Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 ... 10
1
30/04/24 22:11
Annem bugün bana çok farklı. Benim için üzgün, endişeli. Bakışlarında görüyorum. Onları artık sevmediğimi düşünüyor. Önceden gelir gider beni öperdin diyor. Ya da en azından okula giderken öperdim. 6 aya yakındır öpmüyorum. Yolda beraber yürürsek koluma girerdi. Asla izin vermiyorum. Yine 6 aya yakın bir süredir. Bu akşam beni öpmek istedi. İzin verdim. Doğru mu yaptım bilmiyorum.(Ağlıyorum) Öyle bir hâle geldim ki anneme bile nasıl davranacağımı bilmiyorum artık. Her şeyim sahte. Rol yapmak istemiyorum artık. Az önce cüzdanımın içindeki güç ve cesaret için yazdığım esma ve duanın olduğu kağıdı çıkardım. Güce dışarıdan değil içeriden ihtiyacım var. Müsebbibül esbab olan Rab gücü harici şartlarla yaratmayıp ya da sığındığım objelerle bana vermeyip içimde de bana fark ettirebilir. Ve ben o gücü elde etmek için çalışacağım.
***
Dikensiz gül bahçesinden geçip sağlıklı, yetişkin bir kimlik elde edenlerle aynı olmamalıyım. Acı daha güçlü bir şahsiyet yaratmalı. Lisedeki gibi kendimi diğer insanlardan, erkeklerden tecrit etmiyorum ama beraber de kalamam daha üstte olmayı hak ediyorum. Çünkü ben daha fazla çaba göstererek inşa ediyorum kendimi. Belki daha fazla çabalamıyor da olabilirim ya da daha fazla çabalasam bile her zaman fazla çalışma daha fazla mahsulü getirmeyebilir ama istiyorum.
01/05/24 06:16
Yazdıklarımda sürekli bir ben ne yaşamıştım, kim bana demişti, bana da şunu yapmışlardı deme çabası. Hocaya anlatmadığım bir şey olabilir mi diye yazmak istiyordum ama yetti bana. Sürekli dert anlatmak, özellikle geçmişten, çok ezikçe. Geç yoluna devam et.
01/05/24 14:26
Porno izlemeden mastürbasyon yaptım. Uzun süre aradan sonra gerginlik dışında kalbimin hızlı attığına şahitlik ettim.
***
Perşembe günleri okula bu dönem tanıştığım kız için gidiyorum. Sadece onunla o gün görüşüyoruz. Okula diğer günler gitme sebebim ise bir arkadaşım. O en yakın arkadaşım ve onunla konuşmak bana iyi geliyor. Yoksa başka türlü okula gitmeme imkan yoktu. Kıza gelince ise de ona aşık olmamaya çalışıyorum. Platonik kalacağı belli o yüzden hiç olmamalı. Ama neden okula gidiyorum öyleyse, çünkü onunla konuşurken heyecanlanmadığımı ve çok rahat olduğumu fark ediyorum. Bu da bana iyi hissettiriyor. Gözümde büyüttüğüm kadar bir şey olmadığını fark ediyorum.
***
Annem bu aralar biraz daha rahat olduğumu ve kafaya takmayı azalttığımı söyledi.
***
Sınıf içerisinde arkadaşlarımın da dikkatini çeken bir şey var. Konuştuğum zaman fazla özgüvenliyim. Yani hocalara karşı laubali, arsız ortaokul öğrencisi gibi davrandığım oluyor. Bu da enteresan. Şu an tek problemim önceden bir şeyi iyice düşünüp cümle kurup o şekilde söz almayı beklemek. Tabi bu arada heyecanlanma oluyor. Ama eğer hiç düşünmeden söylersem rahat oluyorum ve söyleyiveriyorum birden. Konuşmalarımı, cümlelerimi önceden planlamamam lazım. İlk terapiye gitmeden önce planlamadım ama orada heyecan, gerginlik olur diye düşünüyordum. Beklediğimden çok sakindim.
2
36 .seans devamı

-Bazen şey  aklıma geliyor. Çocukken ilkokulda İşte birkaç arkadaşım vardı böyle biraz ezik. Sonra kendilerini böyle ezikleyen tiplerle kavga ettiler. Sonrasında da karı kızdır, iş başarı peşinde koşma falan...Ben onlar gibi öyle yapmadım veya yapamadım. Yani eğer onlar öyle yapmasaydı eşcinsel olur muydular? Yani ben kavga edemedim, eşcinsel oldum.... Ya da bu kadar ilkokulu artık analiz etmeme gerek var mı?
*Gerek yok, unutacaksın tabiki. İlkokul arkadaşı ilkokulda kalıyor. Ortaokul, ortaokul, lise, lisede kalıyor. Çok duygusal yatırım yapmaya gerek yok. Geçmişi masaya yatırmayacaksın. Şöyle yapsaydım, böyle yapsaydım falan bırak geçmişi. Geçmişten çık. Geçmişe gitmek melankolik. Geçmişte sen acıdan başka, negatiften başka, sorundan başka ne bulacaksın? Geçmişinde senin çözebileceğin bir şey yok ki. Sen anı yaşamaya odaklan, dem bu dem, bugüne odaklanacaksın. Bugün keyif alacak ne yapabilirim? Kiminle ne yapabilirim? Sen ne istiyorsan, kiminle olmak istiyorsan, ne istiyorsan onu yapacaksın.
-Ama terapilerde çocukluğumuzu ergenliğimizi deşmiyor muyuz?
*Burada deşeceğiz, çıkışta unutacaksın. Burada ağlayanlar ağlıyor. Benim karşımda ağlıyor. Adamı dışarıda görsen ağladığını anlayamazsın. Sosyal hayatta görsen hiçbir sorunu yok dersin. Acıysa acı burada. Göz yaşıysa göz yaşı burada. Kimse senin psikoloğa gittiğini anlayamayacak, kimse senin acılarını göremeyecek. Burada analiz edeceğiz acılarını, geçmişini evine götürmeyeceksin , burada konuştuğumuz konuları. Bir de yazarken. için acıyorsa acıyacak ama bitirdiğinde acı falan yok. Bunun adı yüzleşme. İyileşmek denilen şey böyle bir şey. Sancılı bir süreç, acılı bir süreç. Herkes yüzleşmez ki geçmişiyle  acılarıyla hesaplaşmaz. Normal hetero insanların %80'i böyle bir yüzleşme yaşamıyor. Bu kadar insanlar niye çok geziyorlar, kafelerde buluşuyorlar, geziyorlar, eğleniyorlar? Yalnız kalmamak için. Yalnız kalınca acı çekecek. Yani senin yalnız kalınca çektiğin acıları çekmemek için Haydi eller havaya...
Özellikle bara gidenler, spor salonuna gidenler... Niye gidiyorlar? Kaçıyorlar işte canım kendisiyle baş başa kalmamak için. İç sesini duymamak için.

-Onlar dışa dönük insanlarda oluyor tabi herhalde dimi?
*İçe dönükte de, dışa dönükte de öyle. Kaçabildiğin kadar kaçıyorsun yani. Gerçek iyileşmek, mutluluk, yalnızken sıkılmamak, keyifli bir şeyler yapabilmek, yaratabilmek, üretebilmek, düşünebilmek. Ama korkmadan, kaygılanmadan. Bunu herkes yapamaz.
Sonra işte takdir et kendini. Kendini suçlama artık, analiz etme, cezalandırma. Takdir etsene.!
-Onu da niye yapmıyorum bilmiyorum.
*Annen takdir etmemiş, baban da takdir etmemiş. Takdir etme geleneği yok.

-Yani şöyle her ne kadar dışarıdan insanlar beni beğenseler de bedenimi ,yüzümü birşeylerimi.... Herhalde öncelikle benim kendimi beğenmem lazım. Bir yerde hiç beğenmiyorum ben kendimi.
*Kendinle barışmak demek ne demek? Kendinle barışık değilsin ki. Değersizlik duygusunun büyüklüğü, aşağılık kompleksi, mazoşizm. Takdir etmiyorsun hiç kendini. Takdir etmediğin müddetçe de çabalamıyorsun hiçbir konuda. Sonra tembelleşiyorsun. Anlık zevklerin olabilir. Zevkle alıyorsun, tatmin oluyorsun, bitiyor ama sonra. Sonra yalnızlığınla, can sıkıntınla, sorunlarınla baş başa kalıyorsun. Bunun temelinde değersiz duygunun olması...
Ama değersiz hissettiğinde batırma kendini. Uzun vadede ben buna aşmam lazım diyeceksin, karar vereceksin. Hekimliğinle ilgili planlar kursana mesela niye kurmuyorsun?

