İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Yavuz Efe

Sayfa: [1]
1
Evet.
Gerçek dünyayla hesaplaşmanın, tanışmanın zamanı çoktan geldi. Şuana kadar kendi kurduğum zihin oyunlarıyla, rollerle, savunma mekanizmalarıyla ancak buraya kadar gelebildim, iyi de geldim hatta. Ama buradan sonrası için reel dünyanın gerekliliklerini görmezden gelmek ya da bu gerekliliklerine karşı savaşmak benim eril kimliğim lehine olmaz.Bundan sonra kendi kurduğum oyunların değil hayattaki rolümü oynamanın sırası. Gerçek dünya, var olabilmem için ne istiyorsa, diğer erkekler gibi bunu göğüslemeye hazırım.Diğer erkeklerden bir eksiğim mi var? Yok, hatta gereksiz fazlalığım var. Onları atmak bana gerçek hayata karşı hafiflik sağlayacaktır. Aşırı detaycı bi kaygı yapılanması kesinlikle atılması gereken bir fazlalık.


Şuan ilk hedef ve ilk hayal olarak bulunduğum şehir dışında iyi bir üniversite kazanıp gerçek dünyaya adım atmalıyım.HK bana sen Bursa'da kalmamalısın, sen Bursa'da kaybetmiş bir adamsın dedi.Bu yorum farklı bir yorum. İstanbul'da kazanmak için Bursa'da kaybetmek lazım. Tıpkı Mekke'de kaybedip Medine'yi kazanmak gibi.Günün sonunda Mekke'de kazanılıyor tabi. Şimdi benim içinde aynı.

Şuana kadar aleyhime çalışan tüm sistemlerimi lehime çevirmek için bir oto kontrol sistemi kuruyorum. İç ses dediğimiz manevi açıdan şeytanın sesi dediğimiz bir Allah'ın kulunun işine yaramayan boş sözleri içimde itibarsızlaştırıyorum. Bu sese kendi sesiyle ses katan kim varsa, anam olsun babam olsun ,dinlememek ,aldırış etmemek benim için bir numaralı kuraldır.Şuana kadar dinledikte ne oldu!

Salak saçma insanlara yatırım yapmaktan da artık kendimi men ediyorum.Basit müdahalelerle düzelecek hikayelere neden kimse müdahale etmiyor diye yakınır kendim müdahale ederdim, boyumun ölçüsünü aldım.Canım yanacak kadar verdim bugüne kadar.Bir sistem var müdahale etmemek lazımmış.Müdahale etmemek kayıtsızlık değil akıllılıkmış, bir bildikleri varmış insanların. Basit insanların basit sorunları çözülse de bir karşılığı yok. Neden bu basitliği Allah onlara vermişte bana zorunu vermiş diye tefekkür ederdim meseleyi anladım Allah'ım. Hayatta insan sadece kendi kaderinde yol alabilirmiş. Süreç içerisinde sadece Ben ve Allah diyebilmek kulların nankörlüğünden koruyormuş.

Öğreniyoruz ,canım acısa da içim kan ağlasa da kendi doğrularımla hayatın gerçekliği arasında çelişki yaşayarak tecrübe kazanıyorum. Bunlar olacak ki gelişim kaydedilsin.

Bizim gibi olanlar asıl yapılacak olana yönelemediğinde problem başlıyor. Her zaman yapılması gerekeni biliyordum. Ama yapmamak için bahanelerim ,çeşitli düşünce kalıplarım beni otobanda düpdüz ilerlemek yerine kentin ara sokaklarında gezinmeye sürükledi. En çokta bu bilinçte olupta kendi aleyhime olanı seçmek beni yaralıyor.

Dernekteyken orası doğru değildi, biliyordum
Ona abi derken o doğru biri değildi, biliyordum
Ona dost derken o yanlış biriydi, biliyordum
Ama şaşırtır beni dünya diyordum, şaşırtmadı.
Bunu bana bilinç yaptırdıysa şimdi üst bilincimle artık bu oyunu oynamamaya karar verdim.Hani bir ben vardır bende ,benden içeri derler ya işte o hesap.
Şimdi üst bilincimi dinlemenin vakti geldi.HK zeki adam, bana dedikleri üst bilincime göndermeydi, yani yakalandım:), yakalandıktan sonra da oyun sarmıyor biliyorsunuz. Ee bundan sonra zaman kaybetmenin lüzumu da yok.

Bütün bu laga lugaları bırakırsak ve erkek olma işine gelirsek.Tek gerçek şuan ders çalışmak.Şuan çalışıyorum, bu yazıyıda çalışmamı oturduktan sonra yazıyorum.Ders dışındaki her şey birer şeytan tuzağı, ders çalışmamı engelleyecek her kaygı bir şeytan tılsımı. Kendimi karada gemi yapan bir Nuh (aleyhisselam) gibi hissediyorum.Eminim onun kulağınada şeytan eğilip karada gemi mi yapılır, delirdin mi, mantıklı mı şu yaptığın demiştir. Bana da türlü şeyler diyor. Ama o gemi yapıldı Hz.Nuh üzerine düşeni yaptı, Allah'ta denizi ayağına getirdi, şimdi ders çalışmaya devam, sorgulamak haddimize değil, hayıflanmak haddimize değil, günü geldiğinde denizin ayaklarımıza getirileceğine inanmak gerekiyor.Bu işi ben böyle ele alıyorum bundan sonra. Direnç yıkılıyor..

Allah kulunun emeğini, çabasını zayi etmez.


Elindekini kimseyle paylaşmayacaksın.Bencil olacaksın.Güçleniyorsun şuanda.Vereceksende ilerde güç olduktan sonra birer birer değil toplumsal olarak vereceksin.

Oyuncaklarımı paylaşmaya çok alışmışım ben anlayacağınız, şimdi geri getirirler mı bilmem ama ben beklemiyorum.Bundan sonra da nah veririm ama.





2
Direk kaynaktan çıktığı şekilde verdim🙃, rica ederim:),süreçte başarılar yazılarını takipteyiz👊

3
Terapi notları:

1-Tarikatci ve cemaatci insanlarla anlaşma şansın sıfır.
2-bağışıklılığı geliştirceksin.küsmek yok darılmak yok duygu yok tamamen strateji
3- tamamen açık iletişim.Açık ve doğal, anlık, o an aklına gelen ilk söz, ne geliyorsa,o anki duyguyu takip edeceksin, ya da düşündüğünü
4-Söylemen gereken sözü söylememek için düşünceler üretmiceksin.
5-Sosyal ilişkilerde doğal olacaksın.
6-İçerden kırılmayacaksın.Bi olay olması lazım morali bozmak için.
7-istedigimi alırım, seni sana bırakmam, sike sike alırım.
8-Sevgini nefrete dönüştürmüceksin.
9-alınganlığını yeniceksin,küskünlüğünü aşıcaksın
10-sevebilme yeteneği vermiş,
11-benlik yetişmiyorsa, travmalarım var diyeceksin, Allah tan güç isticeksin.
12-şımarmamak demek çocuk olmaamak demek, şımaracaksın
13-Öc alınmazsa çocuklar bile erkenden büyüyebilir,sen erkenden büyümüş bir çocuksun
14-Allah suçlamaz, yargılamaz
15-Derdini 4 kişiye anlatırsan piç oluyosun
16-Adaleti gereği yargılamıcak
17-Çaresiz kaldıgında isteyeceksin,sıkıştığında,
18-Çalısıcaksın, isteyeceksin
19-Sabote ediyorsun çabanı piç ediyosun , verimini düşürüyosun
20-soyut dünyaya geçmiceksin, somut somut sadece
21-Bir yerden başlıcaksın, yavaş yavaş,oturmayı öğreneksin
22-daha dikkat verceksin, küçük küçük
23-sen kendini taciz ediyosun
24-senin en büyük şeytanın baban,ama en büyük düşmanın sensin
25-acı çekmek için gelmişsin
26-hesap kitap yapmıcaksın, derinlere girmiceksin
27-öğrenciyim ders çalışcam
28-Konu çalışcaksın
29-sana göre doğrusu neyse onu yapacaksın
30-çalışan insan kazanır.olmayacak demiceksin
31-kendine güvenmezsen kaybedersin
32-bile isteye seni acıya götürüyor
33-duygularına yeniliyosun, çocuksu ifadeler, yapman gerekenleri yapacaksın.
34- bugün bır mucize yaratmıyosun, bugün sınav kazanmıyoruz
35-pes etmeyenler kazanıyor,dayatıyosun kendine
36-masadan kalmıcaksın, masadan kalkan adam bı daha zor döner, kalktığın an zihin sesin kazanıyor
37-o zihin sesi seni yenemez,
38-bi plan yapacaksın,çalışacaksın
39-İçindeki sese güç veren sensin, sadece sende mi iç ses var zannediyorsun, herkesin iç sesi yok mı sence
40-şuan kendi kendini seveceksin, temiz bir hayal kuracaksın
41-sen hala çoluk çocuksun, kim dökülmez,
42- istek irade azim kararlılık
43-depara kalkmam lazım diceksin, Bursa'dan kurtulma motivasyonuna tutulcaksın.
44-ilerden bakamazsın, bizden güç alacaksın,
45-dost olamazsın, abilik yapabilir
46-alacaksın sonra maddi ya da manevi karşılığını verceksin
47-derin konulara girmiceksin,insan ilişkilerini analizlemiceksin
48-duygusal süreç yönetilemiyor
49- sorunlu bı insanla duygusal ilişki yapmıcaksın,acındıran siker, acımıcaksın
50-dinin imanın üniversite
51- duygusal analizler, denklemi kurma
52- mast uzatacaksın,yaşam enerjin artıyor
53-evde çalış
54-strese girince akla gelen ilk şey mastürbasyon olmamalı
55- içindeki sese yenilmektense göklerle konuş,üzme beni de
56- annenin çocuğu olmucaksın,annen çilesini çekmesi gereken bir kadın
57-heteroseksüellerin hepsi orosbu çocuğu,en erkek iyileşen eşcinseller
58-erkekliğini mukayese etmezsen fallusun var,kıyaslarsan erkek değilsin demektir.
59-vatanın milletin evladı olacaksın anne babanın değil
60-fallus mallus ,sikini kaldırsana lan

Kilit cümle: Mutlu ol diye!

