Gönderen Konu: BORDERLİNE - SINIR KİŞİLİK : TANRILAŞTIRAN KİŞİLİKLER  (Okunma sayısı 24381 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Borderline Sınır Kişilik Bozukluğu nedir? Bu rahatsızlığı olan kişiler nasıl yaşarlar? Hayalleri ve korkuları nelerdir? Hangi yaşlarda ortaya çıkar? İlişkileri nasıldır, iletişime kapalı olmalarının nedenleri neler olabilir? İş ve evlilik başarıları ne durumdadır? Kendine zarar verme eğilimlerine neden sıkça rastlanır, neden manipülatif eylemlere yönelirler. Güven duyma sorunlarının temel nedenleri nelerdir? Evlilikleri neden fırtınalı geçer?

Evet tüm bunlar Borderline Sınır Kişilik Bozukluğunda yaşananlardan bazıları.

-Sınır kişilik nedir? Rahat anlaşılabilecek şekilde bir tarifleme alabilir miyim?
Sınır kişilik, boşluk duyguları, kimlik karmaşası, kontrolsüzce ortaya konan öfke tepkileri, özel ilişkilerde aldatılma ve terk edilme korkuları, ilişkilerde karşı tarafın ilgisini çekmek üzere yapılan manipulatif davranış,  intihar girişimleri, göz korkutmalar,  zaman zaman gerçeklik algısının kaybı gibi özellikler gösteren bir kişilik yapılanmasıdır.

-Bu durum ne zaman bozukluk olarak adlandırılır?
Tüm diğer kişilik tiplerinde olduğu gibi, 18 yaşına kadarki 3 yıllık dönemde bu özellikler kendisini gösterdiyse, ilişkileri ve işlevselliği de olumsuz etkilemekte ise kişilik bozukluğundan söz edebiliriz. Kısaca böyle cevaplayabilirim.

- Sınır kişilik bozukluğu olanlarda ne gibi dürtü kontrol sorunları yaşanır?
Biliyorsunuz iki temel dürtümüz olan cinsellik ve saldırganlıktır. Sınır kişilik bozukluğunda bu iki dürtü denetlenemeyen şekilde ortaya çıkar. Kişi karmaşık, rastgele ilişkiler yaşar; öfke tepkileri ise kontrolsüz ve çiğdir.

-Borderline kişiler mesafe koymakta sorun yaşarlar mı?
Evet yaşarlar. Ancak şöyle bir paradoks vardır, hem çok yakın ilişki kurmaya ve güven duymaya ihtiyaç duyarlar hem de güven sorunları ve aldatılıp, terk edilmekle ilgili korkuları o kadar yoğundur ki savunma amaçlı olarak ani ve tepkisel şekilde mesafe alırlar. Bu türden gelgitleri çok sık yaşadıkları için ilişkileri ve duyguları stabil olmaktan uzak ve yıpratıcı hale gelir.

-Peki konulmuş olan mesafelere karşı nasıl davranırlar? Kendilerini engellenmiş hissederler mi mesela?
Konulmuş mesafeler onlar için sevilmeme, reddedilme, güven duyamama anlamına gelecektir. Yakınlık ve güven ihtiyaçları çok yoğun olduğu için hayal kırıklığı yaşarlar ve öfke tepkileri, ilgi çekmeye yönelik manipülasyonlar ve yardım isteme mesajlı intihar girişimleri olabilir.

-Sınır kişiliklerin kişiler arası ilişki ve iletişimleri nasıldır?  Sorun yaşarlar mı?
Kişiler arası ilişki ve iletişimde, güven duyma ihtiyacının yoğunluğu ve aynı düzeyde de güven duyamayacağına dair inançtan kaynaklanan gel gitler yaşarlar. İlk ilişkileri ebeveynin ihmal, ret, şiddet veya taciz şeklindeki yaklaşımından ötürü oldukça travmatik olduğundan temel güven duygusu hiç hissedilememiştir.  Bundan dolayı tüm ilişkilerin benzer sarsıcı deneyimler getireceği beklentisi hakimdir. Bu beklentiyle doğrudan ilgili olarak kendini korumak için sergilenen savunma manevraları ile ilişkiler sağlıksız hale gelir.