-Sevmiyorum ki
*ama bu saatten sonra şimdi hekimliği bırakıp ne yapacaksın?
-Yapacak birşeyim de yok tabi.
*Mecbur burdan ilerleyeceksin.  Hekimlik +  güzel sanatlar, spor .. Bir şey ayarlı olması lazım. Sonra mesleğinin herhangi bir bölümüne yoğunlaşman lazım ama bir alan seçersen tatmin olabilirsin. Şu anki bulunduğun bölüm pasif bir bölüm. onun olmaması lazım. Bir işi yapmak ve onda en iyisi olmak... (sonrasında HK  eşcinsel terapistliğine geçme evresininden ve alandaki en iyisi olma durumuna nasıl geldiğinden örnekler verdi)

Terapi sonunda özet olarak düşünmem gereken: Ortada bir direnç var mı yok mu? Bu direnç varsa nasıl kırılır?
Hk'ya göre direnç var ve kırılması için hiçbir şey yapmıyorum. Geleceğin için güç, kariyer peşinde koşmuyorum.Temelde güçsüzlük var.. Penis demek, sembolik olarak bilinçaltında erkekselik güçlü erkek demek. Ben güçlü değilsem kadına gidebilir miyim?Kadın bana çekici gelir mi?Ben güçlü değilsem, kendimi hep yargılıyorsam, sorguluyorsam. Gücüm oluştuğunda hiçbir erkekle erotik ilgi duymayacağım. Arzulamayacağım. Şu an gücümü yaratmam lazım. Çalışarak, gayret ederek....

Dipnot: Haftasonu HK'nın seanslara başladığım günden beri sayıp sövdüğü D... ekibi çekim yapmaya geldi. Geçen haftalarda bu ekip çekim yapmak istediğinde HK heralde onlara sayıp söver ve reddeder isteklerini diye düşünmüştüm, öyle olmadı. HK'nın bu yüzden karizma gözümde biraz çizilmişti. Mekana gittiğimde de tatlı-sert ama gergin bir ortam vardı. Hocanın narsist sert uslübü insanları deli ediyor anladığım :) Aslında içten içe aralarındaki sürtüşmeyi Hkdan tek taraflı dinlediğimi, karşı tarafı da dinlesek hocanın iletişimsizliğinden ve narsistliğinden dert yanacaklarını seziyordum. Ama ben yine HK'nın tarafındayım tabi ne olursa olsun :). HK çekime sen de istersen gel demişti çağırdığı için teşekkür ediyorum. Benim açımdan gitmemin önemi aslında bir yerde başka insanlara eşcinselliğimi ifşa etmiş oldum.  Acaba gitmesem mi ya ifşa olursam gibi kaygılar ürettim gitmeden önce. Fakat benim hikayemde icraat yok birşey yok ,utanılacak herhangi bir mesele yok deyip gitmeye cesaret edebildim. Çekim bittikten sonra da biraz kaygım devam etti ama şu an kafaya takmıyorum. Önceden olsa "öldürsen gitmem eşcinsel yönelimim asla bilinmesin" derdim...


3
31,32,33,34 ve 35. seans yazılarını daha sonra yazacağım. Artık daha güncel seanslarımı yazmaya geçmek istiyorum, geriden gelmek beni yoruyor.

36. seans

Bugün nerdeyse tüm gün HK'nın mekandaydım.

Bekleme odasında ilk başta %100 iyileşen bir danışan Selman ile konuştum. 1 senedir terapilere geliyormuş. Bir erkekle bir sene boyunca şiddetli aşk yaşamış, ilişki geçmişi varmış. Annesinin zoruyla terapilere gelmiş, en başta isteksizmiş. Şu an bir kız arkadaşı da varmış.  Ondan öğrendiğim en önemli bilgi "eşcinsel ilişkide yaşanan kavgaların zamanla ilişkiyi tükettiği fakat hetero ilişkilerde yaşanan tartışmaların, kavgaların ise ilişkiyi daha da güçlendirdiği" oldu. Yakın zamanda da terapi yazısı yazacakmış merakla beklemedeyim.

Sonrasında 45 yaşlarında bir danışan eşiyle geldi. Bekleme odasında Selmana kıl kıl, tahrik eden sorular sordu. "İyileşmek denir mi biz hastası mıyız" falan diye. (Sanki biz kendimize hasta dememeyi akıl edemiyoruz). O an Selmanı da alıp dışarı çıkmak istemiştim. Sonrasında HK'nın sözleri aklıma geldi: ''Asıl erkeklik dışarı kaçmak değil, seni öfkelendirdiğinde, kızdırdığında,gerdiğinde onun tezini çürüteceksin.Açığını arayıp,sataştığında; beni ezmesine, küçümsemesine, aşağılamasına izin vermemen lazım. Asıl erkeklik bu." Sonrasında eşiyle beraber olan seanslarına da  katıldım. Karısı herşeyini bilmesine rağmen yine de kocasını seviyor, terketmiyordu. Halbuki eşcinsel ilişkide asla bir erkek diğer erkek için bunları yapmazdı. Aklıma o an Elif geldi. O da sanki herşeye rağmen beni terketmezdi diye düşündüm. Belki de eşcinsel hayatın içerisine girsem bende ileride o gıcık olduğum adam gibi olacaktım. Epey ibretler almış oldum :)

Sonra bekleme odasında başka danışan Yağız ile konuştum. Kendisi benim Bora hocaya başladığım zamanlardaki psikolojiye sahip, obsesif,takıntılı, kaygılı sürekli düşünen... Biraz onda kendimi gördüm aslında bu zamana kadar epey yol katetmişim diye düşündüm. Kendisinin de yakın zamanda olumlu sonuçlar alacağını düşünüyorum en azından yaş itibariyle benim kadar terapilere başlamakta gecikmemiş.

Hoca seansa beni överek başladı. Yeni kıyafetler almıştım, yakışıklı olduğumu, bu kıyafetlerin bana yakıştığını söyledi, kovboy gibi olmuşssun dedi:D kendisine teşekkür ediyorum :) Spora başladığım için maddi sıkıntılara girmeye başladım. Artık 2 haftada bir mi seansa gelsem, biraz tasarruf mu yapsam diye düşünmüştüm.  HK borç  yapabiliriz demişti ama bir gün ödeyeceğiz en nihayetinde. Fakat fark ettim ki hamam fantezileri, gay porn , masturbasyon falan hala devam ediyorum, azaltamıyorum. Mecbur yine her hafta gelme kararı verdim :)

Stresimin artmasında geçen seans konuştuğumuz  Elif ile evlenme kaygısı mevzusu var. Bence birde işyerimdeki görevimin yüksek ihtimal uzayacak olması, benim devlete atanmamın gecikmesi, önümde işimin nasıl devam edeceği konusundaki kaygılarım, korkularım var. HK kaygılarımın gereksiz olduğunu, görevimin 3-4 ay daha uzamasının fazla korkulacak bir durum olmadığını sonrasında da zaten birçok seçeneğim olduğunu, en nihayetinde işsiz güçsüz kalmayacağımı söyledi. Bu boşluk zamanımda ergenliğime kadar yoğunluk veremediğim, sanata,spora, hobilerime, gezmeye tozmaya,eğlenmeye, KENDİME YATIRIM YAPMAYA odaklanabilirmişim. Takdir kazanacağım, birşey yapmış olmak, yeteneği kabiliyeti olmak. Bir yeteneğimiz yoksa ... Geç kaldım diyeceğim ama müsabaka devam ediyor, hayat bitmedi, telafi edebilirisn geç kalmışlığını. Başlamak zorundayız. 35te kralsın. Sırf mesleğimi yapsam da tatmin olmayacağım, para kazansam da. İlgi istiyorum, beğenilmek, değer görmek, alkışlanmak istiyorum. Asıl konu bu ama bunların olması için hiçbirşey yapmadım. Hayat acımasız, kimse elinden tutmaz sen fark yaratacaksın, bir karizma inşa edeceksin. Sen çaba göstermezsen kimse kapını çalmaz. HK kendi hayatından örnekler verdi 35'te mesleğinde çıkışı yakalamasından vs...

Geçen seanstan aklımda kalan en önemli soru "35 terapidir gidip geliyorum, niye hala pasif fantezilerim duruyor?" olmuştu. Bu seans HK damarıma bence çok bastı. Yazıyı diyalog olarak paylaşssam daha iyi olur diye düşünüyorum:

*HK: Sence bir güç kazanıyor mu Ali genel olarak
-Bence hayır.

*Neyde zorlanıyorsun?
-Ne bileyim insan ilişkilerimde falan zorlanıyorum galiba.

*Niye hala kafaya takıyorsun ki?
-Takmamaya çalışıyorum artık ama...

*Peki, bugüne kadar ben böyle eşcinsel yaşadım.Sanki  iyileşirsem güç kaybedeceğim ya da bilmediğim bir dünyaya gireceğim gibi bir kaygı var mı?Erkek olmak zor, dolayısıyla iyileşmek zor bir şey. Sanki beceremeyeceğim, yapamayacağım ya da sıfırdan mı başlayacağım gibi bir kaygı?
-Ben bunu hiç öyle düşünmemiştim ama.... Bu söylediğiniz kaygı daha çok din konusunda vardı. Yani cemaatten,dinden  kopunca ne yapacağım gibisinden. Yani  düşündüğümde eşcinsellikten iyileşirim, problem olmaz gibi.

*Tamam iyileşmene engel ne var ama hala? Şimdi diyelim Selman gelmiş. Her şeyi yaşamış. Sen daha yaşamamışsın. O Tık tık tık tık iyileşmiş işte. Senin iyileşmekte zorlandığın kısım neresi?

-Ya içten içe acaba... Bana bu erkeklere olan ilgi çok somut, güçlü geliyor.

