İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - zynp

Sayfa: [1]
1
Yavaş yavaş gidiyorum senden.....
Seni ardımda bırakarak gidiyorum sensizliğe,yalnızlığa,karanlığa…Her şey ne kadar da güzeldi.Bir anda hepsi silinip süpürüldü sanki.Bir kart oyunu gibiydi.Herkes kartlarını ortaya koydu ve sonunda joker bütün kartları dağıttı.Hepsi yok oldu.Oysa oyunun en güzel yerindeydik……
Düşüncelerimin ve gerçeklerin çatışması sonucuydu bütün olanlar...Düşüncelerimle gerçekler farklı yoldalarmış.Düşüncelerim sanki rotasını kaybetmiş bir gemi gibi gerçeklere soruyordu doğruluğun yolunu...Ve herşey olması gereken yere dağılıyordu.Olması gereken yere ama insanı bedbaht eden bir yere doğru sanki.
Gerçeklere dönmek ne kadar da zordu.Bütün duyguları bir kenara bırakıp arkana bir kere olsun bakmadan başka yola sapmak...Ne kadar da zor...Bir bakıma bir yarını orda bırakıp gitmek...Senin için en değerli zamanları bırakıp gitmek...Rüyanın en güzel yerinde uyanmak gibi bir şey.Rüyanın en güzel yerinde uyanıp rüyaya tekrar dönmek isteyip dönememek.Evet bende artık uyandım.Rüyayı en güzel yerinde bırakıp uyandım.İçimde biraz ürkeklik,biraz hüzün,biraz yalnızlık kaldı.İçimdekileri anlatmak o kadar zor ki!Uyanmam gereken yerde rüyanın içinde olmak istemek,gerçeklerden uzaklaşmak,yalanlarla yaşamak.İnsanı bir süre de olsa mutlu eden bu anlardan gerçeklere bir dakika da olsa dönüldüğünde geride ne kadar yara bıraktığını,görünce hiç dönülmemesi gereken bir rüya olduğunu anlamak,anlayınca canımızın yanması,içimizin acıması anlatılmaz sancıların doğruluğuydu.
Gerçeklere dönüp rüyaları arkada bıraktığımızda yüreğimizde bir acı olur ya,hala o acı yüreğimde...İçinden çıkılmaz bir haldeyim.Nasıl olduğumu,ne durumda olduğumu,duygularımı,düşüncelerimi anlatamıyorum.Hani küçükken oyunun en güzel yerinde zil çalınca üzülürdük ya işte öyleyim...

2
Seni nasıl bırakacağım bilemiyorum.Belki iki saniyelik bir elvedayla belki tek bir bakışla gideceğim.Belki de hiç göremeden döneceğim karanlığıma...Seni nasıl bırakacağım bilemiyorum.Bunları yazarken hangi duygular içinde olduğumu da bilemiyorum.Ama ben çok kötüyüm.İlacım belki karanlığım, belki de sensin...Aynı şehirde olup da hayaline sarılıp yatmaktan nefret ediyorum.Bu illet bana acı veriyor,yerden toparlamaya çalıştığım parçalarımla yaralarıma bir kabuk uydurmaya çalışan bu bitkin vücutla tamamlamaya çalışıyorum bu yazmak zorunda olduğum yazıyı...Yarın yeni bir gün olacak desen de olmayacak.Düşünceler mahkum elbisesinden kurtulup,laf ağızdan kaçış yollarını buldu neye yarar!Bu sönük güneş parlamak istese de ne kadar ışık saçabilir ki bu ay gecenin kuytusunda gün ışığından bozma zifiri karanlığıma...Acı verse de ve iki dakika sonra ayrılacağımızı bilerek de olsa şuan yanımda olmanı o kadar çok istiyorum ki...Tesadüfen karşılaşma ihtimalini sevmeye zorlayan sonu gelmeyen ve bir türlü seni bana getirmeyen çaresiz isteklerimden oluşan bu uçan halım sürükledi beni bu korkunç geceye...Bu geceye sensiz tek bir saniye daha mı diye sormama fırsat tanımadan geçen sensiz koca kapkara bir gün daha...Güneşin doğuşu zevk vermez oldu,batışı zevkli miydi sanki?...Acı çekiyorum derken kayboluyorum en çok sevdiğimi sandığım şarkının ilk notasında...Saat dördü beş geçeyi vurduğunda vakit gitmelerin zamanını gösterdiğinde işte o zaman bağıracağım belki de duyulmayan çığlıklarımla seni bırakıp gideceğim...Uçmaya çelimsiz kanatlarımla senden ne kadar ayrı kalabilirim?Bu uçurumdan sağ kurtulmak için daha kaç defa kanat çırpmalıyım?Ya da ölümü mü seçmeli çırpınmayı bırakıp,kan revan içindeki parçalarımı koyuverip bir kenara kabuk bağlamaktan bezmiş vücudumu azad edip karanlığı mı seçmeli?Yapamam...Çırpınmayı bırakırsam da düşüp ölemem ben,hep sevginle ayakta kalacağım.Ben hep hayalinle yaşayacağım.Engel olamadığım gözyaşlarımdan oluşan bu devasa göle düşüp su yüzünde kalacağım ama ne olur bırakma...

Sayfa: [1]