1
Eşcinsellik - Hayatlardan parçalar, hayata mektuplar (ziyaretçi karalama defteri) / Ynt: İyileşme Sürecim Üzerinde Çalışmak için Bugün Ne Yapacağım?
« : 20 Aralık 2022, 03:02:40 ös »
Aradan bir kaç ay geçtikten sonra askere gittim, beş kuruşu yoktu ki bana harçlık versin. Akrabaların verdiği paralarla askere gittim. Askere Yolculandığım gün babamla vedalaşmadım, en büyük dayım, oğlum gel babandır bak senin için buraya geldi desede, otobüse binip kalkış saatini bekledim. Babam da dışarıda bir oradan bir oraya aracın etrafında dolaşıp ağlıyordu. Onun ağlaması artık bende hiç bir his yaratmıyordu.
5 ay askerlik sürecimin 13. Ayındayken annem babamın şehit haberi gördükçe çok ağladığını artık onu affetmem gerektiğini, amcamgille bile barıştıklarını söylüyordu. Ver bakalım telefonu dedim. Babam ağlayarak benimle konuşuyordu. İlk kez benden bu kadar mesafe görmüştü. Askerlik bitince köyüme gelmiştim babam kurban kesmek istiyordu ama ben istemiyordum ve hayvan kestirmedim. Bir ay köyde durduktan sonra gebze'ye geldim. Burada kuzenimle beraber kalıyordum. Aradan 4-5 ay geçtikten sonra babam da çalışmak için yanımıza geldi. Bu aralar ailemden hiç kimse namaz kıldığımı bilmiyordu. Bir gün sabah namazına kalkıp abdest alıp diğer odada namaz kılarken babam kapıyı açtı ve bana seslendi ve o anlamaz kıldığını anladı. Dünya babamın üstüne yıkılmıştı sanki. Neyse namaz bittikten sonra babamın yanına gittiğimde babamın sanki üzerinden tır geçmişti çok üzgündü sıkıldığım için adam sanki ben ölmüşüm gibiydi. Namaz kötü bir şey değildir baba dedim ben kötü bir şey yapmıyorum dedim. O da oğlum namaz kıldığını kimseye söyleme demişti. Çünkü yaşadığımız toplum namaza karşı bir toplumdu.
Aradan bir yıl sonra babam kız kardeşimi zorla kendisinden 15 yaş büyük kel bir adama verdi. Ben de erkek kardeşim bu olayı hiç kabullenmemiştik kız kardeşimize bacım seni yanımıza alalım diye teklif ettik ısrar ettik ama o zamanla o adama biraz ısındığı için onunla evlenmeye karar verdi. Hatta bizden habersiz nişan da yapılmıştı artık o kızın kafası karışık benim ve erkek kardeşimin ise sinirleri gergindi. Neyse aradan bir iki ay sonra düğününe gittim ve kız kardeşime dedim ki senin bu adamla evlenmene razı değilim senin kuşağını bağlamayacağım. Kız kardeşim de tavır yaparak bağlamazsan bağlama bağlayacak çok kişi var dedi. Sabah olunca inadım inat olduğu için evden çıkıp gittim orada beni çok beklemişler hatta kız kardeşim hüngür hüngür ağlamış ve evde Bir tek babam kalmıştı araçların köyden çıktığını gördükten sonra eve geldim. Babam sinir küpüne binmiş bana küfür ediyor eve gelme nereye gidersen git diyordu. Ben de onunla tekrar tartışıp kavga etmektense ablamın yanına gitmeyi tercih ettim, bir iki haftada oradan kaldıktan sonra tekrar gebze'ye döndüm.
Ne zaman oğlunu sevip kucaklayan onunla oyunlar oynayan onunla çeşitli aktivitelere katılan onu omuzlarında taşıyan ona sımsıkı sarılan onu sevgiyle öpen koklayan onunla arkadaş dost olan bir baba görsem
o küçük çocuğun yerinde olmak istiyorum.
Hep aynı acı ve derin bir özlem.”
