Gönderen Konu: AİLE BAĞLARI ve BAĞBOZUMU  (Okunma sayısı 15944 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
AİLE BAĞLARI ve BAĞBOZUMU
« : 19 Nisan 2009, 12:20:46 ös »

Terapi Hakkında‏


Hocam merhaba,
 
Hocam ben düşündüm ayda terapi için toplam 200 TL ayırabileceğim.En azından ilk 2 ay süresince.
 
Saatler konusundaki tek kısıtlanmam haftasonları da bazen çalışmam gerekebiliyor. Bu nedenle benim için en uygunu erken saatler. Bunlar dışında benim için terapi konusunda sorun olabilecek başka unsurlar yok.
 
Umarım Sizin için de uygun olur.
Bana telefondan ulaşmanız gerekirse numaram; ...............

İyi Günler.

06 Nisan 2009

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: AİLE BAĞLARI ve BAĞBOZUMU
« Yanıtla #1 : 19 Nisan 2009, 12:24:29 ös »
Düşünüyorum ama‏


Hocam merhaba;

 

Tahmin ediyorsunuzdur, bu aralar iş ne kadar yoğun olsa da konuştuklarımız hakkında düşünmeden edemiyorum. 

 

Aslında işin şaşırtıcı yanı sizin saptamalarınızın büyük çoğunluğunu ben zaten belki de öncelerden hissetmişim. Yalnızca hissedebilmişim çünkü ben adını koymayı beceremedim. Siz teşhislerinizi bu kadar net sıraladığınızda hem sizi çok takdir ediyorum hem de kendime kızıyorum. Bunca zaman ben kafa yorup da çözemezken Siz bir saatte benim bunca yıldır aldığım yolu alıyorsunuz. Üstelik benim kendi hayatım hakkında.

 

Ailem ile olan bağlarım ortada. Kaale alınır sorunlarımız hiç olmadan 21 yaşına kadar onlarla yaşadım. Üniversiteyi de B..... da okudum. Aslında şehir dışını kazanmayı çok istiyordum. Ama ne olduysa oldu bir türlü üniversiteyi bitirene kadar B..... dışına yerleşmek nasip olmadı. Bunu en çok çevre etkisinden kurtulmak için istemiştim çünkü bir bakmışım aynı çevremdekiler gibi olmuşum bunun dışında aslında B....... yı çok severim.

 

 O zamanlardan başlayan ve hala süregelen ruh halimi şöyle özetlemek mümkün; Tutkusuz, heyecansız, kararsız. Birazdan yine abimden örnek vericem. O önemli çünkü aynı ailede aynı odada yaşamamıza rağmen farklılığımızı anlayabilmeye çalışıyorum bir yandanda. Farklılıklara rağmen bağımız çok kuvvetli. Neyse,  o yeri gelir çerez bile yerken dünyalar onun olur. Bende ise pek olmaz. Ya da o üzüldüğünde depresyonunu sonuna kadar yaşar. Ben hafif bunalımlarla geçiştiririm. Bunun sebebi bana kalırsa amaçsızlığım. Yahut plansızlığım disiplinsizliğim.

 

Üniversite son sınıftayken tüm bunlara aymama sebep olacak bir rahatsızlık yaşadım. Ürolojik bir hastalıktı. Çok önemli bir sorun değildi ancak doktor bana kısır kalmış olabileceğimi söyledi. Bunun ne kadar zor olsa da gerçekte hayatımı etkilememesi gerektiğini benim yine evlenip çoluk çocuğa karışacak gibi yaşamamı sürdürmemi bu konu hakkında düşünmeyi ise zamanı geldiğinde yapmamı önerdi. Öğüdü doğruydu fakat ben zaten bu hayatta neredeyim ya da nereye gidiyorum bilmeden bana öğretildiği gibi yaşamaya çalışırken, tüm amacımın iş bulup, evlenip çocuk sahibi olmakmış gibi kabul ederek yaşarken doktorun o laflarıyla bir vurgun yedim. Net hatırlıyorum o zaman bunalımım 4 gün sürmüştü.

 

Sonrasında tabi eminim tüm insanların yaşadığı o sorgulama evresi… Ama bu evre işimi daha da zorlaştırdı. Çünkü bu arada okuldan mezun olmuştum. Bahanem de kalmamıştı. Ne yapmak istediğim bir işim vardı ne yaşamak istediğim bir şehir ne de hayat kurmayı düşüneceğim biri. Kısacası ortada istediğim hiçbir şey yoktu. Ben de o karmaşa da sırf kendimi dinlemek için B......’dan taşınmak istedim.

