İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Maxilla06

Sayfa: [1] 2
1
Hüseyin Hocanin gelsen de olur gelmesen de seklinde bir tavir sergilemesinin nedeni danisanin kendi istemedikce iyilesememesindendir. Siz kendi isteginizle şevkle terapilere gelmedikce iyileşemezsiniz.

İyilesme var mi diye soranlara cevaben kendi terapi yazilarimi atiyorum. Okuyup kendi gozlerinizle degisimi gorebilirsiniz. Escinsellik bir hastaliktir ve danisan isterse degisebilir. Ben kendimi bildigimden beri lezbiyendim, asla bir erkekten hoslanmamistim hep kizlardan hoslaniyordum. Ve iliskim de oldu. Huseyin hocanin terapilerinden sonra şimdi ise evlilik dusuncelerim var, ceyiz hazirliyorum  ;D

https://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=2330.0

2
HAZIRIM

Bu günlerin geleceğini biliyordum. Fakat danışan arkadaşlardan gelen bir kaç sert tokat süreci hızlandırdı, beni hızlıca kendime getirdi.

Bana dediler ki acı çekmekten zevk alıyorsun. Kendini acındırmak sana iyi geliyor. Kendime acıyarak kendime muhtaç olduğum sevgiyi veriyordum! Tokatlarınız için teşekkür ederim. Halbuki kendime bu sevgiyi vermek için kendime acımama gerek yok. Sadece ne kadar harika olduğumu fark etmem yeterliymiş.
Hem maalesef ki kendime acıyabileceğim hiçbir yanım da yok. Çünkü ben gerçekten harikayım. Her yönden dışarıdan parmakla gösterilen bir insanım. Fakat annem ve babam küçük maxillayı o kadar sevgiye aç bırakmışlar ki ne kadar harika olduğumu fark edememişim asla. Bunlar için onları da suçlamıyorum çünkü buna da ihtiyacım yok. Annemi babamı suçlayarak bir yere varamam ve çözüm olmayan bir şeyi yaparak sorunları örtmek de eşcinselce bir davranış. Ve yine maalesef ki ben çözümsüzlükten nefret ederim. O yüzden bu eşcinsel bahanelere saklanamam. Annemi babamı suçlamaya ihtiacım yok, onların beni sevmesine de ihtiyacım yok. Benim sadece canım kendime ihtiyacım var. Çok yetenekliyim, zekiyim, özgüvenliyim, ahlaklıyım ya ben harikayım ya. Ben okuduğum okulun bile kıymetini şuan anladım. Bu okulu kazandığımda sevinememiştim bile, önceki yazılarımda bahsetmiştim. Ya ben bu okuldaki 6. Yılımda fark ettim nerede okuduğumu. Şuan okulumu yeni kazanmış 1.sınıflar gibi her yerden önlüklü fotoğraflar ve görgüsüzce yazılar paylaşmak istiyorum. 6 gitarım var lan benim, kemanım var, neyim var. Çalıyorum bi de bak ben hepsini, tabi ney çalınmaz üflenir. Şarkıları dinleyip şak diye çalıyorum, anlık. Öyle yetenekliyim. Ya ben müthiş bir şeymişim ya. Cidden, canım kendim. Teşekkür ederim tokatçılarım.

Öğrendim ki;

Sevgi kimseden alınamazmış.
Sevgiyi kendinde bulurmuşsun. Fark ettim ki ben terapilerle kendime yetmeyi öğrenmişim. Çocukken bize verilmeyen, bizim dışarıda aradığımız sevgi aslında içimizde. Ben sevmeyi aslında çok iyi biliyorum. Duygularımı nasıl hissedeceğimi ben de anlamadığım için kendimi duygusuz sanıyormuşum. Hüseyin hoca bana duygularımı anlamayı öğretti. Terapilerle duygularımı dillendirmeyi öğrendim. Kendi içime dönüp beynimin bana oynadığı oyunu Hüseyin Hocam sayesinde yıktığımda çocukken bende eksik bırakılan duyguların yerini de doldurdum. Ve eşcinsel dürtüler bitti. Anne babama ihtiyacım yok, onların yerine koyacak birilerini aramaya da ihtiyacım yok. Nedensizce sevilme isteğim hakkında bir yazı yazmıştım, fark ettim ki bu cılız duygu filizini bu kadar zihnimde büyütmem de aslında korkak ve eşcinselce. Zavallı zihnimin son umut kırıntıcıkları. Çok eskiden, anne babam yerine koyacak birini aradığım zamanlar söylediğim şeyler. Buna ihtiyacımın olmadığını çok iyi biliyorum. Anne baba aramıyorum. Ben kendimi arıyormuşum.

Buldum.
Elhamdülillah.

Şuan eşcinsellik doğuştandır falan diyenlere sadece acıyorum. Aslında onlarla tartışmak bile zaman kaybı. Bulundukları konumdan benim konumumu asla göremezler, göremezsiniz.
Bir eşcinsel kendini amasız, fakatsız, her şeye rağmen her şartta ve her koşulda sevmeyi öğrenmedikçe
Düzelemezmiş.
Evet küçük maxilla asla amasız, fakatsız sevilmedi. Sayfalarca bundan bahsettim. Bu yüzden kendimi amasız fakatsız sevmeyi öğrenememişim.
Fakat yetişkin maxilla artık kendini çok seviyor. Kendime aşığım. Allahın özene bözene yarattığı bir bedenim, zehir gibi zekam ve en önemlisi vicdanım, ahlakım var.
Öğrendim ki gerçek sevgi sevgisizliğin en içinden doğuyormuş.



3
Tolstoyun insan ne ile yaşar diye çok ünlü bir kitabı vardır. Kitapta yeryüzüne cezalandırılmak için düşürülen melek, bu üç soruya cevap bulduğu anda göklere dönebilecektir.

Bu üç soru ise şöyledir:

1)İnsanda ne var?

2)İnsana ne verilmemiştir?

3)İnsan ne ile yaşar?


Tolstoya göre meleğin bulduğu cevaplar ise

1)İnsanda olan şey sevgidir.

2)İnsana verilmeyen şey neye ihtiyacı olduğunu bilme yetisidir.

3)İnsan Tanrı'yla yaşar.


Benim ise bugün vardığım noktada, günümüz "muhafazakarlarında" cevapların farklı olduğunu düşünüyorum.

1)Doğru,bence de insanda olan şey sevgi. Fakat bu sevgi faniler üzerinden yönetilemez.

Bir kul başka bir kula sahih bir sevgi duyamaz.

Çıkarı vardır mesela, daha işi bitmemiştir o faniyle ondan sevgisi vardır. İki faninin çıkarsız ilişkisi olamaz. Ne arkadaş ne koca. Çıkar biter, sevgi gider.

2)İnsana verilmeyen şey diğerkâmlıktır.

3)İnsan enaniyetle yaşar.

Benim hiçbir insan grubundan ümidim yoktu, muhafazakarlar dışında. Ben bugün muhafazakarları da öldürdüm. Artık dünya üzerinde güvenilebilecek herhangi bir fani olduğunu düşünmüyorum. Eskiden muhafazakar camiadan umutluydum, gerçekten Allah rızası için görüşenleri var sanardım. Terapiler gözümü açtı. Benim verdiğim cevaplar "muhafazakarlar" için geçerlidir. Tolstoyun verdiği cevaplar ise aşağıya yazacağım müslümanlar için geçerlidir.

“Bir kimse benden bir şey ister, ben de onu bâzen kasten geciktiririm ki, sizden biri şefaat ederek ihtiyâcının karşılanmasına yardımcı olsun ve ecir kazansın. Evet, muhtâcın ihtiyâcını karşılamak üzere şefaatçi olun ki ecir kazanasınız.” (Nesâî, Zekât, 65)

“Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Din kardeşinin ihtiyâcını karşılayanın, Allah da ihtiyâcını karşılar. Müslümandan bir sıkıntıyı giderenin, Allah da kıyâmet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir müslümanın ayıbını örtenin, Allah da kıyâmet gününde ayıplarını örter.” (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)

İslam müslümanlar üzerinden değerlendirilmez. Doğru. İslam mükemmeldir. Fakat "muhafazakarlar" bana öğretti ki insanlar ilişki kurulacak, buna vakit ve emek harcanacak kadar değerli değillerdir. Hiçbir fani duygusal yatırım yapmaya değmez. Ben bugün insanları öldürdüm.


4
[]

Babama yazdığım şiirim

İlk Aşk

Dosta nedir gerek
Dost neye gerek
İnsana bir tek
Lazımdır erek

İster ufka gitmek
Olsan mendirek
Olmaz müşterek
Acemi gerek

Kuzuyu artık sal
Gerek iftisal 
Kaptansız bir sal
Olmasın misal

Olsa enbeste-dem
Tutarsın matem
O da bir âdem
Bekle dur madem

Erek:gerçekleştirilmek üzere tasarlanan, ardından koşulan, ulaşılmak, erişilmek istenilen şey. Amaç/gaye

Mendirek: Dalgakıranı da bulunan liman.

Müşterek: Ortak,ortaklaşa

İftisal: Sütten kesilme, memeden ayrılma.

