İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - psikolog

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 89
61
Hüseyin KAÇIN / VEDİDE
« : 05 Temmuz 2023, 08:59:55 ös »
VEDİDE

kadınların çilesi bitmez derler
cennet kokusu sinmiş saçlarına
kederli bakışlarında gökler ağlarsa
feryadımı yüreğinden başka kim duyar
dağlara taşlara yük oldu                                           
canımızı ciğerimizi yakan sevdamız

isyankar bir sözdür kadınların rüyası
cehennem alevinde gül bahçesidir                                     
hiç işitir gibi oldunuz mu
cennetin ayak izidir kadınların sesi

4 Temmuz 2023
19:10
İstanbul

62
Yetersiz Erkekliğin ve Gizil Eşcinselliğin Temsili: Ali Cabbar

Hem gerçek bir hikaye hem de anonim bir kurgu olduğu iddiasıyla gündem olan Emir Can Iğrek'in Ali Cabbar şarkısı bize sadece hüzünlü bir aşk öyküsünü mü anlatıyor yoksa alt metninde yetersiz bir erkekliğin sanatla dışa vurumunu da yansıtıyor olabilir mi? Üzerine biraz düşünelim:

Şükür olsun ki birçok kadın şarkıdaki öyküye "Ali Cabbar'a üzülmüyorum. Seviyorsa sevdiği kız başkasına varmadan önce çabalasaymış. Korkak olmasaymış. Korkak erkeği anası sevsin" şeklinde tepki gösteriyor. Bunu söyleyen kadınlar, gerçekten de haklılar.. Annesi tarafından benliği işgal edilen erkekler, kadınlarla çok rahat sohbet edebiliyor olsalar dahi söz konusu "ilişki" olduğunda beceriksiz, tırsak, beklemede kalan, reddedilmekten aşırı korkan kişiler oluyorlar. Oğlunu kocasından daha çok seven annelerimiz için kabul edilemez bir gerçek; ama öyle.. Ali Cabbar sevmiş, kız da ona yamuk(!) yapmış. Yazık değil mi? Değil. Sanıldığı gibi de değil. Kadınlardaki hipergami böyle işlemiyor.

Ve birçok erkek ise "Ali Cabbar'ı anlamayan kadınlara" şarkı üzerinden kızıyor. Erkekliğinden emin olan, kendine güvenen hiçbir erkek bu konuda şarkı üzerinden kadınlardan anlayış beklemez. Bekliyorsa farkında olmadan (bunu anlayabilecek kişilere) gizil eşcinselliklerini de ifşa etmiş oluyorlar; ama farkında bile değiller. O zaman ortaya şöyle bir soru çıkar: Heteroseksüellik sadece karşı cinse çekim duymak ve ondan hoşlanmak mıdır? (ki bunu biseksüel olanlar da yapabiliyor) Yoksa erkekliğinden veya kadınlığından hoşnut olarak karşı cinse ilgi duymak mıdır? Eşcinsel olma nüvelerini taşıyan ve his olarak henüz ortaya çıkmamış eşcinselliğe "gizil eşcinsellik" diyoruz. Bu bakımdan aslında toplumun tahmin edilenden çok ama çok daha fazlasının eşcinsel ilişkiye kayma potansiyeli var. Yoksa bunca "ailemi koru" korkaklığı, çığırtkanlığı, telaşı niye? Hiçbir şey öylesine değil..

Gizil Eşcinsel Ali Cabbar ile Heteroseksüel Ali Cabbarı karşılaştıralım:

 Heteroseksüel Ali Cabbar
- Kadına açılmaktan korkmaz.
- Bir kadın onu reddettiğinde depresyona girmez. Reddedilmeyi kişiselleştirmez. Kendinde kusur aramak yerine eşleşmeyi yanlış (kendine uygun olmayan anlamında "yanlış") kişiye yaptığını düşünür.
3- Oneitis'e düşmez.
4- Melankoliden beslenmez. Kadın beni beğensin diye beklemez. Seveceği kadını arar, seçer, bulur ve atağa geçer..
Ve sayabileceğimiz daha birçok özellik var. Mesele bunları sıraya dizmek de değil. Erkeklerimiz neden erkekliği kaybediyor, zayıf ve güçlü yanlarını kabul edip yola devam etmek yerine neden pasif kalıyor, savaşçı ruhunu kaybediyor? Elin oğlu oynarken Ali Cabbar kıza değil de çalmaya mı meftun oluyor?

Böylece gizil eşcinsel Ali Cabbar'ın özelliklerine örnek vermemize de gerek kalmadı. Psikolog Hüseyin Kaçın, 
"Anneden sevgi, babadan güven duygusu alamadan derinden sarsılmış olarak büyümüş yaralı bilinçler, bilinç dışının yönlendirmesiyle hayatlarını yaşarlar. Temel güven duyguları eksik kaldığı için acıya karşı dayanıklı olmadıklarından sevgisiz ve güvensiz ilişkilerinin sonucunda içsel gerilimlerini alkol, seks, kumar ve uyuşturucuyla yatıştırmaktadır." derken Ali Cabbar'ımızın da soluğu nerde alacağını kestirmek zor olmasa gerek. Sonra kafayı da çeker Ali Cabbar.. Bir de bakmışız kadına karşı eziklenen Ali Cabbar, kendini bir erkekle yatakta bulur. Ne ateş var ne de duman amma tutuşur alevler yanar Ali Cabbar. Ali Cabbar'ımız kendinden şüphe duymaz; sonuçta bir erkeğe karşı aktif(!) olmuştur. Ona göre sadece pasif olanlar (g.t verenler) ib.edir. O, kadın karşısındaki ezikliğinin farkında değildir ya da bunu görmezden gelir ve artık gidip eşcinsellik karşıtı tweetler atabilir, "ailemi koru" yürüyüşlerine de katılabilir, kahvehane sohbetlerinde "İb.eler de iyice çoğaldı ha!" diye tavrını da ortaya koyabilir, Eşcinsel partner bulma sayfalarından hafta sonu için kendini rahatlatabileceği .bneleri ararken eşcinsel faaliyetlerin yasaklanmasını da savunabilir. Ona göre mesele "s.ktirmesinler kendilerini kardeşim!" şeklindedir.


https://www.youtube.com/watch?v=aLRletzlJ-4

63
Hüseyin KAÇIN / HİÇ
« : 03 Temmuz 2023, 11:37:35 ös »
HİÇ

kefenimi alıpta bir başıma
çekip gitsem buralardan
bensizlik içini en derininden
kavururcasına hiç yakar mı

içinden en içinden
benim için ağlar mısın
üzülmeden hiç üzülmeden
darılmadan küsmeden

ötelerden düş'tüğümüz
bu dünyanın
kahrında büyümek için

insan dediğin
bir hiç'tir...

