Eşcinsellik > Eşcinsel Terapi ile ilgili tepkiler

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİYİM EŞCİNSEL OLARAK YAŞAMAK İSTEMİYORUM

(1/3) > >>

psikolog:
Hocam iyi günler.Ben 21 yaşındayım ve homoseksüel duygularım var olgun erkeklere ilgi duyuyorum bu durum ruhuma büyük derecede acı veriyor.Ben kendimi değiştirebileceğim kadar değiştirmek istiyorum ve bunun için her şeyi yapmaya hazırım.ama psikologa ya da psikiyatre gitmeye asırı derecede utanıyorum şu an bu satırları uazarken bile utanç duyuyorum.bu durumu john nicolasinin 'erkek homoseksüeller için onarım terapisi' kitabını okuyarak ya da başka yolla(kendim)yenmem mümkün mü?bu sorularıma cevap verirseniz gerçekten çok büyük bir iyilik yapmış olcaksınız hocam.bu durumu hiç kimseye anlatamıyorum hocam.iyi günler




psikolog:
Richard Sennett'e göre, kişinin ruhunu, eşine tüm çıplaklığıyla gösterilmesi, eşin omuzlarına çok büyük bir yük bindirir. Eşten, hoşlanmak zorunda olmadığı şeyleri onaylaması istenir. Bir de üstüne, tepkisinde "samimi" ve "dürüst" olması istenir. Sennett, kalıcı hiçbir ilişkinin özellikle de kalıcı bir aşk ilişkisinin, karşılıklı mahremiyetin oynak zeminine oturtulamayacağını vurgular. Bunun ardından çok şeyler olabilir: Eşler, birbirlerinden karşılayamayacakları ( ya da maliyetini düşünerek, karşılamak istemeyecekleri ) şeyler isterler; acı çekerler, eziyete uğradıklarını düşünürler ve sonuçta hüsrana uğrarlar; genelde de, ilişkiyi yarı yolda keser ve daha fazla çaba göstermezler. Eşlerden biri ilişkiyi bitirir ve kendini doğrulamayı başka yerlerde arar.

Tekrar edelim:  Aşk ilişkisindeki eşlerin aradığı birlikteliğin yıkıcılığı, öncelikle, karşılıklılığın  sonucudur. Kişi, düşmanlığa tahammül edebilmek ve hakiki karşılıklılığı aramaya devam etmek için, geri çekilme ve tersine dönme olasılıklarıyla yüzleşebilme cesaretine muhtaçtır. Ayrıca eşinin eksiklikleriyle yaşamayı da öğrenmesi gerekir.


İşte, psikanalitik seansların, psikolojik danışmanlığın, grup terapisinin, evlilik danışmanlığının vs., şaşırtıcı başarısı ve popülerliliğinin sırrı burada yatıyor. Bütün bu ve benzeri durumlarda, günah çıkarma, bağışlanma ve "içini dökme", en mahrem duyguları başka bir insana aktarma ve sonuçta da kişinin kimliğinin  o hep beklenen onaylanmaya kavuşması karşılığında kişinin ayni bir bedel ödemesi gerekmez; sadece para ödemesi yeter.  (Ayni bedel “para olarak değil de mal veya hizmet olarak verilen” bedel anlamına gelmektedir.)   Yani kişi, karşılığında hiçbir sorumluluğa girmeden bir hizmet alır ( sonuçta para dediğiniz nedir ki: Para, alışverişi bitirme, hesabı tamamen kapatma, dolayısıyla da gelecekteki bütün sorumluluklardan  kurtulma aracıdır. ) Parasal ödeme, hasta ya da müşterinin, analistle ilişkisini, gayri şahsileştirir ve böylelikle de  suçlu bir vicdan tehlikesini savuşturur: Hastanın kendine ait kaygısını ve eşi için kaygı duymaması karşılığında bencillik lekesinden kurtarır. Hasta, duygusal olarak maliyetli ve külfetli karşılıklılık sorumluluğunun rehinliğinden, deyim yerindeyse "rüşvetle sıyrılır." Yani sanki sevmeden sevilir. Kişi, kendisiyle ilgilenmiş, duygularını paylaşmış olur; hem de paylaşma sorumluluğunu sadece işinin parçası olarak üstlenen bir kişiye karşı bir sorumluluk duymadan. Hasta, tamamen parasal bir işlemle, bir sevilme yanılsaması satın alır. ( Şunu hatırlatmak gerekir: Bu tek taraflı aşk, tek yüzü olan bir madalyon kadar "eşyanın tabiatına aykırı" olduğu ya da daha doğrusu, toplumsal kabul gören aşk modeline tamamen ters düştüğü için, hastaların yanılsamaları psikanalitik uygulamaların başına bela olur: Hastalar, analistin "imiş gibi" davranışlarını "gerçek aşkın"ın ifadesi olarak algılama ve sözleşmenin tamamenn ticari, gayri şahsi ve asimetrik koşullarını aşan tepkiler verme eğiliminde olurlar. Bu hislerin psikolojik olarak başka birine yönelmesi fenomeni, psikanalizin, aşkın işlevini icra eden ücretli bir yedek olduğunu dolaylı olarak kanıtlar, eğer bir kanıta gereksinim varsa. )