-Duygularında ne gibi iniş çıkışlar gözleniyor? Klinik tecrübenize dayanarak neler söyleyebilirsiniz?
İlişkilerde yaklaşma ve uzaklaşma, sevgi ve nefret, öfke ve suçluluk, yüceltme ve değersizleştirme şeklinde gelgitleri vardır. İyi ve kötünün sentezini yapmada bir güçlük olduğundan farklı zamanlarda, aynı kişiye, çok yoğun kızgınlık veya çok yoğun sevgi ve hayranlık duyabilirler. Bu duygu yoğunluklarında kişi sanki duygu skalasının öbür kutbunda hiç bulunmamıştır. Örneğin şimdi kızgınlık duyduğu kişiyi sanki hiç sevmemiştir veya şimdi hayranlık duyduğu kişiyi sanki hiç  değersiz algılamamıştır.

-Bu dönemleri yakınları nasıl fark edebilirler? Ya da bu mümkün müdür?
Sınır kişilerin başka kişileri ve durumları algılayışlarında hep olumlu ya da olumsuz uçlarda olma vardır.  Algılama gerçekçi değildir. Örneğin annen nasıl biri diye sorsanız tamamen kötü resmedebilir veya belli bir durumu tamamen olumlu algılayıp yüceltebilir. Tıpkı masallardaki gibi iyi ve kötüyü birbirinden ayırır ve buna göre yargılamaya varır. Bu uçlar gerçekçi ve nötr algılamakta olan diğer kişiler için dikkat çekicidir. Öfke tepkileri ve disforik duygulanım da yakınlarını rahatsız ettiği ölçüde dikkat çekici olacaktır.

-Kişi kendisindeki bu duygusal dalgalanmanın farkında olur mu?
Sınır kişilik daha ziyade hayatının yolunda gitmediğinin, kendisine zarar verdiğinin, ilişkilerinin doyumlu olmadığının, boşluk duygularının, zaman zaman çok artan kaygısının, depresif duygulanımının, ilişkilerinin bir şekilde bozulduğunun farkındadır. Gelgitlerini ve dalgalanmalarını objektif bir gözle göremeyebilir.

-Borderline kişilerde benlik algısı ne durumdadır? Bu açıdan kendilerini nasıl hissederler?
Kimlik karmaşası vardır çünkü kendilerindeki olumlu ve olumsuz yanların da bir sentezi yapılamamıştır. Bu yüzden kim olduğu konusunda kararsızlık hakimdir.  Ergenlik dönemine özgü kim olduğuna dair arayış sınır kişilikte yoğun şekilde deneyimlenir. Bu yüzden benliği algılayışta zaman zaman tutarsızlıklar görülür.

- Yaşanan bu durumlarda ailenin olumsuz etkisi var mıdır ya da ne kadardır?
Bu konuda yapılmış araştırmalara göre, yaşamın erken dönemindeki ilişkilerde taciz ve şiddet yaşantıları söz konusudur.  Bildiğiniz gibi ilk dönem travmalarının ileriki dönem travmalardan farkı kişilik yapılanmalarını doğrudan etkilemeleridir.

-Borderline kişilerde kendilerine zarar verme eğilimleri var mı?
Kendine zarar verme eğilimi çok sık görülür. Zaman zaman ilgi çekme amaçlı manipülatif intihar girişimleri, zaman zaman ise kendini "canlı hissetmek" amaçlı kendine zarar verme, örneğin bilekleri kesme, kanın aktığını görmek isteme, vardır.

-İntihar teşebbüsleri de görülüyor yani? Sık rastlanan bir durum mu?
Evet, intihar teşebbüsü, intiharla ilgili göz korkutma ve kendine zarar verme davranışlarının en çok görüldüğü vakalar sınır kişiliklerdir.