3 Temmuz 2023
14:40
İstanbul

64
Hüseyin KAÇIN / LEYLA
« : 03 Temmuz 2023, 10:17:29 öö »
LEYLA

dertlerimi demliyorum
günün kederinden
derman diye içiyorum
gecenin bereketinden

hayat dediğin
bir yudum derttir
ağlamadan sızlamadan
içmesini bilmeli insan

eşinin dostunun elinden
aşk acısı çekmeden
mecnun olmadan leylası'nı bulmadan
nasıl büyür insan

3 Temmuz 2023
01:30
İstanbul

65
Hüseyin KAÇIN / KIZIL ELMA
« : 03 Temmuz 2023, 12:30:06 öö »
KIZIL ELMA

din dediğin ne sarıktır ne cübbe
kıpkızıl bir elmadır
mekke'den medine'den
bir hurma dalından uzanan bir rüyadır

din dediğin bir coğrafya atlasıdır
şam'dır türkistan'dır yesevicesine
i'lâ-yi kelimetullah uğruna
istanbul'dur roma'dır fatihçesine

din dediğin kenan diyarında ağlayan
bakire meryem'in duasıdır isa adına
azerin sevgisiz kalbinde büyüyen
ibrahim'in çöl kumlarından cennete koşan
çocuklar yetiştirmesidir

i'lâ-yi kelimetullah uğruna
aşk kokan rüyalarla
şam'dan damlayan kan revan içinde
istanbul hep umudun adıysa
din dediğin kıyamete değin
roma'yla ölüp ölüp
yeniden dirilmektir

3 Temmuz 2023
00:10
İstanbul

66
Hüseyin KAÇIN / ŞÜKÜR
« : 03 Temmuz 2023, 12:29:23 öö »
ŞÜKÜR

anneler sarıp sarmalar
şefkat meleği olursa
babalar en sıkısından kucaklar
sırtımızı yasladığımız koca çınar olursa

sevmek kahreder insanı
aşk acısı dinmez derler
ihanetin adı ayrılıktır
dertle büyür insan

şükür ki dertten de büyük Allah var

02 Temmuz 2023
23.30
İstanbul

67
Hüseyin KAÇIN / YUSUF
« : 03 Temmuz 2023, 12:28:38 öö »
YUSUF

sen demeden ben bulunmaz ki
ömür değirmeninde tükenmeden
ah etmeden vah demeden

kırklara karışıyorum
eskiye dair ne varsa
derleyip topluyorum
acıya dair elimde ne kaldıysa

haraç mezat satıyorum
yusuf'un kuyusunda
aşkın aynasında

sen demeden ben bulunmaz ki

2 Temmuz 2023
22:45
İstanbul

68
Hüseyin KAÇIN / GÖNÜL HIRSIZI
« : 03 Temmuz 2023, 12:27:58 öö »
GÖNÜL HIRSIZI

sevebilirdim sonsuza değin
başımı da göğsüne yaslayıp
ömür boyu öpebilirdim
o küskün gözlerin olmasaydı

yalanların yanlışların arkasına saklanıp
yarınlarımızı çalmasaydın
çiçeklerimiz açardı gönlümüzün bahçesinde
gökyüzümüz şenlenirdi gülen gözlerinde

