Son İletiler

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 10
21
Hayatlardan parçalar, hayata mektuplar (ziyaretçi karalama defteri) / Arınmayan Kirler
« Son İleti Gönderen: 007345 22 Nisan 2024, 03:22:26 ös »
Yazayım yazayım diye aylardır düşünüyorum deftere yazmak geldi içimden fakat oraya yazsam ne olacak ki duracak orada kimse görmeden duymadan duracak ve ben moralimi bozacağım gelip gidip en iyisi buraya yazmak suçlu gibi hissediyorum buraya yazarken bile ama devamında ben biz suçlu değiliz susmayacağım bundan sonra da eveeet nereden başlayayım ailemi anlatmak istiyorum ailem ahahhaha neyse dört kardeşiz ikisi leş insanlar biz iki diyelim en iyisi şimdi oldu annemi küçük yaşta kaybettik 12 yaşındaydım kaybettiğimde tek kız benim ailedeki diğerleri erkek annemi nasıl kaybettik bıçaklama sonucu öldü amcam ve çocukları annemi bir çok yerinden bıçaklayarak öldürdüler mal kavgası mı diyim yoksa iki tarafın bir biriyle inatlaşması sonucu olan bir olay iki sene önce aynı amcamdan babam 15 küsur yerinden bıçaklandı günlerce komada yattı ama yook gitmeyelim onlar gidecek onlar korkacak biz korkak değiliz diye kaldık orda iki sene sonra da annem öldü bu nasıl bir mallıktır aklım ermiyor hala da aynı yerinde bekliyor babam evde tabiriyle düşmanların arasında tamam en erkek sensin en güçlü sensin korkak olmayan da sensiz bravo büyük abimde annemi öldürüyorlar diye koşan ortanca kardeşimin ardından silah alıp koşuyor oda amcamı vuruyor ve amcamda ölüyor olayı tam anlamıyla anlatamasamda bir katliam oldu 2012 yılında küçük kardeşim ve ben kaldık evde ambulanslar polis sirenleri sesi duyuyorum küçük kardeşm korkmasın diye kulaklarını kapatıyorum ortalık durulunca komşunun evine koştum ev telefonlarından teyzemlerin ev numarasını aradım hemen geldiler ortalık feryat figan sonra annemin ölüm haberi bağırışlar ağlamalar hırsına değdi mi baba mutlu musun şimdi..
Sonrasında annemin cenazesi kalktı ne olduğunu bile anlamadım ölmek neydi ki ölmek annem öldü..
Aradan kısa hatta çok kısa zaman sonra da bizi sosyal hizmetlere gönderdiler üç kardeş hiç bilmediğimiz bir yere gönderildik ikiside ağlıyor du gidene kadar teselli eden bendim 12 yaşında değil de sanki daha büyüktüm o gün beni kim teselli edecekti..
Orada kalmaya başladık ilk başta çok zor geldi zorbalama oldu küçük kardeşimin bezini ben değiştiriyordum ahh küçücüğüm bunları hak etmedik biz bir süre sonra babam suçsuz olduğunu için çıkıyor en büyük olan abim nefsi müdafaa dan 6 yıl alıyor diğer amcamın oğlu müebbet beter olun ne diyeyim
Babam çıktıktan sonra hemen bizi almaya çalışıyor ilk başta vermediler zorlu bir süreçten sonra almayı başardı ve bizi o çöplüğe geri götürdü üçümüz de okuyorduk benden bir büyük olanı okuldan alıp fırına verdi çalışsın diye sonrasında hoşgeldin dayaklar kötü sözler evin yükü temizlik yemek herşey bir anda omuzlarıma yüklendi hem okul hem ev hem kardeşime bakmak bu kadar sorumluluk birde üstüne aile içinde cinsel istismar devamını yazacak güç bulacağım inşallah..
Ben bile yemin ederim hâlâ ne yaşadığımı anlamıyorum nasıl bir saçmalık iğrençlik bu babam sürekli kadın getirmeye başladı yada birileriyle dışarda görüşmeye evde de bunu ballandıra ballandıra anlatır kısa bir süre okul ev gidip geldikten sonra benden büyük olanla değişik şekilde evde bana saldırmaları başladı babam yokken uzaktayken yapardı bunu emin olduğu her vakti degerlendirmeye çalışan bir pislik geceleri uyurken bir bakmışsınız bir el geziyor üzerinizde vücudunuzda karşı koyarsanız dövülüyorsunuz sürekli tehdit ediliyorsunuz bunu yapan seni evin babası ilan ettim diye pohpolanan çocuğu içeriğine çok girmek istemiyorum bu böyle bir iki yıl devam etti üzerine cezaevindeki abim izin günlerine geliyor ve oda aynı şeyi yapıyor kendimden nefret ettiğim bir dönem bu böyle sürerken etraftan da yardım almaya bir kurtarıcı bulmaya çalışıyorum ne olduğunu anlıyorum ama o an kal geliyor kimseye söyleyemiyorum zaten hiçbir yere de gönderilmiyoruz çok zor kız çocuğuyum ya orospo olurum felan baabamin dilindeki tek şey böyle utanç verici bişey nasıl anlatılır ki derken kuzenime anlattım ne yaptı hiç bir şey hemde koskocaman hiç sonrasında şüpelenmeye başladım küçük kardeşim de de bazı değişiklikler vardı büyük kakasını tutamıyordu büyümüştü artık ve tutamıyordu sürekli dayak dayak sen kilodun gene kirli sobanın demiriyle arkadaş olmuştuk..
Kardeşime sordum ilk başta yok sürekli ısrar ediyordum gene de yok öyle bişey diyordu ama ben biliyordum şüphelendim bir kere biraz zaman geçtikten sonra gelip anlattı bana sinirden delirmek üzereydim ben korumaya çalışıyordum kendimi ama o daha çok küçük delirmek üzereydim o evde altıma yapınca bana yaklaşmıyor dedi bunca zaman dayak yediği şey anlatamadığı Allah'ım bu nasıl bir çıkmaz babama anlatmayi düşündük beraber inanmaz cümlesi bitirdi bizi neyi ne şekilde nasıl anlatacaktık polise gitmeye kakrar verdim eve bir mektup bıraktım kardeşime korkmamasini olanı anlatmasini söyledim okula gider gibi çıkıp polise gittim anlattım babami tahmin edebildiniz mi bilmiyorum alev saçıyordu gözleri o gün tutuklandı kardeşimin ve benim ifadelerimiz alındı ama karakoldakiler bile dalga geçer gibiydi tekrar yurda götürüldük bu bizim zaferimizdi ama peşinden gelecek şeylerden habersiz bir zafer...
22
Çocukluğumda anasınıfına başladığım zamanlarda eşcinsel duygularımın olduğunu fark ettim. Hayatımda bir baba figürü yok, kendisi var ancak babalık yaptığı söylenemez. Çocukluğumda her gün zorbalığa maruz kalıyordum. İlk ilişkim lisede oldu sonrasında da 2-3 kişiyle daha beraber oldum. 2 yıl önce namaz kılmaya başladım ve ilişkilere girmeyi bıraktım hem duygusal hem de cinsel olarak. 4 kere tacize uğramışlığım oldu. İsteğim dışında temaslara maruz kaldım. Ardından bu durumdan tamamen kurtulmak istediğime karar vererek yolculuğuma başlamış oldum.