*Sanki şunu mu tecrübe etmen lazım,  "eşcinsel hayatın  pozitif bir yanı var ya da çeken bir tarafı var, arzuladığım bir tarafı var, tatmin olmak isteyen bir tarafım mı var, yaşamak isteyen bir tarafım mı var" ?
-Evet var sanki.

*İyileşirsem sanki bir şeyler yaşamadan bitecek düşüncesi var mı?
-Evet, var :(

*Diyelim mesela Selman diyoruz ya 1 yıllık aşk yaşamış, aktif olmuş, pasif olmuş, ne yaşamışsa yaşamış. Şimdi sen sanki hiçbir şey yaşamadan iyileşince bir şey kaybedecekmişsin gibi mi? Eşcinselliğe dair. Sanki tecrübe edemeyeceksin. Öpüşemeyeceksin oral ilişki olmayacak... Bir penis göremeyeceksin. Bunlar işte bir kayıp gibi mi?
-Evet, kayıp gibi.:(

*Bu kısım bilinç düzeyinde mi sence bilinçaltında mı? Ben bunları söylemesem bunların farkında mısın?
-Bilinçaltında olabilirim (Şu an yazarken düşünüyorum da aslında bilinç düzeyindeydi). Bilincimde hissettigim bunun çok somut ve güçlü olduğu ve eşcinselliği yenemeyeceğim gibi bir şey var sanki.

*Bu bence bir arzu değil mi? İyileşmeye karşı direnç? Eşcinselliğe dair büyük bir arzu. Ne varsa ben de gideyim, yaşayayım veya burada şimdi yaşamışlar var, yaşamamışlar var. Hiç ilişki yaşamamış, senin gibi gelenleri dinlemek nasıl bir şey? O öyle sevişmiş, öyle öpüşmüş, ama gelmiş gitmiş iyileşmiş olanları dinlemek sende ne uyandırıyor? A şıkkı B şıkkı.
-B şıkkı daha çok ilgimi çekiyor. Fakat o  B şıkkının "ben yaşadım ama senin yaşamanı tavsiye etmiyorum." sözü inandırıcı gelmiyor.

*Nasıl geliyor? Her şeyi, her haltı yemişsin anasını satayım. Sen tatmin olacaksın. Sıra bana gelince mi yasak, günah, haram.
-Yani evet.. gerçi bir şekilde işte iğrenmiş ve bitmiş yani.

*Ne arzusu bu ama? Bu arzudan mı vazgeçemiyorsun, "yaşamalıyım, her şeye rağmen yaşasam sanki kötü bile olsa güzel bir tarafı var."
-Öyle değil mi zaten? Söyleyenler öyle demiyor mu? Zevk alıyorsun diyorlar yani yaşayanlar

*Ama orada bir şeyi ıskalıyorsun . Normal şartlarda her ilişki zevk verir, her türlü sevişmek zevk verir kabullendiğinde ama. Normal bir erkek, erkek erkeğe sevişmeyi kabullenemez ama kabullendiği an, sevişmeye başladıktan sonra kendini geri çekmezse...Biyolojik bir şey değil mi?
- Zaten işte bir yerde bana biyolojik geliyor ve böyle çok somut geliyor. Yani bir inanç var en nihayetinde iyileşmeye dair, buralara da geldiğime göre kaç seanstır ama...

*Ama hiç iyileşmeye güçlü bir direnç var mı yok mu? Ve arzu böyle. Arzu boyutunda ama.
*Şimdi bak normal eşcinsel kimliği güçlü bir adam gider yaşar o ilişkileri. Din biliyoruz korur ama kurtarmaz yani. Gidersin o koruma bariyerini de yıkarsın gider yaşarsın.

-Böyle yaşamak çok kolay olsa diyelim, tam kriterlerime uygun biri beni çok zorlasa, ısrar etse, evime gel falan dese ben de gitsem veya ben çağırsam o koşa koşa gelse. Sanki öyle bir şey bekliyorum.
*Buldun mu öyle biri, o kadar yazıştın ettin var mı öyle biri?
-Yok. Ama olsa yaşarım.
*İşte yok.

*Kriterlerine uygun birini hayal edip konuşalım. Ondan ne bekliyorsun birlikte yaşadığında? Beni bırakmayacak falan mı?
-Ya sevişme istiyorum ama bunu da bilmiyorum yani.

*Sevişince ne kazanacağım? Tamam zevk alacaksın. Ama ne kazanacağım?
Zevk işte, tatmin, ne bileyim. Öyle olmuyor mu?

*Ya zevk alıyorsun.. her türlü ilişkiden zevk alınır.Ama bittikten sonra işte ne olacak? 45 yaşındaki adamı gördüm. Her türlü sevişti. 100-150 kişiyi. Araya en yakışıklıları da karışmıştır. Her tip ve tipolojili adamla sevişmiştir.
-Şey var herhalde. Bir yerde potansiyelim var, harcanıyorum. Bu zamana kadar kurduğum hayaller... Gerçi geçti o devran. Artık az çok anladım iç yüzlerini eşcinsel dünyanın. Yani temelde işte somut çok geliyor ya da güçlü arzu hissediyorum ama...  O zaman bilmiyorum niye direniyorum...

*bence eşcinselliğe dair bir arzuyu yok edemiyorsun, vazgeçemiyorsun.! Hala arzulayan bir tarafın var. Yani tamam penis görmek istiyorsun en azından. Değil mi? Sence ereksiyon olmuş bir penis görürse, gördüğün an sence ne hissedeceksin? Senin algıların ne yani? Bir erkeğin? E dokunursam? Oral yaparsam? Oral, gördüm, dokundum. Şu an senin kafanın içindeki bütün şeyleri sansürsüz söyle ama.

-Ya anlık heyecanlanırım ama yani... Oral kısma kadar daha çok hoşuma gidiyor. ama son zamanlarda aslında oral yapmak da gururuma yediremediğim bir şeye dönüşmeye başladı. Hatta artık Elife benziyorum gibi oluyorum sanki. Daha da uzaklaşıyorum oral yapmaktan.
*tamam bu iyileşiyorsun kısmı.

-Aslında sanki güreşmek, erkek erkeğe güreşmek. Mesela sokak serserileriyle mastürbasyon partisi ...
*Geçmişinde erkek erkeğe temas, rekabet, oyun olmadığı için.

Ama işte çocukluğunu hiç çılgınca yaşamadığın için, yaramazlık yapmadığın için, gidiyorsun o serseri adamlardan, oyun oynamak gibi bir şey mi? Ne diyoruz? Bir erkek çırılçıplak karşındaysa, sen ne kadar ezik olursan ol, bir erkek senin karşında çırılçıplak duruyor. Bu ne uyandırır adamda?Daha savunmasız  senin karşında. Orada sanki bir güç mü kazanıyorsun? Ele geçirmişsin gibi yani. O senin olmuş gibi. Oyun gibi.
psikolojide falus kavramı var. Cinsel organı da kapsamakla beraber güç ve iktidar sahibi olmak. Sana niçin çekici geliyor? Senin kendi iç dünyanda sen Aliyi güçlü, erkeksi hissetmediğin için çekici geliyor. Başkasınınkileri işte haset duygularınla elde etmeye çalışıyorsun... Sonra bilinçaltında istiyorsun yani.


-Peki ,bu kelimeyi söylediniz madem detaylandıralım. Kıskançlığı son zamanlarda kendimde gözlemliyorum. Acaba benim eşcinselliğim kıskançlığımın çok büyük, patolojik boyutta olmasından dolayı...
*Evet. Ne boyutta kıskançsın? Kıskandığın insanlardan örnek ver. Kimleri kıskanıyorsun en temelde?

-Mesela geçen şey oldu erkek arkadaş çevremle otururken 4-5 kişi. Gruba yeni bir kişi geldi. Kendisi çok özgüvenli konuşuyor, böyle girişken özgür, falan takmıyor, etmiyor meseleleri. O an kendimde düşündüm şu an ben ne hissediyorum dedim. Baktım ki aşırı kıskanıyorum
*E tamam, onun gibi olmak istemiyor musun? Onun yerinde olmak istemiyor musun?
-Aynen, çok aşırı.
*E tamam, bu... Gerçek sorunun bak sevişmek memişmek değil yani seviş bir şey değişmeyecek. Bu kıskanç yönün ölene kadar kalacak. Eşcinsel hayatı yaşadığında bu kıskanç yönün daha da artacak. Seviştiğin kişiyi kıskanacaksın. O erkek hiçbir zaman olamayacaksın. Hep pasif roldesin ya giremeyeceğime göre daha kıskanç, daha kıskanç, daha kıskanç olmayacak mı? Bu ego yaratacaksın belki ama içi boş bir ego. E tamam Kerimcan, Murat Ö.,YouTuberlar veya Mükremin G., Şırnak'ta. Gördün mü onu? Oteli varmış da sevgilisinin, 12 tane oteli varmış. İşte böyle egosu var.  Nasıl bir ego? Aktiften aldığı ego.