2 Temmuz 2023
21:30
İstanbul

69
Prof.Dr.Zeki Bayraktar
.
TRANS AMELİYATLARI SONRASINDA YAŞANAN PİŞMANLIKLAR
[+18 hassas içerik ve görseller]
.
Cinsiyet ameliyatla veya hormonlarla değiştirilebilen bir şey değildir[1]. ‘’Cinsiyet değiştirme ameliyatı’’ yanlış bir nitelemedir, ameliyatlarla bir erkek kadına, bir kadın erkeğe dönüşemez, bu mümkün değildir. Yapılan cinsiyetin değiştirilmesi değil, cinsiyetin iptalidir. Transseksüeller cinsiyetlerini değiştiren değil ‘’cinsiyetlerini iptal eden’’ [ne erkek ne kadın halşne gelen] bireylerdir.
.
Örneğin bu ameliyatları yaptıran [kadın olmak isteyen bir erkek] ise;
Önce cildi hariç penisi[inin işlevsel kısmı] ve testisleri alınır. Böylece artık testosteron ve sperm üretemez hale gelir. Yani o artık [genetik yapısı hala 46XY/erkek olsa da] penisi, testisleri, spermi ve dölleme yeteneği bulunmayan [erkekliğini iptal ettiren] bir bireydir. Karşıt cinse geçmek [kadın olmak istediği] için anüsü ile üretrası arasında bir oyuk/çukur açılarak sözde vajina yapılır[içi boşaltılan penis cildi ters çevrilir ve bu çukura döşenir], ancak bu vajina asla doğal bir vajina gibi işleve sahip değildir, sekresyon salgılayamaz, esneyemez, kasılamaz, orgazmik fonksiyonu bulunmaz vs. Vücut orayı bir yara gibi algıladığından pek çok vakada daralır/kapanır, bu yüzden sık sık metal dilatatörlerle açılmaya genişletmeye çalışılır, enfeksiyonlar, kokular olur, tabi bu arada kesilen kısaltılan üretse (idrar kanalı) da daralmaya, tıkanmaya başlar vs. Kısaca bu bireyler erkekliklerini kaybettikleri gibi ne işlevsel olarak ne de üreme kapasitesi açısından asla bir kadın olamazlar [yumurtalıkları ve rahimleri olmadığı gibi suni vajinaları da asla doğal bir vajina işlevini göremez]. Beden yapıları dışarıdan östrojen hormonu kullanarak kısmen feminenleşir ve meme protezi de takılabilir ancak tabi ki tüm bunlar bir bireyin kadın olmasını sağlayamaz.
.
Eğer bu birey [erkek olmak isteyen bir kadın] ise;
Ameliyatla memeleri, rahmi, yumurtalıkları ve vajinası alınır. Böylece artık östrojen ve oosit [yumurta] üretemez, siklusu sonlanır. Yani o artık [genetik yapısı hala 46XX/kadın olsa da] memeleri, rahmi, yumurtalıkları ve vajinası bulunmayan gebe kalma-doğurma yeteneğini kaybeden [kadınlığını iptal ettiren] bir bireydir. Karşıt cinse geçmek [erkek olmak istediği] için kol ve bacak vb bölgesinden alınan dokularla [ki bunlar deri ve yağdan ibarettir] yapay bir penis yapılabilir ancak bu penisin ne işlevi olur ne de duyusu, tamamen  görüntü için yapılan bir şeydir bu, yine sırf görüntü için plastik veya silikon testis protezleri takılabilir ama aşka işlevi yoktur. Kısacası bu bireyler kadınlıklarını kaybettikleri gibi işlevsel ve üreme kapasitesi bakımından erkek de olamamış bireylerdir, yapılan bu penis erekte olamaz, et yığınıdır, bir kadınla penetratif cinsel ilişki yaşayamazlar, buna muktedir değildirler. Beden yapıları dışarıdan testosteron hormonu kullanarak kısmen maskülenleşebilir ve erkeksi kıllanma olabilir ama tabii ki tüm bunlar da bir bireyin erkek olmasını sağlayamaz. Bu ameliyatı sık yapan doktorlardan Santucci yeni yapılan bu penis için "…o fallus bir fallus değil; deri ve yağdan oluşan bir zarf.’' diyor[2]. Evet, bu penis deri ve yağdan oluşan, ne işlevi ne de duyusu/hissi olan bir doku yığını ama bu deri ve yağ dokusunun alındığı bacakta veya kolda ciddi sekeller oluşuyor, yani kol veya bacak  kısmen sakatlanıyor, ayrıca estetik problemler de cabası (ekteki şekiller, Santucci 2019)[3].
.
Peki bu bireyler kendi bedenlerini sakatlayacak şekilde bu zahmetli ve acı verici ameliyatları niye yaptırıyor ve niye cinsiyetlerini iptal ettiriyorlar? Çünkü biyolojik cinsiyetleri ile uyumlu bir cinsiyet kimliği [psikolojik cinsiyet] geliştiremiyor, ‘’cinsiyet hoşnutsuzluğu’’ içinde oluyorlar; ‘’ben erkek bedeninde hapsolmuş kadınım’’ veya ‘’ben kadın bedeninde hapsolmuş erkeğim’’ demeye ve bedenleri ile savaşmaya başlıyorlar. Psikolojik cinsiyetlerini düzeltemedikleri [bunu yapacak terapist bulamadıkları için] ‘’biyolojik cinsiyet’’ ile ‘’psikolojik cinsiyet’’ arasındaki çatışmayı biyolojik bedene müdahale ederek çözmeye çalışıyorlar; yani erkek ise erkeklik organlarını, kadın ise kadınlık organlarını kestirip attırmak istiyorlar. Yaşadıkları ruhsal sorunların bu şekilde son bulacağını [rahatlayacaklarını] düşünüyorlar. Ama tabii ki yanılıyor ve de kandırılıyorlar.
.
Yapılan çalışmalar translarda sık görülen anksiyete, depresyon, madde kullanımı ve intihar gibi ruhsal sorunları ameliyatlardan sonra da yüksek oranda devam ettiğini, bu sorunların bitmediğini ilaveten intihar, kalp-damar hastalıkları ve kansere bağlı ölümlerin daha da arttığını gösteriyor[4-7].
.
Tabii bu sorunlar trans bireylerin hem yaşam kalitesini bozuyor hem de yaşam süresini kısaltıyor. 2013 yılında San Fransisco’da yapılan bir araştırma, transgender bireylerin ortalama 25 yıl daha az yaşayabileceğini iddia ediyor[8]. Dahası yaşarken de huzurlu ve mutlu olamıyorlar. Ameliyatla cinsiyet değiştiren transseksüellerde; depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, kişilik bozuklukları, iş ve sosyal hayata dair problemler, partner problemi, yalnızlık hissi ve intihar gibi ruhsal problemler[9,10]; ve idrarda yanma, sık idrara çıkma, idrar kaçırma, cinsel ilişki sonrasında üriner enfeksiyonlar gibi biyolojik problemler sık yaşanıyor[11].  Kuhn ve ark. tarafından yapılan bir çalışmada cinsiyet değiştirme ameliyatları sonrasında yaşam kalitesi ve hasta memnuniyetinin [ameliyat olmayan translara göre]  anlamlı düzeyde daha düşük olduğu tespit edilmiştir. En sık memnuniyetsizlik nedeni olarak da idrarla ilgili üriner problemler ve cinsel problemler gösterilmiştir[12].
 .
Kısaca ameliyat olan trans bireylerin ruhsal sorunları bitmezken hatta artarak devam ederken ilaveten ameliyatlara bağlı çok ciddi sorunlar oluyor. Son yıllarda ameliyattan sonra azımsanmayacak sayıda pişman olan trans var[5,13,14]. Çünkü bu ameliyatlardan sonra depresyondan kurtulamadıkları gibi[15], yaşam kaliteleri de anlamlı bir şekilde düşüyor ve hayal kırıklığına uğruyorlar[12,15].
 .