 (HK bu terapi bı başkaydı.)


4
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim
Ben küçükken istismar edildim

5
  Uzun bir aradan sonra yazma kararı aldım. Foruma ilk yazılarımı yazarken çok faydası olmuştu. Sanki benim arka odammış gibi gelir bu forum bana. Bunaldığım veya sorun yaşadığım zamanlarda forumdaki yazıları okurum. Bana iyi gelir. Aidiyet hissettiğim tek yer olabilir bu forumdaki yazılar. Öyle şeyler yaşadık ki; istismarlar, zorbalıklar, yetersizlikler, aşağılık duygular...bize normal şeyler zevk vermiyor. Futbolmuş, arabaymış, kadınıymış ne varsa sanki cihazımızı yaklaştırdığımızda “Cihaz eşleşemedi” uyarısıyla karşılaşıyoruz. Gündemimiz başka bizim, eksik yanlarımızı dolduramadan sağlıklı insanların yaptığı şeylere taşamıyoruz. Bu forumda okuduğum -linki isteyene veririm- bir yazı beni orgazm olmaktan öteye çıkardı. Ergenliğin baharında pornodan pornoya atlayan bir gencin alamayacağı zevki ve tatmini ben o danışanın yazısında dizeden dizeye atlarken aldım. Çok çok benzer şeyleri farklı zamanlarda yaşamışız, o yazıda anlatılanları okuyunca sanki iki bilinç, iki şuur, iki idrak birbirini selamlıyor gibi hissettirdi. Çölde bitap düşmüş iki insanın karşılaşması gibi. Sanki ikimizde saraylarımızda birbirimizi ağırlıyoruz gibi. Bence Allah babası eksik kullara idrakte yol açıyor. Yine bu forumda yazısı olan taciz, tecavüz mağduru bir danışanın yazdığı bir şiirle mest oldum. “İç acıların toplamı 365 gün eder” cümlesiyle matematiği olan bu şiirde kendimden çok parça gördüm maalesef. Arada bazı arkadaşlarımla muhabbet sohbet ederken dertlerine depresyonlarına şahit oluyorum. Onlara yardımcı oluyorum ama bir yandan da en hetero karakterimle "sizin ben derdinizi ...” demek geliyor içimden çünkü onlarınki kamyon üzerine yük yüklemek gibidir benim hatta bizimki ise daha ayakkabılarını giymemiş bir hamalın üzerine ağır yükleri yukardan atmak gibi. Onlar depresyonlarını iki hafta iki gün yaşıyor bizse hiç çıkmadık ki o halden. O griden hiç çıkamadık.

 

Sadece kemikli cümleler yazmak isterdim ama sığ sularda kendi dalgalarımı zihnimle oluşturduğum bu “mezuna kalma” döneminde maalesef soyut alana kapılabiliyorum. İnsan hayata dair önemli ve öncelikli konuları mezuna kaldığı sene fark ediyor. Çünkü akıştan kopulmuş durağan dönemlerde açığa çıkıyor “aslolan ”. Bu sene fark ettiğim konular; akışta olmak önemlidir, arkadaş gurubu önemlidir, sosyalleşerek diğer erkeklerle etkileşimde olmak önemlidir, bir rutine sahip olmak önemlidir, meşguliyetin her türlüsü önemlidir, başarı kadar başarısızlık önemlidir, ev dışarısında olmak önemlidir...

 

Biraz geriden alayım. Harika bir 11.sınıf geçirdim, terapilerle ve kendi çabamla büyük bir ilerleme kaydettim. Sosyal olmak, aktif hayata katılmak, takdir belgesi almak inanılmaz iyileştirici bir etki yaptı. Ne zaman ki açığa aldım başladı bende problemler. İlk aylar iyiydi ama zamanla kayboldum. Kaygı stres seviyesini ben çok üst seviyede yaşarım, elimde değil. Başarısızlık, performans kaygısı, kendini kanıtlayamamak gibi sıkıntılar beni gri bölgeye sokuyor. Babam beni istismar ederken sanki soyut alana geçerdim şimdi de aynı onun gibi bir hissiyata giriyorum. Erkek bedeninden çıkıyorum ve yüksekten aşağıya kendime bakıyorum. Babam beni kucağına aldığında benim ruhum bedenden kopuyordu sanki. Bunu babasının narsizmine kafa tutmuş Ömer abiyle konuştuğumuzda “Bu bir savunma mekanizması aslında, bedende acıya dayanamadığın için soyut alana geçiyorsun” yorumunda bulunmuştu. Başka bir danışandan da örnek vermişti. Evet ben her zora girdiğimde bunu yaşıyorum. Sanki ruhum küçükken çok fazla kez bedenden çıktığı için şimdide bedende zorlanınca durmuyor, yalama yapmış sanki artık, sınav döneminde çok fazla belirsizlik, kaygı, stres olduğundan HK’nın tabiriyle amı götü dağıtıyorum. Bedende yaşanılan acıyla ruhsal anlamda yaşanılan acı aynı olmuyor. Ruhsal anlamda bedenden kopunca acı katsayısı da artıyor.

 

Şimdi hocam bu sözlerim size,

Nasıl ruhumu erkek bedenimde tutacam? Korkunca, utanınca bir oğlan çocuğu babasına sarılır. Sığınılacak limandır, bedeni ne kadar zayıf olursa olsun babanın varlığı insanı tüm kötü duygulardan emin kılar. Ben kime gideyim hocam! Beni korkutan da utandırandı babamdı. Evet arkamda dağ olması gereken babam üzerime kapaklandı, kayaları üzerime düştü, çığ olup üzerime geldi. Erkek bedenimi çıkartamadım o enkazdan, sadece ruhumu kurtarabildim hocam. Gururum bir başka erkek bedeninde yeniden varlık kazanmaya çalışmama izin vermedi. Bir erkeğin kucağında kaybettiğimi bir başka erkeğin ne kucağında bulabilirim ne de bir başka erkeği kucağıma alarak bulabilirim dedim. Sizin bir sözünüz var eşcinsel erkekler iyileşirse mükemmel bir erkek, baba, koca oluyor. Şu an farkediyorumki bunun bir sebebi de bedenin imkanlarıyla değil tamamen ruhu erilleştirerek erkeklik kitabını sıfırdan yazıyor olmamız. Ağlıyordum önceden ama artık ağlamak istemiyorum hocam. İçimdeki çocuk kırk yaşınada gelse susmayacak ama şu anki ruhumla o çocuğa iyi şeyler sunmak istiyorum acı dışında başka duygular. Önceden biraz olsun başarılı öğrenci kimliğimle bir şeyler sundum lakin şu an geldiğim noktada ona bunu sunamıyorum. Sanki sıfırı harcadım, hakettiği üniversiteyi kazandıramıyorum ona. Çocuklarına yetemeyen bir babanın alkole kendini vurması gibi bende porno-mastürbasyon yaparak bununla yüzleşemiyorum. Uğraşıyorum, dualar ediyorum, kendimi motive etmeye çalışıyorum ama attığım her adımda saplanıp kalıyorum. Duygusal destek alamıyorum almana gerek var mı diye abes bir soru sormayın, varmış. PMO’yu bırakmaya çalışıyorum ama pmo bu durumda olmamın sebebi değil hocam sonucu maalesef. Sonucu değiştirmek için sebebi değiştirmek gerekiyor ve ben şu an o güce o mentale sahip değilim.

