Nedim 25 yaşında. Aile Doğu Anadolu kökenli ama o İstanbul da doğmuş büyümüş. Bilinç düzeyi çok yüksek çok fazla kitap okuyan idealist bir genç. Babasının üçüncü eşinden olan çocuğu. Bir sürü abisi ablası ve yine bir sürü de kardeşi var.
Biliyorsunuz artık benzerlikleri; tekrara düşmek istemiyorum. İstisnalar hariç çoğunlukla aynı hikâye; Baba sakin, silik, pasif. Anne dominant, kontrolcü, aşırı düşkün.
Nedim şöyle özetliyor bu aile durumunu kendince:
‘’Çocuk aklımla çok etkilenmiştim o yüzden aile denince aklımdan hiç çıkmayan yüzlerce örnek içinde size ilk şunu anlatıyım. Babamdan bir gün bisiklet istedim. Yazlıkta kuzenler akrabalar hep birlikteyiz, hepsinin bisikleti var ben de istedim. Anneme daha yeni araba alınmıştı. Maddi durumumuz hep iyiydi, buna rağmen babam: ‘’oğlum annene araba aldım ya, nereye istersen annen seni götürür’’ demişti. Babam o an benim gözümde fezaya konuştu sanki.
Babamla pek bir anım yok, çok görüşmezdik işkolik olduğu için eve çok gelmezdi, zaten çok eşli bir insan olduğu için de az görürdük yüzünü. Bir sevgi bağı kurulamadı aramızda çocukken.
Yaygındır bizim oralarda çokeşlilik, farklı bir kafa yapısı, anlamakta zorlanıyorum ama kendimi bildim bileli her şeyi anlamaya çalışıp empati yapmak zorunda hissediyorum ve bu büyük bir yüktü omzumda. Bu empati olayı bizim gibilerde çoktur, herkesi anlamak isteriz, anlaşılmayı beklediğimizden dolayı. O yüzden çok yorucudur. Toplumda empati yoksunluğu çok ama biz de bunu uçlarda ve yoğun yaşıyoruz.
On yaşına kadar annemle birlikte yattık, kardeşim doğdu ilgi ona kaydı. Allahtan öyle olmuş çünkü annemin ilgisi biraz tehlikeli bizim için. Kendini hırpalar ama bize de zarar vermiş o aşırı sevgisi, bunu hep birlikte şimdilerde anlıyoruz.
Hala aynı kafada şimdide kardeşime aynı şeyi yapıyor. Aynı aşırı korumacılık, üstümüze titreyerek yaşıyor anneliğini. Bize bağımlı bizi de bağımlı yapmış kendine. Pamuklara sarılmak denen şey güzelmiş gibi algılanır dışardan ama sonuçları kişilik gelişimini çok etkiler.
Bizim annemizde babamızda, annemdi. Onunla baş başaydık her konuda onunla muhataptık. A dan z ye her şeyimizi kontrol altına alan, sürekli gözetleyen sürekli yaptırım uygulayan. Beşkardeşiz en büyüğü benden dört yaş büyük ve benden sonrada 3 ve 4 yaş küçük kardeşlerim var.
Babamın tavrı tüm çocuklarına karsı aynıydı ama annemin tavrı öyle değildi.
Baba silik evet ve bu büyük bir faktör ama benim bu sorunu yaşıyor olmamın sebebi annemin aşırı dominant olması. Diğer kardeşlerimde bu farklılık yok ama hiç birinin de ruh sağlığı yerinde değil. Hepsinin psikolojik sorunları var. Terapilerden sonra anladım önceden kardeşlerimin özel olduklarını düşünürdüm ama artık onları da görüyorum, aşamadıkları çok sorunları var.
Artık aşağı yukarı anladınız değil mi benzerliği? Nedim de o çocuklardan işte; sessiz sakin, köşe yastığı gibi oturan, sürekli anne eteğinde, anne ne derse onu yapan, içe kapanık uslu çocuklardan. Annenin her açıdan zapturapt altına aldığı.
13 yaşlarında sezinlemiş kendisindeki farklılığı Nedim. Ama hiç irdelememiş hiç kafa yormamış.
‘’Ben farklıyım demeden, hiç yadırgamadan karşılamıştım kendimi ve bir çare ya da anlam arayışım yoktu, çok uzun süre bunun normal olduğunu düşündüm. Cinsellik buydu. Başka tanımım yoktu. Hiç bir hissim yoktu. Kendi cinselliğini keşfetmek düzeyinde olağan dışı bir duyguya kapıldığımı hatırlamıyorum; korku endişe yoktu. Sıradandı yani ben farklı olduğumu hiç düşünmedim öyle algılamadım demek ki.’’ Diyor.