Enbeste-dem : Tembel, miskin, gayretsiz kimse


Şair ikinci kıtada bir gemiyle hayallerine yani ufka ulaşma isteğinden bahsederken bu yolculuğa hazırlık sürecinde keşke bir dalgakıranlı limanım olsa ve dalgaların yıpratıcı etkisinden kendisini korusa istiyor. Fakat mendireklik yapacak kişiye acemi olduğundan yanaşamadığından, yardıma da ihtiyaç duyduğundan bahsediyor.

Üçüncü kıtada ise mendireğin artık kuzuyu memeden kesme zamanının geldiğinden, yani dalgakıranlık görevini yaptıktan sonra şairin gemiye kendisinin kaptanlık yapıp yönetmesi gerektiğinden bahsediyor. Memeden kesilmezse kaptansız bir sal olur koskoca gemim, dalgalarda sürüklenir diyor.

5
Şiir / İlk Aşk Psikolog www.huseyinkacin.com
« : 01 Kasım 2024, 02:52:46 öö »
[]

Babama yazdığım şiirim


İlk Aşk

Dosta nedir gerek
Dost neye gerek
İnsana bir tek
Lazımdır erek

İster ufka gitmek
Olsan mendirek
Olmaz müşterek
Acemi gerek

Kuzuyu artık sal
Gerek iftisal 
Kaptansız bir sal
Olmasın misal

Olsa enbeste-dem
Tutarsın matem
O da bir âdem
Bekle dur madem

Erek:gerçekleştirilmek üzere tasarlanan, ardından koşulan, ulaşılmak, erişilmek istenilen şey. Amaç/gaye

Mendirek: Dalgakıranı da bulunan liman.

Müşterek: Ortak,ortaklaşa

İftisal: Sütten kesilme, memeden ayrılma.

Enbeste-dem : Tembel, miskin, gayretsiz kimse


Şair ikinci kıtada bir gemiyle hayallerine yani ufka ulaşma isteğinden bahsederken bu yolculuğa hazırlık sürecinde keşke bir dalgakıranlı limanım olsa ve dalgaların yıpratıcı etkisinden kendisini korusa istiyor. Fakat mendireklik yapacak kişiye acemi olduğundan yanaşamadığından, yardıma da ihtiyaç duyduğundan bahsediyor.

Üçüncü kıtada ise mendireğin artık kuzuyu memeden kesme zamanının geldiğinden, yani dalgakıranlık görevini yaptıktan sonra şairin gemiye kendisinin kaptanlık yapıp yönetmesi gerektiğinden bahsediyor. Memeden kesilmezse kaptansız bir sal olur koskoca gemim, dalgalarda sürüklenir diyor.

6
Fikir almaya ihtiyacim var. Nedensizce sevilme ihtiyacinizi nasil gideriyorsunuz? Bombos yasiyor gibi hissediyorum, fakultenin sonuna yaklastigimiz ve tipta uzmanlik sinavina hazirlandigimiz icin cevremdeki tum herkesin arkadaslik iliskilerinin icinin bosaldigini goruyorum. Ayip olmasin diye gorusuyor artik herkes, kimse eskisi gibi degil, kimsenin kimseye tahamulu yok. Oturup bir cay icmek icin birisinden vaktini istemek büyük lüks. Kimsenin kimseyle bağı kalmadı, herkes birbirinden kaçmanın derdinde. İlişkilerden arttırdıklari vakitleriyle ders çalışıp öne geçmek derdindeler. Ve bağlar zayıfladıkça bende "Beni kimse gerçekten sevmiyor, hayatlarında bir yer tuttuğum için seviyorlar ve onların hayatında yer ettiğim miktarda beni seviyorlar" hissi oluştu. İnsanlara ben yazıyordum hep önceden. Yazmayı kestim, şimdi yazan yok. Anca yolda, kütüphanede, okulda rastlaşırsak merhaba merhaba güle güle şeklinde diyaloglar. Ve herkes herkesle böyle, abartısız söylüyorum. Bunu ilk fark ettiğimde önce dedim ki neden birileri tarafından sevilmem, düşünülmem gereksin ki bu cok saçma. Bu sebeple bu duyguyu umursamadim, derslere yapıştım. Ama ben bu duygunun(beni sadece ben olduğum için, öylesine seven kimse yok duygusu) üstünü örttükçe daha da büyüdü. Çünkü insanlar evet birbirleriyle görüşmeyi kesmişlerdi, bu ilişkilerden arttırdıkları vakitlerle ders çalışıyorlardı doğru fakat tum ilişkilerini kesmemişlerdi ki. Anneleriyle babalarıyla kardeşleriyle sevgilileriyle konusuyorlardı. Sadece sosyal çevrelerini daraltmışlar yani rakiplerinden? kurtulmuşlardi.

Bunun üzerine dünyada işe yarar hissedip bu duyguyu yok edebilmek için elimden gelen her türlü yardım işine katıldım, kanserli çocuklarla oyun oynadık hayallerini gerçekleştirdik. İlgi alanımı çeken dersleri çok daha derin çalıştım. Müzik yapmaya tekrar yoğunlaştım. Filmler izledim. Maneviyata yöneldim.

Fakat bu hissi geçiremedim. Yapamadım olduramadım. Kendimi parçalayıp elimden gelen tüm yardımları da yapsam, sabahlara kadar muzik de yapsam, yüzlerce film de izlesem hiçbirisi bu hissin dermanı değil. İşe yarar gibi hissetmek ile sevilmek apayrı. Birisi beni sebepsizce sevsin diye elimdeki her şeyi tüm paramı hatta canımı veririm. Bu dünyaya yararlı olduğumu hissetmek, insanlara iyiliklerde bulunmak bu hissin eş anlamlıları değiller. Hatta bu hisse yakın bile değiller. Ben sadece sevilmek ve sevilerek büyütülmek istiyorum. Keske birilerine para versek ve bizi sevseler. Keşke sevgi parayla satılsa. Sebepsiz sevgi. Amasız sevgi. Sadece seni sen olduğun için sevmek.

Tüm çözümlerimi tükettiğim noktadayım. Önerebileceğiniz bir şey?

7
Anlamadığınız kısım ne biliyor musunuz. Zannediyorsunuz ki Hüseyin Kaçın gider yenisi gelir ya da bu konuda tek terapi yapan kişi Hüseyin Kaçın mı başka yapan mı yok sanki, bu "ibneler" neden Hüseyin Hüseyin diye ağlıyor başka adam mı yok. Hüseyin deli işte, ona buna sallıyor başımızı ağrıtır bu adama bulaşmayalım. Ya da belki de biz böyle püskürdükçe Hüseyin Kaçın yine danışanlarını gazlamış üstümüze salmış diyorsunuzdur. Hüseyin hoca kimseyi gazlamıyor, hiç gazlamadı. Şimdi bir de sessizce köşesine çekildi bıktırdınız adamı. Eskiden cıvıl cıvıl bir adamdı, tek başına savaşırdı LGBTlilerle. Daha o zaman hiçkimsenin hiçbir şeyden haberi yoktu, sizin de haberiniz yoktu, tek başınaydı. E o zaman ne bu danışanların öfkesi. Bu "ibne" adamlar için yürüyüş düzenliyoruz hala sinirliler ne istiyorlar. Sinirli olmamızın nedeni şu. Tamam en azından toplumsal bilinç aşılanmaya başlandı bu aile yürüyüşüyle vs. Fakat biz çözüm istiyoruz. Bilinçsizsiniz. Yol gösterilmeye ihtiyacınız var. Ben Hüseyin Hocadan başka bu işin tedavisini yapabilen görmedim. Bizzat içindeyim bu işin, birinci elden şahit oluyorum hastanelerde yapılanlara. Psikiyatristlerin tanı koyduğu bu hastalar estetik ameliyatlarla güzelleştiriliyor.. Ayrıca kendim de danışanım. Bakın TEDAVİ diyorum. Anlamadığınız kısım şu, buradaki danışanlara sorun, bu kişiler ilk buldukları kişiye yani Hüseyin Kaçına yapışmadılar. Önce onlarca yere gittiler. Hüseyin Hocadan haberleri bile olmadı. Doktorlara, psikologlara, hacılara, hocalara. Hiçbirisi işe yaramadı. Sabahlara kadar dua ettiler Allahım yardım et diye. Bilmiyorlardı, çaresizce yardım arandılar. HK dışında bu duruma tedavisel olarak yaklaşan yok. Yine bu işle ilgilenen diğer psikologlar evet oturup dinliyorlar, anlıyorlar da doğru. E ama çözüm? İşte sıkıntı bu. Bu danışanların öfkesi işte bu yüzden. Ben bir yıl aradım, fellik fellik. Hüseyin Hocama ulaşmam bir yılımı aldı. Psikiyatristlere gittim, kavga edip çıktım. Diğer danışanlar da hep aynı şekilde. Ve sizler Hüseyin Hocanın başındaki akbabalarla uğraşmak yerine yürüyorsunuz. İşte bu yüzden bu "ibneler" yürüyüşü samimiyetsiz görüyor. Yoksa yürüyün, biz seviniriz insanlar duysun bu yürüyüşler aracılığıyla işin gerçek yüzünü. Ama madem bu yürüyüşleri düzenleyebilecek imkanınız var, duyurabilecek gücünüz var, neden Hüseyin Kaçın'la ilgilenmiyorsunuz. Hüseyin diye bağırmamızın, yırtınmamızın bir nedeni var. Bakın Hüseyin Hoca bu alanda tektir. Buradaki danışanlara sorun, sormak bedava hepsi can atarak cevaplayacaklardır. Türkiye'de bu işle uğraşan diğer psikologlara buradaki tüm danışanlar gitmiş, Hüseyin Hocaya çok daha sonrasında ulaşmışlardır. Neden bu "ibne"ler diğer psikologlardan sonra bu deli Hüseyin'e ulaşıp ulaştıktan sonra da bırakmamaktadırlar, manyak gibi savunmaktadırlar hiç düşünmez misiniz? Demek ki bu adamın bir kerameti var. Eşcinsel terapiyle ilgilenen diğer psikologların yapamadığı bir şey yapıyor bu adam. Ya da Hüseyin Hoca 2 aydır terapi yapmıyor. Biz neden hala bu adamın peşindeyiz, neden bu gruplarda duruyoruz hala, neden bir başkasına gitmedik? Anladınız mı neden kızdığımızı yürüyüşe. Çünkü gidilebilecek bir psikolog yok. Biz o yollardan zaten geçip Hüseyin Kaçın'ı bulduk. Bulmuşken bırakır mıyız? Bakın biz bu imtihanı yaşıyoruz, sizden çok daha bilgiliyiz. Ve diyoruz ki Hüseyin Hoca bu alanda tek! Bize inanın. Ne olur Hüseyin Hocayı halnız bırakmayın, gücünüzü asıl yönlendirmeniz gereken kişi Hüseyin Kaçın, yürüyüş vs değil. Bu adamın yaptığı terapilerle evlendirdiği onlarca danışanı var. Bu işle ilgilenen diğer psikologlar bunu yapabilmiş mi? Biz neden aylardır Hüseyin Hüseyin diye çıldırıyoruz. Hemen bu işle ilgilenen diğer psikologlara koşardık. Biz de çok iyi biliyoruz; Hüseyin Kaçın çılgındır, çenesini de tutmaz doğru bi susup oturamaz, kafanızı ağrıtır bizim de ağrıttı. Ama onu kaderine terk edemezsiniz. Ona ihtiyacınız var. Biz bu yüzden sinirleniyoruz. Bizim ona ihtiyacımız olduğu için değil, sizin ihtiyacınız olmasına rağmen umursamadığınız için. Size yol göstermesine izin verin. Çok büyük hata yapıyorsunuz. Hüseyin Hoca çılgın olmasa, ya da çenesini tutan bir insan olsa yıllardır siz daha ortalıklarda yokken LGBTlilerle tek başına savaşabilir miydi? Danışanları olarak emin olun biz sizden çok daha iyi tanıyoruz onun ele avuca sığmazlığını, ona buna sallamasını bizi de bıktırıyor bazen 😅. Ama lütfen samimiyetinizi gösterin, bu yürüyüşler bir işe yarasın.

