1
Eşcinsellik - Hayatlardan parçalar, hayata mektuplar (ziyaretçi karalama defteri) / Ynt: SİYAH KUĞU
« Son İleti Gönderen: Merdümgiriz Bugün, 12:19:05 öö »Cumartesi. Bugün olanları aynı gün kafayı sıyırırken yazmıştım. İktibas.
Annem şakasına kafama vurdu. Yapma dedim. Elime vurdu. Ayağa kalktım. Ona bağırdım. Gözüne tükürüğüm kaçtı. Sinirlendi. Ayağa kalkınca da ben Kuran okurken hangi sayfada kaldığımı şaşırdım. Sinirlendim. Balkona çıktım. Bununla uğraştım. Hakaret ettim. Ona gerizekalı … demek isterdim. Bu kadından nefret ediyorum. İnşallah tımarhaneye yatarsın dedim. Bana beddua etmek istemiyormuş. GERİZEKALI BANA DİYOR Kİ ben sana vurabilirim, ben senin annenim. Senin kafana tükereyim. SENİN ANLAYIŞINA tüküreyim. Benim gibi bir evladı hak etmiyorsun. Keşke çok istediğin bir kızın olsaydı ve o* olsaydı. Sana o*, f* bir evlat yakışırdı. Sen beni hak edecek bir şey yapmadın. Allah da sana evlat vermemiş bana el koymuşsun zaten. Cehenneme gitmen lazım. Benim bütün sıkıntılarımın müsebbibi sensin, Allah seni bildiği gibi yapsın. Birkaç dakika sonra. Bunlara ölümcül bir hastalığa yakalandığımı söylemek istiyorum. Etrafımda köpek olmasını istiyorum. Psikologa sorcam hem hasta olduğuma inanmıyorlar. O yüzden terapiye devam etmem de mesele olabilir. O yüzden ona yalan söylemeliyim. Onun acı çekmesini istiyorum. Mahvolsun, ağlasın benim için istiyorum. Ücreti karşılayacak param var ama neden kendi biriktirdiğim paraları harcayım? Benim kafamı s*ktin. O yüzden parayı sen ödeyeceksin. Sevgili anneciğim. Beynimde baloncuk varmış. Her an kanama geçirip cehenneme gidebilirim. K*çına kına yak. En yakın zamanda da yanıma gelmen dileğiyle, cehenneme, adi. Tüm bunlar olurken babam nerede, dışarıda sürtüyor. Evde kuduran hayvanına sahip çıksana, üstüme salıyorsun. Erkekliğin karını s*kmekten mi ibaret. Gerçi şimdi onu da yapamıyorsundur. Gel ve bana babalık yap. (Bunu yazarken ağlamaya başlıyorum.) Dün akşam annemle tartışırken babam beni susturmaya çalıştı. Şimdi ikinizin de kalbini kırcam, susun dedi. Ben de ne benim kalbimi kırıyorsun diye ona bağırdım. Sonra bir şey demedi sustu. Peşine benimle konuşmak için sorular sordu. Haberde gördüklerini soruyor. Altın nereye çıkarmış, İran İsrail’i gerçekten vuruyormuymuş. Bilmem ne. Yarım saat sonra. Öğle namazını kılıyordum. Annem aşağı indi. Burada birkaç bir şey düzeltti. Yukarı çıkarken namaz kılana bak, annesine vuruyor, seni öldürürüm diyor dedi. Asıl geliş amacını gösterip defolup gitti. Psikologun bu ikisiyle konuşup azarlamasını istiyorum. Onları azarlamasını istiyorum. B*k gibi çocuk büyütmüşsünüz desin istiyorum. Ama onlara sorarsanız hep peşimde koştular. Hep istediklerimi yaptılar. Akranlarım işe girip çalışırken benden bir kuruş istemediler. İyi b*k yediniz g*rizekalı. Babam çalışmadığım konusunda bir şey demiyor. Bir sene sonra o da köpeğine katılırsa napcam? Annesine asi olanın namazı kabul olmazmış. Ne diyim ki ben Allaha? Beni bu delilerin içine atıp itaatkar köpekleri mi olmamı istiyorsun. Bana yardım et. 2 saat sonra. Babam aşağı indi. Yavruş napıyorsun diye seslendi. Ensemden öptü. Dışarı çıkıyoruz bir şey istiyor musun diye sordu. Yok dedim. Annem seslendi. Duymazdan geldim. Beni çok üzdü dedi. Babama ne olduğunu anlattım. Kafama vuruyor, elime vuruyor rahatsız oluyorum dedim. Annem sen de yapıyorsun dedi. Ben sen yaptığında yapıyorum dedim. Oysa bu yalan. Bazen ben de istemediği, nefret ettiği halde elimi yıkadıktan sonra yüzüne elimin suyunu sıçratıyorum, gıdıklıyorum, omzunu sıkıyorum. Annem bana çok hakaretler ettin başım ağrıyor dedi. Babam ben konuştum. Bir daha yapmayacak dedi. Gitiler. Sevmiyorum diyor niye yapıyorsun diye babamın sesini aşağıdan duyuyordum.