Sonra seni terapiye yani bir nevi arayışa iten ne oldu peki?
Zaten çok az ve öz arkadaşım vardı liseye kadar, onlar tarafından hiç dışlanmadım akran zorbalığı yaşamadım.
Lise zamanında hislerimde dozaj arttı ama o zamanda çok üzerine düşmedim aslında. Lise sona doğru değiştim, yıpranmaya başladım ve bunun biraz zor bir durum olduğunu hissetmeye başladım. 15 yaşındaydım. Erkek arkadaşlarım kız tavlamak için büyük çaba içindeydiler. O çaba ben de yoktu, o zaman sanırım içimden normal bir şey yaşamadığımı anlamıştım.
Dozaj arttı derken neyi kastediyorsun? Neydi seni yıpratan?
Hiç internet yazışması, buluşması yaşamadım, frenledim hep kendimi. Bir defa çok istedim ama yapmadım. Yükledim o uygulamaları bir gün sonrada sildim. Bir daha da hiç yüklemedim. Millet internette gezerken ben hamamlarda gezdim.
Hamam mı?
Evet Hamam gezilerim çok sıklaşmıştı. Hamama gidip orda vakit geçirmek hoşuma gidiyordu. Ufak tefek bir şeyler birkaç kere yaşandı ama anal bir duruma gelmedi hiç. Hamamdaki tanışmaları dışarıda görüşmelere döndürmedim. Tecrübeleniyordum aklımca ve tabi zevk alıyordum. Benim cinsellikten anladığım mastürbasyon şekli buydu. Daha çok izlemek, görmek dokunmak şeklinde ilerliyordu her şey. Hamamın kıyısında kösesinde kaçamak heyecanlar, dakikalık flörtler yaşanıyordu. Bu da yetiyordu.
Hüseyin hocayla konuşun bu hamamlar kısmını ona uzun uzun anlattım. Hamamlar hakkında söyleyecek çok şeyi vardır ama ben şimdi size anlatmakta zorlanıyorum hocaya sorun lütfen.
Ben zaten normal bir eşcinsel değilmişim bunu söylüyor hoca.
Hayatım konusundaki kararsızlıklarım gibi cinsel tecrübe konusunda da kararsızlıklarım başladığında daha hiçbir kadınla deneyim yaşamamışken ya da anal fiziksel bir ilişki denememişken kafam son derece sisliyken bir boşluk anımda ilk defa oral bir ilişki yaşadım.
Bir kere oldu ama sonrasında aylarca çok rahatsız oldum, duygusal süreç benim için çok zordu. Aylarca fiziksel kısmı da beni benden aldı. Çok büyük kabusum olmuştu o deneyim.
Buluşmadan önce merakıma yenildim o kadar romantik o kadar sevgi doluydu ki tam olarak istediğim şeyi sunmuştu, buluşmaya kalktım ama asla evine gitmem diyordum! Evine kadar da gitmiştim! Sürüklendim, resmen akışa teslim oldum. Evde yaşananların bana olan tavrının sevgiyle romantizimle yakından uzaktan alakası yoktu. Evden çıkıp metroya yürürken gerçekten çok büyük ruhsal çöküntü yaşadım ve bunu hiç unutmadım. Tanımadığım biriydi evine gittim deneyimledim ama her şey çok feciydi, korkunçtu. Sadece oral yaşanan bir ilişki bu kadar zul geldiyse tamamını yaşadığımda ne hissedeceğimi düşünmekten bile kaçtım.
Kararsız bir insanım, hayatımın her aşamasına nükseden bir kararsızlık sorunum var. Suçu kimseye atamıyorum belki öyle olsa daha rahatlayacağım. Ben de taciz, tecavüz gibi bir yıkılma yok, olanlar daha çabuk iyileşiyor ama ben de çok derin bir duygusal boşluk var, sevgisizlik var. Hep arafta olma hali benimki.
Anne zaten dramatize etmeyi seven biri ve aşırı ilgi, duygu, sevgi yüklemiş hep bana, baba ise duygusuz sevgisiz biri. Babadan kaynaklı o boşluk hiç dolmuyor içinizde hem de öte yandan anneden dolayı eş zamanlı narsisizm eviriliyorsun bu denli şımartılma içinde.
