Son İletiler

Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 10
31
Evet içimi yiyen duygu ve düşüncelerime takıntı ve obsesyonlarıma yenik düştüm ve daha fazla bu ilişkiyi sürdüremeyeceğime karar verdim. Oysa ki ilk defa hayatımda daha önce başka kızlar da olmuştu duygusal bağ kurduğum ama bu kadar olgunlukla karşılayan anlayışlı olanına denk gelmemiştim. Büyük ihtimalle mutluluğu ben kendime haram kılıyorum gibi bir durum oluyor... Uzunca bir mesaj yazdım not defterinde kendi yaşadıklarımı ve şuan ki halimi dile getirdiğim hazırladım göndermek için ama bunu yapamadım cesaret edemedim nasıl diyebilirim ki diye düşündüm ben eskiden böyle böyleydim bundan dolayı başıma bunlar geldi defalarca dua ettim kurtulamadım ağladım olmadı elimden tutan bir ebeveynim olmadı diyemedim... Beni anlar mıydı belki anlayabilirdi konuştuğumuz süre zarfında salak saçma triplere girmeyen genelde olgunlukla konuştuğumuz yanları vardı. Ama ben söyleyemedim ve ona mesaj atıp ben bu durumu devam ettiremeyeceğim sana anlatamayacağım bazı sebeplerden ötürü ve senin duygu düşüncelerini zamanını çalmakta istemiyorum şeklinde benzer bir yazı yazdım seni rahatsız etmeyeceğimi ve çok özür dilediğimi dile getirdim. O o durumda dahi olgunlukla bu durumu karşıladı ve düşüncene saygı duyarım umarım hayatında mutlu olursun şeklinde bir mesaj yazdı.
Bu kararı almamda ki asıl sebep bir insanın duygu düşünce ve zamanını çalmak istemememden dolayı oldu o da bir insan onun hakkını yiyemezdim (hoş benim ağzıma sıçıldı bu hayatta gelen geçen tekme vurdu... Dünya hassas kalpler için cehennemdir). Yani böyle bir durumda aklıma gelen şey şu anca baştan benim durumumu bilecek bir kişi olacak buna rağmen benimle devam etmek isterse o zaman içim huzurlu olacaktı. Hüseyin hocamın söylediklerini yabana atıyor değilim haksız da demiyorum ama bu durum benim yaşayışıma ve kişiliğime uymadığını düşünüyorum baştan karşımdaki kişi bu durumu bilmeli ve buna rağmen benimle duygusal bir birliktelik istiyorsa öyle olmalıydı.
Bu arada dua ve ibadet konusunda da sekteleme yaşıyorum çünkü sürekli vesveseye maruz kalıp aklıma neden bu kadar zor olmalıydı bu hayat zaten çok hakkım yendi ben iyi bir insan olmaya çalışırken karşımdakiler bana zulüm etti. Yaşım geldi geçiyor vs. vs. ohooo bitmiyor yani mal gibi bir durumdayım bu sefer de şöyle dua ettiğim zaman bir şey hakkında doğru mu yapıyorum yanlış mı yapıyorum bir yol ama benim açık ve net he olması gereken bu diye ettiğim dualarımda karşılık alamadığım gibi bir şey hissediyorum. Ama bunu kalkıpta inancımdan vazgeçeyim kıvamında değil sadece burada ki hikmeti çareyi çözemediğim konusunda içimde bir kırgınlık, hüzün ve rahatsızlık var ve ben bunu aşamıyorum. Yine aklıma keşke hiç doğmasaydım vs. tarzında düşünceler geliyor her ne kadar bazen düşünmemeye çalışsam da oluyor bazen iyiyi güzeli telkin ediyorum ama üstümde ki yük normalinden daha ağır gibi. Şuan ne yapacağımı bilmiyorum her söylenilene de kalben kabul edemiyorum içimin rahatsız olduğu konuları kafamda bitiremiyorum mal gibi bir haldeyim. Ama bunlara rağmen tamamen ümitsiz de değilim sadece neler olacak gerçekten bilmiyorum ve bilinmeyen her durum ayrı bir korkutucu geliyor. Bir söz aklıma geliyor en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir diye kimin sözü bilmiyorum ama bazen kafamı kurcalayan bir söz. Teslimiyet ve şüphe etmeme konusunda sınıfta kaldığımı düşünüyorum ama bu durumu düzeltmekte elimde ve yaşıyorsam şuan hala yapabileceğim alabileceğim reaksiyonlar var. Ümidim o yönde ki umarım hem dünyamı hem ahiretimi kurtaracak doğru adımları atabilirim ama şuan bu konuda bu adımı atmak içimden geldi ki bu yaptığımı yapmak zorunda hissettiğim için yaptım doğru veya yanlış... Çok üzgünüm.
33
Konuşmaya başladığım kız il dışındaydı ve ben onu ziyaret ettim bazen çekingen düşüncelerim olsa da kendimi net ifade ettim ona karşı. İlk izlenimim konusunda kendisi gözlük kullandığı zaman bana çekici gelmiyor ama gözlük kullanmadığı zaman beğendiğim şeklinde oldu. Gözleri iri idi bu da benim zayıf noktamdı ve ela renkli hoş gözleri vardı gözlerini tutuldum desem yalan olmaz hatta aklımdan eşek gözlüm diye geçti. Neyse ben muhabbet etmesini konudan konuya geçmesini bilen bir insan olarak görüyorum kendimi saatlerce konuştuk sonra ağaçlarla kapla gezme alanı olan bir yere gittik arabayla beraber yürüyüş yapıp sohbet edecektik. Ama çok fena bir yağmur bastırdı sonra saate de baktım geç olmuştu eve gitmem 3 saat vs. sürecekti o yüzden düşüncesini sordum benim açımdan olumlu dedi bende olumlu dedim konuşmaya devam ettik. Genelde hep ben selamlaşma mesajını atıyorum ve o şekilde konuşuyorduk bir günü bilerek yazmadım o da hiç yazmadı. Ertesi günü mesaj attığımda dedim konuşmak vs. istemiyorsan veya farklı sebep varsa bana karşı açık ol saygı duyarım düşüncene diye. Sonra o günü proje ile uğraşacağını düşündüğüm için seni rahatsız etmek istemedim vs. dedi. Bende değer göstermeyi bildiğim kadar değer de görmek istediğimi dile getirdim. Haklısın bu konuda dedi sanırım ilişki konularında çok iyi değilim tarzı cümleler kullandı bana farklı bir insandı benim için. Tabi o onu demeden önce hiç konuşmadığımız gün sanırım bizden bir bok olmaz dedim bende sonra beni beğenen başka kadınlar olmuş onları kabul ettim sanırım bizim iş yattı icabı. Şuan o açıklamalardan sonra dikkat edeceğini belirtti bakalım şuan süreç fena değil bazı şeyleri kafamda çok mu büyütüyorum haksız mıyım yaptığım ve yapmadığım konularda bilemiyorum. Zaman her şeyin ilacı derler bakalım gerçekten ilaç mı zehir mi göreceğiz...
34
Hocam ,merhaba hayat hikayeniz benim hayatıma çok benziyor.Gec olgunlaşıyoruz sanırım.Sizin şimdi durumunuz nasıl?
36

Kendimi çok yorgun hissediyorum, üzerimde tam olarak nasıl niteleyeceğimi bilmediğim fiziksel ve duygusal bi yorgunluk var…

Kötü bi gün ya da kötü bi olay geçmedi başımdan, yaşamın kendisinden kaynaklanan bi yorgunluktan bahsediyorum.