Sadece birkaç hakareti sansürledim, değişiklik yapmadan paylaştım. Bu yadıklarımdan utandım. Anneme ettiğim hakaretlerden ve o zaman henüz görüşmediğim psikologa kurtarıcı rolü vermekten. Ondan ailemi azarlayarak işleri yoluna sokmasını istiyorum. Bundan utandım. Kendimi, hayatımı kurtaran ben olmalıyım. Bu kavgadan sonra olanları yazayım. Akşam olmuştu. Annemle bir daha kavga ettim. Ağladım. Salona geçtim. Somurttum, oturuyorum. Annem surata bak dedi. Seni görünce oluyor dedim. Babam da annem de bu söze çok üzüldü. Benizleri attı. Bense büyük zevk aldım. Kendime geldim. Aşağıya, odama indim. Bir şarkı açtım. Sonra kapadım. Elime şişeyi aldım mikrofon olarak. Deli gibi dans edip şarkı söylemeye başladım. İlk kez hayatımda dans ettim. Uzun süre aradan sonra ilk kez müzik dinledim. Yaklaşık bir senedir müzik dinlemiyordum. Vakit alıyor ve irademi köreltiyor, hislendiriyor vs.
Pazar. Pazartesi. Bir kızla tanıştım. Arkadaşım sana bunu ayarlayayım kanka dedi, hayır dedim tabi. Konuşmadan önce kalbim hızlı atmaya başladı. Sonra geçti. Hoş bir kız. Eve gelince onu düşünerek uyudum. Cuma günü onu tekrar görmek için hastane randevumu erteledim.
Salı günü. 23 Nisan. Aylar sonra ilk kez hetero pornosu izleyerek günü kutladım. Gün güzel geçti. Akşam 9 gibi aynaya bakarken çok çirkin olduğumu düşünerek ağlamaya başladım.
Çarşamba. Arkadaşlarımla konuştum. Bir kıza dertlerimi anlatmak bana iyi hissettirmedi. Daha sonra ise bir erkek arkadaşımla konuştum. Beni çok motive etti. Sen gerçekten bu alanda(alandışı master yapmak istediğim bölüm) çok bilgilisin. Sakın kendini harcama. İlk sene olmasa bile mutlaka ikinciye üçüncüye dene. Asla vazgeçme dedi. Aga selamlaşması yaparak vedalaştık. Bu tokalaşmayı bu sene yapmaya başladım. Bana iyi hissettiriyor. Vedalaşırken birlikte başaracağız deyip salladım elini. Çok güzel bir andı. Okuldan gelince Hüseyin Hoca’yı aradım. Geçen hafta pazartesi ilk kez konuştuğumda cumartesi gelmek istiyorsan Çarşamba Perşembe ara demişti. Aradığımda ise bir gün önceden arasan yeter dedi. Bir an önce ne zaman gideceğimi öğrenmek istiyordum. Belirsizlikten nefret ediyorum.
Perşembe. Arkadaşlarımın deyimiyle sınıfta yine yargı dağıttım. Sürekli biri bana bir ters yapsın da agresif bir cevap vereyim diye bekliyorum. Her gün illa biriyle tartışıyorum. Sınıfta bir mal var. 3 senedir onunla laf dalaşı yapmaktan yorulmadım.