İlk seansta çocukluğumdan başlayarak hayatımı anlattım. Baba figürünün olmaması sorunlardan başlı başına birisiydi. İlgi ve duygusal anlamdaki doyumsuzluktan ötürü erkek figürlerinden ilgi ya da sevgi beklediğimi fark ettim. Hem pasif hem de aktif olduğum zamanlarım oldu. En uzun ilişkim de 7 yıl sürdü ancak her şeyin sonu olduğu gibi onun da sonu geldi ki bu eşcinsel ilişkilerde zaten mutlu bir şekilde yaşanması imkansız olan bir şey. Mastürbasyon sırasında sürtünerek yapmaya başladığımdan ve hâlâ devam ettiğimden bahsettik. Bu aslında erkekliğin baskılanması anlamına geliyormuş. Kuru kuru yapılması da anal yoldan ilişki ile bağlantı kurduruyormuş. Bunları öğrendim. Henüz yolculuğumun başında olduğum için gay porno izlemeye devam edebiliyorum ancak izleyerek mastürbasyon yapılmamalıymış. Aktif bir erkek figürünün benim için pasif olduğunu düşünerek yapmam gerekiyormuş. Ki bu olay da benim erkekliğimi güçlendirsin diye yapılmalıymış. Pasif rolüne girmemem gerekiyor. Hayal olarak olsa dahi. Tövbe konusunda da eşcinsel olduğum için tövbe etmeyi bırakmam lazım olduğunu öğrendim. Çünkü kendimi lanetlenmiş ve günahkâr, cehenneme mahkûmum diye görerek kendi öz güvenimi düşürüyormuşum. İlk seansımda öğrendiğim bilgiler bunlar oldu. Uygulamaya başlayacağım ve elimden geleni yapacağım.


ZİNCİRLER
 
Çocukluğumda (anasınıfından beri) her gün zorbalanan birisiydim. Her zaman kız, gey, travesti, karı, yumuşak, top vb. şeyler her gün maruz kaldığım laflardı. Düşünebiliyor musunuz? 6 yaşındaki bir çocuğun lise zamanına kadar her gün zorbalandığına, her gün kimseye belli etmemeye çalışarak ağlamasına, yanında yaşıtı olan hiçbir kimsenin bulunmamasına ve bunun nasıl bir yalnızlığı beraberinde getirmesine erken yaşlarda bizzat şahit oldum. Erken yaşta içimdeki dünya olgunlaşmıştı. Kendi başıma bunların üstesinden gelmeliydim. Kimseye söz etmemeliydim. Ezik olduğumu kendi dilimle söylemek istemiyordum çünkü. Ucubenin teki olduğumu kendi dilimle başkalarına itiraf etmek istemiyordum. Bu yüzden kendimi ortaokul zamanlarında kitaplara adadım. Özellikle Haruki Murakami’yi, keşfetmemle kendimi olgunlaştırmam daha da hızlanmaya başlamıştı. Her gün zorbalığa uğramaya devam ediyordum ama okuduğum kitabın dünyasına geçtiğimde söylenenleri duymuyordum. Kitaplardaki karakterlerin parçalarını belkide kendime birleştiriyordum. Tabii sonrasında karakterimin daha da farklılaşacağını bilmiyordum. O zamanlarda henüz eşcinsellik hakkında bir bilgim yoktu. Ama içimde erkeklere karşı bir ilgi vardı. Ne ilginç değil mi? Her gün beni zorbalayıp ağlatan erkeklere karşı bir ilgim vardı…
 
Lise yıllarında ise hemcinslerime olan ilgim oldukça tavan yapmıştı. Liseye kadar zorbalanan ve dışlanan ben, lise yıllarında popüler, herkesin tanıdığı, turnuvalara katılan, okulun adını duyuran çocuktum. Öğretmenlerimle kavga eder bundan gocunmazdım, aksine benim için güç gösterisiydi yaptıklarım. Boş derslerde iskambil oynardık, sınıfa müdür girip kimin bu kartlar dediğinde başımı yere bile eğmeden, utanç bile duymadan, ayağa kalkıp "Benim." diyebiliyordum kafa tutarcasına. Disipline gideceğim söylendiğinde fazla gerilmemiştim. Oysa ki mükemmelliyetçi bir karakterim vardı o zamanlar. İyi notlar almalı, herkesin beğenisini toplamalı ve örnek öğrenci olmalıydım. Ama bu popülerlik beni bozmuştu. Sonrasında turnuvalara katılmamı sağlayan okulun zümresi beni müdüre karşı savundu, turnuvalarda okulun adını duyurduğumdan ve başarılı bir öğrenci olduğumdan disipline gitme cezam kaldırılmıştı.
 
Ki sonrasında beni koruyan öğretmenle de kavga etmiştim. Sebebi ise düşüncelerime saygı duyulmamasıydı. O zamanlar lise son sınıftım ve turnuvalara daha fazla katılmayacağımı belirtmeme rağmen en bilgili kişi ben olduğum için turnuvalara adım yazılmıştı. Bu da beni o an içerisinde gözümün dönmesine sebep olmuş ve öğretmenimle herkesin olduğu bir mekanda kavga etmiştim. Sonrasında diğer hocalar durumu öğrendiklerinde de onlara da kafa tutmuştum. "Kendinizin çok modern bir zümre olduğunuzu söylüyorsunuz ama fikrime bile saygı duymuyorsunuz" demiştim gözlerimden alev saçarak. O günü hâlâ hatırlarım.
Sonrasında kavga ettiğim öğretmenimle aramdaki sorun çözüldü, istediği gibi turnuvalara girdim ve ardından liseden mezun oldum. Tam o sıralarda en başta bahsettiğim eşcinsel duygularım tavandaydı. O sıralar BDSM'e karşı aşırı bir merak ve istek duyuyordum. Erkek vücudunu her zaman bir sanat eseri olarak görürdüm. Kasların yapısı, adem elmasının görünüşü, bacakların, kalçaların kaslı ve dolgun oluşu, ilişki sırasındaki vücudun görünüşü beni kendine çekiyordu.. Bdsm'de mevcut olan sınırlamalar, dominant karakterin elindeki güç, submissive karakterin çaresizlikten zevk alması hoşuma gidiyordu. Yaşadığım ilişkilerde bdsm denediğim oldu. Hem dom hem sub rolünde olarak. Ruh hali çabuk değişebilen birisi olduğumdan o an içerisinde ne istediğime bağlı olarak rolüm de değişiyordu. Acının verdiği haz mı yoksa karşımdaki insanın vücudunun benim elimde olmasının verdiği güç hissi mi? Her şey o an hangisini istediğime ve arzuladığıma bağlıydı. Mum damlatma, kemer, göz bağı, kelepçe, latex, fisting gibi şeylere ilgim vardı. Tabii bunların hepsini kendim deneyimlemedim ancak her zaman bir gün deneyimlemek istediğimi düşünürdüm. Fisting denemediklerimden birisidir ancak çok ilgimi çeker. Erkek vücudunun işlem sırasında aldığı görüntü çoğu insana mide bulandırıcı gelse de nedense benim ilgimi çekiyordu. İşlemin uygulandığı kişinin hazla titremesi ve oluşan görüntü içimde bir şeyleri kabartıyordu her zaman.
 
Bu duygu ve düşüncelerimin yanlış olduğunun farkındayım. Yapmış olduğum çoğu şeyin de bilincindeyim, en kötü olanı da bilinçli hâlde bu tarzda devam etmektir..
 