 

Bunu da her zamanki yöntemlerimi kullanarak yaptım. İyi bir üniversitenin mastır programını kazandım. Bu yolu seçtim çünkü benden bekleneni yaparak anneme babama layık bir evlat olarak sorumluluğu biraz da olsa üzerimden attım. Allah da istemiş olacak ki ben o programı kazandım.

 

Sonuç itibariyle 7 yılı aşkın bir zamandır İstanbul’dayım.  Bu süre zarfında B.....’ya dönmeyi belki bin defa istedim. Ama hep bir kapı kapandı ve bir başkası yine İstanbul’a açıldı. Zaten benim ısrarcı bir karakterim yok.

 

Benim hırslarım da yok. Babamın dahi bugüne dek yüzüme yapmış olduğu tek eleştirisidir hakkımda. Ben birkaç defa denemiş olsam da salt para ya da başka benzeri şeyler arzulayarak yola çıkamıyorum. Çıktığımda çuvallıyorum. Bu da mı bana öğretildi ya da gerçekten benim mizacım mı anlayamıyorum. Ya da daha bunlarla imtihan edilmedim ondan mı?

 

Siyah ya da beyazlarım da kaybolmakta. Her şey gittikçe grileşiyor. Çok zor yargılar ve sonuçlar çıkarır oldum. Çünkü biliyorum ki hiç uyuşturucu kullanmamış olmam kullanmayacağımı garantilemez. Ya da günahlardan birini henüz işlememiş olmak beni daha temiz yapmaz. Çünkü kendimi biliyorum. Ne zaman kendimi sütten çıkmış ak kaşık gibi görsem aynı anda her ne oluyorsa bana en çirkin gelebilecek şeyleri yapıyorum. O zaman zayıflığımı bir kere daha keşfediyorum. Ancak daha kötüsü olmasın diye dua etmeye çalışıyorum. Aklıma başka bir şey gelmiyor.   

                             

Herhalde bu nedenlerle ben şu dairenin dışına çıkma evresinde bocalıyorum. Biliyorum ki yapmam gerek ve Allah izin verirse yapıcam. Fakat bu gidişle yine o boşluk orada olacak. 

 

Aslında ufak birkaç adım atmışım. Örneğin son 3 senedir arkadaşlarımı birbirleriyle kaynaştırmaya başlamışım. Şimdi en azından her biri diğerini tanıyor. Hatta Abimle N..... Ablam bazı arkadaşlarımla benim olduğum kadar samimi.  Aile bağlarım ise beni İstanbul’a sürüklediğine göre en azından doğabilecek sıkıntıları hissetmişim.  Gerçek hayata doğru bir adım sayabiliriz bunları herhalde.

 

Amacımı para, kariyer, evlilik, çocuk ya da ölüm üzerine kuramıyorum. Ölüm hariç diğerleri hayatta belki var, belki yok yahut bir gün var, bir gün yok. Allah nasıl isterse. Ölüm ise hep orada. Ancak ölüm fikriyle yaşamak bu hayatı oyun ya da rüya gibi görmeye götürüyor ki bunu da ben kabul edemiyorum. Anlamı olmayan şeyi Allah neden yaratsın diyorum.  Yine olmuyor anlayacağınız.

 

10 yıl önce benzeri bir tartışmayı abimle yaptığım bir akşam bana bir sözü oldu. Dedi ki; B......, Allah Hz Muhammed’e peygamberliği 40 yaşında vermiş sen daha yola çıkmadan bunları düşünüyorsun. Ben bu lafı o geceden beri düşünüyorum. Eminim bunun o da farkındadır çünkü bu laf kolay edilmez. Hiç değilse üzerine kafa yorulduğu belli.  Benimse düşünerek şimdi geldiğim nokta şu; böyle bir şeyin kıyası olamaz. 1 kilo demirle bir kilo pamuğun kıyası olmadığı gibi.   

 

Bu yazıyı yazmaya başlarken size ne yazmayı planladığımı şimdi hatırlayamıyorum. Sanki günlüğe yazarmış gibi oldu farkındayım. Bana sorsanız ben yukarıda anlattıklarımı yazıya böyle de olsa dökebileceğimi ummazdım.