-Sınır kişilik bozukluğu hangi yaşlarda ortaya çıkıyor ve hangi yaşlarda yoğunluk kazanıyor?
Kişilik bozukluğu tanısı koyabilmek için kişinin en az 18 yaşında olması ve 15 yaşından beri tutarlı şekilde aynı davranış örüntüsünü sergiliyor olması gerekir. Özellikle ergenlik döneminde görülen kimlik karmaşası, madde kullanımı, duygusal iniş çıkışlar, kimlikle ilgili arayışlar sınır kişilikle karışma özelliğine sahiptir. Oysaki kişilik bozukluğu diyebilmek için kararlı ve kalıcı bir kişilik örüntüsü olması gerekir.

-Tedaviye bakışları nasıldır? Psikiyatriste ve psikologa uyum gösterirler mi?
Özellikle genç yetişkinlik döneminde işlevsellikte bozulma, duygulanımda dalgalanmalar, dürtü kontrolünde zorlanmalar, boşluk duyguları ve kaygı ile başvuru daha sıktır. Yaş ilerledikçe hem meslekte hem de ilişkilerde daha fazla stabil olma söz konusudur. Dürtü kontrolündeki sorun ve yoğun güven ihtiyacına karşın yoğun güvensizlik zaman zaman tedavi sürecini tehlikeye sokabilse de işbirliği sağlanabilir ve olumlu sonuçlar alınabilir.

-Bu bozukluğa depresyonun eşlik etme durumu nedir?
Yalnızlık ve boşluk duyguları, dönem dönem kaygı, dönem dönem depresif duygu hali bu rahatsızlıkta sık karşılaşılan belirtilerdir. Mesleki işlevsellik ve ilişkiler yolunda gitmediği için kişi sıklıkla negatif geribildirim almakta olduğundan depresif duygudurum ve kaygı yaşanması çok muhtemeldir.

-Borderline kişilerin en çok yaşadığı korkular nelerdir?
En çok aldatılma ve terk edilmeyle ilgili endişeleri vardır. Her ilişki bu tehdidi taşır ve yoğun biçimde kendini koruma önlemleri almayı gerektirir.

-Borderline ne sıklıkta görülüyor?
Genel toplumun yaklaşık % 2 `sinde olduğu öngörülmektedir.

-Kadınlarda daha fazla görüldüğü bilgisi doğru mudur?
Evet, kadınlara bu tanının konulma oranı %75 iken erkeklere konulan tanı oranı %25`tir.

-Borderline kişiler hallüsinasyon görürler mi?
Stres dönemlerinde insanlardan şüphelenme, kendisi hakkında konuştuklarını düşünme vs. şeklinde paranoid düşünceleri ve benlik ya da gerçeklik algısının kaybı şeklinde yaşanan dissosiatif semptomlar görülebilir.

-Bu kişilerle evlilik sessiz sakin geçmez, tartışması, gürültüsü çoktur diyebilir miyiz?
Sınır kişiliğin tepkisel davranışları, güven ihtiyacına karşılık güven duyamaması, terk edilme korkuları ve terk edilmemek için yaptıkları manevralar, herhangi bir ilişkinin sessiz, sakin geçmesine izin vermez maalesef.

-Tepkilerinde de sınırsızlık, ölçüsüzlük var mıdır?
Elbette, iki temel dürtü de, hem cinsellik hem de saldırganlık, kontrolsüz şekilde ortaya konur. Saldırganlık yeni kurulmuş bir ilişkinin ilk anlarından itibaren çiğ bir şekilde ifade edilebilir veya cinsellik rastgele yaşanabilir.

-Bozukluk öncesinde yaşanan psikiyatrik sorunlar var mıdır?
Bozukluk tanısı zaten en erken 18 yaşında konulur ve en azından 15 yaşından itibaren aynı örüntünün görülmesi gerekir. Dolayısıyla ergenlik döneminin sınır kişiliği düşündürecek şekilde sıkıntılı geçmesi beklenebilir.

-Bu kişilerde madde kullanımı ya da maddeyi kötüye kullanma var mıdır?
Evet alkol ve madde bağımlılığı veya kötüye kullanımına oldukça sık rastlanır.

-Hangi işlerde başarılı olurlar?
Sınır kişiliğin özellikle başarılı olduğu ya da olamadığı belli bir meslek dalı ya da iş yoktur. Başarılı olma işlevselliğin ve ilişkilerin bozulmamasına bağlı olduğundan, stabil gidiş sağlanabildiği ölçüde başarı da sağlanabilir.

