Gönderen Konu: DERSLERDEN SOĞUMUŞ ÖĞRENCİLERİN KISIR DÖNGÜSÜ  (Okunma sayısı 5846 defa)

bureax

  • Administrator
  • Jr. Member
  • *****
  • İleti: 62
    • Profili Görüntüle
DERSLERDEN SOĞUMUŞ ÖĞRENCİLERİN KISIR DÖNGÜSÜ
« : 11 Aralık 2018, 09:57:23 ös »
DERSLERDEN SOĞUMUŞ ÖĞRENCİLERİN KISIR DÖNGÜSÜ

Başarısız ve dersten uzaklaşmış bir öğrenci kısır bir döngüye girmiş ve
çıkamıyordur. Başarısız öğrenci, anlayamadığı için okuyamaz; okuyup konulara
girmedikçe merak ve ilgi duymaz; merak ve ilgi duymadığı için okumaz.

KISIR DÖNGÜ NASIL İŞLER?

BU KISIR DÖNGÜ NASIL KIRILIR?

Kısır döngü, işin içine girebilmek için etkili olabilecek bir strateji ile
kırılabilir. Başarmak zorunda olduğu öğrenme konusu ne olursa olsun, öğrenci,
o konuyu, mutlaka kendi bilgi ve anlayış durumuna uygun düzeyde bir kitaptan
öğrenmeye başlamalıdır. Kısır döngüden çıkmak ve öğrenme yolunda ilerlemek
için başlama noktası olarak seçilecek uygun düzey, öğrenci için ne çok kolay, ne
de çok zor bir düzeydir. Çünkü okunan bilgiler çok basit olursa öğrenecek fazla
bir şey olmaz ve bıkkınlık duyulur. Çok zor olduğu zaman hiç anlaşılmadığı için
ümitsizliğe düşülür. Öyle ise, uğraşılan konu ne olursa olsun, okumak ve
öğrenmek için seçilen içerik, bilinmeyen, fakat bilinenlerle bağlantıya getirilerek
biraz çaba ile anlaşılabilecek düzeyde olmalıdır. Anlamanın da ilgi duymanın da
sırrı bu noktadadır. Bilmemek, fakat bildikleriyle anlayabilecek konumda
olmak, anlamayla birlikte ilgi doğurur.

İSTEK VE AZİM YAPILAN İŞİN İÇİNDEN ÇIKAR
OKUMADIĞIM
İÇİN MERAK VE
İLGİMİ
ÇEKMİYOR

MERAK VE
İLGİMİ
ÇEKMEDİĞİ İÇİN
OKUMUYORUM

ANLAMADIĞIM
İÇİN
OKUMUYORUM

Görülüyor ki istek ve azim gibi, ilgi de yapılan işin içinden doğmalıdır.
Kişi kendi bilgileriyle bağlantıya getiremeyeceği zorlukta bir içerikle
uğraşırken, ona ‘’anlamaya çalış, ilgi duy, konsantre ol, dikkatini ver’’gibi
kişinin içinde bulunduğu durumun psikolojik gerçeğini hesaba katmadan
öğrenciye öğüt vermek, onu büsbütün ruhsal çatışma içine itmekten başka sonuç
vermez. Gerekli olan öğüt değil, isteği, ilgiyi, azmi işin içinden doğduracak
uygun düzeyde içeriklerle öğrenmeyi mümkün hale getirmek, anlama zevkini
tattırmaktır. Anlamak zevk verir, ilgi uyandırır, güven duygusu aşılar. Bu güzel
duygular, öğrenciyi daha fazla okumaya sevk eder. Onun istek ve azmini arttırır
ve onu, tadını aldığı iş için bir çalışma programı yapmaya teşvik eder. Bu
noktaya gelmiş öğrenci, derece derece daha ileri, ama hep biraz çaba ile
anlayabileceği kitaplar seçmelidir.

HİÇBİR ÖĞRENCİ VE BİREY KENDİ GERÇEK KAPASİTESİNİ

KULLANMAMAKTADIR

Potansiyel kapasitenin son sınırı bilinemez. Fakat son sınırın, şu ana kadar
gerçekleşmiş kabiliyetten daha yüksek olduğunu ortaya koyma şansı, bireyin
kendi elindedir. Bir benzetme yaparak durumu açıklamak gerekirse, potansiyel
kapasite bir tohumdur. Tohum şu ya da bu kalitede olabilir. Ama o tohumdan,
kendi potansiyelinin elverdiği en iyi nitelikte bir bitki elde etme, toprak, iklim ve
bakım koşullarına bağlıdır. Aynı tohum koşullara göre, iyi ya da kötü bir bitki
meydana getirebilir. Tohum neyse odur. Ama aynı tohumla, koşullara göre çok

ÖĞRENCİLER DERSLERDEN NEDEN SOĞURLAR?

Dersten soğuma ve okumadan uzaklaşma, anlama ümidini kaybetmek ve kendi kapasitesinden şüpheye düşmek yüzündendir. İnsan kendisini yeniden küskünlüğe ve karamsarlığa sevk edecek nahoş bir işe doğal
olarak el atmak istemez.

değişik kalitelerde bitki elde edilebilir. Tohumun potansiyeli hiçbir koşulda
bilinmeyeceğine göre, Bu çeşitli kalitelerin hapsi, ideal koşullarda meydana
gelecek kalitenin altında olacaktır. Bunun gibi öğrencilerin ve bizlerin
potansiyel kapasitesi, yeteneği ne ise odur. Kimse doğuştan gelen potansiyel
kapasitesini değiştiremez. Ama ideal koşullara yaklaşarak, potansiyel
kapasitesini daha büyük oranda gerçekleşebilir. Yani koşulları olumlu yönde
hazırlayarak, son sınırı bilinmeyen kendi potansiyel kapasitesini, şu andakinden
daha yüksek bir başarı derecesine çevirebilir.

[1] ÖZAKPINAR, Prof.Yılmaz ‘’Verimli Ders Çalışmanın Psikolojik Koşulları’’ Say. 13-23