Gönderen Konu: Milliyetçilik Üzerine Akıl Oyunları  (Okunma sayısı 7583 defa)

alıntı

  • Global Moderator
  • Full Member
  • *****
  • İleti: 142
    • Profili Görüntüle
Milliyetçilik Üzerine Akıl Oyunları
« : 23 Temmuz 2009, 06:18:29 ös »
Etolojist Konrad Lorenz bazı kuş türlerinin yumurtadan çıktıklarında neden annelerinin peşinde yürüdüklerini kendine dert edip kaz civcivleri üzerinde çalışmaya başlar. Önce, civcivler yumurtadan çıkmak üzereyken anne kazı saklar. Sonra civcivler yumurtadan çıkar çıkmaz Lorenz yürümeye başlar ve civcivlerin kendisini takip ettiğini görür. Lorenz daha sonra anne kazı ortaya çıkarır ama civcivler anne kaza ilgi göstermezler ve yine Lorenz’in peşinde yürümeyi tercih ederler. Lorenz gözlemleri ve deneyleri sonucunda bu civcivlerin yumurtadan çıktıklarında gördükleri hareket eden ilk nesneyi takip etmeye hazır olduklarını keşfeder ve bu duruma ‘basımlama’ (imprinting) adını verir. Bu ‘basımlama teorisi’ Lorenz’e Tıp ve Fizyoloji Nobel’ini getirmekle kalmaz, teori psikoloji alanında da büyük ilgi uyandırır. İnsan yavrularında da ‘basımlama’ çeşitleri olup olmadığı üzerine kafa yorulur. Ama ne yazık ki Rönesans’ın birçok bilim dalı üzerinde çalışan polimatları yerlerini tek bir bilimin odasına kapanıp diğerlerinden bihaber yaşayan mütehassıslara bıraktığı için 70’lerde bu ‘basımlama’ teorisi siyaset bilimi toprağında kendisine yeşerecek yer bulamaz. Siyaset bilimi ideolojilerle, sistemlerle ve kitlelerle o kadar meşguldür ki bütün bunların üreticisi olan ‘birey’ siyaset bilimiyle uğraşanın hep kör noktasına denk gelmektedir. Dahası ‘birey’i tanımayan siyaset bilimi bir ‘grup varlık’ olan insanın, içinde yaşadığı grupla olan etkileşimlerine, yani grup psikolojisine de oldukça uzaktır. Siyaset biliminin ‘kitle’ ifadesini kullanırken sergilediği rahatlık esasında sürekli değişen, başkalaşan, dinamik ve hareketli olan insan topluluklarını tek bir kelime ile anlatmak gibi kolay bir yol seçmenin rahatlığıdır. Bu yaklaşım, bir stadın tribünlerinden dev bir ağızdan çıkar gibi yükselen ve tınısıyla, oktanıyla bir insanınkinden çok farklı olan sese kulak verip, o tribünleri tek bir yaratığın doldurduğunu düşünmek gibidir. Psikolojik yaklaşım ise, o büyük vücuttan çıkan sese kulak verirken aynı zamanda o sesi oluşturan küçük ses parçalarını da duymayı ve hatta o ses parçalarının sahiplerinin nasıl olup da aynı yerde toplandığını ve aynı cümleyi, aynı anda söylediğini anlamayı amaçlar. Psikolojinin ‘grup’ terimini kullanarak ifade edecek olursak, siyaset bilimi grubun ne söylediği ile ilgilenirken psikoloji, grubun nasıl, neden ve hangi zihin aşamalarından sonra böyle söylediğine eğilir. O halde, insanın, özne veya nesne olarak, içinde bulunduğu her olayla ilgilenmek zorunda olan psikoloji bu noktada siyaset bilimine de bir takım teorik katkılarda bulunabilir.