-Tedavileri nasıldır?
Yoğun öfke, kaygı, depresif duygulanımlar zaman zaman ilaç tedavisini gerektirebilir ancak tedavi uzun süreli psikoterapidir. Geçmiş ve bugün arasındaki bağlantının kurulduğu, davranış değişikliğini de sağlayacak biçimde ruhsal yapılanmanın anlaşılmaya ve değiştirilmeye çalışıldığı uzun süreli ve derinlikli bir çalışma yapılması gerekir.

habersinerji.com
« Son Düzenleme: 17 Ekim 2012, 11:58:39 öö Gönderen: psikolog »

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Ynt: BORDERLİNE - SINIR KİŞİLİK : TANRILAŞTIRAN KİŞİLİK
« Yanıtla #1 : 17 Ekim 2012, 11:57:34 öö »
Borderline (Sınır) Kişilik Bozukluğu Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?


Asagidakilerden en az besinin varligi ile birlikte ,genc eriskinlik doneminde baslayan , kisilerle olan iliskilerde, kendilik algisinda ve duygulanimda tutarsizliklar ve ani durtusel davranislarla karakterize bir durumdur.
1 -Gercek ya da varsayilabilecek , olasi bir terkedilmeyi onlemek icin cilginca caba harcamak.
2 -Karsisindakileri asiri buyutup, goklere cikarma ve asiri degersizlestirip, gozden dusurerek, yerin dibine sokma gibi baskalarina asiri deger.degersizlik verme ile giden tutarsiz iliskiler.
3 -Kimlik karmasasi denilen kendini algilayisinda, arkadaslik, cinsel durum ya da onem verilen kulturel- ahlaki deger anlayisinda degiskenlikler.
4 -Kendine zarar verme olasiligi fazla olan, 2 ya da daha cok durumda sonunu dusunmeden, aniden yapilan eylemler (aniden cok para harcama, madde kullanimi,hizli ve tehlikeli arac kullanma, birden asiri yemek yeme, onceden dusunulmeyen uygunsuz cinsel davranislar) .
5 -Tekrarlayan bir sekilde intihar girisimleri, intihar tehditleri, kendi kendine zarar verme (bicak,jilet vs. ile kendi cildini kesme, sigara ile yakma, kafasini , yumrugunu sert yerlere vurma gibi).
6 -Duygu durumunda asiri tepkililige bagli olarak surekli duygusal degiskenlik hali (saatler icinde degisen surelerde birbirini izleyen ofkelilik, uzuntu, kaygi, sevinc donemleri)
7 -Kisinin kendisini surekli olarak boslukta hissetmesi .
8 -Ofkeye hakim olamama (kavga etme, yuksek sesle hakaret,ciglik atma esya kirma gibi).
9 -Stresle iliskili gelip gecici kendine kotuluk yapilacagi dusunceleri ya da dissosiyatif belirtiler

Rahatsizligin asal ozelligi karsilikli birebir iliskilerde , kendilik algisi (kendine bakis , kendini kabul edis ve kendini sergileyis) ve duygulanimda tutarsizlik ile iliskileri etkileyebilen ani hesapsiz davranislardir.Bu kisilerde surekli bir ayrilik ve reddedilme fikri yasandigi icin bu gibi bir durumun izlenimi edinildiginde duygulanim, kendilik hissi ve davranislarda onemli farkliliklar yasanir.Ayrilik ya da planlananlarin olusmamasi durumlarinda yogun ofke ve diger belirtiler yasanir. Yalniz baslarina olmaya dayanamaz ve birilerinin varligina gereksinim duyarlar. Bu yalnizligi onlemek icin intihara yeltenebilirler.Birebir iliskilerinde ozellikle karsi cinsten kisilere surekli baglanma, onlari bir eski yunan tanri ya da tanricalari gibi gorup yuceltirler. Iliskilerine cok buyuk iddia ve hedeflerle baslar, gerektiginden fazla ozel hayatlarini paylasir, karsiliginda aynisini beklediklerinden dus kirikligina ugrarlar.Bu kez onlari daha once oturttuklari tahtlarindan indirip gozlerinden dusururler. Bu nedenle arkadasliklari gelip gecici ve firtinali bir seyir izler.Hedefleri, inandiklari degerler, arkadas yapilari, cinsel egilimleri, benimsedikleri gorusler, mesleki heves ve amaclari degiskendir.Devamli olarak kendilerini boslukta hissettikleri icin ugrasip, oyalanacak bir seyler ariyor gibidirler. Karsi taraftan beklediklerini bulamadiklarinda ofkelerini sergiler, sonrasinda bundan dolayi sucluluk, pismanlik, utanc duygulari yasar ve kendilerini degersiz , zayif, kotu hissederler.Bu kisiler icin" insanin kendi kendine ettigini 7 mahalleli etmez "sozu cok uygun duser.Kendilerine maddi ve manevi acidan zarar verir, basladiklarini bitiremezler, "yuzup yuzup kuyruguna gelseler bile".

