Son İletiler

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 10
21
Şimdi düşünüyorum İklim hanım bu olay yaşandıktan sonra hala babam beni oraya niye zorla niye gönderiyor? 
Keşke düşünceyle açıklayabileceğimiz bir durum olsa bu Samet…
İşte en son yaz kampında Cemşit yine hepimize eziyet etmiş, gece olmuş yorgunluktan ölüyoruz, ateş yakmışız kıçımız daha yeni yer görmüş ama Cemşit yorgun değil tabi bomba gibi, tüm gün gölgelikte denizde keyifteydi. Sohbet anlatıyor hala bize, yamulmuşuz hepimizi güneş çarpmış, açlık bir yandan, karnımız düzgün doymuyor, enerjimiz sıfırın altında.
İşte ilk defa orada o gece bana iyi davrandı. İlk orada hissettim. Zaten Cemşitle asıl hikâyemizde böyle başladı. Herkese beni anlattı o gece. Fotoğrafçılık hobim vardı anlatmıştım kafeye gittiğimizde. Cemşit o gece fotoğrafçılığın çok iyi bir hobi olduğunu, geliştirilmesinin faydalı olacağını anlatıyordu. Sanatsal ve pahalı bir hobi diyor benim üstümden anlatıyordu detayları. Bir anda bana ilgisi arttı herkese beni övüyordu. Hatta sonra oda fotoğrafçılığa merak sardı, benim fotoğraf bloğum vardı o da benim bloğum diye oraya fotoğraf yollamaya yorum yazmaya başladı. 
Aslında baya baya bana yürüyormuş ben tabi hiç fark etmedim o dönem bunu, şimdi şimdi anlamlandırıyorum.
Neyse Cemşit beni gezdire gezdire ben biraz insan içine çıkan konuşan biri oldum.
Okuldan geliyordum haftada üç kere gelip evden alıyordu beni, park bahçe kafe sahiller geziyorduk sohbet ediyorduk her konuda. Sevgiden bahsediyordu hep, sevgi insanları iyileştirir diyordu, bana sevgi gösteriyordu, ben de sosyal anlamda onun sayesinde açılmış biraz da olsa rahatlamıştım.
Sonraları topluluklarda on beş kişi oturuyoruz hadislerden örnekler dinliyoruz, Cemşit konuyu bana getirir iyi huylarımı anlatıp överdi, diğer çocuklara örnek olsun diye ve bu benim çok hoşuma giderdi. Çünkü evde hiçbir zaman yaşamadım, o güne kadar bunu kimse yapmadı bana. Öyle güzel sözler söylenmedi.
32 yaşında bir adam sıkça gezdiriyor çocuklarını, bu tuhaf değil mi? Ailen biliyor muydu? Bir, iki, üç tamam ama 15 olduğunda demediler mi kurs dışında bu adam niye özellikle ilgileniyor çocuğumuzla, gezmelere götürüyor? Akşam eve gelince günün nasıl geçti nerelere gittiniz neler konuştunuz sordular mı sana?
Biliyorlardı onunla dışarı çıktığımı ama hiç engel olmadılar ki. Hiç garipsemediler, sorgulamadılar. O hayatıma girmeseydi halim nasıl olurdu bilmiyorum. Odasından çıkmayan orada unutulmuş, pc oyunu oynayan bir insan olarak kalırdım herhalde.
Terapilerde anlaşıldı Cemşit sorunlu biriymiş, hatta gizli eşcinsel ya da küçük çaplı tacizci dediğimiz adamlardan bile olabilir, çünkü niye 32 yaşındaki bir adam 17 yaşındaki erkek çocuğuyla bu kadar ilgilenir arkadaş olur ki?
Onun bana kurduğu sevgi cümleleri benim o güne kadar hayatımda duymadığım sevgi sözcükleriydi, şiir gibiydi konuşmaları. Genelde erkekler erkeklere bunları söylemezmiş, terapi de öğrendim bunu.
Cemşit ten sonrada ben hala yıllar geçti gerçekten o söylemleri başka bir erkekten duymadım.
Ama hızımı kesiyorsun İklim hanım sorularınla daha bombayı patlatmadım. Patlat Samet içim şişti dahası ne olaki bu gidişhatın diyerek gerçekten merak içinde ağzına bakar oldum Sametin. Bu arada Samet bu konuşmaların neredeyse tamamını hala yüzündeki o koca gülümsemeyle yapıyor dememe gerek yok diye düşünüyorum.
Bir akşam işten eve geldi babam ama daha kapıdan girerken belliydi babam başkaydı. Tedirgin gergin o güne kadar yüzünde hiç görmediğim bir ifade var. Yemek bile yemeden beni dışarı çıkardı baş başa yürüyüp konuşalım diye. Bu bizim baba oğul tarihimizde bir ilkti. Babam benle baş başa bir şey yapmak istemişti burada dikkatinizi başbaşaya değil bir şey yapmak kısmına veriniz lütfen. Yürüyüş. Devrim niteliğinde.
Ve kahkahalar yükselir
Sahne Sametin
Yavaş sesle konuşuyor tane tane huşu içinde şimdilerin deyimiyle bilale anlatır gibi, bana kadın erkek ilişkisini anlatıyor aklınca; erkekler kadınlara meyleder, erkekler kadınlardan çok haz alır diyor.
Anlatmıyor gerçekten her detayıyla taklidini yapıyor babasının.
Kadınlar bize Allah’ın hediyesidir. Erkekliğimiz, babalığımız için yaratmıştır rabbim kadını, adem soyunun üremesi bizim vazifemizdir, kadın güzeldir estetiktir iç gıcıklayıcıdır falan filan feşmekan anlatıyor,  tutamadım kendimi ya baba bunları bana ergenlikte anlatman gerekmiyor muydu diye kestim sözünü.
Çok duygusaldı o an bana sarılıp ağlamaya başladı. Hiç unutmuyorum aklıma ilk gelen şey herhalde öleceğim ben diye korktum, telaşlandım. Baba ne oldu ne var niye ağlıyorsun? Cevap yok o yine bana sımsıkı sarılıyor ağlıyor. Bu yarım saate yakın sürdü nasıl çaresiz nasıl merak içindeyim anlatamam paniğimi size aklımdan neler geçmedi ki o sürede.
Ölücem heyecandan Samet çıkar ağzından baklayı artık!
Aklımdan tek geçmeyen cevabı verdi babam, şeytanın aklına gelmez ama Cemşitin aklına gelmişti. Babamda şeytanın avukatıydı o an.
Oğlum bugün bana biri seninle ilgili bir şeyler söyledi. Sen erkeklere karşı bir şey mi hissediyorsun? Diye soruverdi babam gayet sakin ve kısık sesle aman maazallah biri duyar, şeytan doldurur hesabı.