Gün içinde tuhaf tuhaf saatlerde uyuyorum ve yine tuhaf tuhaf saatlerde pek çok kez uykum bölünüyor, ne tür kabuslar gördüğümü hatırlamıyorum ama uyanınca kendimi korkmuş ve yapayalnız hissediyorum.

Bi sigara yakıyorum ve hayatım gözümün önünden geçiyor yaşanmışlıklar ne olduğu belirsiz gelecek sonra bi sigara daha öyle gidiyor…

Hayalini kurduğum şeyler birer birer anlamını yitiriyor ve hüzünleniyorum.

Gün içinde yerli yersiz dalıyorum, an’dan uzaklaşıyorum.

Garip bi boşlukta hissediyorum kendimi ve kasvetli bi el sanki ensemdem yakalamış bırakmıyor. anlam atfettiğim şeyleri yok etmeye ve içimi daraltmaya çalışıyor, kendimi hiç bi yere ait hissedemiyorum, yüzeysel ilişkilerimi, duygusal boşluklarımı, sevmenin zorluklarını, ne olursa olsun mutlu bi hayat yaşayamayacağımı çünkü ruhumun yara aldığını, diğer insanlardan farklı olduğumu, yakınımdaki insanların bile beni tam olarak tanımadığını, boşlukta pek bi yer kaplamadığımı, terapilerin anlamsız olduğunu ısıtıp ısıtıp önüme koyuyor…

Hayat karşısında göstermemiz gereken soğukkanlılığı kaybediyorum, daha kırılgan daha hassas birine dönüşüyorum. Canım hiç bir şey yapmak istemiyor uyumak istiyorum sadece saatlerce… öyle de yapıyorum

Hüzünlü bi şarkı dinlerken zorlanıyorum,
Veya internette gezinirken karşıma hüzün, ayrılık temalı, yersiz duygusal paylaşımlar çıkıyor daha da etkileniyorum. (Telefona bakmayı kısıtlıyayım diyorum sonra evde tek başına nasıl vakit geçireceksin duvara mı bakacaksın diyip geri alıyorum)


Kalkıp yemek hazırlayacak gücü zor görüyorum kendimde, evim dağınık toparlamaya üşeniyorum.

Gün içinde sık sık gözlerim yaşarıyor, engel olamıyorum. Karşılaştığım insanlarda bir şeyi arar gibi oluyorum ama ne aradığım şeyden haberim var ne de aradığımı bulabiliyorum.

Derinlerden gelen birşeylerin hüznünü ve özlemini yaşıyorum ve epey zorlanıyorum….

Aileden uzak bi şehirde yalnız yaşayan bi insansanız depresyona girer gibi olduğunuzda bilirsiniz ki kimse gelip elinizden tutup sizi kaldırmayacak, ya seve seve ya da öbür türlü o yataktan kalkacaksınız, o evi temizleyip o yemeği yapacaksınız ya da rutininiz her neyse artık… kimse aa kendini iyi hissetmiyor gidip yardımcı olayım demiyecek

Nitekim bende öyle yapmaya, ölü toprağını üstümden kendi başıma atmaya çalışıyorum

Kafa dağıtmaya, açıp bi film izlemeye çalışıyorum ne bilim bahsettiğim hayat karşısında gerekli olan soğukkanlılığı yakalamaya çalışıyorum. Bazen toparlanıyorum sonra yine düşüyorum o tuhaf boşluğa, dikkatim dağılıyor ne izlediğimden ne de okuduğumdan bir şey anlıyorum.

Telefonda biri ile görüşürken normal tavır sergileyip bozuntuya vermediğim ama içsel olarak huzursuz olduğum durumlarda oldu, alakasız bir şekilde katıla katıla güldüğümde oldu telefon kapanıyor sonra yine boşluğa düşüyorum.

İş yerinde rutin yaptığım işleri bile bir iki kere kontrol ediyorum çünkü dalgınlığım orayada yansıyor.

Biraz bakındım gizli depresyon deniyormuş buna işin gizli kısmıda yaşadığınız sıkıntıyı kimseye paylaşmamanız, dışarda doğal davrandığınızdan geliyormuş…
Tam olarak kime ne anlatacam onuda bilmiyorum.

zaten benim ne depresyona girebilmek gibi bi lüksüm var ne de eşcinsel kalabilmek gibi bi lüksüm var. Bu yaşıma kadar pek bi eşcinsel faaliyetlerde bulunmamışım, içimde yaşamışım çoğu şeyi bu saatten sonra da kendime yakıştıramam, birşeylerin değişmesinin zorunluluk haline geldiğim durumdayım.


Bu keyifsizlik halini yazının başlığına getirelim


Kendimi suçlamamaya çalışıyorum, bu hissettiğim olumsuz şeyler bana kendimle alakalı bi alarm veriyor bi yere çekiyorsa bunu anlamlandırmaya çalışıyorum. Bi bakıma stresi oluşturanda yine benim aslında, sitem etmiyorum hani, bu ruhsal sancılardan daha güçlü bi karakter inşa etmeye çalışıyorum.


Arkadaşlar eşcinsellik sadece cinsel yönelim boyutuyla ele alınabilecek bi konu değil konu daha derin

Hüseyin hoca hep eşcinselliğin bi sonuç olduğunu onu oluşturan sebepler olduğunu söyler bende buna katılıyorum. Eşcinsellik konusunda kafamızın her noktasını bi oda gibi düşünün ve bu oda geçmişten bugüne kadar hep kirletilmiş olsun. işte terapi sürecinde siz uzun süredir girmediğiniz bu odalara girip temizlik yapıyorsunuz, görmezden geldiğiniz bu odaların kirli olduğuyla yüzleşiyorsunuz bunlar sancılı süreçler işte bende bu keyifsizlik durumunu Dönüşüm Sancısı olarak adlandırıyorum.

Derinlerden gelen bi hüzün var ömrüm boyunca olmayacak şeylerin tutkusuyla yanıp tutuşmanın hüzünü var yada değişen farkındalıklarımın yaşadığım hayatla çatışmasından kaynaklanan hüzün var içimde, dışarda hetero hayat yaşamanın içerde ise eşcinsel hisler taşımanın verdiği yorgunluk ve geç kalmışlık var

basit alışkanlıkları bile değiştirmek güçken hele ki eşcinsellik mevzusu gibi karakterinizi yeniden inşa etmeniz gereken bi mesele ister istemez çok daha sancılı oluyor.

Bütün samimiyetimle şunu söyleyebilirim terapilere başlamadan önce daha az stresli bi hayatım vardı, şimdilerde eskiye oranla en az 10x deyin siz ona, zorlanıyorum

Terapi sürecinde düştüğüm bi boşluk şu oluyor işte bir sabah uyandım istanbula gittim orda bi psikolog ile görüştüm aynı günün gecesinde yaşadığım şehre geri döndüm ve kimsenin bundan haberi olmadı bu işten. Kül kedisi 00:00 dan sonra eski yaşamına geri döndü gibi birşey oluyor hangisi gerçek hangisi rüya belli değil.
Buda şuan içi dışı bir olamamanın, stres altında olmamın nedenlerinden biridir
Eşcinsel olduğumu çevremde bilen yok bu yüzden yukarda bahsetmiştim benim eşcinsel hayat yaşamak gibi bi lüksüm de yok. Hatta bazen ben eşcinsel değilim ki diyip bunca zahmete strese ne gerek var gibi de oluyorum.

Bir diğer sancılı konu ise gönül meselesi.
hala hemcinsime çok yoğun hisler besliyorum, onu çok özlüyorum sık sık hatrıma düşüyor açıp resmine bakarım hüzün çöker içime, gözlerim yaşarır ama  feminen bi duygusallıkla değil erkek adam gibi ağlıyorum, sitem etmeden. 

Ee sevdiğim kişiden de kimsenin haberi yok yani dışardan bi yakınımın benim hemcinsime yoğun muhabbet duyduğumu aklının ucuna bile getiremez, daha demin çok yakın bi arkadaşım sözlüsü ile olan muhabbetini bana danışıyor, hetero ilişkiye tavsiye veriyorum bir de kendime bakıyorum…
İki ayrı kimlikte yaşamak hayatımın bi çok noktasına nüfuz etmiş durumda ve hüzünleniyorum.

Bi başka konu şu; hüseyin hocanın dönüştürmeye çalıştığı bi profil var “Hayatı kendisi için yaşamayı bilen ve sosyal yaşamda bağımsız olan kişiler” burdaki bağımsızlıklık ekonomik bağımsızlıktan ziyade korkularının, kaygılarının esiri olmadan yaşayabilmek gerekirse aileye rest çekebilmek gibi gibi düşünelim..
Dışardan bakılınca sorun yokmuş gibi görünen kendi hayatımda hala tam anlamıyla bağımsızlık kazanmadığımı küçük küçük detaylarda yeni yeni fark ediyorum.

Hüseyin hoca karşı cinsle duygusal bi ilişki kurman gerekiyor demişti bende karşı cinsten birini hayatıma almak için sevdiğim adamı kendimden bi süre uzaklaştırmaya çalışıyorum veya ona olan hislerimi inkar etmeye çalışıyorum ama yok elime yüzüme bulaştırıyorum onu sevmekten vazgeçemiyorum buda beni yıpratan nedenlerden biridir onu severken de bi kadını sevmeyi hayal ediyorum, mental olarak kendimi buna hazırlıyorum.
Uygun zamanda uygun biri çıkarsa çekingenlik göstermeyip bi adım atacam.
Ha bi kadın bulmak ne kadar sürer bilmiyorum, bu işi aceleye getirmek için tanışma uygulamarına falan bakacak biri değilim girenlere lafım yok ama ben reel hayatta bulmaya çalışacam.

Hetero bi ilişkide kendimi merak ediyorum da aslında ne hissederim nasıl olur gibisinden, kadınların duygusallığı simgelediğini varsayarsak omzuna kafasını yaslayacağı erkek olmak falan ..hiç böyle bi ilişkim olmadı, şimdiye kadar kadınlar ya kankam olmuş ya da ablam olmuş, sevgilim olmamışlar hani.
Bildiğim bir şey varsa terapi sürecinde bunun kaçınılmaz olduğu gerçeğidir, o yüzden çekingenlik yapmayacam.

Birde yapacağım ilişkinin dedikodusunu hüseyin hocayla yapacağım günü çok merak ediyorum :)

Yazı çok dağınık oldu farkındayım, Şimdi başa dönelim dönüşüm sancısı konusuna, burası için değinmek istediğim son bir iki husus var

Dönüşüm sancısı, terapiye direnç, duygusal buhran adına ne koyarsak koyalım bu sıkışma süreci içerisinde kendimizi cezalandırmak isteyebiliriz, işte eşcinsel bi ilişkiye girmek, sık porno izlemek, alkol kullanımı, terapiyi yarıda bırakmak gibi gibi…
Bunlara dikkat etmekte fayda var benimde aklımın bi köşesinden geçti bunlar, çoğu kez hay terapinin de erkekliğinde, eşcinselliğinde hayatın da …. diye söylendiğim de oldu ama  bunun olağan bi süreç olduğunu sık sık hatrımıza getirelim bende öyle yapmaya çalışıyorum.

Bi başka konu ise psikiyatrik ilaç konusu, yaşadığım depresyon belirtileri, duygu durum bozukluğu vesaire aklıma ilaç kullanımayı getirdi ama kullanmayacam gerekçelerim de şunlar (sadece kendi izlenimimi söylüyorum)
1-Daha önce iki defa kullanıp bırakmıştım, semptomlarınız azalıyor bu doğru faydası var ama sorunun kaynağını yani size kötü hissetiren şeyi çözmüyor
2-Kolaya kaçmak gibi düşünüyorum
3- Bağımlılık yapıyor bırakması zor oluyor
4- duygu durumumu bozan şeyleri anlayıp olgunlaşma, yüzleşme noktasında bi araç olarak gördüğüm için kendi başıma çözmek istiyorum (bi kez daha söylüyorum aslında stresi oluşturanda yine benim ve kendi mücadelemi veriyorum)
Not: psikiyatri merkezinde çalışıyorum, evimde eskiden kullandığım ilaçlar duruyor hala, buna rağmen ilaç kullanmak istemiyorum.

siz kullanın ya da kullanmayın anlamında söylemiyorum

Son olarak Hüseyin Hocanın konunun bütünlüğüne uygun düşen bir iki sözüyle bitirmek istiyorum.


“İnsan acılarından ve yalnızlığından kendisini yeniden yaratmakla yükümlüdür’

“Allah insanı dünyaya sürgün ederek aslında tanrılar hapishanesinde hayat boyu sürecek olan bir mahkumiyete mecbur bırakmıştır. İnsanın asli vazifesi hayatında tanrısallaştırdığı tüm ilişkilerden soyutlandıkça her türlü bağımlılıklarından da arınarak ruhsal özgürlüğüne kavuşmaktır. Psikolojik rahatsızlıkların hepsi özetle depresyon Allah’ın insanın ruhsal dünyasına uyarıda bulunmak anlamında metafizik bir müdahelesidir. Uyarı şudur: ruhunu kuşatan tüm tanrıların esaretinden kurtulup Allah’ın esenliğine iman etmedikçe içsel acılarından asla kurtulamayacaksındır. İnsan ruhundaki esareti öldürüp kendini yeniden diriltmediği müddetçe özgürlük şarkıları terennüm edemez”
37
05.05.2025 tarihinde ki terapide konuştuklarımız özetle şöyleydi. Hocam tabi tanışma tarzı uygulamalarda erkeklerle konuşma demişti ama ben içimden gelen durtulere hakkıyla sahip çıkamadığım için konuşmuş oldum. Konuştuğum kişilerde kesinlikle cinsel anlamda bir beklenti içinde olmadığımı dostluk arkadaşlık tarzında bir beklentim olduğunu söylüyordum ve genelde ben yazmıyor yazan olursa cevap veriyordum. Aslında burada yaptığım şey içimde ki yalnızlığa care aramak duygusal tatmin ihtiyacımı karsilamakti hoş şunu bende biliyordum ki bu ortamlarda gerçekten işin sonu cinsellige gitmeyen ilişki ve konuşmalar hep aski da kalıyordu bunu bilmeme rağmen konuştum bazı kişilerle. Kafa dengi bir muhabbet olduğunda ise ben yukseliyordum libido olarak ama şunu fark etmiştim cinsellik isteğinden değil o ilgi alakaya olan zaafimdan ben yükseliyordum. Konuştuğum birisi vardı ki psikolojik problemleri çok yoğundu anne baba kardesler doğru düzgün hiçbiri ile konusmuyordu sadece sözde annesi ile arada konuşuyordu bende buna cinsel anlamda pas vermedim biraz zorladı ben oralı olmadım ve başladı sitem etmeye içini dökmeye yok bu ülkeden nefret ediyorum yurtdisina gidecemde evlenecem en yakışıklısiyla da annem yüzünden belim hasarlı oldu da en çok sinir olduğum kısım da içindeki inanca olan kinini MÜSLÜMAN OROSPU ANAM diyerek kusmasi idi. Ben kalkıp sevsin demiyorum ama burada anlattığı olayda annesi de onun başına bunun geleceğini bilemeyecegi bir durumdu babam gidip ekmek al dese bende ekmek almaya giderken bana araba çarpsa suçu babama mi atmam gerekli mesela. Sonra sorunlu diye muhabbeti kestim başka konuştuğum birisi olmuştu o da dini açıdan biraz saygılı bir alevi idi neyse kafa muhabbet olarakta uymustu ve aseksuel olduğumu söylemiştim ama arada lafları ile yok kucağına otursam falan gibi tabirlerde bulunuyordu bana ama ben pek pas vermiyordum buna rağmen konuşmaya devam etti benimle sonra bununla dışarıda kahve içmeye çıktık işte sohbet muhabbet falan benden 4 yaş falan büyüktü sanırım işte konu konuyu açarken bana ramazanda oruç tuttun mu namazlarını kılıyor musun diye sordu evet dedim yalan söylemedim ve o geceyi öyle kapatirken eve gelince ben dua ettim ne yapıyorum ben falan Allahim ne olur dedim engellesin beni benle konuşmasın ben kendime güvenmiyorum diye çok şükür kabul oldu ki duam beni engellemiş:) Sonra bir kız bana beğeni attı hemde çok beğendim şeklinde süper beğeni baktım fotoğrafı falan yok ama olsun dedim kabul ettim erkekliğin şanındandır direk mesaj beklemeden ben ona yazdım sonra baktım ortak beğendiğimiz çok şey var konuşma güzel gidiyor salak salak trip atma soğuk yapma yok eğlenceli bir konuşma tarzı var ve çok keyif aldım konuşmayı sürdürdüm hatta is yerinde samimi olduğum arkadaşım var o beni kızla konuşurken görünce çok mutlu olduğumu bir nevi gözlerimin içinin parladığını ima etti ve uzun zaman sonra gerçek anlamda içimde bir heyecan ve mutluluk olduğunu bende fark ettim çok şükür rabbime. Kendisi de öğretmen devlet okulunda ve il dışı bir yerden konuştuk girişken oldum ve tanışmak isterim dedim şuan sınav haftaları ve yoğunluğu varmış kısmetse bir ay sonra falan yanına gidip onunla tanisacagim içimde tatlı bir heyecan vardi ta ki obsesyonlarim evde yalnız kalınca başlayana kadar...
Terapiye gelmeden önceki düşünce tarzım ben sanırım bu sınavı devam ettiremeyecegim çok yoruldum kendimi zayıf hissediyorum bu yolda devam da etmeyip yalnız ama huzursuz bir hayata devam edeceğim galiba tarzında idi. Benim malum tıpta kronik diye geçen hiv+ rahatsızlığım olduğu için bu sefer vesveselerim falan şaha çıktı ve sürekli düşünce düşünce üstüne ben bu durumu nasıl açıklayacağım işte uzun zaman sonra ilk defa duygusal bir bağ kurdum o beni ben onu beğenmişken nasıl olacak böyle ona haber vermezsem erkenden duyguları ile mi oynamış olurum beni redderse anlattığım da benden ayrılırsa depresyona düşersem daha çok mu hayata küserim işte sebebini sorsa onu nasıl anlatırım offf o kadar doldu ki zihnim türlü türlü...Büyük ablamla konuştum durumu anlattım o da biraz konuş görüş biseyler netleşiyor olduğunda ona durumu anlatıp onun hakkına girmemen lazım farzı misal iyileşsen dahi söylemen lazım dedi sonra ileri de bir şekilde öğrense daha mı iyi olur falan dedi sagolsun daha da aklım karıştı böyle konuşarak mutluluk bana haram gibi düşünmeye başladım... Hocam bana böyle durumları söylemek geçmişinden bahsetmek zorunda değilsin dedi ve daha önce escinsel olup evlenenlerin geçmişini anlatmadığını hastalık konusunda sebebini geneleve gidip kaçtığını söyleyebileceğimi dile getirdi ama kafamda netlik kazanmamisti hala biseyler. Hayatıma giren bir kadın olmasa süreç benim için daha zor olacaktı. Hocam bana bu hastalık durumunu bir ay gibi konuşma sonrasında değil bir yıl gibi sure sonrasında anlatmamı söyledi. Evliyken hiv olupta evliliğini kurtaran danışanlari olmuş hocamın ama bekar olup hasta bir şekilde evlenen bu durumdan kurtulan hiç olmamış dedim umarım ben de o konuda ilk olurum :) Beni beğenip benle irtibat kurmaya çalışan bir kızı hayatımdan cikarmamaliymisim. Bu kızla konuştuğum sure zarfında kalkıp yeni bir erkekle konuşayım tanışayim isteği de gelmiyor çünkü aradığım ilgi alaka duygusallık tatminini şuan hali hazırda yaşıyorum ben.
Spora başladım kick boksa gidiyorum ve hırslı bir şekilde devam ediyorum yoruyorum kendimi iyice ve girişken davraniyorum eril yönümü güçlendirmesi için.
Sonra geçenlerde rüya gördüm ben rüyamda babam ölmüş ama bende üzülmüyorum annemde üzülmüyor rüyamı yorumlatmamistim annemle telefonda konuştuğumda annem hala babamla alakalı problemleri yaşadığını söyledi oglumsun diye herseyi anlatamıyorum sana ama sıkıntılar var yine dedi.
Normalde yorumlatmamayi tercih ettiğim rüyamı Hüseyin hocam yorumladı ama hayatımda aldığım en güzel yorumlardan biri oldu. Senin dedi ESCINSEL OLMANA SEBEBIYET VEREN BABAN DEĞİL MI DEDİ EVET DEDIM E BABANIN ÖLMESİ ESCINSELLIGIN OLMESI ANLAMINA GELMEZ MI DEDI. Bir düşündüm ne mantıklı ve harika bir rüya tabiriydi hocam harikasınız :) Kaygılarım o kadar çoğalmış ki rüyamda babamın ölmesini bile aman yorumlatmayayim gibi düşünceye düşmüşüm yani şuan genel olarak problem iyileşmeye karşı direnç geliştirmişim içimde. Daha önce ettiğim dua aklıma gelmişti tahminen hocamla tanismadan önce ve hasta olduğum süre zarfında duamda ikisinden biri imtihan olarak bitecekse escinselligin bitmesini önceliğimin o olduğunu ama Allahtan isterken az istememek lazım ama dedim ben ikisininde bitmesini istiyorum senden önceliğim escinsellik problemi bitsin istiyorum diye dua ederdim. Şimdi aklıma şöyle geliyor ki benim sagligima kavusmam için öncelikle escinsellik sorunumu asmam lazım çünkü ben duamda bir sıra belirtmiştim...
Terapiyle alakalı notlarım ben bir erkeğim ve artık ilişki konusunda kadinlardan akıl almamam gerekiyor kadın bakış açısı farklı erkek bakış açısı farklı
2. Olarak artık bir kadın ve erkeğin sevisme sahnesini de izlemeyeceğim çünkü biseyler rayına oturdu artık fantezi üzerine masturbasyon yapabilirim bir erkek ve kadının birlikte olduğu fantezi ve başrol de ben olacağım şekilde
3. Olarak kaygılarımı kafamda buyutmeyip bu durumları yaşayarak göreceğim sevip sevilecegim sonrasında biseyleri konuşacağım ama bu duyguları yaşayacağım
4. Olarak kadın erkek arasındaki ilişki ne kadar mahrem kalırsa o kadar iyi olur o yüzden hersey olduğunda birilerinden fikir alma düşüncesinden vazgeçmem lazım bu alışık olmadığım bir durum bu konuda çaba göstereceğim.
Su ümmetin çocuklarına en büyük zararı sözde dindarlar verdi geçenlerde cuma hutbesinde söz konusu zina hakkında günah dile getirilip sonra da lut kavmi üzerinden escinsellik lanetlendi benimde hocamın da karın ağrısı aynı sokakta ateist deist cevirsen sorsan İslamda zina haram bilir zaten sorunu dile getirmeye artık gerek yok illa çözüm illa çözüm ama yok. Böyle yapıldığında insanları sürekli lanetleme ve hor görmeden dolayı insanlar daha çok soguyorlar...
38
Eşcinsellik özgür bir tercihin değil, genellikle çocuklukta yaşanan travmaların ve ebeveyn ihmallerinin sonucu olarak gelişen bir durumdur. Eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere terapi imkanı sağlamamak, gerçekte eşcinselleri küçük düşüren bir tutumdur.

https://youtu.be/-9bPlRuOq-Q?si=3LPplNbsk-WVa29r


Velev ki Eşcinseliz: Furkan

https://www.youtube.com/watch?v=SK5ycgpoVC8

Velev ki Eşcinseliz: Mert

https://www.youtube.com/watch?v=BI6NM-gENrw

Velev ki Eşcinseliz: Efe

https://www.youtube.com/watch?v=rxfQS3Da1Wg




https://www.instagram.com/reel/C8jfEMtCLuV/?igsh=eXZ3bW44bXUzeWJr
39
Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

Eşcinsellik, bir aile hastalığıdır. Eşcinsellik, bireysel olarak cinsel kimlik bunalımı olarak yaşanırken içinde yetiştiği ailenin hastalıklı olmasından kaynaklanmaktadır. Toplumda eşcinsel sayısı arttığı, kabul gördüğü ve örgütlendiği oranda aile çökmüş demektir. Eşcinsellik, babanın iktidarı yerine annenin egemenliğinin kutsanmasıdır.
Eşcinsellik bireyin değil bireyin yetiştiği ailenin hastalığının dışavurumudur. Eşcinsellik bir aile hastalığıdır. Batı'da eşcinsel lobilerinin güçlü ve planlı çalışmaları sonucunda eşcinsel evlilik yasalarının çıkması ve eşcinsel birlikteliklerin artması, Batı'da ailenin çöktüğünün bir göstergesidir. Batı'da çoktan çöken aile, Doğu'da da artan bir hızla çökmektedir.

Eşcinsel Terapi Benim Ailem 5. Bölüm Fragman

https://www.youtube.com/watch?v=dqM3TJpZ5rM&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=1



http://escinselterapi.net/huseyinkacin/

http://escinselterapi.net/forum/

Eşcinsellik Aile Hastalığıdır!

https://www.habervakti.com/escinsellik-aile-hastaligidir-makale,2038.html?fbclid=IwAR1KMAypvtlCCxETGvbwZ4oGT92J0r3aBQN3VNjl2t7s9hBzRGmvNWJzoXc

Benim Ailem Belgeseli

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

Benim Ailem 1. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Benim Ailem 2. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=v-6UbOMkP38&t=369s

Benim Ailem 3. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=tXHaVWGvYH8&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw

Benim Ailem 4. Bölüm

https://www.youtube.com/watch?v=1HpbJLmROLU&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=11

https://www.youtube.com/watch?v=CCMXqn8U70M&list=UUNBtxcE3q3ObDgRtQe0qynw&index=7

Kürt sorununu kırk yıldır nasıl "dört başı mamur" çözemediysek; yeni yeni büyüyen eşcinsellik sorununu da "dört başı mamur" çözemeyeceğiz ve dini kurumlarımız, ailevi değerlerimiz büyük yara alacaktır.

Eşcinsellik Türk toplumunun kılcal damarlarına kök saldığında, cinsel özgürlükler bu kadarıyla yetinmeyeceklerdir. Eşcinsellik doğal bir yaşam biçimi olarak toplum tarafından kabul edildiğinde; Pedofili (çocuklarla seks) de doğal hale gelecek, bir adım ötesinde ise Ensest'in de (aile içi seks) doğal bir duygu olduğunu psikoloji ve psikiyatri bilimi bize en kısa zamanda bilimsel olarak ispatlayacaktır.

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html?fbclid=IwAR1Akgk_ORB-CkFSzTiPTi3z4OYi17uVv0T_d0CjGGhM2VlsEMrXNsQ3ZO0

DEVLET HER ÇOCUĞA SAĞLIKLI EBEVEYNLER SAĞLAMAK ZORUNDA

Devlet her çocuğa ruh sağlığı yerinde anne-baba sağlamak zorundadır ifadelerini kullanan Kaçın, Siz devlet olarak aileyi korumazsanız geliştirmezseniz, aileyi merkeze koymazsanız toplumsal çöküş başlar. Burada tüm psikologlar sorunlar anlamında genelde anne-babaya odaklanırlar. Tamam anne-baba sorun çıkarabilir ama burada devletin hiç mi etkisi olmayacak. Çocuklarımızı 6-7 yaşında okula veriyoruz. Bir anne-baba çocuğunu devlet okuluna verdiği anda o çocuk anne-babanın değildir. Devlet bu emanetin bilincinde mi ve bu konuda hassasiyet gösteriliyor mu? açıklamasında bulundu.

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&list=UUJdkrJhiL6pyF6B8vXad8Ew&index=3

https://www.habervakti.com/dosya/escinsellik-bir-hastalik-mi-kavramlarla-nasil-zihnimizle-oynuyorlar-h81171.html?fbclid=IwAR3Y4Czjk6CQvnT5EcoFSjxxe0hI3WhhbHpkQPv9D8bWuWqCw_vhQCCtG3A

https://www.youtube.com/watch?v=0LYcuhJOuuI&fbclid=IwAR3T3VzkZQx7MM_-DfTuOPGkjgsaKmoHohM26zVIUSOKfSAQoFnkT1Hst7U

'Türkiye artık eşcinsellik sorunuyla yüzleşmeli'
Başarılı programcı Bülent Deniz'e konuşan eşcinsel terapisti psikolog Hüseyin Kaçın, Türkiye artık eşcinsellik sorununu halının altına süpüremez. Bu gerçeklikle yüzleşilmeli. ifadelerini kullanarak kritik uyarılarda bulundu.

https://www.habervakti.com/dosya/turkiye-artik-escinsellik-sorunuyla-yuzlesmeli-h81004.html?fbclid=IwAR3bCylgsndM9C_YddGIdbngIatUIlPs6FHizJnwo9P19MJSXXU3pahyKBw

https://www.youtube.com/watch?v=pDj1U1xuTwk&fbclid=IwAR034rxZfxS6xWA7l4nOO2ENobKlduzECdidFePArFi0f13Gg81ISDVurkw&app=desktop

Yazarımız Psikolog Hüseyin Kaçın, eşcinsel ifadesi yerine LGBT ifadesinin kulanılmasını yanlış bulduğunu ifade ederek büyük tehlikeyi işaret etti. Kaçın, toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında toplumun dinamikleriyle oynanmaya çalışıldığını da belirtti.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-tehlikeyi-isaret-etti-lgbt-degil-escinsel-h61739.html

Eşcinsellik hakkında yaptığı açıklamalarla ve ortaya koyduğu terapi yöntemleriyle tanınan haber sitemiz yazarı ve psikolog Hüseyin Kaçın, 7 yıl önce katıldığı bir televizyon programında 'eşcinsellik'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu.

https://www.habervakti.com/dosya/unlu-psikolog-escinsellik-tehlikesini-yillar-once-boyle-ortaya-h74213.html

Boderline Kişilik Bozukluğu: Eşcinsellikten İyileşerek Nasıl Kurtuldum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in ikinci yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/boderline-kisilik-bozuklugu-escinsellikten-iyileserek-nasil-kurtuldum-makale,1599.html

Tövbe edersem eşcinsellikten kurtulur muyum?
Köşemizde eşcinsellikten kurtulmuş kişilerden Selim'in terapi süreçlerine dair kaleme aldığı yazısını yayınlıyoruz:

https://www.habervakti.com/tovbe-edersem-escinsellikten-kurtulur-muyum-makale,1598.html

Özal'ın bahsettiği üç beş çapulcudan teröristler çıkmıştı; Erdoğan'ın bahsettiği üç beş çapulcudan ise eşcinseller çıkıyor

https://www.habervakti.com/ozal-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-teroristler-cikmisti-erdogan-in-bahsettigi-uc-bes-capulcudan-ise-escinseller-cikiyor-makale,1541.html

Ahlak: Zeki Müren "İbne" Değildir.
https://www.habervakti.com/ahlak-zeki-muren-ibne-degildir-makale,1531.html

Türkiye'nin Çözümlenmeyen Yeni Sorunu: Eşcinsellikten Kurtulmak İçin Neler Yapılabilir?

https://www.habervakti.com/turkiye-nin-cozumlenmeyen-yeni-sorunu-escinsellikten-kurtulmak-icin-neler-yapilabilir-makale,1475.html

Din adamlarının eşcinsellik konusundaki yaklaşımları eksik ve yetersizdir.

https://www.habervakti.com/din-adamlarinin-escinsellik-konusundaki-yaklasimlari-eksik-ve-yetersizdir-makale,1448.html

Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz. "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da özgürlük düşmanı olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, günah işleme özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda...

https://www.habervakti.com/ozgurlugu-putlastirmis-humanist-muslumanlarin-dikkatine-makale,1473.html

Sadistlerden, Eşcinsellerden, Grinin Elli Tonundan, Asr-ı Saadet Oluşur Mu?

https://www.habervakti.com/sadistlerden-escinsellerden-grinin-elli-tonundan-asr-i-saadet-olusur-mu-makale,1401.html

Eşcinsel ideoloji ve örgütler

https://www.habervakti.com/escinsel-ideoloji-ve-orgutler-makale,1020.html
40


21/04/2025

5. Terapi sonrası

Beşinci terapi yazısına başlamadan önce bu terapiye kadar geldiğim aşamayı özet geçmek istiyorum

Hüseyin hocanın bizlerden istediği ilk şey genelde pasif fantezileri bırakmak, pornoyu ortadan tamamen kaldırmak, masturbasyon olayını haftada 1-2 ye düşürmek ve tarif ettiği şekilde yapmak olmuştur.

Bu kısım eşcinsel kimliğin gelişmesini önlemek için çok gereklidir.

Ayrıca pasif fantezileri terketmek demek sadece cinsel anlamda ele alınmamalı aynı zamanda sosyal yaşamda da pasif tutumları  terk etmek olarak da düşünülmelidir, en basitinden karşılıklı bi diyalogda sürekli dinleyen onaylayan ve fikrini belirtmekten çekinmek bile pasif bi tutuma örnek verilebilir…

Şuan geldiğim noktada cinsellik konusunda pasif fanteziler kurmuyorum, ilgimide çekmiyor. Aktifle hetero arasında tam olarak niteleyemediğim bi aşamadayım, buda terapi sürecinde olağan bi durum endişelenecek birşey yok yani

İkinci önemli husus ise her türlü korku ve kaygının eşcinselliği güçlendirdiğidir.

Bu süreçte birçok kaygı ve endişe duyduğumuz anlar olacaktır ama asıl bilmemiz gereken bunların olağan ve geçici olduğudur, bakış açımız hep bu yönde olmalıdır

Üçüncü mevzu ise aile konusudur.
Bu forumu ziyaret eden ve cinsel yönelim bozukluğu yaşayan biriyseniz ailenizin bu konuda etkisini yadsımamanız gerekir ve aile ilişkilerinizi tarafsız bir şekilde gözden geçirmeniz lazım
Bende ki durum şöyle;
Mütevazi olmanın ve sürekli birilerine yardım etmenin çok büyük bir erdem olduğunu ve kendini sevmenin ayıp ve bencillik olduğunu düşünen bir babanın ve küçük yaşta yaptığı yanlışları yüzüne vurulan ve bu yanlışları herkese yaymaktan geri kalmayan ayrıca abileri ile kıyaslanan bir annenin özgüveni gelişmemiş, içe kapanık ve kendini sevmeyi öğrenememiş en küçük erkek çocuğu olarak büyüdüm.

Bu durumların üstesinden kısmen geldiğimi aile evinden ayrı yaşadığımı ve ailenin bana karşı olan yanlış tutumlarını değiştirdiğimi düşünüyordum, tabi terapilerden önce bu değişim olmuştu ve bunlar olumlu gelişmelerdi ama terapilerde fark ettiğim şey
 Yukarda bahsettiğim ve bahsetmediğim ailenin yanlış olan tutumlarının şuan bir adama çok yoğun hatta saplantı düzeyinde bağlanmamın nedenlerinden biriymiş..

Şimdi beşinci terapi kısmına geçiyorum
Yazının bundan sonraki kısmı hemcinse duyulan yoğun hisler üzerine olacak.

Hüseyin Hoca bu tür ilişkilerde terapiye gelen kişinin (seven) durumuna ve sevilen kişinin davranışlarına göre bir yol çiziyor bizlere

Eğer sevilen kişi fırsatçı ve sizi sömüren bir insansa yani ilişkiniz toksik bir ilişki ise bu kişiye mesafe koymanızı, ama sevilen kişi sizin iyiliğinizi düşünen art niyetli olmayan biriyse onunla bağlarınızı dostça pekiştirmeyi öneriyor..

Ben ikinci kısımdayım (çok şükür) yani sevilen kişi vicdan sahibi iyi biri ve kendisine olan yoğun muhabbetimden haberi var (haberinin olması da kötü birşey değil bence çünkü platonik olması sizi daha fazla yıpratabilir, içselleştirebilirsiniz)

Yoğun muhabbet duyulan hem cins konusunu biraz daha açmak istiyorum çünkü benim sürecin kilit noktası burdan geçiyor ve en zorlandığım aşama yine burası

sevilen kişi hetero olunca ister istemez beklentiler çatışıyor bi taraftan ona yönelik istekleriniz yoğun hisleriniz, hayalleriniz olurken diğer taraftan ortalama bi hetero hemcinsinizin size yaklaşmanız için belli bir yere kadar müsade edebileceği gerçeği var, yani sizin fantezilerinizi hiç bi zaman tam anlamıyla karşılayamaz ha ne olur belki akıl oyunları oynarsınız onu kendinize bağımlı hale getirmeye çalışabilirsiniz hayatınızda tutmak için ama buda sağlıklı bir şey olmadığı gibi sürdürülebilir bir şeyde değildir
dahası onu kendinize bağımlı hale getirdikten sonra sıkılıp vazgeçebilirsiniz bunun dezavantajı hem karşıdaki kişiye haksızlık edeceğiniz hem de aradığınız aşkı hiç bir zaman bulamayacağınıza ve sürekli bocalayacağınızı düşünmenize sebebiyet verecektir.
Ama ne yalan söyliyeyim sevgi duyulan kişiyi hayatında tutmak için kendinize bağımlı hale getirme meselesini arzulamış olabilirim :) gelin görün ki bizimki bu ucuz numaralara düşecek biri değil bende kalkışmadım hiç o işlere

Bu yazı üçüncü bir kişiye tavsiye niteliği gibi dursada aslında kendime söylüyorum bunları, devam edelim

Saplantı ve bağlanma konusunda öyle bi hale geldim ki artık 7/24 sevilen kişiyi düşünür oldum, işte çalışırken ya da başka insanlarla görüşürken olduğum ortamdan soyutlanıp kafam bi şekilde ona gidiyordu. Onun yanında olmak onu görmek hiç bir şey yapmasakta öylece oturmayı falan arzuluyordum. Gözüm hep onu aradığı için ve oda yanımda olmadığı için çoğu zaman huzursuzlanıyordum. Onunla aram iyiyken herkesle aram iyi oluyordu aramıza biraz soğukluk girmişse içime kapanıp bunu dert ediyordum ve bu da sosyal yaşamımı etkiliyordu.

bu sadece eşcinsellikle alakalı bi konu değil hetero da olsanız bi kadına da aşık olsanız birini saplantı düzeyinde severseniz kaçınılmaz olarak ya bi gün onu kaybedersiniz ya da kendi benliğiniz kalmaz ortada ve sonu gelmeyen bi sancı ile kıvranırsınız..bende bu sevginin bana vermiş olduğu rahatsızlıktan, kendime olan saygımı kaybetmekten korktuğum için ve asla onunla aramda istediğim gibi bi hayat yaşayamacağımı öngördüğüm
için ne kadar seversem seveyim onun hayatından çıkmanın gerektiğini düşünüyordum.
Bu arada onunla aramda olmasını arzuladığım şey aynı evde yaşayıp sürekli cinsellik yaşamak falan değil ama yakınımda olsun gözüm onu görsün gibi gibi….

Evet tam böyle radikal bi karar alıp kendimi depresyona sokmayı düşünürken o esnada hüseyin hoca devreye giriyor :) hüseyin hocanın bu konudaki yaklaşım ve tavsiyelerine geçmeden önce kendisine teşekkür etmek istiyorum gerçekten içinde bulunduğum durumu kimseye anlatamayıp ona anlatabiliyor olmam ve kendisinin de beni iyi anlayıp tavsiyeler verebiliyor olması çok güzel bir şey, hatta beni iyi anlamasını verdiği tavsiyelerden daha önemli buluyorum. Anlaşıldığım oranda kendisine güveniyorum, terapi sürecine olan motivasyonum artıyor ve tavsiyelere uyuyorum.Öbür türlü olsa ben sadece içimi döker bu adam beni anlamıyor diyip devam etmezdim terapilere veya salt teknik bilgi yeterli değil diye düşünüyorum
Birde şöyle bir şey var terapi süreci değişim bunlar zaten zor bi süreç bir de bunun yanında doğunun bir şehrinde yaşayıp kimsenin haberi olmadan istanbula gidip gelmek, biri fark edecek mi diye diken üstünde olmak, fiziksel yorgunluk falan ayrı bi zor süreç.
O yüzden hüseyin hocayla aramızdaki ilişkiyi salt psikolog danışan hizmeti gibi görmüyorum  güvene dayalı bi yol arkadaşlığı desek daha yerinde olur, iyi ki varsınız hocam

