GAY GEN Mİ? ÖĞRENİLMİŞ DAVRANIŞLAR MI?
Farz edelim ki gay gen var, anne karnında başlayan hayat yolculuğumuz esnasında aldığımız yaralarımız ne olacak? Hayat yolculuğundaki yaralar ile eşcinsel duygular arasında ilişki kurulabilecek bazı örnekler sunuyorum.
Kendini istenmeyen, kabul görmeyen hisseden eşcinsel duyguları olan bir kişinin annesi ile yapılan görüşmede, annesinin bu kişiye hamile iken kocası tarafından aldatıldığını ve kendini istenmeyen hissettiğini ifade ediyor.
Cinsel tacize maruz kalmadan önce mağdurların eşcinsel duyguları olmadığı halde, tacizden sonra eşcinsel duygular zuhur edebiliyor. Gay genin varlığını veya yokluğunu bir tarafa kolalım, taciz ve öğrenilmiş davranışları nereye koyacağız? Cinsel taciz madunu olmadan önce eşcinsel duyguları olmadıkları halde, cinsel taciz sonrasında eşcinsel duygulara sahip olanlar ve süreklilik arz eden cinsel taciz durumlarında ise tacize uğrama şekli eşcinsel davranışlarında belirleyici olabiliyor.
İki erişkin kişi: birinin eşcinsel duyguları var, diğerinin yok. Ama eşcinsel duyguları olan kişi eşcinsel duyguları olmayan diğer kişiyi gözüne kestiriyor, ona kolay açılabilmek için birlikte sarhoş olduktan sonra ´tüh ya alkollüyken bilememişim´masumiyeti altında eşcinsel ilişkiye girdikten sonra o eşcinsel ilişkide yaralanmış ruh için eşcinsel davranışlar vazgeçilmez olabiliyor. Bu kişi yıllarca heterosexuel ilişki yaşamış olmasına rağmen, belli bir yaştan sonra ben gayim diyebiliyor.
Öte yandan gay genin olması, eşcinsel davranışların doğru ve doğal olduğu anlamına da gelmez. Şayet gay gen var olması eşcinsel davranışları doğru ve doğal kabul edilmesi için yeterli kabul edilecekse, genetik durumdan dolayı sakat doğmuş kişiye cerrahi müdahale etmemek, obozite ile mücadele etmemek, alkolizmle mücadele etmemek, enses iliksiyi ve cocuk tacizcileri vs... vs... sırf genlerden geldikleri için doğru ve doğal kabul etmeliyiz.
Gay gen var farz edelim ve koyalım bir kenara. Peki eşcinsel duyguları olan kişinin çocukluk döneminde kendi babası ile özdeşleştirme problemlerini, ´erkeğim, erkeklerden bir erkeğim ben´ diyemeyişini, ABAHAT(Anne,babaanne, annane,hala,abla,teyze) ile anormal yakınlığını ve sevgi nefret ilişkisini, gündelik ilişkilerdeki derinleşememe problemlerini, stres yönetimi eksikliğini, olayları yanlış yorumlayıp, girdiği gündelik ilişkilerinde karşılaştığı zorluklar sonrasında, ilişkide kalmayı tercih etmeyip, çevresindekilere duvarlar örüp, sevgi alış verişine kapayıp,hayal dünyasında kavgalar vermesi, hayal dünyasında kendisini diğer insanlara ispatlamaya çalışma yanılgısını ve şu an sayamadığım başka düşüncesel ve davranışsal bozuklukları psikolojik olarak onarmak gerekmez mi? Ki bunlar ve benzeri düşüncesel ve davranışsal bozuklukları onardıkça sağlıklı sevgi alış verişini engelleyen unsurları ortadan kaldırdıkça eşcinsel duygularında azalma oluyor, hemcinslerinden sevgiyi almak için cinselliğini ve bedenini bedel olarak ödemesi gerekmiyor.
Farz edelim gay gen var, ama genin eşcinsel duyguları oluşması ortama bağlıdır. Çocukluk döneminde eşcinsel duyguların oluşuna ortam hazırlayacak problemlere maruz kalmış kişi düşünelim. Ancak bu kişi köy veya mahalle toplumunda yani sağlıklı hemcins iliksilerinin ve aktivitelerinin yoğun yaşandığı dönemlerde eşcinsel duyguları hissetmezken, hatta karşı cinse âşık olup güzel bir aile hayati kurmuşken, kişinin sıcak dost, arkadaş, araba ilişkilerinden uzaklaştığı veya stres ve sıkıntılarının artmasından sonra, internette pornografiye ve özellikle büyük şehirlerde eşcinsel ilişkilere erişmenin kolay olduğunda kişinin eşcinsel duyguları kişiyi kuşatıyor ve aile hayatı sürdürülemez olabiliyor.
