İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - psikolog

Sayfa: 1 ... 222 223 [224] 225 226 ... 273
3346
Eşcinsel Terapi ile ilgili tepkiler / Ynt: AKTİF EŞCİNSEL
« : 21 Kasım 2011, 08:05:50 ös »
Merhaba hocam ben erde. bu msn adresi benim yeni adresimdir. istanbuldan geldikten hemen sonra kendime yeni bir msn adresi aldım ve diğerini bir daha açmamak üzere kapattım. hocam öncelikle kendimi sizin yanınıza gelmeden önceki halime göre çok iyi hissediyorum. sanki artık bazı şeyler daha sağlam hayatımda. önceki vazgeçişlerim gibi değil bu sefer daha çok güveniyor ve inanıyorum kendime. bunda hiç kuşkusuz sizin emeğiniz çok. bana bu sorunu temelde kendi kendime aşacağımı öğrettiniz. zaten istanbula gelmeden önce nisan gibiydi yanılmıyorsam aktif olarak son ilişkiye girmiş ve bir daha girmemek üzere söz vermiştim kendime işte o tarihten sonra sizinle de görüştükten sonra bu zamana kadar hiç ilişkim olmadı. Allahım kabul ederse inşallah tövbemi de ettim. kendimi çok iyi hissediyorum. ancak zaman zaman aklıma gelmiyor değil. özellikle otobüs gibi kalabalık mekanlarda aklıma geliyor. bir tek bunun üstesinden gelemedim şimdilik. bana sinyal gönderen bir eşcinsele hemen yanıt verebiliyorum ama bunda da eskiye oranla epey düzelme hissediyorum çünkü önceden tereddüt etmeden sinyale cevap verebiliyorken şimdilerde bu işi daha çok iradem içerisine almaya başladım sanki. ama yine de tam olarak kendime güvenemiyorum otobüs gibi kalabalık ortamlar için. bana bu konuda tavsiyeler verebilir misiniz? onun dışında internet arayışlarım tamamen bitti bu beni çok rahatlattı. spora devam ediyorum fiziğimde epey bir değişiklik oluştu bu da kızların dikkatini çekiyor ve bu durum hoşuma gidiyor. hocam eylül gibi bir kızla arkadaşlığım oldu. kısa sürdü ama bunda cinsellik temelli bir sorun yoktu anlaşamadık ayrıldık. hemen sonrasına bi kız daha girdi hayatıma şimdilerde onunlayım. bu durum çok hoşuma gidiyor ve kendime güvenimi daha çok perçinledi. hocam yine telefonda da konuşmuştuk masturbasyon konusunu bi takıldığım nokta da o. özellikle istanbuldan geldikten sonra hayallerime kızlar da girmeye başladı öncesinde büyük çoğunluk eşcinsellerdi. ancak zaman zaman yine aklıma gelebiliyor masturbasyon yaparken. bu konuda da sıkıntım var başka zorlandfığım nokta yok gibi hocam. babam mevzusunda ise hala istediğim noktada değilim.biraz zaman sanırım buna çare olacak kendisini çok seviyorum.
 
ŞUNU BELİRTMEDEN GEÇEMEYECEM BENİ GEÇEN GÜN ARAMANIZ ÇOK AMA ÇOK MUTLU ETTİ. KENDİMİ DEĞERLİ HİSSETTİM ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM HOCAM. EMEĞİNİZE SAĞLIK ALLAH RAZI OLSUN SİZDEN

3347
Eşcinsel Terapi ile ilgili tepkiler / Ynt: AKTİF EŞCİNSEL
« : 21 Kasım 2011, 08:05:26 ös »
erdem:
 hocam sizden şunu duymak istiyorum bu sapma bebeklikte bile kendisini gösterse psikolojik bir sapma mıdır yoksa doğuştan gelen değiştirilemez bir eğilim midir ben psikolojik bir sapma olduğuna çok inanıyorum ama mailimde de belirttiğim gibi bebeklikte görülmesi umudumu kırıyor
www.huseyinkacin.com:
 bebeklik
 dediğiniz
 3 yaş ise
 anne aşırı bağımlı etmiş olabilir
erdem:
 hocam yengem anlatır da ders daha bir yaşları civarındayken çaydanlıkla falan oynarmışım
 ama onun dışında
 bir değişiklik olmamış
www.huseyinkacin.com:
 cinsiyet 3 yaşından sonra şekillenir
 çaydanlıkla oynamak
 kadınsı
 davranış
 değil
erdem:
 çok sağolun hocammm
 inanın çok mutlu oldum bunu duyduğuma
 mailimi aldınız mı hocam
www.huseyinkacin.com:
 evet
 4-5-6 yaş
 babanızın
 slip
 giydiniz
 diye
 dövmesi
 bile
 cinsel kimlik bunalımı
 mı
 yaratır
 çocukken
erdem:
 anlıyorum hocam
 o yaş aralığı ve ilkokul dönemimde çok dayak yedim babamdan
 şimdilerde kendisinin o sertliğinden eser kalmadı ama daha bir kere bile babacığım demedim kendisini çok çok seviyorum ama hep mesafeliyim
 sevmek için bile dokunsa içim bir tuhaf oluyor
www.huseyinkacin.com:
 çocukluk unutulmaz
erdem:
 evet
 benim maskülen yönüm çok ağırlıklı hocam feminen olarak sadece karşı tarafa zaman zaman ilgi duyduğum oluyor bir de çok nadir de olsa ilişki oluyordu
 şimdilerde ilişki kesinlikle düşünmem asla
 o tür her şeyden uzak durmaya çalışıyorum
 nasıl hocam tedavi edilebilir miyim
 umut var mı

3348
Eşcinsel Terapi ile ilgili tepkiler / Ynt: AKTİF EŞCİNSEL
« : 21 Kasım 2011, 08:01:53 ös »
hocam iyi akşamlar.geçmişimi yüzyüze anlatmayı inanın çok isterdim ancak istanbuldasınız. kısmet olursa yaza gelecem sırf sizin için. ben adananın bir mahallesinde kalabalık bir ailede dünyaya gelmişim. ailevi köken olarak doğuluyuz.anne ve babam sağ. üç ablam var babamın sertliğine inat annem melek gibi bir kadın. kalabalık aile derken yani amcalar halalar hep bir aradaydık.zaman zaman geçmişten konu açılınca bebekken benim hep çaydanlıklarla oynadığım erkek oyuncaklarından ziyade kız oyuncaklarını sevdiğim söylenir. bu meseleye elbette ben de psikolojik bir sapma olarak bakıyorum ancak kafamın almadığı daha bebekken bile bu eğilimde olmam. bu da bazen ümitsizliğe sürüklüyor beni hocam. dedim ya doğu kökenliyiz babamda da hep bunun vermiş olduğu bir sertlik vardı çocukken.çocuklukta babamdan çok dayak yedim.sebepli sebepsiz haklı haksız ama çok dayak yedim. sırf kız arkadaşlarla oynuyorum diye dayak yerdim babamdan. yada ne bileyim inanmayacaksınız belki ama sırf erkeklerin de giydiği beyaz silip iççamaşırı giydim diye babamdan dayak yedim bunu hiç unutamıyorum.ona göre afedersiniz ama erkek öyle iççamaşır giymezmiş beyaz don giymem gerekirmiş. çocukken birkaç sefer annemin elbisesini giymeye çalışmıştım hocam bunu da net hatırlıyorum. çocuklukta kah erkek arkadaşlarla erkeksi oyunlar bilye topaç mahalle maçları vs kah kız oyunları ip atlama vs oyunları oynadım. sonra hocam ilkokula başladım. ve allah kahretsin ki ilk ilişkimi 3. sınıftayken sınıf arkadaşlarımdan biriyle yaşadım. bu ilişkide feminen olan bendim ancak bir daha lise bitene kadar kimseyle birlikte olmadım.lise bitene kadar olan süreçte zaman zaman kendi cinsime ilgi duydum ancak herhangi bir yakınlaşmam olmamıştır. yanlız içine kapanık çok fazla arkadaş çevresi olmayan yine en iyi sırdaşı bayanlar olan ancak bunların yanı sıra erkeklerde de iyi geçinen bir öğrencilik hayatım oldu. üniverisiteyi memleketimden uzakta okudum ancak orda da 2 kere ilişkim oldu bu ilişkilerde de birinde maskülendim birinde feminen(umarım doğu ifade edebiliyorumdur)üniversite bittikten sonra bir dönem çok ilişkim oldu ancak bunların büyük çoğunluğunda hep maskülendim. feminen olarak çok nadir giriyordum ilişkiye.geçen sene kasım ayında askere gittim kısa dönem askerlik yaptım geçen sene kasımdan bu senenin ağustosuna kadar hiç ilişkim olmadı ancak ağustosta bir ilişkim oldu bu ilişkide feminen taraf ben oldum. ancak o son oldu o tarihten sonra bir daha asla feminen olmayacağım diye söz verdim kendime ki başarıyla duruyorum bu sözümde.ancak ondan sonra maskülen olarak girdiğim ilişkilerim de oldu. onlardan da neredeyse 2 aydır uzak duruyorum.bu zamana kadar tüm ilişkilerimi göz önüne aldığımda maskülen ağırlıklı bir yaşantım oldu.belki de bu sebeptendir ki kendimi kurtulmaya daha yakın hissediyorum bunun için her gece dua ediyorum allahım beni kurtar diye. sürecim böyle hocam ancak bunların yanı sıra özellikle üniversitede bayan sevgililerim oldu ilişki boyutlarında da yaşadım bir problemim yok onlarla.sadece içimdeki bu şeytanı durduramıyorum. ancak artık daha bilinçliyim ve kendimde şunu hissediyorum bisexüelim gay değilim.çünkü feminen davranmak vs bana çok uzak geliyor beynime ters düşüyor ve bundan da büyük mutluluk duyuyorum.inanıyorum ki küçük desteklerle içimde kalan bu şeytani düşünceleri uzaklaştıracağım.sizden beklentim bana bu konuda yardımcı olun hocam ben gerçekten bu durumdan kurtulmaya hazırım.