Cuma günü. Hüseyin Hoca’yı aradım. Randevu aldım. Annem market alışverişi için yardım etmemi istedi. Bugün fark ettiğim şey sürekli ona emirler veriyorum. Ona bakma sen almazsın, o güzel değil alma, şunu tut, bunu ver, kenara çekil, geri gel. Onu çok boğduğumun farkındayım. Arkadaşlarıma bu dille konuşmasam da onlar da hükmetmeyi çok sevdiğimi söylüyor. Akşam oldu. Gay porno izledim. Bunu yaparken uzun süre aradan sonra mastürbasyon yaptım. Odamda sigara içtim. Sigaradan bahsetmek istiyorum. Bugüne kadar 2 fırt dışında hiç sigara içmemiştim. Bugün içtiğim sigarayı ise babamdan 1 ay kadar önce çaldım. Sigara elimde içiyor gibi yaparken erekte oluyordum. Bunu 1 senedir yapıyorum. Bazı kıyafetleri de erotize ediyorum. Forma, beyaz çorap, kovboy botları gibi. Sigara içtikten sonra aynaya baktım. Kendimi çok güçlü hissediyordum. Babamın sigarayı bırakmak için aldığı nikotin bandı vardı. 2 tane de ondan aşırıp koluma yapıştırdım. Elime ne geçti ne hissettim bilmiyorum. Salak mıyım ben?
Cumartesi, terapi!!! Yolda hiçbir şey düşünmemek için müzik dinleyerek gittim. İçeri girdim. İlk girdiğimde 20 dakika kadar iki kadınla konuştum. Gelmeden önce çok zorlanacağımı düşünüyordum insanlarla tanışırken. Çünkü gerçekten tanımadığım insanlarla tanışmak istemiyorum. Yanlarında gergin hissederim diye düşündüm ama olmadı. Kızlar sağ olsun. Onlara ısındım. Hüseyin Hoca’yı nasıl bekliyordum? Sert biridir diye çekiniyordum. Öyle değildi. Tahmin ettiğimden daha konuşkan. Konuşurken çok geniş bir alanda kullandığı el kol hareketlerini, ayağa kalkıp canlandırma yapmasını izledim sürekli. Bu natürelliği istiyorum, donukluktan kurtulmak istiyorum.
Ses kaydı almıyordum. Hoca al deyince başlattım. Eve geldim baktım ki kayıt yok. Sinirden çıldırdım. Hoca bana homoseksüelliğin çok zayıf dedi ama sevinmedim. Çünkü iki şey söyledi alandışı yüksek lisans devlette yapamazsın, çok zor, belki çalışmaya başladıktan sonra para biriktirir özelde yaparsın dedi. Buna çok üzüldüm. Bugünden aklımda kalan en önemli şey bu. Diğeri de hoca büyük adam olma konusuna sürekli vurgu yaptı gibi hissettim. İlacı istersen reçetesiz eczaneden al, sonra ortaya çıkar dedi. Benim gibi alıngan biri elbette bunu kafaya taktı. Hayat hikayemde yazdığım büyük adam olma arzusu yalan. İnsanların olduğu bir iş istemiyorum. Fikir sunmak istiyorum. En çok felsefe ve tarihle alakadar oldum bugüne kadar. Hoca çıkışta kal diğerleriyle istersen dedi. Arkama bakmadan kaçtım. Sosyal olmayı isterken insanlardan neden bu kadar kaçıyorum bilmiyorum. Hatırladığım diğer şeyler:
1- Çok güçlü obsesif tarafım var.
2- His yok, fikir tarafındayım. O yüzden lisanstaki işimi yapmak istemiyorum. Master yapmak istediğim alansa sadece fikirlerimi izhar edeceğim bir alan. Lisans bölümümse insan yetiştirmek.
3- Annemle bağımı koparmam lazım. Atanma, master, askerlik ne olursa olsun mutlaka il dışı.
4- Mükemmeliyetçiyim.
5- Psikiyatriste git, OKB için ilaç al dedi. Benim gibiler ilaç almak istemezmiş. Almasam olur mu diye sordum, olur ama yavaş ilerlersin dedi. Ha yok alırım o zaman dedim. Her şey mükemmel ilerlemeli.
6- Hayran olduğum siyasetçi ve tarihçi iki adamı söyledim. Hoca da bir din adamı söyledi. Hiçbir şey umrunda olmayan, sadece kendi bildiğini okuyan, resimli sözlükte narsistin karşısında gördüğünüz adamlar. Hoca bir kum saati düşün dedi. Senin şu an obsesyon akıyor. Ters çevirip narsist tarafı güçlendircez, obsesyonlar engel oluyor dedi. Narsisizm, ego az da olsa varmış. Narsisizm kurtulmam gereken bir şey değil mi dedim, hayır cevabını aldım. Ben bu terapilerle zayıflayacak zannediyordum, oysa ilk başta güçlenecekmiş. Sevindim.
7- Sürekli kurallar koyuyorum. Disiplinli olarak güçlü olduğumu zannediyorum.