Hatta bu pişmanlıklar o kadar artmaya başladı ki, lobinin baskılarına ve örtme çabalarına rağmen sadece akademik yayınlara değil Reuters ve Dailymail.com gibi ünlü ajanslarının/sitelerin raporlarına [haber analizlerine] de yansıyor[2,16]. Pişman olan translar [lobinin tehditlerine rağmen] organize oluyor ve ‘’De-trans etkinlikleri’’ yaparak geçişe karşı mücadele veriyorlar, aynı hataya başkaları düşmesin diye çaba sarf ediyorlar. Çünkü biliyorlar ki bu ameliyatlardan sonra pişmanlık fayda vermiyor, kaybedilen organlar geri alınamıyor. Ve tabii ki doktorlara karşı dava açıyorlar [yakın gelecekte bu davalar daha da artacaktır].
 .
Dailymail.com sağlık editörü Caitlin Tilley’in bilimsel verilere dayalı olarak hazırladığı Haziran 2023 tarihli raporuna göre ameliyat olan trans bireylerde gözlemlenen sorunlar şunlardır[2];
 .
*Bu vakaların yaklaşık yarısında hayatı tehdit eden [ölümcül] komplikasyonlar gelişiyor.
*Trans erkek ve kadınların yarıdan fazlasında ameliyat sonrasında şiddetli ağrılar oluyor ve aylar sonra ya tıbbi müdahaleye ya da ilave ameliyatlara ihtiyaç duyuyorlar.
*Vajina konstrüksiyonu yapılan trans kadınların neredeyse yarısında, penis ameliyatı [falloplasti] yapılan trans erkeklerin ise %64’ünde sorunlar gelişiyor.
*Trans ameliyatları sonrasında genellikle enfeksiyon ve ağrı sorunları oluyor ve hastalar tuvaleti kullanmada [işemede] veya seks yapmada zorluk yaşıyorlar.
*Kanada Ontario'daki Women's College Hospital’da yapılan büyük bir araştırmada 'popo' ameliyatı geçiren trans kadınların yarıdan fazlasının yıllar sonra çok fazla acı çektiğini ve tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyduklarını gösteriyor.
*John Hopkins Üniversitesindeki bir araştırma vajinoplasti geçiren trans kadınların %30'unda ameliyatla bağlantılı bir enfeksiyon geliştiğini gösteriyor.
*Teksas'ta farklı hastanelerde yapılan araştırmalar, penil protez yerleştirilen falloplastili 80 trans bireyin %36'sında [6-24 ay içinde] ileri düzeyde cerrahi gerektiren bir komplikasyon geliştiğini gösteriyor.
*Aynı ameliyatı geçiren 792 hastayla yapılan başka bir çalışmada, vakaların %36'sında cerrahi müdahale ile penisteki implantın çıkarılmasını gerektiren ciddi komplikasyonlar görüldü. Ortalama 2,6 yıllık takipten sonra hastaların %40'ında artık orijinal implantları yoktu[çıkarılmıştı].
*Kanada'da Ocak 2023'te yayınlanan başka bir araştırma, ameliyat olan trans kadınların yarıdan fazlasının tıbbi müdahale gerektirecek kadar çok acı çektiğini gösteriyor.
*Cerrahi olarak vajina oluşturulmuş [erkekten kadına geçmiş] bu bireylerin üçte biri, ameliyattan bir yıl sonra işemekte zorlanıyor veya cinsel sorunlar yaşıyordu.
*Kanada’da vajinoplasti ameliyatı yapılan 80 trans kadının tıbbi kayıtları incelenmiş ve şu komplikasyonların geliştiği tespit edilmiştir: Ağrı [%53,8], darlık-dilatasyon[%46,3], kanama[%42,5], cinsel işlev sorunları[%33,8], vajinal akıntı[%32,5], vajinal sıkılık[%28,7], işeme-idrar sorunları[%22,5], yara iyileşme sorunu[%21,3], estetik memnuniyetsizlik[%18,8], vajinada kıllanma[%12,5], anatomik düzensizlik[%12,5], ruh sağlığı problemleri[%12,5], derinlik kaybı[%10], kötü koku[%10], vajinal kanalın kapanması[%10], uyuşma[%3,8] ve vajinal kuruluk[%2,5]. Ruhsal sorunlar nedeniyle hastaneye yatış %2,5 iken, vakaların yaklaşık beşte biri [%19], yeni vulvalarının görünümünden memnun olmadıklarını ve kozmetik revizyon istediklerini söylemişlerdi [ayrıca bazı vakaları birden çok şikâyet bildirmişlerdi].
.
Pişman olan binlerce bireyden sadece birkaçının sözlerini [aynen] naklediyorum(afı geçen rapordan);
.
‘’Belki ilk bir iki ay mutluydum ama ameliyattan sonra moralim daha da bozuldu. Yeni vajinam daralmaya başladı. Bacaklarımı açıp düzüleceğimi sanmıştım ama penisimi verdikten sonra bu hiç olmadı. İnternette insanlara ne kadar depresif olduğumu söylüyordum. Pek çok insan bunun ameliyat yüzünden olduğunu düşündü... ama hiç enerjim kalmamıştı, çok uyuşuktum, beynimde sis vardı ve hiç cinsel dürtüm yoktu. Benim için son derece travmatik olan şey, penisimi bir daha asla geri alamayacağım. Onu geri istiyorum ama alamıyorum. Seks artık benim için travmatik [bir şey], çünkü başarısız ameliyatlar geçirdim.’’[Shifter]
.
‘’Aynı "tedavi" nedeniyle onarılamaz şekilde zarar görmüş pek çok insanla tanıştım. Testosteron kullanımından dolayı ses ağrısı çeken insanlar tanıyorum. Çocuklarını emziremedikleri için mahvolmuş insanlar tanıyorum. Ya kendi bedenlerinden korktukları için - libidoları tamamen tükendiği için - ya da seks artık fiziksel olarak acı verici bir şey haline geldiği için cinsel yakınlıktan asla zevk almayan/almayacak olan insanlar tanıyorum. Bu tedavi ile kısırlaştırılan insanlar tanıyorum. [Ben kendim, tüm hayatım boyunca kararlı bir şekilde çocuk doğurmak istediğim halde, hayatımın en karanlık yıllarında sahip olduğum son 'dişi' göstergelerden birini ortadan kaldırmakta ısrar ettiğim [aldırdığım] gerçeğini düşünürken oturup ağladım]. Bağımlılığın derinlerine inen insanlar tanıyorum, çünkü yaşadıkları onca şeyden sonraki günü atlatabilmelerinin tek yolunun bu olduğuna inanıyorlar. Hayatın en iyi kısımlarının kendilerinden çalındığına inandıkları için yataktan kalkamayan insanlar tanıyorum. Çok fazla acı gördüm [ve hissettim]. Bu kadar. Hala kendimi ondan bir adım geride tutuyorum. Vücudumuzu değiştirdi, doğal işleyişimizi yok etti, bize kronik ağrı ve ömür boyu sürecek komplikasyonlar verdi ve bizi kırık ve yalnız hissettirdi. Hayatımın geri kalanını memelerim olmadan, kalın bir sesle, erkek tipinde saçla/saçsız ve hamile kalma yeteneği olmadan yaşayacağım. Tamamen sağlıklı olan rahmimi aldırmak en büyük pişmanlığım.’’[Zacchigna]
.