Gelelim bir sonraki konumuza.. yine lise yıllarında başlamış olduğum Yaoi ve BL okumaya başlamam.Yaoi, anime ve mangada erkek erkeğe ilişkileri içeren bir terimdir. Genellikle kadınlar tarafından kadın okurlar için yaratılır ve bara gibi eşcinsel erkek kitlelere pazarlanan homoerotik medyadan farklıdır, ancak erkek okurlar tarafından da ilgi gösterilmektedir. BL de Boys Love türünün baş harflerinden oluşmakta, yaoi mangalarından farklı olarak renkli bir webtoon olarak da karşımıza çıkmaktadır. Okuduğum bu mangalarda gerek mutlu, gerek dram, gerek hüzünlü sonları olan yüzlerce içerik okuyordum. Şu anki son yıllarımda o kadar sık olmasa da arada hala okumaya devam ediyordum. En son 3-4 ay önce okuduğumu söyleyebilirim. Kitap okumayı yalnız başıma geçirdiğim okul günlerinden beri çok severdim. Bu manga/webtoon türü de bana ve hislerime duygularıma oldukça hitap ediyordu. Kendimden parçalar buluyordum. Düşüncelerimden, duygularımdan, yaşadıklarımdan veya yaşamak istediklerimden… Eşcinsel film veya romanları sıkıcı ve boş bulsam da yaoi okumak beni daha iyi hissettiriyordu. Çünkü okuduğum her manga sadece seks içermiyordu, saf sevgi içerenler, üstü örtülü aşklar, bambaşka konulara sahip olanlar, kalp kırıklıkları, kendinden emin olamama gibi konular içeriyorlardı. Sanırım zamanında kendimle verdiğim savaşı bir süre susturmama ve eşcinsel olduğumu kendi bilincimde kabul etmemde yardımcı oldular diyebilirim. Tabii bu ateşkes fazla uzun sürmeyecekti.
 
Konu hakkında birkaç BL/Yaoi  örneği;
 
BJ Alex
Here U Are
Dangerous Convenience Store
Midnight Rain
Dear Door
Semantic Error
Silky Secrets
No Love Zone
Jinx
Under the Green Light
Painter of the Night
 
Dinime her zaman bağlı olmaya çalışan bir insanımdır. Yazımın başında yazdıklarımdan, şu anda yazmaya devam ettiklerimden utanıyorum, evet. Kendimi ikiyüzlü bir insan gibi hissetmeme sebep oluyor, evet. Beş vakit namazımı ve farz ibadetlerimi yerine getirmeye, dinime uygun yaşamaya çalışıyorum, ama bir yandan da bu sapkınlıklar beynimde yer edinmiş durumda bir ikilemi yaşatıyor bana. Bazen düşüncelerim dayanılmaz bir hal alıyor. Vesveseler bazen katlanılmaz bir hal alıyor, kendimden tiksiniyorum. Ama bir şekilde ışığı görmeye çalışmalı insan. Her zaman bunu savunmuşumdur. Bardak tamamen dolu olsa dahi bir hava boşluğu her zaman mevcuttur.
 
Sanırım sırada bir sonraki konum geliyor. İnsanların benden beklentileri. Bunu nasıl düzgün bir şekilde yazıya dökebilirim bilmiyorum. Elimden geleni yapacağım.
 
Şöyle ki bir zamanlar zorbalığa ve dışlanmama sebep olan fiziksel ve ruhsal farklılıklarım bir süre sonra insanların ilgisini çekmeye başlamış, benim sosyal bir insan olmamı sağlamıştı. Farklılığım insanları bana çekmiş bir anda iletişim halkam çapını alabildiğine büyümüştü. Bu duyguları her bırakmak istediğimde, değişmek istediğimde beni geride tutan şeylerden birisi de bu konu olmuştur. Ben eşcinsel olmayı bırakırsam, insanlar benden uzaklaşacak. Tekrar yalnız kalacağım. Artık kimsenin ilgisini çekmeyeceğim diye düşünmekten ne yazık ki kendimi alamıyorum bu konuyu her içimde düşündüğümde. Beni böyle bilen insanlar sonrasında ne düşünecek? Yakın kız arkadaşlarım ‘Bunca zamandır bize yalan mı söylüyordu? Yoksa bizden fadalanıyor muydu’ diye düşünüp benden iğreneceklerini düşünüyorum.
 
Kendimi iyileştirdikten sonra bir aile kurabilirsem geçmişimi bilen insanlar ‘Karısını sevmiyordur zaten, Kadına yazık, Bu gay değil miydi?, Acaba karısı zamanında neler yaptığının farkında mı?’ diye düşünürler diye korkuyorum. İnşallah iyileşebilirsem ve bir kadından hoşlanabilirsem, ona geçmişimi anlatmalı mıyım yoksa asla açmamak üzere rafa mı kaldırmalıyım? Ya benden değil de başka birinden öğrenirse? Ya benden nefret ederse? Bu düşüncelerden kurtulamıyorum. Sonuçta bu hayatta geçmişinden kaçamazsın. Ne yaparsan yap geçmiş seni bir gölge gibi takip eder, unuttuğunda kendini hatırlatır.
 
Korktuğum şeylerden birisi ise tarihin tekerrür etmesidir. İyileştikten sonra karşı cinsime hissettiğim duygular bir gün yok olacak mı? Tekrar eski sapkınlıklarıma geri mi döneceğim? Ya evlendikten sonra bir adam ilgimi çekerse? Ya aile kurabilirsem ve bir anlık şehvete kapılıp, bir adamla birlikte olarak her şeyi mahvedersem? Kendime güvenim bu konuda ne yazık ki henüz yok.
 
Benim dünyamdaki kadın figürü kutsal bir figürdür. Onu bir şeytan, bir günah, yasak olarak değil aksine kutsal bir figürdü. Doğurganlığın bir figürüydü. Neslin devamını sağlayan, güçlü bir figürdü. Ancak kadınlara karşı bir ilgim yoktu. İlkokul ve ortaokulda hoşlandığım ya da hoşlandığımı sandığım kız arkadaşlarım oldu. Belki de bu gey, top gibi etiketlerden kurtulmak, Bakın ben de kızlardan hoşlanıyorum! demek içindi. Ama her seferinde red yedikten sonra arkadaşlığımızı mahvettiğim için oturup ağlardım. Zorbalıktan kurtulmak için arkadaşlıklarımı mahvediyordum. Ki zaten pek de arkadaşım olduğu söylenemezdi. Daha önce bahsettiğim gibi genel olarak yalnız bir çocukluk geçirdim. Yanımızda duran hayali gölgelere arkadaş demek zordur.
 
Farkında olduğum şeylerden biri de filmlerde, kitaplarda ya da oyunlarda kadın karakterlere her zaman daha çok empati kurduğum, onları daha çok benimsediğimdir. Daha güçlü bir iç dünyaya sahip olmalarıdır. Erkeklerden hoşlansam da bir yanım da onlardan nefret eder her zaman. Erkek milleti işte, erkeklerden bir şey olmaz der dururum her zaman. Bunu kişisel farkındalıklarımdan birisi olarak yazıyorum.
 
Kısacası bu yazmış olduklarım beni olduğum yere sabitleyen zincirlerdir. Hepsi pişman olduğum faaliyetlerimi, içimdeki karamsar duyguları içermekte olsa da hala umutla iyileşebileceğime inanıyorum. Şunu da biliyorum ki ben değişmek istemezsem bu böyle kalacak ve yapmaya devam ettiğim her bir pişmanlık beni daha da dibe çekecek. Gün gelir insan kendisine söz geçiremez olur, nefsinin de kölesi olur, bu da mutlak sonu getirebilir. Ama ben sonumun bu şekilde bitmesini istemiyorum.
 
Bu duygulardan, bilinçli olan bu çaresizliğimden ve nefsimin kölesi olmaktan kurtulmak, daha sağlıklı bir birey olmak istiyorum ve bunun için çabalamaya hazırım. Yazımı son zamanlarda okumakta olduğum Dune serisinden bir alıntı ile bitiriyorum.
 