 

 

Şu an için eşcinsellik değil sorun penis fetişizmi ve ben bunu çok çok iyi kavradım. Fallusun yok demiştiniz, evet yok. Zekam ancak fallusu varmış gibi olmama yetiyor bir fallus oluşturabilmek için zeka dışında farklı şeylere daha ihtiyaç var. Biraz müstehcen ifadeler kullanmak zorunda kalıcam ama son izlediğim videolar oral üzerine hocam. Evet penis varlığıyla, sertliğiyle, dikliğiyle gücü temsil ediyor. İzlerken kendimi anlamaya çalıştım biraz, asla bir cinsel ilişki değil, sanki bir beslenme, anneden süt emer gibi, güçlenmek için yapılan bir olay. Çocuklukta gıcık şımarık erkekler olurdu, zorla istediklerini yaptırırlardı, salak saçma işler yaparlardı, aşırı benlik duygusuyla eşyalarını paylaşmaz, ne denirse tersini yapan erkek çocukları vardı. Sanki oral ilişkide aktif olan erkek bu erkek gibi. Bizim gibi büyük bir olgunluk, usluluk, akıllı bir çocukluk geçirenlerde o benlikten beslenen pasif gibi. Yapılması gereken bir şeyi yapmamışız. İzlediğim oralda pasif olan elemanın siki daha büyük olsa bile sanki susamışcasına kana kana devam ediyor. Su içmek acizliktir deyip matarasındaki suyu başkalarına kaptıran (Pasif) sonra da susuzluk çekmeye başlayınca, suyunu diğerlerine paylaşmayan adamın (aktif) matarasına göz dikmesi gibi. İnşallah bu somutlaştırmam anlaşılmıştır. Allah her erkeğe su (benlik-fallus-güç) verdi ama biz suyumuzu ya kaptırdık ya döktük. Şimdide bu amına kodumun lavuklarının sikine muhtaç kaldık. Hayır kardeşim su bu, bulunur. Fallusu oluşturabiliriz terapilerle. Hemde öyle bir fallus oluştururum ki çevremde sağımda solumdaki diğer zayıflara kol kanat gererim. Bunun için ben demek lazım ben! Üniversite kazanamadığım için geçen sene, bu fallus işi biraz gecikti ama bu sene iyi kötü bir üniversiteye gidersem bu güç-otorite fallus işini çözücem HK ile. İnşaallah.

 

 

Kadın cephesine gelirsek öncelikle bu cephe erkeklerle olan cepheye hiç benzemiyor. Allah’ın bereketi bu tarafa verdiğini ben bu sene daha iyi anladım. Önceden karşılaştırma yapardım erkeklere olan ilgimle kadınlara olan ilgimi ve orda iki çekimi yarıştırırdım. Tabi sorunlarımı daha çözemediğim için erkek cephesi kazanırdı. Ama şu an fark ediyorum ki erkeklerle yaşamak istediğim ve  yahut onlara olan ilgim aslında cinsel ilişkiden çok uzak bir tür al ver işi. Bir tür ticaret. Sadece cinsel değil duygusal olarakta bir al ver. Aktif olsan da eksiksin pasif olsan da eksiksin ilişkideyken. Mesela örnek verelim havada kalmasın. Yukarıda anlattığım fallus meselesi. Pasif olan gücü psikolojik anlamda fallusu olmayan biri ve oral ilişkiyle bu güçten kendince birş eyler alıyor ,faydalanıyor. Aktif olanı pasifler erkek zannediyor ama bence en ibne olan o adam. Aktifler kızacak ama olsun. Neden diye sorarsanız Hk bunu daha iyi analiz eder ama bence başka bir erkeğe matarasını veren erkekte o matarayı kullanacak cesaret sahibi olmadığı için veriyor. Bir kadın için üretilmiş abi o. Vajinaya girecek çıkacak, orayı dölleyecek bir şeyi sen gidiyorsun çok başka yere yönlendiriyosun.HK diyor ya aktif eşcinseller kadına yönelemeyen eşcinsellerdir. Evet abi. Bu ya. Madem bir pasife oral yapıyorsun neden bunu daha donanımlı daha güzel yaratılmış olanda kullanamıyosun. Bence burada bir nokta da aktif erkeklerin orala yönelmesinin bir sebebide o fallusu kullanmaktan çekinmektir. Çünkü bir pasif oral yaparken asla bir kadın gibi yapmıyor arkadaşlar. Pasifin o tutkuyla yaptığı iş aktifi erkekliğinde mutlu hissettiriyor. Yani alıcısı var, o zaman erkeğim diyor aktif pasife bakarak. Hayır kardeşim kadına satman gerekeni daha azıyla bir erkeğe sattın. Kadın duygusal destek verir, hayat doludur, çocuk verir, yemek verir, emek verir, yuva verir, benim için en önemlisi itibar verir eğer yüksek bir değerde kadınsa ama bir pasifin neyi var ki ne versin. Sadece boşalana kadar erkek hissedersin son menin pasifin yüzüne düştüğü anda senin erkekliğinde biter. Son bir düşüncemde aktif erkek erkekliğinden utanan erkek gibi geliyor bana özellikle kadına karşı. Umarım anlatabilmişimdir.

Yani kısaca bir erkeği ne önüne al ne arkana bu iş düzelmeyecek yanına koyarsan düzeleceksin. Ben bunu öğrendim. Arkana koyarsan sikiliyorsun önüne koyarsan senin gibi başka birini sikiyorsun en iyisi yanına koy. Allah’ta zaten yan yana koymuş namazda farkettiyseniz. Aynı saftayız kimse kimseden üstün değil. Kİmse kimseden daha erkek değil. Kıyaslamak, sadizme veya mazoşizme kapılıp efendi köle ilişkisine girmek çözüm değil. Hadi bizim bu eşcinsellik konusu sıkıyor canımızı ama her erkek aslında o kadar acı içersindeki .Benim 9-10. Sınıfta hayran olduğum çocuklarla muhabbet ettiğimde bakıyorum ki onlarda sorunsuz değil, sıkıntı yaşıyorlar. Birisi ehliyet sınavından kalıyor, birisi sevgilisinden ayrılıyor, birisinin abisiyle kavgası var, kimisinin babası darlıyor. Gelip beni yakın görüp bana anlatıyorlar. Aramızdaki tek fark acının dibine batan bizler onları, yaşadığı sıkıntılarda çok iyi anlıyoruz hatta yardım edebiliyoruz ama maalesef tam tersi olmuyor. Bizim mesele biraz büyük geliyor onlara. Benim zaten hikaye başlığım Ensest Babam Beni İstismar Etmiş bunu duyan zaten yine HK’nın tabiriyle beyin amcıklaması geçiriyor. Yani sorun yok anlayamazlar o kadar basit değil. Terapistimiz anlasın bize anlatsın biz bu işi çözecez zaten evelallah.Ve özel bir çocukmuşum gibi düşünüyorum kendimi. Özeli özel insanlar anlar.

 

Ben fark ediyorum hocam, bilincimin açık olması işimi kolaylaştırıyorda banada bi şeyler lazım. Ne lazım bende bilmiyorum. Şu sınava adam akıllı çalışmak için ne lazım bilmiyorum. Ne lazımsa versin ALLAH diyorum. Beni bir otoriteye karşı şımaramanın problemini yaşıyor gibi hissediyorum.Hiç bile bile yanlış olmasına rağmen istediğimi yapmama hakkım yokmuş gibi hissediyorum Allah’a karşı şımarsam bana nasıl muamele eder bilmiyorum. İstekler konusunda bi patladım birkaç hafta önce.Herşey üst üste geldiği bir haftaydı ve Allah a bu konularda döküldüm.

Sizin dediğinize benzer bir şey oldu, istemsiz oldu.Sitemkar bir tavırla:

Beni babamın cinsel

annemin duygusal istismarından korumadın!

Beni abiyle, arkadaşla, dostla desteklemedin!

Onca yaşadığım acı karşısında beni herkesle aynı göremezsin,

Geceleri ağlamalı nöbetlerin kabusların bir karşılığı olmalı, 

Hala işimi kolaylaştırmıyorsun! Tam tersi zorlaştırıyorsun,

Herşeye rağmen mücadele ediyorum,

Küçükken yalnız bıraktın,

Kalbimin korkmasına utanmasına izin verdin.

Çektiğimle kalamam şimdi, beni yalnız bırakamazsın, sınavı bana bu kadar zor bir şey yapamazsın. Mehmetle beni aynı kefeye koyamazsın eğer ben bu yaşadıklarımla diğer erkeklerle aynı kefeye koyarsan bana zulmedersin.

Beni bu yaşadığımla kalmama izin vermezsin.

Matematiği,fiziği kimyayı bana kolaylaştırmanı istiyorum.

Ben küçükken ne babamdan ne de bir başkasından bir şey istiyemedim şimdi senden bu sınavda beni rezil etmemeni istiyorum.

Haketmiyor muyum? Eşcinselleşmemek için İstanbul‘a ihtiyacım var,iyi bir üniversiteye ihtiyacım var, senin yasak kıldığına gitmemek için istiyorum bunları,evet dünyalık bu istediklerim ama bunlar olmadığı zaman daha da yorulucam,

dahada dibe batıcam

beni bu dünyada elimden tutmana ihiyacım var.

 Yoksa bir erkeğin elinden tutmam için hayat üzerime gelecek.

O zaman ahiretide kaybederim.Mahvolurum!

Sen beni cehenneme girmek için yaratmadın.

Eğer adilsen bana yardımını ver.

Tıkandım işte

acizim işte 

bir sınavı geçemiyorum işte,

daha ne kadar zorlaştıracaksın

Sen yardım etmezsen kim edicek, 

Korkumu görüyorsun, 

Utancımı görüyorsun neden beni babamın bıraktığı gibi bir başıma bırakıyorsun.

Hadiste ben kulumun zannı üzerineyim ifadesi var.