8
Nasil bir serefsizim?

Bu yaziyi yazdigima inanamiyorum. Elim ayagim titriyor cok kotuyum. Daha dogrusu nasil yazdigimi da bilmiyorum gercekten kendimde degilim, ruhum cikmiş gibi hissediyorum. Hic iyi degilim. Kendimden igreniyorum inanamiyorum aklim almiyor. Aslinda aliyor ama aklimin almamasi daha isime geliyor heralde. Cunku ben katiksiz bir oç um.

Her sey dun ev arkadasimin film izlemeyi teklif etmesiyle basladi. Sonra beraber film izledik, basimi omzuna koydum o da basini benim basima koydu o sekilde izledik. Film tatli bir animasyon filmiydi ama ben cok etkilenmistim niye bilmiyorum. Son yarim saat agladim tamamen ama arkadasima hic caktirmadim. Sanki baskalarinin yaninda aglayamam, acizligimi gorurler gibi hissediyordum ve hic aglamamistim da baskalarinin yaninda, o iliskimin oldugu doktor kiz hariç. Film bitti, ev arkadasim ayaga kalkti ve ben bir anda kendimi tutamayarak hickira hickira aglamaya basladim. Ne yapacagini bilemedi, eli ayagina dolasti. Yanima oturdu ne oldu dedi, cevap veremiyordum icimi kusarcasina agladim agladim agladim. Ne kadar surdu bilmiyorum ama hayatimda ilk defa boyle bir sey yasiyordum. Acayip bir rahatlama geldi. Ben dedi senin ilk defa agladigini goruyorum. Ben de dedim ilk defa birisinin yaninda agladigimi goruyorum kendimin. İste her sey bu noktada basladi.
Doktor kizla yuzlesmistim bu haftanin basinda. Yazimda yazmiştim, işte kabul etti kendisinin hatasini onceden hep beni sucluyordu vs demistim.
Bana videolar atardi, bunu nasil cozebiliriz vs diye konustugu bana yonelik. Attigi an videolari bir kere izleyip hepsini bilgisayara kaydetmistim.
Bu hafta başında onunla yüzleştikten sonra bir cesaret geldi. Dedim ki şu videolari izleyeyim ve beni bunca sure nasil manipule ettigini göreyim, kafam rahatlasin. Ve videolari izlemeye basladim. Tamamen unutmusum neler icerdiklerini. Dunden beri izliyorum. Hepsinin ne zaman cekildigi, tarihleri belli. Ve videolari izledikce kendimin nasil bir serefsiz oldugumu, kizi manipule ederek iliskiyi kirilma noktalarindan kurtardigimi, onu kendime iyice bagladigimi gordum. İnanamadim. Videolari degistirdikce kalbim sıkıştı. Beni manipule ettigini gormek icin actigim videolar benim masumiyetimin mezari olmustu. Ben bu hafta basinda onunla yüzleşirken, ya da bir yil once bu terapilere baslarken suclunun o olduguna gercekten inanarak gelmistim, baslamistim. Huseyin hocaya da anlattiklarim oyleydi, beni ozledigini soyledigi videolar atarak beni manipule etti hep diyordum. Oysa ki videolari suan izledigimde goruyorum ki yavşak olan benim. Benim huseyin hocaya anlattigim gibi videolarda salya sumuk aglayarak beni istemiyordu. Aksine o kadar durusttu ki. Yemin ederim ki ben kizin hayatini sikmişim

Videolarda neler yapmamiz gerektiginden bahsediyordu genel olarak. Hatta iliskinin taa en baslarinda cektigi bir videoda diyordu ki ben hayatim boyunca insanlardan hep bir seyler aldim. Sevgi, ilgi, motivasyon vs. cevremdekiler de vermeye meyyaldi. Ama sen verdikce verdin, ben de istedikce istedim ve sonra kendimden seni koparamadim. Her kopmaya kalktigimizda daha da kotu oldun, ölceksin diye cok korkuyorum, senin icin her seyi yaparim, bir daha gitmeyecegim, gitmeye kalkmayacağim vs diye agliyordu. Çunku onu bu hale ben getirmistim!! Ona yalanlar soyledim, manipule ettim. İste, asagiya aklima gelen ona yaptigim orospuluklari yazdim, daha aklima gelmeyenler de vardir. Hatirladikca yazacagim. Evet, o doktor kiz pasifti, korkakti dogru. Fakat videolarin tarihleri var. Benim hatirladigim gibi öyle gizli gizli sevip ilerleyip ayartmamış beni, daha en başlarda beni sevdiğini itiraf etmiş, sebebini bilmiyorum, senden çok fazla ilgi sevgi sömürüyorum, kendine engel olamiyorum, sen de verdikce veriyorsun lutfen kendine zarar verme, zarar göreceksin diye korkuyorum nerede duracağımı bilmiyorum, bunu kontrol altina almaliyiz demiş. Fakat asil onu manipüle eden, kendine bağlayan gercekten bendim! Yapmadigim götlük kalmamış. Videolari izledikce yedigim boklari hatirladim hatirladikca kalbim sıkıştı. Gercekten unutmuşum. Keşke bu videolari izlemeseydim, sadece o yaptigim yüzlesmeyle kalsaydim mutlu bir insan olacaktim. Ben gercekten narsistmişim. Herkese yalan soyledim. Hatta, hatta bir terapiste para verip kendi manipule edilmis yalan hikayemi anlatip kafamda kendimi bile akladim!! Asıl magdur rolunu oynayan bendim, hem de kendi beynime. O degildi ki..

Ben o doktor kizla tanismadan once hickimseye hicbir duygu hissetmezdim. Anneme, babama, kardeslerime bile. Sevmek, özlemek, hatta nefret dahi. Boyle anlatinca gercekci gelmedigini biliyorum, nasil da anlatabilirim bilmiyorum bunu. Fakat basbayagi canli, cansiz herhangi bir varliga karsi bir sey hissetmiyordum. Bunu aciklayabilecegimi sanmiyorum fakat duygulari ogrenmedigimi dusunebilirsiniz bilmiyorum.