Babama ne diyeceğimi bilmiyorum çünkü cemşitle aramda sadece sevgi bağı var dostluk var asla cinsellik yok aklımda. 17 yaşındayım bilmiyorum henüz eşcinsellik falan, duygusal bir şey bile yok aramızda sadece benimle ilgilenen biri vardı, sadece onunlayken mutluydum değerli hissediyordum, tek arkadaşımda oydu zaten. Babama dedim ya yok öyle bir şey,  çünkü gerçekten yoktu.
Ne cemşite ne başka birine cinsel bir his duymadım, aklıma öyle şeyler gelmiyordu o zamanlar sadece sevgi duyuyordum. Babama ne şekil anlatmış neye dayanarak bunu söylemiş gerçekten kestiremedim.
Ne kadar yok öyle bir şey deyip babamın söylediklerini anlamaya çalışsam da bana inanmadı. O gece evde çok kötü şeyler yaşadım. Erkek olduğuma bile inanmıyorlardı artık. Aç göster kanıtla dediler, çok kötüydü, bize ispat et diye tepemde dikildiler. Resmen ailem tarafından ihanete uğradım, o gece bana inanmadılar. O adama inandılar. Defalarca göster, kanıtla erkek olduğunu bize, aç çıkar kaldır göster dedi annem, başıma dikildiler saatlerce.  Korkunç bir geceydi. Psikolejik işkence bu değilse neydi?
Samet ilk defa gülmüyordu! Saatlerdir çakmak çakmak yanan, ışık saçan neşeli balköpüğü gözleri fal taşı gibi açılmış kararmıştı, yine çok sahiciydi, yine anlatmıyor tüm bedeniyle yaşıyordu ve o geceki dehşet hala canlıydı. Biliyordum o gülmelerin bir yerde yüzünde donacağını ama neresiydi diye beklediğim için garip bir hüzün kapladı içimi her zamanki gibi profösyönel kimliğim yine beni terketti konuya devam edemeyeceğimi saklama gereği duymadan başladım ya bir şey de ısmarlamıyorsun ne içsek diyerek saçmalamaya gözlerimi kaçırmaya ama yer mi Samet bunu. Yutkunması geçti içecek neymiş sana yemek ısmarlayacağım aşağısı kurtarmaz, daha fazlasını hak ediyorsun şuan ama imkânımız sınırlı diyerek menü istedi garsondan. Yaşadığım duble hüzün ona geçmişti ve ödüllendirmek istedi beni kendince çünkü değişen bir şey yok Samet hala kendisine inanan ve samimi duygu gösterene aç ve bunun ne kadar kıymetli olduğunu en iyi bilenlerden.
Benle duygusal bağ kurunca oda kaptırmış demek ki kendini, topu bana atarak rahatladı. Babama şikâyet ederek kendi vicdanını ya da toplum baskısını susturdu içinde. Belki önlem aldı, bir şey oldu demek ki durduk yerde niye yapsın. Sen niye çocuğun yaşında biriyle geziyorsun diye soran oldu ona belki de, ne biliyim hasta herif.
Burası çok önemli bakın babam; ‘’ben değilim o eşcinsel demiş. Sanki onu suçlayan oldu da oda günah çıkarıyor tövbe ediyor. Benim saf süzme babam nasıl anlasın bu büyük detayı bu söylemdeki gizli özneyi. Benim babam da Cemşit de zerre Allah sevgisi bilmeyen, sadece tapınan boş beleş insanlardı. Allah sevgisi değil korku ve para sevgisi ile doluydular.
Güzelim lise yıllarım bu boş beleş adamların içinde geçti, asosyalliğim bir tek derslerimde işe yaradı. Yani okulda teneffüste bile ders çalışıyorum. Cemşit hariç dışarı çıkmadığım için zamandan bol bir şeyim yoktu. Evdeyim ve hep ders çalışıyorum, zaten aşırı baskı var babamdan, bilgisayarıma bile el koymuşlardı sınav bitene kadar. Bu ev denen cendereden tek kurtuluşum sınavı kazanmaktı.
Çok çalıştım zaten mühendis olmayı kafama daha ilkokulda koymuştum. Ve tabiki tata taaaa taaaa kazandım.
Neşesi iyice yerine gelmişti Sametin, açıldıkça açıldı, muhabbeti o kadar iyiydi ki arada konumuzla alakasız bir sürü şey anlatıyor ama bırakın rahatsız olmayı çok hoşlanıyor çok eğleniyordum. Hiç bu kadar dört mevsimi yaşadığım bir görüşmem olmamıştı. Genelde kış,  boran bilemedin sonbahar gibi geçti bu kitaba katkı sunanlarla görüşmelerim.
22
Blog yazılarından  faydalan uzun ve genıs yazanlardan samet
Buluşmam yuzyuze olduğu ıcın cok heyecanlıydım…devamını yaz
Ben böyle büyük gülen bir yüz görmedim, tüm yüzüyle mimikleriyle gülermi insan, hem de onca sıkıntıya rağmen bu kadar güçlü gülebiliyorsa hayranlık uyandırmaz mı?
Enerjisi çok yüksek, konuşurken de gülümsüyor onun yüzü. Her şekilde gülümser bir ifade var yani en olumsuz konuyu anlatırken bile bir tebessüm. Komik şakacı küfürbaz tam benlik bir o kadar da nazik düşünceli, centilmenlik paçalarından akıyor ciddi olmakta zorlanacağım hatta nasıl gireceğiz biz şimdi sıkıcı konulara diye bir endişe duymadım değil.
25 yaşında tanışma faslımızda ilk kurduğu cümleden anlayacağınız gibi çokta dürüst, maskesiz bir genç Samet.
Ben de sizi biraz googladım. Renkli, baya çok sesli bir hayatınız var, kendime yakın gördüm sizi İklim hanım ben normal yavan insan sevmem çetrefilli yollardan geçenler dikkatimi çeker o yüzden hayat hikâyenizi sevdim diyerek başladı söze Samet. Devamı daha güzeldi.
İnsanları birilerinden ya da dolaylı değil bizzat kendim tanımak isterim. Bilirim; hiç göründüğü, yazıldığı gibi, kendilerini anlattıkları gibi değildirler.
Saatlerce normal sohbet edebilirim bu çocukla ama çene kaslarım öyle demiyor, bu kadar gülüp siyaseti yazım dünyasını ünlüleri kısaca memleket meselelerini ve trendtopic  elden geçirdikten sonra asıl konuya girmeye kıyamadığım bir noktadayım. Bu yüzündeki sihir yaşam sevinci neşe yerini hüzne bırakacak illaki ve bu hiç hoşuma gitmese de soruyorum Samet senin farkındalık hikâyen kaç yaşında başlıyor?
