Gönderen Konu: EŞCİNSELLİK ÖZGÜRLÜK MÜDÜR? ZEYNEP GÜVENÇ  (Okunma sayısı 4616 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
EŞCİNSELLİK ÖZGÜRLÜK MÜDÜR? ZEYNEP GÜVENÇ
« : 01 Ocak 2013, 02:46:51 ös »
ZEYNEP GÜVENÇ- Bunun adı mı özgürlük?

Bildiğiniz gibi haftalar önce Washington’da eşcinsel evliliği yasallaştı. Bugünkü New York Times'in haberine göre, Maine de bu kervana katıldı. Otuzbeş yıldır birlikte olan çiftler “ölmeden bunu gördük ya!” diye çok mutlu oldular. Ne düşünceğimi bilemedim! Bildiğim tek şey vardı: O da insanın kendini bütünleyebilmesi için farklı bir cinse ihtiyacı olduğu. Çünkü fıtratı öyleydi. Aynı cinsten erkek-erkek ya da kadın-kadın çift olamazdı. Mantıken mümkün değildi bu. Şu durumda parçalar yine üst üste konacak karşı taraf boş kalacaktı. Kendini hayat boyu bütünleyemeyen insan “ben böyle mutluyum bu benim özgürlüğüm” diyecekti. Ancak, aslolan bedeninin kanıksadığı ama ruhun isyan ettiği gerçeğiydi.

San Francisco’daki bir  eşcinsel sinegogunda ayine katılmıştım iki yıl önce. Farklı grupları misafir eden bu sinegogun davetine sırf meraktan ben de gitmiştim ve ilk orada görmüştüm üç tane tuvalet kapısını! Kadın resmi, erkek resmi ve “no gender” yazısını. Aklıma daha önce hiç gelmemişti farklı şekilde kategorize edilmek istemeyen eşcinsellerin, kadın, erkek tuvaletine girmekten rahatsız oldukları.

Ayine sıra geldiğinde sesi güzel olan bir kadın Tevratı sandıktan çıkarttı ve İbranice birşeyler söyledi. Biz de elimizdeki kitaptan onların duasını okuduk ve İngilizce tercümesinden anladım ki, “Tanrı bütün eşcinselleri korusun!” diyordu bir yerde. Aslında Yahudilerin bir kısmı da eşcinsellerin pagan geleneği olduğunu ve depremlerin bu yüzden meydana geldiğini, toprağın bu çirkinliğe artık dayanamadığına inanıyorlar. Ayinden sonra yemeğe geçildi; öğretmen olduğunu öğrendiğim bir lezbiyen ile yanyana oturduk. Karı-koca modelinin kadın-kadın modeliydi bu gördüğüm. Birşey var ama ne olduğunu bilemediğim, “kimse kral çıplak” demeye cesaret edemiyor m yoksa kralın çıplak olmasına artık alıştık mı?

Bir arkadaş sohbetinde eşcinsel çiftlerin evlat edinmesi üzerine konuşurken aklıma şöyle bir soru takıldı: Bir çocuğun yetimhanede sevgisiz, yalnız ve ilgisiz büyümesi mi iyi yoksa iki baba ya da iki anne modeliyle yetişmesi mi? Hangisi daha mantıklı ve toplum yararına olur acaba?

Psikologlar bu durumun ruhi açıdan çocuklara miras kalabileceğini onların da ileride eşcinsel olmayı seçebileceğini söylüyor. Çünkü aile rol modeldir ve bu çok ciddi bir tehlikedir.

Medyanın ve içinde yaşanılan “çok sesli kültürün” de eşcinsellik tercihinde büyük etkisi var. Televizyon reklamlarında ya da sinema sektöründe direk olmasa bile dolaylı yoldan birçok mesaj veriliyor ve bu durum gençlerde merak uyandırıyor. Televizyon programlarında iki adam ve yanında evlatlık çocuklarıyla birlikte “mutlu aile tablosu” şeklinde ilginç hikayeler gösteriliyor. Sunucunun alkışları ile birlikte bütün salon ayağa kalkıyor, adamlar ve çocukları “bakın siz karşı çıkıyorsunuz ama biz sizin ‘normal evlilik’ olarak tabir ettiğiniz ailelerin çoğundan belki daha da mutluyuz, biz birbirimizi seviyoruz!” diyorlar vücut dilleriyle. “Sevgi” anahtar kelime herkesin arkasına sığındığı, ya da tehlike anında bir “özür” gibi etrafa sunduğu çünkü sevmek kalbin dili, aklın değil ve aynı güçle masumiyeti taşıyor üzerinde, bizim de yelkenler suya iniyor tabi böylece.