[Bu ameliyatlar] Kulağa geldiği kadar korkunç. Mevcut ameliyatlar oldukça acımasız. Uyandığım an, hatta her şeyin felaket derecesinde kötüye gittiğini anlamadan önce ‘’s….r git, bu bir hataydı’’ [dedim]. [4 yıl geçtiği halde] Kasık bölgemde hiç his yok. Beni bıçakla bıçaklayabilirsin ve ben bunu anlayamam. Tüm alan uyuşmuş, sanki şok geçirmiş ve dört yıl geçmesine rağmen –hala- ne olduğunu anlayamıyor. Yıllar sonra, yeni vajinamın yanında eksik bir et parçası gibi görünen bir şey var, kelimenin tam anlamıyla biri beni hacklemiş gibi görünüyor. Kimse bana penisimin taban bölgesinin bırakıldığını, çıkarılamayacağını söylemedi -bu, içinde seğiren gerçek bir güdükle kaldığın anlamına geliyor. Testosteron aldığınızda ve libidonuz geri geldiğinde, ağaç olamayan bir sabah odunuyla uyanırsınız. Seks dürtüm olsa bile neo-vajinam o kadar dar ve küçük ki, istesem bile seks yapamam. Ve küçük bir dilatör/genişletici kullandığımda, zevkten çok acıyı algılayan gelişigüzel duyu ceplerim oluyor. Sonra tuvalete gitme eylemi var. Mesanemi boşaltmam yaklaşık 10 dakikamı alıyor, son derece yavaş, acı verici ve ne kadar gevşesem de akıntı/damlama devam ettiği için tüm o bölgeye yayılacak ve beni sırılsıklam bırakacak. Kendimi temizledikten sonra, birkaç dakika içinde iç çamaşırımın ıslak olduğunu fark edeceğim - ne kadar silsem de bir saat boyunca yavaşça damlıyor. 35 yaşında gittiğim her yerde sidik kokma riskini aldığımı hiç bilmiyordum. Ameliyattan yaklaşık beş yıl sonra hala ağrı, enfeksiyon ve acılarla uğraşıyorum. Arkanıza yaslanıp düşündüğünüzde, her şeyin bir delilik olduğunu anlıyorsunuz. Mutlak vahşi delilik. Ve bu [vahşi delilik] hala devam ediyor, toplu halde, dünya çapında.’’[ Ritchi].
.
SONUÇ/MESAJ:
Peki ne yapılmalı/yapılabilir?
Bu bireyler bu kadar zahmetli ameliyatları gelip geçici bir hevesten dolayı yaptırmıyorlar, çok ciddi psikolojik sorunları var bu sorunlarını terapi ile çözemedikleri için çözümü bu şekilde bulmaya çalışıyorlar, çünkü ne yazıkki onlara bu konuda yardımcı olacak terapist yok (veya yok denecek kadar az). Ayrıca transeksüel kimlik iyice yerleştikten sonra özellikle yirmili yaşlardan sonra çözüm o kadar kolay da değil.
Çünkğ Transseksüellik de eşcinsellik gibi temelde bir cinsiyet kimliği problemidir, cinsiyet kimliği ise (daha önce de defalarca belirttiğimiz üzere) erken çocukluk döneminde (1-6 yaş arasında) geliştirilir, kritik rolü hemcins ebeveyn ile özdeşim oynar (ebeveynle özdeşim ve akran etkileşimleri). Sağlıklı bir cinsiyet kimliği geliştirebilmek için bu süreçlerin sağlıklı yaşanması gerekir, aksi halde erkek çocuk babası ile kız çocuk annesi ile özdeşim kuramaz ve biyolojik cinsiyetine uygun cinsiyet kimliği geliştiremez (transeksüelliğin zeminini oluşturan cinsiyet hoşnutsuzluğu gelişir, biyolojik cinsiyet ile psikolojik cinsiyet çatışır), yani basit bir ifadeyle söylersek birey erkek veya kadın olmayı başaramaz, dolayısıyla önleyici tedbir açısından odaklanılması gereken yer burasıdır(hatalı ebeveyn davranışlarının düzeltilmesi ve doğru rehberliğin sağlanması), bu sağlıklı yapılabilirse internet ve sosyal medyanın zararı da minimize edilmiş olur aksi taktirde internetin olumsuz etkisi katbekat artar, günümüzde olan da budur zaten, kısaca çocuklarımızın gençlerimizin bu aşamaya gelmesini istemiyorsak, suyu baştan kesmeliyiz, olay bu aşamaya geldikten sonra iş çok zor, “biz bunu kabul etmiyoruz,  istemiyoruz, aşalım, keselim, yasaklayalım vs” demenin bir yararı olmaz/olmuyor, yani bu sorunu yasaklayarak, bağırarak-çağırarak, slogan atarak çözemeyiz, akılla ve bilimle çözebiliriz ancak.
O halde karanlığa küfretmeyi bırakalım ve bir mum yakalım.
.
Daha detaylı bilgi için bu konudaki yazılarıma, seminerlerime, videolarımıa ve hassaten şu kitabıma bakabilirsiniz;
.
Zeki BAYRAKTAR. İnterseks-Hermafrodit ve Eşcinsel, Motto y, 2022, İstanbul
.
KAYNAKLAR
1-Moxon SP. Stress mechanism is sex-specific: female amelioration or escape from stress to avoid compromising reproduction contrasts with male utilisation or in effect manufacture of stress to fulfil male ‘genetic filter’ function. New Male Studies, 2015; 4(3) 50-62.
2-Tilley, 2023; https://www.dailymail.co.uk/health/article-12033765/Just-16-gender-dysphoria-patients-op-half-suffer-life-threatening-complications.html
3-Santucci, 2019; https://www.med.unc.edu/urology/wp-content/uploads/sites/637/2019/06/Santucci-Forearm_Phalloplasty_for_Female-to-Male_Gender_Confirmation_Fried_Symposium_2019.pdf
4-Dhejne C, Lichtenstein P,  Boman M et al. Long-Term Follow-Up of Transsexual Persons Undergoing Sex Reassignment Surgery: Cohort Study in Sweden. PLoS One. 2011; 6(2): e16885.
5-Dhejne C, Öberg K, Arver S, Landén M. An analysis of all applications for sex reassignment surgery in Sweden, 1960-2010: prevalence, incidence, and regrets. Arch Sex Behav. 2014 Nov;43(8):1535-45.
6-Gooren LJ, Giltay EJ, Bunck MC. Long-term treatment of transsexuals with cross-sex hormones: extensive personal experience. J Clin Endocrinol Metab. 2008;93:19–25.
7-Murad MH, Elamin MB, Garcia MZ et al. Hormonal therapy and sex reassignment: a systematic review and meta-analysis of quality of life and psychosocial outcomes. Clin Endocrinol (Oxf) 2010;72:214–231.
8-Camenker B. The health hazards of homosexuality: what the medical and psychological research reveals/Eşcinsel Hayat Tarzının Sağlık Tehlikeleri, Kaknüs yayınları, 2021, s.81
9-De Cuypere G, Elaut E, Heylens G, Van Maele G, Selvaggi G, T’Sjoen G, Rubens R, Hoebeke P, Monstrey S. Long-term follow-up: Psychosocial outcome of Belgian transsexuals after sex reassignment surgery. Sexologies 2006; 15(2): 126-33.
10-Jokić-Begić N, Korajlija AL, Jurin T. Psychosocial adjustment to sex reassignment surgery: A qualitative examination and personal experiences of six transsexual persons in Croatia. The Scientific World Journal 2014. Mar 25;2014:960745.
11-Hoebeke P, Selvaggi G, Ceulemans P, Cuypere GD, T’Sjoen G, Weyers S, Monstrey S. Impact of sex reassignment surgery on lower urinary tract function. European urology 2005;47(3): 398-402.
12-Kuhn A, Bodmer C, Stadlmayr W, Kuhn P, Mueller MD, Birkhäuser M. Quality of life 15 years after sex reassignment surgery for transsexualism. Fertility and Sterility 2009;92(5): 1685-89.
13-Landen M, Walinder J, Lundström B. Prevalence, incidence and sex ratio of transsexualism. Acta Psychiatr Scand, 1996;93:221-223.
14-Olsson SE, Möller A. Regret after sex reassignment surgery in a male-to-female transsexual: a long-term follow-up. Arch Sex Behav. 2006 Aug;35(4):501-6.
15-Newfield E, Hart S, Dibble S, Kohler L. Female-to-male transgender quality of life. Qual Life Res. 2006;15:1447–1457.
16-Respaut R, Terhune C, Conlin M. A REUTERS SPECIAL REPORT, Why detransitioners are crucial to the science of gender care, Dec 22, 2022