Ben 13 yaşımda bir kıza âşık oldum. Aklımda bırakın eşcinselliği cinsellik diye bir farkındalığım yoktu. Uzatmaya gerek yok erişkin dünyasında aşk acısı neydiyse ben o yaşta bunu yaşamışım. Net bilgi.
Çok çocuktum belki ama çok acı çektim o aşkta. Sonrasında yine aynı şuursuzlukla yaşadım. Sıfır cinsellik. 16 yaşına kadar hala kızlardan hoşlanıyor yine âşık olmak istiyordum.
O sene bir gün minibüsteydim ve kaslı çok hoş bir genç adam bindi parfüm kokuyordu herkesi kendine baktırdı ama benim gibi bakmaktan kendini alıkoyamayan başka biri yoktu. Epey bir süzdüm, dakikalarca ne kadar yakışıklı olduğunu düşündüm, çok ilgimi çekti. Sonra Allah Allah niye böyle hissettim demeye başladım.
Erkeklerin vücutları kaslı güçlü yakışıklı olmaları çok fazla dikkatimi çekmeye başlamıştı, yaş oldu 17 ve artık iyice bir değişiklik olduğunu hissettim kendimde. 
Geçer diyerek görmezden geldim kendimi. Ben bunu hep saman altına ittim hatta eşcinsellik nedir bilmeyen dünyadan bir haber içine kapanık odasından çıkmayan bir çocuktum zaten. Gerçekten arkadaşım bile yoktu yalnız biriydim sosyafobisi yüksek biriydim bunu terapide tanımladık bu şekilde.
Bakkala gönderildiğimde kalbim hızlı atardı, kekelerdim, kızarırdım, kâbus gibiydi bakkala gitmek, bir eziyetti resmen.
Düşünüyordum düşünüyordum ben niye böyleyim bulamıyordum.
Aileni anlatır mısın biraz?
Benim annem gerçek bir deli, aşırı sinir hastası, eşyaları fırlatır bıçak bile fırlattı bir defasında bana. Çocukken sıcak ütüyü basmaya çalıştı bir keresinde elime.  Çok basit konuda mesela Samet şu kovayı al şuradan derdi, şuan alamam işim var derdim. Delirirdi başlardı tehdit etmeye, alır bıçağı eline kendini öldürmekle tehdit eder bizi hep. Ayılır bayılır. Babam doktora götürdü ilaç kullandı sonra bıraktı ilaçları çünkü kendini hiç hasta olarak kabul etmiyor sadece ‘’biraz sinirli bir mizacım var idare edin’’ diyor. Ama ilaçları bıraktıktan sonrasında kendini camdan aşağıya atıyordu babam onu zor engelledi.
Ayılır bayılır
‘’Kendini camdan aşağıya atıyordu babam onu zor engelledi’’ dediğinde güldü Samet istemsizce ama çok doğalmış gibi, sahiden komikti bu onun için. Bir an garipsedim ne yalan söyliyim. Hadi hayırlısı dedim içimden, gülmek devrimci bir eylemdirin vücut bulmuş halimiydi Samet yoksa sinirleri laçka olmuş bir gencin isyanını gülerek dışa vurma alışkanlığımı. Kabullenmesi zor gelen gerçeklere karşı kendini koruma mekanizmasımıydı bu gülümseyen koca yüzün altındaki sır. Anlayacağız. Samet devam etti anlatmaya:
Annem 18 yaşında evlenmiş 20 yaşında beni doğurmuş aşırı dindar hatta yobaz denilenlerden, dar görüşlü biri. Babamda öyle cemaat kökeni olan, şeriat isteğiyle yanan, sürekli dernekler kuran biri. Bağımsız kendi cemaatlerini kurup kahveye gider gibi oraya giden biri.
Küçükken babam beni zorla o sohbetlere götürürdü hiç sevmezdim ama zorla götürürdü. Şimdi son iki yıldır oda gitmiyor, zaten ben de atıldım oradan. Küçük kardeşim var onu hafız ettiler zorla. Ben mühendis olmak istediğim için kovdurdum kendimi cemaatten ve kurstan ama kolay olmadı anlatırım daha sonra.
‘’Kovdurdum kendimi’’ bunu söylerken de resmen ağız dolusu güldü.  Sen çok yaşa Samet. Kötü olumsuz kelimenin eşlikçisi bir koca gülümseme. Beni de yoldan çıkarır mı dersiniz? Hüzünlenecek diye konuya giremediğim anlar geldi aklıma.
İlaçla tedavi edilmesi gerekiyordu annemin hatta doktor o kullanmıyor diye bize yemeklerine koyun ilacı dedi. Bir dönem çaktırmadan yemeğine koyduk. Anladı bir süre sonra, başladı tepinmeye ben ilaç kullanmam diye kendini duvardan duvara vurdu. İnanın şaka yapmıyorum, kendini duvarlara hızlıca vurdu ve içmeyeceğim zorla nasıl verirsiniz, nasıl yemeğime koyarsınız hepinizi öldüreceğim, kendimi de öldüreceğim dedi. Tüm komşular duydu bu sözleri apartman ayağa kalktı.
Hep mi böyleydi annen?
Aslında annem anaç biridir, aramız ergenliğe girene kadar iyiydi aslında, annem evdeki herkes onun kararlarına itaat etsin istiyor ben ergenliğe girene kadar sessiz yapımdan da dolayı ona itaat etmişim, ettim evet ama sonra ilk bir iki tartışmada annemle aramız feci bozuldu. Yani annem 17 onsekiz yaşına gelmişim hala sorgusuz itaat bekliyordu ve sorgulayan beynim artık biat etmeyi reddediyordu, işte sonrasında aramız çok bozuldu.
Kendini değersiz hissediyor kompleksleri var, sürekli başkalarıyla kendini kıyaslıyor. Sürekli ‘’ben nasıl kadınım, nasıl anneyim ki size söz geçiremiyorum’’ demeye başlamıştı o dönem.  Ben de döversen döv der ve dediğini yapmazdım, çünkü dediğini yapmak demek çoğu kez saçmalamak demekti artık.
Neydi o saçma gelen, örnek verir misin?
Mesela bir gün kek yapıyordum, un koyma diyor, ben de koyacağım diyorum, başlıyor evi birbirine katmaya, avazı çıktığınca bağırmaya. Yanı aslında inanın çok büyük şeyler değil hep böyle ufacık konularda kavga çıkıyor.  Bıçağı aldı eline saplayacağım bıçağı kalbime diyor. Ufacık meselelerde bile biz aynı noktaya geliyoruz, yüzlerce kere aldı o bıçağı eline başladı tehtitlere. En sonunda bir gün ben de bıktım ve dedim ki; sapla ya sapla bıçağı ya tamam yeter. Uzatmayayım sonuca odaklanın; akşam babam eve geldi diyor ki babama; ‘’Samet beni öldürmeye kalktı. Ben kendime bıçak saplayacaktım sapla dedi, onun yüzünden ölebilirdim bugün’’
