3420
« : 31 Ekim 2011, 11:00:43 öö »
Dizlerim hiç böylesine ağrımamıştı. Neredeyse 7 saat boyunca Van’a toplanan yardımları kolilemek için çalıştım. Oraya acı çeken, evsiz kalan, parasız kalan, çocukları gözleri önünde enkazdan çıkarılan ölü veya diri, ya da annesi babası, kardeşi, dedesi, n,nesi için üzülen insanlara okyanustaki 1 damla kadar da olsa yardım etmek için gittim. O 7 saat, ne korkularım, ne kaygılarım, ne yaslarım, ne acılarım geldi aklıma. Çabalıyordum, çabalıyordum ki hayatımda aradığım anlama biraz daha yaklaşayım. Kendim için çabaladığım hayatımda, biraz da başkalarına gerçekten bir mutlu an kazandırayım. Bugüne kadar hizmet ettiğim ’efendi’ lerin hiçbirine kalıcı bir mutluluk sağlayamadım yaptığım kölelikle. Onlarınki anlık mutluluktu. Ama gönderdiğim paltoyu biri giydiğinde, hazırladığım koliyi biri açtığında, bunu hazırlayana şükranlarını sunacak. İşte bana bir deneyim daha çıktı. Cesaretimin, düştüğüm yerden kalkmamın ekmeğini bir kez daha yedim. Kimileri de aman o yardımlar insanların eline geçiyor mu ki diye soruyordu bana. Geçmeyeceğini nereden biliyoruz. En azından safımı belli ettim, karınca misali. Kaldı ki, nasılsa yardımlar gitmeyecek diyip kenara çekilmenin ne faydası olacak.
Evet belki, bu şehirde de deprem olacak ve o zaman da ben muhtaç olacağım düşüncesiyle korkum olduğu için yardım ettim, bunu düşünmedim değil. Ama korkup oturmadım, bir kez daha korkumun üstüne gittim. Artık korkularımdan uzaklaşmak, halının altına süpürmek daha çok korkutuyor beni. Belki de bu nedenle son ilişkimi yaşadığım erkeği kendime hayran bıraktım. Bıraktım da ne olduysa. Bana bir faydası olmadı belki diye düşünürken, aslında şunu anladım bir kez daha, korkan insan tehlike çanlarını çalıyor benim için, tam olarak korkan değil aslında korkularına sığınıp bir şey yapamayan demek daha mantıklı. Belki yine benzer bir eleştiri alır bu yazım. Bu kadar kolay mı 1 senede level atladığımı zannedenler olacak. Hiçbir gerçek terapi 1 senede böyle level falan atlatmıyor tabii ki de. Korkularla yüzleşmek, onlarla başa çıkmak da hiç de kolay olmuyor. Ama nasıl yapacağım, bilmiyorum, yapamıyorum sızlanmalarındansa harekete geçtiğiniz gün zaten başlarsınız ve eğer bunu gerçekten istiyorsanız vazgeçmezsiniz. İşte şimdi gerçekten güçlü bir erkeği istediğime, çünkü kendimin güçlenmeye başladığına inandım. Son koleksiyon parçasından sonra. Çok özel, diğer insanlardan farklı olduğumu düşünürüm çoğu zaman. Hayır, aslında biyolojik olarak ne farkım var, 2 el,2 ayak, 2 kolum, 2 gözüm var. Anılarımla yüzleşecek, kendimle hesaplaşacak cesaretim var farklı olarak. Sanırım bazen de fazlasıyla risk alıyorum. 2 haftadır tanıdığım bir çocuktan 7 yıldır kimseyi götürmediğin annemin mezarına beni götürmesini istedim. Bir erkekten istedim bunu. 1 soru bile sormadı gidene kadar. Kime gidiyoruz, nereye gidiyoruzu sormadı. Bu çocuk beni anladı. Bir şekilde bana dokundu. Annemle konuştum, duamı ettim geldim, fena da olmadım. Tabi ki yokluğu her gün daha çok dokunuyor bana annemin, ama bu konuda yapacak bir şey yok elimden gelen. Bununla baş etmeyi öğrenmekten başka. Beni mezarlığa götürmesini istersen kalbim o kadar hızla çarptı ki, bakışlarımla anlattım herhalde. Soru sorma, lütfen soru sorma, sadece gidelim ve yanımda ol. Şimdiye kadar hayatımda 5 6 senedir olan arkadaşlarımdan bile isteyememiştim bunu. Belki hazır değildim, belki onlara güvenmedim, ama şimdi 2 sini de yaptım.
Ağır yüklerle, deneyimlerle ekildi toprağım, o kadar bereketli ki, ömür boyu yetecek, ömür botu hatırlayacağım şeyler var orada. Onlardan öğrendikçe öğreniyorum.