Korkmamalıyım.
Korku aklı öldürür.
Korku, bütünüyle yok oluşu getiren küçük ölümdür.
Korkumla yüzleşeceğim.
Üzerimden ve içimden geçmesine izin vereceğim.
Ve o geçip gittiğinde, yolunu görmek için iç gözümü açacağım.
Korkunun gittiği yerde hiçbir şey olmayacak. Sadece ben kalacağım.
 

 
23
28. seans (23 şubat 2024)

İşyerimdeki görev sürem 3-4 ay sonra bitecek. Sonrasında askerlik mevzusunu nasıl yapayım , bedelli mi yoksa uzun dönem yedek subay olarak mı yapayım? diye sordum. HK: ''Kesinlikle boşuna para verip bedelli yapma, uzun dönem yapman lazım, bu zamana kadar ailenden ayrı yaşamamışsın, dış dünyaya çıkmamışsın, erkeklerin dünyasına bir şekilde karışamamışsın, şu an erotize ettiğin erkekle samimi olabilmek için kırk takla atıyorsun, askerde uğraşmana gerek kalmaz, 7/24 beraber takılacaksın, askerlikte samimi derin bağlar kurabilirsin böylece bu bir senede erotik fantezilerinin falan biteceğini, iyileşmende büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum'' dedi. Zaten hekim oalrak yapacağım için de normalde anlatılan kadar zor bir askerlik geçirmeyeceğimi, nerdeyse memur gibi çalışacağımı söyledi. Açıkçası zaten ben de artık öğrenciliğim bittiğinden beri çevremde dost erkek kalmadı ve dostluk kurmak eskisine nazaran daha da çok zorlaştı, içten içe uzun dönem gitsem askere iyi olur malum asker arkadaşlığı senelerce sürebilen, derin dostluk bağları oluşturulabilen bir şey. Elifle üç sene sonra evlenme kuralıma da  bi yerde bahane olmuş olur zaman kazanmış olurum, hem Elif de beni bekleyecek mi böylece beni sevip sevmediğini de test etmiş olurum, hem de farklı bir dünyada farklı tecrübeler edinmiş olurum diye düşünüyordum. Büytük ihtimal uzun dönem, bir sene yapacağım gibi.

Genel psikolojik durumumdan bahsettik. Erkeklerle arkadaş olmam lazım, Çok erotize etmem de gerekmiyor az da olsa olur. Bu zamana kadar hiç sevmedim, sevilmedim. Duygusal ilişkiye muhtacım.
Gündelik meselelerde çok fazla küçük ayrıntılara takılıyorum, korkular, kaygılar üretiyorum. Hoca bu konuyla alakalı kendisinden de örnekler verdi. Aklımda kalan en önemli cümle: Özü itibari ile içe kapanıklığım,  stres, kaygı, korku ile çalışan MEKANİZMAM artık bu saatten sonra değişmeyecek. Öğrenmem, yapmam gereken şey korkularımın kaygılarının üstüne gitmek, iç sesimi dinlememek, ne diyorsa tersini yapmaya çalışmak.  Annemden miras kalan iç sesim beni suçluyorsa eğer onu dinlememem lazım.

HK: Sen artık işini, kariyerini eline almış hayatını kurtarmış birisin. Senin hikayen kaybetmiş, mahvolmuş,bitmiş bir hikaye değil fakat sorun şu ki sen öyleymiş gibi davranıyorsun. Utanmak ile utanç yaşanmak arasındaki farktan bahsettik. Utanmak normal insani bir duygu fakat ben utanç yaşıyorum ve bunu aşmam lazım.

HK'ya: ''Belki bunu demek için erken olacak ama eşcinsellik bitiyor galiba'' dedim. HK da: ''Düzenli terapilere gelen herkes de elbet bir gün biter zaten'' dedi. Aklımda soru işareti olarak, ''erkeklere ilgim bitiyor da, kadınlara; özellikle güzel, seksi olanlarına hala daha erotik fantezi kuramıyorum, ereksiyon olamıyorum bu da beni hep iyileşme noktasında şüpheye düşürüyor'' dedim. Hk da zaten olması gerekenin estetik beğeni, duygusal bağ kurulması olduğunu, ereksiyon olmuyorsam eğer doğru yolda olduğumu söyledi. Daha önceki yazılarımda bahsettiğim; ''Eşcinsellikte hemen sevdiğini erotize ediyorsun ama normal hetero birey sevdiğini evlenene kadar erotize edemez, hemen ereksiyon olmaz'', meselesini tekrarladık. Yani kadına s.kim kalmadı o zaman ben ibneyim diye meseleye yaklaşmak doğru değil ve eşcinsellerin iyileşememesinde de genelde bu yanlış algı yatıyor. Hemen erkeği erotize edebiliyorum da kadını niye edemiyorum? Olmuyor o zaman demekki ben ibneyim boşuna uğraşmayayım, demek doğru değil. İkisi birbirinden farklı durumlar, direkt kıyas yapmak doğru bir yaklaşım değil.
24
Direk kaynaktan çıktığı şekilde verdim🙃, rica ederim:),süreçte başarılar yazılarını takipteyiz👊
25
Maddeleyerek cok güzel yazmışsın birçok maddede kendi çikarimlarimi buldum tekrar etmiş oldum, teşekkurler :)
26
Terapi notları:

1-Tarikatci ve cemaatci insanlarla anlaşma şansın sıfır.
2-bağışıklılığı geliştirceksin.küsmek yok darılmak yok duygu yok tamamen strateji
3- tamamen açık iletişim.Açık ve doğal, anlık, o an aklına gelen ilk söz, ne geliyorsa,o anki duyguyu takip edeceksin, ya da düşündüğünü
4-Söylemen gereken sözü söylememek için düşünceler üretmiceksin.
5-Sosyal ilişkilerde doğal olacaksın.
6-İçerden kırılmayacaksın.Bi olay olması lazım morali bozmak için.
7-istedigimi alırım, seni sana bırakmam, sike sike alırım.
8-Sevgini nefrete dönüştürmüceksin.
9-alınganlığını yeniceksin,küskünlüğünü aşıcaksın
10-sevebilme yeteneği vermiş,
11-benlik yetişmiyorsa, travmalarım var diyeceksin, Allah tan güç isticeksin.
12-şımarmamak demek çocuk olmaamak demek, şımaracaksın
13-Öc alınmazsa çocuklar bile erkenden büyüyebilir,sen erkenden büyümüş bir çocuksun
14-Allah suçlamaz, yargılamaz
15-Derdini 4 kişiye anlatırsan piç oluyosun
16-Adaleti gereği yargılamıcak
17-Çaresiz kaldıgında isteyeceksin,sıkıştığında,
18-Çalısıcaksın, isteyeceksin
19-Sabote ediyorsun çabanı piç ediyosun , verimini düşürüyosun
20-soyut dünyaya geçmiceksin, somut somut sadece
21-Bir yerden başlıcaksın, yavaş yavaş,oturmayı öğreneksin
22-daha dikkat verceksin, küçük küçük
23-sen kendini taciz ediyosun
24-senin en büyük şeytanın baban,ama en büyük düşmanın sensin
25-acı çekmek için gelmişsin
26-hesap kitap yapmıcaksın, derinlere girmiceksin
27-öğrenciyim ders çalışcam
28-Konu çalışcaksın
29-sana göre doğrusu neyse onu yapacaksın
30-çalışan insan kazanır.olmayacak demiceksin
31-kendine güvenmezsen kaybedersin
32-bile isteye seni acıya götürüyor
33-duygularına yeniliyosun, çocuksu ifadeler, yapman gerekenleri yapacaksın.
34- bugün bır mucize yaratmıyosun, bugün sınav kazanmıyoruz
35-pes etmeyenler kazanıyor,dayatıyosun kendine
36-masadan kalmıcaksın, masadan kalkan adam bı daha zor döner, kalktığın an zihin sesin kazanıyor
37-o zihin sesi seni yenemez,
38-bi plan yapacaksın,çalışacaksın
39-İçindeki sese güç veren sensin, sadece sende mi iç ses var zannediyorsun, herkesin iç sesi yok mı sence
40-şuan kendi kendini seveceksin, temiz bir hayal kuracaksın
41-sen hala çoluk çocuksun, kim dökülmez,
42- istek irade azim kararlılık
43-depara kalkmam lazım diceksin, Bursa'dan kurtulma motivasyonuna tutulcaksın.
44-ilerden bakamazsın, bizden güç alacaksın,
45-dost olamazsın, abilik yapabilir
46-alacaksın sonra maddi ya da manevi karşılığını verceksin
47-derin konulara girmiceksin,insan ilişkilerini analizlemiceksin
48-duygusal süreç yönetilemiyor
49- sorunlu bı insanla duygusal ilişki yapmıcaksın,acındıran siker, acımıcaksın
50-dinin imanın üniversite
51- duygusal analizler, denklemi kurma
52- mast uzatacaksın,yaşam enerjin artıyor
53-evde çalış
54-strese girince akla gelen ilk şey mastürbasyon olmamalı
55- içindeki sese yenilmektense göklerle konuş,üzme beni de
56- annenin çocuğu olmucaksın,annen çilesini çekmesi gereken bir kadın
57-heteroseksüellerin hepsi orosbu çocuğu,en erkek iyileşen eşcinseller
58-erkekliğini mukayese etmezsen fallusun var,kıyaslarsan erkek değilsin demektir.
59-vatanın milletin evladı olacaksın anne babanın değil
60-fallus mallus ,sikini kaldırsana lan