Eşcinsel duyguları olan kişiler çevresindeki bayanların ve çocukların gözde yıldızı ama erkekler süper liginde mücadele edemeyen alt lig erkekler hisseder. Hayatını farklı dönemlerinde kendini erkekler süper liginde hissettiği dönemlerde eşcinsel duyguları onu yönlendirmez, çünkü idolleştirdikleri ile rekabet halinde olabilme gücünü hisseder ve ´erkeğim, erkeklerden bir erkeğim ben´der.
Madem gay gen var, küçükken annenin yakın markajındayken kız gibi davranan, ama yaşı ilerledikçe hayatının doğal sürecin bazı hemcinsleri ile sağlık dost arkadaş ilişkisi sonucu, doğal bir tedavi süreci yaşar kişi. Kız tavırları bırakmasına rağmen çocukluk dönemindeki yaraları tam tedavi edemediğinden transseksüel değil değil de mesela aktif veya versitil eşcinsel duyguları; yaşıtları ile kaynaşabilmiş olmasına rağmen üst yaş grubu ile aynı kaynaşma fırsatını elde edemediğinden yaşıtlarına karşı değil, ama üst yaş grubuna karşı eşcinsel duyguları devam edebilmektir. Şayet bu gen isi olsaydı ve değişim mümkün olmasaydı kız davranışları sergileyen çocuk büyüdüğünde bu davranışlarını devam ettirecekti. Kısmı doğal değişimi yaşamayacak, cross dressing meraklısı ya da kendini karsı cinsiyet hisseden olacaktı. Ki, transseksüel, gay, bisexuel ayrımlarından ziyade, yaraların derinliği ve insan hayatının doğal süresinde bu yaraların etkisinden kurtulmuşluğu kişinin eşcinsel duygularını ve fantezilerini belirleyici olabiliyor.
Gay gen olsaydı, eşcinsel duyguları olan kişiler farklı özellikte ilgi duydukları kişilere eşcinsel duyguları gelişiminden önceki dönemde o özellikteki kişilerle olan iliksilerindeki zayıflık ve kırılmışlık gözlemlenmektedir. Örneğin kendi yaşından büyük kişilere ilgi duyan kişilerin gündelik hayatta baba, amca, dede gibi üst yaş grubu ile gündelik hayatta sağlıklı ilişki kuramadığı; olgun yaşına rağmen sadece gençlere ilgi duyan kişinin geçen yıllarını ve yaşını içselleştirememesi kaybettiği gençliğini o gençte bulması; ayni yaşıtına ilgi duyanların da arkadaş ortamlarında kaynaşamama, arkadaşları arasında alay konuşu olmuşluğun, ne enteresandır ki alay eden tiplere ilgi duyduğu gözlemlenmiştir. Bu da eşcinsel duyguların temelinde sevgi-nefret ilişkine dayandığını ortaya koymaktadır.
Eşcinsel duygular gerek gay genden gelsin, gerek escinsel duygulara ortam harlayacak mizaç yapısı ve bu kişinin mizacının negatif yanları (örneğin: yanlış düşünce yapısı,aşırı duygusallık,yoğun hayalcilik, iliksileri ayarlama vs..) olsun, ortam ve kişilerin başından gecenler bire bir etki ediyor. Yaşadığımız olaylar ve gözlemlerimiz, bizim mizacımızda bizce yoğuruyor. Örneğin, aynı korku filmini seyreden biri çok korkuyor gece uyuyamıyor, diğer bir kişiyi etkilemiyor ve o kişi mışıl mışıl uyuyor.
Potansiyel durumda gay gen olsa dahi yukarıda saydığım veya sayamadığım olumsuzluklar başına gelmemiş birinde eşcinsel duygular gelişmez kanısındayım. Eşcinsel duyguları olanların hayat hikayelerine baktığımızda pişmiş tavuğun başına gelmeyen kalmamış gibi taciz, kırılmışlık, öfke, anne ile sevgi nefret ilişkisi, silik imajlı veya tacizkar baba vs... inanın hepsi geliyor insanin başına. Bütün bu başına gelenleri maalesef unutuyor insan, ve yaşanmış her şeyin üzerini örtüyor ve gay gene havale ediyor, ´gayce´ bir yaşam için. Ama yaralar ruhta taşındığı müddetçe hiçbir eşcinsel davranış gerçek ve kalıcı mutluluğu getiremiyor. Çölde susayan kişinin serap görmüşlüğü gibi, bir su birikintisinden diğer bir su birikintisine koşuyor. Bir erkekten diğer erkeğe… Ama hepsi hayal kırıklığı ile sonuçlanıyor, çünkü onlar serap, gerçek değil.
bir video:
http://www.comingoutloved.com/media-interviews