Gönderen Konu: SOSYAL FOBİ ve EŞCİNSELLİK  (Okunma sayısı 4179 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4100
    • Profili Görüntüle
SOSYAL FOBİ ve EŞCİNSELLİK
« : 28 Aralık 2012, 02:10:48 ös »
Misafirlik (Ben 7 yaşındayken Babam ve Babam)‏


Anneme öfkeliyim
onu boğmak istiyorum
İğreniyorum ondan
onun yok olmasını istiyorum
adı var kendi yok
annem
kocasına kul olmuş.
 
Hep babamın uydusu gibi davrandı.
kendine ait duruşu yoktu.
Babam ne derse o.
İradesiz bir anne.
Babamın ajanı.
 
Peki babam;
İnsanları ezme hırsı gözünü bürümüş.
Dünya tehlikelerle dolu
insanlar düşman
herkes Kötü niyetli.
Dikakt etmeliyiz
çevre bize zarar verebilir.
iç dünyası Korku, şühpe dolu bir baba
dışta saldırgan.
 
İğneleyici laflar,
lafı dolandırıp konuşmalar.
İnsanları mat etme çabaları.
Utandıran korkutan bir baba.
 
Anenmi de peşine takmış
belki de annemim arkasına sığınmış.
 
Benle doğrudan diyoloğu yok.
Zaten söylemek istediklerini açıkça söyleyemiyor.
Ne demek istediğini anlamak için kafamı çalıştıormalıyım,
zekamı kullanmalıyım
yoksa baş edemem.
 
Ona ayak uydurmalıyım
ben 7 yaşında bir çocuğum
o 37 yaşında koskocam bir adam.
 
Çoğu zaman dünyayı uzaktan seyrediyorum
Eve gelen misafirleri
izliyorum
gözlemliyorum.
Ne konuşuyorlar anlamaya çabalıyorum.
Anlamasam da babamı dinlemek güzel.
Onun tavırları, ses tonu, sesini alçaltıp yükseltmesi
tiyatrovari hareketleri.
 
Aslında iyi bir adam.
Günahını almamak lazım.
Misafirler hayran hayran izliyorlar onu.
Hoş sohbet bir adam.
Türlü hikayeler, fıkralar anlatıyor
ve bunları da bir noktaya bağlıyor.
Sırf anlatmak için değil ders vermek amaç.
 
Ama misafirler yokken böyle bir hava yok evde.
O yüzden her gece misafir gelsin istiyorum
yada biz gidelim misafirliğe.
 
Emre V. Lacivertoğlu
28 - Aralık - 2012

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4100
    • Profili Görüntüle
Ynt: SOSYAL FOBİ ve EŞCİNSELLİK
« Yanıtla #1 : 02 Ekim 2014, 11:26:49 öö »
YÜZ KIZARMASI ve TEDAVİSİ
Utanma duygusu genellikle toplumsal bir KAZA sonrası ortaya çıkar.
 Bu sosyal kaza UTANÇ duygusu ve KIZARMIŞ YÜZ İFADESİNE neden olur. Utanmış yüz ifadesi utanma duygusunu daha da kötüleştirir.

Toplum içerisinde kişilerin davranışlarını düzenleyen yazılı olmayan kurallar vardır. İnsanlar bu kurallara uyar ve kabul görmek ister. Yani, toplumda iyi izlenim bırakma isteği vardır. Kimse beceriksiz ve yetersiz gözükmek istemez. .

Utanma duygusunun kaynağı ise budur. Yani, BAŞKALARINA OLUMLU İZLENİM BIRAKAMAMADIR. Bu durum olumlu izlenim bırakma isteğimiz ile ters düşer ve utanırız. Burada başkalarının görüşlerine, izlenimlerine ve tepkilerine aşırı değer verme vardır.

Buradaki önemli noktalardan birisi ise KASITSIZ olarak kurallar çiğnendiğinde utanma oluşmaktadır. Kasıtlı olarak kurallara uyulmadığında utanma duygusu olmaz ( örneğin psikopatlarda...).

Başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğünü önemseme sosyal açıdan kabul edilebilir bir tavırdır. Empati kurduğumuz ve onların fikirlerine saygı gösterdiğimiz anlamına gelir. Ama başkalarının ne düşündüğünün aşırı önemsenmesi KAYGI, ENDİŞE ve KARARSIZLIK yaratır. Bu da daha çok utanç duymamıza neden olur.

Utanmış Yüz İfadesi

Utanınca endişe ve tedirginlik olur.

Utanınca : . Kaslar gerginleşir ve titreme, sallanma ve yerinde duramama olur.

Bakışlarımızı kaçırırız. Bu durum kaçma isteğinin göstergesidir .

Söylediklerimize dikkat ederiz ve kekeleme olabilir .

Gülümser ya da kahkaha atarız .

En önemli parça ise YÜZ KIZARMASIDIR.

Burada dikkatimizi olayın kendisine ve bedenimizdeki ve davranışlarımızdaki değişikliklere veririz.

Bir pot kırma durumunda dikkatimizi o olaya veririz. Olayı utanç verici olarak değerlendiririz ve bu duygu biz de kıpırdama , yüz kızarması ve kekeleme gibi davranış değişikliklerine yol açar. Kişi bedeninde ki bu değişimleri fark edince gerilim daha da artar ve utanç duygusu daha da yoğunlaşır. Eğer o anda dikkatimizi başka bir yere çevirmeyi başarabilirsek, o duygu giderek azalır. Bu tedavinin temelidir.

KRONİK YÜZ KIZARMASI

Burada açıkça işlenmiş olan bir toplumsal kaza ve pot kırma olmaksızın utanç duygusu ortaya çıkar. Yani olması gereken tek şey, İNSANLARIN VARLIĞIDIR.

Kişi yüzünün kızardığını hissettiğinde, acaba fark ettiler mi, acaba nasıl tepki verecekler diye düşünür. Sonra fark ettiklerini düşünür ve neden yüzümün kızardığını fark edecekler diye düşünceleri devam eder. Bu durumu utanç verici olarak değerlendirir. Giderek daha da yüzünün kızardığını düşünür ve korku daha da artar ve kısır döngü başlar.

Bu kişiler:

1) Fizyolojik olarak duyarlı olabilirler.

2) Yüzlerinin kızarması diğer insanlara göre daha belirgin olabilir

3) Bu kişiler kendi düşüncelerine ve bedensel tepkilerine daha çok odaklanıyor olabilir

4) Yüzlerinin kızarma olasılığı korkusu ile yüzlerinin gerçekten kızarma olasılığını eş tutuyor olabilirler.

Yani kronik yüz kızarması olanlar, kendi bedensel tepkilerine daha duyarlıdırlar. Bu kişiler dikkatlerini vücudunun tepkilerine yöneltirler. Sonra yüzlerinin kızarma olasılığından korkmaya başlarlar. ( Belki de bu tepki kimsenin dikkatini çekmemiştir. Utanç duygusunu hisseden tek kişi, kişinin kendisi olabilir. )

Öz bilinç : .

Bazı insanların öz bilinçleri diğer insanlara göre daha çok gelişmiştir.

1. Kişisel Öz bilinç: Yani kişinin kendi görünmeyen duygu ve düşüncelerine yönelik farkındalığıdır.

2. Toplumsal Öz bilinç: Gözlemlenebilir toplumsal davranışlarımıza yönelik farkındalıktır.

Toplumsal öz bilinç diğer insanların bizim hakkımızda ne düşündükleri ile ilgilidir ve başkalarında iyi izlenim bırakma endişesine neden olur. Bu durum hassas insanlarda kaygıya yol açabilir.

Sosyal açıdan utangaç ve kolayca utanabilen kişiler, toplumsal öz bilince sahiptirler.

Yani BAŞKA İNSANLARIN NE DÜŞÜNDÜĞÜ KONUSUNDA ENDİŞELENMEK, Kronik yüz kızarmasının önemli bir parçasıdır. . Ayrıca kişilerin kendi tepkilerine aşırı odaklanması da önemlidir.