8- Hayatı çevremdekilere çekilmez hale getiriyorum. Hoca arkadaşlar buna ne kadar tahammül edebilir dedi. Ya da evlendin çocuğun oldu. Onlara da kurallar koyacaksın, baskılı olacaksın dedi. Doğruyu söylemek gerekirse mala döndüm. Çünkü hiçbir şey hissetmedim. Bununla şu an ilgilenmiyorum dedim. Neyi kaybettiğimi bile hissetmiyorum. Tek istediğim konuşmak. Bir yerde, bir kürsüde, bir sınıfta. Şu an hissetmeye çok uzağım.
En büyük travmam evlatlık olmak ve ortaokula kadar ailemle uyumammış. Annem bana o kadar alaka göstermiş ki herkesten aynısını bekliyormuşum ve asla bunu alamayacakmışım. Anneye öfkeli kalıcaz ama sürekli onu suçlamıcaz dedi. Babadan bugün bahsetmedik. Bir yerde erkek fantezisinden bahsederken kızlarda da böyle dedim, genişletmeyelim şimdi o kadar dedi. Fantezilerimde sadist roldeyim bundan bahsettik.
Bugün Erdoğan, Erbakan, Besim Tibuk, Kadir Mısıroğlu, Celal Şengör, İlber Ortaylı, Yaşar Nuri Öztürk’ten bazılarından hoca genişçe bahsetti. Büyük travmaları olmayan büyük başarılar elde edemez dedi. Bunlar travmalarını dönüştürmüş. Çoğu narsist. Benim travma kendi kıçımda patlamış anladığım kadarıyla. Onlar lisede orada burada alaka görmüş, takdir edilmiş ve değersiz hissetmemişler. Çok çalışmışlar ve başarmışlar. Hayatta istediğim tek şey başarılı hissetmek. Bir arkadaşım dedi ki kendi içinde hep tezatlısın başarı istiyorsun ama başarısızlığa uğratıyorsun kendi kendini.
Hocanın yukarıdaki kısma ayırdığı vakitte anlamam gerekeni yeterince anladım mı diye düşünüyorum. Mesela C.Şengör’den örnek verdi. Onun babası senin baban olsaydı ve sen Celal gibi insanlarla sıfır iletişim kursaydın C.Şengör olurdun dedi. Bu hikayede başarıdan beni uzaklaştıran şey homoseksüelleşme processini başlatmış olmam, değersiz hissetmem diye anlıyorum. Celal’in duygusuz, otistik olduğunu söyledi. O kadar değilim, galiba.
Aplikasyondan iki kez yaşıtım erkekle tanıştığımı söyledim. Yaşıtım ve yakışıklı birinden alaka hoşuma gitmişti. Buluşma isteyince hemen app’i sildim. İşte homoseksüelliğin kuvvetli olsa silmezdin dedi. Buraya gelmesen 30-32’ye kadar yüzde doksan ihtimalle ilişkiden uzak dururdun dedi. Doğru.
Obsesif bir insan olduğumu hala reddetmek istiyorum. Kuralsız, spontane yaşamak benim için çok zor. Annem mesela ekmek alır mısın diyor neden sabahtan haber vermedin dışarı çıkmayacaktım diyorum. Her şey bana önceden bildirilmeli ve ben bir düzene sokmalıyım. Arkadaşlarım okuldan sonra hadi bi yere gidelim diyorlar. Çıldırıyorum. Ama bu ara onlarla spontane bir şeyler denemeye başladım.
Terapiden gelince anneme nasıl geçtiğini anlatırken ağlamaya başladım birden. Annem halime çok üzüldü. Nerede hata yaptım da böyle oldu diyormuş. Babam bir derdim olmadığını iddia ediyor… Ya sabır.
Hiçbir şey beğenmediğimden, her şeyde kusur bulduğumdan bahsettim hocaya. En sevdiğim romanı sordu. Cevap vermedim. En sevdiğim roman, film, şarkı olmadığını söyledim. Her şeyde kusur buluyor, hiçbir şeyden zevk almıyorum çünkü. Bunun haricinde fark ettiğim diğer bir şey hocanın sorularına hep kem küm etmek istedim ve ettim. Neden kendim hakkında net bir şey söylemekten çekindim, enteresan.
En sevdiğim film midir bilmem ama büyülendiğim bir film biliyorum: BLACK SWAN. Obsesif bir kadının canına kast etmeye varan bir başarı hikayesi. Son cümleleri ise: I FELT IT. PERFECT. IT WAS PERFECT.