Kilit cümle: Mutlu ol diye!

 (HK bu terapi bı başkaydı.)

27
Nasıl yani nasıl olabilir anlatırmısın işleyişi ve bu yargıya nasıl vardığını?
Dedim ya araştırdığım zamanlarda takip ettiğim bir dernekti bize ulaşın yardım isteyin anonsları yapılırdı orada sürekli. bende onlara meil attım.
Herşeyi anlattım, önce psikolejik durumumu özetledim sonra ailemin parayı kestiğini, terapilerime devam etmek  için paraya ihtiyacım olduğunu. Okul öğrenci bilgilerimi, ailemin isimleri adresleri. Hepsini anlattım, düzenle gittiğim terapistim budur diye tüm bilgileri verdim. Defalarca aramışlar Hüseyin hocayı garip garip sorgulamalarla vaktini almışlar en çok buna üzüldüm.
Dosyamı istemişler vermiş, teyit almışlar. Sonra bana cevap verdiler uzunca bir süre sonra. Para yardımı yapacaklarını söylediler ama yapmadılar, sadece bir kere 200 tl yollamışlar Hüseyin beye onu da başıma kaka kaka yaptılar.
Hayvanları koruma derneği bile daha aktif çalışıyor, bu durum beni çok üzmüştü çünkü terapiye gidememek çok zarar verdi bana çok panikledim. O panikle yazdım her detayı onlara.
Bunlar lafta varlar icraat yok. Hiç eşcinsellere yardım etmiyorlar ama ediyormuş gibi yapıp reklamlarını yapıyorlar.
Zaten eşcinsel olmadığımı da kabullendim o yüzden. Masumane duygular hissettiğim erkekler vardı, hepsi buydu. Fiziksel temas olmayan hissiyatta kalan yaşanmışlıklar.
Kendime yakın görüp onlar gibi olmak istediğim için aslında ilgi duyuyormuşum o yüzdende korkmuyorum artık bunu insanların bilmesinden, Sizinle görüşmeyi o rahatlıkla kabul ettim.
Aylardır bir sürü il gezdim işimden dolayı. Üç saattir size anlattıklarımı düşünün, başladığım yeri ve şimdi geldiğim yeri görüyorsunuz işte. Hepsi gerçek, hepsi ispatlı, hepsi şahitli. Bu benim hayatım ve şimdi sansürsüz sizin önünüzde sere serpe duran bir gerçek hayat hikayesi.
Saklayacak bir ayıbım yok, alnım açık ama o dernek bana çok kötü davrandı çok kotu hissettirdi. Alt tarafı 2oo lira verdiler ama zorbalık yaptılar resmen.
Koskoca dernekler güya ama inanın sizin şu 2 saatte bana verdiğiniz insani desteği göremedim onlardan.
Şuan benim yerimde olan hali hazırda eminim yüzlerce genç var bocalayan ve desteğe ihtiyacı olan. LGBT ye çamur atacaklarına önce LGBT gibi destek olsunlar bizlere. Hüseyin hoca mecbur değildi bir saat ücreti alıp 3 saat terapi yapmaya ama canı gönülden yaptı bir gün bile hissetmedim aksini.
Bizleri topluma kazandırmak istiyorlarsa mış gibi yapmayı bırakıp gerçekten dernek gibi davransınlar.