 

Daha bir çok konu var tabi. Örneğin kişiliğim için zor derken tam olarak ne kastediyorsunuz. Bana kalırsa da zor. Sebebi ise göründüğümden daha farklı bir karaktere sahip olmam. Çelişkiler içinde kalmam.

 

Görüşeceğimizi o günden beri biliyorduk derken mesala. Ben de sizi birgün arayacağımı biliyordum. Hatta tahminimden erken oldu. Neyse ki tesadüflere ben de inanmıyorum.

 

Bu hafta sonu görünen o ki İstanbul a dönemicem. Uygun görürseniz iki hafta araya bu haftadan başlayalım.

 

Emekleriniz için sağolun.

14 Nisan 2009

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: AİLE BAĞLARI ve BAĞBOZUMU
« Yanıtla #2 : 07 Mayıs 2009, 07:11:59 ös »
"BÜTÜN" EKSİK OLAN…

 

 

İstanbul’a yeni taşındığım zamanlarda hem okula devam ettiğim hem de çalıştığım bir dönem olmuştu. Haftanın 3 günü tam gün çalışıyordum, 3 günü de ders programına bağlı olarak yarım gün ya da birkaç saat izin kullanıyordum.

 

Yine okula gitmek için iş yerinden izin aldığım bir gün,  ya canım bir şeylere sıkılmış olacak veyahut bahar havası beni iyice çarpmış olacak ki önemli olmasına rağmen dersi astım. Onun yerine bir arkadaşımı arayıp o öğleden sonrayı gelişigüzel bir İstanbul turu ile doldurdum.   

 

Küçük İstanbul gezisi büyük bölümü yayan olmak üzere Çemberlitaş tan başladı. Sonrasında Sultanahmet, Eminönü, Eyüp, Pierre Lotti, Karaköy. Son istasyon ise Galata Kulesi  oldu.

 

Galataya vardığımızda çok yorgun olduğumu hatırlıyorum. Üşenmedim değil ama hızımızı almışken çıkmak istedik Kuleye. Yoksa kimbilir bir daha ne zaman niyetlenirdim buna. Çıktık. İkindi saatleriydi. Balkona çıktığımızda karşımdaki manzara karşısında nutkum tutuldu. İstanbulun güzelliğini anlatmaya gerek yok. Ancak Istanbul’a Galata Kulesinden bakmak en azından benim gibiler için tarifi zor bir deneyim. Bunun nedenini anlatmak ise daha zor.  Neyse ki Hocam bu defa karşımda Siz varsınız. Kuleden baktığımda gördüğüm resim eşsizdi tabi.  Ancak İstanbul u bildiğimden bu beni o derece şaşırtmadı. Beni şaşırtan bu şehrin içindeyken son derece keşmekeş olan yapısının tepeden bakıldığında değişmesiydi. Boğazın, Haliçin, Köprülerin, yolların birbiriyle nasıl bağlandığını tepeden görebilmek şehrin sisteminin aşağıdayken hissedilenden aslında çok daha düzenli ve basit olması hayret vericiydi. O bilinen dar sıkışık sokakların düzeni ancak yukarıdan bakıldığında anlaşılabiliyormuş meğer. Yada benim için öyle oldu.

 

Sadece o gün değildi ki İstanbul da dolaşmam. Aylardır İstanbul’da yaşamış, günlerimin bir çoğunu aynı civarlarda geçirmişim. O zamana kadar içinde yaşadığım şehirle Kuleden gördüğüm şehir aynı olmasına aynı.  Fakat nizam farklı çünkü açı farklı. Yarım adadaki her noktadan Galata Kulesini görmeme rağmen, Kuleden yarım adanın nasıl görüneceğini düşünmemişim. Kafa yormamışım. Kestirememişim. Bütünü görememişim. Hatta buna niyetlenmemişim. Tıpkı geçtiğimiz hafta size yazdığım postaya başlık atma niyetine girmeyişim gibi.

 

Geçtiğimiz hafta sizden ayrıldıktan sonra düşündüm bunları.  Galiba başlık atmayı öğrenmem gerekiyor ve arada durup tepeden bakmayı.  Neyi yazdığımın ya da neyi yaşadığımın farkında olabilmem için ya tümden gelmeyi öğrenmem lazım ya da tüme varmayı.  Ya önce başlık atıp başlığa göre altını doldurabilmem gerek ya da yazdıklarıma uyacak başlığı bilebilmem gerek.