Ben hayatimda ilk defa sevgi hissini o doktor kiza duydum. Bana duygulari ogreten o kizdi. 21 yasimda ilk ogrendigim duygu sevmek ve sevilmekti. Sonra sevgiden mahrum kalınca özlemi öğrendim. Ben mesela 21 yasina kadar hayatimda hickimseyi, hicbir seyi ozlememistim. Hani kitaplarda yaziyorlar ya. Annemi, babami, yastigimi, yatagimi, yaşadiğim sehri, arkadaşimi vs vs ozledim gibi. Bu hissi anlayamazdim. Yaptigimiz sehir degisiklikleri, gittigim yatili okullar, degisen arkadaşlar, uzak kaldigim ailem vs asla bir sorun degildi giderlerdi yerine yenileri gelirdi. Ne giden arkadaslarimi, uzak kaldigim ailemi vs ozlerdim ne de yeni gelen arkadaslarimi severdim. Yani derslere girip cikip isimiz komple bitince de ayrilacaktik zaten. Hickimse hicbir sey umurumda da degildi.
Ben ilk defa bu özlem duygusunu da o doktor kizla tattim. Onu kaybetmemek icin elimden gelen her seyi yapardim yaptim da. Kurtulmak istemiş aslinda defalarca, bense ne yalanlar soylemiş kizi kandirmişim. Evet mışım diyorum cunku bunlari yaparken vicdan azabi cekmiyor, pismanlik hissetmiyordum. Yanlis olduklarini da dusunmuyordum umurumda mi degildi bilmiyorum. Ya da belki de sadece kötü bir insandim. Hatta bu videolari izleyene kadar bunlari yaptigimi bile unutmusum. Doktor kiz videolarda karsimda bunu yapma, ölme vs diye agladikca neden agladigini, neler yaptigimi öyle hatirladim. Ve şimdi mışım diyerek anlatmamin sebebi de siz danisanlara kendimi aklama derdinde olmam falan değil, hem ne dusunurseniz dusunun bu noktadan sonra artık. Hicbir önemi yok. Zaten bu yazidan sonra herhangi bir danisanin suratina bakabilecegimi sanmiyorum, bu sebeple rahatim. Ne oluyosa olsun evet ben buymuşum yaziklar olsun. Ve Hüseyin hocam, evet size de yalan soyleyip hikayeyi cok cok tarafli anlattim, uydurdugum ya da anlatmadigim kisimlar oldu. En cok size ayip ettim. Siz gercekten bana güvenmiştiniz ya ben bunu da kullandim! O doktor kiza soyledigim yalanlar gibi size de yalanlar soyledim, hep o doktor kiz ayartti dedim. Birazdan yazacaklarimdan sonra hala beni danişan olarak kabul ederseniz bu narsistligimi çözmek icin her seyi yapacagim. Tamamen durust olacagim allah belami versin ki. Ben her seyi tarafli anlattim. Bunlari kabul etmek benim icin cok zor. Videolari izlemesem hatirlamayacaktim da. Videolari daha iki gündür izliyorum, fark eder etmez size koştum. Artik yalan söylemiyorum. Ya yemin ederim farkinda degildim yaptiklarimin, pismanlik duymuyordum. Videolari izleyene kadar da fark etmedim yemin ederim! Tek umudum şuanki durustluğume aciyip bana güvenmeniz, iste o zaman gercekten aktarim-karsi aktarim bagi kurabilirim sizinle. Evet simdiye dek de kurmadik, benim cizdigim yapay profille siz kuruyoruz zannettiniz, yani ben de öyle zannetmiştim. Vallahi billahi farkinda degildim yemin ederim degildim cok pismanim vicdan azabindan ölecegim abartisiz dün geceden beri saatlerdir agliyorum. Hatta o doktor kiza itiraf edecegim yaptigim oçlukları. Hicbirisini bilmiyor. Yüzleştik, agzina tukurdum, kabul etti suan hava hoş, ben mutluyum o üzgün. Ama gercekler bunlar degil. Bunlari bilmesi gerekiyor cunku ben kullandim onu.

En basindan beri intihar etmek istiyorum diye yalan soyledim ona halbuki ölmek istemiyordum, sadece depresiftim evden kacabilmek icin cozum ariyordum, yardim dileniyordum. Fakat evden cikabildikten sonra ogrenci evinde onunla kalmaya basladiktan sonra cok mutlu oldum, asla ölmeyi bir an bile istemedim. Hep yalan soyledim. O staja isine gucune gidince aciz kaliyordum, benimle ilgilensin diye deli numarasi yaptim. Bacaklarimi tirnak makasiyla kestigimi soyledim, yalandi. Telegram intihar gruplarina girdim, orada intihar etmeden once birbirlerini vazgeciren insanlar var son bir umut girdim dedim tamamen yalandi, boyle bir sey olup olmadigini bile bilmiyorum tamamen gotumden sıkmıştım. İsler sarpa sardigi ve o benden uzaklasip hayatina baktigi zamanlarda bunu kaldiramayip cilginca seyler yapiyordum geri donmesi icin. Kendimi öldürcem diyordum. Bir kere ciddi kavga ettik, ikimiz de zarar goruyoruz yeter bu kadar uzulsek de ayrilmaliyiz dedi. Kollarima sigara bastim gozunun onunde sirf ayrilamasin, gidemesin bana acisin diye. Tabiki kahroldu, işe yaradi. Daha izleri duruyor, kafami sikiyim. Yine başka bir gün bitirelim yeter dedi. Aksamina onu aradim. İlaç icip intihar etmeye kalkistigimi söyledim. Telaş içinde koştu tabi hemen. Sarildi, agladi vs kusturmaya calisti. Sonra ben de arkami donup bogazima parmak atip zorla kusturdum kendimi. Hicbir sey icmemiştim halbuki. Ben napcam simdi ya. Allahim o kadar sefkatliydi ki sefkatini almak icin her seyi yapiyordum. Bir gun karnim agriyor diye bana bal serbeti yapip getirmisti, o kadar hosuma gitmisti ki beni dusunen birisinin olmasi. Artik surekli midemin bulandigini soyleyebilecegim bir yalan gerekiyordu. Alkol bagimlisi oldugumu, yeni biraktigimi ve bu sebeple durduk yere yoksunluk semptomlari yasadigimi soyledim. Mesela durduk yere aha iste suan etrafa bakinca sallandigini goruyorum, midem cok bulaniyor, geri cekilme yasiyorum derdim tamamen yalandi. Hatta inandirici olmak için wc ye koşturup öğürme sesi çıkarirdim! Hemen bal serbeti yapip getirirdi. Sirf o bal serbetini eliyle hazirlayip getirmesi ve icirmesi icin bu yalani devam ettirdim. Beni aile evimden kurtarmasi icin evde uyuyamiyorum, ciddi uyku problemim var, sirf uyuyabilmek icin arabayi kacirip arabada yatiyorum diye yalan soyledim. Hatta arabayi gercekten kacirdim, evlerinin oldugu sokakta bilerek onun ev arkadaslarina yakalanmak icin arabanin icinde sokakta uyudum. Ve bu yakalanacagim geceyi de bilerek sectim, nöbet çikişlarina denk getirdim ki eve donerken beni gorsunler ve aciyip evlerine alsinlar diye. Babam beni evde dövüyordu normalde. Beni bogazlardi, tokatlardi vs. Fakat o hafta dövüşmemistik. Ve benim kendimi acindirabilmek icin kanita ihtiyacim vardi. Kendimi boğazladim! Yemin ederim yaptim bunu! Yuzume kan oturdu, kendime tokatlar attim. Sirf görsünler ve aciyip eve alsinlar diye. Bu da işe yaradi. Allah belami versin

O hep durusttu. Yazdikca hatirlamaya basladim. Biz taa ogrenci evinde beraber yatip uyumaya basladigimiz daha ilk vakitlerde itiraf etmisti, sana sarilip uyumak icimi bir hos ediyor diye. İliskinin en baslariydi. Beraber sarilmis uyuyorduk. İkimiz de huzurluyduk. Boyle baya yattiktan sonra bir anda kalkti, mutfaga gitti ve gelmedi. Merak ettigim icin pesinden gittim. Yere cokmuş elinde su bardagiyla agliyordu. Ne oldu dedim, dedi ki seninle sarilip yatmak uyumak cok hosuma gidiyor, icimi gidikliyor cok mutlu oluyorum. Lezbiyen miyim yoksa ben dedi. Nasil ya olur mu oyle sey dedim, salaga yattim halbuki ben de cok etkileniyordum. Sende oluyor mu dedi, hayir hic olmadi hem niye olsun ki dedim. Bende oluyor, ben uyariliyorum ilk defa bu kadar net hissettim beraber yatmayalim korkuyorum dedi. Ben seni ablam olarak goruyorum, nasil boyle bir sey dusunursun dedim. Olsun ayri yatalim dedi. Ayri yattik. Ertesi gun sabaha kadar agladığım izlenimini vermek için sabahleyin erkenden kalkip gözlerime at kestanesi kremi, aci biber vs surdum, davul gibi şişip kipkirmizi oldular. Beni sabah gorunce cok uzuldu, agladi ve tabi ki o aksam bana kiyamadigindan beraber yattik!! Allahim allahim ben nasi kaldircam bunu. Ya inanamiyorum nasil yapmisim vallahi hatirlamiyordum yemin ederim hatirlamiyordummm. Ben size huseyin hocam tarafli anlattim, eksik anlattim, biraz da uydurdum dogru fakat bunlari yaptiklarimi vallahi hatirlamiyordum, videolari izledikce bu iki gundur hatirliyorum. Ben simdi napicam bu vicdan azabiyla duramam duramam duramam! Evet onun da hatalari oldu, ama oç olan benim, isin içine sıçan benim.
Hayatimin bu noktasinda cidden ne yapmaliyim bilmiyorum. Kendimi odama kapattim, hic cikmiyorum. Bir ders videosu izliyorum, bir doktor kizin videosunu. Manyaklar gibi ders çalıştım uyku uyumadan. Videolari izledikce daha da kotu oldum, pesine hemen bi ders videosu actim onu izledim ağlaya ağlaya. Ağlama sebebim o doktor kizi özlemem değil, yaptigim serefsizlikler, nasil yapmişim ya nasil nasil nasil? Kendimi birşeylere vermeye calisiyorum olmuyor ben yapamam yapamam! Benim onunla konuşmam lazim, asil onun öğrenmesi lazım.
Bana duyguları öğreten o kadın, bunu asla haketmedi. Onunla konuşacağım. Ve bunu onu özlediğim için, acaba yeni bir ilişki başlayabilir mi, hafta başındaki yüzleşmeden pişman olduğum icin ya da maksat iletişim olsun vs gibi bir sebeple yapmayacağım. Zaten bunlari duydugu an benden tiksinecektir. İstiyorum ki gercekler ogrenilsin, o da bunu ogrenince zaten yoluna bakacak ve ici rahatlayacaktir diye dusundugumden yapacagim.

