Eskiden kendimi erkeklerden üstün bulurdum. Çünkü izole edilmiş dünyamda kendi değer yargılarım vardı. Emin değilim ama galiba kadınların daha güçlü olduğunu düşünüyordum. Şöyle düşünürdüm, erkekler kaslarının gücüyle haklı veya haksız bir yolla bir şeyleri elde eder, kadınlarsa zekâlarıyla (dişilikleri) onların ellerindekini alıverirlerdi. Erkekler kötü ve güçlü, kadınlarsa mağdur ve zekiydi. Doğanın düzeni buydu.
Ben erkeklerden bu anlamda üstündüm. Çünkü onlar benim yukarıda yaptığım bu yorumu yapamıyorlardı. Ben bir erkektim doğru fakat bir şekilde bu sözde gerçekleri bildiğim için ve bu yorumu yapabildiğim için üstündüm.
Kadınlar yaratılışları gereği üstündü, bense erkektim. Fakat erkek yaratılışlı ancak kadınları düşünce yapısına sahip olabilmem beni kadınlar karşısında ezmiyordu. Farklı bir konuma yerleştiriyordu. Kadın zekası ve erkek gücünü bir arada taşıyabiliyordum. Bu düşünce yanılmıyorsam ergenlik döneminde kurgulandı, 17 yaşıma kadar da sürdü. Fakat kadın yöntemlerine, tarzına olan ilgim daha öncelerine dayanır.
Kafamda lisede örnek aldığım idoller vardı. Annem, matematik ve geometri öğretmenlerim. Eğer onlar gibi davranırsam bende ilerleyebilirim diye düşünüyordum. Tarih öğretmenim bir erkekti ve herkes ona hayrandı, bende severdim şahsen. Hem kişiliğini hem başarısını takdir etmiştim ama onu örnek almadım hiç her nedense.
Sonra ne oldu da erkekler yükseldi hatırlamıyorum. Düşünüyorum da daha lise 2 ye gidiyorken bile bu düşünceyi taşıyordum. Lise 3 te farklı bir okuldaydım. Üniversiteye giriş meselesi önemliydi ve bende lise 3 te bastıracağım diye bir süre güdülenmiştim. O dönem hayatı biraz denemelerde aldığımız puanlar olarak algılyordum. Örneğin bir denemeden yüksek aldığımda kendimi sanki hayatımın tüm sorunlarını çözmüş gibi hissedebiliyordum bir süreliğine de olsa. Beni uyandıran şey okul birincisi olan erkek bir arkadaşımın ve bazı diğer erkek arkadaşlarımın benden daha başarılı olmuş olmaları olabilir. Eskiden de daha başarılı erkekler olmasına rağmen uyanmamam, sanırım hayatın o zamanlarda lise sonda olduğu gibi denemelerle paralel gitmemesi ile ilgili olabilir.
Bugün erkekler mi üstün kadınlar mı üstün bunu tam olarak kestiremiyorum. Sanırım erkekler diyorum. Sanki daha iyi niyetli olduklarını düşünüyorum. Erkekleri üstün bulurken kadınları da yavana atmıyorum. Kadınlar adet olmak, çocuk doğurmak gibi zorlu durumlarla baş etmek zorunda olduklarından sanki erkekler diyorum. Kadınlarında özel yetenekleri var ve kadınlarda kendilerine gerçekleştirme imkânı bulduklarında çok güçlü hale gelebiliyorlar. Eskiden kadınları üstün tuttuğum zamanlarda, kadınlar zeki iken erkekler direk geri zekalıydı, yani arada uçurum vardı, şimdi erkeklerin üstünlüğü derken bu uçurum yok.
Erkekleri daha üste koymak için neden mi arıyorum bilemedim. Eğer bunu yaparsam erkekliğimi besler içimdeki ateşi güçlendiririm diye düşünüyorum. Geçmişte kadınlara çok olumlu anlamlar verdiğim gibi şimdi bunu erkeklere yapmaya çalışıyorum. Fakat bunu yapınca ben yükselmiyorum, erkekle yükseliyor ben olduğum yerde iyice küçülüyorum.
Aklımı dinlersem mutlu olacağım. Ben şöyle düşünüyorum. Herkes değerlidir fakat kendinin daha değerli olduğunu düşünenler tökezlerler. Çünkü hayatta ne yapmamız gerektiğini bilmiyoruz fakat yapılacak onca güzel şey var ve ömrümüz bunları gerçekleştirmeye yetmeyecek. Kendinin değerli olduğunu düşünenler tökezler, çünkü keyif almaktansa ömürlerinden bir miktar süreyi böyle aptalca düşüncelerle harcarlar.
Bir sınavda arkadaşını geçmek mi daha keyiflidir yoksa ona yapamadığı soru hakkında yardım edip, onun sana minnettar olması mı? Hayat bir yarışma olarak algılanmamalı. Çoğu kez kazanılan yarış değil, paylaşılan dostluk, güzel anlar akılda kalır ve keyif verir. Böyle durumlarda yarışı kazanamasak bile atılan dostluk adımı bizi fazla fazla teselli eder.
Aklımla hareket ettiğim zaman eski sefaletim olmuyor. Fakat ben aklını çok az kullanan biriyim. Hep bir uykudaymışım gibi bilinçaltımla hareket ediyorum. Aklımla bilinçaltımı nasıl değiştiririm bilmiyorum fakat kurtuluşum aklımı kullanmaktan geçiyor.