70
Hüseyin KAÇIN / BESMELE
« : 19 Haziran 2023, 04:32:09 ös »
BESMELE

çocuk dediğin
ana rahminden dünyaya salınmış bir kuştur
hüzünlü kanat çırpışlarıyla büyüsün diye
düşlerinde düştükçe kederli yüzü gülsün diye
hikmetinden sual olunmaz
kanadı kırık kuşları melekler öpermiş
deli divane olmasın diye
dertli yüreklerden dermanlı sevdalara salınırmış
çocuk dediğin

acıyan ve esirgeyenin adıyla büyümektir
aklın ermediği dağlara yürüsek
sırrın bilinmediği denizleri aşsak
çocuk dediğin
büyük aşkların besmelesidir

19 Haziran 2023
16:20
İstanbul

72
Doktor Jordan B Peterson, 18 yaşındaki cinsiyet değiştirmiş ve tekrar biyolojik cinsiyetine dönmeye karar vermiş olan Chloe Cole ile konuşuyor.

Chloe beyni yıkanmış ve 15 yaşında geri dönüşü olmayan bir yola sokulmuş ve şimdi kendisini bir zamanlar ait olduğunu hissettiği toplum ve onu uçurumun ötesine götürmüş doktorlar tarafından terk edilmiş bir halde olduğunu düşünüyor.

Chloe Cole, 18 yaşında Kaliforniya'da yaşayan, biyolojik cinsel kimliğini önce değiştirip daha sonra tekrar dönüş yapmaya karar vermiş biridir. Geçişine 12 yaşında başlayan Chloe, ergenliği bloke eden ilaçlar ve testosteron takviyeleri sonrası, 15 yaşında iki goğüs aldırma ameliyatı geçirdi. Chloe şimdilerdeyse maruz kaldığı cinsiyet ideolojisine karşı, güçlü bir şekilde çalışan bir aktivist olarak hayatına devam ediyor.

https://www.youtube.com/watch?v=6O3MzPeomqs&t=2110s

73
23 yaşındayım ankarada yaşıyan bir erkeğim. Ölene kadar bakir kalma hislerim var,
birini öldürmek ile biri ile cinsel ilişkiye girmek aynı seviyeye geldi benim için,
yani birini öldürmekten kastım şu, hem cinsellik hemde öldürmenin günahı aynı gibi geliyor bana.
4.5 - 5 sene önce hüseyin kaçın'a annemin zoru ile başladım sonra farkettim ki terapilere bende gelmek istiyorum dedim
ve kendi isteğim ile terapilere devam ettim, ama hüseyin hocam ile anlaşamadığımız bir konu vardı, o konuyu
aşamazsak asla düzelmiyceğime emindim. ben diğer terapiye gelen eşcinsellere benzemiyordum,
onların çoğu cinselliği yaşamış insanlar, ama ben yaşamadım, kafamda hep şu senaryolar var, kızlara ilgi duymaya
başladıktan sonra asla özgür olamıycam, yani kısacası asla gidipte birileri ile tanışıp tek gecelik cinsel ilişki yaşayamıycam.
çünkü hüseyin hocam dindar birisi olduğu için bana tek gecelik cinselliği önermediğini söylüyor, yada sebebi herneyse. Oysaki bu bana ters,
hayatımda yaşadığım şeylerin acısını sadece cinsellikle çıkartabiliceğimi düşünüyorum, 5 yıldır terapilerde %25 bile
ilerliyemedim açıkcası, böyle giderse 20 yıl sonra terapileri bitirmiş olurum.

hüseyin hocam bana birkaç görev vermişti ama hiçbirine başlamadım açıkcası.
bu görevlerden birisi kendime bir ortam kurmam ve kız arkadaş yapmam gerektiğiydi, ama hiçbirini yapmak bile istemiyorum,
çünkü benim bir hayatım yok gibi geliyor, yaşadığım şeyler çok komik geliyor. kendimi aşağılıyorum,  tek gecelik cinsellik yaşayan insanları KISKANIYORUM.

ve tabikide annemde cinselliğime eskiden çok karışırdı ama şimdi ağzından kan getirdim doğrusu,
ona göre melek gibi bir çocuk olmalıydım, zina yapmamalıydım mesela, hatta onun kafasına göre köydeki bir kız ile evlenip cinsellik yaşamalıydım,
ama artık o kelimeleri söyliyemez,dediğim gibi ağzından kan getirdim, çünkü hiçbir varlık benim cinsel hayatımı kısıtlayamaz,
benim hikayemi anlıyabilmenız için sizlerden empati yapmanızı istiyorum, insan bu hayatta sahip olamadığı şeyi ister, yani bende buyum, hiç cinsellik
yaşamadığım için cinselliği istiyorum ve cinselliğe TAPIYORUM.

böyle devam edersek 20 yıl sonra terapileri bitirebiliriz, ciddi derecede takıntılıyım,

kızlara ilgi duyabilmem için yani terapileri bitirebilmem için hüseyin hocamın yapması ve bana söylemesi gereken şeyler :


1. tek gecelik ilişkiler kötü değildir.

2. tek gecelik ilişkileri doğru birşeydir.

3. tek gecelik ilişkiler o kadarda kötü değildir, en azından birilerine zarar vermekten iyidir, çünkü sen cinselliği birini öldürmekle aynı seviyeye
getirmişsin, bu çok ciddi bir durum.


evet belkide terapilere hiç başlamasaydım, kendi iradem ile 18 yaşımdayken bir erkek ile cinsellik yaşıyabilicektim. ama artık üzerinden 5 yıl geçti,
23 yaşındayım ve hayla bakir'im, bu durum ciddi bi yere geldi. cinselliğim kısıtlanmaya devam ederse kendime veya birilerine zarar verebilirim açıkcası.

74
Günümüz Türk toplumunda halkın önüne çıkmış ve psikoloji bilimiyle kitle oluşturmuş şahsiyetlere baktığımızda, karşımızda insana sorunların çözümü noktasında fayda sağlayan sağlıklı birini görememekteyiz. Türk toplumu genellikle acılarla yoğrulduğu ve birçok travmatik olaylar içerisinde kaldığı içindir ki yüreği mahzunlaşmış, karakteri, silikleşmiş gücü zayıflatılmıştır. Önceden bu kitleye din yoluyla hitap ederek ruhuna yara almış insanları elinde bulunduran FETÖ gibi çeşitli cemaatler ve dernekler son zamanlarda gerçekleşen gelişmelerle duygusal nüfuzunu din yoluyla değil psikoloji yoluyla yaparak yöntem değiştirdi. İnsanların acılarını din yoluyla inançsal hassasiyetlerini kullanarak adeta duygusal mastürbasyon yaparak, devlet ve toplum yapısında emelleri olan bu gibi yapılar zamanla dernek ve cemaatlerden yüzü gülmemiş kitleleri bugün psikoloji biliminden ve sosyolojiden yararlanarak zayıflatmaya devam ediyor. Türk toplumunun Cumhuriyet öncesi dönemdeki toplum gücüne göre çok fazla sömürülmüş olmasının ve lise jargonu kullanacak olursak ezikleşmesinin sebebi, ülkemiz dolaylarında insanların güçlerini kıraraktan önce silikleştirmeye ve sonra da sindirmeye çalışmak isteyenlerin faaliyetleri yüzündendir.  Bugün din-dernek eylemlerine toplumun bakış açısının zamanla kirlenmesiyle artık yöntem olarak psikolojiyi kullanmaya ve bunu da daha kendi ezikliğinden kurtulup bir güç olamamış mazoşistlerle ve yahut gizli eşcinseller aracılığıyla yapmaktadırlar. Babasının cinsel istismarı ve annesinin duygusal istismarıyla çocukluğunda ruhuna yara almış ve bu yaraların neticesini eşcinselleşerek ödemiş biri olarak, hayatımın çocukluk döneminde zayıflığa boğulmuş ve zamanla içindeki bu ezikliğe rıza göstermeyip terapiler aracılığı ile birey olabilmiş biri olmam sebebiyle bu kişileri hedef olarak gösterme cesaretine sahibim. Bu proje elemanlarını birlikte inceleyelim.