Kendi düşünce ve davranışlarımızla ve başkalarının hakkımızdaki düşünceleri ile ne kadar ilgiliysek, endişe ve kaygımız o kadar artar. Kişi bu kaygıyı yaşamamak için standartlarını yüksek tutar. Yani hata yapmak istemez ve mükemmeliyetçilik için uğraşır. Tabii ki bu da zordur. Bu standartları yakalayamayınca endişe ve kaygı artar. Bu da kişinin heyecanını artırır. Heyecan arttıkça da yüz kızarması artar. Yüz kızarması artıkça ise endişemiz artar, bu da kişiyi umutsuzluğa sürükler ve sosyal içe kapanama ve izolasyona neden olur.

FİZYOLOJİ:

Yüz kızarması genellikle yüzde, alında ve kulaklarda görülür, bu duruma çarpıntı, terleme, titreme benzeri panik durumu eşlik edebilir.

Yüz kızarması başkaları ile bir araya gelindiğinde tetiklenen duygusal tepkinin bir parçasıdır. Bu tepkide vücut ısısı artar ve soğurken de kızarma olur.

Beyin utanç verici bir durumu belirleyince Adrenalin hormonu ve sempatik sistem aktive olur. Bu sayede kaslara kan akışı artar ve cilt içi damarları büzer ve ciltte kan azalır (korktuğumuzda bembeyaz olmamızın nedeni budur). Ayrıca kalp hızı ve nefes hızı artar.

Yüz kızarması, burada bunalma hissine verilen normal bir tepkidir. Yani, yüz kızarması ile vücut serinlemeye çalışır. Yani yüz kızarması normal bir tepkidir. .Egzersiz , sıcak oda ve insanların hakkımızda ne düşündüğü şeklinde endişeli durumlarda vb.. bu durumlarda vücut ısısı artar. Vücut ısıyı düşürmek için cilt damarlarında genişleme yapar ve YÜZ KIZARIR. Ayrıca ısıyı düşürmek için TERLEME de gereklidir.

Yani vücut, ısı ayarını TERLEME ve YÜZ KIZARMASI ile yapar. Aslında sosyal ortamlarda yüz kızarması ve terleme vücudun görevini normal yerine getirdiğinin göstergesidir.

Yüz kızarması herkesin yaşayabileceği normal bir süreçtir. Sosyal ortamlarda ortaya çıkan yüz kızarması her ne kadar kişilere rahatsızlık verse de, ama bu insanların çoğu bunu önemsemez. Önemseyenler ise bu normal işlevi anormal olarak değerlendirip kendi korkularını daha da artıranlardır.

Kimlerin yüzü kızarır?

Yüz kızarması utangaç ve içe dönük insanlarda daha sıktır.

Aslında ergenlikte yüz kızarması sorunu sıktır. Ama bu sorun çoğu kişi de ergenlik sonrası aşılır. Bazı hassas kişilerde ise devam eder.

İnsan yaşamında ise 5 yaşından itibaren yüzümüz kızardığında başkalarının nasıl tepki verdiklerini kavramaya başlarız. Doğru olmayan davranışlar utanç vericidir. Yüz kızarması da bu utancın göstergesidir, diye düşünce biçimi yerleşir. Böylece utanma ve yüz kızarması hissinden kaçınmaya başlarız.

Yaşımız ilerledikçe yüz kızarması azalır. Yaş ilerledikçe hem kendimize yönelik farkındalığımız artar. Hem de başkalarının hakkımızdaki düşüncelerine yönelik ilgimiz azalır ve önemsememiz artar.

Ama bazı insanlarda ise yüz kızarması devam eder. Bu kişilerde sosyal yetersizlik duygusu baskındır. Bu duygunun psikoterapi ortamında değerlendirilmesi ve çarpıtılmış düşüncelerin yarattığı duyguların konuşulması önemlidir.

KENDİNE GÜVEN KAZANMAK

Yüz kızarması- kendine güvensizlik kısır döngüsü yukarıda ki şekilde verilmiştir. Bir kez yüzümüz kızarsın, hep aynı şeyin tekrarlanacağı korkusu başlar. Bu şekilde düşünmek kendimize güvenimizi zaman içerisinde tamamen kaybettirir. Bu durumu tersine çevirmekte mümkündür. Kendimize güvenimiz arttıkça yüzümüzün kızaracağı endişesi azalır.