 Lezbiyen çiftlerle yapılmış röportajları okuduğumda hayretler içinde kaldım, bakın rollerine nasıl bir çözüm bulmuşlar; çocuklar birimize “mom” diğerine “mommy” diyecek, halimizden utanmadan onlara güzel bir açıklama yapacağız. Çocukların “kız kıza sevgili olur mu?” sorusuna “evet tabiki olur, bakın bize” diyeceğiz, çocuklar “baba-kız dans partisine gidecek kimse yok,” dediğinde de onlarla amca ya da dayılarını göndereceğiz.

 Eşcinsel erkeklerde koca-koca modeli var, kadın rolü yok, düğün evlilik olarak değerlendirilmiyor “taahüt seromonisi” diyorlar buna. Birlikte bir ömür için söz verme anlamına geliyor.

 Amerika’nın özgürlükler ülkesi olması çok güzel, fakat bu özgürlüklerin toplum düzeninde ciddi tehditler oluşturması içler acısı. Herkes dilediği ile yaşamakta özgürdür elbet fakat kişinin dilediği şey toplumun aleyhinde ise ve bu bir çığ gibi büyürse, sosyolojik açıdan “aile” kurumunu tehdit ettiğinde birşeyler yanlış gidiyor demektir.

 Amerikan toplumuna yönelik yaptığım araştırmalarda gördüğüm kadarıyla, anne ya da babasına “ben eşcinselim” açıklamasını yapan çocukların aldığı tepkiler genelde gayet olumlu. Medyada ebeveynler açısından gösterilen “benim çocuğum yeter ki mutlu olsun, gay olmuş olmamış önemli değil” bakışı gençlerin fazlasıyla özgür olduğu anlamına geliyor (!) Bense bu aşamada M. İslamoğlu’nun “eğer bir sınır yoksa hiç sınır yoktur” sözünü hatırlıyorum.

Sanki bir insan ruh gözünü bağlamış, iç dünyasındaki misafir odasında bütün kristalleri, yani kıymetli melekelerini kırıp geçiriyor, her yer kan revan.

 Bunun adı mı özgürlük?



http://www.zamanamerika.com/index.php/tr/2011-08-07-02-57-38/item/4044-zeynep-guevenc-bunun-ad-m-oezguerluek?utm_source=dlvr.it&utm_medium=twitter

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Ynt: EŞCİNSELLİK ÖZGÜRLÜK MÜDÜR? ZEYNEP GÜVENÇ
« Yanıtla #1 : 01 Ocak 2013, 06:34:33 ös »
Sayin Psikolog Huseyin bey,

Gazetedeki yazim uzerine yapmis oldugunuz yoruma tesekkur ederim.

Sizin de farketmis oldugunuz ve (televizyon programinda bahsettiginiz gibi ) "ozgurluk" tesbitim (USA icin)  medyadaki escinsellik propagandasinin toplumun canini yakmasi noktasinda bir "ah"ti.

Yorumuz umarim ihtiyaci olan insanlarin tedavi olmasi icin bir kapi olur.

 Uzun yillardir Amerika'da yasiyorum ve "gencler uzerine" yazdigim bir kitap icin Amerikan kulturunu arastiriyorum. Yaptigim arastirmalarda escinselligin kokeninde sizin de dediginiz gibi "child abuse,alcohol abuse" gibi konularin altinda anne ve baba tacizi, ensest iliskiler var, gercekten okumaya dayanamadigim seyler  kapali kutu evlerde yasaniyor. Hatta uzman psikolog arkadasima, "siz nasil bu terapileri yapabiliyorsuunuz, ben okumaya dayanamadim" demistim.Isiniz gercekten zor ve bir okadar da takdire sayan.

Sitenizi inceledim,roportajlari taradim, videonuzu izledim,"escinsellik"uzerine yapmis oldugunuz calismalari tebrik ederim.


Saygilarimla

Zeynep Guvenc

http://www.zamanamerika.com/index.php/tr/2011-08-07-02-57-38/item/4044-zeynep-guevenc-bunun-ad-m-oezguerluek