Kız kardeşimin düğününe gittiğim zaman evde olduğum sırada bir seferinde annem babam babamın amcasının oğlu ve eşi ile beraber yemek yiyordum umarım bunu nasıl açıldı bilmiyorum ama hedef bendim Ve tercih ettiğim ibadet şekliydi. Ağır ithamlarla tehdit vari sözlerle beni kendi inançlarını araştırmaya ittiler. Yoksa beni reddedeceklerini ve tüm aile ve akraba bağlarının kopacağını söylüyorlardı. Gebze'ye döndüğümde bolca vaktim vardı ve ben de islam adı altındaki tüm mezhep ve ekolleri araştırmaya başladım. İçlerinden Kur'an'a ve Hz peygamberin hadisine ters gelenleri reddederek Kur'an'ın işaret ettiği ve Peygamberimizin de açıkladığı Yola baş koydum. 1 ay boyunca gece ve gündüz araştırma yaptım. Aradan biraz zaman geçtikten sonra kardeşim bir kahveye karıştı ve neticede bir kişi öldü kardeşin de cezaevine girdi. Ben ise o sıralar medrese eğitimi almak için Irak'ın necefül Eşref şehrine gitmeye karar vermiştim. Benim daha ucumda fazla bir param yoktu, fakat aylar öncesinde sütlü ve erkek buzağı olan Hollanda cinsi bir inek almıştım. İneğin bakımıyla babam ve annem ilgileniyordu inlek benimdi ama sütü onların. Küçük erkek buzağını da en küçük kardeşime vermiştim. Buzağının bacakları arasında bir iltihap meydana gelmiş Babam da bu iltihabın dışarı çıkması için bıçakla o kitleyi delmiş. Neticede buzağı da kan kaybından ölmüş. Neyse kardeşimin olayından sonra kardeşimin düşmanlarının beni bulmaması için köye ailemin yanına döndüm. Aileme Irak'ta okumak istediğimi oraya gidecek paramın olmadığını ineğimi satıp parasıyla oraya gidebileceğimi söyledim. Babam şiddetle buna karşı çıktı ve evde huzursuzluk çıkarıp yol paramı bana verip evden beni kovdu. Ardından ineği satıp parasını da kendisine harcadı. Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır tabiriyle, gebze'ye geri döndüm ve burada birkaç ay çalışıp para biriktirip kendi imkanlarımla Irak'a gittim. Çok ters bir zamanda gitmiştim. Ben oraya medrese eğitimi almak için gitmiştim. O dönemde de IŞİD hortlamıştı. Beni sevmeyenler ve bana düşman olanlar benim terör örgütü Işid'e katıldığımın iftirasını bana attılar. Hatta bazı istemez insanlar babamın yanına gelip oğlun nereye gitmiş diye sorduklarında abam da oğlum IŞİD'e katıldı diyormuş. Allah'ım bunlardan sana sığınıyorum. Allah'ım zalimlerin şerlerinden sana sığınıyorum. Ben kim IŞİD kim? IŞİD'e katılmadığımı bildiği halde Babam neden böyle bir iftirayı bana layık görüyordu neden beni savunmıyordu? Halbuki ben Irak'a gitmeden önce örnek aldığım hocanın bir programını izletmiştim babama babam da eğer bu adam gibi olacaksan medresede okumana izin veriyorum demişti. Medreseye gittiğimi bildiğim halde neden başkalarının attığı çirkin iftiraya ortak oluyordu? Hani anneler babalar çocuğunun kötülüğünü istemez di? Her neyse aradan 10 ay geçtikten sonra tekrar Türkiye'ye geldim ve ailemi de ziyaret ettim. Fakat babamı hiç görmek istemiyordum onunla konuşmuyordum çünkü ben artık 24 yaşındaydım ve bana attığı iftira o kadar ağırdı ki beni İslam düşmanlarıyla aynı kefeye koymuştu. O yıl kendisi başka bir köyde çobandı. Bir gün benden habersizce beni görmeye geliyormuş, Ben ise asla onu görmek istemiyordum ve o eve girmeden ben evden çıkıp uzaklaştım. Bu olayın ardından 1 yıl civarı konuşmadık. Param olmadığı için tekrar Irak'a da dönememiştim. Tekrar Gebze yolu gözükmüştü bana neden başka bir şehre gitmiyordu ki? Belki de kendime güvenmiyordum gözümü Gebze'de açtığım için burası bana basit geliyordu. İnancım sürekli bana anneye babaya iyi davranmanı emrediyordu onlara of bile demememi emrediyordu. Bu yüzden tekrar babamla konuşmaya başladım, çalışmıyordu 5 kuruş parası da yoktu ona ineklere saman alması için para gönderiyordum. İneklerin tüketeceğinden her zaman biraz daha fazlasını almasını istiyordum ama o hiçbir zaman beni dinlemiyordu gidip az alıyordu ve sonra da kışın ortasında saman bitiyordu ve çok pahalı fiyatlara zaman almak zorunda kalıyordu. Örneğin ben ona 12 kasa saman al diyordum o gidip 8 kasa saman alıyordu. 