İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - T.A

Sayfa: [1]
1
Terapist'in saf dışı bırakılmasından bahsetmemiş.

Demogoji yapmış.

O danışanarı saf dışı bırakanın "zarar vermemek" ilkesini kullanarak psikolojiyi asıl katledenlerin  ilkeli psikologlar olduğunu pas geçmiştir!

Önce eşcinsell terapi vermeye korkan, geri duran,  bu konuda terapi vermeye çalışan insanları bir gece ansızın mühürleyen zihniyete tek kelime etmemiştir.

Bir tür idealist profil örneği vererek kendini ispatlama çabası içine girilmiştir.

Herkes eşcinsell terapist olamaz.Nedeni de herkes gibi düşünen psikologlardır.

Ve bu psikologlara eşcinsel ve son derece akıllı olan çocukların karnı toktur.

2
Psikolog Hüseyin Kaçın Şöyle diyordu;
-Annelerinin kucaklarında büyüyemeyen bu devrin çocukları, babalarını ocaklarında baba'sızlığın derin acılarıyla boğuşmaktadırlar.
 -Annelerin değil, kadınların değil, erkeklerin de değil, baba'ların özlemi ancak bizim derinlerdeki ızdırabımızı dindirecektir.
 -Baba'larımızın ocaklarında ancak güvenli bir kişilik kazanabiliriz
 -Ruh sağlığımızı babalarımızın ellerinden ömür boyu tuttuğumuzda kazanırız..
 Psikolog Hüseyin Kaçın



Baba ilgisi, şevkati görmeden büyüyen, dengesiz annelerin yetiştirdiği kimlik bunalımındaki gençlerin kimliksiz olduğuna inanılan kara kuyu bir dünyada yaşıyoruz.


Sonradan anladığım ve kabullenmekte zorlandığım durum tam olarak iyi bir baba olamayışımdı.

Gözlerimi açan ve beni farklı bir derya ya sürükleyen, dışarıda yaşayan insanların hiç haberdar olmadığı ve hayatlarını idame ettirmeye devam ettirdiği bir ortam burası..EŞCİNSEL'lik.

Çırpındıkça batan çocukların umut kapısı.

Yeni dünya düzeninin yeni yeni kabullenmeye başlayacağı yıllar;

Hüseyin Kaçın'ın "Eşcinsellik bir aile hastalığıdır! "sözü.

Burayı okuyan herkese bir tavsiyem sadece..

Oğlunu buraya getirememiş bir baba olarak bu kapıya gelmiş gençlere sözüm şu ki;

Bu bir aile hastalığıdır ve gönülden isteyip azmeden her genç bu hastalıktan kurtulabilir.

Bir gün çocuğumunda bu hastalıktan kurtulacağına inancım tamdır, yeterki istesin.

Psikolog olacak ve Hüseyin hoca'nın serpiştirdiği yoldan bayrak bayrak devam edecektir, umudum odur.Belki de kendi gibi bir çok gence eşcinselliği bilip, o hamurda, çamurda yoğrulan bir psikolog olarak hizmet edebilecektir belkide.Allah'ın nice çamurda çabalayan gence ilaç olabilmesi için ona biçtiği çile budur belkide.

Bu gençler toplumun genel direkleri, umutları ve en iyi bireyleri olabileceklerdir.

Hüseyin Kaçın bir söyleşisinde şöyle diyordu;

Bir daha peygamber gelmeyeceğine göre, bu gençler iyileştiği takdirde topluma yön verecek yegane kişiler olabilirler.

O kadar değerlidirler.

Bu yazıyı okuyan her gencin, kişinin ve ailenin de bunu bilerek, azimle hareket etmesi gerekmektedir.

Bu lağım akan kaynağı pınar'a çevirebilmek hepimizin görevidir.


https://youtu.be/CxFE05kEO08?si=ueYvPDccLZL5e0zv


3
Eşcinsellik ve kadın kıskançığı.

Kadınlar kabul etmez, hoşlarına da gitmez elbet ama..

Kadın, duygu kıskançlığı,
Erkek mantık kıskançığını temsil edip çatışmaların ve eşcinselliğin kaynağını oluşturmaktadırlar.