 

Saygılarımla.

06 Mayıs 2009

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: AİLE BAĞLARI ve BAĞBOZUMU
« Yanıtla #3 : 18 Mayıs 2009, 01:55:45 öö »
Hocam,
 
Günler zor geçiyor.
 
Son terapiden sonra kendimi dağılmış hissediyorum. Eskisinden farklı olarak bu defa etrafımdakilerden istesem de ruh halimi gizleyemiyorum. Öyle bir döneme denk geldi ki kaçacak delik dahi bulamıyorum.
 
Bu arada konuştuğumuz kitaba ulaştım. Ama daha elim bir türlü gitmedi.
 
Tek düşüncem Mayısı fazla hasar görmeden atlatmak.
 
Haziranda görüşmek üzere.

17 Mayıs 2009

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: AİLE BAĞLARI ve BAĞBOZUMU
« Yanıtla #4 : 24 Kasım 2009, 03:18:46 ös »
Doğrudan cinsellikle alakalı bölümleri anlatacak olursam çok kısa bir yazı olacak. Ben haftalardır bu konuya kafa yoruyorum ve cinsel hayatımla ilgisi olabileceğini düşündüğüm ne varsa anlatmaya çalışacağım. Birçok bölümü zaten önceden konuşmuşuzdur. Bazılarını yeniden anlatabilirim. Fakat bazılarını atlayacağım.
Hatırladığım ilk cinsel anımı 5 yaşlarımdayken yaşadım. Annemle gittiğimiz bir misafirlikte ev sahibinin kızıyla herkesten gizli kendimizi küçük bir odaya kapattık sonra da soyunduk. Galiba gördüğüm ilk çıplaklık buydu. Bunun dışında televizyon ve gazeteler dışında bir çıplaklık yaşamadım.  Bir de o zamanlar herkesin yarı çıplak dolaştığı bir adayı hayalimde canlandırıyordum. Hepsi aşağı yukarı aynı güzellikte aynı tipte kadınlar vardı. Mahrem yerleri küçük altından yıldızlarla örtülüydü. Dans filan ederlerdi.  Mutlaka o yıllardaki TAN gibi gazetelerin resimlerinden etkilenmişimdir. Yoksa o yıldızları ben nereden akıl edeceğim. 
Makyaja ve saça merak saldığım bir dönem oldu. Daha çok ilkokul zamanlarıydı herhalde . Evde annemin bir süs bebeği vardı. Hani şu kırmızı gelinlikli olanlarından. O dönemde hemen herkesin evinde vardı. Onun saçlarıyla uzun süre oynardım. Gizli gizli örerdim, toplardım.  Demek ki kendim de anormal buluyormuşum.   Sonra kız figürleri resmederdim. Nekadar sürdüğünü hatırlamıyorum. Sonra hepsi kendi kendine bitti .  Aslında bir sürü arabam askerlerim vardı. Onlarla da oynuyordum.
Aşkla çok erken tanıştım aslında. Bu performansı devam ettiremedim fakat. İlkokulda iki kişiye aşık oldum. Mutlaka ergin kişilerin aşklarından farklı ama çok güçlü duygulardı. İlkokul 1. Sınıfta D.... isminde bir kıza fena aşık olmuştum. O kadar ki bir keresinde dersin ortasında kendimi tutamayıp kıza sarılıp öpmüştüm. Sonrasında bütün sınıfın da aşık olduğu Selen isminde bir kıza tutuldum. Sarı saçlı mavi gözlüydü. Her piyeste prenses o olurdu. Sınıfın en çalışkanı oydu. Kısacası herkesin gözbebeği olan kızlardandı. Akşamları onunla ilgili hayaller kurabilmek için yatağa biraz erken girerdim. Genelde He-man olurdum. Bazen superman. Hatta inceden cinsel hayallerimde vardı. Üzerimizde giysi yokken birlikte uyuduğumuzu filan düşünürdüm. İlkokul bitene kadar  ilgim sürdü. Hatta yıllar sonra 20 yaşında tekrar karşılaştım. Yine bile onu görünce kalbim hızlı hızlı çarptı.
İlkokulda çok yakın olduğum iki arkadaşım vardı. Her tenefüste birlikte oynardık okuldayken ayrılmazdık birbirimizden. B.... la T...... B.....’ un abisi T......’un ablası vardı. Bizim cinsel eğitimimiz dolayısıyla B.....’la benim abilerimizden oluyordu. Onlar bize, biz birbirimize anlatıyorduk doğru yanlış.  Aslında abim çok aydınlatıcı bilgiler vermiyordu hatırladığım kadarıyla. Çocuk nasıl yapılır ondan öğrenmiştim o yıllarda ama daha ziyade genel anlatıyordu. Ben detayları da merak ediyordum. Heralde açığı Berkun’un abisinden gelen bilgilerle kapıyordum. Üçümüzün birbirimize bir keresinde pipilerimizi gösterdiğini hatırlıyorum. Galiba içlerinde bir ben sünnetliydim onlarda merak ediyorlardı.