Doğan Cüceloğlu

Kendisi hakkında çok fazla araştırma yapmadan bile sadece hitap ettiği kitleye bakarak karakter analizi yapmak mümkün. Kitapları eşe dostu tavsiye edilen ve sevilen bu psikoloğumuz özellikle benim kendi çevrem ve sosyal medya üzerinden edindiğim izlenimlere göre, yakın tarihte dini vecibelerini yerine getirmesi yasaklanan mağdur kadınlara hitap ediyor. Son derece zayıf erkek psikolojisi içerisinde olan psikoloğumuz adeta ezikliğin edebiyatını ve analizini yaparak kendisiyle çok ortak özelliği bulunan kitlesinin sevgisini kazanmayı başarıyor. Bazı video ve kitaplarında yer verdiği ve dile getirdiği gibi kendisi erkekleşme konusunda problemleri olmuş ve bu problemleri her ne kadar psikoloji bilerek analizlemişse de çözümleyememiştir. Çözümleyemediğini kullandığı erkeksilikten ve güçlü psikolojiden uzak bir anlatım dilinden de çıkartabiliriz. Kendi hayatımda da bu konularda problemi olmuş ve bu problemleri çözmek adına çaba sarfetmiş biri olarak terapiler aracılığıyla fark ettiğim bir şey var ki oda eğer probleminiz varsa bu problemi sadece çözümlemenin yeterli olmadığıdır. Asıl beni ve benim gibi terapi süreci atlatmış ve iyileşme gösteren eşcinsel danışanların bugün sağlıklı birey olmasının altında yatan ana sebep, ezikliği ve güçsüzlüğe rıza göstermeyip bu ruhsal problemlerimizi çözmek için cesaret göstermektir. Ama toplumun önüne konulmuş bu psikoloğumuz sadece zayıflığı normalize ederek, rıza göstermeyi ve bu problemleri kabullenmeyi başarı gösteren tamamen toplumu pasifleştirici bir tutum sergiliyor. Bende diyorum ki bu şekilde bizler travmalarımızın ruhsal sonucu olan bu halimizi bu sözde psikologlar aracılığıyla kabullenerek ne sağlıklı bir birey ne de güçlü kişilik olabiliriz. Bu travmalar sözde psikoloğumuzun takındığı tarzla bazı mecralarda ah vah ederek durumu kabullenmemiz için değil bu acılara rağmen başarı çıkartmamız içindir. Eğer benim hikayemde olduğu gibi erilleşme önünde bu travmalar bir engel olarak varsa onların sadece varlığını kabullenmekle başarıya ulaşmış olmayız, o engeli geçip ezikliğe ve silik ruhlu biri olmayı kendi yaratılma gayesine ters görerek cesaret edip aşmakla ancak başarmış oluruz. Eğer bizler kendi hayatımızın belli dönemlerinde ruhumuza yara almışsak Doğan Cüceloğlu’nun bize çözümmüş gibi sunduğu ezik yaşam modelini kabul etmeyerek ve daha sonrasında engelleri aşarak bu yaraları sarıp tatmin olabiliriz.

Sinan Canan;

Kendisini bir dönem takip etmiş bilimsel anlamdaki içeriklerini severek izlemiş biri olarak neden bu kişiden uzaklaştığıma geri dönüp baktığımda şunu görüyorum. Bu gibi bilim adamlarımız insana dair söylemleriyle evet dikkatimizi çekiyor ama sadece çekiyor! Uzun dakikalar konferanslarında dinleyicinin dikkatini bilimsel ve nörolojik bilgisiyle toplayan bu akademisyenimiz özellikle genç üniversiteli gençlerin ilgisini çekmeyi başarmıştır. Lakin günün sonuna baktığımızda öğrendiğimiz ve karmaşık bir yapıda bulunan beynimize dair bilgileri nereye koyacağımızı ve nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz. Evet dikkatimizi çekiyor ama ne kendi günlük yaşantımızda ne de farklı alanlarda Sinan Canan’ın verdiği bu bilimsel malumatı kullanarak kazanacağımız bir şey bulunmuyor. Her ne kadar dikkat çekmiş olsa da eğer bir şey fayda sağlıyorsa kıymetlidir. Eğer izlediğimiz içerikler hayatımızda tatbik olacak bir yer bulmuyorsa verilen içeriğin fayda değil ancak ilgi ve dikkat çekmek olduğunu düşünmek gerekir. Etkilenilerek izlenilen bilim adamımızın verdiği içeriklerin herhangi bir işe yaramaması veya size fayda sağlamayarak sadece etkilemede kalmasının belki de sebebi kişinin psikolojisi içerisine saklanmış ilgi çekme çabası olmasından kaynaklıdır. Bu tarz şahsi çıkarlara hizmet eden ama sanki topluma yönelikmiş gibi gözüken çalışmalar her ne kadar yapan kişinin hedefine ulaşmasına neden olsa da içerisine düştüğü çıkmazlardan kurtulmak isteyen kişiler için kaybedilmiş birer zamandır. Farklı bir perspektiften bakacak olursak sadistler, narsistler, gizli eşcinseller ve eşcinseller psikolojilerine yarar sağlamak için ilgi, değer ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla kendilerini belli alanlarda gösterebilecekleri yerler için çabalıyorlar. Bu ilgi ve değer arayışı içerisinde manipüle etme yetenekleri ve dikkat çekici bazı özellikler kazanmaları iyi bir şey gibi gözükse de çoğu zaman bencil amaçlara hizmet etmektedir. Spesifik örnek verecek olursak manipüle etme yeteneği benim kendimde de gördüğüm bir özellik olup eğer bu manipülatif özelliği, zararlı tutumları şeytan kurnazı olan kişilerin yanlışlarını ortaya koymak adına kullanırsam iyi bir şey ancak doğruları saptırarak yanlışa barınma ortamı sunuyorsam kötü bir özelliktir. Günümüze baktığımızda eşcinsellerin ve eşcinselleşme korkusu taşıyan gizli eşcinsellerin başta moda, dizi film, müzik gibi sanatsal alanlarda başı çekmelerinin temeli ruhsal anlamda toplumun vermediği bazı istek ve ihtiyaçların karşılanma biçimidir. Her ne kadar kişiye kazanç sağlasa da bu gibi ilgi çekme faaliyetleri toplumun gelişmesi ve sorunlarını çözerek seviye atlaması önünde engeldir. Evet sanat, bilim gibi alanlar iyi bir kendini ifade etme aracı olsa da kişilerin psikolojisini tatmin ederek bencil amaçlar uğruna topluma faydasız hale gelmesi ve bu uğurda kullanılması son derece yanlıştır. Doğan Cüceloğlu, Sinan Canan özelinden çıkarmamız gereken bazı derslerden en önemlisi, artık toplum önüne gerek televizyon gerek sosyal medya aracılığıyla konulmuş kişilerin karakter analizini doğru yapmalı ve olası zararlardan korunmalıyız. Bunun teşhisini ben bu kişilerin dedikleri şey beni daha güçlü yapıyor mu, benim problemlerime ve toplumun problemlerine kalıcı çözüm oluyor mu, sorularına tatmin edecek cevap vermesine bakarak yapıyorum. Sayısal bir derinlik kazandırmak için bir örnekle yazıyı tamamlayacak olursak ruhun yara alarak parçalanması, nasıl ki atom parçalanmasıyla büyük bir enerji ortaya çıkartıyorsa aynı şekilde büyük bir güç ortaya çıkartır. Ama ortaya çıkan her güç ancak kişinin ve içerisinde bulunduğu toplumun faydasınaysa başarılı olur. Durumu özetlerler nitelikte.