 Eğer benim zannım üzerineysen beni yalnız bırakmazsın, 

şu yaşadıklarımla öylece kalmama izin vermezsin,

Benim inandığım Allah fırsatlar verir kuluna,

Korkutmaz,

Utandırmaz

Emin kılar,

Mucizeler yaratır,

Adildir,

Şefkatlidir.

Tıkanmışsa kulu ve yorulmuş kapına gelmişse yardım eder

Bir istiyorsa bin verir,

istediğini çok istiyorsa onu hayırlı kılar

Dindarlar şu sözlerimi duysa yargılar aforoz ederler beni 

ama Allah’ım ben senden başka kapıya gitmiyorum,

Seninle muhabbetimiz hiç mi yok,

Küçükken yatağımda ağlarken beni duyan sendin

Bugün ebni yargılayacaksan zaten bitmişim,ziyandayım.

Hiç bir kuluna zulmetmediğim içinde senden istemeye yüzüm var .

Ben en sıkıntılı günlerimde bile kullarına bunu yansıtmamışsam,

annemin babamın yaptıklarıyla acı çekmeme rağmen hayırlı bir evlat olmaya çalışmışsam

Anneme zulmetmemişsem

 sana karşı istemeye hakkım vardır diye hissediyorum.

Beni yargılayacaksan rahmetinle yargıla

Geleciğimi hayırlı kıl

Güç ver, kolaylık ver..

 

Bu sözleri derken de ağladım şimdi bir daha yazarken de ağlıyorum.

 

 

6
Kendine bir konfor alanı oluşturmuşsun, yuvadan uçmamak için önceden haklı sebeplerin varken şimdi sebepleri sen yaratıyosun.Anneyi bıktırmak bir başarı değil anneden kopabilenler erkekleşiyor.Sabahtan akşama kadar annenle tartışmak senin problemlerini çözmez çünkü tartışarakta olsa bağını sürdürüyorsun.Benimde annem bana çok düşkündür , çok fazla ona bağlıydım ,hikayeme bakarsın, ilk başlarda zor gelsede bağımı koparttım, şuan annem radarımdan çıktı yani hayata açıldım, en kısa zamanda yuvadan ayrılman lazım, kendine ben düzelemem ,bana terapi yaramaz deme, kendini kandırma, mücadele et, Babana inat ,annene inat ben bu işi çözücem de, ödevler yapıldığı zaman her şey oluyor, lise hayatın kötü geçmiş olabilir, asosyal olmuş olabilirsin bunları çözmüş biri olarak söylüyorum bu sorunları çözebilecek güce sahipsin, yeterki kendini mağduriyet kafesine kapatma, inan kendine , terapiye karşı direnç oluşturma, bindiğin dalı kesmiş olursun, bu forumda çok daha ağır hikayeleri olan insanlar başarmış sen mi başaramayacaksın, o kadar yaşadığın sıkıntılar cinsellik yaşamadan bakir kalmak için miydi, seni çok iyi anlıyoruz ama hâlâ kendine kurban rolünü layık görmeni anlayamıyoruz.Yıkıldıysan toparlan, düştüysen kalk abim.


https://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=2056.0

Okumak için linki tıklayınız

7
Abim şuana kadar iyi gelmişsin, ortak yanlarımız var(derslerden dolayı sözde baba sevgisi, abi isteği, fedakar anne), ama ben bu hikayenin sonunda pasif olursun diye düşünmüştüm aktif olmuşsun, daha iyi, terapiye başlayarak iyi karar almışsın,kendi yolunu seçmenin ve kendi hikayeni yazmanın zamanı, ayrıca üniversite öğrencisi olman da bir artı, kısa zamanda halledersin inşaallah tüm problemleri, mühendislik okuduğuna göre zeki adamsın çözmen zor olmaz zaten.Yolun açık olsun,takipteyiz👊

8
Aslında erkekler dünyasına atılsan çok büyük avantajların var abim.Prestijli bir işin var, yakışıklısın, duygusal derinliğin ve zekan var.Bunlar yalnız kurt gibi takılman için fazlasıyla yeter, cemaatsiz tek başına da var olabilecek bı adamsın, yeter ki çık, Ali'ye güven( ben güveniyorum), çok uzun konuşamamıştık sizinle ama tam yol alacak adamsınız, dindar camianın yalancı kolu kanadından ayrılma cesareti göstermelisiniz bence, ortak yanlarımızdan biri de bu , ben ne zaman ki dernekten çıktım o zaman kendimi buldum, hiç bir şey kaybetmediğim gibi aksine ne kadar sıkıntılı bir yapının içindeymişim dedim.Bu kadar yalnız hissettikten sonra bir cemaate bağlı olmandansa, hayata karşı tek başına mücadele eden Ali olman çok daha güçlü,eril birşey.Dediğim gibi yeterki sağlam bir karar ver avantajlarınla erkekler dünyasının içinden geçersin,ne sadist ne mazoşist yapı kalır ortalıkta.

9
Bu yazımda kendi cinselliğimden bahsedicem.Geriden alarak başlayıp fantezilediğim erkeği ve o anki beni anlatıcam.

Babam annemden erkek çocuğu istermiş.(Sanki erkek babası olabilecek kapasitesi varda)İki kız çocuğundan sonra ben olmuşum.Babam mutlu tabi ama annem daha mutlu babamın baskısından kurtulduğu için.(Hayat hikayemi bilmeyenler önce okuma tahammülü gösterebilirlerse onu okusun, zira ben şuan okuyamıyorum, herşeyi bu yazıda vermicem.)

"Bu hayatta sadece bir kelimeyi silecek olsan bu ne olurdu sorusuna ben hiç şüphesiz "PİPİ" derdim."
Bu kelimeyi hâlâ daha kullanamam, bu kelimeyi biri telaffuz ettiği zaman sanki iğneler batıyor yüzüme, kaşınıyorum.Utandığım zamanlarda böyle tepki vermeye başladım.Küçük erkek çocuğunun pipisiyle sevilmesi belki kimilerine masum gelebilir,ama ruh öldüren cinsten bir sözde sevme şekildir. Babam beni hep oramdan severdi, adımı çok az kullanırdı, pipi ya da mamuş diye seslenirdi, okşar ya da ima ederdi hep oramı.Hatta dizlerine yatırır bu iki kelimenin çokça geçtiği tekerlemesini söylerdi.Aslında tepki olarak dizlerine vururdum ama o zannederdi ki beni çokça utandıran bu tekerlemeye ritim tutuyorum. Sevgi mi ,değil mi; bu sevgiyse neden rahatsız oluyorum utanıyorum, sevgi değilse babam bana kimsenin evladına yapmadığı ne yapıyor? Bunlar belli bir yaştan sonra yapılan bişey değil ben eminim ki annemin karnındaykende bana böyle hitap ediyor beni böyle seviyordu.Bu benim cinsel kimliğimi gelişimimi elbet etkiledi.Çoğu zaman bunu saklayabildim.Evdekiler biliyordu ama kimsenin müdahalesi söz konusu değil.Daha kötü birşey söyleyim beni daha çok yaralayan ve daha travmatik olan.Ben hiç şımaramazdım.Beni tutar ....keserim diye tehdit ederdi.Bu seni döverime benzemez, bu korkutma da değildi benim için, biliyorum yapılacak bir şey değil ama bu utançla terbiyeydi. Bu sözü etmesin diye şımarmıyodum hele ki bir misafir geldiği zaman yada yabancı bir yerdeyken.Bu sözü duymak demek benim için bugün bile aynı hissi veriyor, yazıyla bile kendimi ifade ederken sanki   toy sakallarım çekiliyor, yüzüme iğneler batırılıyor,boynum kaşınıyor. Hep uslu çocuk oldum ,şımaramadım içime kapandım.

Bu sebepti yaklaşık 10 yaşıma kadar temas, 12 yaşıma kadar sözlü gerçekleşen bu istismarın tabi ki sonuçları oldu.

En eski hatırladığım yaklaşık 5 yaşındayken bı arkadaşıma sırayla birbirimize gösterelim demiş olmamdı.Yarım yamalak gösterdi ben yapmadım.Merak gibi bişey bu benim için ama bir yandanda ulan diyorum merak olsa bir iki görürsün gider ama saplantı gibi karşımda erkek olarak gördüğüm insanın orasına aşırı bir ilgim var.5 yaşında cinsellikten kaynaklanıyor da olamaz.Art arda sıralayım ergenliğe kadar ben çok aralıklıda olsa bu işi hep yaptım.Don indirmeler ,sırada elleşmeler ,soyunma odası olayları, yatıya kaldıysam bir arkadaşla ya da kuzenle ellemeler devam etti.Pişmanlık duyarak yapıyordum ama hep yapıyordum.Bana kimse kızamaz ki ya da kızmamalı ,o yaşlarda cinsellik bile yok.Erkeklerle genellikle hep böyle devam etti.Bu ilgi benim onlarla arkadaş olamama sebep oldu.Kafam oradayken nasıl arkadaşlık olsun.
Bu böyle ergenlik ,pornolar ,mastürbasyonlar gelişti , eşcinsellik konusuyla da birleşti ki zaten farklı bir olay değildi devam etti.Bu sırada bir sürü penis gördüm .Ama bir detay var HK bunu yakalamalıdır.Ben kendimkini hep sakladım,öyle bir zekamı kullanıyodum ki karşıdaki elletecek gösterecek bana geldimi yok.Sadece bir iki kişi ellemiştir onun dışında gören yok.Bu konuda yine babama bağlanıyor tabi:(

Bu yazıyı kütüphaneden yazıyorum.Porno ve mastürbasyonu bırakmaya çalıştığım günlerde yazıyorum. Erotize ettiğim bir erkeği anlatıcam. Ne istediğimi, neden böyle hissettiğimi ,inebildiğim kadar derinlere inicem ki HK iyi analizlesin ve handikaplarımdan tutup beni düştüğüm bu kuyudan çıkarsın.Daha derin yazabilmek duyguyu hissedebilmek için kütüphanede karşımda duran bir erkeği odak alıcam.