3349
 erdem:
 hocam iyi akşamlar
 müsaitseniz
 size bir kaç şey danışacaktım
 erdem :
 hocam öncelikle kendimi tanıtayım
 ben adanadan
 erdem
 sizin internetten sayfanızı gördüm
 ve bu beni çok mutlu etti
 eşcinsellik üzerine
 kendimde psikolojik problemlerin olduğunun farkındayım
 ancak yardım alabileceğim kimse yok
 sizin sayfanızda da sizden destek alan danışanlarınızı görünce çok umutlandım
 ve ben bu beladan gerçekten kurtulmak istiyorum
 yardımcı olabilecek misiniz acaba bana da
www.huseyinkacin.com:
 www.escinselterapi.net teki tüm yazıları okudunuz mu
erdem:
 neredeyse tamamını okudum
 danışanlarınızın konuşma kayıtları
 dinledim
 hocam eğer uygunsanız sitenizdeki 0 555 ile başlayan telefon numaranızdan sizi aramak istiyorum
 şuan
 bir de hocam adanadan bu konu üzerine çalışan güvenilir bir psikolog tanıyor musunuz
www.huseyinkacin.com:
 bu konu ile genelde ilgilenmezler
 doğutan der
 kabul et derler
 gidecekleriniz
 istanbul?a yolunuz hiç düşmüyor mu
 işiniz nedir
erdem:
 devlet sektöründeyim
 yazdan önce gelmem mümkün değil
 gelsem de istanbul?da bir adım yer bile bilmiyorum
www.huseyinkacin.com:
 bu konuyu önemserseniz o da iyileşmenin parçası oluyor
erdem:
 çok önemsiyorum hocam her gün allah?a dua ediyorum kurtulayım diye ama yine de kendimi alıkoyamıyorum
 ancak özellikle bir kaç aydır
 bu konuda daha iradeliyim
www.huseyinkacin.com:
 tüm hikayenizi tüm detayları ile yazarsanız mail atarsanız okuruz
 anne babaa çocukluktan alarak
 tüm sürecinizi vs
erdem:
 bu yazıştığımız adresinize yollayım değil mi hocam maili
www.huseyinkacin.com:
 evet
 yaşadığınız zorluklar
 nasıl çözümler
 ürettiğiniz
 suçluluk
 pişmanlıklarınız
erdem:
 hocam bir de 0555 li numaranız açıksa konuşabilir miyiz şu an
www.huseyinkacin.com:
 yarın 15:00 ten sonra ararsanız
erdem:
 tamam hocam
 hocam bendeki kadınsılık da değil kendimi maskülen hissetmemin yanında zaman zaman feminen duygular oluşuyor hemcinslerime karşı
 bu bozukluğun tam içinde değilmişim gibi hissediyorum biraz destekle kendimi kurtarabilirim diye düşünüyorum
 hocam bir de yanlış anlamazsanız seans ücretlerinizi merak ediyorum
www.huseyinkacin.com:
 http://www.huseyinkacin.com/forum/index.php?topic=459.0
 tıklayın bunu iyi okursanız
 birde bu
 http://www.huseyinkacin.com/forum/index.php?topic=429.0
 bu ikisini iyi okursanız
erdem:
 ilk gönderdiğinizi de okumuştum öğlen

3350
ilk seansın ardından‏


arabadayız.ben,kardeşim bir de ahmet...nişantaşı'na gidiyoruz,rutin kontrole.''hüseyin hocaya mı gidiyoruz?'' diye soruyor kardeşim.''hayır'' diyorum'' ben vazgeçtim ondan,özgür'e gidiyoruz.''
''neden gidiyoruz özgür'e ,hüseyin hoca demiştin,tamam demiştin,tedavi olacağım demiştin.''
''benim tedavi edilecek birşeyim yok''diyorum inat olsun diye,''kabul edeceksiniz durumumu,başka yolu yok''diyorum.
''biz kabul ediyoruz,kabul etmeyen sensin,yoksa ne diye yaşıyorsun bu kadar sıkıntıyı?''
susuyorum,susuyoruz.
doğru söze ne denir ki.
bildiğim bir gerçeği sırf inat olsun diye kabul etmeye yanaşmazken aniden karar değiştiriyorum.''hocam terapi saati hala geçerliyse sizi görmek isterim'' diye yazıyorum mesajda.iki dakika geçiyor cevap yok,bir yandan da yaklaşıyoruz özgür'e.hayır hayır özgür'e gitmeyeceğiz,mecidiyeköy'e girebilir miyiz ahmet?
bu sefer arıyorum''hüseyin bey şu an meşgul'' diyor telefondaki hanım.kapatıyorum.birkaç dakika geçiyor,hüseyin bey arıyor.''hocam gecenin bir vakti gel gitlerim oldu,terapiden vazgeçiyorum diye mesaj göndermiştim size,terapi saatim hala geçerliyse sizi görmek istiyorum'' diyorum.
''hemen gelirseniz olabilir,danışanın biri gelmezse sizinkini araya sıkıştırabildiğimiz kadar sıkıştırırız.'' diyor.
mecidiyeköy'de ilerliyoruz,zor da olsa buluyoruz adresi.
3.kata çıkıyoruz asansörle.içeri giriyoruz.bir anlık kararsızlıktan sonra oturulacak koltuğu seçebiliyorum nihayet.
hüseyin bey geliyor,telefondaki gayet resmi adam karşımda.yüzünde sıcak bir gülümseme beliriyor.''hoşgeldiniz''diyor.
odasına geçiyoruz,masasına oturuyor ben de tam karşısında.koltuğun önüne  oturmakla arkasına yaslanmak arasındaki kararsızlığım seans boyunca devam ediyor.
terapiden neden vazgeçtiğimi sonra neden karar değiştirdiğimi soruyor.anlatıyorum.msnde hem de ilk defa yazıştığım birinin terapiden vazgeçmemdeki etkisinden bahsediyorum.etkilenmelere açık,özgüven yoksunu olduğum gibi bir sonuç çıkıyor anlattıklarımdan.
kendinden,özünden gayet emin bir adamın üzerimdeki etkisinden konuşuyoruz,krizler esnasında adını haykırdığım büyük şair İsmet ÖZEL'den.neden İsmet ÖZEL?
''egonun kralı'' İsmet ÖZEL,EVET İSYAN diyebilmiş,hangi safta olursa olsun farklılığını korumuş,şairliğine laf söylenemeyen,büyük düşünür İsmet ÖZEL.
İsmet ÖZEL duysa ne derdi acaba,ne hissederdi,onu çok seven bir eşcinsel hayranının olduğundan haberdar olsaydı.

çocukluğum,anne-baba ilişkileri,cinsel deneyimlerim,evliliğim,eşimle ilişkim,şu an aklıma gelmeyen daha bir çok şey...
pasif bir anne,sert,dayakçı bir baba...korkunç dayak sahneleri...dehşete kapılmış çaresizce ağlayan bir çocuk:ben.
psikopat bir amcanın dayakları,hakaretleri...çaresiz anne...anlatıyorum
 
annemi babamı affetmem gerektiği vurgulanıyor Hüseyin hoca tarafından.affedebilir miyim ya da  gerçek anlamıyla nasıl affedebilirim bilmiyorum.
 
seans bitiyor,iki haftada bir görüşelim diyorum.
sonuna kadar gitmekte kararlıyım.
 
odadan çıkıyorum,kardeşim salonda bekliyor.Hüseyin hocayla ayaküstü vaziyeti konuşuyorlar.
aşağı iniyorum,kapıda sigara içiyorum.
kardeşim geliyor,koluma giriyor,ümitli,sevinçli...
 
yürüyoruz.
 