Bu defa daha büyük bir kahkaha geliyor yine. Tahmin etmişsinizdir.
Babamda yapacak bir şey yok karısını satamadığı için beni satıyor orada. Babam yılmış zaten çoğunlukla susuyor, gazını alıyor annemin,  çünkü oda itiraz ettiğinde hep acilde bitti gecelerimiz.
Gürlemiyor babam susuyor her zaman öyleydi, pasif, sessiz ama annem şefkatsiz kaba saba şiddet yanlısı.
Ben kek yapmana takıldım istisnamaydı yoksa hep girer miydin mutfağa?
Çok iyiyimdir mutfakta hem de çok küçük yaştan beri. Annem sürekli arkadaşlarıyla sohbetlere giderdi, her gün her gün ya çorba ya makarna olurdu ve haftanın bir iki günüde hiç yemek olmazdı evde. Öğlen okuldan geldiğimde. Ben de bir sure sonra sıkıldım aynı şeyleri yemekten, zaten dışarıda çıkmıyorum evdeyim tüm gün, bari kendimi doyurayım dedim. Ufak ufak yemekler yaptım kendime, yapacak başka bir şey de yoktu, keyif aldım yemek yapmaktan. Evdekiler de yiyordu akşamları beğeniyorlardı, en önemlisi takdir almak hoşuma gidiyordu. Zamanla benimde güzel yemekler yapıp yemek çok hoşuma gitti. Anneme kalsa bir çeşit yiyorduk oda hep kolay ve aynı tür yemekler. O yüzden aşçılığa gitmek istedim sonrasında ama babam izin vermedi.
Annen evde olmuyormuş ne güzel işte tüm gün sokakta oyna fırsatı var sen niye hep evdesin?
Çocukken benim kanım pıhtılaşmıyordu yurt dışından bir ilaç getirtiliyordu çok pahalı, o yüzden beden dersinde girmezdim, futbol oynayamazdım arkadaşlarımla. Okulda hiç spor yapamadım, dışarı çıkıp misket oynamadım, ailemde izin vermezdi. Öğretmenimde vermezdi çünkü tembihliydi.  Bu yüzden erkek çocukları benle oynamazlardı vebalıymışım gibi uzaylıymışım gibi uzak dururlardı akranlarım. Sosyofobimin tohumları o zamandan atılmış.
Baya verimli bir toprağım, o kadar büyüdü ki beni yuttu sosyalfobim, asosyal içe kapanık odasından çıkmayan sürekli bilgisayar oyunu oynayan sürekli güzel yemekler yapıp yiyen tombul özgüvensiz biri oldum çıktım.
Ortaokula başladım hala tek bir arkadaşım yok. Orta iki de artık dini eğitimleri daha detaylı almak için babamın zorbalığıyla okul dışında ve tatillerde babamın üyesi olduğu dini derneğe başladım.
Cemşit ve işte hazır olun iklim hanım şimdi sahnelere büyük yaratıcı büyük oyuncu Cemşit geliyor? Kahkahalarla gülüyor Samet bunları söylerken.  Hazır mısınız Cemşitciğimle tanışmaya?
Beni neyin beklediğini bilmiyorum ama çok hazırım dedim gerçekten coşkusu beni heyecanlandırdı. Yolla gelsin samet dediğimde ikimizde kahkahayı basmıştık. Laçkalaşmaktan korkuyorum. Ne de olsa renkliydi Samet ve bir o kadar da muzip.
Babamın üyesi olduğu derneğin kuran kursunda hocaydı. Bizi yazın kamplara götürürdü. Aktivitelere pikniklere götürürdü ama bize resmen eziyet ederdi. Mesela sıcacık havada bizi 2 saat koştururdu, sonra kızgın kumlarda susuz bizi yürütürdü. Su isterdik vermezdi. O karşımızda denize girerdi bizi sokmaz yat kalk sürün yaptırırdı. Her yanımız yara bere pislik aç susuz yürürdük. Takla attırır hoplattırır 5 saatlik dağ yürüyüşlerine götürürdü, biz hayatta kalmaya çalışırdık. Daha 12 on üç yaşındayız, hepimiz çocuğuz canımız çıkardı o dağlarda, yürüyüşlerde. Sonra sonra anladık tabi mücahit yetiştirme havasındalardı. Böyle eğitimler gördük, yat kalk yürü su yok, dayak var. Akşamda onca yorgunluk açlığın üzerine sadece hazır bardak çorba içiriyorlardı.
Samet bu son birkaç satırı anlatırken nasıl eğlendiğini, dalga geçtiğini, nasıl komik nasıl gülerek tüm mimikleri tüm beden haliyle anlattığını söylememe gerek yok sanırım. Yine de geliyordu gelmekte olan demekten alıkoyamadım kendimi, çünkü buna benzer o kadar çok hikâye dinledim ki son aylarda, artık sonunun gülümsetmeyeceğini biliyorum.
Cemşit benimle ilgilenirdi, kısa sürede çözmüş olmalı asosyalim, içe kapanığım diye beni ilk defa bir kafeye o götürdü. Ben daha önce hiç kafeye gitmemiştim. Yürüyüşe çıkalım derdi, parka giderdik ve günlük hayattan sohbet ederdik çok ama çok hoşuma giderdi bana sorular sorması sohbet etmemiz. Bu benim için büyük bir şeydi. Kurstan çıkardık gezerdik.
Çok acayip iyi Arapçası olan bir kuran öğretmeni de vardı çocukları evine götürüyordu, sonra çocuğa tecavüz etmiş. Dernekten döverek attılar, tüm mahalle bunu konuştu aylarca. O adam bana da diyordu ki Samet sırtımı kaşısana. Kaşımazdım. Babama başka türlü yani ders tecvit üzerinden şikâyet ederdi beni, dayak yerdim, çok dayak yedim sayesinde. Belasını bulduğuna en çok ben sevinmiştim. Dayak yemiş olması ayrı bir mutluluktu.
Ben yine yıkımlardan yıkım beğendim kendime. Siz de heyecanlanmayın hepsi bu kadar. Dağılın konunun bu kısmında başka bir son beklemeyin. Kabullenemedim gitti bu gerçeği. Bu coğrafya da yüzlercesinde olduğu gibi yine şikâyet edilmeyen, adli vakaya dönüşmeyen, sadece dövülerek kovularak cezalandırılan bir tecavüz olayı daha. Çoğunda emin olun dayak dahi yemeden sadece kovuluyorlar.
23
26-27.seans (08-15 şubat 2024)