Evet, o pasif tarafti. Benden once baskalariyla da boyle duygusal bağlar kurmuştu. Ama asla bu kadar toksikleşmemiş, birbirlerine boyle zarar vermemişlerdi. Bizim ilişkimizin boklaşmasinin nedeni gercekten benmişim.. hatirliyorum cunku, o her bir seyleri duzeltmeye kalktiginda ona yeni bir yalan soyledim kendime iyice baglamak için. O pasifti, ama bunlari yapacak kadar degildi.. insallah bunlari duyunca hakkini helal edebilirsin, hic sanmiyorum ama yine de deneyeceğim. Amacım helalligini almak da değil yemin ederim, gerçekten gerçekleri öğrenip ona gore kendine bu gerçeklere gore hakkaniyetli davranman. Helal etmezsen de canin sagolsun, hakettim cunku.


9
Ön not:
Hüseyin Hocamızın ofisi bildiğiniz üzere 2 gün önce mühürlendi. Bu durum tüm danışanlar olarak canımızı çok sıksa ve sinirlerimizi bozsa da yine de yazımı yayımlamaya karar verdim. Aslında yayımlamayacaktım, hic içimden gelmiyordu. Bu gelişme hepimizin asabını fena halde bozdu. Sonra düşündüm ki biz bu mühürlemeye boyun eğip susarsak işte o zaman amaçlarına ulaşmış olurlar. Herkes kaldığı yerden devam etmeli, susmamalı. İyileşenlerin yazıları Hüseyin Hocamın başarısının kanıtıdır çünkü. Hem de terapiye yeni başlamış ya da kafası karışmış arkadaşlar olduğunu biliyorum ve bu mühürleme kararı hepimizle birlikte asıl onların terapilerini sekteye uğrattı. Bu yazı onlara merhem olacak.

Kadın eşcinsel ve düzcinselliğinin psikolojik temelde örneklerle karşılaştırılması

Düzcinsel bir kadın arkadaşımdan mastürbasyon deneyimlerini yazmasını rica ettim. Tabi ki yazmak istemedi. Ben de Hüseyin Hocamızın ağzından dökülen bu kilit cümleleri kullandım, Hüseyin Hocamızı çok sevdiğinden ikna oldu. 😅

İşte HK nın o kilit cümleleri:
Cinsellik konuşulursa dostluk artar!
Cinsellik konuşmadığın kişiyle dost olunmaz!

Ve Hüseyin Hoca yukarıdakileri bana dedikten sonra, ben de kadınlar pek cinsellik konuşmuyorlar ama deyince Hüseyin Hocanın bana verdiği cevap da en önemli kilit cümlesi bence:
Kadın kadına da dost olunmaz zaten kolay kolay! (Vallahi haklı, değil mi 😂 )

Arkadaşımın yazdıklarını incelerken beraber çok şey öğreneceğiz. Aralarda ben girip bazı tespitlerimi de paylaşacağım. Benim eklemelerim [KÖŞELİ PARANTEZ] içlerinde yer alacak.

Merhaba. Arkadaşımın yoğun talebi üzerine bu yazıyı kaleme alıyorum, yoksa normal şartlar altında hiç böyle şeylerden bahsedesim yoktur. 23 yaşındayım, dindar bir Müslümanım, kadınım, düzcinselim; eşcinsel mevzuları gündemime taşıyan bir arkadaşa sahibim.[Çok ayıp ya ne konuşacaktım 😬]

Özellikle kadın cinselliği hakkında “konuşulmayan şeyler” kalıbını çokça duymuşsunuzdur. Ben de bu konuda kendi düşünce ve deneyimlerimi aktaracağım.

İlk mastürbasyon deneyimim tamamen meraktan olmuştu. Merak ediyordum, yanlış bir hareket yapmaktan korkuyordum. Ama dinen yanlış bir şey yapmaya dair vicdani mekanizmam çalışmıyordu, neden bilmiyorum. Galiba uçuk bir zevk için değil, sadece meraktan böyle bir şeye kalkışmak vicdanımı rahatsız etmedi. Lezbiyenlik geçmişi olan çoğu kişide başta cinsel bir farkındalık olmadığını, duygusal olarak kendilerini tetikleyen -karşı cins mi hemcins mi ayırt etmeksizin- karşılarına çıkan ilk kişiye karşı cinsel olarak çekildiklerini ve kontrolsüz bir cinsellik başlattıklarını biliyorum.[Kadın eşcinselliği, aslında kadın cinsel kimlik gelişiminin ve yöneliminin immatüritesidir. Bu sebeple bu tespiti çok doğru, lezbiyenlerin ilk ilişkilerinde hiçbir cinsel farkındalıkları yoktur.] Bu yüzden, yıllar önce kendi cinselliğimi keşif için yaptığım hareketi neredeyse faydalı buluyorum.

Erkeklerde nasıl işliyor bilmiyorum ama kestirebildiğim kadarıyla onlar kendi cinselliklerine bu kadar kapalı değiller. Çok daha sık cinsel içerikli rüya görüyorlar, kendi aralarında bu muhabbetleri sıkça döndürüyorlar. Kültürel olarak da onlar için ayıp değil, hatta bilmemeleri ayıp. Kadının bilgisiz olması, erkeğin öğretmesi bekleniyor. Oysa erkek kadına bu konuda bir şey öğretemez, kendinde olmayan bir organa dair neyi öngörebilir ki? Kadınların kendi cinselliklerinin farkında olması gerekiyor.

İlk mastürbasyon deneyimime geri dönüyorum. Sırtüstü yatmıştım, parmağımı olası bir penis gibi varsayarak dokunmayı denemiştim. En ufak bir his ya da duygu değişimini yakalamak için kendime pür dikkat kilitlenmiştim. Daha hiçbir şey yapmıyorken, sadece parmağım oradayken yakaladığım ilk duygu “güven” idi. Çok şaşırdım. Demek olası bir penis bana bunu yapıyor, diye düşündüm. Kendime dair ilk çıkarımım buydu: “Demek ben cinsellikte zevkten önce güven arayacağım. Olası bir penisin bana vereceği ilk şey bu.” [Lezbiyenler çoğunlukla erkekten yani "penisten" korkarlar. Düzcinsel bir kadının cinsellikte penisten yani erkekten beklentisinin güven olması hiç şaşırtıcı değil.]

Devam etmiştim. Sıcaklayıp bacaklarımın parmak uçlarıma kadar dümdüz kasıldığını hissedince bırakmıştım. Orgazm oldum sanmıştım ve biraz da korkmuştum. Cinsel zevk o kadar oluyor zannetmiştim. Bu kasılma çok tatlıydı, fakat hayattaki en tatlı şey olamazdı. Schopenhauer’e atfedilen bir söz var: “Hayatta cinsellikten daha ilginç bir şey bulan entelektüeldir.” diye. Galiba ben entelektüelim, demiştim. [Tamam en entel dantel sensin canım arkadaşım ❤️] Bu ilk deneyime dair şunu söylemek istiyorum ki sadece ne hissedeceğimi merak ettim, o duygu kırıntılarını toplamaya çalıştım. Fantezi kurmadım, en beğendiğim aktörü düşünmedim, kendimi zencilerle dolu bir haremde hayal etmedim. Kadın cinselliğini keşfe başlamak için bunlar çok aptalca laflar gibi geliyor. [Bence de!]