Kendisi uzun boylu, yakışıklı boğazlı bir kazak giyiyor,kaslı da hafif, fiziken mükemmel bir vücudu var, yanında sürekli sevgilisi yada bir kız var, olmasa bile kızlar tarafından çekici bulunduğu aşikar, hemen fanteziler yükleniyor zaten, karakterini anlamaya tahmin etmeye başlıyorum, rahat tavırları, doğal kendine ait mimikleri var, hiçbir şey umurunda değil gibi geliyor, benim gibi etrafı gözlemlemiyor,  babası ve çevresinden ilgi aldığına eminim, özgüvenini ailesinin sağlıklı yapısından daha çok babasının başarısından eminim,beni en çokta ilgisizliği çekiyor,sanki benimle hiç iletişim kurmaz gibi geliyor, bende onla kuramam, heyecan, utanç, kaygı stres yaşarım, diyelim ki kurdum bana alâka göstercegini zannetmiyorum.Fantezilediğim coğu erkek benden daha yakışıklı daha iyi vücutlu erkekler.Ama bu iyi fizik erkeklik demek olsaydı birçok eşcinsel yakışıklıyı nereye koyacağız.Beni daha çok karakter özellikler erotize ettiriyor, rahat ve kendinden emin tavırlar ,mimikler ,tepkiler filan.
(Karşımda duran erkek)
Onun hakkında merak ettiğim çok şey var; onunda utancı var mı,
annesi ve babası onu hep güçlü mü kılıyor,
 hiç mi zayıf hissetmiyor,
hiç mi gece korkuyla ağlamadı,
bir ortama girdiğinde o da stres yapıyor mu,
hiç mi bir erkekle olma düşüncesi gelmedi,
bir erkeğin sikini gördü mü ,
 görünce ne tepki verdi kendi içinde ne hissetti,
benim gibi ailesinde sorumluluk hissetti mi,
 en büyük travması ne ,
bir kızla ne konuşuyor,
nasıl bu kadar tas tamam duruyor,
benim gibi o da kıyafetleri bir birine uydurmayla uğraşıyor mu,
nerde nasıl bir yatakta uyuyor,
odasındayken penisiyle oynuyor mu,
 porno izleyip mast yaparken nasıl gözüküyor, nasıl arkadaşlık kuruyor,
babasıyla nasıl bir iletişimi var,
derslerde zorlanınca ya da okulda başarılı olamayınca kendini yetersiz hissediyor mu,
bu ona dünyanın sonuymuş gibi geliyor mu, gelecek hakkında endişeleniyor mu,hiç gülünç duruma düştü mü,
yaşantısında karizmasını gölgeleyecek hiç mi birşey yok,
var ulan var ,evet ulan evet dese neden bunu göremiyorum,neden bana öyle gelmiyor ,neden sadece ben bunları yaşıyorum gibi geliyor, neden bu kadar sen benim için önemlisin, bunlar varsa nasıl saklayabiliyor ve benim gözümde bu kadar ulaşılmaz oluyor.
Dün aynı sıradaydık bana samimiyetsiz bir bakış attı, atmadan önce ve sonra onunla iletişim hakkında onlarca senaryo kurdum, konuşma yaptım, kafamın içinde durdu , bakarken bir sıkıntı mı var dememden lavoboda karşılaştığımda boyunu ima ederek kapılardan geçerken zor olmuyor demeye kadar, kavga ve tartışma senaryoları, bitmedi ,bitmedi.
Onu bu hayran bakışlarla izlerken( saatlerce izleyebilirim) kendimde hissettiğim derin bir hüzün, bitmeyecek bir sıkıntı, saklamam gereken utançlar, sanki beden gidiyor sadece ruh kalıyorum, hiçleşiyorum onun karşısında, tüm enerjim, tek bir ona bakmamda benden ona gidiyor, bazen kasılıyorum,ter basıyor, zihnimde çok meşgul biri oluyorum ona bakarken, mimiklerimi bile oynatamıyorum, değersizlik duygusunu dibine kadar yaşıyorum en baskın duygular, utanç ve üzüntü.
Onun gözleriyle bana baktığımda düşüncelerimi okumadığına şükrediyorum, bana baktığında değer vermediğini, ilgilenmediğini net görüyorum, benimle iletişim kurmak bile istemiyor öyle bir derdi yok,beni vasat görüyor,zekamın düşüncelerimin karakterinin hiç bir önemi yok gibi görüyor,kendisinin çok daha winer olduğunu biliyor, ilgi ve karizma olduğunu biliyor. Erkeksi görüntümün rol olduğunun farkında gibi.Onun gözleriyle kendime bakarken on yıl geçse aynı ortamda benimle iletişim kurmucak, beni anlamaya çalışmıcak, beni sevmicekmiş gibi geliyor.

O böyle bakarken benim akıllı olmamın, komik olmamın, düşünceli olmamın, başarılı olmamın,  en uç örnek verecek olursam yanımda beni seven bir kızın olmasının ne önemi var? Benim sinirlenmem, mutlu olmam, üzülmem, heyecanlanmam, cesaret göstermem onun için ne kadar da yok hükmünde!

Bütün bu düşündüklerimi, cinsel ya da duygusal hissettiklerimi kime anlatayım, kim anlar, kim destek olur, kim tüm bu acılarımı ve zihnimin kodlarını pornografikleştirmeden, erotize etmeden benimle empati kurabilir, bu işi anlayıp bana çözümle gelebilir?

Erotize ettiğim başka bir arkadaşım üzerinden ortak/benzer özelliklerimize değineyim bana belki farkındalık katar. En büyük benzerlik tabi ki vücut,erkek bedeni, erkek organı (onunki biraz daha az ellenmiş sadece:), aynı liseyi kazanmışız,aynı okulda okuduk,ikimizinde ailesine karşı sorumlulukları var, ikimizde mezuna kaldık, ikimizde cumaya gidiyoz(bu biraz zorlama oldu)

Ben çok yalnız bırakıldım, istismara bir gün değil uzun yıllar en başından beri maruz kaldım, hüzün ruhuma işlendi, fedakar mı fedakar, kendini hiçleştiren, cefakar,sıfır ego, disleksisi olan bir kadının oğluyum.Beni ondan koparacak bir baba hiç olmadı,hayatla tanıştıracak, parka gitmeyi, bisiklet sürmeyi, insanlarla konuşmayı esnafa selam vermeyi , kavga etmeyi, inandığı doğruları savunmayı öğretecek bir baba olmadı.Tam tersi beni gerisin geri yarış çizgisinin en arkalarına bıraktı.Şimdi nasıl arkadaşlık kurmamı bekliyosunuz diğer erkeklerle onlara hikayemi anlatmadan nasıl mümkün olacak, zihnimdeki kayalarla nasıl onlar kadar hızlı koşayım, eğlenebileyim.Zekam olmasa belki bu kadar acı çekmezdim, hassas bir mizaca sahip olmasam bu kadar zorlanmazdım ama imtihan bu ya disleksisi olan merhameti bol sevgisi bol çilekeş bir kadının potansiyel sahibi oğluyum.Yetmiyor, ilgisiz kaldım.Bana annemden başka kimse hissedebileceğim değer vermedi çocukluğumda, bitmeyen can sıkıntımı annemin verdiği bir kaç fasulyeyi şemsiye şeklindeki dut ağaçlarının altına dikerek onları sulayarak gidermeye çalıştım.Annemin aldığı traktör arkasında oyuncak inek ,koyunla çiftçilik oynar sobada yakmak için getirilen tahta parçalarından evler ,çiftikler yapardım.Babam eve geldikçe susar mümkün  olduğunca az dikkatini çekmeye çalışırdım.
Geriye baktığımda kendimi bahçenin kenarında evler yapan tek başına bir çocuk görüyorum.Sanki unutulmuşcasına yalnız takılıyor.Akşama doğru annemi özleyip eve girdiğimi hatırlıyorum.İki ablam var onlar daha sosyaldiler çocukken, arkadaşları vardı, eve annem zor sokardı onları, hatta derdi kızları eve sokamıyorum oğlanı dışarı çıkartamıyorum derdi.Ablamlar özellikle de büyük ablam evin dışında kaldıkları için evde olanlardan daha az etkilenmişlerdir.Dışarda ilgi sevgi alan kızlardı seviliyolardı da.Bense dışarı çıkma, insanlarla konuşma cesaretine sahip değildim, bir yandan istismar utanç bir yandan eğlence neşeyle arkadaş edinemezdim.Evde olduğumdan anne ve babamın sağlıksız yapılarından çok etkilendim.Kendimce bazı stresten kaçış yolları da bulmuştum.