HK'nın artık büyük oranda iyileşmiş kabul ettiği, kendisinde şeytanın bacağının kırıldığını söylediği eski bir danışanı terapime katıldı. İlk terapilere geldiğinde özgüven eksikliği, eziklik konularında benimle benzer düzeydeymiş. Terapilerle epey mesafe katetmişler. Ondan değerli tavsiyeler aldım:
'' Herkese farklı şeyler söylensede temelde hep aynı meseleler konuşuluyor. Pasif fantezi kurma, kendini başka erkeklerle mukayese etme, kendi değerini düşürme... Eğer eşcinsel fantezi kurma eşiğine geldiysen de şunu düşün:Ben şimdi nerede değerimi düşürdüm? Nerde hata yaptım? Nerde kendimi strese soktum? Evet bu hissi kabulleneceğiz, bu his bizim gerçeğimiz.Reddetmek yerine arka planını iyi analiz edip , ona göre gardımızı almamız lazım. Ben bir yerde değerimi düşürmüşüm, anne-babam bana şu şekil davranmış ben de böyle yapmışım o yüzden şu an hemcinsime çekim hissediyorum gibi. Tabi bu düşünce yapısına geçmek benim için kolay olmadı. Kimse için kolay değil ama yapılamayacak birşey de değil. Daha sonrasında bu hissi hissetsen bile takmıyorsun, stresini yenmiş tuzağa düşmememiş oluyorsun''. dedi. Hk'da ikinci seçeneği ek olarak söyledi: ''Bu his geldiğinde erotik fantezi kurmak yerine duygusal fantezi kurulabilir. Keşke böyle bir arkadaşım olsa falan gibi.''

