Gönderen Konu: BİSEKSÜEL ERKEKLER : KENDİ YÜZÜNÜ ARAYAN ADAM  (Okunma sayısı 8462 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
BİSEKSÜEL ERKEKLER : KENDİ YÜZÜNÜ ARAYAN ADAM
« : 03 Şubat 2013, 04:15:41 ös »
Bugün yine düştüm yollara bir sürü aktarmadan sonra mecidiyeköye geldim. Aylardan sonra tekrar buradayım dedim. Özlemiştim birazda. Pek fazla değişiklik yoktu. Yine kaldırımlar tıka basa dolu, yine bir sürü otobüs yolcu indirip bindiriyordu. Ve defne apartmanı da yine bir köşe de sessiz gelip geçenleri izliyordu. Görüşmeye geç kalacağım endişesi vardı yine ama kulak asmadım sallayıp geçtim ve  da yetiştim.  Merdivenleri ağır ağır çıkarken yine o garip duyguya kapıldım. Kim bilir benim durumum da olan kaç kişi bu merdivenleri çıkmış ve sonunda da sağlığına kavuşarak hızla merdivenleri inip tünelin sonundaki ışığa doğru koşmuştu. Ve kim bilir kaç kişi merdivenleri çıkarken benim düşündüklerimi düşünmüştür veya hangi ruh halindedir. Hep bu hislere kapılırım merdivenlerde. Sonra zile bastım ve içeri girdim. İçeri sessizdi, her zamanki bekleme yerimde değilde farklı bir yere oturdum ve masanın üstündeki kitapları karıştırdım. Ne heyecan vardı ne de endişe. Gayet sakindim. Sonra Hüseyin hocanın seansı bitti, beni çağırdı odasına, yine karşısına oturdum. Aynı şekilde rahat ve sakindim. Böylelikle başladık seansa. H.k. ilk müjdeli haberi de verdi. Seanslar artık ... tl olmuş diye. Biraz şaşırsam da aslında bekliyordum bu haberi içime de doğmuştu. Sağlık olsun artık bir şekilde vereceğiz parasını.

Bugünkü seans ne garipti ne gergin geçti ne rahatlattı beni. Son birkaç seanstır kendimi Hüseyin kaçının yanında neşeli hissediyorum. Yani genelde gülüşerek geçiyor seanslar tabi benim için böyle.  Neyse konuşmaya başladık. Hayatımdaki kızla nasıl tanıştığımızdan bahsettim biraz. Onunla ilgili olumlu düşüncelerden ve geleceğe yönelik korkularımdan. Biri tarafından sevilip önemsenmek güzel bir duygu benim için ama aynı zamanda onunla eğer ilerisi varsa yani evlilik işin içine cinsellik girdiğinde bu düşünce beni korkutuyor. Çünkü türk toplmunda ilk gece- bekaret vs gibi konular çok önemli olabiliyor. Hem erkek hem kadın açısından.  Benim için de önemli. Belki geri kafalı diyebilrsiniz ama evleneceğim kızın bakire olmasını isterim, çünkü geldiğim toplumda da bu böyleydi, bize bunlar anlatıldı böyle yetiştik.  Ve bu yüzden bir sürü cinayetler ve intiharlar da yaşanabiliyor. Ama benim korkum daha çok karşımdaki bayanı hem cinsel hem de duygusal yönden tatmin edebilmekti. Bu düşüncem üzerinde konuştuk. Şimdilik bunu düşünmenin bana zarar verdiğini ilk olarak duygusal bir yakınlaşma olduğu takdirde cinsellik boyutunun da zamanla hallolacağını söyledi. Şimdi ve şuan yapmam gereken sadece doğal davranmak ve duygusal olarak bir şeyler yaşamak. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum.