Sonuç: Bir erkeğe hayran hayran bakan ben, zihnimde bunu çözmeye çalışan binlerce nöron.Geceleri uyuyamıyorum çocukluğumdan beri, uyku problemim var, çok fazla düşünüyorum.Porno Mastürbasyon bağımlısıyım şuan onu bırakmakla uğraşıyorum.Mezun senemdeyim üniversite için çalışıyorum,kaygı stres yaşıyorum...

Rüyalardan da bahsedip kapatayım bu babamdan gelen kasvet rüzgarlarını.Daha sonra Y....güneşinden bir parça ekleyim.Bu hikaye güzel bitmeli bunu hakediyor çünkü.

İhtilam olduğum bir rüyada cinsel ilişkide hissettiğim bir erkek bana böbürlenerek beni kıskanıyosun gibi bir ima da bulundu , bende cevap olarak" seni değil sana olan ilgiyi kıskanıyorum "dedim ve uyandım.Çok değişik, uykuda böyle bilinçaltımın bir cümle kurması sanki zihnim pot kırmış gibi oldu.Bi sevindim.Evet onlara ilgim onlara duyulan ilgiden.Kıskanıyorum onlara olan ilgiyi ve bu ilgi almış kişiyle cinsel birşey yaşamak ,hatta açık vermeliyim bu konuda, o kişinin önce penis sonrada kalçasına hakim olmak benim fantezim.Çünkü bir erkeğin arka tarafına hiç önem verilmiyor, benim için özellikle son zamanlarda penisten arkaya kaydı ilgi.Penis bana herkes tarafından bilinen ,istenilen lüks bir konağın kimsenin giremediği ve sadece evin sahibi tarafından bilinen odası gibi geliyorken , kalçası ise bu evin en gizemli rağbet görmeyen odası gibi geliyor.Bu ikisine hakim olmak o erkekle bağ kurmam,onun gibi sevilmem, onun gibi kabul görmem anlamına geliyor.HK dan bir dahaki terapide buralara el atmasını bekliyoruz!

İkinci rüya ise manevi hallerde hissettiğim bir gece Allahım bir Allah dostuyla rüyamda bana iyi gelecek bir yardım istedim. O gün rüyamda tanınan bilinen ama benim Allah dostudur diye nitelendirmediğim biriyle bir an yaşadım. Benimle kısa bir tanışmadan sonra yeni açılan bir yerde duruyor kendisi ,uzaktan da bir adam bir erkek ismi söyleyip karanlıktan gözlerini bana kısarak bakıyor, tanımaya çalışır gibi.Kullandığı isme Yunus diyelim benim ismime de Yusuf diyelim.O tanıştığım zat kararlı bir övünçle ,hayır o Yunus değil Yusuftur diyor.Ben o sırada baya erkek hissettim kendimi.Sonra o kişi elimi tutarak birlikte koşmaya başladık.O sırada kendiside konuşma yapıyordu.
Bunun sahih olup olmaması konumuz değil konumuz , Yunus değil Yusuftur diye övünçle söylenen bir sözün beni özgüvenli bir erkek hissettirmesi.Gercekten benim için çok önemlidir ve iyileştiricidir.Belli otorite sahibi güçlü bir erkek tarafından onaylanmak ya da tercih edilmek, hemde bir başkası tarafından.Baterist filmini bu rüyadan iki üç hafta sonra izledim.Aynı ordaki gencin orkestra şefiyle yaşadığı bağ gibi, bunu lisede bir kez hissettim, HKyla da böyle bir bağım var.Ana fikirde şu; babamdan erkekliği öğrenemediğim için, gerçek anlamda başarılı bir erkekten bunu öğrenmek için çabalıyorum.Etkilemeye ve ilgisini çekmeye ,onaylanmaya ihtiyaç duyuyorum.O kişiden hayatın kodlarını almak için çabalıyorum.Akranlarımla olan erkeklerde bu tarz öğretici olmuyor daha çok benim aşağılık kompleksi duymama sebep veriyor.O erkek tarafından onaylanmak bir anda beni diğer erkeklerle aynı seviyeye getiriyor, hatta o zaman kompleksim bile kalkıyor.Çünkü kendi erkekliğimi kendime onaylatmamın bir anlamı yok, bunu ancak başarılı bir erkeğe onaylatırsam gönlümdeki duygu sürura eriyor.HK yla böyle bir iletişimim var ama gerek onun çevresinde olamamam ve branşlarımızın farklılığı(onun psikolog -benim mühendislik) gerek onun çevresinde çok fazla benim gibi gençlerin olması bunun olmasına çok izin vermiyor. HK bu bağlantıyı Yılmaz Özakpınar hocasıyla kurduğu gibi bende bunu üniversitede rol model hoca seçerek yapmayı planlıyorum. İnşallah işim rast gider,denk gelir birşekilde.


Ben sayısalcı adamım.Yarıştan geri başlamak, önümde herkesten fazla engel olması bu yarışı tamamlayamayacağımı göstermez.Hız ve ivmem bu işi belirler.Acımızı yakıt yapar,inancımızla turbo basarsak, babamın önüme koyduğu engelleri bir bir aşarım.Önemli olan üstün gelmekte değil, erkekçe mücadele vermektir.Ben inanıyorum ki 18 yaşından sonra bir erkeğin altına yatmadığım her gün için Allah bana ödül hazırlıyor. Bu iş kadından uzak durmaya benzemiyor, eşcinseller için bu mesele daha güçtür,bir erkekten uzak kalabilmek, işin içinde saplantı var, psikolojik tatmin var,cinsel tatmin var, kendini anlamaya çalışma var var da var.Ama artık yalnızda değilim HK var, birkaç destekcim var.Benim hikayem kazanmaya gebe bir hikayedir, parlak bir çocuk olacağı için bu sancılar çekiliyor.Psikolojik sorunlu kalıtımdan kendimi kurtarıp yeni bir nesli çocuklarımla getirebilirim.Bu zorlu kasvet dolu hikayenin karşılığı sağlıklı bir aile yapısı ve kişiliği olan soyumdan gelecek kazançtır.Ben bu izzete talibim.Bedelinide ruhumla ödüyorum.

Anlatacak çok şeyim var, öğrendiğim çok şey var, öğreneceğim daha çok şey var, herşey yavaş yavaş,bu yazıda bu kadar, şuanki bakış açımı, kazanımlarımı merak eden olursa zaten bir şekilde ulaşır, bu yazının alt metni şudur benim için, şuana kadar anlatmadıklarıma değindim, zihnimin bazı kodlarını verdim, daha iyi analizlenmek ve cözüme ulaşmak için.

https://escinselterapi.net/forum/index.php?topic=2056.0



10

Hikayenizden çok etkilendim, ortak noktalarımız (başarı takıntısı,güç odaklı olmak,sevgi eksiği, insanları analizlemek,babayla yüzleşmek...)çok var.Derinliğiniz, öz farkındalığınız ve psikolojik çözümlemelerinize hayran kaldım.35 yaşında kaç kişi bu kadar dolu, kalemi sağlam, duruşu vakur olabilir bilmiyorum.Yazıyı okurkan ruhunuzu, maneviyatınızı hissettim.Bu kadar ruhi dolgunluğa sahip olmanızın belki bir sebebi babanızdan gelen acıyı cinsellikle çözmeye çalışmamanızdandır.Terapilerde umarım karşılaşırız,karşılaşmazsak bile ben babasının narsizmine kafa tutan "Ömer abiyi" çok sevdim.Son olarak bana umut veren bir sözü paylaşayım. "Bizler, Tanrı'nın zinciri kırabileceğini bildiği kullarıyız ve bunu yapabileceğimiz hikayelere yerleştirildik."Sizde babaannenizden babanıza ve nihayet size gelen bu zinciri kıracaksınız!

11



EŞCİNSELLİK VE TERAPİ SÜRECİNDE GELEN KAYGILAR
Eğer sizde terapi süreci içersine girmişseniz ve yahut girmeye hazırlanıyorsanız birçok kaygılı düşünceye sahipsinizdir.
-Acaba düzelicek miyim?
-Yüzde yüz bu problemden kurtulabilir miyim?
-Terapi sürecinde ifşa olur muyum?
Bunlar gibi kaygılar biz eşcinsel bireylerde çok yaygındır.Şuana kadar kendimizde olan farklılıklardan ve çevre koşullarından dolayı kendimizi anlamlandıramayışımızdan kaynaklanır bu tarz kaygılar ve normaldir. Üç sene önce 16 yaşında başladığım Hüseyin Hocamla başladığım terapi sürecinde benim de zihnim çok fazla kaygı ve korku üretiyordu. Başlarda çok kaygılı ve stres yapan ben terapi süreciyle daha az kaygılanan ya da kaygılarla baş edebilmeyi bilen biri oldum.Yaşadığımız travmalar sağlıksız anne ve baba yapısı bizleri çok daha düşünen ve kafa yoran bir hale sokuyor.Maalesef istismar ,taciz.tecavüz, psikolojik yıpranmalar bizleri sağlıklı düşünmekten ve kendi lehimize düşünceler üretmekten alıkoyuyor.Hep en kötüsünü, en yanlışını düşünüyoruz ve promlemlerimize çözüm üretmiyoruz.