Yogun stresli donemlerde halusinasyon dedigimiz varolmayan ses,goruntu vs. gibi algilar,kendi vucuduna ve cevreye yabancilasma gorulebilmektedir.Kendileri ya da cevreye yabancilasma yasayabilirler. Kisisel iliskilerinden ziyade kendilerini terketmeyeceklerini ve gerekli karsiligi alabileceklerini dusundukleri sanal seyler, cansiz nesneler, ya da hayvanlar uzerinden doyum saglamaya calisip, kendilerine guvenli bir liman olusturabilirler.Egitim ve evlilik hayatlari firtinali bir denizde filikayla yolculuk gibidir. Ayrilik,bosanma ve tekrar biraraya gelmeler gorulebilir.

Eslik eden bozukluklar:
Depresyon ve distimi
Alkol-madde kullanim bozukluklari
Yeme bozukluklari
Travma sonrasi stres bozuklugu
Dissosiyatif kimlik bozuklugu
Diger kisilik boz.

Toplumda görülme orani:
Genel nufus icinde % 2-3 oraninda gorulmektedir. Arastirmalara gore hastanede yatanlar arasinda %19 ; ayaktan tedaviyi surdurenler arasinda % 11 oraninda oraninda oldugu gozlenmistir.

Rahatsizligin cinsiyet- kalitim ozellikleri :
Toplum geneli ile karsilastirildiginda rahatsizlik gosterenlerin 1. derece yakinlarinda bes kat daha fazla goruldugu saptanmistir.Ailede madde bagimliligi ,antisosyal k.b. ve depresif bozukluklara karsi da daha yuksek bir risk vardir.

Rahatsizligin olus sebepleri:
Rahatsizliktaki merkezi serotonin islevindeki azalmanin ofkeli ve durtusel davranislarla iliskili olabilecegi dusunulmustur.

Bir baska goruse gore de cocuk gelismesinde 1,5-2,5 yas arasi donemde cocugun ayrilma ve kendi basina davranislar sergileyebilme cabalarina annelerinden gelen cezalandirici tavirlarin siddetli ayrilik korkularina yol actigi one surulmustur.Gene benzer bir goruse gore cocuk- ebeveyn iliskisinin erken donemlerindeki bozukluklar ( cocugun yeterli dikkate alinmayip, hislerini ve davranislarini gozardi etmek cocukta uygun, olumlu ve sabit bir benlik hissi olusmasini onleyecek ,surekli destege gereksinim duyacaktir. Ailede duygusal paylasimin olmamasi , aile ici yogun catismalar, kucuk yaslarda ana-baba kaybi, ayriligi, cocugun yasadigi fiziksel ve cinsel tacizler rahatsizliga egilim olusturur.

Ailesel ozellikleri:
Bu kisilerin ailelerinde erken donemde ebeveyn kaybi,travmatik ayrilmalar ya da her ikisi yuksek oranda bulunmaktadir.Genellikle her iki ebeveynde de belirgin bir sekilde psikiyatrik sorunvardir. Annelerde karasizlik ve depresyon gozlenirken;babalar ya meydanda yoktur ya da karakter itibariyle yoktur ya da bozuktur.Aileler saldirgan davranislar, alkolizm, fiziksel ya da cinsel tacizler (ki bunlar hastaya da uygulanmistir) nedeniyle yipranmis veya parcalanmistir. Rahatsizlik bosanmis ya da evlatlik verilmis ailelerde daha fazla saptanmistir.