 

3351
ilk seansın ardından‏


arabadayız.ben,kardeşim bir de ahmet...nişantaşı'na gidiyoruz,rutin kontrole.''hüseyin hocaya mı gidiyoruz?'' diye soruyor kardeşim.''hayır'' diyorum'' ben vazgeçtim ondan,özgür'e gidiyoruz.''
''neden gidiyoruz özgür'e ,hüseyin hoca demiştin,tamam demiştin,tedavi olacağım demiştin.''
''benim tedavi edilecek birşeyim yok''diyorum inat olsun diye,''kabul edeceksiniz durumumu,başka yolu yok''diyorum.
''biz kabul ediyoruz,kabul etmeyen sensin,yoksa ne diye yaşıyorsun bu kadar sıkıntıyı?''
susuyorum,susuyoruz.
doğru söze ne denir ki.
bildiğim bir gerçeği sırf inat olsun diye kabul etmeye yanaşmazken aniden karar değiştiriyorum.''hocam terapi saati hala geçerliyse sizi görmek isterim'' diye yazıyorum mesajda.iki dakika geçiyor cevap yok,bir yandan da yaklaşıyoruz özgür'e.hayır hayır özgür'e gitmeyeceğiz,mecidiyeköy'e girebilir miyiz ahmet?
bu sefer arıyorum''hüseyin bey şu an meşgul'' diyor telefondaki hanım.kapatıyorum.birkaç dakika geçiyor,hüseyin bey arıyor.''hocam gecenin bir vakti gel gitlerim oldu,terapiden vazgeçiyorum diye mesaj göndermiştim size,terapi saatim hala geçerliyse sizi görmek istiyorum'' diyorum.
''hemen gelirseniz olabilir,danışanın biri gelmezse sizinkini araya sıkıştırabildiğimiz kadar sıkıştırırız.'' diyor.
mecidiyeköy'de ilerliyoruz,zor da olsa buluyoruz adresi.
3.kata çıkıyoruz asansörle.içeri giriyoruz.bir anlık kararsızlıktan sonra oturulacak koltuğu seçebiliyorum nihayet.
hüseyin bey geliyor,telefondaki gayet resmi adam karşımda.yüzünde sıcak bir gülümseme beliriyor.''hoşgeldiniz''diyor.
odasına geçiyoruz,masasına oturuyor ben de tam karşısında.koltuğun önüne  oturmakla arkasına yaslanmak arasındaki kararsızlığım seans boyunca devam ediyor.
terapiden neden vazgeçtiğimi sonra neden karar değiştirdiğimi soruyor.anlatıyorum.msnde hem de ilk defa yazıştığım birinin terapiden vazgeçmemdeki etkisinden bahsediyorum.etkilenmelere açık,özgüven yoksunu olduğum gibi bir sonuç çıkıyor anlattıklarımdan.
kendinden,özünden gayet emin bir adamın üzerimdeki etkisinden konuşuyoruz,krizler esnasında adını haykırdığım büyük şair İsmet ÖZEL'den.neden İsmet ÖZEL?
''egonun kralı'' İsmet ÖZEL,EVET İSYAN diyebilmiş,hangi safta olursa olsun farklılığını korumuş,şairliğine laf söylenemeyen,büyük düşünür İsmet ÖZEL.
İsmet ÖZEL duysa ne derdi acaba,ne hissederdi,onu çok seven bir eşcinsel hayranının olduğundan haberdar olsaydı.

çocukluğum,anne-baba ilişkileri,cinsel deneyimlerim,evliliğim,eşimle ilişkim,şu an aklıma gelmeyen daha bir çok şey...
pasif bir anne,sert,dayakçı bir baba...korkunç dayak sahneleri...dehşete kapılmış çaresizce ağlayan bir çocuk:ben.
psikopat bir amcanın dayakları,hakaretleri...çaresiz anne...anlatıyorum
 
annemi babamı affetmem gerektiği vurgulanıyor Hüseyin hoca tarafından.affedebilir miyim ya da  gerçek anlamıyla nasıl affedebilirim bilmiyorum.
 
seans bitiyor,iki haftada bir görüşelim diyorum.
sonuna kadar gitmekte kararlıyım.
 
odadan çıkıyorum,kardeşim salonda bekliyor.Hüseyin hocayla ayaküstü vaziyeti konuşuyorlar.
aşağı iniyorum,kapıda sigara içiyorum.
kardeşim geliyor,koluma giriyor,ümitli,sevinçli...
 
yürüyoruz.
 
 

3352
eşcinsel sitelerdeki üyeliklerimi,ikinci msn imi ve facebook hesabımı iptal ettim.eşcinsel sitelerdeki üyeliklerimi,ikinci msn imi ve facebook hesabımı iptal ettim.

3353
sürekli gerginim,''içimde tarif edilemez bir kırma isteği'' diyor ya şair,bende o da yok.kırıp dökme isteği yok ama gerginlik,huzursuzluk bütün ruhumu zap etmiş durumda,hele evdeyken...evde  olmak anlatılmaz bir huzur olmalı çoğu insan için,benim için değil.en çok evdeyken huzursuzum en çok evdeyken suratım asık en çok evdeyken içinde bulunduğum karabasanın farkında oluyorum ,çocuklarıma rağmen evet onların varlığına rağmen bir türlü huzur bulup sakinleşemiyorum.
onlar her şeyden habersiz gülüp oynuyorlar,gerçekten birşeylerin farkında değiller mi hele oğlum cin gibi,ters giden birşeyler olduğunu seziyordur mutlaka,çocuklar her şeyi bilir aslında belki anlatamazlar ama bilirler.kızlar daha küçük,yaramazlık yapıyorlar sürekli,bir odadan diğerine taşırken kollarından tutup sürüklüyorum bazen ,oğlumun yaramazlıklarını görmezden gelebiliyorken kızların ele avuca sığmaz hareketleri,ordan oraya koşturmaları,çekmeceleri karıştırmaları,kitaplarımı dağıtmaları beni sinir ediyor.hafifçe acıtıyorum canlarını,kollarını sıkıyorum,yarın öbür gün döverim de ben bunları.kız dediğin uslu olmalı,şımarık olmamalı,laf dinlemeli.asi,başına buyruk kızları hiç sevmem.iyi de daha çocuk bunlar,ne bilirler asiliği,başına buyrukluğu...olsun...insan yedisinde neyse yetmişinde de oymuş.
 
bir insanın mutlu olup olmadığı en çok sabah uyanırken belli olur bence.güne heyecanla,sabırsızlıkla,güler bir yüzle uyanan kişi yaşama sevinciyle doludur ,etrafımda yok öyle birileri,güne asık suratla başlıyoruz,bir uyuşukluk hali,bir vazgeçmişlik,bir mecburiyetten yaşıyor olma hissi tepeden tırnağa her halimizden belli oluyor.halimiz dedim,biz,eşimle ikimiz,bir de çocuklar...
bu evin tadı tuzu yok,bir aile olma sıcaklığı yok,anne baba ve çocuklar bir aradayken hep birşeyler eksik...nelerin eksik olduğunu sıralayabilirm ama nasıl tamamlanırız ile ilgili çok fazla fikrim yok,gücüm de yok açıkçası.öyle ya da böyle geçiyor günler.bazen çok dayanılmaz oluyor her şey,o zaman boşanmayla ilgili formüller geliyor aklımıza,bir çıkış olabilir mi diyoruz acaba,herkesin mutsuzluğuna bir son olabilir mi?olmuyor işte,boşanmak da çözüm değil,her şeye rağmen bir anne babanın varlığından (eksik de olsa,hastalıklı da olsa) dolayı çocuklar memnunlar,annesiz babasız büyümemeli bu çocuklar.
 
bir çözüm olmalı ,bir çözüm olmalı,bir çözüm olmalı...
ben iyileşirsem,düzelirsem gerisi çorap söküğü gibi gelir mi acaba?
 
iyileşmek...hasta mıyım ben? evet hastayım,rahatsızım.kendimle,eşcinsel duygularımla barışık değilim,bir türlü olamadım.kendiyle,hissettikleryle,yaşadıklarıyla barışık nice eşcinsel de olabilir ,ne mutu onlara.ama ben değilim.kendimi bildim bileli
benim için bir yüktü bu ,kimseye anlatamadığım derdimdi.ruhumu kemiren,beni pişmanlıkla,suçluluk duygusuyla,utanma hissiyle başbaşa bırakan iflah olmaz dürtülerimdi.
''ne var bunda ? yaşa gitsin,bütün dünyada yaşanıyor,tarihin her döneminde de olmuş,bilim de hastalık olduğunu kabul etmiyor,neden hayatı kendine zehir ediyorsun ki.'' diyorum kendi kendimi avutmak için ama olmuyor,avutamıyorum kendimi,bilinç düzeyinde bir kabul söz konusu olsa bile ruhumun derinliklerinde birşeyler karşı çıkıyor eğilimime.
 
büyük bir istekle,hazla,heyecanla sevişmelerden geriye kendimden,yaptıklarımdan nefret etme duygusu kalıyor bir de anlamsız bir boşluk hissi.bütün tanıdıklarımın yüzü geliyor gözümün önüne:hepsi yüzünü buruşturmuş,ayıplıyorlar beni,sana yakıştıramıyoruz diyorlar.
 
size ne,siktirin gidin başımdan.sizleri yok edebilirsem,suratlarınızı görmezden gelebilirsem,seslerinizi bastırabilirsem belki de sorun kalmayacak.
allah'ın cezaları ne hayrınızı gördüm şimdiye kadar,size ne be!size ne?
 
hey dostum! benim derdim ne biliyor musun?
ben arada kalmış bir zavallıyım,evet evet kurbanım ben.toplumun değer yargılarıyla kendi dürtüleri arasında sıkışıp kalmış, birey olamamış insanımsı bir mahlukatım.
evli bir eşcinselim.evliliğin de eşcinselliğin de şerefini beş para etmiş, siktir çekilesi... biriyim.
 
kendine hakaret etme konusunda üstüme yok gördüğünüz gibi.
 
barış manço söylüyor:allah'ım güç ver bana
''allah'ım güç ver bana
sığındım sana
bu ne dayanılmaz bir acı
sabır ver bana
yeter artık çektiklerim
bitsin bu ceza
ümitsiz haykırıyorum
ne olur dön bana''

3354
kabus gördüm biraz önce: yatağımdaydım, yanıyordum. bağırdım deli gibi, sesimi duyan olmadı. halbuki yan odadaydılar neden duymuyorlardı beni. bağırmaktan kelime-i şahadet de getiremiyordum, kesin cehennemliğim.
ruhum iflah olmaz benim, sıkıntılarım geçmeyecek, kendimi bulamayacağım, özüme ulaşamayacağım.