Bugün rahatlıkla söyleyebiliriz ki sosyal bilimlerde ‘milliyetçilik’ kavramının açıklığa kavuşmuş, nihai bir tarifi yoktur. Hele bir ideoloji olarak milliyetçiliği tanımlamaya kalkıştığımızda kitaplar arasında kaybolmak işten bile değildir. Bu belirsizliğin ve karmaşanın yine birçok karmaşık ve belirsiz sebebi olduğu da iddia edilebilir belki, ama bu kaçamak izahlarla yoluna devam etmeye niyeti olmayanların kafasındaki istifhamı yok etmek için başka bir metodolojiye ihtiyaç vardır. Fenomenleri kabaca açıklamaya çalışan, sürekli soyut kavramlar etrafında dolanarak ve peşin kabullerden yola çıkarak hükme varan bir düşünme tarzının elbette ki birçok aksayan tarafı olacaktır. Böyle bir düşünme tarzının yerine en azından birkaç somut kavramı istinat noktası olarak belirleyerek yola çıkan bir akıl yürütmeyi koyacak olursak, vardığımız sonuca herkesten önce kendimiz daha çok itibar gösteririz. Mesela, akıl yürütürken kitle kavramı yerine o kitleyi oluşturan somut bireyi başlangıç noktası olarak kabul etmekle daha gerçekçi sonuçlara veya sebeplere ulaşmak mümkün olabilir. Bir futbol takımı mağlup olduğunda, mağlubiyetin sebeplerini tetkik ederken o takımı oluşturan oyuncuları yok sayarak “takım kötü oynadı” gibi bütüncül bir yaklaşım sonraki maçlardaki mağlubiyetlerin önünü almaya yarayacak bir analiz değildir. Belki de tek sebep iki orta saha oyuncusu arasındaki anlaşmazlıktır ve oyuncuları birer birey olarak kabul etmeyip onları takımın yeknesak dişlisi sayan bir bakış bu basit sebebi keşfedemez ve soyut olan ‘takım’ kavramına takılır kalır. Bireyden yola çıkarak akıl yürütmeyi benimseyen bir metodolojinin ‘milliyetçilik’ kelimesi üzerindeki bulutları tamamen dağıtacağını tabii ki iddia edemeyiz, zira tek başına bireysel psikoloji ‘grup varlık’ olan insanın kognisyonunu bir bütün olarak izah edemez. Bir grubun içinde nefes alıp veren birey zihni, grubun oluşturduğu atmosferin muhtevasını da sürekli ciğerlerine çekmektedir. Bununla beraber birey psikolojisini hazmetmeden grup psikolojisinin teoriğine dalmak bizim farklı kılmaya çalıştığımız akıl yürütme tarzımızın eski yanılgılara düşmesine sebep olabilir. Bu sebeple, ilk etapta bireysel psikolojinin sınırları içinde kalmayı ve bu sınırlar içindeki coğrafyayı tanıtmayı amaç edinmemiz gerekiyor. Gözlem alanımızı daralttıkça daha fazla ayrıntıya vakıf olabiliriz ve bu şekilde tartışılmaktan aşınmış konulardan sıyrılıp başka tartışma alanlarına açılmamız mümkün olur.

Murat BEYAZYÜZ
Dr., Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Psikiyatri Kliniği

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4384
    • Profili Görüntüle
Ynt: Milliyetçilik Üzerine Akıl Oyunları
« Yanıtla #1 : 19 Mart 2012, 12:05:20 öö »
27 Mart 2011 Pazar akşamı TV5 Ana Haber Bültenindeki söyleşide
"eşcinsellik hakkında"
gündemdeki eşcinsel parti adaylarının varlığını konu alarak konuşma yaptı.

http://www.youtube.com/watch?v=u1iMl9dDm-o&feature=related  tıklayınız


http://www.youtube.com/watch?v=tYzUWd-BFag&feature=related tıklayınız


26/12/2011 tarihli Radikal Gazetesinde sitemiz ve eşcinsel terapiler hakkında
yayınlanan makaleye ulaşmak için tıklayınız

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1073587&Yazar=PINAR_OGUNC&Date=26.12.2011&CategoryID=97#