-Başka bir boyut bu kıskançlığım. Arkadaşlarımı kıskanıyorum. Her şeyi kıskanıyorum.
*Ama bak hiçbir şey yapmamışsın ama. Bu çocuksuluk, büyüyememek, olgunlaşamamak, erkekleşememek. sadece işte hekimliği kazanmışsın. Sonrasında bir şey var mı? yetenek habiliyet, kendini geliştirmek, daha fazla çabalamak... Ne yapıyorsun? Hiçbir şey yapmıyorsun. Kendini geliştirmek dışında hiçbir şey yapmadıkça, "neyi kıskansam, bunu mu kıskansam, onun neyini kıskansam, bunun neyini kıskansam", ona dönüşmüyormusun? Atıyorum psikologa da öfke duyarken kıskançlık var mı? Bir şekilde duruş, tarz
-Ego kısmında vardır.
*Tamam mesela egosunu gördüğünde böyle adam atıp tutuyor biraz. Böyle öfkeli sinirli atıp tutan tarafım var ya. Söven, sayan tarafım. Sen de ne uyandırıyor?
-Yani sizin gibi olmak isterdim.
*Engel ne var?
-Valla önceden sorsan din yasaklıyor falan derdim ama. Din mütevazi olun diyor ya malum.

*Ne?Mütekkabire tekebbür sadakadır. Kibirli olan herkese.Seni aşağılayan herkese. seni yok sayan herkese. Müslümanın kibri yok mu? Piyasada şuan kibirden geçiliyor mu?  Pozitif duygu, sevgi geçişken bir şey.Yani sana bir insan değer veriyorsa o değer geçer yani. Seni bir insan küçümsüyorsa, laf sokuyor işte. Kibirli insan laf sokar. Sen adam mısın? diyorsa karşınDa kibirli bir adam var, seni küçümsüyor, aşağılıyor. İşte orada ne yapacaksın? Daha fazla kibirli olacaksın. Ha şimdi beni kıskanıyorsan diyoruz ya bak ben de eskiden senin gibiydim (Hk kendi hayatından örnekler verdi burasını detay vermeyeyim belki istemez)
Mucize beklemeyeceksin. Güçlü olman mümkün değil. Küçük adımlarla yol alacaksın. Kazanamayacağına inansan bile kaybetmeyeceğine inanman lazım. Bu bir savaş, evet birinci müsabakada kazanamayacağım ama sonunda ben kazanırım. Bir umut yaratacaksın. Bak şu an zaten dış şartlarında hiçbir engelin yok. İçini yenemiyorsun. Karar veremiyorsun, son kararı veremiyorsun. Her konuda kararsızsın işte.  Atansam mı, askere mi gitsem, görevim uzadı mı, uzarsa benim halim nolcak... Kaygı yaratmıyor musun? Ama bu kaygılar gereksiz ki sen bir hekimsin. Askere gitsen de olur, uzasa da olur, şöyle kenarda da olur, içeride de olur, dışarıda da olur, her yerde olur yani.
Kıskanmak kazandırmaz. Git onu taklit et. Kıskanma, taklit et. Ama onu taklit edebiliyor musun? Kıskandığın bir insanın yaptıklarını yapabiliyor musun?


*Eşcinselliği yaşamak isteyen bir tarafın var. Bence onu da iyileşmeye direnç gösteren tarafın  yaratıyor. Ya kendin için hiçbir şey yapmamışsın yani. Çabalamıyorsun. Evet arkadaşınla buluşuyorsun, yiyorsun içiyorsun ama mesleki anlamda, geleceğin anlamında gayretin yok. Kader gayrete aşıktır.  Sen de gayret... Yok yani. Kendin için, kendi hayatın için, geleceğin için. Kendini hiçbir şekilde sen motive etmiyorsun. Mevcut durumu kabullenmişsin. İyileşmek istememek; sen kabulleniyorsun iyileşmek istemeyen tarafın devrede. İyileşmek istemeyen tarafını yenmek için bir şey yapmıyorsun yani. Sanki terapilere gidiyorsun, geliyorsun, gidiyorsun, geliyorsun.
-Bunu nasıl aşacağız, çözün?
*Gayret!
Her konuda gayretin olacak yani. Ama bak mucize yapamazsIn, mucize bekleme, mucize yaratmıyoruz. Küçük adımlar. Ne diyor şimdi Selmana da sorsan? "Nasıl olduğunu anlamadan iyileşiyorsun." Sadece gayret edeceksin, çabalayacaksın. Düşsen de, kalksan da. Pes etmeyeceksin.

-Verdiğiniz ödevleri yapıyorum aslında. Sadece şeyi yapmıyorum. Belki artık biraz orada gayret gösterebilirim. Porno izleme, mastürbasyon.
*Oraları terk etmemiz lazım ama yani.
-Onu evet Selmana da söyledim. O da boş kalmaman lazım dedi.
*Tamam yalnız kalmayacaksın canım. Keyifli zaman geçirdiğinde, duygusal anlamda hayatında tatmin olduğunda porno, masturbasyon asla bir ihtiyaç değildir. Aklına gelmez. Gelse bile geçer. TaTmin olmuşsan ama. Mutlu olmuşsan, keyifli zaman geçirmişsen, gezmişsen, tozmuşsan, eğlenmişsen.
-Şu an yalnızım ve boşum.
*Hiçbir şey yapmıyorsan ama bence Türkiye tarihinde böyle bir  hekim olabilir mi? Anca şarapçı bir, alkolik bir hekim yani bu kadar tembeldir. Öyle değil mi?
- :D:D

-Derinlerde bir yerde sosyal fobim hala çok kuvvetli bir şekilde duruyor.
Geçen Elif ile da stand-up'a gittik. Orada adam aranızda Karadenizli olan falan var mı diye sordu. Elif de ele kardırsana gibisinden baktı gülerek. Ben de el kaldırmaya utandım.
*Orada kaldıracaksın, sonra akışını bırakacaksın. sana bir soru soruluyor, o sorunun cevabı sensin. Seni arıyor soruyu soran kişi. El kaldırsan bak doğal akışında bir şey gelecek. Neyi tecrübe edeceksin? Rezil olmadığını, hatayı yapsan bile sana göre, keyif aldığını, insanların seni ayıplamadığını göreceksin. Amacımız orada yargılamak değil, zaten mizah da yargılamak, sorgulamak değil ki. Keyif almak. İşte bak ne yapıyorsun orada? En yanlış şıkkı seçiyorsun. Elini kaldırmamak.
-Sosyal fobi hala niye derinlerde bir yerde?
*Bugüne kadar erkeklerin arasına tam karışamadın...Yazdın ya, 4 kişiyiz diyelim, onlar 3 erkek, ben erkek değilim psikolojisini yıkman lazım.
-Liseye kadar yoktu aslında sosyal fobi. Lisede bir arkadaşım vardı ki sosyal fobik. Ondan bana geçti direkt.
*E yani sosyal fobikden uzak duracaksın. Ben mesela eşcinsel olduğumdan sosyal fobikle uğraşmam yani terapi olarak. Baş edemezsin ki. İyileşmek diye bir şey yok. Onun için escinsele  tahammül edebilirim sonuç alıyorum yani. En sosyal fobik danışanlarımızdan biri H... Sen onun yanında bülbülsün diyelim. Geldiği nokta nasıl?
-Konuşuyor ya gayet iyi konuşuyor.
*O eşcinsel olmasaydı, heteroseksüel olsaydı o noktaya gelmek mümkün değil. Hiçbir psikolog danışanını o noktaya getiremez. Sosyal fobi bir yüktür. Senin bir arkadaşının sosyal fobisi varsa sen bir yük taşıyorsun. Bir de nankördür. Sonra eğer özgüven kazanırsa ilk satacağı kişi sensin.
Çünkü geçmişi sosyal fobi, karanlık, lekeli. İyileşti zaman geçmişini hatırlamaması lazım. İlk yapacağı şey geçmişindeki insanları çıkarmak.
-Biraz o sosyal fobik arkdaşa kızgınım beni de etkiledi Onun yüzünden böyle oldum gibi veya zaten zemin hazırdı da denk geldi.
*Ama bütün her şey onun yüzünden değil. Güç kazanacak bir ilişki kuramazsın. Sosyal fobik arkadaş güç kazandırmaz. gücünü tüketir.
-Ama ilk ondan duymuştum. İnsanlar arasında ben çok çekiniyorum lafını. Normalde öyle bir şey gündemimde yoktu.
*O da senin çekincelerini pekiştirmiş yani.