3355
terapiden vazgeçiyorum,msn de ilk defa yazıştığım biri vazgeçirtiyor beni,''tedavi olmayı düşünüyorum.''diyorum. ''ne tedavisi?'' diyor.''eşcinsellik tedavisi'' diyorum.''sen daha burda mısın?''diyor,''ver,ver sonra git tedavi ol.''diyor.''ne yapayım,vermeye devam mı edeyim?'' diyorum,cevap yok''bye'' diyor.kalakalıyorum.adam haklı.
gerçekte ne istediğim belli değil,bir anım bir anımı tutmuyor,yanlışlarım doğrularım birbirine karışmış,yanlışım doğru;doğrum yanlış olabiliyor kısa bir zaman içinde.ne dersiniz bu duruma ;tutarsızlık,kararsızlık,etkilenmelere açık olma,özgüven yoksunluğu...
hoca da öyle dedi,özgüven yoksunusun dedi.bilmediğim birşey değil ki bana bilmediğim birşey söyle hoca.''halil, sende her şey var bir tek özgüven yok.'' demişti arkadaşın biri.o da haklı.
özüne güvenmek...özüm...ne ki özüm?bir özüm var mı gerçekten?onca yaşananlardan sonra geriye bir öz kaldı mı?
sevgisizlik,ilgisizlikle geçti çocukluğum,geçti diyorum,geride bırakılmış bir çocukluk yok aslında...her daim çocuk kaldım ben.bir türlü büyüyemeyen bir çocuk...herkes bana baksın istiyorum,herkes benle ilgilensin,bakın ne güzel söylüyorum,bakın ne güzel okuyorum,bakın ne güzel oynuyorum...bir yandan da biyolojik olarak büyümüş olmak...sakallarım çıktığında...allah'ım ne büyük ızdırap...hayır hayır büyümek istemiyorum,sakallarım çıkıyor,erkek oluyorum...erkek olacağım demek ki...babam gibi,amcam gibi...onlar gibi olmak istemiyorum ben...ben çocuk kalmak istiyorum.
okulda,evde...avucumun içinde bir cımbız...çenemdeki kılları çekiyorum,sakalımın çıktığı belli olmamalı.cımbızlı güzele çıkıyor adım.
özüme güveneyim,nasıl?ne ki özüm?
özüm:İBNE...
kim güvenir bir ibneye?ibne bile güvenemezken kendine...insanın özü ibneyse yapacak birşeyler var mıdır hala?
aşağılıyorum kendimi,çünkü aşağlandım hep.
ibnelik yapmadım ama. kimseye ihanet etmedim,satmadım kimseyi.yakın zamana kadar elimde avucumda kalan tek şeydi dürüstlüğüm.
artık değilim,yalancıyım.çok inandırıcı yalanlar söyleyebiliyorum,kendim bile inanıyorum söylediğim yalanlara.
yo ya dürüst mürüst değilim,düpedüz yalancıyım işte!!
hayatım yalan benim,maskeyle dolaştım hep.gerçekte kim olduğumu kimse öğrenmesin istedim.üniversite yıllarında, en çok acısını çektiğim şeyle doğal olamamayla,maskeyle yaşamayla ilgili bir şiir yazmıştım:
 
...

3356
15 kardeşiz;5 kız ,10 erkek.ben üçüncüyüm .evin ilk erkek evladı.
anne,baba,kardeşler,dede,nine,hala,amca...hep beraber yaşardık üç katlı evimizde.üç katlı ev pek olmazdı mahallemizde,zenginlik göstergesiydi.dedemin inekleri vardı,bir ahır dolusu...ahırın ortasında bir kuyu...ahırın içinde küçük bir havuz...o havuz...
dedem babasız büyümüş,annesi de ben doğarken ölmüş,kendi çalışkanlığıyla,emeğiyle kazanmış malı mülkü...babamı yanına almış,ilkokuldan sonra okutmamış.ilkokulu bitirdikten sonra da evlendirmiş zaten 13-14 yaşlarında.annem de 12 yaşında.
amcam var,kambur...sırtında büyüyen bir kemik kitlesi...boyu da yeterince uzamamış...al sana arıza ....al sana kompleks...
''kambur'' diye bağırıyorum bir keresinde ,canıma tak etmiş,işkence ediyor bana,penseyle etimi sıkıp çekiyor..annem gözyaşları içinde...karışamıyor kimse ona...dedem üzerine titriyor kamburun,kim karışırsa dedemi karşısında bulur...
her tarafım morluklar içinde,annem babama anlatıyor,babam da bu kadarı fazla diyor,alıp gidiyorum çocuklarımı diyor,kambur o gece mahkum...eve gelemiyor korkudan...dedem sakinleştiriyor babamı,ikna ediyor,kalıyor babam...
kambur her fırsatta dövüyor bizi,beni,benden iki yaş küçük erkek kardeşimi...samanlıkta demir askıyla dövüyor bizi...acımıyor...benle kardeşim feryat figan,salya sümük...kimse yetişmiyor imdadımıza,bir de tehdit ediyor kambur...babanıza söylerseniz daha kötü döverim sizi diye...dövdükten sonra o salya sümük halimizle mahallenin bakkalına götürüyor,gazoz alıyor bize,gofret alıyor....alın yiyin bunları diyor...bir yandan yiyoruz korkudan bir yandan ağlıyoruz....ah kambur ah sen adam olmazsın...
ne çok öfkeli ne çok kızgın ...
nineme ,halama taş fırlatıyor kambur...aleaddin geçiyor o sıra sokakta...aleaddin diyor kambur...aleaddinnnn anamı bacımı gel sikkk ...diye bağırıyor kambur...dedem duyuyor olanları yine de karışmıyor kambura...
kambur silah taşıyor,döner bıçağı taşıyor...herkesle kavga ediyor...döner bıçağıyla saldırıyor arkadaşına,kulağını tümden kesecekmiş nerdeyse....mahallenin eşeği aleti salınca kambur öfkeleniyor....eşeğin aletini iple bağlıyor...valla yaptı bunu...hala anlatılır...
bunun bir davası vardı ortaokulda...kızın arkadaşı var...kambur aşık olmuş kıza...kızın filinta gibi arkadaşı var bakar mı hiç psikopat kambura...yolunu kesiyor çocuğun, dövüyor bunu...okula silahla giderdi daha ne olsun....
lisedeyken bıçakladı birisini...çocuk ölümden döndü...kan parası ödendi o zamanın parasıyla bilmem ne kadar...okuldan atıldı kambur,cezaevine ilk girişi...kaç ay kaldı hatırlamıyorum....
babama baba anneme anne diyemedim...baba abiydi.anne leyla...öyle işte...öyle alıştık....hele büyüklerin yanında çocuklarını alıp sevmek onlarla ilgilenmek çok ayıpmış...onlar da oğlum diyemediler....kızım diyemediler...
dedeme baba nineme anne dedik...dedem severdi bizi...ninem de...onun yanında uyurduk...gece üstümüzü o örterdi...hastaneye dedem götürürdü....üst baş almaya onunla giderdik...
kaç yaşındayım hatırlamıyorum,okula başlamamışım daha...dedem göbeğine oturtmuş beni ,seviyor...çok iyi hatırlıyorum...dedemin kıllı göbeği,göğsü tahrik ediyor beni..sertleşiyor pipim...pijamasını indirip aletine bakmaya çalışıyorum...gülüyor dedem...evdekiler fark ediyor lar pipimin sertleştiğini...herkes şaşırıyor...
dedem ikinci karıyı alıyor nikahına...daha 13 yaşında kızcağız...dedem 45-50 yaşında...ninem öfkeli,kızgın...haca gidiyorlar o sene...bir de dişlerini yaptırıyor ninemin,altından..sarı sarı...sus payı...
annem uyuyor odada,yanına yaklaşıyorum,altım çıplak...memelerini okşuyorum...sürtünüyorum ona...pipim sertleşiyor...annem fark ediyor ...uzaklaştırıyor beni kendinden...utanç içindeyim...
okula başlamamışım daha...mahallenin kızlarıyla oynuyorum...ip atlıyorum...büyük bir istekle bağırıyorum..allahım keşke beni kız yapsaydın..çok hoşuma gidiyor onlarla oynamak..adım kızoğlana çıkıyor...arkamdan bağırıyorlar...kızoğlan...kızoğlan....
okula başladım hala  kızlarla oynuyorum,kızlar etrafımda,çok seviyorlar beni...onlardan biri gibiyim...ip atlıyoruz yine...beşinci sınıfa kadar...beşinci sınıfta birşeyler oluyor...erkeklerle futbol oynamaya başlıyorum...alıyorlar beni aralarına ,yadırgamıyorum...kaleye alıyorlar ilkin...daha sonra diğer mevkilere geçiyorum...
ilkokuldaki ilk öğretmenim...uzun boylu...beyaz tenli...bıyıklı ...çok sert....tahtaya kaldırmış beni 3 ü yazdırmaya çalışıyor..bir türlü yazamıyorum 3 ü...ters yazıyorum...elimden tutuyor doğrusunu yazdırıyor...kendim yazınca yine ters yazıyorum...çok sinirleniyor...favorilerimden tutup kafamı tahtaya vuruyor...ağlıyorum...allahım kurtar beni...
ikinci sınıfta bayan bir öğretmenimiz var...karı oturuyor sürekli...sayfa bilmem kaçı açın yazın diyor...m. öğretmen giriyor sınıfa..müdür yardımcısı...anahtarlık fırlatıyor bizim öğretmene...cilveleşiyorlar...sümüklü,gerizekalı bir oğlu var öğretmenin...sürekli sümüklü ama...acıyorum memoşa ,tiksiniyorum da ondan...öğretmen kız öğrencileri eve gönderiyor  peynirle tandır ekmeği getiriyor kızlar..afiyetle yiyor sınıfta...sürekli ama...
üçüncü sınıftayız...yeni bir erkek öğretmen...uzun boylu...bıyıklı...çok yakışıklı...ilgileniyor bizle...bayan öğretmenin bize birşey vermediğinden bahsediyor...tembel bayanlar ...ne diye öğretmen olurlar ki...oturmaktan başka iş yapmazlar diyorum...
yaz tatilinizi nasıl geçirdiniz konulu bir ödev veriyor öğretmen...yazıyorum sınıfta...bitti yazı..alıp okuyor yüksek sesle...aferin diyor...çok beğeniyor yazıyı...
sınıftakilerde bir kıskançlık havası...
okuyorum sürekli..ne bulsam okuyorum...
sınıf kitaplığımız var...kitaplık kolu başkanı benim..bir defterim var...kitap alanların isimleri var...hangi kitabı aldıkları falan...çok hoşuma gidiyor...görevimi eksiksiz yapıyorum...öğretmen çok seviyor beni....
dördüncü sınıftayız...sobayı yakma görevi bana verilmiş...yakıyorum sobayı ama kapağını elimle kaldırırken yakıyorum elimi...koşa koşa eve gidiyorum...
beşinci sınıf...seviyorum öğretmenimi çok seviyorum....keşke babam olsaydı diyorum...o da çok seviyor beni...çalışkanım...efendiyim...
ilkokul bitiyor...veda partisi...herkes en güzel elbiselerini giymiş...kasetten müzik çalıyor...kolalar... pastalar...
öğretmenmiz veda konuşması yapıyor...nasihat ediyor...meslek sahibi olun diyor...kendi paranızı kazandıktan sonra istediğiniz haltı yiyebilirsiniz  diyor...ama baba parası yemeyin diyor...sizin şu giydiğiniz elbiseleri zengin semtin çocukları giymeye utanır diyor...çok çalışın diyor...kendi paranızı kazanın diyor...
ve parti bitiyor ...herkes ağlamaklı...ben hıçkıra hıçkıra ağlıyorum...okul bitiyor...arkadaşlarımdan,çok sevdiğim öğretmenimden ayrılıyorum..duvarlara tutunuyorum ...kollarımdan tutuyor suzan ...ne olur halil ağlama diyor...o da ağlıyor...
eve geliyorum...odaya kapanıyorum...radyoda coşkun sabah çalıyor...anılar...anılar şimdi gözümde canlandılar...ağlıyorum...ağlıyorum...ağlıyorum....
ortaokulda ilk dönemin sonu...teşekkür almışım...tebrik ediyor öğretmen... uzak ailesinde ilk defa biri teşekkür alıyor...gururlanıyorum...koşa koşa eve gidiyorum...babama gösteriyorum...seviniyor...dışarı çıkıp geliyor bir süre sonra...komşunun oğlu vedat takdir almış ,ben de seni bişey sandım diyor....sevincim kursağımda kalıyor...
ne anlatıyorum ben...yazmak gelmiyor içimden hocam kusura bakmayın...bu kadar...lise,üniversite yıllarını da seansta anlatırım..
 

