‘Mutsuzluktan söz etmek istiyorum /Dikey ve yatay mutsuzluktan /Mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun / Sevgim acıyor/…/ Kimi sevsem/ Kim beni sevse’
Yaşamın belki de en kutsalı, en masumiyeti olan şey çocukluktur. İster yırtıcı bir hayvanın olsun ister en vahşi ırk olan insanın olsun. Bebeklik çocukluk dönemidir.
Freud a göre; kişilik ilk 5 yılda oluşur ve daha sonraki yıllarda işlenir. Yani kişiliğimizin temeli çocukluk döneminde atılır. Ve daha sonra da bu temel değişmez kolay kolay. Diğer bir çok psikolog, psikiyatrist tarafından benimsenen ekollerde çocukluk çağının kazanımları, kayıpları ve travmaları geleceği, yetişkinliği etkilediğini kabul etmiştir. Uzun lafın kısası ‘Çocuk insanın atasıdır.’
Yazımın başında alıntıladığım şiir Turgut Uyar’dan ‘ Acıyor’. Alıntı yapmamın nedeni ise mutsuzluktan bahsedeceğim. Hatta alçaklıktan, namussuzluktan, iki yüzlülükten bu yüzden alıntı yapma ihtiyacı duydum.
Tüm dünyada dağılımı eşit olan bir problem var. Zengin-fakir, Doğu-batı ayrımı gözetmeksizin görülen bir problem, evet çocuk istismarı. Bu öyle bir lanet ki ufacık bir çocuğu kullanıyor cinsel amaçları için ve ona ömrü boyunca kolay kolay kurtulamayacağı bir yük ve ağzını kapalı tutması gerektiği bir sır yüklüyor. Dünyada ki tüm tacize uğrayan çocuklar bu sırrı bilir. Susmalısın! Bu normal bir şey değildi fakat bu söylenince anormal bir tepkiye yol açacak bir sır. İşte bu yüzden tacize, tecavüze uğrayan tüm dünya çocukları sırdaştır. Bugün sırdaşlardan biri olarak yazıyorum . Mutsuzluktan söz etmek istiyorum sizlere. Ve ufacık yaşta ellerime tutuşturulmuş pimi çekilmiş bu bombanın blöfünü görüyorum. Korkmuyorum.
Kendi istismarımı anlatmam gerekir öncelikle, tam olarak ne zaman başladı bilmiyorum ama okul öncesi dönemlerimdeydi. Bu istismara uğradığım kişi ise akrabalarımdan biri. Benden yaşça büyük birisiydi. Oyun oynardık, ağabey diye sevdiğim saydığım biriydi. Ailem güvenip onla tek bırakırlardı gönül rahatlığıyla beni. Önceleri uzun öpüşme adını verdiği dudaktan öperek başladı. Tüm bunlar sanki birer oyunmuşçasına devam etti. Daha sonra ise ufacık çocuğu mastürbasyon yapmaya zorladı. ‘beyaz bir sıvı gelecek hadi bakim’ diye. Kendimi kastığım yaşadığım mide kramplarımı unutmam ( siz de unutmayın yazının devamında ilginçleşecek çünkü.).Daha sonraları ise sırayla birbirimizi anal yoldan (buraya uygun kelimeyi çok aradım fakat bulamadım üzgünüm) s..mek. 6 yaşında bir çocuğu s..mek daha sonra onu üstüne çıkarmak hala bu anlar aklıma geldikçe delirecek gibi oluyorum.Daha sonra ise bu olaylar bitti. Nasıl derseniz orasını hatırlamıyorum. Fakat aile çevresinde hep bulundu. Yeri geldi örnek gösterildi, yeri geldi aynı masada yemek yedik . Çünkü ben bu olayı unuttum bir şekilde. Bir gün annemle tartışırken oradaydı ve bana bağırdı. ‘sen ne biçim bir insansın. Anneye öyle denir mi?’ Falan filan işte o gün anımsamaya başladım. ‘ Ya sen, sen nasıl bir insandın?’ Hikaye olağan geçiyordu. Ben çenemi kapattım yıllar aktı. Ne laf ettim, ne söz fakat bir sorun vardır. Mide kramplarım. Bazı dönemlerde başlıyor. Gece pik yapıyor. Daha sonra yavaş yavaş kayboluyordu. Çok stresli olduğum zamanlarda yada bir kadınla ilk kez birlikte olmaya yaklaştığım zamanda bu mide kasılmalarım tıpkı o 6 yaşında mastürbasyon yapmaya zorlandığım zamandaki gibiydi. O zaman anladım ki bu olayla yüzleşmeden kurtulamayacaktım. Lise bitti üniversite zamanları. Artık tamamiyle düşmanım ona, bulunduğu ortama gitmiyor adı anıldığı an basıyordum küfürü. Bir gün annem ondan ne kadar efendi diye bahsederken küfür ettim yine. O da sen ne fenasın neden böyle yapıyorsun değince. Gerçekten bilmek ister misin? Diye sordum. Zira her gerçeği her kulak duyma hazır değildir. Söyle değince anlattım olayı ağladı, üzüldü, kendince hatalar buldu, sorumsuz bir anne olmadığı konusunda örnekler buldu. Haklıydı sorumsuz değildi. Birtanecik annemdi fakat bu berbat dünyada çok fazla saftı. Sorunu buydu. Evimize bir daha giremedi. Ben zaten onla görüşmeyi kesmiştim. Biraz rahatlamıştım. Mide kramplarım çok nadir oluyor oda stres yaşadığım durumlarda. Birkaç kere onunla oturup konuşup yüzleşmeyi istediysem de olmadı. Bana da zor geldi üstelemedim. Ta ki o güne kadar.
Evlenecekmiş. Beni davet etti gitmeyi reddettim. Neden gelemeyeceğimi sorunca yalan söyledim. Yalanı alalel acele söylediğimden dolayı ertesi günün Pazar olduğunu hesaplayamadım ve yalanım ortaya çıktı. Tekrar sordu neden böyle davranıyorsun bizlere değince sizlere değil sadece sana çünkü ben hatırlıyorum. 6 yaşındaydım ben, oynattığın oyunları hatırlıyorum ve kaldıramıyorum bu yüzden gelmeyeceğim dedim. Belli ki o unutmuştu fakat anımsadı keşke suratını görebilseydim. Yıkım yaşadı. Allah belamı versin dedi. Benden koca olmaz hakkını helal et dedi. Hakkımı helal ettim desem Allahı kandıramam dedim. Tek şartım var evleniyorsun. İyi bir eş, iyi bir baba ol. Çocuğun ne bunları yaşasın ne de bunları yaşatsın başkalarına bunun başarırsan helal olsun başka türlü helal değil dedim.Korkma dedim. Seni rezil etmeyeceğim bir daha da bu konuşmayı yapmayacağım. Sana tavsiyem sende erkeksen geçmişinle yüzleş psikolojik destek ol benim gibi dedim.
Konuşma bittiğinde rahatladım. Avucumdaki bombayı eline vermiş hatta kıçına sokmuş gibi hissettim. Benim bunca düşünceli uykusuz gecemi, acılarımın hepsinin sırası ondaydı. Ben çocukken sustuğumun bedelini ödedim. O bundan sonra yaptığının bedelini ödeyecek kendi vicdanında. Üstümden büyük bir yük indi. Bana son ahkam kesmeye kalktığında ona müthiş bir düğün hediyesi verdim.
Bundan sonra ne olacak bilmiyorum. Dünya savaşından çıkmış devlet gibiyim. Harap, yorgun, bitkin. Yaşım geldi hala uzun bir ilişkim olmadı. Bu sorunda yaşadığım bu istismara bağlı travmadan miras bana. Ama elbet aşacağım. Çünkü ben korkumla yüzleştim. Hesaplaştım ve artık güçlüyüm. Yaralarım var fakat geçecek bu yüzden ki aynı şiirden bölümüyle bitiriyorum.
Sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse