İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - batickr

Sayfa: [1]
1
Her derin sevgi ve bağ ayrılıkla taçlandırılıp güçlendirilmeye mecburdur.

Bugün aylar sonra 4. seansıma gittim. Sonunda terapilerimiz kaldığı yerden hızla devam ederken içim büyük korkularla yol aldım ve kliniğe vardım.
Gözüm Çapa'daki kliniği aradı. Yabancıladım, ait ve parçası hissedemedim. Ama ucunda Hk var dedik bekledik. Onlarca psikolog gezmiş ben farkettim ki nerede olursa olsun bu adamın yanında olunca tüm sesler susuyor. Endişeler bitiyor. Psikologla kurduğumuz o bağ varya meğer ben onu kurmuşum bile. Babamın yanında gibi bir huzur..
Acaba geriledim mi? Seans yapamadığımız bu aylarda herhangi bir yanlış yaptım mı? Evet yaptım. Kendimi o kadar çok suçlamışım ki bunca yıl;
insan bunu bile arıyor. Her şeyde kendimi suçluyorum. Eski sevgilim tarafından ihanete uğruyorum, sırtımdan vuruluyorum, pişkin gibi üste çıktığı halde
ben hala ona yazıyorum onu arıyorum. Bunun için kendimi o kadar çok suçladım ve yıprattım ki rüyalarıma girer oldu.
Kadınlarla onlarca ilişkim oldu ve ben kör gibi hiçbirinde kullanıldığımı görememişim. Çünkü hep sevildim sanmışım. Başım iki okşanınca,yalan
gözlerle iki bakış atılınca her 'erkek' gibi tav olmuşum. Maddi manevi sömürüldüğü halde insan anlamaz mı? Sevgiye aç insan anlamıyormuş.

10 sene aradan sonra deliler gibi bağladığım ve bunca yıl ilk aşkım diye tanımladığım kadınla görüştük. Yüzleşme tarzı bir konuşma sonrasında
benimle görüşmediği yıllar için pişman olduğunu duydum ağzından. Benim en değerlim, biricik ablamdı o. Herkesten çoktu kredisi. 2010'dan beri bitmedi.
27 yaşımda farkettim ki onu annem yerine koymuşum. Bi anne şefkati arayıp deliler gibi tapmışım. Sonrasında hep bu sevgiyi etrafta başka kadınların
kollarında arayıp durmuşum. Kendim de bir kadın olduğum halde bir erkek tarafından beklediğim ne varsa bu kadınlara vermişim. Ayse yine şehir değiştiriyor. Bunca yılın ardından yaşanılan kavuşma sonrası yine bir ayrılığın eşiğinde bekliyorum. Ama bu kez mutluyum. Aramızdaki mesafe kilometreler değildi. Her derin sevgi ve bağ ayrılıkla işte bu yüzden taçlandırılmalıdır ki güçlensin.

4. seansım olmasına rağmen bu kadar hızlı ilerliyor olmak beni korkutuyor bazen. Ama hatırlıyorum "KORKU EŞCİNSELLİKTİR". Korktuğum ne varsa
üstüne gitmeli, hepsini yenmeliyim olay bu. Babamla yeniden aramızın bozulmasından korkuyorum. Ayseyle yeniden bağımızın kopmasından korkuyorum.
Ablamı yeniden kaybetmekten korkuyorum. Ne kadar korkağım. NE KADAR DA EŞCİNSELİM. Süreçte ilerledikçe bilinçaltımın türlü türlü oyunlarına maruz
kalıyorum. Rüyamda kadınlar görüyorum. Güzel bir kadın gördüğümde acaba çok güzel olduğu için mi bu kadar dikkatimi çekiyor yoksa ben de böyle güzel olmak için ne yapmalıyım der gibi mi bakıyorum ayırt edemiyorum. Erkekleri ve kadınları deli gibi inceliyorum ve insanlar da haklı olarak bu salak niye bakıyor dercesine kitleniyorlar bana.
Bir kadın gibi yürümeyi, bir kadın gibi bakmayı, bir kadın gibi giyinmeyi ve konuşmayı öğrenmeye çalışıyorum. Çoook gerideyim. Aslında nasıl kadınlardan
hoşlanıyorsam öyle olmak istiyorum ve zamanla olacak biliyorum. Bunu başarabileceğimi hissediyorum. Ve ne zaman böyle inançlı olup bu duygulara
kapılsam içimden bi yerden bi sıkıntı basıyor içimi. Ve konfor alanıma dönmek için çılgınlar gibi itiyor beni.

Saçlarımı uzatmaya başladım. Ve bundan rahatsızlık duymuyor olmak, aynanın karşısına geçip yarım saat saçlarıma bakıp yapıp onları taramak çok
hoşuma gidiyor. Erkek kuaförlerinde asker traşlarıyla bu yaşa kadar gelmiş biri olarak bu derece yol almış olmak inanılmaz tatmin edici.
Bugun klinikte beklerken bi kaç hafta önce yorumlarımı görüp bana Hüseyin hoca hakkında bilgi almak için yazan bir arkadaşla tesadüfen karşılaştık.
Benim terapiye gelmeme M..... vesile olmuştu. Ve bende şimdi başkalarına vesile oluyorum. Bu o kadar güzel bir duygu ki işte tam olarak bu
yüzden daha çok yorumlar yapıp, insanların gözlerine gözlerine sokmalıyız Hüseyin hocayı. Bu arkadaşımızın da gözlerinde gördüm ve başaracağına
eminim.

Geçen ay Hüseyin hocanın vesilesiyle tanıştığım başka bir danışan kardeşimle tatile gittik. Yeni tanışmış olduğumuz halde sanki yıllardır
birbirimizi tanıyor gibi sohbet ettik. Benim 10 sene önceki halimi gördüm onda. 10 günde öz kardeşim gibi oldu. Tıpkı M...... ile olduğumuz gibi.
Bu terapi seanslarının bana kattığı o kadar çok şey oldu ki bu kısa sürede, müthiş insanlar tanıdım. Ailem oldular. Birbirimize kol kanat olduk.
Sırf bu yüzden bile iyi ki diyorum.

Haftaya alışverişe çıkacağım. Tıpkı gerçek bir kadın gibi çılgınca alışveriş yapıp eve poşetlerle döneceğim. Hem de kadın kıyafetleriyle :))
Bendeki bu değişim en çokta annemi mutlu ediyor. Onun gözlerindeki o mutluluğu gördükçe Hüseyin hocayı, M..... yi tanığım güne şükrediyorum.
Gusül bile almaya gerek duymayan, dinden uzaklaşmış, ölü bir hayat yaşayan ben şimdi namaza başladım. Kendime bi yandan da manevi yüklemeler
yapıyorum :) Ailemle aramı düzelttiğim o ilk seanstan sonra hayatım o kadar yolunda gitmeye başladı ki. Benim bu halde olmamın sebebi de çaresi de
babamdaymış. Babamla gerçek bir baba kız ilişkisi yaşamaya başladığımızdan beri mutlu uyanıyorum. Hayata dair umutlarım var artık.
Her şeyi başarabilirmişim gibi. En uç hayallerime bile kolayca erişebilirmişim gibi. İnsanın arkasında dağ dediği babasının olması onlarca kadının
sevgisini de delip geçiyormuş. Ben sevgiyi hep yanlış yerlerde aramışım. Ne kadar ilgi verirsem o kadar yanımda duruluyormuş. Ne zaman ki ilgiyi kesip kabuğuma çekilsem kimse kalmamış yanımda. Neyin var diye soran olmamış. Hep beklenti içerisinde yalan ilişkiler.

Yeni görevler: Yeni bir iş bulup meşgul olmak. Zinhar eski sevgiliye yazmamak!! Ve öncesinde yazdıklarım için kendimi suçlamamak.Kadın rol model bulup tüyo kapmak.
Nasıl giyinmeli , nasıl davranmalı analiz edip özümsemek.


2
Bugün iyileşmek için attığım adımla birlikte hayatımın ilk günü.Evet İYİLEŞMEK diyorum. Hk ile tanışana kadar bu bir hastalık değil, doğuştan bu şekilde yaratıldık, hayatımın hatırlamaya başladığım ilk gününden beri ben bir trans erkeğim diyordum. Hayır değilmişim. Uğruna kavgalar ettiğim, herkesi karşıma aldığım bu eşcinsellik denen şey altında türlü sebepler yatan travmalar bütünüyle ortaya çıkan bir savunma mekanizmasıymış.Evimde her zamanki rutinimle otururken annemin attığı mesajı açıyorum ve karşıma bir video ve bir forum linki geliyor. İlk önce videoyu izliyorum. Videoda HK adındaki bir adam bir şeyler anlatıyor bu ne ya 1 saat bunu mu izlicem bi de diyip kapatıyorum. Foruma giriyorum ve LEZBİYEN OLMAK başlığı adı altında yazılmış upuzun yazılar görüyorum. Ama ben lezbiyen değilim ben bir erkeğim ve heteroyum diyorum kendi kendime. Hayır kardeşim sen bir Lezbiyensin çünkü sen kadınsın. Bunu kabul etmem zamanımı aldı ama gerçek bu.Yazılar merakımı uyandırıyor çünkü okumayı seviyorum. Maxilla adında bir danışan.Okudukça hayret içinde kalıyorum çünkü adeta beni anlatıyor. Gözyaşları içinde okumaya devam ediyorum. Bu müthiş insan sonrasında bana saatlerini ayırıp güzel sohbetiyle ufkumu da açtı buna sonra değineceğim. Bu yazıları uzun demedim okudum. E bu kız İYİLEŞMİŞ???? Nasıl yani? Bu bir hastalık değildi? Yıllarca kapılarında yattığım o meşhur cerrahlar o meşhur psikologlar yalnız değilsin, bu bir hastalık değil. Ameliyat olup gerçek benliğine kavuşabilirsin dedi? Bu da neyin nesi şimdi diyorum. Ve Hk'nın videosuna geri dönüyorum. 2x yapıp başlıyorum videoyu izlemeye. Birden kafamda şimşekler çakıyor. Yaptığı çıkarımlar, bu illetin altında yatan sebepler var diyor ve örnekliyor. Maxillanın yazılarını okumamış olsam o an üşensem şu an burada olmazdım. Hayat iyi ki karşıma çıkarttı diyorum. Tüm güzellikler seninle olsun M.....
Biraz kendimden bahsedeyim ve başlayalım..

3 çocuklu bir ailenin ilk çocuğu olarak 97 de dünyaya geldim. İlk torun ve ilk çocuk. İlk heyecan, ilk hatalar, ilk sıçışlar. Hayatımın içine sıçan bir aile. Anneme babama tapardım. Taa ki beni bir kadınla yakaladıkları o 2015 yılına kadar. Liseden mezun olmak üzereyim ve önümde uzun bir yol var. Resim öğretmeni olacağım hayalim basit. Yetenek var ve yıllarca yetenek sınavına hazırlanmışım. Okul çıkışları çalışabileceğim bir resim kursu açtırmışım yalvara yakara resim öğretmenime. Sabah derslerdeyim çıkışta resim kursunda. Üniversite sınavına girdim ve hiç çalışmadığım halde güzel bir puan aldım. Yetenek sınavına gireceğim için sınava önem vermemiştim barajı geçsem yeterli diye düşünüyorum.İşte bu sıralar tam tercih yapacağım vakitler ailem beni öğreniyor ve şehir dışına gitmeme kati olarak izin verilmiyor. Resim çizmek günah deniyor olmaz deniyor ve ben herhangi bir tercih yapmıyorum. Yetenek sınavlarına giremiyorum. Benim taptığım ailem hayatımı bi anda alt üst ediyor. 5 sene marketlerde, tekstilde, özel güvenlik olarak çeşitli yerlerde farklı farklı mesleklerde gezinip babamdan bir aferin almak için göze girmek için aileme yaranmak için çalışıyorum.

5 sene içerisinde hiçbir zaman kendimi ait hissetmediğim bu ev zindan edildi bana. Eşcinselim diye evet. Babamla zamanla iki yabancı olduk. Ama bu kadar basit oldu bitti denilecek bir cümleyle anlatılamaz bu. Beni öğrendiğinde bile bana ilk cümlesi bu kızları ben senin yaşlarında elde edemiyordum nasıl yapıyosun bunu nasıl bu kızları bu kadar kısa sürede ayartıyosun?
Babamla sürtüşmelerimiz ve birbirimize yabancılaşmamız işte o gün başladı. Annem uzun süre yüzüme bile bakmadı. Sonrasında doktor hoca ne varsa nerde bir ruh hastası bulduysa gittik bundan kurtulmak için. Ama inanç yok ve bu insanlar ne yaptıklarından bile habersiz diplomalı dolandırıcılar.

Babamı geceleri 1 saat kadar görürdüm. Berberler dükkanlarında yaşıyor herhalde diye düşünürdüm. Bi yatmaya gelirdi eve. Benim babam öyleymiş. Hakaretler başladı. Çocukken ara sıra dayak yemişliğim vardı ama dozu arttı. Sabah namazına kemerle uyandırmalar, başka şeye canı sıkıldığında bana tokat atmalar, ufacık muhalefet olursan zaten sıçtın güzel bir dayak yerdim. Ama sadece ben. Evde bir başkası hakaret ya da dayakla karşılaşmadı bu yaşıma kadar benim dışımda. Aklıma kazınan ve bir daha da silinmeyecek olan babamın dudaklarından dökülen o cümleler;
-Bu saç ne kafana sıçayım midemi bulandırıyorsun senden tiksiniyorum yüzünü bile görmek istemiyorum!
-Allah belanı versin de senden kurtulayım nefret ediyorum senden!
-Benim bir oğlum yok!Ya kızım olursun ya da pılını pırtını topla ve siktir git bu evden yarın!(annem sesini bile çıkartmadı)
-Senden bir bok olmaz! (çocukluğumdan liseye dek istikrarlı bir şekilde mutlak surette akrabaların toplandığı ortamlarda)
-Doğum gününü bile hatırlamak istemiyorum yoksun benim için

Ve nicesini duyarak geçirilen onca sene. Üniversiteye gittiğimde dönmemeye yemin etmiştim. Hayatıma birsürü kadın girdi o zamana kadar hepsi de o an için hayatımın aşkıydı şimdi de aynı evde yaşadığım 3 kızdan biri olan sınıf arkadaşıma aşık olmuştum birlikte 2 buçuk sene aynı evde yaşadık ve bir daha bu eve dönmeyecektim. Ama tüm ilişkilerimde olduğu gibi bunun sonu da hüsrandı. Artık bu ilişki beni tatmin etmiyordu ve dibe sürükleniyordum. Tüm aşklarımda olduğu gibi verdiğim tavizler beni en dibe çekmiş ve tüketmişti. Ailemin de baskılarıyla geri döndüm. İlişkim bir süre daha devam etti taa ki annemin mesajlarımızı yakalamasıyla ötesi yok artık diyip ayrılana kadar. Çoğu ilişklerim bu şekilde annemin yakalaması ve darlamasıyla bitti. Ben annesinin sözünü dinleyen uslu bi çocuktum annemi kıramazdım... Eve dön baskılarının yanında sözler de vardı. Tamam nasıl giyindiğine, saçına hayatına müdahele etmeyeceğiz yeter ki evine dön.Döndüm EVİME. Hiçbir zaman ait ve parçası hissetmediğim o eve döndüm. Ama 1-2 ay sonra eski usule döndük. Hakaretler ve baskılamalar başladı yeniden. Babamla birbirimizin yüzüne bakmıyorduk artık. Ben işe giriyor para kazanıyor ve kendimi geçindiriyordum. Evde kalırken de bu evde kalıyorum katkım olmalı bedava oturamam diyerek faturaları ödüyordum bu bana kendimi iyi hissettiriyordu. Çünkü liseden bu yana babamdan para almadan bu günlere gelmiştim. Ondan para alırsam ona teslim olacakmışım onun üstünlüğünü kabul edecekmişim gibi gelirdi hep. Her zaman kendi ayaklarım üzerinde durdum. Beş kuruşum yokken kışın ortasında teras katı evde titreye titreye uyuduğum geceler bile dahil.

Çok uzatmayayım tüm ayrıntılara zaman içerisinde çokça değineceğim. 8 temmuz 2024 te Maxillanın okuduğum o müthiş yazısından etkilenerek ve Hk nın da videosunu izleyerek ilk seansıma 9 temmuz 24 te gittim. Ama pek ümidim yoktu. Bunun bir proje olduğunu bile düşündüm. Maxilla pekala Hk nın adamı olabilirdi? Ama anlattıkları bu kadar gerçekçi nasıl olabilirdi? Nasıl bu kadar kendimi bulabilirdim bu yazılarda? Beni bu kadar ağlatan o hayat hikayesi için bile bir şans vermeye değerdi. İlk seansta annemle yüzleştik. Çok ağladım. Eve geldiğimde daha çok. Onca psikolog hacı hoca gezdim. 2. seansları olmayan bombok yerlerde bombok seanslar yaptım. Ben böyle bir huzur hatırlamıyorum. Sanki o seanstan çıktıktan sonra bir el omzuma dokundu ve bunu aşacaksın, geçecek dedi. İkinci seans için sabırsızlanıyordum. Çünkü ailemle aramın düzelmesi bile alabileceğim en büyük sonuç olur diyordum kendime. Beni biraz anlasalar en mutlusu ben olurdum çünkü hayatım kendimi anlatmaya debelenerek geçti.

19.07.24'te ikinci seansıma tek başıma geldim. Ne varsa döktüm ortaya ve bir taciz maduru olduğumu o gün öğrendim. Ben o güne kadar sıkı bir lgbt aktivisti ve savunucusu olan ben aslında mağdur olduğumu öğrendim. Bununla yüzleşmek bana çok ağır geldi çok ağladım. İlk görevlerim belliydi. Tacizcimi arayıp yüzleşecektim. Ve bu tacizi babama anlatacaktım. İkisi de ölüm gibi geliyordu. O gece Maxialla ile Hk nın da desteğiyle tanıştık. Ayrı bir bedendeki ben gibi kız. Sabaha kadar konuştuk ve işte dedim hayatının dönüm noktası. Bundan bir kurtuluş varmış ve karşında duruyor konuşuyorsun dinliyorsun nasıl olduğunu. Tek yapman gereken Hk nın verdiği görevleri yerine getirmek. Ertesi gün tacizcimi aradım açmadı. Karısı görür diye korkmuştur göt diye düşünüyorum. Akşamına babamla annemi karşıma aldım ve başladım konuşmaya. Babama anlattım . Anneme zaten anlatmıştım zamanında ama sadece dinlemişti. Bunu da annemin yüzüne vurdum. Bütün öfkemi kustum ikisine de. Ben 27 yaşımdayım ve ilk kez annemin babamın ağzından özür dilerim cümlesini duyduğumda kendimi saldım bi anda küçük bi çocuk gibi karşılarında yaklaşık yarım saat ağladım. M..... ve Hk size o kadar çok şey borçluyum ki bu anı bana yaşattığınız için .. Babam yüzümü avcunun arasına alarak bunu aşıcaz geçecek dedi bana. Evet babam dedi bunu. Ama onu hala affedemiyorum. Annemi babamı affetmemekte bu sürecin bir parçası biliyorum her şey zamanla iyileşecek inanıyorum. Tanıştığım danışanlar gibi ben de başarabileceğim. İlk kez ümitliyim. Bu illetten kurtulmanın tek yolu sonunda karşıma çıktı. Allah seni korusun ve yüceltsin HK... Sen bir eşcinselin karşısına çıkabilecek en büyük şanssın. Ömrün uzun olsun ve birçok hayata dokun diye dua ediyorum. Bizler de senin ışığında umarım çok insanın hayatına dokunup onlara iyi geleceğiz. İnanıyorum. Sık sık yazmaya çalışacağım ve tecrübelerimi aktaracağım buraya. Kendini lgbt bireyi olarak tanımlayan herkesin gerçek sandığı değil hali hazırda sahip olduğu ve ait olduğu hayata ve benliğine kavuşması dileğiyle...

Sayfa: [1]