4
HÜSEYİN KAÇINLA SARILMAK
Odaya çağırdığınızda ve gözleriniz dolunca bir an korktum ama sonra rahatladım. Poğaçalar  yolda gelirken biraz ezilmiş,patates salatasını geceden yaptım beğenmezse diye arada kalıp mücadele etmesem  sonra M. de” götür ne olacak” demese sanırım veremezdim cesaret edip. Siz sarılınca sevgiyi hissettim sanki içimden bir şeyleri elinizle tutuyormuş gibi.Ama hiçbir şekilde sarılırken bir kadın kimliğine sahip olduğumu düşünmedim hatta sevindim belki de beni erkek olarak bir dost arkadaş  gördüğü için sarıldı ..tabi o yüzden sarılmadığınızı biliyorum ama benim de son zamanlarda modum oldukça düşüktü ,sarılmanızı hiç beklemiyordum.Ne bileyim pek profesyonelce olmuyor,danışanına dost olan psikolog ben hiç görmedim belki de sizi farklı kılan bunca zaman size gelmemi sağlayan şey buydu.Çünkü istemediğim bir bedende ait olmadığım bir hayatta mücadele veriyorum ve kimsem yok,gidecek bir yeri olsun ister insan.Onarım terapisi anlamında değil cinsiyet kimliğimde bir değişim yok ,ergenliği geçeli de epey oldu zorlamamak lazım bazı şeyleri ,içimden gelmiyorsa yapamam neticede kafası karışık bir  çocuk değilim ,mesele insanilik anlmında aslında hayatımın en önemli eksiği sarılacak bir arkadaşımın bile  olmaması ..Babam az önce sarıldı bu yazıyı yazmadan hemen önce, bu yüzden buraya da yazmak istedim.Babamla aramda sizle aramızda oluşan  “o şey “ oluşamıyor,evet sarılıyor bir tanecik kızım diye ama bir şey hissedemiyorum ona karşı. Sürekli aklıma çocukluğumdaki şahit olduğum seks sahnesi ,sesler, iğrenç görüntüler geliyor.Eskiden böyle değildi babam,tuvalete  çişini bile kapıyı kapamadan yapar beni delirtirdi.Babam  yaşlanıyor bunu hissediyorum..Ama bana hiçbir anlam  ifade etmiyor.Kötü bir baba diyemem,bana ilk bisikletimi alan,”aşımın tuzu”diye iltifatlar eden ,yemeyip yediren içmeyip içiren ,sabaha kadar da olsa sizden terapi dönüşümde otogardan arabayla almak için bekleyen biridir hakkını yemek istemem ama bazı hatalar sıfırlıyor her şeyi.Ben bir şey hissedemiyorum,ne babama ne anneme karşı ,üzülmesinler diye “miş “gibi yapıyorum.Ama gerçeğim bu. Dini olarak benim soğukluğum ailemle özdeşleşmemeden kaynaklı tiksinti seviyesinde dinden nefret ediyorum,islamla tanımlamıyorum inancımı ,erkek kimliğim yüzünden beni lanetlemeyen ve seven bir tanrıya inanıyorum.Kafama takmamaya çalışıyorum,neysem oyum.Artık kendim olmak istiyorum ve hesap vermek istemiyorum.Diğer insanlara da tahammülüm kalmadı ,neysem öyle davranıyorum,duruşum hareketlerim gerçekten kınanma eleştirilme korkusundan  gına geldi. Sizin kliniğinizde aslında daha fazla konuşuyorum normalde ağzımı açıp tek kelime etmem. Ama yine de biraz farklı kalıyor hikaye olarak sonuçta size gelen çoğu kişi cinsiyetinden memnun belli bir yerde tıkanılıyor,mesele şu ki benim problemim eşcinsel olmamam, eşcinsel olduğumu nasıl kabul ederim ve kendime ben kadınım derim bilmiyorum,özgüven kazansam da kimliğim değişmiyor maalesef..
5
30/04/24 09:19
Siyah Kuğu'yu baştan sona 2.kez izledim. Tamamen hissettim. Dişimi o kadar sıkmışım ki ağrı var. Bu sabah iç çamaşırımı el feneriyle kontrol etmedim. Bir iki damla idrar kaçar, ben görene kadar kurur diye ışıkla bakıyordum. Leke varsa görmek için. Yapmadım. İki senedir vakit kaybediyorum diye hiç baştan sona film izlememiştim. İki bölüm dizi ve YouTube'daki kesitler haricinde.Filmi izledikten hemen sonra bir tarihçinin radyo yayını dinleyecektim, dinlemedim. Okula kadar yolu izlicem sadece. Zikir de yapmıcam.
30/04/24 11:03
Okula giderken hiç tişört giyemiyordum. Bugün giydim üzerine montla birlikte. Sınıfa girdim 20 dakika kadar montu çıkarmamak için direndim. En sonunda çıkardım. Ama kollarımı masanın üzerine çıkaramadım. Kenarda saklar gibi tutuyordum. Gerginlikten sol kolumu kazıdım. Fakat şu an rahatladım. 5 yaşındayken annem beni şort ve atletle dışarı çıkarmak istemiş. Kapının önünde ağlamışım çıkmamak için. Kollarımı kapatıp oturmuşum. Ancak daha sonra alışmışım kısa kollu giymeye, sanırım liseye gelene kadar.
***
Bu bedene yabancılaşma denilen şeyin aslında farklı tezahürlerini de gördüm. Vücudumdaki tüyler utanç vericiydi benim için çıkarken. Ailem daha doğrusu annem neyle alıyorsun diye soruyordu. Yok ki diyordum. Benzer şekilde ergenliğe girdiğimi de saklamıştım. 11.sınıfa gelmiştim ve ailem müslüman olduklarından gusül abdesti almamı bekliyordu fakat hiç görmedikleri için ergenliğe girmedim sanıyorlardı. Ergenliğe ise 9.sınıfın 2.döneminde girmiştim. Hüseyin Hoca bu tarihe geç dedi. Her neyse ailem doktora götürmek istedi. Babam bana rüyanda bir kızla seviştiğini göreceksin demişti. Zannediyorum 11.sınıftayken ilk kez sabah yıkanmıştım onları rahatlatmak için. Gusül almamamın nedeni dinsiz olmam değil utanmamdı. Erkek olmaktan utanıyordum belli ki.
30/04/24 19:15
En yakın arkadaşımla bir gündü. Gün boyu tek bir erkeği bile fark etmedim. Hatta fark etmeksizin bir kıza uzun süre baktım. Gayrı ihtiyari olan bu davranış beni mutlu etti. Arkadaşımın yanında bugün hiç olmadığı kadar natüreldim. İlk kez onunla argo konuştum. İlk kez WhatsApp grubuna sansürsüz küfür yazdım. Tek ilacım erkek arkadaşlar gibi hissediyorum. Lisede birbirlerine çok yakın olan erkek arkadaş grubunda olmayı ne isterdim. Aslında her yıl bir iki tane yakın erkek arkadaşım oluyordu. Ama problem sene biter bitmez benim onların yüzlerine bile bakmamamdı. Hemen yeni bir arkadaş bulmaya çalışıyordum ve kimseyle yakınlaşmak için çaba sarf etmiyordum. Şu an liseden görüştüğüm kimse kalmadı. En son Şubat ayında bir arkadaşım aradı. En son da bir sene evvel onlarla buluştum. Üniversitedeki arkadaşlarımla aynısı olsun istemiyorum. Onlarla daha yakın olmak istiyorum. Artık dışarı çıkma, gezme isteklerini reddetmiyorum. Dışarıya çıkacağım diye korkuyordum. Çünkü namaz geçecek diye düşünüyorum. Dışarıda tuvaletimi de yapamam çünkü sadece istibra yapmıyorum. İç çamaşırıma 3 kat peçete koyuyorum, idrar gelmesin diye. Sabah namazlarında kalkıp tuvalete gidiyorum, bunları yapıyor sonra tekrar uykuya yatıyorum, iyice vakit geçsin diye, sonra kalkıp abdest alıyorum.
***
Okuldan gelince annem babam bana çok iyiydi. Dün akşam kötüleşmemden belli ki etkilenmişler. Onların hâlini görünce üzüldüm. Ama yapacak bir şeyim yok. Yanlış hissetmeme sebep olan ne varsa hepsi, herkes suçlu.
6
29/04/24 20:32
Delirmek üzereyim. Ben hasta değilim. Obsesif değilim. Homo hiç değilim. İlaç yüzünden midem bulanıyor. Keşke hiç başlamasaydım. Başımda yine bir tuhaflık var. Kapkaranlık bulutlar çöktü üzerime. Bugün gayet iyiydim oysa. Allah'ım nedir bu sıkıntım, bana yardım et. O şu yüzden, bu bu yüzden. Hepsinden sıkıldım. Mantık istemiyorum artık. İyi olmak istiyorum.