28
Şuan mühendis çıktım, işe girdim diye güya beni seviyormuş gibi yapmaya çalışıyorlar, ayda bir iki arıyorlar beni. Hahahahahah
Üniversite boyunca hiç arkadaş çevrenden sana annen gibi imalarda bulunan oldu mu? Ya da hiç paylaştın mı bir arkadaşınla bu sorununu?
Hiç akran zorbalığı aşağlaması yaşamadım. Yani kimse bana top, ibne demedi annem gibi. Arkadaşım olmayan erkek grupları bile tek bir  ima da dahi bulunmadı. Çok samimi olduğum birkaç üniversite arkadaşıma açmıştım hislerimi hiç negatif bir tepki görmedim. Özellikle kızlardan çok fazla pozitif tepki aldım. Kızlar eşcinsel bir arkadaşları olmasını çok seviyorlar. Taciz ve yavşaklık yapmıyoruz ya ve en önemlisi onları çok iyi anlıyoruz duygusal dünyaları açısından. O kadar sevgili dertlerini dinlememe, onlarla o kadar zaman geçirmeme rağmen inanın bana hiç; ‘’ben anlamıştım’’ diyen olmadı. Hepsi çok şaşırdı öğrendiğinde. Emin misin diyen bile oldu.
İş hayatın nasıl gidiyor şimdilerde?
Bizim fabrikaya 26 stajyer alındı benle beraber ama bir tek bana iş teklifi yapıldı stajerlik biterken.
Çok yeni mühendis olmama rağmen bana yurt içinde gezici görev verildi. Allah bile yardım ediyor, görün işte. O evden uzak durayım daha fazla beni kırıp dökmesinler diye yardım ediyor evren.
İnsanlar bana bayılır diyorum ya gerçekten bu doğru, annem babam hariç herkes bendeki bu ışığı görüyor. Patronum bana dedi ki sen de bir ışık var, seni kadromuza katmak istiyoruz. Daha önce kısa sureli okurken çalıştığım yerlerin patronları da bana benzer şeyler söyler çok güvenirlerdi. Ayrıldığım zaman üzülürlerdi resmen. Bir kaçı mezun olduğum gibi gel yerin hazır bile dedi.
Şahsına münhasırsın derler büyüklerim okuldaki hocalarım bana ama ailem beni hiç görmedi.
Samet ben aynen katılıyorum o büyüklerine senin gerçekten insan olarak bir ışığın var. Aydınlık içten güven verici bir samimiyetin var.
İklım hanım daha iki gün önce yaşadığım bir durumu anlatayım size. Öğlen yemeği için girdiğim lokantada yer olmadığı için başka biriyle aynı masaya oturmak zorunda kaldık. Benden 8 yaş büyük biri. Havadan sudan güncel bir iki mesele hakkında konuştuktan sonra ailesiyle ilgili derdini anlattı bana. Yemek bitti sohbet devam etti bir saati geçiyordu kalktığımızda. Hatta yemeğimi bile o ısmarladı. Dedım ya insanlar güvenir severler hemen ısınırlar bana.
İnsan sirkülasyonunun bu kadar çok olduğu bır görevi üstlendim. Hep terapi ile oldu. Bakkala gidemeyen o çocuk şimdi otellerde kalıyor, her gün bir çok ayrı sektörden insanla konuşuyor, iş yürütüyor, dışarıda yemek yiyor, garsona çekinmeden kızarmadan sipariş veriyor hatta araba kullanıyor.  Üniversitede haftalarca kantine inemeyen o çocuk iller arası değişen insan profiline rağmen işini patronlarını memnun edecek kadar iyi yürütüyor.
Bence çok büyük başarı benim için, ve başarılarını ailesi görmüyor diye kendini heder etmiyor kendisine yetiyor başardığını bilmek.
Eşcinsel değilmişim ben Heteroseksüel kimliğim üzerinde bazı engeller varmış, ailemden ve bazı çocuklukta dışardan maruz kaldığım travmalardan kaynaklı ciddi sosyafobi gibi engeller. Bunlar terapi ile ortadan kalkınca bir çok şey düzeldi.
Bugün ‘’daha mükemmel bizi yaratıyorum’’ diye mantra yazıyorum. İyi geliyor bu bana. Her sabah gerçekten ta içimden gelerek tüm samimiyetimle her güne şükredip, daha iyi bir insan olmaya niyet ederek başlıyorum. Çok çalışıyorum iyi insan olmayı çok önemsiyorum.
İyi olmaya inanıyorum çünkü somut olarak yaşayarak gördüm. Terapiye başladığımda en son 14 yaşında bir karşı cinse gerçekten aşk duymuştum sonrası yoktu. Şimdilerde yeniden duygusal isteğim oluyor sizin bir erkeğe duyduğunuz hisleri ben de kadınlara duyuyorum.
Bir sigortacımız var şirketin tüm işleriyle ilgilenen, geçenlerde şehir dışında şantiyeyle alakalı bir sıkıntı için aradım. Yani sadece iş amaçlı  telefonla tanıştık ve iş konuştuk, buna rağmen etkilendim kızdan, bu büyük ilerleme benim için.
Eskiden gece çıkıp samimi danslar ettiğim zamanlarda bile duvar gibi bir hissiyatsızlık vardı ama şimdi gelişme kaydediyorum. Yüzünü görmediğim kıza resmen hislerim var. Heyecan tavan bir an önce ilerlesin istedim. Türlü bahanelerle yani iş için tanıdığım birini aramak için yine iş amaçlı konular yarattım sormak bahanesiyle arayayım diye. Şehir dışı işim iki ay sürdü o sürede ne yaptım ettim arkadaş oldum uzun uzun konuştuk akşamları telefonla. Merkeze dönünce nasıl hazırlandım, buluşmak için romantik organizasyon yaptım.  Nihayet yüz yüze de tanıştık ve resmen hoşlanıyorum ondan.
Plan program yapmıyorum gelecek için günü kurtarıyorum bu bile bana yetiyor, hayatım iyi gidiyor. Ayakta kalmaya çalışıyorum, hayal kurmuyorum çünkü olmazsa hayal kırıklığı yaşamak istemiyorum.
Zor bir geçmişten geldim bu güne. Anı değerlendir, boş yaşama, iyilikten beslen diyorum kendime bunca çektiğim acı bana şimdilerde şiir şarkı sözü yazdırıyor. Bayaa hobi olarak ilerletiyorum, hatta bir şarkım demo yapıldı, bir solist söyledi şarkımı. Kendimce yazıp çiziyorum belki ilerde şarkılarımı dinler insanlar.
Yani hayal diyorsanız az bir hayalim var bu konuda ama dedim ya abartmıyorum, günlük yaşıyorum, günü iyi güzel olumlu geçiriyorum.
(Bu bıle üst bır cevap benım ıcın mügeden alıntı yap buraya yarına aktimiz yok vs vs)
Kendimi kimseye ifade edemediğim o ergenlik zamanlarımda yazmaya başlamıştım, işte o günler bu günlere evrildi. Şimdi gerçekten beğenilen şiir ve şarkılar yazabiliyorum.
Parasal beklentim yok ama üretmek, tatmin ediyor. O kadar güzel aşk kelimeleri yazıyorum ki, kısa ve az kelimelerle çok duygu aktarıyorum. Beni çok mutlu ediyor.
Son olarak çok önemli olduğunu düşündüğüm bir şey anlatmak istiyorum.
Babam terapi için bana para vermedi ya harçlığımda yetmiyordu ve henüz bir iş bulacak durumda değildim bende başka bir yol buldum kendime. Bu internette deli gibi araştırma yaptığım zaman uzun uzun yayınlarını okuduğum bir dernek vardı. Baya bilinen internette sıkça önünüze çıkan.
 Derneğin adı ..... hocam burda dernek ismi versek mi vermesek mi hukuksal olarak sıkıntı çıkar kötü gösterme olduğu için dava açarlar ama samet şahit olursa sorun yaşamayız ama bence gerek yok o uuzden ısım vermemekten yanayım fıkrınız ne ?
Eşcinsellere yardım için kurulmuş bir dernek. Müslüman insanlar lgbt kuruluşu değil, kadrolu psıkologları var, canlı yayında konuşturup eşcinselliği kötülüyorlar Allah şöyle buyurdu böyle buyurdu diyorlar ama benle görüşmeyi kabul etmediler, yardım da etmediler sözde Müslüman lgbt karşıtı bir dernek bunlar. Terapi desteği bile vermediler.
29
Pes etmiyorum! Yelkenleri suya indirmek yok! Çünkü o 4 erkekle öpüşmedin, dokunmak bile istemedin ama kızlarla buraya kadar ilerleyebildin ve kötü hissetmedin, olacak enseyi karartma diyorum kendime. 

Dibi de gördüm en tepeyi de, ben sosyallik anlamında şaşkınım yasadıklarıma. Unıversıteye kadar asosyalken bir anda okulun en popüler çocuğu oldum. Bunu aslında ilk Cemşit yaptı, ev dediğim o mağaradan beni ilk o çıkarmıştı. İlk sohbet etmek, sokakta korkmadan simit almak insanlarla yüzüm kızarmadan konuşmak, terlememek konuşurken, kafelere girip garsonla bakkalda gösteremediğim rahatlıkla sipariş vermelerimi Cemşitle öğrenmiştim. Bana insanlarla yabancılarla konuşabileceğimi onlardan kabul görebileceğimi o hatırlattı. Şerefsiz biriydi ama hakkını yemeyelim.
Bana çok güveniyorlar akça pakça biriyim ya ben, kızlar bana bağlanır her derdini anlatır, antidepresan gibiyimdir çok iyi gelirim.  1 saat benle vakit geçiren tüm dertlerini unutur.
Sonra vakit yettiremez oldum arkadaşlara, her biri başka kafeye çağırıyor beni, yani popülerdim işte artık. Çok sosyalleştim okadar ki yurtta odaya sabaha karşı 4 de gidip yattığım çok olurdu.  Birçok arkadaş grubum vardı, her guruba ayrı saatlerde zaman ayırırdım, gitmezsem yanlarına arar ısrar ederlerdi, gönül koyarlardı.
Pat diye soruya girme fikrini yaz
Buraya ekle bunca yol almışsın terapiye bağlıyorsun aydınlanmanı pek ısımdı o kısma daha detaylı gırelımmı