Evet, bu başlangıçtı. Çılgın gibi zevk almasam da bunu devam ettiririm, maazallah bağımlı olurum filan diye korktum. Biraz da takıntılı bir tarafım var belki, bilmiyorum. Eh, biraz da vicdanım rahat etmedi, evet. Bunu libidomun fazla yüksek olduğu zamanlar haricinde sınırlı bir düzen içinde devam ettirmeye karar verdim. Her seferi bir keşif gibi başlattım. Fantezi kurmuyordum ama olası bir penis mevcutmuş gibi düşünüyordum, buna en iyi şekilde hazırlanmak istiyordum. Öncesinde temiz olmayı, saçlarımın düzgün ve hacimli durmasını seviyordum. Temiz çamaşırlar, uyumlu bir pijama takımı giyiyordum. Kimse bana bunları yapmamı söylemedi, böyle bir şart da yok; ama olası bir penis varsayımıyla başlatacağım mastürbasyonda kendimden emin hissettiğim bir görüntüm olsun istiyordum. Bunun yanında, libidomu yükselten bir koku sürerdim, tutkulu bir müzik açardım.[🔥]

Tatmin, yalnız mastürbasyonun sonunda elde ettiğim bir şey değildi. Mastürbasyonun başında tatmin olmuş olurdum. Kendi görünüşüm, kokum, yüksek libidom benim için baştan tatmin ediciydi. [Kendisi kendinden etkileniyor aslında. Narsistik bir cinsellik] “Uyarılacak mıyım, orgazm olacak mıyım?” gibi bir kaygı duymazdım. Yaptığım hazırlık beni zaten uyarırdı, bunun sonucunda kısa sürede orgazm da olurdum.

Burada erkek cinselliğiyle kadın cinselliği arasındaki bir ayrımın açığa çıktığını düşünüyorum. Erkek cinselliği sonuç odaklıdır. Cinsel aktivitede alınan zevkin zirve noktası boşalma anıdır. Bazı kadınlar “Hemen boşalıp bitiriyor” diye eşlerinden şikayetçi olurlar. Bunu aklayamayız ama anlayabiliriz: Erkek için en büyük zevk zaten o bitiş anı. Ama kadın öyle değil. Boşalma ile orgazm aynı şey değil. Bir kadın orgazm olarak ya da olmayarak boşalabilir. Erkek o biricik boşalma anı için uğraşadursun, bu sürede kadın birden fazla boşalabilir. Ya da zevk aldığı hâlde hiç boşalmayabilir. Bu yüzden kadının cinsel aktivitesi boşalmayla da orgazmla da değerlendirilemez. Cinselliği skorla değerlendirmek eril düşüncenin ürünüdür. Kadınlar bu kafa yapısından kendilerini kurtarmalıdır, çünkü kadın cinselliği sonuç değil süreç odaklıdır. [Harika bir tespit.]

Erkek, kadının görüntüsünden ve sesinden etkilenir. Kadın ise erkeğin kendisinden etkilenmesinden etkilenir. Onu etkileyecek güce sahip olmaktan etkilenir. Yani kadın kendisinden etkilenir. Kadın cinselliği narsistiktir, içedönük bir cinselliktir. Erkek kadının bedenine arzuyla dokunmaya başlayıp ilişkiyi başlatınca kadın “ona bunu yaptırmanın” haklı gururunu duyar. Süreç odaklıdır ve bundan etkilenir. Erkek ise ilişkinin sonunda boşalınca rahatlar. Sonuç odaklıdır ve bundan etkilenir.

[Aktif lezbiyenler de aynı düzcinsel kadınlar gibi pasif lezbiyenin kendisinden etkilenmesinden etkilenirler! Onu etkileyecek güce sahip olmaktan etkilenirler! Bu şekilde doyuma ulaşırlar!! Hüseyin Hocamız da hep der, pasif lezbiyen aktif lezbiyeni ayartır. Çünkü aktif lezbiyenden etkilenmiştir, özgüvenli ve koruyucu tutumlarına bayılırlar. Aktif lezbiyen de zaten etkilenilmekten, birilerinin onu arzulamasından oldukça memnundur!

Bir aktif lezbiyen arkadaşın yorumu:
"Ben ilişkide karşı tarafın giydiklerinden ve görüntüsünden etkilenmeye iterdim kendimi ama aslında beni inlemesi yükseltirdi, ona bunları yaşatabildiğim için yükseliyordum!"

Yani bu arkadaşımız da ilişkide her ne kadar kendisini bir erkek gibi hayal etmeye çalışsa da, sevişirken bir "kadın" olarak yani narsistik zevk almıştır!

Başka bir aktif lezbiyen arkadaşın yorumu:
"Öpüşürken bile gözlerimi kapatmazdım, hatta karşı taraf kızardı güya öpüşürken gözü kapatmamak kendisine güvenmediğimi gösteriyormuş. Halbuki benim derdim öpüşmek değildi. Öpüşürken onun yüz mimiklerini, zevk almasını, inlemesini, izlerdim ve beni bu yükseltirdi. Onu tatmin edebiliyor olmak gururumu okşardı!"

Buradaki arkadaşımız da çok net bir şekilde narsistik zevk alıyor. Karşı tarafı tatmin edebilmekle gurur duyuyor, tüm cinselliği bundan ibaret. Aslında lezbiyen ilişkilerde gerçekten kadın gibi zevk alanın aktif taraf olduğunu söyleyebiliriz. Dışarıdan bakıldığında her ne kadar aktif taraf erkeksi pasif taraf kadınsı gözükse de gördüğünüz gibi gerçek hiç de öyle değil. Pasif lezbiyenin ise zaten aktif lezbiyen umurunda bile değildir, aktif ister zevk alsın ister almasın, onu bir seks oyuncağı olarak kullanıp tatmin olmanın derdindedir! Aktif lezbiyenler erkek gibi de hissetseler cinsellikten bir kadın gibi zevk alırlar aslında. Sadece cinsel kimlik ve yönelim karmaşası yaşamaktadırlar. Pasif lezbiyenlerin durumu ise daha kötüdür. Onlar karakter bozukluğu yaşarlar. Karakter bozukluğu olan kişiler vampirdirler, kan emerler. Karşı tarafı düşünmezler. Aktif tarafın ilgisini, sevgisini, hatta gördüğünüz gibi cinsellikte de bedenlerini kullanırlar, işleri bitince mesela bir erkek karşılarına çıkınca da kullanıp bir peçete gibi atarlar! Bu sebeple pasif lezbiyenler terapiye de gelmezler, çünkü bir vampir aynaya bakabilir mi? Kendisini görmeye dayanabilir mi? O yüzden erkek gibi giyinen saçını kestiren aktif lezbiyenlere ah vah edileceğine pasif lezbiyenlere acınmalıdır. Aktif lezbiyenler yaşadıkları sorun itibariyle gelip terapi alabilirler fakat pasif lezbiyenler karşılarına bir erkek çıktığında evlenebildiklerinden kendilerini lezbiyen olarak görmezler. Oysa ki evlenebilseler de mutlu olamayacaklardır, aynı aktif lezbiyenin kanını emdikleri gibi kocalarının da kanını emecek, illallah ettireceklerdir ve en sonunda boşanacaklardır. Boşanmasalar bile erkek çocuklarının 1/3'ü gay olacaktır! Bu Hüseyin Hocamızın bizatihi tespitidir ve doğruluğunu onlarca danışanda ben de gördüm!]

Lezbiyen bir kadın porno izleyerek mastürbasyon yapmamalıdır, bu yanlış kimlik inşasına sebebiyet verebilir. Porno izlerken bir kadının muhtemelen kendisinden daha güzel vücutlu ve çekici bulacağı bir başka kadının yer aldığı orgazm sahnesinde, uyarılsa bile sağlam bir cinsel temel atamayacağını düşünüyorum. Çünkü kadının cinselliği özel ve özerk hissetmesiyle başlar. Dedim ya, burada narsistik bir algı oluşmalıdır. Yeryüzünün en güzel, en alımlı, en cazibeli, en dişi kişisi o kadın olmalıdır. Bu algının porno gibi yapımlarla zedeleneceğini düşünüyorum. Çünkü ilk olarak kadının uyarılması için görüntü, ses ve hatta fanteziye bile ihtiyaç yoktur. İkinci olarak, kadının aradığı his biricik olmaktır, yüceltilmektir.

[Hüseyin hocamız da porno izlemeyin kendiniz fantezi kurarak mastürbasyon yapın der. Fakat bu düzcinsel arkadaş kadınlar için çok farklı bir bakış açısı sunuyor bizlere. Kadınların hayal kurmaya bile ihtiyaçları yoktur, kendini kadın olarak yetkin ve güçlü hissetiğin müddetçe sadece kendini severek, dokunarak bile uyarılabilirsin hiçbir şeye ihtiyacın yok diyor. Bunu günümüz kadınlarının bile %70-80 inin yapamayacağı kanaatindeyim. Ki evli olmasına rağmen orgazm nedir bilmeyen, hic orgazm olmamış binlerce kadın var toplumumuzda. Bu sebeple bu yazıyı okuyan düzcinsel bir kadın için bile bunlar uzak gelebilir. Fakat bu arkadaşımızın cinsel olarak oldukça yetkin olduğuna eminim. Bu sebeple yazıyı okuyan düzcinsel kadınlar; evet demek ki siz de kadınlığınıza tam erişememişsiniz, durmayınız keşfe çıkınız!]

