Erkeklerle olan bağlantımın koptuğuna dair endişelerim var. Bağlantı ile demek istediğim onları örnek almamam. Küçük çocuklar çevredeki erkeklerin taklidini yaparlar. Kız çocukları annelerinin makyaj malzemelerini kullanırlar. Benim çocukluğuma dair erkek ya da kadın olmakla ilgili bu tür bir anı yok. Kadın kıyafetleri giymekle ilgili hatırladığım anneannemin eteğini giymekti fakat bunu yaptığımda kadın değil komik oluyordum sanki daha çok. Bugün de kızların kıyafetleri ilgimi neredeyse çok az çekiyor. Erkeklerin kıyafetleriyle ilgileniyorum. Ananemin eteğini giymekle birlikte, diğer kuzenlerimin davranışlarını düşünürsem, onlar böyle bir şey yapmıyordu. Sanki onların içinde bu davranışları önleyen bir mekanizma vardı bende ise hiçbir şey yoktu. Bir kız gibi değil de cinsiyetsiz gibiydim, onların içindeyse erkeklik oluşmaya başlamıştı.
Erkeklerin çocukken diğer erkekleri örnek aldığını biliyoruz. Fakat benim neden buna dair bir hatıram yok, ben erkekleri hiç mi örnek almadım. Zaten şu anda kendimi tanımlasam, feminenle maskulen arasında; maskulene daha yakın.
Yaşımız büyüdüğünde de fark etmeden davranışını yada tavrını benimseyip örnek aldığımız insanlar olabiliyor. Ancak ben son zamanlarım için konuşmasam da gençliğim ve çocukluğumda erkekleri örnek aldığımı hatırlamıyorum. Birkaç defa erkek arkadaşlarımın benim tavırlarımı kopyaladığını ve kendilerine aktardıklarını gördüm; çünkü onların beyni beni erkek olarak algılıyor. Fakat ben bir erkekten bana bir tavır, davranış geçtiğini bilmem.
Bunun bilinçli olarak ben erkek olmak istemiyorum gibi bir düşünce sonucu gerçekleştiğini sanmıyorum. Bence tamamen bilinç dışı olan bir süreç sonucunda erkeklere karşı olan bağım kapalı ve oradan bana veri gelmiyor. Ben bu kapanmanın doğal, insan yaratılışı gereği olmadığını düşünüyorum; bende olmaması gereken birşeyler var. Geçmişte bir şey olmuş ve böyle bir mekanizma geliştirdiğime inanıyorum. Erkeklerden bir veri alamadığım içinde tavırlarım yeterince maskülenleşemiyor.
Bunun aksine birde feminenleşme konusu var. Çocukluğumdan beri fazla kibardım ve bu durum beğeni toplardı. Özellikle ortaokul döneminden sonraki dönemde örnek alıp davranışlarını benimsediğim çok fazla kız arkadaşım ve kadın oldu. Kadın gibi düşünmek, davranmak iyidir, doğrudur diye bir düşünce ile hareket etmediğimi net olarak hatırlıyorum. Bir düşünceye dayanarak değil, sadece o an o şekilde davranınca kendimi iyi ve güçlü hissediyordum ve daha rahat ediyordum. Fakat örneğin kendimi bir video da izlediğimde kendimden tiksiniyordum. Bir erkekte bu hareketler olmamalı diye düşünüyordum. (Bu hareketler aşırı feminen hareketler değildi ancak çoğu erkeğin de yapmayı tercih etmediği hareketlerdi, hatta direk yapmazlardı)
Maskulen tavırları olan bir insanın, çocukluğundan beri yaptığı gözlemleri ile, izlediği filmler ile, kendisine anlatılanlarla kendisine bir çok erkek davranışı biriktirdiğini; bunları tekrarlayarak bugünkü davranış kalıplarını sağlıyorlar bence. Ayrıca bu işlem hala devam ediyor gibi görünüyor, yaşı ileri olmasına rağmen insanlar birbirlerinden tavır alabiliyorlar.
Bu düşünceye örnek olabileceğini düşündüğüm bir gözlemim de var. 2 parçadan oluşuyor.
Arkadaşlarımla Cem Yılmazı izlemeye gittiğimde bazı şeyleri fark ettim. Furkan, Dilek ve ben gittik. Furkan film boyunca çoğu kez kendi kendine güldü, Dilek ve bense genelde birlikte güldük. Yani bazı espriler erkeklere komik geliyor bazılarıysa kadınlara. Esprilerde cinsiyet var demek istemiyorum fakat kendimizle ilgisi olduğunu düşündüğümüz şeylere gülüyoruz. Benimle ilgisi olanlar Dilekle de ilgili. Örneğin Anadolu Lisesi okumuş çocuğun İngilizce ile imtihanına üçümüz birlikte güldük. Either orlar, neither norlar gerçekten de kabus gibidir çünkü.