3357
1977 mardin doğumlu, 4 yıllık evli, 3 çocuk babası bir eşcinselim. 12 yıllık tarih öğretmeniyim.
nişanlılık döneminde yoğunlaşan ruhsal sıkıntılarım devam ediyor (kendimi bildim bileli genel ruh halim depresiftir), evliliğimin ikinci gününde aşırı sıkıntılı bir ruh haliyle hastaneye gittim. majör depresyon tanısı kondu ; antidepresan ilaçlar ve ekt...9 ekt seansı,birkaç günlük yatış ve antidepresanlar... sıkıntılarım,huzursuzluğum,çökkün hallerim tedaviye rağmen devam ediyordu.
doktorla da konuşuyorduk, sıkıntılı halime neden olan şeyi kendince belirlemişti kafasında :eşcinsellik... dışardan bakıldığında en ufak bir eşcinsel imajım veya feminen halim yoktu, nasıl oluyordu da doktorum benim eşcinsel eğilimlerimin olduğunu tahmin ediyordu, bilmiyorum.
belki de şu var: hangi sağlıklı erkek evliliğinin ikinci gününde depresyona girmiştir?
hastaneye ikinci kez yatışımın sebebi yaşadığım sinir kriziydi:bahçede bulunan kuyuya atlamak istiyordum ailemin ve arkadaşlarımın beni ikna etme çabaları hiçbir sonuç vermiyordu o sırada,ben o kuyuya atlamayı kafama koymuştum bir kere.orda bulunan herkes benim karalılığımı görünce kollarımdan bacaklarımdan tuttukları gibi ambulansa koymaya çalıştılar beni,direniyordum o ambulansa binmeyecektim,yaklaşık 10 dakika ambulansın kapısına yapışıp kaldım ellerimi bir türlü ayıramıyorlardı o kapıdan.yaklaşık 10 kişi binbir güçlükle beni ambulansa koymayı başardılar.kollarımdan,bacaklarımdan,göğsümden tutup bastırıyorardı beni ve ben avazım çıktığı kadar bağırıyordum:ulan!!! ulan!!! ulan!!! ...bütün dünyaya haykırıyordum: ulan sizsiniz!
hastaneye vardık,hastanenin içinde benim haykırışlarım yankılanıyordu: ulan!!! ulan!!! ulan!!! ...psikiyatri servisinin demir parmaklıklarına yapışıp kaldım bu sefer,orda da bir on dakika beni ayıramadılar demir parmaklıklardan.yine binbir güçlükle içeriye tıktılar beni,doktorum karşımdaydı,''ne oluyor halil,niye böyle yapıyorsun,böyle yapmaya devam edersen sana güç kullanır yatağa bağlarız seni'' dedi.doktora bir hareket yaptım o sırada şu an bile aklımda ,sağ kolumu havaya kaldırdım,yumruğumu sıktım ve olanca gücümle sallamaya başladım:) ve naaaahhhh!!! dedim.beni yatağa doğru sürüklüyorlarken ben yine bağırıyordum: ''babanız geliyor ,İsmet ÖZEL,İsmet ÖZEL,İsmet ÖZEL...şuna inanıyordum o an bütün inanmışlığımla İsmet ÖZEL çıkıp gelecekti...yüzüstü yatağa bağladılar beni,kıçıma bir iğne ondan sonra ne İsmet ÖZEL kaldı ne haykırış ...tıssss diye sönüvermiştim adeta ...sonrası derin bir uyku...
ikinci yatışım kaç gün sürdü hatırlamıyorum ama doktora birşeyler itiraf etmenin vakti gelmiş gibiydi,koridorda rastladım doktoruma,odasına geçtik ve şunu söylediğimi hatırlıyorum,benden önce o davranmıştı gerçi,işimi kolaylaştırmak için kalın bir kitap çıkardı,homoseksüallite maddesini okudu ve şunu dedi:''halil, homoseksüallite çok normal bişey'' ben de şu bilinen ama şu ana kadar dillendirilmeyen gerçeği söyledim doktora:'' evet ben halkın tabiriyle ibne,bilimsel tabirle eşcinselim.' dedim doktora,başka da birşey konuşmadık ayaküstü ve ben yatağıma döndüm.itiraftan sonra rahatlamış gibiydim beni yiyip bitiren sıkıntım,huzursuzluğum bir nebze dinmişti ve ben eşcinselliğin normalliğine inandırmaya çalıştım kendimi,elbette şundan haberdardım bir döneme kadar hastalık olarak kabul edilmişti eşcinsellik ondan sonra gelişen politik gay hareketiyle birlikte hastalık olmaktan çıkarılmıştı,neydi bu şimdi hastalık mıydı değil miydi?
hastaneden sonraki günlerim...internetteki chat sitesiyle tanışmam,üye oluşum ve arkadaş bulmam...hızla oldu her şey ...madem normal bir şeydi ben de normal olanı yapmaya çalışıyordum büyük bir istekle,heyecanla ve dizginleyemediğim bir cinsel arzuyla...evliyken ki ilk deneyimim...netten bulduğum biriyle oldu elbette.ilişki öncesi heyecan duyuyordum büyük bir istekle de sevişiyordum ama sonrası...sonrası hala çözemediğim büyük bir dert benim için: pişmanlık...evet çok pişman oluyordum,normal mormal yakıştıramıyordum kendime,evli oluşum,yakında baba olacak olmam..toplum içindeki rolüm...ailem...arkadaşlarım...içimdeki bu etmenlerin hiçbiri bana bu zevki ağız tadıyla yaşatmıyorlardı.
doktorum kardeşlerime durumu açıklayınca ben de eşime açıkladım.eğilimimden bahsettim,aramızdaki sorunun bundan kaynaklı olduğunu söyledim,mutsuzluğumuz,sıkıntılarımız benim soğukluğum vs vs. hep bu yüzdendi...boşanmak istiyordum,daha çocuğumuza hamile değildi eşim ve ben boşanmak istediğimi söyledim,''depresyondasın ,o yüzden sıkıntılısın,depresyonun geçince boşanma isteğin de olmayacak ,mutlu olacağımıza inanıyorum,eşcinsel olduğuna da inanmıyorum bu da psikolojik birşey '' dedi.
evli oluşumu bir türlü hissedemiyordum,baba olacağımı öğrendiğimde de öyle sevindiğimi hatırlamıyorum,belki diyordum,çocukla birlikte evliliğimizde de birşeyler değişecek,gelişecek...az da olsa böyle bir ümidim vardı...
netten tanıştığım birine aşık oldum bir keresinde sevgilisi vardı sadece cinsellik amaçlı bir arayıştaydı ama ben ona aşıktım...sabahlara kadar muhabbet ediyorduk nette,her şeyimi paylaştım onunla, o da aynı şekilde her şeyini anlattı.eşinden ayrı yaşıyordu,çocukları vardı.sevgilisi vardı,ben evliydim ve çocuğum vardı artık...bütün bunlara rağmen onu seviyordum,görmek onunla sohbet etmek mutlu ediyordu beni.bir iki çay içmişliğimiz,bir iki yemeğe gidişimiz dışında pek bir araya gelmedik.elazığdan mardin’e beraber bir yolculuğumuz ve bir keresinde ona yemek yapıp götürüşüm de aklımda.e-postayla her gün haberleşirdik.ona olan sevgimden,yazdıklarımdaki hayranlık dolu ifadelerden memnundu sadece bu yüzden sevilmek ilgi görmek duygusu yüzünden her şeye rağmen irtibatını koparmıyordu.aramızda neler yaşandı daha sonra tam olarak hatırlamıyorum ama mesajlarıma,aramalarıma cevap vermez olmuştu artık.bütün bu karşılıksızlığa rağmen ben onu aramaya ona mesaj göndermeye devam ettim,acı çekiyordum,sürekli aklımdaydı,okuldayken ders aralarında bile cep telefonum elimde ona mesaj çekiyordum.hiçbir şekilde cevap vermedi ve ben artık yavaş yavaş içimdeki ona dair duygulardan kurtulmam gerektiğini anladım,kolay olmadı ama kurtuldum gerçi şimdi görsem ne hissederim emin değilim.
mutsuzluğum devam ediyordu,evde mutsuzdum, okulda mutsuzdum,sürekli geç kalıyor,aklıma estikçe gitmiyordum bile..derste hayalet gibiydim ne anlattığımı ne yaptığımı bilmez bir haldeydim.
çocuğumun varlığından sonra depresyonum arttı,neydim ben, neden baba oluşumu hissedemiyordum,neden içimde en ufak bir heyecan yoktu.çocuğumu görmek bile istemiyordum.eşcinselden baba olur mu ,hata yapmıştım,hata üstüne hata..evlenmem büyük hataydı,evlenip bir de çocuk yapmak ondan daha büyük hata.kendime,eşime ,aileme beni tanıyan herkese acı çektiriyordum resmen.eve gitmek istemiyordum,evde olduğum zamanlarda da sabahlara kadar nette, eşcinsel sitelerde zaman geçiriyordum,arayıştaydım.
bir iki heyecanlı cinsel deneyim daha...ama sonuç hep aynı:pişmanlık,bir türlü kendine yakıştıramama...
mutsuzluğuma bir de paranoyalar eklenmişti,her şeyden şüphe eder olmuştum,kendimi dünyanın merkezine koymuştum,her şey benle ilgiliydi, insanlar benim ne yaptıklarımı biliyorlardı ama yüzüme söylemiyorlardı,beni tanıyan herkes biliyordu eğilimimi,yaptıklarımı...sokakta beni gören herkes ilk bakışta eşcinsel olduğumu anlıyor vb. takıntılar, kuruntular...
çare arayışım da devam ediyordu, mardin’de bu kez özel bir psikiyatri merkezine gittim,hiçbir şey anlatamadım nerdeyse hiçbir şey konuşmadık doktorla,sadece kardeşim şunu söyledi doktora:ilk gittiğimiz doktor bize ağabeyimin eşcinsel olduğunu söyledi,doktor da bana dönüp:''erkeklerden mi hoşlanıyorsun ?'' diye sordu.evet diyemedim ,hayır dedim erkeklerden hoşlanmıyorum,üç çocuğum var,dedim