Sonrasında hayatımda sosyallik olması gerektiğinden, ev-iş ikilisine hapsolmamam gerektiğinden bahsettik.
Mezun olduğumdan beri yaklaşık üç senedir işyerimde 7-8 kızla beraber tek erkek olarak çalışıyorum . Aslında baktığımda ben gayet sosyalim, işyerindeki kızlarla kanki olarak sürekli takılıyorum geziyorum, eğleniyorum ama çevremde beraber dostluk kurabileceğim erkek yok. Öğrencilikten kalma samimi dostlarım vardı aslında ama okul bitince ya dağıldık veya araya soğukluk girdi eskisi gibi olamıyoruz. HK tek erkek olarak o kadar kızın içinde vakit geçiriyor olmamaın çok büyük bir hata olduğunu, eşcinselliğimi çok kuvvetlendireceğini, bu zamana kadar neden bu meseleyi konuşmadığımızı söyledi (bence ben söyledim de HK pek umursamamış veya çok konuştuğu için o an beni dinlememiş olabilir)  ve bu meselenin detaylarına girdik.

Düşünüyorum da ben terapilere başlamadan, yaklaşık bir sene önce tinder-hornet indirip erkekle ilişki yaşamak ister hale nasıl gelebildim? Bunun kendi içimde cevabı; mezun olup çalışmaya başladıktan sonra para kazanmanın getirdiği özgüven, namazları din-diyaneti biraz boşlamam ve yaşımın ilerlemesiydi. Fakat erkekle ilişki için para gerekmiyor en nihayetinde jigolo tutmuyorum, daha önceden de din diyaneti biraz boşladığım oluyordu hatta lisede dindarda pek değildim zaten ama reel ilişki olmuyordu. Yaş meselesinde de 27 aslında çok da yaşlı sayılmaz hatta bence erkeğin en prime dönemi:). O zaman beni cinsel arayışa iten başka şeydi ve bunun sebebini bulduk. Benim son 2-3 yıldır etrafımda düzcinsel erkek arkadaşım kalmadı ve ben bunun yerine full kadınların dünyasında kaldım.

Aslında beni önceden ilişki yaşamaktan kurtaran, koruyan, din- diyanetten ziyade, üniversitede, cemaat ortamalarında erkeklerle edindiğim çok samimi, derin dostluk bağlarıydı. Artık son yıllarımda bunu yitirdim. Yitirince de hayatıma bir şekilde erkek sokmak ihtiyacım olduğundan (bu aslında düzcinsel erkeklerde de böyleymiş ama onlarınki erotik olmuyor tabi) ve eşcinsel kimliğimden dolayı da bunu eroitk olarak arzuladım.

Kızlarla arkadaşlık kurarken kabul görüyordum, beğeniliyordum bu da hoşuma gidiyordu, eğleniyordum. Fakat en büyük sorun şu ki onların yanında kabul görüldüğüm tarafım çocuksu tarafım, eril olmayan tarafım. Uslu, terbiyeli, güvenilir tarafım. ''Artık Ali'den bize zarar gelmez.'' güvenini oluşturmadığım sürece  aralarına girebilmem kolay değil aslında. Son zamanlarda şaka yoluyla ''İşyerine bir erkek çalışan gelsin artık sıkıldım tek erkek olmaktan'' diye söyleyince ''Seni zor eğittik Ali bide yeni gelenle uğraşamayız hihihi'' cevabını almaya başladım veya bazen şaka yollu olsa da beni itham da ederek Erkekler dağınıktır, pistir, kötüdür, iğrençtir, çekilmezdir sözlerine maruz kalıyordum. Mesela bir kızı beğensem ve onlara söylesem : ''O sana bakmaz Ali veya bir kız bana yürüse ''Vay be bu devirde Aliye bile yürüyorlar hihihi'' laflarına maruz kalıyordum. Çok şükür hayatıma Elif girdi de en azından erkekliğimin; erotik, cinsel, duygusal olarak beğenilebilen çekici tarafının olduğunu farkettim. Yoksa zaten mevcut olmayan ezik, kendini beğenmeyen tarafım artık arşa çıkacaktı, çok büyük ihtimal bir erkekle ilişkiye girmekten kendimi alıkoyamayacaktım.  Kızlar kalabalık olunca kendi aralarında  şaka yollu bile olsa bir erkeği acımasızca aşağılayabiliyor,hakaret edebiliyorlar.  Her şakada da bir gerçeklik payı var malesef. Bana bu şekilde davranmaları erkekliğimi almış götürmüş meğersem, bunu yeni farkediyorum. Kadınsı dünyada kadınsılaştım. Korunaklı, güvenli, risk alamayan, azla yetinen, hırsı olmayan bir yapıya büründüm veya varsa da önceden bu yapı bende kuvvetlendi.