İlkokul 1. Sınıftan lise döneminin başına kadar ailenin en karışık olduğu dönemlerdi. Bu dönemi size anlatmadım. Ama önemli olabilir.
Babam 19... senesinde K.....’dan A.....’a tayini çıkmıştı. Kabul etmedi ve bankadan istifa etti. Bankadaki müşterilerinden biriyle bir ortaklık kurdu. Annem ilk günden beri bu ortaklığa karşı çıkmış. Galiba bir rüyasında gördüklerinden dolayı tam bilemiyorum.  Benim hatırladığım iki iş yapıyorlardı. Birisi K......’da T...... de (şehri tepeden gören bir semt) büyük bir çay bahçesinin işletmesiydi. Diğeri de ofis malzemeleri zaten bir mağaza.  Babam bu işleri 19.. yılına kadar sürdürdü. Ancak kötü br şekilde dolandırılarak çok zarar görmüş.
Annemin biraz hassas bir yapısı var. Bu dönemde rahatsızlıkları arttı. Epilepsi rahatsızlığı bu dönemde en üst düzeye çıktı. Kenetlenmeye başlamıştı. Bir şeye biraz üzülsün olduğu yerde kaskatı kesiliyor ardından bayılıyordu. Ayıltmak zor olurdu.  Sonrasında da şiddetli baş ağrıları oluyordu. Önce bilincini geri getirirdik daha sonra masajla vücudunu açmaya çalışırdık. Ben annemin bu rahatsızlığında çok defa yanındaydım. Hatta bir çoğunda yalnızdım.
Annemle babamın arası bu dönemde iyice soğumuş. Sonradan annemim anlattığına göre evi çok defa terk etmeye çalışmış. Ama abimi yada beni görünce vazgeçiyormuş. Hatta bir keresinde mutfaktaki gazları açık bırakmaya kadar vardırmış.
Ancak bu tuhaf dönemde annem hamile kaldı. Hâlbuki doktorlar birkaç sene önce kendisine artık hamile kalmasının mümkün olmadığını söylemişler.  Bu hamileliliğin etkisiyle belki aralarında bir yumuşama olmuş olacak.
 Babamın E......’a iş için gittiği bir gün annem onunla birlikte gitmiş. O da oradaki eski komşularını ziyaret etmek istemiş. Sabah gidip akşam dönecekler. O gün okuldan eve geldiğimde teyzemi ve anneannemi evde buldum. Akşam saatlerinde abim ağlayarak eve geldi. Hiç unutamadığım bir manzaradır abimin o ağlayışı. Meğer babam E.......’ da bir trafik kazası geçirmiş. Bir otomobil çarpmış.  Allah’a şükür yine hafif atlatmış. Yanlış hatırlamıyorsam 3 hafta kadar E........’daki hastanede kaldılar. Annem refakat etti.  K......’da da babam yaklaşık 2 ay kadar evde istirahat etti.     
 Annemin hamileliği sırasında rahminde bir ur oluşmuş. Bebekle birlikte o da büyümüş. Nihayetinde sanırım 8 aylıkken annem doğuma girdi fakat bebek yaşamadı. 
19... yılında babam bankacılığa geri döndü. Bir bankanın A..... şube müdürlüğünü yaptı  19... nin sonuna kadar. İki yıl O E..... da yaşadı. Haftasonları K.....’ya geliyordu. Bu benim orta 1 den orta üçün ortalarına kadar olan dönemimdi.
Bundan sonra daha rahat günler geçirdik. 
Bana dönersek,  Lise hazırlığın sonuna doğru orgazmı ilk kez yaşadım.  Daha önce size bahsettiğim olayların ilki ise bundan 1,5 – 2 sene önceydi. Bu olaylar dışında bende etkisinin olduğunu sandığım bazı tutumlarım vardı. Örneğin lisenin sonuna kadar aile içinde erkeklerin bulunduğu ortamlardan hoşlanmazdım.  Onların yanında kendimi baskı altında hissederdim. Annemlerle ise daha rahattım. Bazen babamın işi çıksa ve akşamları eve gelmese mutlu olurdum.  Ya da Pazar günlerinden hiç hoşlanmazdım. 