Umarım yazım yanlışı, anlatım bozukluğu yoktur, hiç silmeden karışık yazdım, kontrol etmeden atıyorum.
Annem şakasına kafama vurdu. Yapma dedim. Elime vurdu. Ayağa kalktım. Ona bağırdım. Gözüne tükürüğüm kaçtı. Sinirlendi. Ayağa kalkınca da ben Kuran okurken hangi sayfada kaldığımı şaşırdım. Sinirlendim. Balkona çıktım. Bununla uğraştım. Hakaret ettim. Ona gerizekalı … demek isterdim. Bu kadından nefret ediyorum. İnşallah tımarhaneye yatarsın dedim. Bana beddua etmek istemiyormuş. GERİZEKALI BANA DİYOR Kİ ben sana vurabilirim, ben senin annenim. Senin kafana tükereyim. SENİN ANLAYIŞINA tüküreyim. Benim gibi bir evladı hak etmiyorsun. Keşke çok istediğin bir kızın olsaydı ve o* olsaydı. Sana o*, f* bir evlat yakışırdı. Sen beni hak edecek bir şey yapmadın. Allah da sana evlat vermemiş bana el koymuşsun zaten. Cehenneme gitmen lazım. Benim bütün sıkıntılarımın müsebbibi sensin, Allah seni bildiği gibi yapsın. Birkaç dakika sonra. Bunlara ölümcül bir hastalığa yakalandığımı söylemek istiyorum. Etrafımda köpek olmasını istiyorum. Psikologa sorcam hem hasta olduğuma inanmıyorlar. O yüzden terapiye devam etmem de mesele olabilir. O yüzden ona yalan söylemeliyim. Onun acı çekmesini istiyorum. Mahvolsun, ağlasın benim için istiyorum. Ücreti karşılayacak param var ama neden kendi biriktirdiğim paraları harcayım? Benim kafamı s*ktin. O yüzden parayı sen ödeyeceksin. Sevgili anneciğim. Beynimde baloncuk varmış. Her an kanama geçirip cehenneme gidebilirim. K*çına kına yak. En yakın zamanda da yanıma gelmen dileğiyle, cehenneme, adi. Tüm bunlar olurken babam nerede, dışarıda sürtüyor. Evde kuduran hayvanına sahip çıksana, üstüme salıyorsun. Erkekliğin karını s*kmekten mi ibaret. Gerçi şimdi onu da yapamıyorsundur. Gel ve bana babalık yap. (Bunu yazarken ağlamaya başlıyorum.) Dün akşam annemle tartışırken babam beni susturmaya çalıştı. Şimdi ikinizin de kalbini kırcam, susun dedi. Ben de ne benim kalbimi kırıyorsun diye ona bağırdım. Sonra bir şey demedi sustu. Peşine benimle konuşmak için sorular sordu. Haberde gördüklerini soruyor. Altın nereye çıkarmış, İran İsrail’i gerçekten vuruyormuymuş. Bilmem ne. Yarım saat sonra. Öğle namazını kılıyordum. Annem aşağı indi. Burada birkaç bir şey düzeltti. Yukarı çıkarken namaz kılana bak, annesine vuruyor, seni öldürürüm diyor dedi. Asıl geliş amacını gösterip defolup gitti. Psikologun bu ikisiyle konuşup azarlamasını istiyorum. Onları azarlamasını istiyorum. B*k gibi çocuk büyütmüşsünüz desin istiyorum. Ama onlara sorarsanız hep peşimde koştular. Hep istediklerimi yaptılar. Akranlarım işe girip çalışırken benden bir kuruş istemediler. İyi b*k yediniz g*rizekalı. Babam çalışmadığım konusunda bir şey demiyor. Bir sene sonra o da köpeğine katılırsa napcam? Annesine asi olanın namazı kabul olmazmış. Ne diyim ki ben Allaha? Beni bu delilerin içine atıp itaatkar köpekleri mi olmamı istiyorsun. Bana yardım et. 2 saat sonra. Babam aşağı indi. Yavruş napıyorsun diye seslendi. Ensemden öptü. Dışarı çıkıyoruz bir şey istiyor musun diye sordu. Yok dedim. Annem seslendi. Duymazdan geldim. Beni çok üzdü dedi. Babama ne olduğunu anlattım. Kafama vuruyor, elime vuruyor rahatsız oluyorum dedim. Annem sen de yapıyorsun dedi. Ben sen yaptığında yapıyorum dedim. Oysa bu yalan. Bazen ben de istemediği, nefret ettiği halde elimi yıkadıktan sonra yüzüne elimin suyunu sıçratıyorum, gıdıklıyorum, omzunu sıkıyorum. Annem bana çok hakaretler ettin başım ağrıyor dedi. Babam ben konuştum. Bir daha yapmayacak dedi. Gitiler. Sevmiyorum diyor niye yapıyorsun diye babamın sesini aşağıdan duyuyordum.