Hastaligin sureci:
Rahatsizlik genclik donemi oncesinde konuya dikkat verememe, ogrenme guclukleri ve toplumsal cekilme, sosyal ortamlardan sogukluk ile kendini gostermektedir. Genclik doneminde tum yakinmalar baslamakta, yari sayida vaka ise 40' larindan sonra duzenli bir cevre ve is hayatina kavusabilmektedir. Bununla birlikte cogu egitimini tamamlayamamakta, islerini kaybedip, evliliklerini ya da birlikteliklerini surdurememektedir.Rahatsizlikta intihar tehditleri onemsenmelidir. Bu grup hastalarda % 8-10 oraninda intihar sonucu olum gorulmektedir.
Dönüşüm Konağı

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Ynt: BORDERLİNE - SINIR KİŞİLİK : TANRILAŞTIRAN KİŞİLİKLER
« Yanıtla #2 : 17 Ekim 2012, 11:59:22 öö »
Tutarsız Davranışlar, Aniden Değişen Duygular: Borderline Kişilik Bozukluğu


Borderline, kelime olarak 'sınırda' demek. Yani, sınırda kişilik.Genellikle kadınlarda daha sık görülen bu kişilik bozukluğunun görülme oranının gittikçe arttığı söylenmektedir. Bu artışın nedenini, hastalığın oluş nedeninde aramak gerekir. Anne bebek ilişkisinde sık sık bahsettiğimiz, bebeğin anneyle oluşturması gereken bağlanma-ayrışma-bireyselleşme sürecinin, ayrışma kısmında çıkan zorluklar bu soruna neden olur. Aşırı ihmal edilmiş ya da hiç engellenmemiş, anne çocuk ilişkisinde sorun olan, ailenin dengesiz davrandığı, bebekken kayıplar yaşayan, travmaya uğrayan çocuklarda görülür. Değişen toplum yapısı nedeniyle, bu özelliklere sahip çocukların artması, bazı toplumlarda borderline kişilik bozukluklarının artmasına neden oluyor denilebilir. Peki nedir borderline kişilik bozukluğu?

BORDERLINE KİŞİLİK BOZUKLUĞUNUN ÖZELLİKLERİ
Kısaca, kişiler arası ilişkilerde, benlik algısında ve duygulanımda tutarsızlık, belirgin dürtüselliğin olduğu, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan bir davranış biçimidir. Bu tanımı biraz açarsak, öncelikle kendisine ilişkin algıları sürekli değişir. Bir an kendini aşırı başarılı, güvenli bulurken, bir anda çok kötü hissedebilir. Bu dalgalanma, iyi ve kötü arasında gidip gelme, ilişkide olduğu insanlar için de geçerlidir. Onları göklere çıkarırken aniden değersizleştirebilir. Bu nedenle, ilişkileri tutarsızdır. Sevgiden nefrete çabuk geçebilir. Bu dalgalanma tüm ilişkilerine yansır. Borderline kişilik bozukluğu olanlar, aşırı terk edilme korkusu yaşar. Bunu engellemek için tehdit etme, intihar girişiminde bulunma gibi yollara başvurabilirler. Kontrolsüz cinsel ilişkiler, sık cinsel eş değiştirme, onlara aşırı bağlıyken nefret etmeye başlama, yanı sıra bazı cinsel sapmalar ve cinsel kimlikte de ani değişimler izlenebilir. Yani, bir borderline kişilik bozukluğu olan kişi ile herhangi bir ilişkiniz varsa, dünyanın en mükemmel insanı, eşi, doktoru, arkadaşı iken, aşırı idealize edilmişken, aniden yerin dibine batırılma riskiyle karşı karşıyasınızdır. Ayrıca, tüm bu değişim saldırganlığa dönüşebilir. Bu saldırganlık kendine karşı olabileceği gibi, size de yönelebilir. Kendine zarar vermenin yöntemi aşırı para harcama, kumar oynama, kontrolsüz cinsel ilişkiye girme, alkol kullanma, tıkınırcasına yemek yeme olabilir. Bazen yardım çağrısı da olabilen intihar girişimleri, kendini ya da ona kötü davrandığını düşündüğü ilişkide olduğu kişiyi cezalandırma yolu da olabilir. Borderline kişilik bozukluğu olan kişilerin öfkelerini kontrolde zorlukları vardır. Konuşmalarıyla, eşyalara zarar vererek bu öfkeyi dışa vururlar. Bebekliklerindeki sorun nedeniyle, yani anneden ayrışma problemi onların bazı evcil hayvanlarla ya da cansız nesnelerle kendilerini daha iyi hissetmelerine neden olabilir. Baş edemedikleri bir sorun olduğunda kontrollerini tamamen kaybedebilirler. Aşırı şüpheler, korkular oluşabilir. Depresyon sıklıkla birlikte görülür ve riskleri artırır.