8 kasa Samandağ yetmediği için tekrar gidip 4 kasa daha saman almış oluyordu ama bu kez çok pahalıya almış oluyordu. Bir kere olsun beni dinlemiyordu ve dinlemedi de. 25 ve 26 yaşındayken köye hiç gitmedim ve bu yıllar arasında babamla sadece telefondan öyle havadan sudan konuştuk. Mutlu yıllar arasında çok ciddi bir şekilde tartıştığımız sayılmaz ama genel olarak her zaman aramızda limoniydi. 27 yaşına geldiğimde burun tıkanıklığından dolayı ameliyat olmuştum ve 15 gün izni ve köyde kullandım. Köye ilk geldiğim gün babam biraz sevinçliydi Ben de eve bir şeyler alıyordum fakat ne zaman aldığım şeyler bitse bunu sürekli fark etmişsindir ne zaman aldığım şeyler bitse babamın rengi de değişiyordu. Ve gitmeme yakın artık neredeyse kavga edecek dereceye gelirdik. Tekrar gebze'ye döndüm ve 2 yıl daha çalıştım. Yıl 2019'un sonu olmuştu sektör değiştirmeye karar vermiştim. Gemi adamı belgelerini çıkarmıştım ve gemiye çıkmadan önce de aileme bir ziyaret etmek istedim. 2020'nin Ocak ayıydı 1 metreden fazla kar donmuştu hava güneşliydi küçük kardeşim kaymak istiyordu ama beraber kayacağı kimse yoktu Ben de ona ben seninle beraber kaymaya giderim dedim. Yanımıza 2 metre uzunluğunda kalın bir muşamba aldık ve yokuş yukarı daha doğru tırmanmaya başladık babam ise dışarıda saman dolduruyordu. Kardeşim Cem ile beraber bu şambanın üzerine bindik ve telefonumu selfie çubuğuna takarak kamerayı açıp Hadi başlıyoruz dedim ve kardeşim birden üçe kadar saydı ve kahkahalar atarak beraber kaymaya başladık. Çok eğleniyorduk çok mutlu oluyorduk kaydığımız yer aşağı doğru idi ama dümdüz değildi bu yüzden 150 metre kaydıktan sonra dengeyi sağlayamadık ve düşüp yuvarlandık. O esnada benim sağ kolumun dirseğe yakın kısmı kayarken Kara sürtünmüş ve derisi soyulmuştu. Hava soğuk olduğu için herhangi bir acı hissetmemiştim. Kardeşimle yaklaşık bir saat kaydıktan sonra yavaş yavaş eve dönmeye karar verdik. Kaydığımız yer ise köyün karşısıydı ve özellikle Tam da bizim evin karşısıydı o yüzden çoğu köylü ve özellikle annem ve babam bizim nasıl kaydımızı nasıl eğlendiğimizi izliyorlardı. Annem ve babam yaralanmamızdan korkuyormuş korktukları da başına gelmişti. Kaydığınızı gören 18 yaşındaki gençler yanınıza gelmeyi çok istemişti ama büyüklerin onları kınamalarından korkuyorlarmış. Ben ise köyde yaşamadığım için bana normalmiş gibi davranıyorlardı fakat babam istisna. Eve geldiğimizde babam kolumun sıyrıldığını görünce hem kızıyor hem üzülüyor hem kınıyor hemde dışlar bir şekilde 30 yaşına geldin oğlum hala çocuklar gibi davranıyorsun gidip kayıyorsun oralarda kendini yaralamışsın senin önünde utanıyorum. Ben ise kötü bir şey yapmadığımı kaymanın neresi de kötüdür kaç yaşında olursam olayım yaralanmış olsam da çok eğlendim demiştim. Bunları derken de babama sinirleniyordum neden karışıyordu ki Ben köye tatil yapmaya gelmiştim burası Uludağ falan döken Erciyes Kartepe olmasa bile kardeşimle beraber çok eğlenmiştim. Bir ay daha kaldıktan sonra gebze'ye döndüm ve iş aramaya başladım. Yıllardır gitmek istediğin bir yer vardı Facebook'ta yazılarımı okuduğum birisinin yanına