Samet terapi sürecin nasıl başladı?
2 yıldır terapi alıyorum. Terapi öncesi ya da sonrası hala ben hiç fiziksel bir deneyim yaşamadım kimseyle.
İnternette gördüm Hüseyin beyin sitesinin linkini ve tıklayıp tüm yazıları okudum. 3 gün sürdü yorumları bile okudum ve insanların iyileşebildiğini okumak çok iyi geldi bana. Yine de birine özel hayatımı anlatmaktan çok korktuğum için 3 ay arayamadım günde 3 saat bu konuyu düşünüp 3 ay arayamadım ilk aradığımda da o kadar telaşlıydım ki o kadar telaşlı konuştum ki, ilk randevuda Hüseyin bey ilk o gün niye o kadar telaşlı olduğumu irdeledi.
İşte o günlerde ablam terapistimle olan yazışmamı görmüş telefonumu karıştırmış. Hüseyin hocayı daha yüz yüze gitmeye cesaret edemediğim zamanlarda eşcinselliğin ne olduğuna dair sorular yazıyordum oda bana bilgilendirici yazı linkleri yolluyordu, ablam onları görmüş.
 Geçti karşıma çirkin bir yüz ifadesiyle sen eşcinselmisin Samet diye bağırdı.  Ne hakla telefonumu karıştırır ne hakla bana bu soruyu sorarsın dedim. 2 yaş büyük benden evli çocuğu var. Ablam arızalı zaten, babadan dayak yiye yiye en sonunda evlendi. Sevgilisi olduğunu öğrendiklerinde her gün dayak yedi ve 18 yaşında bence dayaktan kaçmak için evlendi.
Fazla eşcinsel kimliğim yoktu o yüzden çok fazla ödev vermedi çünkü ben zaten kadınların olduğu videoları izliyordum, normal tıkırındaydı her şey kadınlara cinsel olarak hislerim vardı, fantezi kurabildiğimde ereksiyon oluyordum benim sorunum duygusal bir şey hissedememekti yani kadına dokunduğumda duygusal his alamıyordum. Ama şimdilerde az da olsa duygusal bağ da kurmaya başladım.
Hoca bana erkeklerle daha fazla sosyalleşeceksin en az kızlarla geçirdiğin zamanla eşitleyeceksin dedi onu uygulamaya soktum ve onlarla daha fazla zaman geçirince garip bir şekilde korkuyordum. Bazılarına önyargım vardı, çok sert çok kaba geliyorlardı, bazılarını  kafamda büyütüyordum ve sesim titrerdi onlarla konuşurken. Yani sosyal fobim çok fazla erkeklerin içinde olduğumda tetikleniyordu hoca bu konu üzerinde çok destek oldu. Ben de harfiyen uydum ama ödevlerime. Gerçekten zaman içinde rahatladım, zorlandım ama başardım diye çok aşırı keyiflendiğim için dört elle sarıldım Hocaya.
Terapilerden önce bu son yıllar boyunca annem babamla ilişkim hiç değişmediği gibi daha da kötüydü. Hatta annemin telefonunda bir aramasını gördüm; çocuğumun eşcinsel olduğunu nasıl anlarım dıye arama yapmış.
Zaten hiç emin olamadılar sürekli bu konu önüme getiriri, başıma kakarlardı. Yurtta kalıyorum ayda bir anca görüşüyoruz o bir görüşmede de hep olduğu gibi sevgi ilgi yerine, şiddet suçlama. Onları görmeye devam ettim ama çok rahatsız oldum hem çok üzülüyordum hem de terapim devam ettiği için hep aşağıya çektiklerini fark ediyordum. Ama kendimi onlara kanıtlama çabasına girmedim, kendime bu kötülüğü yapmadım.
Ta ki terapistim onları da görüşmeye çağırana kadar. Annem gelmedi, babam geldi ve psikolog onunla ne konuştuysa üzgün çıktı odadan ve bana iyi davrandı yumuşaktı ama inanın 4 gün sürdü. Sonrasında daha da kötü davranmaya başladı. Hatta terapi için bana para vermedi. Babamın parası var 3 ayrı kira geliri var, maaşı yüksek ama hiç anlamadım bana terapi parası vermedi bir daha. Görmezden geldi, annemi görmezden geldiği gibi bana da gözlerini kapadı. Samet sen eçcinsel değilmişsin işte terapiye gitmene gerek yok dedi. Boşver zaten pahalı ve uzak orası dedi.
Faruk için ve birkaç oda arkadaşım için saçımı süpürge ettim. Harçlığımdan test kitapları alıp onları sınavlara hazırladım 2 yıllık okuyordu sayemde 4 yıllığa geçti mühendis olacak oda, şimdi aılesı bana hep derki senden Allah razı olsun Faruğu yola soktun, hayatını değiştirdin. Gerçekten ben onlara annelik yapmışım terapi de ortaya çıktı bu. Annemden görmediklerimi ama görmeyi çok istediklerimi arkadaşlarıma annelik yaparak çıkarmışım.
Anneme dedim ki o terapiden sonra bak ben şöyle şöyle şeyler yaşıyorum, senden dolayı böyle olmuşum, senden öyle gördüğüm için diyorum;  ‘’görmeseydin, yapmasaydın’’ diye bağırıyor. Anneme asla eleştiri yapamazsın o dört dörtlüktür.  Son 2 sene onlardan ayrı şehirde okudum bir kere bile arayıp nasılsın demediler, hep ben aradım. Yaz tatilinde bile eve gitmemiştim,  ek eğitime kalmıştım o zaman bile özledik gelmiyor musun diye arayıp sormadılar.
Ufacık alakasız bir şeye sinirlenince bile herşeyi söyleyen biri annem, yüzlerce kere; ‘’senin sevenin yok arkadaşın yok, baban bile dedi ki inşallah hastayken ölür de kurtuluruz’’ Bunu demiş kişi benim annem hep bizi yaralarımızdan vurur, ‘’sen ibnesin’’ diye bağırdı sokak ortasında bir keresinde ‘’sevenin yok sorun sen de bende değil’’ diye bağırdı kaç defa.
Ablam kanser benim şuan tedavi görüyor ve bana dedi ki keşke ablan yerine sen kanser olsaydın.
Bu anneyle aranız nasıl iyi olabilir ki. Burada tek iyilik var oda anneme rağmen babama rağmen ben Hüseyin hocaya gitmeye devam ettim ve kendimi adam ettim. Onların değimiyle söylüyorum adam etmek ne kadar sık basit kullanılan bir cümle aslında aileler tarafından ama bir bilseler yarattıkları insanın kendi çabasıyla adam olmasının ne kadar büyük emek güç istediğini.
30
Üniversiteye başlayınca yurda yerleştim, bana gösterilen yatağa çarşaf serdim yanındaki dolaba eşyalarımı yerleştirdim oturdum kitap okuyorum. Odaya ilk gelen Fikret, ilk sözü bu yatak benim kalk oldu. Aynı yatağı ikimize de satmışlar, aynı odayı falan bir sürü idari saçmalık. Kısaca ilişkimiz çekişmeyle başladı. Kalktım yan yatağa geçen ben oldum tabi, yerleştirdiğim tüm eşyalarımı tıpış tıpış topladım.
Konuşacak bir şeyim yoktu insanlarla Cemşitten sonra, Fikret ile odada işte durumu günü kurtaracak kısıtlı sohbetlerle devam ettim ilk ay. Sonra bir gün Fikret beni kantine götürdü. 6 hafta olmuş o yurttayım, kantini bilmiyorum, hiç gitmemişim.
Burada yine meşhur Samet kahkahası patlıyor. Samet çok alem çocuk, ölüyü güldüren cinsten.