(kızlarımda doğmuştu: tek yumurta ikizleri...) yalan söylemiştim,erkeklerden hoşlanıyordum,erkeklerle beraber oluyordum benden ve allah'tan başka kimse bilmiyordu bunu,eşim,ailem,bunun eğilim düzeyinde olduğunu sanıyorlardı,eşcinsel bir ilişki yaşamış olmam kimsenin aklına gelmezdi,bunu bana yakıştırmazlardı diye tahmin ediyordum.neyse bu doktor da yeni ilaçlar yazdı,yeni bir tanı kondu:paranoid şizofreni...) şizofrendim artık,hem eşcinsel hem şizofren,aynı zamanda üç çocuk babası,okula devam etmek zorunda olan bir öğretmen...bir yandan adı şizofreni olarak konmuş rahatsızlığım, bir yandan aile içindeki rolüm ve yakamı bırakmayan mutsuzluğum,bir yandan eğilimlerim ve fırsat buldukça yaşadığım cinsel deneyimlerim...her şey karmakarışık,her şey paramparça,her şey bölük pörçük...
esrarla tanıştım,içen bir arkadaşım vardı,ilk başlarda acayip rahatlıyordum,mutlu oluyordum,neşeleniyordum...ayıkken yaşayamadığım bir sürü duyguyu yaşatıyordu bana esrar.esrar içip seviştiğim bir kişi  oldu hayatımda,bir araya geldiğimizde esrar içiyorduk ve anlatılmaz bir hazla ve yoğunlukla sevişiyorduk.esrar içip seviştiğimde ve sonrasında çatışmalarım,pişmanlıklarım da yoktu artık.yeni partnerimin kendini kabullenmiş olması ,sözde rahatlığı beni de etkilemişti madem eşcinseldim,madem normal bir şeydi ,pişmanlık da olmamalıydı ve bu ilişkim boyunca sevişme sonrası pişmanlıklardan kurtulmuştum.
ama hayatımda yine eksik olan bir çok şey vardı:mutluluk,huzur,dinginlik, ne bileyim bir aile sıcaklığı ,anlamlı paylaşımlar,anlamlı güzel anlar...yoktu bunlar hayatımda.esrarın yalancı mutluluğu artık yavaş yavaş huzursuzluğa dönüşmüştü.ayıkken, olduğumdan daha huzursuz ve sinirliydim.beraber esrar içtiğimiz partnerimle ilişkimiz de bitmişti ve esrardan onun yarattığı yalancı mutluluk rüyasından yavaş yavaş uzaklaşmaya başladım.son bir yıl içinde bir sefer içtim esrarı.o seferde de sinir krizi geçirdim tekrardan,mutsuzluğumu su yüzüne iyice çıkarmış,paranoyalarımı azdırmıştı esrar .yine bağırıyor çağırıyor,akla hayale gelmeyen ithamlarda bulunuyordum ,İsmet ÖZEL vurgusu yine vardı kriz anımda,herkes birbirine soruyordu kim bu İsmet ÖZEL?diye...eve çağrılan sağlık ekipleri ve ardından direnmeme rağmen kıçıma bir iğne ve sakinlik...
ertesi günü kardeşim: ''istanbula gidelim ,orda çok başarılı bir özel hastanenin çok başarlı bir psikiyatristi varmış,ona görünelim''dedi.
kabul ettim,ilk uçakla istanbuldaydık,o çok başarılı hastanenin çok başarılı psikiyatristinin karşısındayım.kardeşim hikayemi anlattı:yaşadığım krizlerden,gördüğüm ekt lerden,kullandığım ilaçlardan,konulan tanılardan bahsetti doktora.o anlatırken ben araya girdim büyük bir cesaretle ''ben eşcinselim'' dedim.doktor kızgınlıkla susturdu beni.
hastanede bir süre yatmam gerekitiğini söyledi,o hastanede de 15 günlük bir yatış...ilaçlar...ve 3 seanslık ekt...
kardeşime daha sonra da bana şunu söyledi doktor:''sen eşcinsel değilsin,eşcinsel olduğunu sanıyorsun,bu bir takıntı,bir kuruntu...''elbette takıntı falan değildi düpedüz eşcinseldim,ta çocukluktan başlayan evlilikten sonraya kadar bile devam eden cinsel deneyimlerim,bir karşılıksız aşkım vardı.ne demek kuruntu,ne demek takıntı?
hastanedeki yatış sürecini azaltmak için biraz rol yaptım,kendimi olduğundan iyi göstermeye çalıştım,eşcinsellğimden de bahsetmez olmuştum.üstüne üstlük çocuklarımı çok özlediğimi söyledim doktora.genel halimdeki iyileşmeyi göz önünde bulundurdu doktor ve beni taburcu etti.taburcu olduktan sonra aylık rutin kotrollerim olacaktı,ayda bir istanbula kontrole geliyordum ,özel hastanedeki psikiyatri doktorlarının ve psikologlarının açmış oldukları nişantaşındaki özel muayenehaneye.
kontorollerimizde doktora cinsel deneyimlerimden bahsetmedim ama psikologa anlattım.doktor,hepimizin içinde bir takım arzuların oluşabileceğini ,kendi cinsimize karşı da uyanan bu arzu ve isteklerin eğilim düzeyinde kalması şartıyla bir sorun olmayacağını söyledi.psikologa da şu son bir kaç seansta açıkladım durumu,deneyimimin son bir yılda olduğunu söyledim,istanbula gelirken takıldığım gay bardan bahsettim,kabul ettiğim eşcinselliğimin benim için artık bir gerçeklik kazandığından bahsettim.psikologun tavrı herhangi bir yöne yönlendirici değildi benim mutlu olmamla,sağlıklı olmamla ilgileniyordu.evli bir eşcinsel olmamdaki problemi de şu şekilde çözüyordu ya da bu şekilde çözen insanların hayatından örnek veriyordu:eşimle veya herhangi birine anlatmadığım sürece eşcinsel arzu ve isteklerimi sağlıklı bir kişiyle düzgün bir ilişki çerçevesinde hayata geçirmem mümkündü.evli eşcinsellerin çoğu böyle bir hayat yaşamıyor muydu zaten,ben de öyle yaşayabilirdim ve hem eşcinsel olup hem evli kalmayı başarabilirdim.evli kalmam gerekiyordu çünkü üç tane çocuğum vardı,bana hala bağlı bir eşim, saygın bir işim,feodal bir ailem vardı.içinde yaşadığımız toplum da en az bir yüz yıl daha eşcinselliği hoş görmeyeceğine göre benim yapmam gereken şey herkesten gizli bir eşcinsel hayatı yaşamaktı
istanbula gelişlerimde ara sıra ünlü bir gay bara uğruyordum,ortamdaki rahatlıktan etkileniyordum açıkçası,kimse rol yapmak zorunda değildi dejenere de olsa eğlenceli zamanlar yaşanıyordu o gay barda.
hayatım boyunca bir yerlere ait olamama sorunu yaşadım,çoğu zaman kendi ailemde bile bir yabancı gibiydim.şu son dört yıldır yaşadığım sıkıntıları da eklersek gay bar ortamı bana çekici geliyordu.alkol,müzik ve çılgınca dans ...dans dediysem içimden geldiği gibi,bazen abartılı saçmasapan figürler...ama eğlenceliydi işte...herkes eğleniyordu,hiçbir şey hiçkimsenin umrunda değildi.sabahın ilk ışıklarına kadar devam ediyordu eğlence ama sabah olup herkes dağılınca ben dahil herkes olanca yalnızlığına ve mutsuzluğuna dönüyordu.
son doktorumun verdiği psikotik ilaç sayesinde paranoyalarımdan kurtuldum diyebilirim.
 çocuklarımla olan ilişkimizde belirli bir düzelme var,özellikle oğlumla zaman geçirmek hoşuma gidiyor,kızlarımı da seviyorum ama oğluma gösterdiğim ilgiyi onlara gösteremiyorum şimdilik.
eşimle olan ilişkimiz çok kötü maalesef,öyle kavgalı gürültülü bir hayatımız yok ama ayrı yataklarda yatıyor oluşumuz,benim onunla bir türlü sağlıklı,sıcak bir ilişki  kuramayışım çocuklarımıza rağmen boşanma formülleri düşünmeme ve bunu ona söylememe yol açıyor.tepkisi duygusal oluyor,eşcinselliğimin bir bahane olduğunu asıl nedenin onu sevmeyişim olduğunu söylüyor.
boşanmak fikri ilk bakışta beni rahatlatacak bir formül olarak gözükse de büyük bir bencillik de taşıyor;çocuklarımı babasız büyütmeyeceğim.anne şefkatinden mahrum kalmayacaklar.ama daha sağlıklı bir şekilde, bir aile sıcaklığında olmalı bu.
ne benim ne eşimin çocukken yaşayamadığı ilgi,sevgi,şefkati çocuklarımızdan esirgememiliyiz.ama nasıl?anne,baba,çocuk ilişkilerimiz,yaşantılarımız nasıl daha sağlıklı olabilir,nasıl daha anlamlı olabilir.evimizi,ailemizi mutluluk kaynağına nasıl çevirebiliriz?
bunun için ümidim ve çabam olmalı aksi taktirde önüme çıkan çözüm formülleri hiçkimse için hayırlı olmayacaktır. ''içimde intihar korkusu var.'' diyor şarkısında ahmet kaya,benim de.
eşcinsel onarım terapisi görmek fikri açıkçası son çarem. belki hayatımda bir şeyler düzelir,güzelleşir ümidimi tümden kaybetmek istemiyorum çünkü hayatımın bu mutsuzlukla devam etmeyeceğini biliyorum,çocuklarımızın bir kaç yıl sonra evdeki mutsuzluk havasından etkilenip mutsuz,başarısız bireyler olmasını istemiyoruz.
mutlu,huzurlu bir çocukluğum olmadı.annem babam vardılar ama yoktular.annemle ya da babamla ilgili hatırladığım bir şefkat,sevgi anım yok maalesef,onları da suçlamak çare değil biliyorum.ama şunu yapmış olabilseydim çocukluğumda:babam benim için aşırı sert bir figür olmasaydı ve ben onunla özdeşim kurabilseydim(bugün bile yanında rahat hissetmiyorum kendimi).annem anneliğini yaşayıp bize yaşatabilseydi(o da babamın dayaklarından çok çekti,gözümüzün önünde feci bir şekilde  döverdi babam annemi.)
belki de bugün sağlıklı,mutlu bir ailem;sağlıklı bir ruh halim,heteroseksüel bir cinsel eğilimim olurdu.
geriye dönüp birşeyleri değiştiremeyeceğimiz bir gerçek.önemli olan bundan sonra ne yapabiliriz.
küçükken anneme bana olan ilgisizliğinden dolayı küstüğümü hatırlarım,küserdim ve hazırladığı yemeği yemezdim.
allah'a da küstüm sanırım,onun varlığını en az çocukluğumdaki kadar hissedebilseydim hayatın ve yaşattığı zorlukların daha tahammül edilebilir olacağına inanıyorum.
ne dersiniz Hüseyin Bey,Allah'la,kendimle,ailemle,hayatla barışabilir miyim?

