Sadizmde öfke dışarı yönelmiş, mazoşizmde ise kişinin kendisine dönmüştür. Bu iki sapkınlık türü de, yok edici niteliği geride kalmış da olsa zarar vermekten ve zarar görmekten kaçınmayı da içeren sevgi duygusunu yaşama aşamasına gelinememiş olduğunu gösterir.
Sapkınlıklarla ilgili bu bilgilerden sonra, bu içeriğin her zaman sapkınlık anlamına gelmediğini de söylemem gerekiyor. Ya da şöyle ifade etmeye çalışayım: Dürtü içeriğinin bebeksi ve çok öfkeli olması kişiyi sapkın yapmaz; sapkınlığın koşulu, bu dürtü içeriklerinin benimsenmiş olmasıdır. Benimsenmişliğin ölçüsü çoğu zaman sapkının kendisini diğer insanlardan üstün hissettiği orandadır.
Bebek anneliğinin yetersiz olduğu durumlarda hem dürtünün gelişimi çok yavaş ve yetersizdir hem de bebeğin haz kapasitesi gelişemez. Bebekliklerinde yetersiz annelik almış insanların orijinal nitelikteki yok edici öfkeleri çok fazla olacağından, hem dürtüleri bebeksi içerikler taşır hem de öfkeleri cinsel fantezilerine yansır. Ancak bu insanlar başkalarına zarar vermekten çok korkarlar ve öfkeli içerikteki cinsel fantezilerinden dolayı kendilerini suçlu hisseder, bunları herkesten saklarlar. Benimsemedikleri ve utandıkları fanteziler onlara ciddi ölçüde azap verir ama bu fantezileri kurmadan dürtüsel bir boşalım yaşayamadıkları için, bunları mastürbasyon amaçlı kullanırlar. Bu kişilerin dürtüleri cinsel bölgelere erişememiş, daha çok anal bölgede yoğunlaşmıştır. Bununla birlikte, kimlikleri eşcinsel olarak oluşmadığı için, çoğu zaman hayatlarında eşcinsel ilişkiler yer almaz ve anal seks, fantezilerinde önemli bir yer tutar.
Burada yeri gelmişken eşcinsellikle ilgili yaygın bir yanlış bilgiyi ele alalım. Bir insanın dürtülerinin anal bölgede yoğunlaşmış olmasıyla eşcinsel olması arasında hiçbir ilişki yoktur. Eşcinsellik, bir kimlik özelliğidir; eşcinsel kimliğin oluştuğu durumda, kişi dürtülerini kendi cinsiyle yaşayacağını, dürtüsel nesne olarak kendi cinsinden insanları seçeceğini, onlara âşık olacağını, kimlik özelliği olarak oluşturmuştur. Bir insan, kendisi için dürtü nesnelerinin hangi cinsten olacağına 3-5 yaş arasında karar verir. Bir erkek çocuk, ben erkeğim ve sevgililerim de erkek olacak, diye bir kimlik oluşturduysa, eşcinsel olacaktır. Sevgililerin hangi cinsten olacağının belirlenmesi, cinsel kimliğin bir parçası olarak benimsenir. Bu yüzden, eşcinsellik sapkınlık değildir; sadece dürtülerin yaşanacağı sevgi nesnesinin kendi cinsinden seçilmiş olmasını ifade eder.
Bu anlamda, dürtüsel gelişme bozukluğu nedeniyle dürtülerin anal bölgede yoğunlaşmış olması bir kimlik özelliği değildir; dolayısıyla seçim değil, fiziksel bir durumdur. Bunu değiştirmek kişinin elinde değildir, bu bir mecburiyettir. Eşcinsel bir kimliği olmayan erkeklerde dürtülerin yoğunlukla anal bölgede olması hemen her zaman acı ve utanç kaynağı olur. Ruhsal gelişmesi ciddi ölçüde zayıf kalmış bütün insanlarda dürtüsel gelişme de az ya da çok bu durumdan etkilenecektir ve bu kişilerde anal bir duyarlılık sürecektir.
Buraya kadar olan bölümde, sapkınlık söz konusu olduğunda bebeklik veya erken çocukluk dürtüsünün erişkin hayatında benimsenmiş olarak sürdüğünü, sevgisiz bir durum olduğunu ve öfke içeriğinin yüksek olduğunu ifade ettim. Dürtünün gelişmemişliğinin yetersiz annelikle ilgili olduğunu biliyoruz; sapkın dürtünün benimsenmesi de yine anneyle ilgilidir. Anne, çocuğun bu dürtüsünü benimsediği ve bundan hoşlandığı için sapkınlık oluşur. Örneğin çocuk, anne oğlunun kendisini seyretmesinden rahatsız olmadığı ve hatta memnun olduğu için röntgenci olur ya da anne oğlunun cinsel organına büyük bir ilgi duyduğu ve ona bakmaktan, onunla meşgul olmaktan haz aldığı için oğul teşhirci olur.