"Ulaşılmaz kimliklere bakış kurşun olur'

Kadınlar daha çok kıskanabiliyor.
Çünkü;
Ulaşılmaz kimliklere, erkeğine  tam sahip olmak istiyor.

Ama kadınların erkeğini isteyip kurmak istediği tam hakimiyet'te;
 Erkeklerin kadın, kadınların erkek rolüne girmesi ile mümkün olabilir!

Bu da çatışmaları, aile dengesizliğini, çocuğuna babasından daha çok sevdiğini ve sahiplenmesini, bak baban bizi yalnız bırakıyor imasında bulunup, erkekliğin değil kadınlığın özverisini ve çocuk için zamanının tamamını neredeyse geçirdiği annesinden kadınımsı hareketleri, rolünü çalıp, ezilmişin yanında olma ve doğrudan kimlik bulanımlarını, eşcinsellikleri tetikliyor.

Bundandır ki; Psikolog Hüseyin Kaçın'ın dediği gibi, Kıskançlık sevgi değildir." Kıskançlık sevgi olmaktan çıkıp" çatışma alanına dönüşüyor.

Ama..
Eğer erkekler merhametli, doğru ve iradeli olup eşinin duygu sömürülerine ödün vermediği takdirde ve daha ataerkil davrandığında eşcinsellik tehlikesinin uzaklaştığı aşikâr.

Erkeğin tam ve ödünsüz ama merhametli  hakimiyeti şart!

Yoksa bir sarmaşık gibi eşcinsellik tehlikesi toplumumuzda, ailelerimizde her tarafı kuşatmaya devam edecektir!


4
Buraya dışı süslü, içi boş cümleler kurmayacağım.

Her biri samimi, her biri içten.

Aileler ve okuyan eşcinsel'ler için bir farkındalık olabilir diye yanlışları da olsa yazmak istedim.


Biraz uzunca yazdım ama..

....daha uzun olabilirdi!



Ben oğluma verdiğim zararın ta ki eşcinsell olduğunu öğrenmeden öncede farkındaydım!



Kendi kendime içim acıyordu ve şöyle diyordum;

Bu acı hepimizi yakacak..

Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum.

Bu çocuğu kendi ellerimle kaybettim...

...vb çok düşüncelerim olmuştu.




Oğlumun eşcinsell olduğunu öğrendiğim zaman aklıma ilk gelen ve beni dehşete düşüren daha önce düşündüğüm bu düşüncelerdi.

Ama öncesinde bunları düşünürken aklıma Eşcinsell veya ona benzer bir durum asla gelmemişti..

Bunlar bize veya düşüncelerime çok uzaktı.


Eşcinsel bir hayat nasıl olur,

Eşcinsell bireyler nasıl düşünür...

...bunların hiçbiri hakkında bilgim ve öngörü'm yoktu.

Öğrendikten sonra taşlar öyle güzell yerli yerine oturdu ki..

Çok fazla üzüldüm, net, karşı tavırlar koydum ama sonrasında böyle olduğunu ve gerçekten isterse iyileşebilecek olduğunu kabullenmekte zorlanmadım.

Bir eşcinsel'in lgbt propagandası yapar gibi konuşmaları da..

Aniden sert bir ruh haline girmesi de..

İyileşebilirsin...denildiğinde aniden kabarıp sinirlenmesi de..

Babasına;  Siktir git..

Annesine; Kes sesini..

Hüseyin Kaçın'a; Çatlak psikolog..

Prof.Dr.Zeki Bayraktar'a; Kitabını satmak isteyen bir Ürolog...

....demesinin de eşcinsel dürtüler ve savunmaya geçmek istemesi ile ilgili olduğunu artık çok net görebiliyorum.


Kızgın olduğu zaman;
Kabuğuna çekilmesi, bakmıyor ve ilgilenmiyor gibi yapıp aslında bir adım beklemesi de..buna dahil.

Annesi oğluma; telefonundan araca müzik bağla diyince...Hayır istemiyorum...dedikten sonra..