3358
kabus gördüm biraz önce:yatağımdaydım,yanıyordum.bağırdım deli gibi,sesimi duyan olmadı.halbuki yan odadaydılar neden duymuyorlardı beni.bağırmaktan kelime-i şahadet de getiremiyordum,kesin cehennemliğim.
ruhum iflah olmaz benim,sıkıntılarım geçmeyecek,kendimi bulamayacağım,özüme ulaşamayacağım.

3359
terapiden vazgeçiyorum,msn de ilk defa yazıştığım biri vazgeçirtiyor beni,''tedavi olmayı düşünüyorum.''diyorum. ''ne tedavisi?'' diyor.''eşcinsellik tedavisi'' diyorum.''sen daha burda mısın?''diyor,''ver,ver sonra git tedavi ol.''diyor.''ne yapayım,vermeye devam mı edeyim?'' diyorum,cevap yok''bye'' diyor.kalakalıyorum.adam haklı.
gerçekte ne istediğim belli değil,bir anım bir anımı tutmuyor,yanlışlarım doğrularım birbirine karışmış,yanlışım doğru;doğrum yanlış olabiliyor kısa bir zaman içinde.ne dersiniz bu duruma ;tutarsızlık,kararsızlık,etkilenmelere açık olma,özgüven yoksunluğu...
hoca da öyle dedi,özgüven yoksunusun dedi.bilmediğim birşey değil ki bana bilmediğim birşey söyle hoca.''nihat,sende her şey var bir tek özgüven yok.'' demişti arkadaşın biri.o da haklı.
özüne güvenmek...özüm...ne ki özüm?bir özüm var mı gerçekten?onca yaşananlardan sonra geriye bir öz kaldı mı?
sevgisizlik,ilgisizlikle geçti çocukluğum,geçti diyorum,geride bırakılmış bir çocukluk yok aslında...her daim çocuk kaldım ben.bir türlü büyüyemeyen bir çocuk...herkes bana baksın istiyorum,herkes benle ilgilensin,bakın ne güzel söylüyorum,bakın ne güzel okuyorum,bakın ne güzel oynuyorum...bir yandan da biyolojik olarak büyümüş olmak...sakallarım çıktığında...allah'ım ne büyük ızdırap...hayır hayır büyümek istemiyorum,sakallarım çıkıyor,erkek oluyorum...erkek olacağım demek ki...babam gibi,amcam gibi...onlar gibi olmak istemiyorum ben...ben çocuk kalmak istiyorum.
okulda,evde...avucumun içinde bir cımbız...çenemdeki kılları çekiyorum,sakalımın çıktığı belli olmamalı.cımbızlı güzele çıkıyor adım.
özüme güveneyim,nasıl?ne ki özüm?
özüm:İBNE...
kim güvenir bir ibneye?ibne bile güvenemezken kendine...insanın özü ibneyse yapacak birşeyler var mıdır hala?
aşağılıyorum kendimi,çünkü aşağlandım hep.
ibnelik yapmadım ama. kimseye ihanet etmedim,satmadım kimseyi.yakın zamana kadar elimde avucumda kalan tek şeydi dürüstlüğüm.
artık değilim,yalancıyım.çok inandırıcı yalanlar söyleyebiliyorum,kendim bile inanıyorum söylediğim yalanlara.
yo ya dürüst mürüst değilim,düpedüz yalancıyım işte!!
hayatım yalan benim,maskeyle dolaştım hep.gerçekte kim olduğumu kimse öğrenmesin istedim.üniversite yıllarında, en çok acısını çektiğim şeyle doğal olamamayla,maskeyle yaşamayla ilgili bir şiir yazmıştım:
 
....