29/04/24 20:41
Travmalarımla baş edebilecek güçte değilim. Yaşamaya hakkım yok. Hayır kendimi üzmicem. Bunu hak etmiyorum. Ben kötü bir şey yapmadım. Ben iyi olmaya çalışıyorum. 7.sınıftaydım. Dedemin bir arkadaşı torununu kötü şeyler izlerken yakalamış. Babaannem de diyor ki büyüyünce o(ben) da izler. Annem hayır dedi. Bana gelip sordu. İzliyor musun diye. İzlemiyordum. Hiçbir zaman izlemicem dedim. Ama 2 sene sonra izledim. O yüzden başıma bu belalar geldi. Zaten hep böyle olur. Annem hep benimle övünürdü ilkokulda. Bir gün arkadaşlarımla parka gidecektim. Gitme dedi. Gittim. Yolda öyle kötü düştüm ki. Anne seni dinlemediğimde hep başıma kötü şeyler geliyor dedim. Öyle gerçekten. Beni tutan bir annem yok ama şimdi. (İsmim), gel oğlum dedi şimdi, çaya çağırıyor, babam da çağırdı. Ölüyorum, elimden tutun. Kendime hakim olamıyorum. Ağlıyorum.
29/04/24 21:25
Akşamları online eğitime kayıt oldum. Ama derse odaklanamıyorum. Derse geç kalınca arkadaşım yazdı. Kitap falan okuyorsan girme önemli bir şey yok dedi. Yatıyorum dedim. Vay sen dinlenir miydin diyor. İnsanlar beni böyle bilmiyor. Kendime, benliğime ihanet ediyorum. Çalışmalıyım ama ben boş oturup kusmuktan farksız yazılar yazıyorum.
29/04/24 21:34
İyiyim. Annem evliya değil. O günah işliyor. O babamla... Çocukken yanılmışım. Şu an gayet iyiyim. Annem suçlu. O beni yanlış yetiştirdi. İşte ben böyleyim. Bir dediğim bir dediğimi tutmuyor. Her yazdığımı silmek istiyorum ama sonra anlatamam diye silmiyorum. Az önce üzerimde kapkaranlık bulutlar vardı. Şimdi dağılıyor.
29/04/24 21:42
Baba senden nefret ediyorum. Sorsana neden böylesin diye. Annem soruyor. Baba karşımda çay içiyor. Bok iç. Annesini, dayısını anlatıyor. Onların Allah belasını versin. Annemi çok seviyorum. O kadar güzel bir insandı ki. İlkokulda birisi annen çok güzelmiş demişti. Çok sinirlendim. Neyse ki annem beni okula çok götürmedi. Komşu götürüyordu. Annem çok korkak. Ben araba kullandığımda çılgına dönüyor. Çok hızlı ve dikkatsiz kullanıyorum. İkisinin konuşması salakça. Gebersem fark ederler mi acaba.
29/04/24 21:58
Yukarıda yazdıklarımda çıldırmış gibiyim. Neyse ki hemen geçiyor bu düşünceler. Hemen her gün 1 saatimi alıyor ama belki. Çocukken annemi ilahlaştırdığımı görüyorum. O kadar midemi bulandırdı ki okurken. Annemden uzaklaşıyorum artık. Onun yanında üst değiştirmiyorum. Geçen hafta rüyamda annemleydim. Banyodaydık. İkimizin üstü de giyinikti. Bana banyo yap dedi. Ben yapmak istemedim. Israr etti. Arkanı dön dedim. Kıyafetlerimi çıkarmadan yıkandım.
7
29/04/24 12:06
Annenin işi vardı, dışarı çıktı, bizimle kahvaltı yapmadı. Babamla beraberdik. İlk başta konuşmadık, sessizlik hakimdi. Sonradan bayağı konuşmaya başladık, bana çok iyi geldi. Sabah arkadaşım da nerdesin agam yazmış, beni çok mutlu ediyor. Bugüne kadar kendimi en yakın hissettiğim arkadaş, bu sene arkadaş olduk. Keşke ona sımsıkı sarılabilsem. İnşallah arkadaşlığımız ömür boyu sürer.
29/04/24 18:13
Arkadaşlarım ve kardeşlerim hakkında yazdıklarım için çok üzgünüm. Onları gerçekten seviyorum. Yok yeterince maskülen değilmiş, yok ablam bana bir keresinde bunu demiş. Etrafımdaki herkesi mükemmel istiyorum. Ben de mükemmel değilim ki. Hem mükemmel olacaklar hem de beni annem gibi sevecekler. Hüseyin Hoca kimse seni çocukluğundaki gibi annen kadar sevmeyecek demişti. Bense lise ve üniversite yılları da dahil anneme sürekli beni eskisi gibi sevmiyorsun diyordum. Beni hâlâ küçük oğlunu sevdiği gibi sevmesini istiyordum gerçekten. Bunu şimdi annem bile yap(a)mazken bir de bunu insanlardan bekliyorum. Oysa gerçekten onları seviyorum ama kendimi mutsuz hissettiğimde öfkelenecek bir şey arıyorum. Sürekli kusur arayan bu gözden sıkıldım, beni çok yordu artık. Çok seneler önce uzunca bir süre tesirinden çıkamadığım bir rüya görmüştüm. Çok zayıf, siyahi bir çocuk bana sevdiklerinin kıymetini bil diyordu. Bu cümle benim için çok şey ifade ediyor. Ben beni sevenlerin, sevdiklerimin, sahip olduklarımın kıymetini bilmedim/bilemedim. İnşallah düzelecek bundan sonra.
8
-4-
28/04/2024 17:13
Üst katta onlarla yemek yedim, aşağıya odama indim, ağlayarak yazıyorum. Anne bana kitaplarını okuyor musun, testleri çözüyor musun diye sordu. Okumasam niye alayım dedim. Öğlen de yarın okula gitmeyip psikiyatriste gideceğimi söyleyince okulda bi şey olmasın dedi ikisi. Ben takip ediyorum dedim. Anne sinirlendi tabi. Bana dokundu, şaka yaptığını söyledi. Ama ben istemiyorum. Bana dokunmasın, istemiyorum. Yemek masasını hazırlıyoruz. Baba ekmek istiyor ama daha kaşıkları koymamış elimde kaseler vardı ekmeği vermedim kaşıkları önüne attım. Kafasını salladı sanki görmedim gerizekalı. Oturduk yemek yiyoruz. Anne bi psikologa gitti ya karıştırmıyor kendine bir şey olduk sanıyorlar dedi. Nereme dokundun biliyor musun diye bağırdım, p*poma vuracaktı güya ama tesislerime gelmişti. Sanki gerçekten vurdum, şaka da yapmayacaksın buna dedi. Baba sürekli tamaaam, susuuun diyordu. Yine ben konuşunca deyince bir kere beni savun beni diye bağırdım. O da ben seni savunmuyor muyum hep diyorum dedi. Böyle bir tepkiyi beklemiyordu. Yemeği bitirmeden aşağı inecektim. Baba inme deyince inmedim. Hep bana sus dur diyorsun dedim. Anne yine hep çok yüz verdik diyor. Onu boğmak istiyorum. Salak kadın ben aşağıda ağlıyorum. Yukarıda kesin benim hayırsız olduğuma dair zırıldayıp duruyordur. Sen beni öldürürsün, sen beni döversin, sen bana bakmazsın. Babayla kavga etmek iyi geliyor bana. Bütün kinini nefretimi ona kusmak istiyorum. Bu seneye kadar ona sesimi bile yükseltmedim. O da bana öyle. Ailemde fiziki şiddet olmadı bana karşı. AMA BABAMIN BENİM YANIMDA OLMASINI İSTİYORUM ANNEYE KARŞI. Kendimi çok yalnız hissediyorum. Sıkıntılarımı anlatacak kimsem yok. Öz anne-babadan da nefret ediyorum. MADEM BENDEN SONRA BİR TANE DAHA YAPACAKTINIZ BENİ NİYE VERDİNİZ ORO ÇOCUKLARI. SİZ NASIL ANNE BABASINIZ. BİR DE UTANMADAN BANA YEĞEN DİYOR. SENİN YEĞENİNİ S*M. DEFOLUN GİDİN HAYATIMDAN.
29/04/2024
Dün gece dayanamayıp sitede paylaştıklarımı okudum. Çok yazım ve noktalama yanlışı var ama daha kötüsü yazdıklarımın samimiyetine inanmıyorum. Hangisi gerçek benim bilmiyorum. Yukarıda anne babama ettiğim küfürler için de üzgünüm. Beni büyüten babamla gerçekten bir problemim yok ama onunla daha yakın olmak istiyorum. Dünkü tepkimi görünce şok olmuş. Anneme nolmuş böyle ona demiş ve ben bunu akşam annemden öğrendim. Annem akşam konuşurken bu konu hakkında o konuşmadı. Sürekli Ali Rıza Bey modunda, aman susun şurada bir yemek yicez ağız tadıyla yiyelim. B* ye. Annem benim değişmeyeceğimi söylüyor. Benim karakterim buymuş. Çocukken de kimseyle anlaşamazmışım. Hep huysuzluk edermişim falan.