Şimdi siz normal insanlar için Fikretin okulda ve yurtta bana yardım etmesi, yol açması, yanında götürmesi sıradan bir şey ama benim için değil, ben alışık değilim ya sevgiye, ilgiye. Benim için wawwaawww olacak şeyler bunlar. Beni seviyor aman tanrım bana ilgi duyuyor, hatta merhamet ediyor diye çok büyük anlamlar veriyorum ve dahası bunlar Fikrete aşırı bağlanmamı sağlıyor. Sonra Fikret sayesinde onun arkadaşı olan diğer arkadaşlarla tanıştım, o arkadaşlar başka arkadaşlarla tanıştırdı. Fikret çok güzel tanışıyor ama sürdüremiyor arkadaşlıklarını, onun beni tanıştırdığı arkadaşlarıyla o görüşmüyor artık ama 5 yıl geçti ben hala görüşüyorum.
Davet ediyorlar evlerinde misafir oluyorum, aileleri bana yemek hazırlıyor. Bayılıyorlar bana.
Kızlı erkekli karma yurttu ve bu da bir ilk tabi benim için. Genelde erkekler içinde devirmişim yılları. Dinden başka bir sohpet bilmiyorum. Meğer ne kadar potansiyel varmış içimde kabak çiçeği gibi açıldım. İlk Pc oyunlarıyla sonra Cemşit hikâyemle derken baya beni aralarına aldılar bülbül gibiyim.
Bir kızla tanıştım sonra oda başka bir kızla tanıştırdı sonra iki masayı birleştirir 10 kişi muhabbet ederdik. 10 kız ama bir ben. Kahkahalar havada uçuyor zaten ben ne dersem gülerlerdi, çok eğlenceli okulun popüler çocuğu oldum işte.
Ters köşeyim ama anlam kaybım var, samet hızlı gittin arada açık kalan yerler var bir uçtan tam tersi uca ışık hızıyla geçmen pek oturmadı kafamda.
Hemen kapatırız o açıkları diyerek dalıyor bodozlama. Hemen dediysek 7 ci haftada olmadı bunlar. Fikret az taşımadı yanında, az sürüklemedi beni ortamlara, az gaza getirmedi beni. Dinleyici gözlemciydim aylarca, sonra ikinci dönem ortalarına doğru açıldım.
Şimdi duygusal sevgisel olarak Fikret gibi bana ilgi şefkat gösterenlere karşı aşırı zaafım var. Koy bunu cebine, üstüne bir de kızlarla çok iyiyim gözüm dilim açıldı, beğenimde var bazılarına karşı özel olarak.
20 yaşındayım üniversiteli oldum artık ama sıfır cinsel tecrübe. Bu cinsellik neymiş eşcinsellik nemenem bir şeymiş iyice kafa yoruyorum.  Ortamlarda konuşuluyor sınıfta kalıyorum geçiştiriyorum yok ki bende o konuda arşiv bilgi. Şimdi izlediğim filmler okuduğum kitaplar nasıl yer etmişse beynimde az buçuk gerçekten her konuda bir fikrim bilgim var ama iş aşne fişneye gelince tırt.
Kendimi arafta hissediyordum, yerim yurdum yokmuş gibi. Bir yere ait hissetmiyorum, kadın mıyım erkek miyim uzaylı mıyım üçüncü bir tür var da ben mi keşfetmedim henüz. İnanın bu saftiriklikteyim.
Bunalımdaydım çaresiz hissediyordum kendimi.  Araştırıyorum internette ama sonuçsuz. İçime sinmiyor, bir şeyler oturmuyor. Benim sınavımda bu diyordum. Bu sınavı geçmeliyim diye hırslanıyorum ama hiç bir şey elimden gelmiyordu.
Mücadele edeceğim, bu ne menem bir arada kalmışlıksa ben bunu çözeceğim, keşfedeceğim. Başarısızlığı kabullenmeyeceğim diye and içmiştim.
Hiç bir şekilde ne hislerimden ne hormonlarımdan ödün vermedim. Tek başıma yürüdüm geçtim. Âşık oldum erkeklere ama hep polotonik, hep duygusal asla cinsel değil.
Sonra dedim ki kendimi keşfetmeliyim, hornetten uzun süre arayarak uzun süre yazışarak test ederek kendimce seçim yaptım. Ve buluşmaya gittim. İğrençti çok iticiydi muhabbeti sanki ben onun evine gideceğim sanıyordu. Sadece ne hissedeceğim diye kendimi tanımak, ne reaksiyon vereceğimi görmek için gitmiştim onun yanına. Hiç tahmin ettiğim gibi olmadı, çok iğrendim.
Ben eşcinsel miyim diye anlamaya çalışıyorum kusura bakmayın diyerek ayrıldım yanından. İkna olmama yetmemişti onca daralmam. Bir kaç defa daha yine hornetten birilerini bulup buluştum bu defa daha iyi eledim sık dokudum yine güya yani gönlüme ve göz zevkime uygun seçimler yaptım. Yooo işler hiç Google de hornette yazıldığı gibi değildi. Hiç zevk almadım. Ne sohbetlerinden ne tarzlarından  tavırlarından, tam tersi yine tiksindim ve hiç bir fiziksel şey yaşamadım. Kaslı hoş dediğim adamları yüz yüze görünce resmen korktum, travma yarattılar bende.
4 ayrı kişiyle görüştükten sonra bıraktım kovalamayı, bana göre değildi, çok pislikti bana yaklaşımları. Çok sevgisizdi. Sevgiyi yüz metre öteden anlarım ben o adamlarda sevginin kırıntısı bile yoktu. Sırf rol.
Ve hornete bir daha girmedim. Hatta ilk başta buluşmadan önce onlarla sohbet ettiğim zamanlarda ben tabı irdeliyorum, anlamaya çalışıyorum, çok soru soruyorum, onlar bana soruyor akıp gidiyor mevzular ve hepsi ağız birliği yapmışçasına bana sen de eşcinselsin yorma kafanı bu kadar diyorlardı. Buluşuyorduk ama asla onlarla fiziki bir şey yaşamak olayı daha öteye taşımak istemediğim gibi kaçarcasına kaçıyordum yanlarından irrite olarak.
Eee sonuç? Sen neymişsin samet öğrenebildin mi?
Yani emin olamıyordum işte eçcinsel miyim, değilim ki ilişkiye girmek istemiyorum. Ama uzaktan uzağa asla çaktırmasam da öğrenci işlerinde çalışan çocuğa sevgi ve aşk besliyorum. Eyvallah. Ama ona da açılamıyorum ki. Her şey benim duygusal belleğimde yaşanıp gidiyor. Platonik.
Hatta o 4 kişiye duygusal bir şey hissedemedim. O kadar kendimi koşullamama o kadar okuduklarımdan ister istemez etkilenmeme rağmen hissetmemiştim. Yani olsa da bitse anlasam rahatlasam noktasından yürümeme rağmen hissetmedim duygu.
Sonra sıra kadınlarla geldi. Kendimi test ettim. Kadınlara ilgim var mı acaba diye denemek istedim. Zaten kızlarla muhabbetim süper, arkadaşız, aynı derslere girip çıkıyoruz, konuşmaların içeriğini değiştirmeye başladım gözüme kestirdiğim kızla, yani kendimce ilerliyorum ama yok, duygusal bir şey hissetmiyorum ama iticilikte hissetmiyorum. Bir iğrenme durumu söz konusu bile değil.
Bir öteye taşıdım, gece çıkmaya başladım, ele ele tutuştuk, öpüştük. Hafif alkol almaya başladım, müzik dinliyorum dansa henüz giremedim yani işte her şeyi deniyorum kendimce. Sonuç alamıyorum, öpüşüyorum dokunuyorum sorun yok ama sonuçta yok.
Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 10