Yiğit T

75
     2013Ten 2023’e Oğlumu Beklerken
  En son yazımı ne zaman yazdım hatırlamıyorum bile.2013 nisanda başladığım terapi süreciyle en başta kendimi sevmeyi öğrendim ki hayatımdaki erkeklerin hayatımdan uzaklaşması daha doğrusu bana olan negatif etkilerinin azalarak bitmesi de kendimi sevmem kendime değer vermemle bitme noktasına geldi.Kendimi sevdikçe o çok güçlü yakışıklı,kaslı ,karizmatik erkeklerin zayıflıklarını acizliklerini güçsüzlüklerini görmeye başladım.Bunları gördükçe de kafamın içinde kutsallaştırdığım o insanlar zihnimde ve de hayatımda daha az yer kaplamaya başladı.Onların beni nasıl kullandığını ,kendimi nasıl kullandırttığımı maddi manevi kendime nasıl zarar verdiğimi terapilerle gel zaman git zaman daha iyi anladım.Farkındalığım arttıkça doğru kararlar aldıkça her konuda öncelikle kendimi düşündükçe ani bencilleştikçe var olmaya başladım ben kendi hayatımda.
 Aslında bu yazıyı yazarken çok zorlanıyorum ,aradan çok yıl geçti ben mücadeleden vageçmedim ki  şuan düşününce sanki başka bir insandan bahsediyormuş gibi hissediyorum.Sanki yaşadıklarımı başkası yaşamış gibi çok yabancı geliyor bazen.Bazen de bundan sonrası için endişeleniyorum ,eski duygusallığım yok kendime acıma hisssim gitti artık çok daha güçlü hissediyorum sadece amaçsız kaldım gibi.Sanki hedefime vardım ama hefsiz de kaldım gibi.
 Eskiden yazılarımı yazarken ağlardım o  hallerimden eser yok.Bana yabancı da olsa artık mutluluktan ağlıyorum yalnızken.Nerden nereye.Koca bir süreçten 10 yıllık bir süreçten kendi adıma anlağım esas şey sevgisizliğin ilgisizliğin değersizliğin sonucunda  kendimden vageçerek resmen sevgi dilenmişim ,kendimden daha yakışıklı güçlü güzel erkeksi bütün erkeklerden.
 Gelelim günümüze öncesi sıkıcı zaten.
Eşimle görücü usulü tanıştık zekasıyla aurasıyla etkilenmiştim ondan.Bence zeka bilgi kültür çekici bir şey.Bir yıllık nişanlılık sonrasında evlendik.Nişanlılık sürecinde arı şehirlerde olsak da telefonla ve ara ara aptığım ziyaretlerle birbirimizi tanıdık .tanıdıkça eşimi yakınlığım arttı.Bazen bir bakıyorum aklımdan geçen şeyi ,benim söyleyemediğim insanların tepkisini almamak adına belki de söyleemediğim şeyleri söylüyor ki düşünsel alanda da benzer fikirlerimizin olması beniim için önemlidi.Yani en basitinden lgbt destekçisi bir kadınla evlilik yapamazdım mesela ya da manevi yönü gelişmemiş maneviyatı gelişmemiş çok fala maddi dünyevi bir zihne sahip kadınla evlenemezdim.
  İlk gecemizde eşim özel gününde olduğu için kısmi sevişmeyle geçirdik.Sertleşmede hiçbir problem  olmadı ancak özel günler bitince eşimle ilk gecemizde birleşemedik yani benim sertliğim kayboldu eşimin vajinasını görünce.Bana babaannemi hatırlattı hiç beklemediğim anda.Kıza mahçup oldum o da kendisini güzel bulmadığımı o yüzden sertleşemediğimi düşünmüş.1 hafta böyle geçti kendiliğinen düzelmedi ki ben de üroloğa göründüm.Yeni evli olduğğmu sertleşemediğimi anlattım tahliller yapıldı.En sonda doktorum bir sorun olmadığını yeni evlilerde sık karşılaşılan bir problem olduğunu söyledi.Sonrasında lifta isminde sertleştirici bir hap yazdı.Allah razı olsun doktordan ki haf on numara çok çok işe yaradı.
Eşimle ilişkimiz nirvanaya cıktı artık tam anlamıyyla karı-koca olduk.Sex hayatımız da çok güzeldi.Güzeldi diyorum çünkü hamilelikle birlikte artık sex yapamaz sevişemez olduk çünkü hamilelik zor geiyordu.Hala zor süreç devam ediyor.
  Rabbime binlerke şükür olsun oğlumuz olacak inşallah ki şuan 4.5 aylık sağlığı yerinde.Ben hem çok mutluyum heyecanlıyım hem de kaygılıyım.Baba olmak istediğim birşeydi ama korkularım arttı.ani nasıl bakarız büyütürüz.Daha da önemlisi sağlıklı mutlu başarılı gerek bir erkek evlat nasıl yetiştiririm diyye kaygılıyım.Ama başaracağımı da biliyorum korkularım nüksetse de.
  Ben eşcinsel dürtüler kaygılar korkuları yenmişim bundan sonra herşeyi başarabilirim.Bunu biliyorum ben çok güçlüyüm.
  Rabbimden bir eş kalbimi görecek beni sevecek benim de seveceğim beğeneceğim bir eş istedim diledim.şükür bugün eşimden razıyım anlıyorum ki eskiden eksik bir erkektim karım ile erkek  tam manasıyla erkek oldum.
 Şimdi oğlumu oğlumuzu bekliyoruzhem sevinç hem heyecan hem kaygı var lakin biliyorum ve inanıyorum ki oğlum oğlumuz çok özel bir çocuk olacak o gerek bir erkek gerçek bir insan gerçek bir müslüman gerçek bir vatansever gerçek bir sevglili gerçek bir eş gerçek bir arkadaş gerçek bir dost gerçek bir baba olsun istiyorum.
Hakikatin bilincinden doğmuş özel bir çocuk geliyor.Tüm dünyaya müjdeler olsun.

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 89