NE YAPABİLİRİZ?
Uzun ve zor bir terapi gerektirir. Yanı sıra alkol, uyuşturucu gibi sorunlar da varsa, terapi zorlaşır. Zaman zaman ilaç kullanılır. Gençlik döneminde başlayan bir sorundur. Eğer ek problemler, saldırganlıklar, intihar gibi nedenlerle farklı sonuçlar oluşmazsa, orta yaş civarında toparlanırlar. 40'lı yaşlarda geçebilir. Borderline hastayla birlikte yaşamak da zordur. İnsanları iyi ve kötü diye ayırdıkları için, herkese buna uygun roller verirler. O rollere girmemek gerekir. Kötü davranıldığını düşünür ve kötü davranılması için her şeyi yapar. Hastalığı iyi anlayarak, olayları değerlendirmek gerekir. Yine de, özellikle bazı ağır olgularda birlikte olmak zor ve yıpratıcıdır. O zaman yakınında olan kişilerin de profesyonel yardıma ihtiyacı olur.
sabah.com

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4381
    • Profili Görüntüle
Ynt: BORDERLİNE - SINIR KİŞİLİK : TANRILAŞTIRAN KİŞİLİKLER
« Yanıtla #3 : 17 Ekim 2012, 12:00:46 ös »
Borderline kişilik genelde çocuklukta yaşanılan önemli bir kayıp, anne-baba ile olan bağın dengesiz olması, travma, kötü muamele yada duygusal olarak yoksun kalmak gibi tecrübelere dayanmaktadır. Yaygın görülen bir hastalıktır, toplumun yüzde 2 yada 3 ünün sahip olduğu tahmin edilmektedir.

Duygularda, insan ilişkilerinde, davranışlarda dengesizlik ve aşırı kaybetme korkusu olarak kısaca tanımlanabilir...

Eğer Borderline Kişilik Bozukluğunuz varsa, sürekli olarak terkedilme duygusunun yarattığı panik ile mücadele ediyorsunuz demektir. Genel olarak davranışlarınız değişken ve ani hareketlerden oluşur. Duygularınız sürekli değişir, insanlarla olan ilişkileriniz ise yoğun ve fırtınalıdır.

Büyük ihtimalle, değer verdiğiniz insanlara tutunmak için çılgınca bir çaba sarfederken bir yandan da kaybetme korkusundan kaçınmak için önemsizleştirmeye çalışırsınız. Yalnızlık duygularını uzaklaştırmak için çevrenizi insanlar ile doldurursunuz, hatta sevmediğiniz yada anlaşamadığınız insanları bile kabul edersiniz. İnsanlar ile olan ilişkilerinizde strese yol açan olaylar, örneğin maddi zorluklar, ilişkide yaşanan problemler vs genelde hastalığı daha da kötüleştirir.

