İnsanoğlu yaptığı yanlışın yanlış olmadığına kendisini ve toplumu inandırmak ister. İnandıramazsa akşam başını yastığa koyduğunda vicdani ağlar. Mesela, hırsız bile yaptığı hırsızlığı çalmak, gasp etmek değil de, zenginden hakkını almak olarak değerlendirir.
Eşcinsel duyguların hayatının bir gerçeği olduğu ile tanışan kişi, eşcinsel duygularımı atsam atamıyorum, satsam satamıyorum. Bari neşeli (gay) bir hayat tarzı kurayım kendime diyebiliyor. Aksi takdirde yaptığı davranışlar vicdanını sızlatabilecek. Ama neresinde tutarsanız tutun, insanın taşımaya kaldığında elinde kalan yamalı bohça gibi, elinde kalıveriyor bu hayat sitili. Toplum ve kişinin inandığı dini temsil edenler de kişiye çözüm sunamayınca kişi, önce toplumun ve dinin sahip olduklarından uzaklaşma başlıyor. Ancak toplum ve dinden uzak kalmak kişinin vicdanını ağlattığı için, sonra da heteroseksüel ilişkiden ve dinden alıntılar yapılarak gayce kendine sahte dünyalar kurmayı çalışılıyor. Mesela, gay evlilik, evlatlık edinme, gay kilise, hatta gay imam vb…
******
Eşcinsel duyguları olan kişilerin çocukluk döneminde anne-babalarının bazı davranışlarını ve sözlerini yanlış yorumladıkları gibi, tedavi diyenleri de yanlış yorumluyorlar. Aile ve toplum içinde bastırılmış öfkenin, organize olmuş gay dernekleri faaliyetleri ile açığa çıkması, yitik kimliğin yerine geliştirilmiş gay kimliğin de elden alınacak endişesi, aksi bir fikir beyan edenlerin hasta, homofobik yaftası ile karalama yaparak hatta hakaret ederek savunma geliştirilmesine sebep oluyor olsa gerek. Nedir bu tedavi var diyenlere tahammülsüzlük? Yoksa homofobiklik sanal olarak şişirilerek birileri düşman ilan edilip, bir kitlenin aktif tutulması için kullanılan bir argüman mı? Hani bir zamanlar medyadaki irtica paranoyası gibi mi? Homofobiklik belli seviyede elbette toplumda var. Toplum bazen insanları insan olduğu için sevmesi gerektiğini beceremiyor. İnsanları sevmeliyiz, ama davranışları sevip sevmeme, tasvip edip etmeme özgürlüğüne müsaade buyurun sahibiz. Öte yandan kimi eşcinsel davranışlarda bulunmak istiyorsa, ben de tedavi olmak istiyorum. Kimin haddine bana tedavi hizmeti sunan kişileri itibarsızlaştırmaya, karalamaya çalışmak ve onlara hakaret etmek. Kimin haddine benim tedavim için yayınlanan kitaplara, basılı ve görsel yayınlara engel olmak. Kral çıplak! Ondan mı kokuluyor?
******
Bir yanlış etrafında kişilerin organize olmaları, yanlışı yüksek sesle ifade etmeleri o yanlışı doğru kılmaz. Öte yandan hakikati söyleyenler az dahi olsa hakikat ortadadır. Boş verin cinselliği, nasıl yaşar kişi anne yarası ile baba sevgisine ve onaylamasına açlığı ile taciz sancısı ile topluma ve hemcinslerine aidiyet duygusu eksikliği ile sağlıklı iletişim kurup eleştiri yapamama ve eleştirileri kişiselleştirme problemleri ile evlilik, ilişkiler ve hayat hakkında geliştirdiği yanlış inanışlarla. Bunlar konuşmaya değer sorunlar değil mi? Diyelim ki, eşcinsel gen var, diyelim ki eşcinsellik doğuştan, ne yapacağız ya bu yukarda saydığım problemleri? Bilim adına incelemek ve tedavi etmek gerekmez mi bu problemleri. Zaten eşcinselliğin tedavisi derken, tedavi edilen bu problemler ve benzerleri. Kimse kimseye okus-pokus yapıp, kimsenin cinselliğini doğrultmaya kalkmıyor.
******
Şunu da ifade edeyim ki, en çok zoruma giden, milliyetçi, muhafazakâr ve dini hassasiyetleri ön planda olduğu halde, eşcinsellik konusunda eşcinsel duygulara sahip ama ´yok mu Allah´ın bir çözüm´ diye arayışta olan kişilere çözüm sunmayan uzmanların ilgisizliği. İnandığınız Kuran, Lut kavminden bahsediyor. Peygamber efendimiz "ALLAH, ölümden başka, devasını yaratmadığı hiçbir dert yaratmamıştır." diyor. İnandığınız kitabı ve peygamberi haklı çıkarmak boynunuzun borcu değil mi? Camide vaizin vaazından, ayıplamasından öte, bu dinin diyeceği bir şey yok mu ve eşcinsel duyguları olan inanları için çözümü yok mu? Onlar kader mahkûmu mu? Makam ve para her inanç mensupları için imtihan unsuru olmuştur. Ama gelin siz bu imtihanı kaybetmeyin. Ahir zamanda eşcinsel davranışlar artacak derlerdi. Belki bu insanlığın kaderi noktasında önlenemez bir vakıa. Ama Hz. İbrahim’in ateşini söndürmek için su taşıyan karınca misali, safın belli olsun. Ne olur bir kaç kişiye de siz rehberlik edin de, o insanlar da kaybedenlerden olmasın.
Sonuca ulaşmak elbette kolay değil. Ama fotoğrafa doğru bakıldığında ve doğru adımlar atıldığında, yıllardır kişinin anlamlandıramadığı davranışlarını, düşüncelerini ve bunların altında yatan sebepleri keşfettikçe ve çözümler buldukça, değişim hiç birşey ile değişilmeyecek kadar değerli ve her türlü mücadeleye değer.
Benim dayanağım, eşcinsel davranışlar dinen yasaklandığı için değil, eşcinsel duyguların ve davranışların doğal ve doğru olmadığı, kişin gerçek ihtiyaçlarına cevap vermediği içindir. Kendi adıma değişimi aramamın ve tedaviyi savunmamın ana sebebi budur. Elbette eşcinsel davranışların doğal ve doğru olmadığına inanan ve bunun için bireylere çözüm sunmak isteyen, dini ve ideolojisi ne olursa olsun, sağduyulu herkes için tedavinin evrensel olduğu inancındayım. Er ya da geç her kesimden bu doğru için birşeyler yapacak uzmanların artacağına inanancım tam.
Bu yazımdaki vurgum, dini hassasiyetleri olan kişilerin mevcut toplum, gelecek nesiller ve bunları oluşturan bireyler hakkında dinin öğretilerinden gelen sorumlulukları var. Nasıl cami yaptırmak, okul yaptırmak vb... hayırlar ibadet sayılıyorsa, o mabetleri dolduracak bireylerin selameti de ibadet sayılmalı ve cami, okul vs... yaptırmakla birlikte inandıkları dinin onlara bu sorumluğu da yüklediğini vurgulamak içindir.
cenkcenkce@yahoo.com