gitmeyi çok istiyordum fakat her zaman maddiyat ön plana çıkıyordu. Neticede gemiye katılmadan önce bir kez uğramak istedim. Evet anladığınız üzere Hüseyin kıçın'ın yanına gittim. Onun yazılarından birinde şunu okumuştum eşcinsellik bir aile hastalığıdır ve tedavisi mümkündür. Ve başka bir yazısında da iyileşmenin yollarından birinin babayı affetmek onunla barışmak geçiyordu. Ben hiçbir zaman babamla baba oğul gibi olamamıştık Ve istemediğim eşcinsel çekimlerden kurtulmak istiyorum. Homoerotik duygulara kapılmamda babamın rolü çok büyüktü. Bunu bir türlü anlayamamıştım. Babam benimle erkekliğini Hiç bir zaman paylaşmamıştı. Ondan alamadığım erkekliği başka erkeklerden almaya çalışıyordum ve bunu bilinçsizce yapıyordum. Erkeklerle sağlıklı bir bağ kuramadığım için de erotize oluyordum. Bunu hiç istemiyordum ama yaşıyordum. Aradan yıllar geçtikten sonra şunları fark ettim ben çoğunlukla babam gibi beyaz tenli siyah saçlı, sakallı ve fit erkeklerden erkeklik gücü almak istiyor onlara ilgi duyuyor, onları yüceltiyor hatta erişilemez gördüğüm için erotize oluyordum. Onları hem kıskanıyor hem onlara benzemek istiyordum. Aslında onlar gibi erkeksi hetoroseksüelinde alfası olmak istiyordum, ama başarısızlıklar beni onlar gibi olamadığımı gösterince erotik duyguları ortaya çıkarıyordu. Ben babamın bana vermediği sevgiyi ve erkekliği başka kıllı kollarda ve göğüslerde bulabileceğimi sanıyordum. Şimdi bunlardan kurtulmak istiyorum ve yardım istiyorum.
Bu yıl 32 yaşına girdim ve bundan bir ay önce köyde ailemin yanındaydım 15 gün yanlarında kaldım 2-3 yaşlarındayken babamla kuramadığım özleşimi tam 30 yıl sonra tekrar denedim babamla özdeş'in kurmaya çalıştım onu affettim çünkü o da çok zor bir çocukluk ve gençlik dönemi yaşamış babam bana nasıl davranmışsa dedem de aslında babama öyle davranmış hatta babam evliyken dedem babamın kafasını balyozla kırmış dedem de 3 yaşındayken babasını kaybetmiş baba sevgisinden mahrum büyümüş bence bu yüzden çocuklarına doğru düzgün babalık yapamamış özellikle de babama. Buyur babamla beraber odun kestim onunla beraber odunları taşıdım onunla beraber cevizli sucuk yaptım onunla beraber tarla sürdüm onunla beraber sarımsak ektim , yani babamla bir şeyler yapıp babamla baba oğul olmaya çalıştım babamla özdeşim kurmaya çalıştım babamı sevmeye çalıştım babamı affetmeye çalıştım. Şimdi kardeşimin yanındayım Kayseri'deyim ve geçenlerde babam kardeşimle konuşmuş ve kardeşimle şunları söylemiş. Bak oğlum sen cezaevindeyken abin çalıştı çırpındı sana baktı şimdi ise o senin yanına gelmiş sakın ona kırıcı bir şey söyleme sakın onu üzme yoksa seninle konuşmam bak. Babamın kardeşimi bu sözleri söylemesi benim yüreğimi çok yumuşattı. Evet babamı affettim bütün içtenlikle babamı affediyorum ben bu yaşadıklarımı hak etmiyordum Babam da hak etmiyordu. Babamın şundan hiçbir zaman haberi olmadı, çocukluğumdan gençliğime ve son 4-5 yıldır da terapilerle homu erotik duygulardan kurtulma çabalarımı, taciz ve tecavüzcülerimle yüzleştiğimi. İstemediğim eşcinsel çekimlerden kurtulmak için nasıl çırpındığımı belki de hiçbir zaman bilemeyecek belki de bilmesinin de bir önemi yok. Ama bir gün şunu anlasa çok iyi olur Ben onun yönlendirmesiyle ve şekil vermesi ile bu hallere geldim. Ve şimdi de bağımsızlığımı ve erkekliğimi ortaya koyuyorum. Bundan sonra siz okuyucularımın da manevi destekleriyle daha sağlam ve net adımlarla ilerleyeceğim inşallah. Yazılarımı okuduğunuz için teşekkür ederim Bir sonraki yazımda annem ile çocukluktan günümüze anne oğul ilişkimizi yazıya dökeceğim.