Kendimize Güven Kazanmak İçin Atılması Gereken Adımlar:

1)Kendinize karşı olumlu olun: . Güçlü ve zayıf yönlerinizi tanıyın. Güçlü yönlerinizi ve başarılarınızı ön plana çıkarın. Siz sadece zayıf yönlerden oluşmuyorsunuz . Yüzünüzün kızarması başkalarının dikkatini çeken tek özelliğiniz değildir.

Bir konuda başarılı olduğunuzda bunu es geçmeyin. Kendinizi ödüllendirmeyi öğrenin.

2) Başkalarının tepkilerine karşı olumlu olma . Dikkatin her zaman üzerinizde olduğunu düşünmeyin.

İnsanların aklından sizinle ilgili neler geçtiğini de düşünmeyin. Çünkü insanların ne düşündüğünü bilme şansınız yoktur.

İnsanların düşünce ve davranışlarını her zaman olumsuz yönde değerlendirmeyin. İnsanlar yorum yapsa bile başkalarının görüşleri yüzünden kendinizi suçlamayın.

Duygusal yaralanmalar sizi endişelendirmesin. Darbe alsanız bile, hayatın devamı daha güzel olabilir.

Övgü ve iltifatları kabul edin.

3) Yaşamımızı kontrol altında tutma . Kendinize kısa ve uzun vadeli hedefler koyun. Hedefe ulaşmak için her attığınız adımda kendinizi ödüllendirin.

Siz olayları sadece yaşayan pasif bir nesne ya da bir robot değilsiniz. Yaşamın sizi ıskalamasına izin vermeyin. Çaba ile her şeyi değiştirebilirsiniz.

TEDAVİ

1) İlaçla Tedavi:

İlaçlar kısa süreli yüz kızarmasına iyi gelebilir, ama uzun dönemde bu etki kaybolmaktadır.

Kronik yüz kızarmasında ise ilaçların etkinliği kısıtlıdır.

2) CERRAHİ TEDAVİ:

Bu ameliyatın yan etkileri çok fazla ve sonuçları ise yüz güldürücü değildir. Bu ameliyatı geçirmiş olanlarda yemek yerken yüzde ve vücutta terleme ve kızarma vb.. yan etkiler oluşmaktadır.

3) PSİKOTERAPİ :

Oldukça etkindir ve kişinin yüz kızarmasına verdiği anlam ve yaşadığı duyguların nedenini anlaması çok işe yaramaktadır.

YÜZ KIZARMASI İLE BAŞETMENİN PÜF NOKTALARI

1. İlk adım sorunun ne olduğunu anlamaktır. Yani yüz kızarması sadece bedensel bir olay değildir. Yüz kızarması ile ilgili düşünce biçimlerimizin bilinmesi önemlidir.

2. Kendi davranışlarımıza ve başkalarının düşüncelerine yönelik odaklanmamız azalırsa yüz kızarma endişesi de azalacaktır.

3. Yüz kızarmasını gizlemek zordur. Çözüm ise sizin içinizde yatmaktadır. Yani bakış açımızın değişmesi önemlidir.

4. Her insan farklıdır. Kendimize uygun tepkiyi seçmek önemlidir.

5. Gevşeme egzersizlerini öğrenin.

6. Kızarabileceğiniz düşüncesine yönelik otomatik ve çarpıtılmış düşünceleri tanıyın.

7. Bu düşünceler ne kadar gerçekçi ve ne kadar yararlı, bunu düşünün.

8. Aşırı genellemelerden kaçının

9. "Ya hep, ya hiç"ve "kesin olmalı.." tarzı düşüncelerden kaçının

10. Olumlu içsel konuşma geliştirin. 11. Bu düşünceden uzaklaşma teknikleri uygulayın.

12. Kendinizin ve başkalarının tepkilerine karşı olumlu olun.

EN ÖNEMLİSİ İSE PSİKOTERAPİ DESTEĞİ ALMANIZDIR.

Kaynaklar : 1)Yüz Kızarmasının Önüne Geçin, Prof. Dr. Robert J. Edelmann

KİTAP TAVSİYESİ

YÜZ KIZARMASININ ÖNÜNE GEÇİN Prof. Dr. Robert J. Edelmann HYB Yayıncılık .