Bu yüzden, sapkınlık erkeklerde görülür, denir. Fakat bu açıdan bakıldığında, kadınların erkeklerin sapkınlıklarına katılmaları söz konusu olabilir. Sapkın erkeklerin dürtüsel hayatları bütünüyle sapkın dürtüleri üzerine otururken ve haz, sapkın pratikler içerisinde üretilebilirken, erkeklerin sapkınlıklarına katılan kadınların normal cinsellikle ilgili haz kapasiteleri de vardır. Onlar, sapkın içeriklere mahkûm değildir. Teşhircilik gibi özellikleri fazla olan kadınların haz kapasitelerinin düşük olduğu bilinir. Bu kadınlarda dürtü cinsel bölgelerde yoğunlaşamamış, vücutta kalmıştır; bu durum vücudu gösterme arzusu oluştururken, cinsel bölgelerden alınan hazzı azaltır. Karakterin de teşhir etme arzusunu benimseyecek şekilde oluşması halinde bu kadınlar dürtü uyarmaktan büyük bir narsisistik doyum alırlar ama haz kapasiteleri düşük olur.
Kendini gösterme doyumu 2-3 yaş arası kız çocuklarının bütün dikkatleri üzerinde toplama arzusunun devamı niteliğindedir. Kadınların dürtüsel içeriklerindeki öfkenin fazlalığı, kendini tecavüz edilme fantezilerinde gösterir. Bu fantezileri hayata sokmanın, çok sayıda tecavüze maruz kalmanın kadın sapkınlığı sayılması mümkündür. Aynı şekilde, benimsenerek yapılan fahişelik de kadın sapkınlığı sayılabilir. Kadınların kendilerini sadece bir cinsel nesne ve başka birinin cinsel aksesuarı olarak sundukları cinsel uygulamalar da sapkınlık sayılabilir. Bu kadınlar yapay penislere büyük ilgi duyabilir, cinsel hayatlarını bunlar üzerine kurabilirler. Bütün bu içerikler bebeksi dürtülerle ilgilidir, bebeksi ilişki biçimlerine özgüdür ve benimsenmiştir.
Sapkınlar sadece dürtüsel tezahürler değil, karakter bozuklukları da gösterirler. Elbette hepsi kendisine hayrandır, ağır narsisistik özelliktedirler. Genellikle bu hayranlık kendilerini benzersiz ve kutsal saymak düzeyindedir. Bu yüceltme annenin kendisine âşık olduğu sezgisinden kaynaklanır. Böyle olduğu için, herkesi kendilerine borçluymuş gibi hissederler, herkes onları mutlu etmelidir. Hiçbir şeyin bedelini ödemek istemezler. Bu ağır narsisistik özellikleriyle sapkınlar çok kendi merkezlidirler ve kalıcı ilişkiler kuramazlar. Yok edici öfkeleri fazladır, yalnız kalmaya, uyuşturuculara, alkole eğilimlidirler. Sapkınlarda mahremiyet duygusu oluşmamıştır. Mahremiyet, sevgi ilişkilerine özgü bir kavramdır.
Sapkınlar genellikle omnipotanslarının bir kısmını annelerine aktarabilmiş kişilerdir. Kendini kötü hissetmekten kaçınma tarafından yönetilen çocuklardan farklı olarak, anneleriyle güçlü bir ilişki kurmuş ve ona bağlanmışlardır. Fakat anneleri anne gibi olmak yerine bir âşık gibi olduğu için, bu ilişki bir büyütme ilişkisi vasfı kazanamamıştır. Çocuk annesinin aşkından o kadar emin olmuştur ki, sevilebilir olmak için çabalamaya, hayatın altından kalkmak için yeterli olmaya gerek duymamıştır. Sapkın yapıdaki çocuklar için baba, kendisinden korkulsa bile küçümsenen ve kaybetmeye mahkûm bir rakiptir. Böyle olunca, bu çocukların babayla ilişkilerinde de büyüme şansı olmaz. Çocuk bu koşullarda gerçeklik sevgisi aşamasına geçemeyeceği gibi, bulunduğu ruhsal örgütlenme seviyesinde de hayatta kalma becerilerini geliştiremez.
https://erdogancalak.blogspot.com/2016/02/sapknlklar.html?fbclid=IwAR2OeWtk1CaDuul2hp_HiF3qIr0m8iayr8gwj5P8432OcI_YLC7H1lDpPPM