Mastürbasyonda da aynı mantık işliyor. “Uyarılamadım, orgazm olamadım, fantezi kuramadım” gibi kaygılar kadın mastürbasyonunu öldürür. Kadın kendine odaklanmalı, nereye nasıl dokunacağını yavaş yavaş öğrenmeye çalışmalı. Bunun bir matematiği yok.

Cinsel terapide mastürbasyon yapamama, uyarılamama sorununun gündeme geldiğini biliyorum. Tuzum kuru, bol keseden konuşuyorum zannedilmesin. Ben bipolarım. Kombine bir ilaç tedavisi alıyorum. Duygu durum düzenleyiciler grubundan karbamazepin etkenli Tegretol’ü kullanmaya başladığımda bir değişiklik fark ettim. Normalde bu olayı sınırlı tutmak için çaba sarf eden ben, uzun zaman boyunca mastürbasyon yapma ihtiyacı duymamıştım. Hiçbir cinsel isteğim yoktu. Bu durumdan hiç hoşlanmadım ve kaygılandım. Denemek için mastürbasyon yapmaya başladım. Az da olsa uyarılıyordum, ama pek zevk almıyordum ve orgazm olamıyordum. İlaç anorgazmi yapıyormuş. Bunu kabul etmeden, sırf orgazm olabilmek için hırsla uğraşmam hiçbir şeyi değiştirmedi. Tekrar ediyorum, orgazm olsak da olmasak da, kadın cinselliği bundan ibaret değildir. Bu bazen olan, bazen olmayan bir şeydir. Sakinleştim ve süreç odaklı bir şekilde devam ettim. [Unutmayalım ki sonuç odaklı olanlar erkeklerdi, kadınlar süreç odaklıydı.] Birkaç ay sonra ilacın yan etkisi azalarak geçti, ben de eskisi gibi hissetmeye başladım. Demem o ki, kendimize gelelim ve şu erkeklerdeki gibi skor kafasından [sonuç odaklı olmaktan] kurtulalım. Tek beklentisi kendini beğenmek ve rahatlamak olan, baş tacı kraliçeler olalım 👑

Cinsel terapide hangi pozisyonda mastürbasyon yapılacağının da gündeme geldiğini duydum.

Galiba ben fantezi kurmadığımdan bunu düşünmedim. En güzel zevk nasıl alınıyor, deneyerek bunu bulmaya çalıştım. Anadolu kadınına mastürbasyonu öğreten Hülya Avşar’ın bir sahnesi var, sırtüstü yatarken yapıyor. Onu ancak o pozisyonda kameraya alabilecekleri için öyle yapmış.

Oysa ki klitorisin hassas bölgesi arka tarafında. Sırtüstü yatarken burası arkada kaldığı için ulaşılması da uyarılması da zor. Daha uzun süre daha fazla eforla devam etmek gerekiyor. Ama yüzüstü döndüğünüzde klitorisin arka kısmına ulaşmak daha kolay oluyor, uyarılabilirliği de artıyor. Böylece daha kısa sürede daha tatmin edici sonuç alınabiliyor. Orgazm ise daha şiddetli ve uzun oluyor.

Benden bu kadar. Umarım faydalı olmuşumdur.


10
Hatta şimdi yeni bir tespitimle karşınızdayım!
Hüseyin hocanın bile bilmediği bir şey!!
Hani Hüseyin hoca gaylere mastürbasyon görevi veriyor. Asla penisinizi sürterek, yani yüzüstü sürtünerek mastürbasyon yapmayın diyor. Aynada kendini izleyerek ayakta yap, yatarak yapma, yağlayarak yavaş yap vs diyor. Neden ayakta, neden kendini aynadan izleyerek yap diyor? Çünkü orada erekte olmuş bir organ var. Aynada kendini izleyerek o büyümüş, kalkmış haşmetli erkekliğini görsün istiyor danışan. Sürtünmek pasifliktir, çok da doğru. E peki kadınlar bu işin neresinde?

İddia ediyorum, aktif bir lezbiyen asla ama asla sürtünerek mastürbasyon yapmaz!! Evet, bunu Hüseyin Hoca da bilmiyor! Kimse bilmiyor!

Erkeklere sürtünmeyin bu pasif bir şey diyorsunuz, çünkü erkekler aktifleşmeli.
E AKTİF KADINLAR DA PASİFLEŞMELİ. Bunu neden düşünmüyorsunuz Hüseyin Hocam? VE BİR AKTİF LEZBİYEN ASLA SÜRTÜNEREK MASTÜRBASYON YAPMAZ. SIRT ÜSTÜ YATAR.
Bunu kendilerinin bile fark etmediğine eminim!

Peki ben Hüseyin Hocanın bile bilmediği bu bilgiyi nasıl edindim?

Okudum çünkü. Araştırdım. Ve gördüm ki normal kadınlar sürtünerek mastürbasyon yapıyor.. okuyana kadar hiç düşünmediğim, şuan düşününce bile tiksinti uyandıran bir şey. Çok edilgen bir konum. Ve fark ettim. Trans-aktif lez kıl kadar bir çizgiyle ayrılıyor aslında. Tek derdimiz güya erkeksi şeyler yaparak güçlü gözükmek! Mesela transların sırf ayakta işeyebilmek(güç göstergesi) için çük taktırmak istemesi, ya da aktif lezlerin sevişirken karşı tarafı (pasif lezi) tatmin ederek doyuma ulaşması gibi. Aktif lez pasif lezi tatmin ederse doyuma ulaşır, güya erkek olmuştur(!)

Aktif lezler bu sebeple sürtünerek mast yapmaz. Çünkü güçsüzlüktür bu, kontrolün elden gitmesidir.

VE SEN HÜSEYİN KAÇIN, AKTİF LEZLERE SÜRTÜNEREK MASTÜRBASYON GÖREVİ VERMELİSİN! VERMELİYDİN DE!


HÜSEYİN KAÇIN, ARTIK KADIN EŞCİNSELLERİ DE DUY!!! BİZİ DE ÇALIŞ, ARAŞTIR!

BİZE DE ÇÖZÜM, YA MEDET!

11
Hatta şimdi yeni bir tespitimle karşınızdayım!
Hüseyin hocanın bile bilmediği bir şey!!
Hani Hüseyin hoca gaylere mastürbasyon görevi veriyor. Asla penisinizi sürterek, yani yüzüstü sürtünerek mastürbasyon yapmayın diyor. Aynada kendini izleyerek ayakta yap, yatarak yapma, yağlayarak yavaş yap vs diyor. Neden ayakta, neden kendini aynadan izleyerek yap diyor? Çünkü orada erekte olmuş bir organ var. Aynada kendini izleyerek o büyümüş, kalkmış haşmetli erkekliğini görsün istiyor danışan. Sürtünmek pasifliktir, çok da doğru. E peki kadınlar bu işin neresinde?

İddia ediyorum, aktif bir lezbiyen asla ama asla sürtünerek mastürbasyon yapmaz!! Evet, bunu Hüseyin Hoca da bilmiyor! Kimse bilmiyor!

Erkeklere sürtünmeyin bu pasif bir şey diyorsunuz, çünkü erkekler aktifleşmeli.
E AKTİF KADINLAR DA PASİFLEŞMELİ. Bunu neden düşünmüyorsunuz Hüseyin Hocam? VE BİR AKTİF LEZBİYEN ASLA SÜRTÜNEREK MASTÜRBASYON YAPMAZ. SIRT ÜSTÜ YATAR.
Bunu kendilerinin bile fark etmediğine eminim!

Peki ben Hüseyin Hocanın bile bilmediği bu bilgiyi nasıl edindim?

Okudum çünkü. Araştırdım. Ve gördüm ki normal kadınlar sürtünerek mastürbasyon yapıyor.. okuyana kadar hiç düşünmediğim, şuan düşününce bile tiksinti uyandıran bir şey. Çok edilgen bir konum. Ve fark ettim. Trans-aktif lez kıl kadar bir çizgiyle ayrılıyor aslında. Tek derdimiz güya erkeksi şeyler yaparak güçlü gözükmek! Mesela transların sırf ayakta işeyebilmek(güç göstergesi) için çük taktırmak istemesi, ya da aktif lezlerin sevişirken karşı tarafı (pasif lezi) tatmin ederek doyuma ulaşması gibi. Aktif lez pasif lezi tatmin ederse doyuma ulaşır, güya erkek olmuştur(!)

Aktif lezler bu sebeple sürtünerek mast yapmaz. Çünkü güçsüzlüktür bu, kontrolün elden gitmesidir.

VE SEN HÜSEYİN KAÇIN, AKTİF LEZLERE SÜRTÜNEREK MASTÜRBASYON GÖREVİ VERMELİSİN! VERMELİYDİN DE!


HÜSEYİN KAÇIN, ARTIK KADIN EŞCİNSELLERİ DE DUY!!! BİZİ DE ÇALIŞ, ARAŞTIR!

BİZE DE ÇÖZÜM, YA MEDET!

12
AŞAĞIDAKİ YAZI NİSAN 2024 TEKİ TERAPİMDE HÜSEYİN HOCAYA BAHSETTİĞİM KONULARDAN BİR KESİTTİR.
HÜSEYİN HOCA KADIN EŞCİNSELLİĞİNİ ERKEK EŞCİNSELLİĞİ KADAR CİDDİ GÖRMEMEKTE, HAFİFE ALMAKTADIR. HATTA BELKİ DE KADIN EŞCİNSELLİĞİNDE ERKEKLERDEKİ GİBİ CİNSELLİK OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYOR OLABİLİR!