Sadece birkaç hakareti sansürledim, değişiklik yapmadan paylaştım. Bu yadıklarımdan utandım. Anneme ettiğim hakaretlerden ve o zaman henüz görüşmediğim psikologa kurtarıcı rolü vermekten. Ondan ailemi azarlayarak işleri yoluna sokmasını istiyorum. Bundan utandım. Kendimi, hayatımı kurtaran ben olmalıyım. Bu kavgadan sonra olanları yazayım. Akşam olmuştu. Annemle bir daha kavga ettim. Ağladım. Salona geçtim. Somurttum, oturuyorum. Annem surata bak dedi. Seni görünce oluyor dedim. Babam da annem de bu söze çok üzüldü. Benizleri attı. Bense büyük zevk aldım. Kendime geldim. Aşağıya, odama indim. Bir şarkı açtım. Sonra kapadım. Elime şişeyi aldım mikrofon olarak. Deli gibi dans edip şarkı söylemeye başladım. İlk kez hayatımda dans ettim. Uzun süre aradan sonra ilk kez müzik dinledim. Yaklaşık bir senedir müzik dinlemiyordum. Vakit alıyor ve irademi köreltiyor, hislendiriyor vs.
Pazar. Pazartesi. Bir kızla tanıştım. Arkadaşım sana bunu ayarlayayım kanka dedi, hayır dedim tabi. Konuşmadan önce kalbim hızlı atmaya başladı. Sonra geçti. Hoş bir kız. Eve gelince onu düşünerek uyudum. Cuma günü onu tekrar görmek için hastane randevumu erteledim.
Salı günü. 23 Nisan. Aylar sonra ilk kez hetero pornosu izleyerek günü kutladım. Gün güzel geçti. Akşam 9 gibi aynaya bakarken çok çirkin olduğumu düşünerek ağlamaya başladım.
Çarşamba. Arkadaşlarımla konuştum. Bir kıza dertlerimi anlatmak bana iyi hissettirmedi. Daha sonra ise bir erkek arkadaşımla konuştum. Beni çok motive etti. Sen gerçekten bu alanda(alandışı master yapmak istediğim bölüm) çok bilgilisin. Sakın kendini harcama. İlk sene olmasa bile mutlaka ikinciye üçüncüye dene. Asla vazgeçme dedi. Aga selamlaşması yaparak vedalaştık. Bu tokalaşmayı bu sene yapmaya başladım. Bana iyi hissettiriyor. Vedalaşırken birlikte başaracağız deyip salladım elini. Çok güzel bir andı. Okuldan gelince Hüseyin Hoca’yı aradım. Geçen hafta pazartesi ilk kez konuştuğumda cumartesi gelmek istiyorsan Çarşamba Perşembe ara demişti. Aradığımda ise bir gün önceden arasan yeter dedi. Bir an önce ne zaman gideceğimi öğrenmek istiyordum. Belirsizlikten nefret ediyorum.
Perşembe. Arkadaşlarımın deyimiyle sınıfta yine yargı dağıttım. Sürekli biri bana bir ters yapsın da agresif bir cevap vereyim diye bekliyorum. Her gün illa biriyle tartışıyorum. Sınıfta bir mal var. 3 senedir onunla laf dalaşı yapmaktan yorulmadım.
Cuma günü. Hüseyin Hoca’yı aradım. Randevu aldım. Annem market alışverişi için yardım etmemi istedi. Bugün fark ettiğim şey sürekli ona emirler veriyorum. Ona bakma sen almazsın, o güzel değil alma, şunu tut, bunu ver, kenara çekil, geri gel. Onu çok boğduğumun farkındayım. Arkadaşlarıma bu dille konuşmasam da onlar da hükmetmeyi çok sevdiğimi söylüyor. Akşam oldu. Gay porno izledim. Bunu yaparken uzun süre aradan sonra mastürbasyon yaptım. Odamda sigara içtim. Sigaradan bahsetmek istiyorum. Bugüne kadar 2 fırt dışında hiç sigara içmemiştim. Bugün içtiğim sigarayı ise babamdan 1 ay kadar önce çaldım. Sigara elimde içiyor gibi yaparken erekte oluyordum. Bunu 1 senedir yapıyorum. Bazı kıyafetleri de erotize ediyorum. Forma, beyaz çorap, kovboy botları gibi. Sigara içtikten sonra aynaya baktım. Kendimi çok güçlü hissediyordum. Babamın sigarayı bırakmak için aldığı nikotin bandı vardı. 2 tane de ondan aşırıp koluma yapıştırdım. Elime ne geçti ne hissettim bilmiyorum. Salak mıyım ben?