5 ay askerlik sürecimin 13. Ayındayken annem babamın şehit haberi gördükçe çok ağladığını artık onu affetmem gerektiğini, amcamgille bile barıştıklarını söylüyordu. Ver bakalım telefonu dedim. Babam ağlayarak benimle konuşuyordu. İlk kez benden bu kadar mesafe görmüştü. Askerlik bitince köyüme gelmiştim babam kurban kesmek istiyordu ama ben istemiyordum ve hayvan kestirmedim. Bir ay köyde durduktan sonra gebze'ye geldim. Burada kuzenimle beraber kalıyordum. Aradan 4-5 ay geçtikten sonra babam da çalışmak için yanımıza geldi. Bu aralar ailemden hiç kimse namaz kıldığımı bilmiyordu. Bir gün sabah namazına kalkıp abdest alıp diğer odada namaz kılarken babam kapıyı açtı ve bana seslendi ve o anlamaz kıldığını anladı. Dünya babamın üstüne yıkılmıştı sanki. Neyse namaz bittikten sonra babamın yanına gittiğimde babamın sanki üzerinden tır geçmişti çok üzgündü sıkıldığım için adam sanki ben ölmüşüm gibiydi. Namaz kötü bir şey değildir baba dedim ben kötü bir şey yapmıyorum dedim. O da oğlum namaz kıldığını kimseye söyleme demişti. Çünkü yaşadığımız toplum namaza karşı bir toplumdu.
Aradan bir yıl sonra babam kız kardeşimi zorla kendisinden 15 yaş büyük kel bir adama verdi. Ben de erkek kardeşim bu olayı hiç kabullenmemiştik kız kardeşimize bacım seni yanımıza alalım diye teklif ettik ısrar ettik ama o zamanla o adama biraz ısındığı için onunla evlenmeye karar verdi. Hatta bizden habersiz nişan da yapılmıştı artık o kızın kafası karışık benim ve erkek kardeşimin ise sinirleri gergindi. Neyse aradan bir iki ay sonra düğününe gittim ve kız kardeşime dedim ki senin bu adamla evlenmene razı değilim senin kuşağını bağlamayacağım. Kız kardeşim de tavır yaparak bağlamazsan bağlama bağlayacak çok kişi var dedi. Sabah olunca inadım inat olduğu için evden çıkıp gittim orada beni çok beklemişler hatta kız kardeşim hüngür hüngür ağlamış ve evde Bir tek babam kalmıştı araçların köyden çıktığını gördükten sonra eve geldim. Babam sinir küpüne binmiş bana küfür ediyor eve gelme nereye gidersen git diyordu. Ben de onunla tekrar tartışıp kavga etmektense ablamın yanına gitmeyi tercih ettim, bir iki haftada oradan kaldıktan sonra tekrar gebze'ye döndüm.
Ne zaman oğlunu sevip kucaklayan onunla oyunlar oynayan onunla çeşitli aktivitelere katılan onu omuzlarında taşıyan ona sımsıkı sarılan onu sevgiyle öpen koklayan onunla arkadaş dost olan bir baba görsem
o küçük çocuğun yerinde olmak istiyorum.
Hep aynı acı ve derin bir özlem.”