Artık işyerindeki kızlara duygusal yatırım yapmamam lazım. Kadınların dünyasında asla erkek olamam. İşyerinde bir kızla 15 dakika, en fazla 1 saat ilişki kurmak yeterli. Grup olarak da 3 kız 2 erkek vs. takılabiliriz ama benim kızların içinde tek erkek olarak takılmamam lazım. Bundan önce hep aman ağzımızın tadı kaçmasın diye bana karşı yapılan haksızlıkları sineye çekiyordum. Kızlar da zaten genelde birlik olup bana cephe alabiliyorlardı. Fakat iyileşmek için kim olursa olsun bana haksızlık yapıldığını düşünüyorsam ya o an veya kendisiyle samimiysek 2-3 gün sonra tepkimi dile getirmem lazım, susmamam , mükemmel olmasa da, bir cümle dahi de olsa birşey söylemem lazım. Bana şaka yollu dahi olsa laf sokuduğunda benim şaka yollu yine cevap vermem gerekli. Stresimi içime değil dışarı aktarmam gerek. İçime atmak demek stres biriktirmek demek. Eşcinseller için stresi atma yöntemi de malum mastürbasyon, gay porn, hızını alamazdan da cinsel ilişki demek.

Eril dünyaya yatırım yapmam gerekiyor. Din-diyanet; erkek ortamlarında konuşabildiğim tek konu. Bu zamana kadar sporu, siyaseti boş şeyler olarak gördüm. HK, ''kadınsı dünyada kaldığın için öyle düşünüyorsun. Kadınlar, fal, burçlar, magazin, alışveriş gündelik meseleler konuşur. Erkek adamın hele bu yaşlarda spor, siyaset bilmesi, konuşabilmesi lazım. Sonrasında ortamlarda öyle konuşanları gördüğünde, ''onlar erkek ben değilime getiriyorsun çünkü. Halbuki alakası yok adam oraya mesaisini harcamış daha bilgili olmuş sen de gayet yapabilirsin ama bu zamana kadar yapmamışsın'' dedi.
Tuttuğum takımı haftada bir saat spor kanallarından, siyaseti de akşam bir saat tartışma programlarından dinlesem yeterli ve artık tekrardan erkeklerle diyalog kurabileceğim ortamlara girmem gerekiyor. İşyerimde de terapilerden önce epey erotize ettiğim şimdi daha çok duygusal çekim hissettiğim Ahmetle diyalog kurma çabalarına girmem gerekiyor. HK, ''50 tane yerde çalıştım işyerinde asla dostluk arkadaşlık olduğuna inanmıyorum herkes çıkarına göre hareket ediyor'' dedi. Artık kızlarla da en fazla yarım saat diyalog kurup fazla dünyalarına girmemem ve onların karşısında çocuksu,masum üsluptan, duruştan bir an önce çıkmam gerekiyor. Asıl erkeklerle duygusal bağ kurmaya odaklanmam gerekiyor.
24
Hüseyin KAÇIN / 14 Ayşe Nisan 1974
« Son İleti Gönderen: psikolog 09 Nisan 2024, 10:33:25 ös »
Elli yıldır
damarlarımı kesiyorum
inadına yaşamak için
kan değil isyan akıyor

adını sayıklıyorum
aşk için

yemin ediyorum
içi kan ağlayan çocukların
geleceği gülsün diye
bulutları sağıyorum
bereketli yarınlar için

isyan ediyorum
aşk için

on dört
sıfır dört
bin dokuz yüz yetmiş dört


9 Ayşe Nisan 2024
22:45
İstanbul


25
Hüseyin KAÇIN / NİSAN
« Son İleti Gönderen: psikolog 09 Nisan 2024, 03:54:54 ös »
NİSAN

muazzam sevgiler biriktiriyorum
dünyayı aşkla boyayacak kadar
dost yüzünde acılar gördükçe
yıkıldıkça yıkılıyorum
maviliklerimi kaybediyorum
gökyüzüm elimden kayıp gidiyor
ama yine de umudumsun
son çırpınışlarımda hep sana tutunuyorum

hayat hüzünlü bir bahçe gibidir
her kara kışın ardından hep bahar
meleklerin yüzü nedense nisan’da güler

mutlu olmak nedir derlerse
hep senin adını anıyorum

9 Ayşe Nisan 2024
15:20
İstanbul
26
Hüseyin KAÇIN / ÖPSEYDİM
« Son İleti Gönderen: psikolog 08 Nisan 2024, 12:31:56 öö »


yeşil gözlerinin en yeşilinden
öpseydim
ellerinden
sonsuzluk bahçelerinde
bir gül olsaydım
öpüp kokladığın
en küçüğün hüseyinciğin

