veya eleştiri veya yaşam tarzlarını toplumun kalanına ifade edebilmeliler. Çünkü toplumda bir tabanı var bu insanların ve bu insanlar da toplumun bir parçası. Ancak tıpkı esrarın yasaklanması gibi eşcinsellik olayı da dünyada kasıtlı olarak hep ısıtılıp ısıtılıp insanların zihnine yerleştirilmeye çalışılmış ve LGBT gibi topluluklardaki acılar yaşayan, toplumdan dışlanan ve aslında baksalar da, arasalar da kendilerini anlayabilecek LGBT gibi topluluklardan başka bir mecra bulamayan insanlar buraları dolduruyor ve bir şekilde o topluluğa güç kaynağı oluyor. Ancak LGBT
demek, eşcinsel duygular taşıyan ve hatta ve hatta gey olan, lezbiyen olan, biseksüel olan tüm bireyleri temsil eden bir kurum demek değildir. LGBT gibi kuruluşlar tüm eşcinsellik yaşayan kişileri temsil etme hakkına sahip değildir. Bu düşünce hissiyat tacizine girer.
Çünkü LGBTde aslında bir yaşam modeli var. LGBT derken tüm bu tarz kuruluşları
kastediyorum. Ve bu yaşam modeli herkese uymak zorunda değil. Herkesi kapsamak zorunda değil. Ve herkes LGBTye destek vermek, hoş karşılamakla eşcinsellere hoşgörü, anlayış sağlamış olmuyor.
Hornet gibi uygulamaları düşünüyorum; gerçekten iğrenç ortamlar, iğrenç konuşmalar ve aptalca profillerle dolu. Ya çok fazla özgüveni yüksek, duygularından arınmış, herkesi sikebilirim, sizi sikmemi istiyorsanız adam olun diyen tipler ya da kendini yokmuşçasına sikilecek bir obje olarak gören tipler arasında gidip geliyor profiller. Nadiren de olsa iki sohbet edebileceğiniz insanlar da var. Herkes bir şekilde sansürlü ve gizli vs. vs. vs. Tüm bunlar bir şeylerin doğallığını bozan durumlar aslında. Chat sitelerine bakın, kur yapma flörtleşme diye bir durum asla olmaz; hemen şuranı aç, şunu yap, bunu yap, şöyle düşün, böyle düşün, gibi olaylar gerçekleşir. Sonrasında belki karşınızdaki kişi ile
biraz bilgi birikimi, donanım, iyi niyet varsa sohbet edebilirsiniz. Yani aslında demek istediğim temel şeyler şunlar; eşcinsel yaşam normal bir yaşam modeli değildir. Eşcinsel seks normal bir seks modeli değildir. Bunları söylerken normalden kastım şu; yukarıda belirttiğim eşcinsel lafını duyduğu anda gülmeye başlayan, alaya alan, nefret objesi olarak gören insanların kendilerine seçtikleri normal değil. Bir erkeğin penisinin olması gibi bir normal kastettiğim. Ve eşcinsellerin aslında çok zor bir durumla karşı karşıya olduklarını düşünüyorum. Çünkü eşcinsel ilişki yaşayıp gey hayat modelini benimsiyorsa
da benimsiyor; bu onun için dini anlamda işlenen bir günah olabilir veya dini değerlerini yok sayalım, anatomisine aykırı ve bir süre sonra duygusal ve fiziksel zorluklarla karşılaşmasını sağlayacak bir durum olabilir. Ama bir insanı öldürmekten, hatta her anını dedikodu yaparak geçirmekten, kendinden başka hiçbir şeyi sevememekten, para için tüm değerlerini yok saymaktan daha anormal ve daha yanlış değil bana göre. Tabi ki bu, kişinin karakterine ve yaşam tarzına da bağlı bir durumdur. Çünkü eşcinsel kişi itiraf etse bir dert, tedavi olmak istese başka bir dert. Halbuki bu, sürekli üstü kapanan sansürlenen konuşulması ayıp, komik, günah ağıza bile alınmayan ama aslında yaratıcının o insanları yüzleştirdiği ve gayet insani bir durum. Bir insanın yaşayabileceği bir durum. Ancak birçok şey gibi dünyamızda ne doğru anlaşılmış ne doğru konuşulmuş ne tedavi imkanı sağlayan bir çok aptal
tarafından doğru tedavi edilmiş (elektroşokları, işkenceleri, bilinç silme hipnozlarını veya dini
tavsiyeleri kastediyorum) bir durum olarak en çok istismara uğramış üç beş konudan biridir
diyebilirim. Toplumun büyük bir çoğunluğunu kapsamadığımız için de sanırım kimsenin çok da bir yerinde olmamışız. Ancak yaşadığımız durum tarifi çok mümkün bir şey değil sanırım.