Cumartesi, terapi!!! Yolda hiçbir şey düşünmemek için müzik dinleyerek gittim. İçeri girdim. İlk girdiğimde 20 dakika kadar iki kadınla konuştum. Gelmeden önce çok zorlanacağımı düşünüyordum insanlarla tanışırken. Çünkü gerçekten tanımadığım insanlarla tanışmak istemiyorum. Yanlarında gergin hissederim diye düşündüm ama olmadı. Kızlar sağ olsun. Onlara ısındım. Hüseyin Hoca’yı nasıl bekliyordum? Sert biridir diye çekiniyordum. Öyle değildi. Tahmin ettiğimden daha konuşkan. Konuşurken çok geniş bir alanda kullandığı el kol hareketlerini, ayağa kalkıp canlandırma yapmasını izledim sürekli. Bu natürelliği istiyorum, donukluktan kurtulmak istiyorum.
Ses kaydı almıyordum. Hoca al deyince başlattım. Eve geldim baktım ki kayıt yok. Sinirden çıldırdım. Hoca bana homoseksüelliğin çok zayıf dedi ama sevinmedim. Çünkü iki şey söyledi alandışı yüksek lisans devlette yapamazsın, çok zor, belki çalışmaya başladıktan sonra para biriktirir özelde yaparsın dedi. Buna çok üzüldüm. Bugünden aklımda kalan en önemli şey bu. Diğeri de hoca büyük adam olma konusuna sürekli vurgu yaptı gibi hissettim. İlacı istersen reçetesiz eczaneden al, sonra ortaya çıkar dedi. Benim gibi alıngan biri elbette bunu kafaya taktı. Hayat hikayemde yazdığım büyük adam olma arzusu yalan. İnsanların olduğu bir iş istemiyorum. Fikir sunmak istiyorum. En çok felsefe ve tarihle alakadar oldum bugüne kadar. Hoca çıkışta kal diğerleriyle istersen dedi. Arkama bakmadan kaçtım. Sosyal olmayı isterken insanlardan neden bu kadar kaçıyorum bilmiyorum. Hatırladığım diğer şeyler:
1- Çok güçlü obsesif tarafım var.
2- His yok, fikir tarafındayım. O yüzden lisanstaki işimi yapmak istemiyorum. Master yapmak istediğim alansa sadece fikirlerimi izhar edeceğim bir alan. Lisans bölümümse insan yetiştirmek.
3- Annemle bağımı koparmam lazım. Atanma, master, askerlik ne olursa olsun mutlaka il dışı.
4- Mükemmeliyetçiyim.
5- Psikiyatriste git, OKB için ilaç al dedi. Benim gibiler ilaç almak istemezmiş. Almasam olur mu diye sordum, olur ama yavaş ilerlersin dedi. Ha yok alırım o zaman dedim. Her şey mükemmel ilerlemeli.
6- Hayran olduğum siyasetçi ve tarihçi iki adamı söyledim. Hoca da bir din adamı söyledi. Hiçbir şey umrunda olmayan, sadece kendi bildiğini okuyan, resimli sözlükte narsistin karşısında gördüğünüz adamlar. Hoca bir kum saati düşün dedi. Senin şu an obsesyon akıyor. Ters çevirip narsist tarafı güçlendircez, obsesyonlar engel oluyor dedi. Narsisizm, ego az da olsa varmış. Narsisizm kurtulmam gereken bir şey değil mi dedim, hayır cevabını aldım. Ben bu terapilerle zayıflayacak zannediyordum, oysa ilk başta güçlenecekmiş. Sevindim.
7- Sürekli kurallar koyuyorum. Disiplinli olarak güçlü olduğumu zannediyorum.