Hüseyin Kaçın: 
“Eşcinsellerin zihni kaygı ve korku üretir,çözüm üretmez.”
“Her türlü kaygı ve korku eşcinselliği pekiştirir.”

Kaygı bulaşıcıdır.Sizi hayatınızda en çok kaygılandıran kimse (benim annemdi kendisi çok kaygılı biri) ondan uzaklaşmalısınız ve kaygılarından etkilenmeyecek bir konuma ulaşmalısınız.Terapi sürecinde zaten bu kaygılar ve korkulara karşı nasıl bir bakış açısıyla yaklaşmanız gerektiğini öğeniyorsunuz zaten.


Terapi süreci olgunlaşmaya başlarken benim ilk öğrendiğim şey hangi düşüncelerin kaygı olduğuydu ve beni eşcinselleşme yoluna hangi kaygıların ya da korkuların sürüklediğini öğrenmekti. Hüseyin Hoca’nın tespitleriyle siz de bir zaman sonra sağlıklı olanla olmayan arasında farkı anlayabiliyorsunuz. Benim için; beni zayıflatan, korkutan, ilerlememin önündeki tüm bahaneler, beni değersizleştiren, yetersiz hissettiren tüm düşüncüler kaygıdır.Bu düşüncelerden Hüseyin Hoca’nın da dediği gibi şeytandandan kaçar gibi kaçmamız lazım.
Hüseyin Kaçın: “Kaygılı, korkak insandan şeytandan kaçar gibi kaç!”

Eşcinseller ve “Terapistle Tartışmak”
“Terapi gören bütün insanların yaşadığı kaçınılmaz muğlak haldir bu;terapistin onlara yardım etmeye çalışmasına rağmen ve daha derinlemesine incelendiğinde tam da yardım etmeye çalıştığı için terapi sırasında bir yerde terapistle kavga etmeleri gerekir. Bu kısmen yardım istemek için sahip oldukları özerkliği geçici olarak bir nebze bırakmaları gerektiğinden , kısmen yardım istemek zorunda kalmanın yarattığı utançtan, kısmen de terapisti bir tanrıya dönüştüren aşırı aktarımı dengelemek için meydana gelir.”
                                                                                                       Rollo MAY

Terapi sürecinde psikolağa karşı öfke duymak ve tartışmak aslında normaldir.Terapi sürecinin bir parçasıdır. Hayatı boyunca ailesi ve toplumu tarafından anlaşılamayan hatta dışlanan birinin kendisini anlayan birini gördüğünde terapistini de diğerleri gibi görmesi normaldir.Eğer hayatınız boyunca kurtulmak istediğiniz eşcinsellik hakkında bir kesimin “sen böylesin,doğuştan böyle yaratıldın,bunu kabullenmelisin” demesi ve diğer bir kesiminde “ sen sapıksın,lut kavmindensin,günahkarsın"söylemleriyle bu kuyuya atılmış hissediyosan o kuyuya gelip sana yardım eli uzatan ilk elide bu kataegoriye koyman normaldir. Lakin burda terapi alan danışanların şunu düşünmesi gerekir.Terapist yani HK bu iki kesimden de değil ve sen terapilerde devamlı geldiğin müddetçede senin atıldığın bu eşcinsellik kuyusundan çıkmanda yardımcı olacak kişidir.Terapisti suçlamakta ısrarcı olmak iyileşme sürecini baltalamak anlamına gelir.


Terapisti suçlamanın başka nedenleri de olabilir. Örneğin ben uzun aralıklarla terapiye gitmeme rağmen acelecilik ediyodum ve niye hala tam düzelmedim diye HK’ya karşı kaygılarım olmuştu. Ama sonradan iki ayda bir ,üç ayda bir terapiye giden biri ancak bu kadar iyileşebilir düşüncesine katıldım. Terapi sürecinde aceleci olmamak lazım ,adım adım sorunları çözmek birden artişa geçmekten daha kalıcı ve yerinde oluyor. Bu durumda terapisti suçlamakta benim için yanlıştı.


Terapistle kavga etmenin bir nedeni de verilen ödevleri yapmamak ya da yapmaktan kaçınmaktan kaynaklanıyor. Bazı ödevler cesaret istiyor, yüzleşmeler gibi. Bu durumda korkularınızın üstüne üstüne gitmeniz için terapistle ortak bir çabaya giriyosunuz, eğer bunu gerçekleştirme cesaretinizi gösteremezseniz ilerleyemenin bedelini Terapiste kesebiliyosunuz.Her ödevin erilleşme ve eşcinsellik çıkmazından kurtulmak için verildiğini bilerek ve kendinize, bu çabayı göstermeyi teşvik ederek ilerlemeniz lazım. Başarılı her girişimi kendimize birer artı sayarken başarısızlığı terapiste kesmekte bazı eşcinsel arkadaşlarımızın yanlışıdır. Örneğin babasıyla yüzleşmesi gereken bir danışanın çeşitli bahaneler, kaygılar öne sürüp bu cesareti gösterememesi başarısız bir girişimdir ve genellikle babaya gösterilemeyen cesaret terapiste gösterilerek çözülmeye çalışıyor.Bu da sürecin tıkanmasına ve iyileşme gösterememeye sebep oluyor.Burda danışan terapiste güvenmeli ve verilen ödevi strateji geliştirerek bir şekilde çözmeyi öğrenmesi lazım.Zaten erilleşme de bu noktada başlıyor.

Hüseyin Kaçın: “Eşcinsellerde bahaneler bitmez!”
Hüseyin Kaçın: “Eşcinseller bahanelerle kendilerini tembelleştirir!”

Sonuç olarak mesafe kattetmiş , terapi sürecininde iyileşme göstermiş biri olarak şunları söylemek istiyorum.
EĞER başaracağınıza inanıyorsanız iyileşiyorsunuz.Daha önce HK’nın iyileşen evli mutlu çocuklu danışanları var.Terapiye devamlı gidildiğinde ve verilen ödevleri yerine getirdiğinizde kadına ilgide başlıyor.Kendimdeki

değişimden ve son aylarda gelen kadın fantezilerinden yola çıkarak “eşcinsellikten kurtulmak mümkün mü” sorusunun cevabını çok rahat verebilirim.Evet mümkün!
Eğer içine düştüğünüz bu durumda suçlu arıyacaksanız sizi kim bu kuyuya atmişsa onu suçlayın. Anne ve babada olabilir. Bilerek veya bilmeyerek yapılan hatalar sizi bu kuyuya düşürmüş olabilir. Asla ahlak, din adı altında gerçek suçluyu bulmaktan çekinmeyin. Sizi erkeklerin kucağına ve ilgisine muhtaç konuma getirenler sizden daha masum değil! Kimi zaman amca, kimi zaman komşu çocuğu kim erkekliğinizi elinizden aldıysa gidip onu suçlayın!Bu cesareti göstermek erkeklik ister ve bende bu kuyuya atılan her Yusuf’un ,onu bu kuyuya atanları Allah’ın izniyle diz çöktüreceğine inanıyorum.

Hüseyin KAÇIN: “Eşcinseller çocukken anne ve Baba’larınca kuyuya atılan bir YUSUF’tur.”
Hüseyin KAÇIN: “Eşcinseller anne ve babalarını asla suçlayamaz, kendilerini suçlarlar.”
Hüseyin KAÇIN. “Kendilerini suçlayanlar iyileşemez!”


 

12
Kesinlikle sen kazanacaksın

13
Çevremde insanlar tarafından sevilen ve saygı duyulan birisiyim. İnsanların dertlerini, sorunlarını dinlediğim için iyilik elçiliği yapıyorum ya da yaptığımı düşünüyorum. Nedense insanların dertlerini sorunlarını dinlemek gibi bir yükümlülüğüm var gibi hissediyorum..... Bu kısmın devamındaki çıkarımlar gerçekten sosyal hayatta çok fazla fayda sağlıyor.Kendini daha önceleri hiçleştiren biri olarak dediğiniz gibi egoistliğe oynamanız ,çok daha iyi gelicektir
.Analizleriniz çok yerinde, yapıcı , bence aynen devam edin. Dileğiniz gerçekleşmesi dileğiyle...