Öz Aileye Dair
Öz annem benimle yakınlaşmak istiyor. Babamsa yeğen diye hitap ediyor, normal bir akraba gibi konuşuyoruz. Beni büyüten anne, diğer kardeşlerimle öz ailemin bana olduğundan daha yakındır. Öz anne hariç hukuk kazancam diye ödü koptu bunların. Bir gün arapça mı öğrensem diye bir kuzenimle konuşuyordum da abla gelip bana çıkıştı neden babanın yanında söylüyorsun diye. Kıskanmış çünkü. Kendi çocuklarından daha başarılı olacağım diye çatladı hep. Oysa ben lisede kaybettim. Bir tehdit değilim ki. Ablayla aynı lisans bölümündeyim. Benim sıralama yüksek olsa da. Bir gün biri beni överken öz baba da oradaydı. Ne var, ...yla(abla) aynısını okuyor. Aile mi düşman mı bunlar? Abi ortaokulda lisede tembelmiş, ben örnek gösterilirmişim. Hâlâ bana der dururlar, çalışkansın bilmem ne. KPSS'de sakın benden yüksek alma diyorlar. Gülüyorum sadece cevap olarak. Ne denir ki? Öz baba bir keresinde de anneme dedemden kalan evi istemiş. Ben de yeğeniymişim, onlar da yeğeniymişim neticede...Zaten bana büyüten babadan ev kalacakmış.
Öz anne buna rağmen büyütürken beni sürekli beni bırakıp onlara gidersin, beni değil onları seviyorsun deyip durdu. İşte bu aileyi. Bir kardeşim var. Tamamen benimle aynı. Yaşadığı problemler bile. En çok onu seviyorum. O da futbol oynamadığı için kız demişler, çok berbat oynasa da futbol öğrenmeye çalıştı, hiç sevmese de futbol izlemeye başladı 4 senedir kadar. Şu an biraz pes etmeye başlamış gibi görünüyor. Ben bu savaşı hiç vermemiştim. O da benim gibi uzun seneler annesiyle uyudu ve sanırım o da geç ergenliğe girecek ve asosyal. Onun için korkuyorum. Aynı dertleri yaşamasını istemiyorum. Asla zorbalığa sessiz kalmamasını söylüyorum.
Dine Dair
3 sene önce müslüman oldum. Namaz kılmaya, oruç tutmaya başladım hemen 1 ay sonra günlük yapacağım zikirleri belirledim ve artık kendime bir şeyh bulmalıydım. Sadece kendi belirlediklerimle olmazdı. Bir gece şeyh bulamadığım için ağlarken güzel bir rüya gördüm. Keşke sadece o rüyada varolsam. Bütün günahları terk etmeye hazırdım artık. Günde 2 saati buluyordu zikirler. Annem bunun delilik olduğunu söylüyor. Çalışmamız gerekiyormuş herkes otursun zikir yapsın oh ne güzel diyor. Bir süre din ile iyileşeceğimi düşündüm çünkü gerçekten öyle olmuştu. Ne güzel bir seneydi. Bu sene Ekim'e kadar. Ekim'de tekrar porno tuzağına düştüm ve o günden sonra mutlu olamadım. Ama bu sene dine dair fikirlerim değişti. Boynumda 5 tane yan yana muska taşıyordum. Hepsini çıkardım. Evliya olamayacağım, kâfir öleceğim korkusu çok yoğundu, neredeyse kayboldu. Bir sabah namazını kaçırsam mahvoldum, öldüm diye ağlardım. Dün sabah kaçırdım ama böyle bir şey olmadı. İmanım mı zayıflıyor, hayır. Hiçbir şüphem yok ama daha lakaydim. Şu ara sigara, alkol kullanmak istiyorum. Lisede arkadaşlarım alkolle birlikte bir şeyler kullanıyorlardı, hap. Ne olduğunu bilmiyorum. Keşke kullansaydım diyorum.
Arkadaşlara Dair
Lise arkadaş gruplarında çıkmak istiyorum. Onlara öldüğümün falan haber verilmesini istiyorum. Keşke yok olabilsem ya da şu ana kadar tanıdığım herkesi silsem ve yeni bir hayata başlasam diye düşünüyorum.
Son Durum 29/04/2024 09:29
Psikiyatristen ayrıldım. Otobüste ağladım. Sebepsiz. Eczaneye gittim. 50 mg lustral vermiş.
SİYAH KUĞU: SENİ NEDEN SEVİYORUM?
Kızın adı Nina. Mükemmeliyetçi bir karakteri var. Kontrolcü, baskıcı bir annesi var. Annesi onu içten içe kıskanıyor. Oyunda hem siyah kuğuyu hem beyaz kuğuyu canlandıramayacağını düşünüyor. Nina'nın aslında aşık olduğu bale hocası Nina'ya bir yedek buluyor: Lily.
Korkusuz, cesur, biraz deli.
Film Nina'nın rüyasıyla başladı. Odası oldukça çocuksu ve oyuncaklar vardı. Bu seneye kadar benim de vardı. Hepsini attım. Atamadıklarımı da kaldırdım. Nina'nın annesinde kızına karşı belirgin bir kıskançlık var çünkü kendisi de eski balerin. Kızına hamile kaldığı için bırakmak zorunda kalmış. Bense beni büyüten annemi sürekli beni kıskanmakla itham ediyorum. Çünkü babam beni çok seviyor, sen bunu çekemiyorsun diyorum, beni başarılı olmamı istemiyorsun, zengin olmamı istemiyorsun, güçlü olmamı istemiyorsun çünkü seni terk ederim diye korkuyorsun diyorum. Üniversitede il dışına gitmemi hiç istemedi. Doğrusu ben de hiç istemedim. Nasıl olsa doğru düzgün bir bölüm de olmamıştı. Gerçi ben hiçbir zaman hukuk okumak istemedim. Annem istiyordu. Filme döneyim. Nina'nın annesi kızına sürekli küçük tatlı kızım diyor, annem de bana hep adımı küçülterek söyler, bu sene bunu istemediğimi söyledim. Bazen hâlâ yapıyor, deli oluyorum. Babam da bana yavruş, oğluşum falan diyor. Ben 21 yaşındayım. Çoğu zaman da paşa diyor. Bundan rahatsız değilim. Nina annesi olmadığı zaman kaygılı görünüyor. Bu kontrol hissi mi. Ben de sürekli her şeyin kontrol altında olmasını isterim. Ama benim kontrolüm altında. Bütün arkadaşlarım bunu söyler. Lisedekiler bana sen bizim çobanımızsın derdi bu yüzden. Onları kötü şeylerden uzak tutmaya çalışırdım. Nina sofrada annesiyle gereksiz bir şey yüzünden kavga ediyor. Hahahahaha. Nina'da sürekli öfke ve utanç hakim. Hahahahahah. Nina mastürbasyonlarla siyah kuğuyu keşfediyor sanki. Provalarda beyaz kuğuyu mükemmel oynuyordu, siyah kuğu da ise berbattı. Fakat gösterimde ise tam tersi oldu. Beyaz kuğudan iyice uzaklaşmıştı çünkü.
Kendisi hocasından hoşlanıyordu, hocasını Lily ile s* yaparken gördü. Daha sonrasında Lily ile fanteziler kurdu. Burası ilginçti. Nina daha önce bakireydi ve Lily'nin hocanın yakışıklı olduğunu söylemesine bile tahammül edememişti. Lisede çevremdekiler beni aseksüel zannediyordu. Hatta bir ara ben de aseksüelim diyordum. Lisans 1'de hoşlandığım kıza açıldım. Keşke yapmasaydım. Şu an aseksüel olsam mutlu olurdum herhalde. Lise 1'deyken Tanrı'ya dua etmiştim. Lütfen hiç penisim kalkmasın evlenene kadar diye. Şu duaya bak. Delirmek istiyorum. Yaşıtlarım belki de sınıftaki bütün kızlarla sevişmek için dua ediyordu. Bense hep bakir kalmak için. En azından evliliğe kadar kaydı düşmüşüm, ona da şükür.
Filmin sonunda Nina ölüyor diye üzülmüştüm. Fakat anladım ki ölen Nina değil, doğan Nina. Beyaz kuğu öldü çünkü bu annesinin yarattığı sahte karakterin ölmesi gerekiyordu. Siyah kuğu ise bütün güzelliği ile sahnedeydi. Harika hissettiğini söyledi. Artık annesinin beyaz kuğusu yoktu.
9
-3-
Bugün hayat hikayemde bıraktığım eksikleri ve dün terapi hakkında gece olduğu için yazamadıklarımı yazacağım.