ölseydim
kalbinin en kuytu köşelerinde
al kandan boyansaydım
canımdan

sır olsa da 
bunun adı şehadettir


7 Nisan 2024
22:15
İstanbul
27
Cinsellik / Trans Erkek Hastam! Prof. Dr. Zeki Bayraktar
« Son İleti Gönderen: psikolog 06 Nisan 2024, 08:02:44 ös »
TRANS ERKEK HASTAMIN –arkadaşlarına- MESAJI VAR
.
Ekteki görselleri [trans-erkek] hastamın izni ve hatta onun teşviki/çağrısı ile paylaşıyorum.
‘’Bu sorunları yaşayabileceğim bana anlatılmadı, şimdi idrarımı yapamıyorum, acılar içinde damla damla yapıyorum, böbreklerim şişti, sancılar çekiyorum, protez taktırdım hiçbir işe yaramadı’’ diyen hastam.
Dün, arşivimdeki benzer fotoları telefonuna alan ve ‘’bunları henüz ameliyat olmayan arkadaşlarıma göstereyim, bari onlar bu acıları yaşamasın’’ diyen hastam.
.
Kadındı, erkek olmak istemiş, 10 yıl önce bir üniversite hastanesinde ameliyat edilmiş, önce memeleri, yumurtalıkları ve rahmi alınarak kadınlığı –geriye dönüşümsüz bir şekilde- iptal edilmiş, sonra da bacağından greft alınarak falloplasti [yapay penis] yapılmış ve protez takılmış.
.
Ama şimdi idrar kanalı/üretrası neredeyse tam tıkalı, idrar yapamıyor, acılar içinde, kıvranarak, eliyle sağarak, damla damla işiyor, böbrekleri şişiyor, sancılar çekiyor, uzun süredir böyleymiş ama son 3 aydır tam tıkanmış, 1 hafta önce idrarı  başka bir merkezde göbek altından delik açılarak dışarı alınmış, şimdi orası da sızdırıyor, idrar kanalını açmamı ve –hiçbir zaman işlevsel olmayan- penil protezi çıkarmamı istiyor.
Bacağının halini de görüyorsunuz zaten.
.
Tabanı pubis kemiğine bağlanan bu protezi ameliyatla çıkaracak ve idrar kanalını açmaya çalışacağım, çalışacağım diyorum, çünkü başarılı olma ihtimalimiz düşük, doğal üretra bozularak [eklenerek] yapılan yeni üretra [neouretra] boydan boya kapalı, açılması çok zor. Literatür verileri de ‘’ne yaparsanız yapın, bu vakaların %30’u tekrar ameliyatlara rağmen neofallusun ucundan işeyemez’’ diyor[1].
.
Bu ameliyatlarda komplikasyon oranı çok yüksek, %76.5, yani her 4 vakadan en az 3’ünde görülüyor.  Çoğu da yaşam kalitesini düşüren ciddi ürogenital komplikasyonlar[2,3]; %63’ünde darlık olur ve hasta işeyemezken %27-50’sinde fistül olur ve idrar kaçırır, yeniden ameliyat zorunluluğu da %73[1]
.
Sadece bu kadar mı? Hayır; ameliyat olan translarda [ameliyat komplikasyonları, enfeksiyonlar, hormonlara bağlı kalp-damar hastalıkları, kanserler, intihar vd nedenlerle], ömür, ortalama 25-28 yıl kısalıyor[5].
.
Kısacası cinsiyet değişmiyor, iptal oluyor; üreme[anne-baba olma] şansı yok oluyor, cinsel hayat yok oluyor, ürogenital ve ekstra genital sakatlama oluyor[elde veya bacakta], yaşam kalitesi ciddi anlamda düşüyor, ruhsal sorunlar yüksek oranda görülüyor ve ömür yaklaşık üçte bir kısalıyor.
.
Transgender cerrahi feminizasyon veya maskülinizasyondan ziyade mutilasyondur[sakatlama]; ürogenital ve ekstra-genital mutilasyon.
.
Konu hakkında daha detaylı bir okuma için [bine yakın bilimsel çalışmayı içeren] şu kitabıma bakılabilir;
.
Transseksüellik Cinsiyetin Değişimi Mi İptali Mi? Yüzleşme y, 2024, İstanbul
.

https://www.facebook.com/share/bwwaTmLLt2BnuJCK/?mibextid=WC7FNe


KAYNAKLAR
1-Veerman H, de Rooij FPW, Al-Tami­mi M, et al. Functional Outcomes and Urological Complications af­ter Genital  Gender Affirming Sur­gery with Urethral Lengthening in Transgender Men. J Urol. 2020 Jul;204(1):104-109.
 
2-Bayraktar Z. Urogenital Complications That Decrease Quality of Life in Transgender Surgery. New J Urol. 2024;19(1):52-60.
 
3-Kuhn A, Bodmer C, Stadlmayr W et al. Quality of life 15 years after sex reassignment surgery for transsexualism. Fertil Steril. 2009;92:1685-1689 e1683.
 
4-Wang AMQ, Tsang V, Mankowski P, Demsey D, Kavanagh A, Genoway K. Outcomes Following Gender Af­firming Phalloplasty: A Systematic Review and Meta-Analysis. Sex Med Rev. 2022 Oct;10(4):499-512.
 
5-Simonsen RK, Hald GM, Kristensen E, Giraldi A. Long-Term Follow-Up of Individuals Undergoing Sex-Reas­signment Surgery: Somatic Morbi­dity and Cause of Death. Sex Med. 2016b;4(1):e60-8.
28
Hüseyin KAÇIN / ADI MUHAMMET KADİR GECESİ
« Son İleti Gönderen: psikolog 06 Nisan 2024, 02:52:03 öö »
ürkek bakan gözlerinde
sana doğru uçan
kuşlar gördüm kanatlarına sığındım

kızgın çöl kumlarında
yeşilin en yeşilinden
alev alev
sana yandım sana bağladım

övüldükçe övülen
insanlığın aydınlık yüzü
sendin
kimsesizlerin gıdası

kadir kıymet
gecesi gündüzü

adı muhammet


6 Nisan 2024
02:50
İstanbul

29
Hayır söylememiştim ama Hk ya gidince eril meselelere ilgim arttı. Artık inşaat, para, araba çok şey konuşabiliyoruz babamla. Anlaştığımız noktalar artınca anlaşamadığımız noktalar daha geri planda kaldı. Bir de kendisinde narsistik yapılanma söz konusu. Ben Hkya gidip daha güçlü bir insan olunca benimle çatışmak yerine daha uzlaşmacı bir yol izlemeyi tercih ediyor artık.
30
Ve ozguveni ilişki yaşayarak veya porno izleyerek başkasının erkeklik organından veya erkeksi vücudundan elde etmeye çalışmak yerine kendi erkekliğimizi inşa etmeliyiz. Hal, hareket, tavır, tarz vs her şeyle.
Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 10