Beni en çok şaşırtan ise h.k. nın bana benim eşcinsel olmadığımı, olsa olsa biseksüel olabileceğimi söyledi. Buna sevinsem mi üzülsem mi inansam mı bilemedim.  Örneğin internette dolaşırken çıplak bir erkek vücudu gördüğümde ilgimi çekebiliyor, ama sadece vücudu. Yalnız bu düşünceyi ben fantezi olarak kullanmıyorum, o an için beni etkiliyor ve unutulup gidiyor. Yani o resmi veya görüntüyü kafamda erotikleştirip  eyleme dökmüyorum. Ve işin ilginç taraflarından biri de şu. baktığım resimdeki kişinin vücudu bana çekici gelse de hemen yüzünü görmek istiyorum ve yüzünü beğenmediğimde de bendeki o etkisi hemen sönüyor. Şimdiye kadar hep böyle oldu. Sanki aradığım bir yüz var ama hiç kimsede bulamıyorum o yüzü, bulursam belki de âşık olacağım ona. Ama şimdiye kadar hiçbir güzel vücutta bulamadım o yüzü. Şöyle bir teorim var: belki de aradığım ama bulamadığım o yüz benim yüzüm. Ben böyle düşünüyorum bunu. Kendimi arıyorum bence etkilendiğim erkek bedenlerinde. Yalnız yanlış anlaşılmasın ben hiçbir erkekle yatmıyorum ya da gay bir ilişkim yok.

Biseksüellerde sanırım duygu ve erotizim karşı cins ve eşcinsellere kayıyor. Duygusal olarak heteroseksüele ilgi besliyorsa cinsel olarak da kendi cinsine veya tam tersi. Şimdi düşününce mantıklı geliyor. Ve bu problemli aşmanın yolu da sosyal bağlarımı kuvvetlendirmek ve yeni insanlarla tanışmak, biraz da bencillik yapmak.  Beni zaten zorlayan kısmı da bu, bunu da aşabilirsem kendime olan güvenim artacak ve hem duygu hem düşünce hem de cinsellik karşı cinse yönelecek.  İnsanlarla iletişimde baskın rolü ben üstlenemiyorum, içimde bir korku kendine güvensizlik oluşuyor, bu duygu da beni diğer insanlardan uzaklaştırıyor. Yani biriyle tanıştıktan sonra sohbet nasıl gidecek, sıkılacak mı sohbetimden, bir süreden sonra da konuşacak bir şey bulamıyorum. Tıkanıp kalıyorum. Yani doğal olamıyorum, içimden geldiği gibi konuşamıyorum, kendimi sınırlandırıyorum. Hazır cevap olmayı çok isterdim. Biri bana bir şeyler dediğinde anında cevabını vermeyi gerçekten çok istiyorum. Tıkanıp kalmak istemiyorum. Offfff..

Tabi bu bir anda olacak değil zamanla benim uğraşımla doğru orantılı olarak. Bu düşünceyi düşünmek bile beni sevindiriyor ve umut veriyor.

Gerçekten hk hocama teşekkür ediyorum. Onunla ilk görüştüğümüzdeki benle şimdiki ben arasında dağlar kadar fark var diyemesem de çok anlamlı farklar oldu. En azından hayatımda bir kız var ve kendimi sorgulamaktan, aşağılamaktan vazgeçtim, tırnaklarımı yemiyorum. Tırnaklar daki sıkıntı da buradan kaynaklanıyordu.

Sonra hüseyin bey benim tembel bir insan olduğumu söyledi. Bencil ve tembel b ir insanım. Tembellik boyutu şöyle düşünsel açıdan tembelim. Resim yeteneğim olduğu halde bunu kullanmadığımı, üretmediğimi söyledi. Resimler de sosyal ilişkiler kurmak ve geliştirmek açısından önemli dedi. Evet insan sadece sözcüklerle veya el kol hareketi ile iletişim kurmuyor. Bir sürü anlaşma şekilleri var ve resim de bunlardan biri. Ama şuan içimde o istek hiç yok. Yine de denemeyi düşünüyorum. Bakalım nasıl sonuçlar elde edeceğim. Düşünsel boyutta entelektüel yazılar bekliyorsunuz benden. Şunu diyeyim de ben bu açıdan pek yetenekli değilim. Lise de bile kompozisyondan en fazla 80 alabilmiştim. Gerçekten düşüncelerimi bir sıraya koyup onları düzenli olarak yazamıyorum.