Şimdi kaldığımız yerden devam edelim
Tam ben sevdiğim kişinin hayatından çaresizce çıkmam gerektiğini onun hiç bi zaman benim onu sevdiğim gibi sevemeyeceğini düşünüp hayatından çıkmayı düşünürken hüseyin hoca ilişkinin rotasını değiştirdi verdiği tavsiyeler ve kendi yorumum dahilinde şuraya vardık

Birincisi ne olursa olsun kendimi suçlamamam gerektiği konusu çünkü kendimi bu süreçte çok hırpalıyordum, niye sıradan bi insan değilde böyleyim gibi gibi

İkincisi bu ilişkinin seyrini düşünmekten obsesyonlar üretmekten uzak durmam ve 7/24 onu düşünmemeye çalışmam gerektiğidir

Bir diğer husus sevilen kişinin bi hetero olduğunu kabullenmek, onunda evlenip yuva kuracağını bi kadını sevdiğini ve benimde ilerde bi kadına gönül vereceğimi öyle ya da böyle günün birinde evleneceğimi hatta bi kadını sevdiğim zaman hemcinsime olan muhabbetimin şeklininde dostluğa evrileceği ve daha da güçlenebileceğiydi, evet burayı bir kez daha söylüyorum sağlıklı hiç bir hetero kendisini seven eşcinselin bütün duygusal ihtiyaçlarına cevap veremez,vermemelidir bunu istesekte istemesekte kabul etmemiz gerekiyor. O yüzden onun aşkına değil de dostluğuna talip olunabilir

Burayıda biraz açayım kadın, evlilik ve cinsellik konularından çekinen biriyim hele ki hemcinsime olan yoğun duygusal hislerin etkisi altındayken bu konular tam anlamıyla tabuya dönüştü çünkü 7/24 düşündüğüm kişi bir erkekti, uğruna bi çok kez göz yaşı döktüğüm kişi bir erkekti ve bu kafayla ister istemez kadın konusunda gelen teklifleri reddettim, canım gerçekten istemiyordu hala da istemiyorum ama hüseyin hoca bu konuda obsesif olduğumu söyledi çünkü ben kadın konusunda süreci tek parça olarak görüp sıkılıyorum süreci tek parça görmekten kastım işte bi kadını gördüm evlendim sonrası cinsellik ve bu sürekli olan bir şey bu sorumluluğu kaldıramam zaten şuana kadar elle tutulur bi ilişkim olmamış duygusal olarak yalnız yaşamaya bi şekilde alışmışım falanlar filanlar ya salak bi kızla evlenirsem hayatım mahvolursa aklınıza gelebilecek her şeyi  kafamda kuruyor ve meseleden tümüyle sıkılıyorum hocada bunun bi süreç olduğunu bulduğun ilk kişiyle evlenmek zorunda olmadığını tip olarak biraz etkilendiysen görüşmeyi falan reddetmemeyi bi adım atman gerektiğini söyledi, ben de farkındayım bunların hatta terapi sürecinin bi noktasında karşı cinsle duygusal bi ilişkinin kaçınılmaz olduğunu da biliyorum veya ömrümün sonuna kadar bekar kalmayacağımı da biliyorum hatta teorik olarak hayatı paylaşacağım birini içsel olarak bi tarafım istiyor da
çünkü yalnız yaşayan biri olarak bunun eksikliğini hissediyorum ve sosyal medyada görüyoruz işte 1+1 evde yalnız yaşamak çok övülüyor çok güzel bir şeymiş gibi gösteriliyor ama öyle övülecek bi yanı yok bence artıları var eksileri var o kadar.
Hatta bi itirafta bulunayım iki günde bir mutlaka eve bi arkadaşımı davet ederim ve bunda tek başıma yemek yemeyi istememenin payıda vardır :)
Yani mutlu bi yuva kurmayı tek başına yaşamaya tercih ederdim.
Bunun haricinde dürüst olmak gerekirse baba olmayıda çok istiyorum ama işte ilk adımı atmaktan çekiniyorum, tırsıyorum :))
Ben istiyorum ki ilk görüşte deli gibi aşık olacağım bi kadın olsun ya da öylesine muhteşem biri karşıma çıksın ki ben ha tamam okey bununla evlenirim diyebileyim :) oda zor biraz.
Yani uzun lafın kısası eşcinsel dünyadan bi s*kim olmayacağını anlayıp öyle ya da böyle hetero yaşam tarzına ayak uydurmamın gerektiğini anladığım noktadayım

Not: eşcinsel dünyadan bi cacık olmaz deyişimede aldırmayın çünkü ne eşcinsel yaşamı tecrübe edebildim ne de hetero dünyasını yaşayabildim ikisi arasında platonik sancılarla kıvrandım durdum
Şuan yaşım 26 evlilik olarak pek geç kalmadım ama üniversite zamanlarında karşı cinsle duygusal ilişki yaşasaymışız iyi olurmuş madem orayı ıskaladık bundan sonra  vakit kaybetmemek gerekiyor, boşa geçen her süre aleyhime işliyor :)

Burayıda halledicez inşallah


Bi başka konu ise kendime değer katmam gerektiği meselesi
mesleki anlamda olsun başka konularda olsun yani boş bi insan olmamamız gelişime açık vizyon sahibi biri olmamız gerektiğidir. Bu hepimiz için böyle değil mi zaten karşımızda duygusal sancılar çeken birini değilde ayakları yere sağlam basan güçlü birini görmek isteriz.


Sevilen kişiyle aramızda mutualist bi ilişki var gibi hissediyorum çünkü iyileşmemin yolu bi anlamda ondan geçiyor onunla ideal erkek erkeğe dostluk ilişkisine evrildiğim zaman iyileşmiş olacağıma inanıyorum onun avantajı ise kimsenin kimseyi pek önemsemediği şu dünyada her koşulda onu sevecek ve yanında olacak bi dost kazanacak.

sevme konusunda en prime dönemimi yaşadığım bu süreç bana aynı zamanda
 bi insanı nasıl ve ne kadar sevebileceğimi öğretti..cinsel kimlikleri ortadan kaldırdığımızda insanın özünü sevebilmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu öğretti… işin obsesyon sancılı ve erotik kısmı  geçip gidecek allahın izniyle, hatta işin sonunda sevdiğim adamda ortada kalmayacak belki ama hayatımda sevmek duygusunu tecrübe ettim diyebileceğim…

hatta hüseyin hocanın bu konu üzerine yazdığı ve kendi meselemde bana rehber olan sözünü eklemek istiyorum.

“İslamiyet’in ideal insan portresi eşcinsellerdir fakat bi şartla erkek erkeğe güçlü duygu bağlarını  erotize etmeden asla seks ilişkilerine dönüştürmeden sevmeyi sevilmeyi tecrübe ettikleri takdirde aşk karakterine erişmeleri mümkün olacaktır”

İşin özeti bu aslında..
Sayfa: 1 2 3 [4] 5 6 ... 10