Boşluğu dışarıda arıyorsun; dernekte, sosyal etkinlikte, topluluklarda arıyorsun işte. O içimdeki boşluğu böyle doldurdum. İnanın en ufak bir ilgiye kapılıp gidiyoruz biz. En küçük şefkatte yamuluyoruz en küçük bir ihanette bunalıma sürükleniyoruz. Sevildiğimizi düşündüğümüz biri çıkarsa ve sonra o kişi bize şaşırtırsa çok fazla dibi görüyoruz.
Nedim babanın kendi annesi ile arası nasıldı var mı bir fikrin ya da bilgin?
Babaannemi yeni kaybettik çok ilişkimiz yoktu hatta ismimi bilmezdi. Beni simayen torunu olarak bilirdi ama inanın adımı bilmezdi. O kadar çok torunu vardı ki suçlayamayız onu. Tanıdığım kadar şefkatli biriydi, anneme kaynanalık yapmazdı.
Dominat değildi, rahattı. Misal annem her şeyi yapar bizim için, öyle bir verir ki kendini, kendini yok edercesine ama babaannem öyle değildi.
Bir konuda çok eminim, amcalarım içinde en çok babam düşkündü annesine. Babamı bir kere ağlarken gördüm oda cenazede.
Ve işin ilginç yanı dedemden hiç bahsetmezler, ne babam ne amcamlar babalarından hiç bahsetmez. Ben de tanımadım dedemi çünkü erken ölmüş. Dedemin mezarı nerde bilmem, o kadar söyleyeyim, yani bizi dedemin mezarına hiç götürmediler ama babaanneye 2 yıl oldu 5 kere götürdü babam mezarlığa ziyarete.
Amcamlarım babamı babaları sayarlar, onlara babalık yapmış, onlarda baba görürler. Oysa o benim babam ama ben babalık hiç görmedim.
Adamlar kaç yaşına gelmiş babamdan 2 yaş sadece 2 yaş küçük amcam kaç yaşına gelmiş hala her derdinde gelir babama anlatır babam manevi destek olur hatta dünya kadar parayı hiç iplemeden verir onlara ama bana bir bisiklet almamıştı işte.
Annemi de yeni yeni anlamaya çalışıyorum, görseniz yaşını göstermez 50 yaşında Arapça ve Farsça öğrenmeye çalışan bir kadın, en önemlisi de ben teşvik ettim. Eve kapanıktı hep, sadece çocuklarıyla baş başa ama ben terapiden sonra bir şeyleri fark edip yönlendirdim annemi. Artık kendine zaman ayırıyor annem, onun kadar inatçı bir kadın olamaz dünyada inanın ama şuan benim gazımla liseyi bitiriyor dışardan. Sağlıklı sevgiyle düzgün iletişimle çok şey değişiyor, bunu yaşayarak anladım terapilerde.
Çıkış noktam eşcinsel yönelimlerimdi ama bakın ben ne çok şey öğrendim, resmen dönüştüm. Aileme bile dokundum. Annemi bile dönüştürdüm.
İşte bu yüzden heyecanlıyım biz değiştireceğiz çok şeyi, en azından yakın çevremizde, kendi hayatımızda ve dedim ya uzaya bile çıkacak bizim nesil.
Karşıt bir fikrin olması gerek, artık sadece ‘’kabullenin’’ demekle olmuyor, kabullenmiyoruz İklim hanım.
Değişmek değiştirmek istiyoruz!
Arafta kalmak bizimkisi. Hangi tarafı seçeceğimize dair sağlıklı karar verme hakkımız yok mu bizim? Özgürlükse bu da bir özgürlük değil mi? Bizim niye bu hakkımız elimizden alınıyor?
İşte bu yüzden ben sizinle uzun uzun terapi ile başlayan sürecimi konuşmak, nasıl olumlu yönde yol alışımı anlatmak için görüşmek istedim. Çünkü benim için önemli olan kısım bu. Benim gibi sıkıntılarla sınananlara ve bu kitabın okuyucusuna katkım bu olsun isterim.
Sen nasıl istersen Nedim, çünkü içinizden geldiği gibi anlattıklarınızı dinlemeyi çok önemsiyorum. O yüzden sözünü kesmedim. İlk deneyimin olan o evden çıktın kendini çok kötü hissediyordun. Lise sondaydın kafa iyice karışmıştı orada kaldık oradan devam edelim istersen.
Tabi İklim Hanım sırayı çok bozmayalım beni yönlendirin yoksa ben sabaha kadar anlatırım.
Sabaha kadar dinlerim hiç sıkılmam.