https://www.ayrintiyayinlari.com.tr/kitap/modernlik-ve-muphemlik/419

psikolog:
Toplam 3kere mastürbasyon yaptım fantezilerimde pasiftim ilkinde eskisi kadar hosuma gitmedi ikincisinin yarısında pasif sonra aktif oldum.Son yaptığımdada biraz zorladım kendimi aktifliğe ama pek hosuma gitmedi.Kekemelik çalışmalarınada başlamadım henüz

Kadın hayal ederken zorladıgım kadar zorlamadım kendimi en azından kendimde istedim az da olsa.Kendimi zorlamak istemiyorum çok fazla zorladıkça işler dahada sarpa sarıyo.Değerlendirecek olursam kücükte olsa bi gelişme var

psikolog:
OBSESİF KOMPULSİF KİŞİLİK: ANNEM BABAM DOKTOR OLMAMI İSTEDİ

Obsesif kompulsif kişilik bozukluğuna sahip olduğumu öğrendiğim zaman üzerinde çok durmadım.. Çünkü bugüne kadar kişiliğim beni hep başarıya götürdü; hedefimi yani Tıp fakültesini kazanmamı sağlamıştı. Ama artık yollar tıkanmıştı. Özellikle bana arkadaş ilişkilerime ve sağlığıma zarar vermeye baslamıştı. Çünkü yanlış bir şey yapmaktan çok korkuyordum, o yüzden bir şey yapacaksam mükemmel olması için sadece yapacağım işe odaklanıyordum . Her zaman daha fazla mükemmele ulaşmak istiyordum. Bunlar bende aşırı stres, kaygı oluşturuyordu. İste bu durum bende anksiyeteye neden olmaya başladığında bir sorun olduğunu fark ettim ve Hüseyin Hocama gitmeye karar verdim.
Her terapide kişiliğimle, hayatımla, ilişkilerimle ilgili hatalarımı görmeye başlamıştım. Aslında böyle biri olmak istemiyordum. O yüzden terapilere düzenli devam etmeye çalıştım.

http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=1582.0

psikolog:
TIP FAKÜLTESİ DEĞİL FELSEFE Mİ OKUSAM: CİNSEL KİMLİĞİMİ KAYBETTİM HÜKÜMSÜZDÜR

Sonuçta gelip trakya üniversitesi tıp fakültesine girdim.Liseye girdiğimde ne hissettiysem yine aynılarını hissetmeye başladım.Sürekli istanbula gidip duruyordum hep ağlıyordum,babam ve annem de imalı bir şekilde istemiyorsan bırak gibi laflar ediyorlardı ama hiçbir zaman o yönde gerçek bir cesaretlendirme gelmedi eğer ufak bir cesaretlendirme görseydim emin olun anında bırakırdım bu iğrenç bölümü ama onlar da diğer aileler gibi tıp fetişistiydi.Aslında asıl karar sahibi hep babamdı hiçbir zaman kendi kararlarımı vermeme izin vermediler hiç yanlış yapmama izin vermediler.18 yaşıma gelip güya erişkin oldum ama hala her anlamda küçük bir bebek gibi davranılıyordum ve varoluş sancısı içinde kıvranıyordum:depresyondan depresyona....


http://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=1738.0

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git