Aile ortamında durum böyle olmasına karşın okuldaki en yakın arkadaşlarımın hepsi erkekti.  Ancak iş futbol basket gibi oyunlara gelince pasiftim. Rekabet gerektiren her olaydan kaçardım.
 Üniversite yıllarında bu sıkıntıları büyük ölçüde yaşamadım. Üstümdeki sıkıntının çoğu gitti. Fakat rekabetten kaçma devam etti ama. Bunun nedenini tam bilemiyorum. Pikniğe bile gitsek top oynamak istemezdim.
Çocukluğumdan beri  annem sık sık rahatsızlandığı için ona evde ben yardım ederdim. Süpürürdüm silerdim sofrayı kurar bulaşıkları yıkardım.  Abim 1 kere yaparsa ben 10 kere yapardım. Bu sıkıntıların sebebi acaba bu durum olabilir mi diye düşünüyorum. Genelde evde kadın işi denilen işleri annemle ben paylaşırdık.
Babamla özellikle son yıllarda ilişkim gayet iyi. Aslında aramız hiçbir zaman kötü olmadı. Fakat çocukluğumda pek yakın olamamışız galiba. Bunun yanında yaşadığımız bir iki olay beni biraz germişti. Üniversitede bir rahatsızlık geçirmiştim. Hastanede ameliyat için yapılan tetkiklerde kalp atışlarım biraz yavaş gelmişti doktorlara. Daha sonra babamın içine sinmemiş beni arkadaşı olan bir doktora götürmüştü. Doktor kalbime baktıktan sonra koltuk altımı, kasıklarımı ve sakallarımı kontrol etti. Daha sonra hiç hamamcı olup olmadığımı sordu. Artık babam ne anlattıysa ve o ne anladıysa… Sonra babama dönüp “lüzumu yok ama sen istiyorsun diye bir hormon testi yazacağım” dedi. Çok sinirlendim.  Rahatsızlığımın hormonal bir yanı yoktu zaten. 21 yaşındaydım ama 9 gibi hissettim.  Öylece çıktım gittim oradan.
Bir keresinde de ortaokul yıllarında ben banyo yaparken babam içeri girip testislerimi kontrol etmişti. Sonra daha bir şey yok deyip çıkmıştı.
Ben de aslında görünüşümle ilgili problemler yaşıyorum. Fiziğim beni olduğumdan daha küçük yaşta ve daha zayıf gösteriyor. Bunun çelişkisini çok yaşıyorum. Özellikle yeni tanıştığım kişilere karşı çok yorucu olabiliyor. Düşünsenize her tanıştığım kişiye yaşımı ispat etmem gerekiyor. Sürekli ikna çabası içindeyim çarşıda pazarda. Bazı yerleri dert etmiyorum. Ancak iş ve sosyal alanlarda çok sıkılıyorum. 
Aslında size bahsettiğim kadar aseksüel olmadığımı düşündükçe fark ettim. Lise ve üniversite zamanlarında ortalama haftada 1 yada 2 kez kendimi tatmin ederdim.  Ancak hayal ettiğim şeyler pek yaratıcı değildi. Hep daha önceden izlediğim filmlerden sahneler hayal ederdim. Yada en fazla oradakilere benzer tiplerle benzer ortamları düşünürüm.  Kendimi pek hayal etmem. Bu noktada şunu anladım; aslında nasıl kadınlar hoşlandığımı bilmiyor değilim. Fakat onları kendimle değil başkalarıyla düşünüyorum. Tabi bu durum yalnızca fiziğinden hoşlandığım kadınlar için geçerli. Duygusal olarak hoşlandıklarımda böyle bir durum yok.  Zaten onlarla da cinsel yön eksik kalıyor.