8- Hayatı çevremdekilere çekilmez hale getiriyorum. Hoca arkadaşlar buna ne kadar tahammül edebilir dedi. Ya da evlendin çocuğun oldu. Onlara da kurallar koyacaksın, baskılı olacaksın dedi. Doğruyu söylemek gerekirse mala döndüm. Çünkü hiçbir şey hissetmedim. Bununla şu an ilgilenmiyorum dedim. Neyi kaybettiğimi bile hissetmiyorum. Tek istediğim konuşmak. Bir yerde, bir kürsüde, bir sınıfta. Şu an hissetmeye çok uzağım.
En büyük travmam evlatlık olmak ve ortaokula kadar ailemle uyumammış. Annem bana o kadar alaka göstermiş ki herkesten aynısını bekliyormuşum ve asla bunu alamayacakmışım. Anneye öfkeli kalıcaz ama sürekli onu suçlamıcaz dedi. Babadan bugün bahsetmedik. Bir yerde erkek fantezisinden bahsederken kızlarda da böyle dedim, genişletmeyelim şimdi o kadar dedi. Fantezilerimde sadist roldeyim bundan bahsettik.
Bugün Erdoğan, Erbakan, Besim Tibuk, Kadir Mısıroğlu, Celal Şengör, İlber Ortaylı, Yaşar Nuri Öztürk’ten bazılarından hoca genişçe bahsetti. Büyük travmaları olmayan büyük başarılar elde edemez dedi. Bunlar travmalarını dönüştürmüş. Çoğu narsist. Benim travma kendi kıçımda patlamış anladığım kadarıyla. Onlar lisede orada burada alaka görmüş, takdir edilmiş ve değersiz hissetmemişler. Çok çalışmışlar ve başarmışlar. Hayatta istediğim tek şey başarılı hissetmek. Bir arkadaşım dedi ki kendi içinde hep tezatlısın başarı istiyorsun ama başarısızlığa uğratıyorsun kendi kendini.
Hocanın yukarıdaki kısma ayırdığı vakitte anlamam gerekeni yeterince anladım mı diye düşünüyorum. Mesela C.Şengör’den örnek verdi. Onun babası senin baban olsaydı ve sen Celal gibi insanlarla sıfır iletişim kursaydın C.Şengör olurdun dedi. Bu hikayede başarıdan beni uzaklaştıran şey homoseksüelleşme processini başlatmış olmam, değersiz hissetmem diye anlıyorum. Celal’in duygusuz, otistik olduğunu söyledi. O kadar değilim, galiba.
Aplikasyondan iki kez yaşıtım erkekle tanıştığımı söyledim. Yaşıtım ve yakışıklı birinden alaka hoşuma gitmişti. Buluşma isteyince hemen app’i sildim. İşte homoseksüelliğin kuvvetli olsa silmezdin dedi. Buraya gelmesen 30-32’ye kadar yüzde doksan ihtimalle ilişkiden uzak dururdun dedi. Doğru.
Obsesif bir insan olduğumu hala reddetmek istiyorum. Kuralsız, spontane yaşamak benim için çok zor. Annem mesela ekmek alır mısın diyor neden sabahtan haber vermedin dışarı çıkmayacaktım diyorum. Her şey bana önceden bildirilmeli ve ben bir düzene sokmalıyım. Arkadaşlarım okuldan sonra hadi bi yere gidelim diyorlar. Çıldırıyorum. Ama bu ara onlarla spontane bir şeyler denemeye başladım.
Terapiden gelince anneme nasıl geçtiğini anlatırken ağlamaya başladım birden. Annem halime çok üzüldü. Nerede hata yaptım da böyle oldu diyormuş. Babam bir derdim olmadığını iddia ediyor… Ya sabır.
Hiçbir şey beğenmediğimden, her şeyde kusur bulduğumdan bahsettim hocaya. En sevdiğim romanı sordu. Cevap vermedim. En sevdiğim roman, film, şarkı olmadığını söyledim. Her şeyde kusur buluyor, hiçbir şeyden zevk almıyorum çünkü. Bunun haricinde fark ettiğim diğer bir şey hocanın sorularına hep kem küm etmek istedim ve ettim. Neden kendim hakkında net bir şey söylemekten çekindim, enteresan.
En sevdiğim film midir bilmem ama büyülendiğim bir film biliyorum: BLACK SWAN. Obsesif bir kadının canına kast etmeye varan bir başarı hikayesi. Son cümleleri ise: I FELT IT. PERFECT. IT WAS PERFECT.
Umarım yazım yanlışı, anlatım bozukluğu yoktur, hiç silmeden karışık yazdım, kontrol etmeden atıyorum.