Düşünsenize bir; bir kadını sevmek istiyorsunuz ancak durduk yere kaslı yakışıklı veya çekici bir erkek sizi etkileyebiliyor. Bir erkek olarak (geyler için) üremek istiyorsunuz ama bu imkanınız yok. Etrafınızdaki insanlar ya sapıklıklarından belki sizden faydalanmaya çalışıyor ya da sizi bir hayat tarzına zorunlu bırakıyor. Ve anatomik olarak bir erkeksiniz ve sahip olmanız gereken tek şey belki de bir kadınla seks yapabiliyor oluşunuz ama bu hakkınız yok, bu şansınız yok. Ve bu öyle çok sebebe, öyle çok sonuca ve buna sebep olan öyle çok kirli karanlık şeyi doğuruyor ve o karanlık şeyler tarafından doğrulmuş oluyor ki, bir yanınız hep mahzun, yaralı, üzgün ve kaygılı kalıyor. Ve tüm bunları çok yüksek oranda yalnız yaşamak zorundasınız. Bazı kişiler cinsel kimliği ile barışamayan insanlar diyor!!! Yahu çok merak ediyorum, nasıl bir barışmaktan söz ediyorsun? Cinselliğin var olma ve bu kadar güçlü bir dürtü olma sebebi bana göre insanların genetiklerini aktarabilmesi, soyunun devamını sağlayabilmesi. Tabi ki zevk verir, rahatlatır vs. vs. bir sürü şey ama çoğu insan, cinsellik çevresinde bir hayat yaşıyor, aksi mümkün değil ki!! Ve senin bu gibi temel bir dürtünde, bu kişiler gibi temek hakların yok!! Ne ile barışacaksın? Hem mesela ben yıllarca tiyatro yaptım ve devam edeceğim. Tiyatro ortamlarını ve o ortamlardaki insanları az çok tahmin edersiniz, yüzde doksan dokuz oranında herkesin Evet bu senin tercihin diyeceği bir ortam. Çoğunluğunun yadırgamayacağı, yadırgasa bile sana yansıtmayacağı, seninle olan ilişkilerini etkilemeyeceği bir özellik haline geliyor bu bende. Ama ben orada dahi bunu hiç istemedim. Hiçbir zaman tiyatroyu eşcinselliğimi özgür kılacağım bir arena olarak ele almadım. Hani çevre baskısından falan söz ediliyor ya, ona atıfta bulunuyorum.
Tamam, ailenden saklarsın ama ben aileden birçok şey saklayan bir insanım zaten. Bu benim için çok çok ciddi bir sorun değil ki! Bu barışmalısın diyenlerin yorumunu şuna benzetiyorum; aslında elin yok ve bununla barışmalısın! Kansersin ama kendini kötü hissetmemelisin! Bunlar ne kadar mümkün ki? Her zaman o kişiler içlerinde bir şeylerin eksik olduğunu düşünür, hisseder. Belki evet, bunu tedavisi olmayan bir durum, hastalık olarak gösterenler ve maalesef ki öcü muamelesi yapanların sadece konuştuğu bir dünyada, bu insanlar için bu özelliklerini rahat bir şekilde yansıtabilecekleri, yaşayabilecekleri ortamlarda bulunmaları daha iyidir. Başka pek bir seçenek de kalmıyor gibi zaten. Yani eşcinsellik taşıyan insanlar, dünyadaki yedi buçuk milyar insanın bize sunduğu iki üç seçenekten birisine mecbur bırakılıyor aslında. Sen böylesin; ya tövbe et dine yönel, kimseyle evlenme, izole ol, ya bununla barış ve bununla barışan insanlarla birlikte ol ve aslında çok da hazmedemeyeceğin bir durumun normal olduğu bir dünya içerisinde yaşa, diğer taraflarına hemen hemen gözlerini kapat ve biraz daha mutlu ol, ya da bastır duygularını ve evlen, yokmuş gibi yap ki bence bunun sonuçları en kötüsü. Başka bir şey söyleyen, anlayan ve dinleyen maalesef çok az insan var. Hatta varmış!! İyi ki tanımışım sizi Hüseyin hocam ve iyi ki geliyorum terapilere diyorum kendime. Yolculuk zor, uzun ve inanın nereye varacağımı ben de bilmiyorum ama yolda olmak insana iyi geliyor...