Bu konu dallanıp budaklanıyor. En iyisi size bu kadarını şimdilik göndereyim aksi halde tamamlamayı beklersem birkaç ay daha size bir şey yollayamayacağım.


psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: AİLE BAĞLARI ve BAĞBOZUMU
« Yanıtla #5 : 23 Haziran 2010, 11:38:33 öö »
Bir önceki mailde yazdığım bir paragraf var. Şöyle demişim;
 
"...Dedim ya daha çocukken bankacı olmayacağım derdim ama ne olacağımı bilemezdim. İşte üniversiteye hazırlanırken tehlikenin farkına vardım. O zamandan beri hep dua ederim 'ben onun ne olduğunu bilmiyorum bana Sen, seveceğim başaracağım yükseleceğim hayırlı bir iş ver' diye. O da veriyor. Hep aklıma gelmeyen, belki de tercih etmeyeceğim işler bana kısmet oluyor. Bolu ' ya dönüşüm gibi. Bu salt kadercilik değil. Diğer kapılar kapanıyor ve bir kapı açılıyor. Fazla ısrarcı olamıyorum çünkü zaten en başında söylüyorum Allah bilir diye. Bu gidişle yükselemeyeceğim ama o benim problemim..."
 
Son günlerde,iş konusunda kendimi kandırmaktan vazgeçtiğimden olsa gerek, yukarıdaki görüşlerime başka bir bakış açısıyla yaklaşıyorum. Heralde Allah, ben O'ndan uygun olan işi istedikçe o bana uygun olmayanını veriyor ki uygununu ve doğrusunu kendim bulayım diye."Her şey zıttıyla vardır" kavramına istinaden...... Muhakkak bunu siz daha iyi bilirsiniz. Ben sadece durumu iyice esnetmeye çalışıyorum. Çünkü neden hala bu işi yapıyorum inanamıyorum. O kadar duaya da başka açıklama bulamıyorum.
 
Bazı fikirlerinizin bendeki etkisi suskunluk oluyor. Ne yapsam anlatacak bişey bulamıyorum. Fikirlerinize tamamen katılsam da "haklısınız","doğru söylüyorsunuz" demekten başka  ağzıma birşey gelmiyor. Biliyorum siz anlatmamı bekliyorsunuz.
 
Fakat iki seans önce söylediğiniz bir laf taşırdı bütün içimdekileri. Dediniz ki " Ruhuna göre bir iş yapmıyorsun!". Ben de dedim ki size " Aman yapmayın kendimi zor ikna ettim. tersini şimdi kaldıramam." Dikkat çekmek istediğiniz nokta belki babamla olan ilişkimdi (belki de bilerek söylediniz) ama benim canımı asıl acıtan - yada yaramı deşen diyelim- "müsvedde olmak" değil bu lafınız oldu. Şimdi içimden dışarı çıkanları tutamıyorum. Hayret ediyorum kendime nasıl kendimi hep böyle köşeye sıkıştırıyorum diye. Tek bir iyi yanı var; İstanbul daki girdapta değilim artık. Elim bazı açılardan daha rahat. Ancak başka girdaplardayım artık....:)
 
Dün akşam Nalan Ablamla karşılaştık kapıda. Ayaküstü konuşurken terapilerimin nasıl gittiğini sordu. "Sorununun adını koyabildiniz mi" diye sordu. Ona bir nefeste cevap verdim: " Walla abla sorun karışık ve eskilerden başlıyor . Annemden babamdan... Babam ile ilişkim düzgün gelişmediğinden cinsel kişiliğim gelişmemiş. Erkeklik yönüm eksik kalmış. Bununla beraber kimliğimi tam bulamamışım. Kendim olamamışım. İstediğim şeylere gitmeyi değil, istemediğim şeylerden kaçmayı adet edinmişim. Hatta bunu bile becerememişim". Lafım bittiğinde Ablamın gözlerini kocaman açmış bana baktığını farkettim. Halbuki daha çok az şeyden bahsetmiştim. Unuttuğumdan değil anlatamayacağımdan. Ancak " terapileri toparlama" açısından da kendimce önemli bir tanımlama yapmışım ablama bence.
 
Haberiniz olsun ben yine iş arıyorum. Ama bu sefer sadece kariyer.net'te değil, daha derinlerde arıyorum.
 
« Son Düzenleme: 27 Mart 2013, 10:57:39 öö Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: AİLE BAĞLARI ve BAĞBOZUMU
« Yanıtla #6 : 04 Mart 2012, 11:04:06 ös »
...

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4382
    • Profili Görüntüle
Ynt: AİLE BAĞLARI ve BAĞBOZUMU
« Yanıtla #7 : 27 Mart 2013, 11:02:26 öö »
...