DSM IV ten bahsetmiştiniz. Hani eşcinselliğin hastalıklar sınıflandırılmasından çıkarılıp 3. Bir cinsiyet olarak ilan edilmesi. Ve toplumda yaygınlaştırma politikalarının yoğunlaştırılması, eşcinsel lobilerin kurulması , eşcinsel evliliklerin ve ilişkilerin arttırlması, medyanın özellikle  bu konuda baskın rol olması çok düşündürücü. Sokakta yürürken o kalabalık içinde acaba bunlardan kaçı eşcinsel diye kendime sorup durdum. Ve dikkatimi çeken eşcinsellik üzerine hiç bilimsel araştırmalar yapılmıyor son yıllarda Okuduğum erkek eşcinseller için onarım terapisi kitabındaki araştırmalar genelde hep 1970 li yılların araştırmaları…

  Bu durmdan rahatsız olanlar ve tedavi olmak isteyenler de çeşitli engellerle karşılaşıyor, susturuluyor. Bütünü bunların altında yatan sebep bence aile kavramını ortadan kaldırmak, çocuk sahibi olmayı durdurmak. Toplumu ayakta tutan temel dinamikleri aile, din, kültür, tarh vb. dinamikleri dinamitle uçurmak. Ve tamamen serbestliğe dayalı, hiçbir ahlaki sınırlandırmanın olmadığı, sorumlulukların olmadığı, sadece bedensel hazların yaşandığı bir dünya oluşturmak… kaos halindeki dünyamızı tamamen kaos haline dönüştürmek, popüler kültürle insanlık tarihinin içine etmek. Büyük oranda da bunu başarıyorlar.  Hani bu tür eşcinsel lişikler erkeğin ve kadının yaratılışına aykırı. İster tabiat ana deyin ister Allah yarattı deyin, ozaman sadece erkek veya sadece kadın olurdu dünyada. Ama her ikisi de var ve bunlar birbirini tamamlıyor. Üreme, kültürün gelecek kuşaklara aktarılması böyle oluyor. Bunun dışında nasıl olabilir ki. Bir erkek bir erkeği nasıl dölleyebilir veya bir kadın bir  kadını nasıl dölleyebilir. İkininde biyolojik yapıları aynı. Eşcinsel yaşamın bir sürü mantıksız saçma tarafları var. Bunlar sadece bir kaçı. Ve dine inan kişilerde lut kavmini bilirler: onlarda da varmış bu ilişkiler, Allah bu topluluğa peygamber göndermiş ve yaptıkları şeyin çirkin olduğunu, tövbe etmelerini ve yaratılışlarına uygun davranmalarını emretmiş. Buradan da şöyle bir sonuç çıkabilir. Eşcinsellik tedavi edilebilir bir şey, olmasa neden Allah öyle emretsin, doğuştan olan bir şeyi neden yasaklasın.sonuçta beni bu şekilde Allah yarattı deyip işin içinden çıkılabilirdi ve istediğin ilişkiyi yaşayabilrdin. Ancak ayette ise şiddetli şekilde karşı çıkılıyor ve tövbe edilirse de töbvelerin kabul olacağını buyuruyor. Demekki bu bir hastalık ve tedavisi de var.

 Yine tedavi olmak isteyenler de diğer eşcinseller tarafından aşağılanıyor (sözde üçüncü cinsiyet olanlar), bu işe kendini adayan hüseyin bey gibiler ise hem tehdit hem küfür ve binbir çeşitl şeyle korkutulup sindirilmeye çalışılıyor.

Arkadaşım beden benim bedenim ve hayatta benim. Ben bu durumdan memnun değilim ve bana verilen bedene ve biyolojiye uygun yaşamak istiyorum. Neden tedavi olmama karşı çıkıyorsunuz. Tamam siz istediğinizi yapın, ister eşcinsel evlilikler yapın ister hayatınız boyunca, ki bu da pek uzun ömür olmayacak (bir sürü hastalıklar), her gün başka birinin yatağında gözlerinizi açın. Eğer özgürlük diyorsanız ve bir taraflarınızı yırtıyorsanız kendiniz için bu durumdan rahatsız olanların da özgürlüğünü kısıtlamayın. Evet bazen şarlatan psikologlar veya doktorlar çıkabilir amaçları garibanların umutlarını çalmak ceplerini doldurmaktır. Ancak hepsi aynı değil ki. Gerçekten bu yola başkoyan ve birçok kişiyi iyileşitiren doktorlar da var. Hüseyin Bey de bunlardan birisi. Hocam size sabırlar ve başarılar diliyorum. inşaAllah birgün herkes sizin ve bu yola başkoyan diğerlerinin emeklerini görüp size haksızlık ettiklerini anlarlar.

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: BİSEKSÜEL ERKEKLER : KENDİ YÜZÜNÜ ARAYAN ADAM
« Yanıtla #1 : 04 Ocak 2015, 09:55:48 ös »