İkinci olarak Avrupa Yakasından bahsedeceğim. Aradaşlarımla Avrupa yakası hakkında konuşurken; erkeklerin Burhanı komik bulurken Şahikayı o kadar da komik bulmadığını fark ettim. Bende tam aksi bir şekilde Şahika çok komik, Burhana o kadar da gülmüyorum. Kızlar Şahikayı daha fazla komik bulmak üzere Burhanı da oldukça komik buluyorlar. Sanki erkeklerin aklında çelik bir süzgeç var feminen olan herşeye dair, kadınlarda bu derece yok. Ancak bende aksi şekilde maskülen unsurlara karşı bu süzgeç var. Bu durum beni şüpheye düşürüyor, yani bende doğal olmayan bir biçimde erkeksi şeylere engel var.
Babamın onu örnek aldığıma dair inancı, kuzenimin sen babanı örnek almıyor musun çıkışı bana garip geldi. Neden örnek almak bu kadar doğal onlar için. Benim için doğal olan istediğin gibi olmak, kendin gibi olmak. Bunu duyduğumda çok şaşırmıştım.
25.01.2014
Emre Beye bu görüşmemizde az da olsa ay savaşçısından bahsettim. Bu çizgi filmi çocukluğumdan üniversiteye kadar izlediğimi anlattım. Hatta az önce de izledim. Bu çizgi film ile ilgili bir konu dikkatimi çekti. Bu daha önce yazdığım erkeklerle bağımın kopması yazısı ile bağlantılı.
Çizgi filmde öncelikle mars savaşçısı dikkatimi çekmişti. Onun özel bir gücü vardı, ateşi kontrol edebiliyordu ve güçlü bir savaşçıydı. Daha sonra Neptün ve Uranüs savaşçıları dikkatimi çekti. Zaman zaman Jüpiter ve Plüton da dikkatimi çekti. Bunlarda güçlüydü. Çizgi filmde başka savaşçılar daha vardı. Örneğin Venüs, Satürn ve Merkür savaşçısı hiç ilgimi çekmemişti. Bunlar güçleri ile ön planda değillerdi. Zekâlarıyla ve güzellikleri ile ön plandalardı. Yani ben kimin güçlü olduğunu görüyorsam dönem dönem onunla ilgileniyordum. Tek kriterim güçtü.
İlgimi çekiyor ile demek istediğim, onun tipik hareketleri ve tarzı. Örneğin Neptün savaşçısı iyi bir yüzücüydü ve bende onun gibi güzel yüzmek isterdim. Mars savaşçısının eliyle bir takım hareketler yapıp elinden ateş çıkarmasına çocukluğumdan beri hayran oldum ve elimle onu taklit ettim.
Burada bir konu bunca umutsuz şeyin yanında mutluluk vericidir. Ben onların kıyafetleri ile ilgilenmiyordum. Kısa etekleri vardı, saçları uzun ve güzeldi. Tokalar, erkek arkadaşlar vs. Bunların hiç biriyle ilgilenmiyordum. Diğer erkek çocuklarının kafasının içinde hep bir filtre olduğunu düşünmüşümdür. Bu filtreye feminen olan şeyler takılıyor, makuleleri de alıyorlar bence. Mutluluk verici olan şey şu, benim kafamda da bir filtre var ancak diğer erkek çocuklarının ki gibi değil. Fakat benim aklıma kadın gibi giyinmek yatmıyor.
Ben bugün erkek kıyafetlerine ilgi gösteririm, erkek gibi görünmek isterim. Benim sorunum erkek gibi davranmamak ve cinsel yönelimim. Benim kafamdaki filtre öyle tuhaf ki, erkeklerden gelen davranış kalıplarını yani maskulenliği almıyor ancak dış görünüme geçiş veriyor. Feminen davranış kalıplarına ise izin veriyor ancak kıyafetlere izin vermiyor. Kadınların kıyafetleri ancak kafamdaki erkek kalıbına uyarlanıp da günlük hayata dökülüyor.
Şimdi ay savaşçısına dönelim. Orada gayler de vardı. Sailor Starlights. Bunlar sabahları takım elbise ile dolanır savaş sırasında ise uzun çizmeler ve sütyenleri ile adeta bir kadına dönüşürlerdi. Ancak ben bir gay olmama rağmen onları hiç örnek almadım, hiç benimsemedim. Benim kafam büyük ihtimalle onları erkek olarak algılıyor ve bir erkekten gelen veriyi kafam almıyor. Dediğim gibi erkeklerle bağım kopmuş ve ben hatırlamıyorum. Kendim ile birebir özdeşleşebilecek bir örneği reddediyorum bilinçsizce. Benim için kendini ortaya koymanın yolu kadın gibi olmaktan onların davranışlarını benimsemekten geçiyor.