Kız kardeşimin düğününe gittiğim zaman evde olduğum sırada bir seferinde annem babam babamın amcasının oğlu ve eşi ile beraber yemek yiyordum umarım bunu nasıl açıldı bilmiyorum ama hedef bendim Ve tercih ettiğim ibadet şekliydi. Ağır ithamlarla tehdit vari sözlerle beni kendi inançlarını araştırmaya ittiler. Yoksa beni reddedeceklerini ve tüm aile ve akraba bağlarının kopacağını söylüyorlardı. Gebze'ye döndüğümde bolca vaktim vardı ve ben de islam adı altındaki tüm mezhep ve ekolleri araştırmaya başladım. İçlerinden Kur'an'a ve Hz peygamberin hadisine ters gelenleri reddederek Kur'an'ın işaret ettiği ve Peygamberimizin de açıkladığı Yola baş koydum. 1 ay boyunca gece ve gündüz araştırma yaptım. Aradan biraz zaman geçtikten sonra kardeşim bir kahveye karıştı ve neticede bir kişi öldü kardeşin de cezaevine girdi. Ben ise o sıralar medrese eğitimi almak için Irak'ın necefül Eşref şehrine gitmeye karar vermiştim. Benim daha ucumda fazla bir param yoktu, fakat aylar öncesinde sütlü ve erkek buzağı olan Hollanda cinsi bir inek almıştım. İneğin bakımıyla babam ve annem ilgileniyordu inlek benimdi ama sütü onların. Küçük erkek buzağını da en küçük kardeşime vermiştim. Buzağının bacakları arasında bir iltihap meydana gelmiş Babam da bu iltihabın dışarı çıkması için bıçakla o kitleyi delmiş. Neticede buzağı da kan kaybından ölmüş. Neyse kardeşimin olayından sonra kardeşimin düşmanlarının beni bulmaması için köye ailemin yanına döndüm. Aileme Irak'ta okumak istediğimi oraya gidecek paramın olmadığını ineğimi satıp parasıyla oraya gidebileceğimi söyledim. Babam şiddetle buna karşı çıktı ve evde huzursuzluk çıkarıp yol paramı bana verip evden beni kovdu. Ardından ineği satıp parasını da kendisine harcadı. Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır tabiriyle, gebze'ye geri döndüm ve burada birkaç ay çalışıp para biriktirip kendi imkanlarımla Irak'a gittim. Çok ters bir zamanda gitmiştim. Ben oraya medrese eğitimi almak için gitmiştim. O dönemde de IŞİD hortlamıştı. Beni sevmeyenler ve bana düşman olanlar benim terör örgütü Işid'e katıldığımın iftirasını bana attılar. Hatta bazı istemez insanlar babamın yanına gelip oğlun nereye gitmiş diye sorduklarında abam da oğlum IŞİD'e katıldı diyormuş. Allah'ım bunlardan sana sığınıyorum. Allah'ım zalimlerin şerlerinden sana sığınıyorum. Ben kim IŞİD kim? IŞİD'e katılmadığımı bildiği halde Babam neden böyle bir iftirayı bana layık görüyordu neden beni savunmıyordu? Halbuki ben Irak'a gitmeden önce örnek aldığım hocanın bir programını izletmiştim babama babam da eğer bu adam gibi olacaksan medresede okumana izin veriyorum demişti. Medreseye gittiğimi bildiğim halde neden başkalarının attığı çirkin iftiraya ortak oluyordu? Hani anneler babalar çocuğunun kötülüğünü istemez di? Her neyse aradan 10 ay geçtikten sonra tekrar Türkiye'ye geldim ve ailemi de ziyaret ettim. Fakat babamı hiç görmek istemiyordum onunla konuşmuyordum çünkü ben artık 24 yaşındaydım ve bana attığı iftira o kadar ağırdı ki beni İslam düşmanlarıyla aynı kefeye koymuştu. O yıl kendisi başka bir köyde çobandı. Bir gün benden habersizce beni görmeye geliyormuş, Ben ise asla onu görmek istemiyordum ve o eve girmeden ben evden çıkıp uzaklaştım. Bu olayın ardından 1 yıl civarı konuşmadık. Param olmadığı için tekrar Irak'a da dönememiştim. Tekrar Gebze yolu gözükmüştü bana neden başka bir şehre gitmiyordu ki? Belki de kendime güvenmiyordum gözümü Gebze'de açtığım için burası bana basit geliyordu. İnancım sürekli bana anneye babaya iyi davranmanı emrediyordu onlara of bile demememi emrediyordu. Bu yüzden tekrar babamla konuşmaya başladım, çalışmıyordu 5 kuruş parası da yoktu ona ineklere saman alması için para gönderiyordum. İneklerin tüketeceğinden her zaman biraz daha fazlasını almasını istiyordum ama o hiçbir zaman beni dinlemiyordu gidip az alıyordu ve sonra da kışın ortasında saman bitiyordu ve çok pahalı fiyatlara zaman almak zorunda kalıyordu. Örneğin ben ona 12 kasa saman al diyordum o gidip 8 kasa saman alıyordu. 8 kasa Samandağ yetmediği için tekrar gidip 4 kasa daha saman almış oluyordu ama bu kez çok pahalıya almış oluyordu. Bir kere olsun beni dinlemiyordu ve dinlemedi de. 25 ve 26 yaşındayken köye hiç gitmedim ve bu yıllar arasında babamla sadece telefondan öyle havadan sudan konuştuk. Mutlu yıllar arasında çok ciddi bir şekilde tartıştığımız sayılmaz ama genel olarak her zaman aramızda limoniydi. 27 yaşına geldiğimde burun tıkanıklığından dolayı ameliyat olmuştum ve 15 gün izni ve köyde kullandım. Köye ilk geldiğim gün babam biraz sevinçliydi Ben de eve bir şeyler alıyordum fakat ne zaman aldığım şeyler bitse bunu sürekli fark etmişsindir ne zaman aldığım şeyler bitse babamın rengi de değişiyordu. Ve gitmeme yakın artık neredeyse kavga edecek dereceye gelirdik. Tekrar gebze'ye döndüm ve 2 yıl daha çalıştım. Yıl 2019'un sonu olmuştu sektör değiştirmeye karar vermiştim. Gemi adamı belgelerini çıkarmıştım ve gemiye çıkmadan önce de aileme bir ziyaret etmek istedim. 2020'nin Ocak ayıydı 1 metreden fazla kar donmuştu hava güneşliydi küçük kardeşim kaymak istiyordu ama beraber kayacağı kimse yoktu Ben de ona ben seninle beraber kaymaya giderim dedim. Yanımıza 2 metre uzunluğunda kalın bir muşamba aldık ve yokuş yukarı daha doğru tırmanmaya başladık babam ise dışarıda saman dolduruyordu. Kardeşim Cem ile beraber bu şambanın üzerine bindik ve telefonumu selfie çubuğuna takarak kamerayı açıp Hadi başlıyoruz dedim ve kardeşim birden üçe kadar saydı ve kahkahalar atarak beraber kaymaya başladık. Çok eğleniyorduk çok mutlu oluyorduk kaydığımız yer aşağı doğru idi ama dümdüz değildi bu yüzden 150 metre kaydıktan sonra dengeyi sağlayamadık ve düşüp yuvarlandık. O esnada benim sağ kolumun dirseğe yakın kısmı kayarken Kara sürtünmüş ve derisi soyulmuştu. Hava soğuk olduğu için herhangi bir acı hissetmemiştim. Kardeşimle yaklaşık bir saat kaydıktan sonra yavaş yavaş eve dönmeye karar verdik. Kaydığımız yer ise köyün karşısıydı ve özellikle Tam da bizim evin karşısıydı o yüzden çoğu köylü ve özellikle annem ve babam bizim nasıl kaydımızı nasıl eğlendiğimizi izliyorlardı. Annem ve babam yaralanmamızdan korkuyormuş korktukları da başına gelmişti. Kaydığınızı gören 18 yaşındaki gençler yanınıza gelmeyi çok istemişti ama büyüklerin onları kınamalarından korkuyorlarmış. Ben ise köyde yaşamadığım için bana normalmiş gibi davranıyorlardı fakat babam istisna. Eve geldiğimizde babam kolumun sıyrıldığını görünce hem kızıyor hem üzülüyor hem kınıyor hemde dışlar bir şekilde 30 yaşına geldin oğlum hala çocuklar gibi davranıyorsun gidip kayıyorsun oralarda kendini yaralamışsın senin önünde utanıyorum. Ben ise kötü bir şey yapmadığımı kaymanın neresi de kötüdür kaç yaşında olursam olayım yaralanmış olsam da çok eğlendim demiştim. Bunları derken de babama sinirleniyordum neden karışıyordu ki Ben köye tatil yapmaya gelmiştim burası Uludağ falan döken Erciyes Kartepe olmasa bile kardeşimle beraber çok eğlenmiştim. Bir ay daha kaldıktan sonra gebze'ye döndüm ve iş aramaya başladım. Yıllardır gitmek istediğin bir yer vardı Facebook'ta yazılarımı okuduğum birisinin yanına