KENDİSİNE KIRGINIM, GÖZÜM YAŞLI! ERKEK EŞCİNSELLİĞİNİ ÇÖZDÜNÜZ, ALANINIZDA BİR NUMARASINIZ. SİZDEN BAŞKA KADIN EŞCİNSELLİĞİNİ ÇÖZECEK YOK! BUNU ÜMMETİ MUHAMMEDE BORÇLUSUNUZ!

Huseyin hocam sizinle olan iliskimizde açık olamadigimi hissediyorum, profesyonelligi yitirdik gibime geliyor. Aslinda profesyonelligi hic sevmem, çok yapay gelir bana. Fakat sizi boyle babam gibi falan gormeye basladim, açık konusamiyorum utanıyorum konusurken. Bunu aşmam lazım cunku bugun cinsellik konusacagim sizinle.

Erkek danisanlara yaptığınız şeyleri neden kızlara yapmıyorsunuz? Aktif-pasif spektrumu, erkeklerde pasiflikten aktiflige geçiş üzerine ödevler vs kızlara da yapılmalı! Kizlara da bu durum aktiflikten pasiflige gecis seklinde yapilmasi gerekiyor! Cinsiyet bagimsiz sanki aktiflik erkek ruhunu, pasiflik kadin ruhunu temsil ediyor gibi. Gayleri iyilesme surecinde pasiften aktife gecirmeye calisiyorsunuz. Pasif gaylere görev veriyorsunuz masturbasyon yaparken aktif birini o pasifmis gibi sen aktifmişsin gibi hayal ederek fantezi kur diyerek. Kizlarda da zaten pasif lezbiyenler gelmiyor dediniz. Aktif lezbiyenler de kendilerini pasif rolde hayal edebilmeliler belki de kizlaşabilmek için? Hani ben fantezi kurarken kendimi pasifmis gibi hayal edeceğim, pasif kiz benle sevismeye calisacak, o ustume atlayacak. Bunu kendime nasil uygulayabilirim bilemedim fakat, size sormak istedim.

13
AŞAĞIDAKİ YAZI NİSAN 2024 TEKİ TERAPİMDE HÜSEYİN HOCAYA BAHSETTİĞİM KONULARDAN BİR KESİTTİR.
HÜSEYİN HOCA KADIN EŞCİNSELLİĞİNİ ERKEK EŞCİNSELLİĞİ KADAR CİDDİ GÖRMEMEKTE, HAFİFE ALMAKTADIR. HATTA BELKİ DE KADIN EŞCİNSELLİĞİNDE ERKEKLERDEKİ GİBİ CİNSELLİK OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYOR OLABİLİR!

KENDİSİNE KIRGINIM, GÖZÜM YAŞLI! ERKEK EŞCİNSELLİĞİNİ ÇÖZDÜNÜZ, ALANINIZDA BİR NUMARASINIZ. SİZDEN BAŞKA KADIN EŞCİNSELLİĞİNİ ÇÖZECEK YOK! BUNU ÜMMETİ MUHAMMEDE BORÇLUSUNUZ!

Huseyin hocam sizinle olan iliskimizde açık olamadigimi hissediyorum, profesyonelligi yitirdik gibime geliyor. Aslinda profesyonelligi hic sevmem, çok yapay gelir bana. Fakat sizi boyle babam gibi falan gormeye basladim, açık konusamiyorum utanıyorum konusurken. Bunu aşmam lazım cunku bugun cinsellik konusacagim sizinle.

Erkek danisanlara yaptığınız şeyleri neden kızlara yapmıyorsunuz? Aktif-pasif spektrumu, erkeklerde pasiflikten aktiflige geçiş üzerine ödevler vs kızlara da yapılmalı! Kizlara da bu durum aktiflikten pasiflige gecis seklinde yapilmasi gerekiyor! Cinsiyet bagimsiz sanki aktiflik erkek ruhunu, pasiflik kadin ruhunu temsil ediyor gibi. Gayleri iyilesme surecinde pasiften aktife gecirmeye calisiyorsunuz. Pasif gaylere görev veriyorsunuz masturbasyon yaparken aktif birini o pasifmis gibi sen aktifmişsin gibi hayal ederek fantezi kur diyerek. Kizlarda da zaten pasif lezbiyenler gelmiyor dediniz. Aktif lezbiyenler de kendilerini pasif rolde hayal edebilmeliler belki de kizlaşabilmek için? Hani ben fantezi kurarken kendimi pasifmis gibi hayal edeceğim, pasif kiz benle sevismeye calisacak, o ustume atlayacak. Bunu kendime nasil uygulayabilirim bilemedim fakat, size sormak istedim.


Hülya Avşar: Masturbasyon

https://youtu.be/JADvxPmUe-U?si=n9FG9n0_6QAPrf14

Berlin in Berlin filmi:

https://youtube.com/playlist?list=PLZB3XRpD6bnSP-vXuJvZX3i8tFBoaS-ZE&si=xEEmhr2-Tjf7865H

14
Kız çocukları
Bir ilişki için
Babalarına yalvarmak
Zorunda olmamalı. -Rupi Kaur

HK dedi ki kandırılamayacak, yönetilemeyecek erkek olamaz. Bir kadın istese bir erkeğin donunu bile alır.
Ama sen güçlü kadın ayaklarına babandan hiçbir şey talep etmezsen bu prensesliği edinemezsin.
Bir baba kız çocuğunu şımartır. Terapi parasını babandan al, ağzından gir burnundan çık. Şebeklik yap. Sert olma dedi.
Ben de bunun üzerine terapi dönüşü gece 4te kendimi aldirttim otogardan
Daha önce hiç yapmamıştım böyle bir şey, ölsem yapmazdım
Yolda, otobüsteyken babamı aradim. Babacım lütfen beni gece 4te alır mısın otogardan, gece vakti korkuyorum 😂 ama yine de uykunu bölmek istemezsen taksiyle gelirim dedim.
Tek başına istanbula gidiyorsun korkmadan gece vakti geliyorsun şimdi de korkuyorum diyorsun, sırf uykumdan etmek için yapıyorsun dedi 🙄
Çok öküz, çok odun, tam bir kalas. Çok işim var. Bu odunu oyup bir mobilya çıkarabilir miyim bilmiyorum. Ama kendi kadınlığımı inşa edebilmek için uğraşıcam sırf yoksa hayatta uğraşmam napıyosa yapsın. Lan kızın baba gece korkuyorum gel al diyo sana fjakcksnfns desene canım kızım gece vakti kendin dönme doğru diyorsun ben gelip alayım.

Ben de bunun üzerine hiç hiç hiç yapmayacağım bir şey yapmaya, HKnın babanın donunu al planını uygulamaya karar verdim.
Yarım saat sonra tekrar aradım, dedim ki babacım evet istanbula tek giderken korkmadım ama gece vakti taksiye binmeye korkuyorum nolur beni gel al. Ve erkekler için sihirli cümle SANA İHTİYACIM VAR BABACIM dedim.
Tamam peki kızım alayım dedi! Lütfettiler majesteleri!
Gururumu çok ezdiğimi hissettim, yalvardım resmen gelsin alsın diye şebeklik yaptım. HKnın dediği gibi davranmama rağmen kendimi alçalmış hissettim, zaten bir babanın yapması gereken şeyleri yapması için ona yalvarmak, işe yaramayınca tekrar yalvarmak ağırıma gitti. Hem de hayatım boyunca yapmamışım, kendi tırnaklarımı geçirerek gelmişim bir yerlere. Bir desteğini görmemişim. Sanki çok da ihtiyacım var gelip almasına lütfetti diye düşündüm.
Ama işte ihtiyacım varmış! Prenses olabilmeye ihtiyacım var. Ben bir kadınım! Yalaklanmamın sebebi de bu. Bu sebeple sakin olmalı, yaptığı öküzlükleri görmezden gelmeli, donunu alabilmeye bakmalıyım. O benim babam, bunları zamanında yapmalıydı. Madem yapmadı, ben de yapmasını istemedim peki sonuç? Erkek gibi oldum! Evet şimdi gururum inciniyor, incinmeyecek! Gerekirse donunu alacağım! Parasını da ilgisini de donunu da alacam!


15
Merhaba herkese, evet yazıda bahsedilen meşhur Maxilla benim.
Siz de yukarıda bahsedilen benim hikayemi okumak isterseniz: https://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=2330.0

Öncelikle sevdiğim insanları kurtaramıyorum diye üzülmeyin. Çünkü siz onları kurtaramazsınız. Sadece ilerlenecek yolu, ışığı gösterebilir, düştüğü zamanlar motive edebilirsiniz. Ama şunu asla unutmayın ki İKNA EDİLMİŞLERLE YOLA ÇIKILMAZ!

Çok iddialıyım, düzeleceğine inanan her danışan mutlaka iyileşir. İyileşiyorlar da, sadece bazıları daha hızlı bazıları daha yavaş.
Ve şunda da iddialıyım, düzeleceğine inanmayan hiçbir danışan da düzelemez!

Sayfa: [1] 2