Borderline kişiliğe sahip kişilerin kendine güven duyguları çok kırılgan olduğu için insanlar tarafından kabul edilmeye yada reddedilmeye karşı aşırı derecede hassastırlar. Eğer bu hastalığa sahipseniz, bir ilişkiniz olsa bile kendinizi dışlanmış ve yalnız hissedersiniz. Olası bir kayıp, ayrılık yada terkedilme ihtimali karşısında kendinizi tehdit altında hissederseniz ve genelde hiddet, aşırı öfke, aşağılama yada sözlü saldırılar ile tepki verirsiniz. Borderline kişiliğe sahip insanların duygularını kontrol etmekte zorlandıkları yaygın olarak bilinmektedir. Ayrıca bazı durumlarda yalnızlık ve terkedilmişlik duygularından kurtulmak için alkol, uyuşturucu, yeme bozuklukları, kendine zarar vermek yada intihara teşebbüs etmek gibi davranışlar görülebilir

Belirtiler

1. İdealleştirme ile aşağılama arasında sürekli değişen bir ilişki
2. Tehlikeli boyutlarda kendine güven eksikliği ve dengesizlik
3. Ruh halinde sürekli ve büyük değişimler.
4. Aşırı ve yoğun öfke
5. Kızgın ve saldırgan patlamalar
6. Ayrılıkta yada kayıp anında panik duygusu
7. Sürekli olarak kendini boş hissetme.

Tedavi

Kişilik hastalıklarının erken yaşlarda gelişiyor olması ve insanların kendilerini bu hastalık ile tanımlıyor olması tedavinin çözümünü zorlaştırmaktadır. Tedavinin başarılı olabilmesi için kişinin kökleşmiş davranış şekline, yaklaşımlarına, bakış açılarına, ilişki yapılarına ve kapasitelerine değinilmesi gerekir. Genelde kişilik problemleri psikoterapi ile çözümlenebilmesine rağmen, uzun zaman içinde yerleşmiş olan bu duygu, düşünce ve davranış alışkanlıklarını değiştirmek yoğun ve sürekli tekrarlanan bir tedavi ve öğrenme süreci gerektirir.

Örneğin, uzun vadeli psikoterapi Borderline kişiliği olanlar için oldukça etkili olabilir. Fakat ilişkilerde yaşadıkları problemleri düşünürsek, terapi sürecinin oldukça değişken olduğunu ve sabit bir iyileşme eğrisi çizmediklerini belirtmek gerekir. Terapi sırasında devamlı değişen duygulara, aşırı ilgi ihtiyacına ve sürekli tekrarlanan krizlere terapistin dayanması gerekir. Her şey yolunda gitse ve terapist her şeyi doğru yapsa bile, Borderline kişilik bir süre sonra terapiyi ve terapisti aşağılamaya başlayacak ve kızgınlıkla aniden tedaviyi sonlandıracaktır. Bir kaç ay sonra yeniden terapiye dönmesi ile aynı süreçler yeniden yaşanacak ve bu şartlar altında tedavi en azından 2-5 yıl arasında sürecektir.

Bazı zamanlar, özellikle kriz anlarında kişi intihar teşebüssünde bulunabilir. Bu durumda hastanın kısa bir süreliğine hastaneye yatırılması gerekebilir. Eğer kişinin hastalığı ilerlerse ve evde ihtiyacı olan bakım ve ortam sağlanamıyorsa, daha uzun süreli olarak hastanede kalması istenebilir.

Araştırmalar bazı kişilik sorunlarının kişide devam ettiğini ama bazılarının yok olduğunu göstermektedir. Görünüşe göre hayat tecrübeleri ile birlikte hasta karakterinin temel özelliklerini değiştirmeyi öğreniyor. Tedavi uygulandığı zaman ise hastalığın iyileşmesi hızlanıyor. Özellikle kişi tedaviye gönüllü olarak geliyorsa, iyileşmek için çaba sarfediyorsa ve problemlerinin sorumluluğunu üstleniyorsa hastalığın iyileşmesi daha hızlı oluyor. Ama diğer tarafta kişi sorunlarının başkalarından yada çevresinden kaynaklandığına inanıyorsa, sorumluluğunu üstlenmeyi reddediyorsa ve problemlerini çözemeyecek kadar güçsüz ve zayıf olduğunu iddia ediyorsa iyileşme süreci biraz daha uzun zaman alıyor.

Ç.  Alper,