Liseye kadar çalışkan olmama rağmen lisede hiçbir şey yapmamaya, ders çalışmamaya başladım. Bu da o ana kadar alışık olmadığım ders başarısızlıklarını getirdi. Hiçbir sınava evde hazırlanıp girmedim. Hep bir ders öncesinden hocalar boş bırakır orada hazırlanırdım. Üniversitedeyim hâlâ öyleyim. Bu tembelliğe rağmen hukuk okumak istiyordum. İlk sene üniversite sınavında 60bine girdim. En kötü devlet üniversitesi 40binle alıyordu en son, giremedim. Hiç çalışmadığım için bir sene hazırlanır, başarırım diye düşündüm. Fakat yine ne bir dershaneye gittim ne de ailemin teklif ettiği hususi ders hocalarını kabul ettim. 20 bine girmek isteyen birinin limit türev integral bilmeden girmesi mümkün mü? Ben bu konuların ne olduğunu bile bilmiyorum. İkinci sene sınava 1 ay kala hazırlanmaya başladım. O sene çok derin ruhi bunalımdaydım. Felsefe ve din okuyor, youtubedan videolar izliyordum. Neticede eşit ağırlıkta çok kötü bir sıralamaya hazır olduğum için sözel test çözmeye karar verdim sınavda. 90bin eşit ağırlık, 2bin sözel sıralaması yaptım. Hiç tembelliğime bakmadan bu hâlden memnun değildim bir de. 100'e yakın bomboş test kitaplarını arkadaşlarıma, kardeşlerine dağıttım ve ne gelirse gelsin artık bir üniversiteye girecektim. Boğaziçi'deki bölümler için sözelde 1000-1500 sıralama gerekiyordu. Hiç istemediğim bir bölüme gittim. Çevremdeki ailemdeki herkes benim başarısızlığımı yüzüme vuruyor, hak ettiğim yerde olmadığımı söylüyordu. Çünkü lisede iyi bir okuldaydım. Üniversite 1.sınıfta başka bir alanda ihtisas isterken ikide başka alana kaydım ve hâlâ onun için çalışıyorum. Bu bölümden mezun olur ve atanmayı başarabilirsem bile bu beni tatmin etmeyecek. Oysa bütün arkadaşlarımın tek arzusu atanmak. Kasım ayında YDS ve ALES'e girmeyi planlıyorum. Şu an çalışmadan 65-80 arası alıyorum. Ne yapıp ne edip 90+ yapmalıyım. KPSS için kitaplar aldım. Orada da 85+ almalıyım istediğim bir yere atanmak için. OKB için kullandığım ilaçlar bu çalışma arzumu öldürür mü diye korkuyorum. Lisans 1'den beri düzenli kitap okuyor, alanımla alakalı işleri takip ediyor, araştırma yapıyorum. Ya tekrar tembelleşir ve başarısız olursam ne yapacağım? Önümde sadece 1 sene 3 ay kaldı. Koskoca hayatımı belirleyecek 15 ay. Şeyhim günde 2 saat uyur geri kalan vakitte çalışırmış, bir filozof takip ediyorum gençliğinde 3 gün uyumaz kitap okumuş. Benim hâlâ günde 5-7 saat uyumam beni delirtiyor. Kendimi çok tembel hissediyorum. Her gün yarım saat tarikat dersimi yapıyorum, 1 saat kendi belirlediğim zikirleri okuyorum bunu yaparken Ekrem Buğra Ekinci gibi isimlerin yayınlarını dinliyorum. Her gün bir makaleden özet çıkarıyorum. Sonra onun hakkında sesli konuşma yapıyorum ve tabii kitap okuma. Gün içerisinde KPSS, ALES ve YDS için çok az vaktim var bunlar için gün açmaya çalışıyorum. Bu ara bunun stresini yaşıyorum. Arkadaşlarım buluşmak istiyor, nadiren buluşuyorum. Çay içerken yemek yerken bile sürekli bir şey okumak istiyorum. Kendimi çok cahil, çok yetersiz hissediyorum. Ne yaparsam yapayım devlet üniversitesinde alan dışı yüksek lisans yapmak çok zor. Giremezsem nasıl bir hayal kırıklığı yaşayacağım sürekli bunu düşünüyorum. Artık başarısızlık istemiyorum. Ben de takdir edilmek istiyorum.
*
Seksüel kelimeler duymaya tahammülüm yok. Dünkü yazıda a*tif, p*sif yerine top, bottom yazarak ana dilimde olmayan kelimelerle ifade ederek meseleye daha uzaklaşmak istedim. Tabii aynı zamanda bu kelimelerin uydurukça olmasının da tesiri var. Cinsel demem, ama cinsi demem de garip karşılanıyorsa seksüel derim. Dün hocanın tevcih ettiği bir suale e*cinsel diye cevap vermem icap ediyordu. Birinde de rol söylemem gerekiyordu. İkisinde de söylerken iğrenerek söyledim. Bu bana başka bir şeyi hatırlattı. Lisedeyken geceleri odam annemlerle aynı kattaydı. Bir gece uyumamıştım. Önce birisi sonra diğeri banyoya girdi. Ne olduğunu anlayınca o kadar iğrendim ki. Benim annem babam nasıl yapabilir? Bir sefer de birbirlerine yaptığı şakaları duydum. Keşke duymasaydım. Geçen sene de babamın internette bakındığı bazı siteleri gördüm. Ağlamaktan harap oldum. Babam böyle bir günah işlememeliydi. (Sanki ben aynısını işlemiyordum.)
*
Alakadar olduğum konu hakkında fikir izhar edip alkış almak tek arzumun bu olması, bu kadar da aşağılık, başkalarına muhtaç, güçsüz bir karakter olmak beni çok üzüyor. Tam az önce Kadir Mısıroğlu'nun bir videosu çıktı karşıma. 15 dakika kadar izledim. Alkış alma arzusunun en tehlikeli şey olduğundan bahsediyordu. Kendisi inandığı şeyler için çocuk yaşından itibaren ailesinin engellerine rağmen savaşmış birisi. Yaptıklarını Allah'ın rızasını kazanmak için olduğunu söylüyor, kalbimle de inanıyorum. Ama bu insanlardan da alkış topladığı bir iş yaptığı ve bu iş için tutuştuğu gerçeğini değiştirmiyor. Dün Hüseyin Hoca böyle adamların yanına gitsen sana bir alaka gösterirler mi, sadece fikirlerini desteklediğin kadar varsın onlar için dedi. Katılıyorum ama ben de böyle bir insan olmak istiyorum ve bunu değiştiremiyorum. Kadir Mısıroğlu'ndan ziyade Necip Fazıl tam bu karakterde bir adamdı. Yanına gelen kimseyi iplemez, hakir görür, mahkemelere yalnız çıktığında da arkamda bütün üniversite gençliği var derdi. İkisine de Allah rahmet eylesin. Onlara saygım var. Ama bu denli güçlü dava adamı olmak için belli ki narsist olmak icap ediyor. Ayrıca bu kötü bir şey mi ki, sanki onların müktesebatına sövüyor gibi bir tavırdayım? Mesela Ekrem Buğra Ekinci. Kadir Mısıroğlu'ndan çok daha âlim olduğu şüphesiz. Karınca kaderince fitne çıkarmadan bildiklerimizi bilmeyenlere anlatalım diyor. Kadir Mısıroğlu öyle mi? Masayı yumrukluyor, ölüm riskini al, davan için canın pahasına mücadele et diyor. İşte bu ateş beni çekiyor.
*
Dün psikologa gitmeden evvel bir arkadaşımla nasıl bir insan olduğumdan bahsediyorduk. İnsanları kategorize ettiğimi, benim için gri olmadığını, manipülatif bir insan olduğumu( içki içen bir arkadaşımı ve kendisini namaza başlatdığımı söyledi!!), herkese müdahale etmek istediğimi ama kendimin tek bir tavsiyeye bile tahammül edemediğini söyledi.
*
Terapiye gitmeden bir gün önce homoseksüel pornosu izlediğimi yazmışım. Ondan sonra şöyle bir rüya gördüm. Bir araba ve futbol maçı için biletler kazanmışım. Rüyamda abimin kucağına oturuyorum ve ona sımsıkı sarılıyorum. Seksüel bir şey yok. Abi ben hiç maça gitmedim diyorum. O da biliyorum diyorum. Ben babama kızıyordum zaten diyor. Şöyle anlatayım. Bütün akrabalar birlikte maça gittiler bir gün. Ama bir bilet eksik. Ben zaten sevmiyorum diye ben gidemedim. O an üzülmemiştim ama üzüldüm. Bir de pikniğe gittiğimizde topla çeşitli oyunlar oynardık. Büyükler de dahil olduğunda ise maç yapmak isterlerdi. Bense yapamadığım için büyüklerin dahil olmasını hiç istemezdim. Rüyamda abimi de büyüklere kızar şekilde konuşturuyorum anlaşılan. Geçenlerde abime PlayStation'a gidelim dedim. Hiç öyle bir yere gitmedim çünkü. Ne de oynadım. Kuzenlerim de var oysa. Fakat hâlâ gidemedik.
*
Şimdi terapiye gelelim. Gitmeden önce hocaya merhaba mı dicem selamünaleyküm mü dicem gibi şeyler düşündüm. Kızlarla konuşurken kolumu koltuğa doğru uzattım. Acaba olmamalı diye geri çektim. Hoca çıkışta sarılmak istedi, ( Hiç beklemiyordum.) sarılırken tek elle mi iki elle mi sarılmalıyım, ellerimi omuzlara mı koymalıyım, yoksa iki defa vurup çekmeli miyim gibi şeyler düşündüm. Gündelik hayatta hep böyle şeyleri dert ediyorum. Otobüste otururken bacağımı fazla mı açtım, omzum yamuk mu duruyor, yemek yerken tabağa mı eğiliyorum, ayaktayken özgüvensiz mi duruyorum, konuşurken ellerimi nereye koymalıyım gibi.
*
Yukarıdakileri yazarken terapi için yazacaklarımı unuttum. Hatırladıkça ekleyeceğim. Yazarken sanki içi irin dolu bir çıbanı deşiyor gibi hissediyorum. Hoca dedi diye yazıyorum ama demese de yazardım büyük ihtimalle🙃
Geçen hafta anneme sinirlendiğimde yazınca ne kadar rahatlığımı fark ettim çünkü.
Kontrol etmeden atıyorum, inşallah hata yoktur.

10
Hüseyin KAÇIN / MAVİLİM MAVİLEŞELİM
« Son İleti Gönderen: psikolog 28 Nisan 2024, 07:44:03 öö »
MAVİLİM MAVİLEŞELİM

içimi bilir misin
alabildiğine
acının en kurşuni
en küflü yeşil rengine bürünmüş
maviye hasret bir gökyüzüdür

ve sen
içimin gizli saklı köşelerinde
yuva yapmaya çalışan bir kuş gibisin
kanat çırptıkça çırpan dirilen
uçtukça uçan ölen
ele avuca gelmeyen
maviye hasret çalan bir sevda gibisin

içimin içinde için içli türküsün:

"mavilim mavileşelim..."

27 Ayşe Nisan 2024
22:10
istanbul
Sayfa: [1] 2 3 ... 10