3360
15 kardeşiz;5 kız ,10 erkek.ben üçüncüyüm .evin ilk erkek evladı.
anne,baba,kardeşler,dede,nine,hala,amca...hep beraber yaşardık üç katlı evimizde.üç katlı ev pek olmazdı mahallemizde,zenginlik göstergesiydi.dedemin inekleri vardı,bir ahır dolusu...ahırın ortasında bir kuyu...ahırın içinde küçük bir havuz...o havuz...
dedem babasız büyümüş,annesi de ben doğarken ölmüş,kendi çalışkanlığıyla,emeğiyle kazanmış malı mülkü...babamı yanına almış,ilkokuldan sonra okutmamış.ilkokulu bitirdikten sonra da evlendirmiş zaten 13-14 yaşlarında.annem de 12 yaşında.
amcam var,kambur...sırtında büyüyen bir kemik kitlesi...boyu da yeterince uzamamış...al sana arıza ....al sana kompleks...
''kambur'' diye bağırıyorum bir keresinde ,canıma tak etmiş,işkence ediyor bana,penseyle etimi sıkıp çekiyor..annem gözyaşları içinde...karışamıyor kimse ona...dedem üzerine titriyor kamburun,kim karışırsa dedemi karşısında bulur...
her tarafım morluklar içinde,annem babama anlatıyor,babam da bu kadarı fazla diyor,alıp gidiyorum çocuklarımı diyor,kambur o gece mahkum...eve gelemiyor korkudan...dedem sakinleştiriyor babamı,ikna ediyor,kalıyor babam...
kambur her fırsatta dövüyor bizi,beni,benden iki yaş küçük erkek kardeşimi...samanlıkta demir askıyla dövüyor bizi...acımıyor...benle kardeşim feryat figan,salya sümük...kimse yetişmiyor imdadımıza,bir de tehdit ediyor kambur...babanıza söylerseniz daha kötü döverim sizi diye...dövdükten sonra o salya sümük halimizle mahallenin bakkalına götürüyor,gazoz alıyor bize,gofret alıyor....alın yiyin bunları diyor...bir yandan yiyoruz korkudan bir yandan ağlıyoruz....ah kambur ah sen adam olmazsın...
ne çok öfkeli ne çok kızgın ...
nineme ,halama taş fırlatıyor kambur...aleaddin geçiyor o sıra sokakta...aleaddin diyor kambur...aleaddinnnn anamı bacımı gel sikkk ...diye bağırıyor kambur...dedem duyuyor olanları yine de karışmıyor kambura...
kambur silah taşıyor,döner bıçağı taşıyor...herkesle kavga ediyor...döner bıçağıyla saldırıyor arkadaşına,kulağını tümden kesecekmiş nerdeyse....mahallenin eşeği aleti salınca kambur öfkeleniyor....eşeğin aletini iple bağlıyor...valla yaptı bunu...hala anlatılır...
bunun bir davası vardı ortaokulda...kızın arkadaşı var...kambur aşık olmuş kıza...kızın filinta gibi arkadaşı var bakar mı hiç psikopat kambura...yolunu kesiyor çocuğun, dövüyor bunu...okula silahla giderdi daha ne olsun....
lisedeyken bıçakladı birisini...çocuk ölümden döndü...kan parası ödendi o zamanın parasıyla bilmem ne kadar...okuldan atıldı kambur,cezaevine ilk girişi...kaç ay kaldı hatırlamıyorum....
babama baba anneme anne diyemedim...baba abiydi.anne leyla...öyle işte...öyle alıştık....hele büyüklerin yanında çocuklarını alıp sevmek onlarla ilgilenmek çok ayıpmış...onlar da oğlum diyemediler....kızım diyemediler...
dedeme baba nineme anne dedik...dedem severdi bizi...ninem de...onun yanında uyurduk...gece üstümüzü o örterdi...hastaneye dedem götürürdü....üst baş almaya onunla giderdik...
kaç yaşındayım hatırlamıyorum,okula başlamamışım daha...dedem göbeğine oturtmuş beni ,seviyor...çok iyi hatırlıyorum...dedemin kıllı göbeği,göğsü tahrik ediyor beni..sertleşiyor pipim...pijamasını indirip aletine bakmaya çalışıyorum...gülüyor dedem...evdekiler fark ediyor lar pipimin sertleştiğini...herkes şaşırıyor...
dedem ikinci karıyı alıyor nikahına...daha 13 yaşında kızcağız...dedem 45-50 yaşında...ninem öfkeli,kızgın...haca gidiyorlar o sene...bir de dişlerini yaptırıyor ninemin,altından..sarı sarı...sus payı...
annem uyuyor odada,yanına yaklaşıyorum,altım çıplak...memelerini okşuyorum...sürtünüyorum ona...pipim sertleşiyor...annem fark ediyor ...uzaklaştırıyor beni kendinden...utanç içindeyim...
okula başlamamışım daha...mahallenin kızlarıyla oynuyorum...ip atlıyorum...büyük bir istekle bağırıyorum..allahım keşke beni kız yapsaydın..çok hoşuma gidiyor onlarla oynamak..adım kızoğlana çıkıyor...arkamdan bağırıyorlar...kızoğlan...kızoğlan....
okula başladım hala  kızlarla oynuyorum,kızlar etrafımda,çok seviyorlar beni...onlardan biri gibiyim...ip atlıyoruz yine...beşinci sınıfa kadar...beşinci sınıfta birşeyler oluyor...erkeklerle futbol oynamaya başlıyorum...alıyorlar beni aralarına ,yadırgamıyorum...kaleye alıyorlar ilkin...daha sonra diğer mevkilere geçiyorum...
ilkokuldaki ilk öğretmenim...uzun boylu...beyaz tenli...bıyıklı ...çok sert....tahtaya kaldırmış beni 3 ü yazdırmaya çalışıyor..bir türlü yazamıyorum 3 ü...ters yazıyorum...elimden tutuyor doğrusunu yazdırıyor...kendim yazınca yine ters yazıyorum...çok sinirleniyor...favorilerimden tutup kafamı tahtaya vuruyor...ağlıyorum...allahım kurtar beni...
ikinci sınıfta bayan bir öğretmenimiz var...karı oturuyor sürekli...sayfa bilmem kaçı açın yazın diyor...m. öğretmen giriyor sınıfa..müdür yardımcısı...anahtarlık fırlatıyor bizim öğretmene...cilveleşiyorlar...sümüklü,gerizekalı bir oğlu var öğretmenin...sürekli sümüklü ama...acıyorum memoşa ,tiksiniyorum da ondan...öğretmen kız öğrencileri eve gönderiyor  peynirle tandır ekmeği getiriyor kızlar..afiyetle yiyor sınıfta...sürekli ama...
üçüncü sınıftayız...yeni bir erkek öğretmen...uzun boylu...bıyıklı...çok yakışıklı...ilgileniyor bizle...bayan öğretmenin bize birşey vermediğinden bahsediyor...tembel bayanlar ...ne diye öğretmen olurlar ki...oturmaktan başka iş yapmazlar diyorum...
yaz tatilinizi nasıl geçirdiniz konulu bir ödev veriyor öğretmen...yazıyorum sınıfta...bitti yazı..alıp okuyor yüksek sesle...aferin diyor...çok beğeniyor yazıyı...
sınıftakilerde bir kıskançlık havası...
okuyorum sürekli..ne bulsam okuyorum...
sınıf kitaplığımız var...kitaplık kolu başkanı benim..bir defterim var...kitap alanların isimleri var...hangi kitabı aldıkları falan...çok hoşuma gidiyor...görevimi eksiksiz yapıyorum...öğretmen çok seviyor beni....
dördüncü sınıftayız...sobayı yakma görevi bana verilmiş...yakıyorum sobayı ama kapağını elimle kaldırırken yakıyorum elimi...koşa koşa eve gidiyorum...
beşinci sınıf...seviyorum öğretmenimi çok seviyorum....keşke babam olsaydı diyorum...o da çok seviyor beni...çalışkanım...efendiyim...
ilkokul bitiyor...veda partisi...herkes en güzel elbiselerini giymiş...kasetten müzik çalıyor...kolalar... pastalar...
öğretmenmiz veda konuşması yapıyor...nasihat ediyor...meslek sahibi olun diyor...kendi paranızı kazandıktan sonra istediğiniz haltı yiyebilirsiniz  diyor...ama baba parası yemeyin diyor...sizin şu giydiğiniz elbiseleri zengin semtin çocukları giymeye utanır diyor...çok çalışın diyor...kendi paranızı kazanın diyor...
ve parti bitiyor ...herkes ağlamaklı...ben hıçkıra hıçkıra ağlıyorum...okul bitiyor...arkadaşlarımdan,çok sevdiğim öğretmenimden ayrılıyorum..duvarlara tutunuyorum ...kollarımdan tutuyor suzan ...ne olur halil ağlama diyor...o da ağlıyor...
eve geliyorum...odaya kapanıyorum...radyoda coşkun sabah çalıyor...anılar...anılar şimdi gözümde canlandılar...ağlıyorum...ağlıyorum...ağlıyorum....
ortaokulda ilk dönemin sonu...teşekkür almışım...tebrik ediyor öğretmen... uzak ailesinde ilk defa biri teşekkür alıyor...gururlanıyorum...koşa koşa eve gidiyorum...babama gösteriyorum...seviniyor...dışarı çıkıp geliyor bir süre sonra...komşunun oğlu vedat takdir almış ,ben de seni bişey sandım diyor....sevincim kursağımda kalıyor...
ne anlatıyorum ben...yazmak gelmiyor içimden hocam kusura bakmayın...bu kadar...lise,üniversite yıllarını da seansta anlatırım..
 

Sayfa: 1 ... 222 223 [224] 225 226 ... 273