14
Günümüz Türk toplumunda halkın önüne çıkmış ve psikoloji bilimiyle kitle oluşturmuş şahsiyetlere baktığımızda, karşımızda insana sorunların çözümü noktasında fayda sağlayan sağlıklı birini görememekteyiz. Türk toplumu genellikle acılarla yoğrulduğu ve birçok travmatik olaylar içerisinde kaldığı içindir ki yüreği mahzunlaşmış, karakteri, silikleşmiş gücü zayıflatılmıştır. Önceden bu kitleye din yoluyla hitap ederek ruhuna yara almış insanları elinde bulunduran FETÖ gibi çeşitli cemaatler ve dernekler son zamanlarda gerçekleşen gelişmelerle duygusal nüfuzunu din yoluyla değil psikoloji yoluyla yaparak yöntem değiştirdi. İnsanların acılarını din yoluyla inançsal hassasiyetlerini kullanarak adeta duygusal mastürbasyon yaparak, devlet ve toplum yapısında emelleri olan bu gibi yapılar zamanla dernek ve cemaatlerden yüzü gülmemiş kitleleri bugün psikoloji biliminden ve sosyolojiden yararlanarak zayıflatmaya devam ediyor. Türk toplumunun Cumhuriyet öncesi dönemdeki toplum gücüne göre çok fazla sömürülmüş olmasının ve lise jargonu kullanacak olursak ezikleşmesinin sebebi, ülkemiz dolaylarında insanların güçlerini kıraraktan önce silikleştirmeye ve sonra da sindirmeye çalışmak isteyenlerin faaliyetleri yüzündendir.  Bugün din-dernek eylemlerine toplumun bakış açısının zamanla kirlenmesiyle artık yöntem olarak psikolojiyi kullanmaya ve bunu da daha kendi ezikliğinden kurtulup bir güç olamamış mazoşistlerle ve yahut gizli eşcinseller aracılığıyla yapmaktadırlar. Babasının cinsel istismarı ve annesinin duygusal istismarıyla çocukluğunda ruhuna yara almış ve bu yaraların neticesini eşcinselleşerek ödemiş biri olarak, hayatımın çocukluk döneminde zayıflığa boğulmuş ve zamanla içindeki bu ezikliğe rıza göstermeyip terapiler aracılığı ile birey olabilmiş biri olmam sebebiyle bu kişileri hedef olarak gösterme cesaretine sahibim. Bu proje elemanlarını birlikte inceleyelim.

Doğan Cüceloğlu

Kendisi hakkında çok fazla araştırma yapmadan bile sadece hitap ettiği kitleye bakarak karakter analizi yapmak mümkün. Kitapları eşe dostu tavsiye edilen ve sevilen bu psikoloğumuz özellikle benim kendi çevrem ve sosyal medya üzerinden edindiğim izlenimlere göre, yakın tarihte dini vecibelerini yerine getirmesi yasaklanan mağdur kadınlara hitap ediyor. Son derece zayıf erkek psikolojisi içerisinde olan psikoloğumuz adeta ezikliğin edebiyatını ve analizini yaparak kendisiyle çok ortak özelliği bulunan kitlesinin sevgisini kazanmayı başarıyor. Bazı video ve kitaplarında yer verdiği ve dile getirdiği gibi kendisi erkekleşme konusunda problemleri olmuş ve bu problemleri her ne kadar psikoloji bilerek analizlemişse de çözümleyememiştir. Çözümleyemediğini kullandığı erkeksilikten ve güçlü psikolojiden uzak bir anlatım dilinden de çıkartabiliriz. Kendi hayatımda da bu konularda problemi olmuş ve bu problemleri çözmek adına çaba sarfetmiş biri olarak terapiler aracılığıyla fark ettiğim bir şey var ki oda eğer probleminiz varsa bu problemi sadece çözümlemenin yeterli olmadığıdır. Asıl beni ve benim gibi terapi süreci atlatmış ve iyileşme gösteren eşcinsel danışanların bugün sağlıklı birey olmasının altında yatan ana sebep, ezikliği ve güçsüzlüğe rıza göstermeyip bu ruhsal problemlerimizi çözmek için cesaret göstermektir. Ama toplumun önüne konulmuş bu psikoloğumuz sadece zayıflığı normalize ederek, rıza göstermeyi ve bu problemleri kabullenmeyi başarı gösteren tamamen toplumu pasifleştirici bir tutum sergiliyor. Bende diyorum ki bu şekilde bizler travmalarımızın ruhsal sonucu olan bu halimizi bu sözde psikologlar aracılığıyla kabullenerek ne sağlıklı bir birey ne de güçlü kişilik olabiliriz. Bu travmalar sözde psikoloğumuzun takındığı tarzla bazı mecralarda ah vah ederek durumu kabullenmemiz için değil bu acılara rağmen başarı çıkartmamız içindir. Eğer benim hikayemde olduğu gibi erilleşme önünde bu travmalar bir engel olarak varsa onların sadece varlığını kabullenmekle başarıya ulaşmış olmayız, o engeli geçip ezikliğe ve silik ruhlu biri olmayı kendi yaratılma gayesine ters görerek cesaret edip aşmakla ancak başarmış oluruz. Eğer bizler kendi hayatımızın belli dönemlerinde ruhumuza yara almışsak Doğan Cüceloğlu’nun bize çözümmüş gibi sunduğu ezik yaşam modelini kabul etmeyerek ve daha sonrasında engelleri aşarak bu yaraları sarıp tatmin olabiliriz.

Sinan Canan;

 Kendisini bir dönem takip etmiş bilimsel anlamdaki içeriklerini severek izlemiş biri olarak neden bu kişiden uzaklaştığıma geri dönüp baktığımda şunu görüyorum. Bu gibi bilim adamlarımız insana dair söylemleriyle evet dikkatimizi çekiyor ama sadece çekiyor! Uzun dakikalar konferanslarında dinleyicinin dikkatini bilimsel ve nörolojik bilgisiyle toplayan bu akademisyenimiz özellikle genç üniversiteli gençlerin ilgisini çekmeyi başarmıştır. Lakin günün sonuna baktığımızda öğrendiğimiz ve karmaşık bir yapıda bulunan beynimize dair bilgileri nereye koyacağımızı ve nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz. Evet dikkatimizi çekiyor ama ne kendi günlük yaşantımızda ne de farklı alanlarda Sinan Canan’ın verdiği bu bilimsel malumatı kullanarak kazanacağımız bir şey bulunmuyor. Her ne kadar dikkat çekmiş olsa da eğer bir şey fayda sağlıyorsa kıymetlidir. Eğer izlediğimiz içerikler hayatımızda tatbik olacak bir yer bulmuyorsa verilen içeriğin fayda değil ancak ilgi ve dikkat çekmek olduğunu düşünmek gerekir. Etkilenilerek izlenilen bilim adamımızın verdiği içeriklerin herhangi bir işe yaramaması veya size fayda sağlamayarak sadece etkilemede kalmasının belki de sebebi kişinin psikolojisi içerisine saklanmış ilgi çekme çabası olmasından kaynaklıdır. Bu tarz şahsi çıkarlara hizmet eden ama sanki topluma yönelikmiş gibi gözüken çalışmalar her ne kadar yapan kişinin hedefine ulaşmasına neden olsa da içerisine düştüğü çıkmazlardan kurtulmak isteyen kişiler için kaybedilmiş birer zamandır. Farklı bir perspektiften bakacak olursak sadistler, narsistler, gizli eşcinseller ve eşcinseller psikolojilerine yarar sağlamak için ilgi, değer ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla kendilerini belli alanlarda gösterebilecekleri yerler için çabalıyorlar. Bu ilgi ve değer arayışı içerisinde manipüle etme yetenekleri ve dikkat çekici bazı özellikler kazanmaları iyi bir şey gibi gözükse de çoğu zaman bencil amaçlara hizmet etmektedir. Spesifik örnek verecek olursak manipüle etme yeteneği benim kendimde de gördüğüm bir özellik olup eğer bu manipülatif özelliği, zararlı tutumları şeytan kurnazı olan kişilerin yanlışlarını ortaya koymak adına kullanırsam iyi bir şey ancak doğruları saptırarak yanlışa barınma ortamı sunuyorsam kötü bir özelliktir. Günümüze baktığımızda eşcinsellerin ve eşcinselleşme korkusu taşıyan gizli eşcinsellerin başta moda, dizi film, müzik gibi sanatsal alanlarda başı çekmelerinin temeli ruhsal anlamda toplumun vermediği bazı istek ve ihtiyaçların karşılanma biçimidir. Her ne kadar kişiye kazanç sağlasa da bu gibi ilgi çekme faaliyetleri toplumun gelişmesi ve sorunlarını çözerek seviye atlaması önünde engeldir. Evet sanat, bilim gibi alanlar iyi bir kendini ifade etme aracı olsa da kişilerin psikolojisini tatmin ederek bencil amaçlar uğruna topluma faydasız hale gelmesi ve bu uğurda kullanılması son derece yanlıştır. Doğan Cüceloğlu, Sinan Canan özelinden çıkarmamız gereken bazı derslerden en önemlisi, artık toplum önüne gerek televizyon gerek sosyal medya aracılığıyla konulmuş kişilerin karakter analizini doğru yapmalı ve olası zararlardan korunmalıyız. Bunun teşhisini ben bu kişilerin dedikleri şey beni daha güçlü yapıyor mu, benim problemlerime ve toplumun problemlerine kalıcı çözüm oluyor mu, sorularına tatmin edecek cevap vermesine bakarak yapıyorum. Sayısal bir derinlik kazandırmak için bir örnekle yazıyı tamamlayacak olursak ruhun yara alarak parçalanması, nasıl ki atom parçalanmasıyla büyük bir enerji ortaya çıkartıyorsa aynı şekilde büyük bir güç ortaya çıkartır. Ama ortaya çıkan her güç ancak kişinin ve içerisinde bulunduğu toplumun faydasınaysa başarılı olur. Durumu özetlerler nitelikte.

Sayfa: [1]