Ben annesine, O kaç yaşında, ne yapacağını bilir...dedikten sonra oğlumun telefonunu aniden araca bağlaması da bu sürece dahil.

Onlarla inatlaşmanın asla bir faydası olmadığını!

Onlara samimi ve gerçek sevgi ile yaklaşıp zaman geçirildiğinde daha mantıklı,  babasını, annesini kırmak istemeyen, bundan imtina eden bir birey olduğunu daha fazla anlamaya başladım.



Sorgulaması ve karşı görüşlerle savunmaya geçmesinin de iyileşme sürecinin içinde olduğu..vs



İyileşebilecek miyim..

Gerçekten bir çaresi var mı..

Bize sadece umut mu aşılıyorlar..

Bilimsel bir kanıt olsa iyi olmaz mı..

Söylenilen sözleri ve tavırları sürekli sorgulama düşüncesi..


" Bende bir değişiklik yok, düzelemicem...diyip karamsarlığa kapılması da iyileşme sürecine ait " .... olduğunu yeni farketmeye başladım.

-----------------------------------------------------
Hüseyin hocadan izin alıp görüştüğüm bir eşcinsel..

Ama Lgbt propagandası yapıyormuş gibi serzenişte bulunan, homo ve hetero kıyaslaması yapıp ikisininde ne zararı var?...dedikten sonra;

Afedersiniz..Bu bok gibi durumdan kurtulmak istiyorum, bok yoluyla sevişmenin zararlı olduğunu ve anatomik olarak ne kadar acı verici olduğunu biliyorum...ama bana bir kanıt gösterin..diyen, aynı zamanda psikoloğun tarzını eleştirip, sonra da farklı ve ondan öğreneceğim çok şey var gibi hissediyorum...diyen bir eşcinsel.


Ona gerçekler söylenildiğinde sinirlenmeyen her iki tarafıda eleştirip gerçekten kurtulmak isteyen bir eşcinsel.

Benim ona söyleyebileceğim çok şey yoktu..

Çünkü bu konu hakkında izlenimlerim olsa da  bu işin uzmanları gibi bir tavsiyede bulunamazdım.

Sadece içimden gelen ve gerçekten böyle olduğunu düşündüğüm bir cümle söyledim;

--------------------------------------------
Şuanda dahi senin iyileşme sürecinde olduğunu görebiliyorum.

SADECE SÜRECİN BÖYLE İŞLEDİĞİNİ, İŞLEMEK ZORUNDA OLDUĞUNU BİLMİYORSUN, FARKEDEMİYORSUN!

---------------------------------------------
...dedim

Bu cümlenin dahi bir umut  hissedip, mutlu olduğunu gözlemleyebildim.




Elbette oğlumu seviyorum..burada olan her ailede seviyor..

Ama geç sevmişiz!

Bazı şeyleri geç anlamışız.



Bizim buralarda bir söz vardır;

" O türküyü galandar'da söyleyecektin..geçti."..diye

Artık...geçti.

Her şey ile yüzleşip yeni türküler söylememiz gerekli..


Yani şu var ki;

Onlar ailelerden çok daha fazla zor durumda..

Onların ailelerini anlamasını beklemektense, bizlerin onları anlayabilmemiz gerekli.

Onların babasına; Siktir git...

Annesine; Kes sesini..

Psikoloğa; Çatlak psikolog...

......demeleri gerek ki...iyileşsinler.


Benim bir baba olarak oğluma yapamadığım, yaşatamadığım her şeyi, her sevgiz davranışımı, zaman ayırmamamı, onu sadece annesinin ellerine mahkum etmemi;

Bunların hepsini;

Oğlum yüzüme kusamadıktan sonra iyileşmesi asla mümkün olmayacaktır..

...diye düşünüyorum..

Ne kadar doğru bilmiyorum..

Oğlum gibi yüzlercesi ile karşılaşan ve onlar konuşmadan onları anlayabilen buradaki hocalarım ve Hüseyin hocam daha iyi bilir;


Bu pınarın yanına uğramak zorunda kalan  bütün gençler..
Bu pınarın nefret ve nefretini kusma suyundan içmeden mutlu olamayacaklardır...derim.













Sayfa: [1]