gitmeyi çok istiyordum fakat her zaman maddiyat ön plana çıkıyordu. Neticede gemiye katılmadan önce bir kez uğramak istedim. Evet anladığınız üzere Hüseyin kıçın'ın yanına gittim. Onun yazılarından birinde şunu okumuştum eşcinsellik bir aile hastalığıdır ve tedavisi mümkündür. Ve başka bir yazısında da iyileşmenin yollarından birinin babayı affetmek onunla barışmak geçiyordu. Ben hiçbir zaman babamla baba oğul gibi olamamıştık Ve istemediğim eşcinsel çekimlerden kurtulmak istiyorum. Homoerotik duygulara kapılmamda babamın rolü çok büyüktü. Bunu bir türlü anlayamamıştım. Babam benimle erkekliğini Hiç bir zaman paylaşmamıştı. Ondan alamadığım erkekliği başka erkeklerden almaya çalışıyordum ve bunu bilinçsizce yapıyordum. Erkeklerle sağlıklı bir bağ kuramadığım için de erotize oluyordum. Bunu hiç istemiyordum ama yaşıyordum. Aradan yıllar geçtikten sonra şunları fark ettim ben çoğunlukla babam gibi beyaz tenli siyah saçlı, sakallı ve fit erkeklerden erkeklik gücü almak istiyor onlara ilgi duyuyor, onları yüceltiyor hatta erişilemez gördüğüm için erotize oluyordum. Onları hem kıskanıyor hem onlara benzemek istiyordum. Aslında onlar gibi erkeksi hetoroseksüelinde alfası olmak istiyordum, ama başarısızlıklar beni onlar gibi olamadığımı gösterince erotik duyguları ortaya çıkarıyordu. Ben babamın bana vermediği sevgiyi ve erkekliği başka kıllı kollarda ve göğüslerde bulabileceğimi sanıyordum. Şimdi bunlardan kurtulmak istiyorum ve yardım istiyorum.
Bu yıl 32 yaşına girdim ve bundan bir ay önce köyde ailemin yanındaydım 15 gün yanlarında kaldım 2-3 yaşlarındayken babamla kuramadığım özleşimi tam 30 yıl sonra tekrar denedim babamla özdeş'in kurmaya çalıştım onu affettim çünkü o da çok zor bir çocukluk ve gençlik dönemi yaşamış babam bana nasıl davranmışsa dedem de aslında babama öyle davranmış hatta babam evliyken dedem babamın kafasını balyozla kırmış dedem de 3 yaşındayken babasını kaybetmiş baba sevgisinden mahrum büyümüş bence bu yüzden çocuklarına doğru düzgün babalık yapamamış özellikle de babama. Buyur babamla beraber odun kestim onunla beraber odunları taşıdım onunla beraber cevizli sucuk yaptım onunla beraber tarla sürdüm onunla beraber sarımsak ektim , yani babamla bir şeyler yapıp babamla baba oğul olmaya çalıştım babamla özdeşim kurmaya çalıştım babamı sevmeye çalıştım babamı affetmeye çalıştım. Şimdi kardeşimin yanındayım Kayseri'deyim ve geçenlerde babam kardeşimle konuşmuş ve kardeşimle şunları söylemiş. Bak oğlum sen cezaevindeyken abin çalıştı çırpındı sana baktı şimdi ise o senin yanına gelmiş sakın ona kırıcı bir şey söyleme sakın onu üzme yoksa seninle konuşmam bak. Babamın kardeşimi bu sözleri söylemesi benim yüreğimi çok yumuşattı. Evet babamı affettim bütün içtenlikle babamı affediyorum ben bu yaşadıklarımı hak etmiyordum Babam da hak etmiyordu. Babamın şundan hiçbir zaman haberi olmadı, çocukluğumdan gençliğime ve son 4-5 yıldır da terapilerle homu erotik duygulardan kurtulma çabalarımı, taciz ve tecavüzcülerimle yüzleştiğimi. İstemediğim eşcinsel çekimlerden kurtulmak için nasıl çırpındığımı belki de hiçbir zaman bilemeyecek belki de bilmesinin de bir önemi yok. Ama bir gün şunu anlasa çok iyi olur Ben onun yönlendirmesiyle ve şekil vermesi ile bu hallere geldim. Ve şimdi de bağımsızlığımı ve erkekliğimi ortaya koyuyorum. Bundan sonra siz okuyucularımın da manevi destekleriyle daha sağlam ve net adımlarla ilerleyeceğim inşallah. Yazılarımı okuduğunuz için teşekkür ederim Bir sonraki yazımda annem ile çocukluktan günümüze anne oğul ilişkimizi yazıya dökeceğim.