1
Eşcinsellik - Hayatlardan parçalar, hayata mektuplar (ziyaretçi karalama defteri) / Ynt: Eşcinsel Terapi ve sıradan bir duygu günlüğü
« : 12 Mart 2024, 03:11:08 ös »
12.03.2024
Hala depresif ruh halinden çıkabilmiş değilim. Neden bilmiyorum ama her şey çok önemsiz geliyor. Bir şeyler için uğraşma isteğim yok. Sanki tek istediğim uzunca bir uyku. Eski alışkanlıklarım geri geliyor. Sağlıksız yiyecekler tüketiyorum, hiçbir şey beni neşelendirmiyor, yine porno bağımlılığım geri geliyor gibi. İki gün önce porno izleyip mastürbasyon yaptım. Bugün yine aynısı oldu. Aslında haftada iki normal bir sayı. Ama normalde porno izlemeden, ayakta, ayna karşısında, hayal gücümle yapmam gerekirken bunların tam tersini yapıyorum. Üstelik iki seferdir gay porno açıyorum. Tam olarak niye böyle oluyor bilmiyorum. Normalde gay porno açıp izleme isteğim olmazdı ama son iki seferdir spesifik olarak gay porno açıyorum. Bu tükenmiş ruh halindeyken intihar etmek, çok sıcak bir düşünce gibi geliyor. Sanki bu düşünceleri bastırmak için de gay porno açıyorum. Bundan suçluluk duymamam gerek. Kendimi suclamiyorum da aslında. Ama terapilerime zarar verdigim düşüncesi geliyor aklıma, sabote ediyormuş gibi hissediyorum. İstemsiz bir şekilde kötü bir hissiyat veriyor, ismi suçluluk veya başka bir şey olsa bile.
Bu eski alışkanlıkların geri gelmesi konusunda bir diğer tezim ise şu şekilde: şimdi mevcut durumumda çevremdeki arkadaşlarımın neredeyse hepsinin sevgilisi var. Yani en azından birileri için önem arz ediyorlar. Kendime baktığım zaman ailemden yana şanslı doğmadım yani burdan bir ilgi ve sevgi görmüyorum. Bir sevgilim yok yani burdan da bir ilgi ve sevgi görmüyorum. Son olarak ise çevremdeki mevcut arkadaşlarım için de bir öncelik değilim. Hepsinin hikayesinde yan karakter, önemsiz bir piyon, ya da bir figuranmış gibi hissediyorum. Aslında zaten çok yakın olmayan arkadaşlarımız dışında herkesin hikayesinde bir yan karakteriz. Yakın olduğum insanların da önceliği doğal olarak sevdikleri insanlar olduğu için otomatikmen herkes için bir yan karakter ya da varlığı ile yokluğu aynı şey olan bir karakter oldum. Şu anki hayatımda merakı dışında gerçekten önemsediği için yanımda olan kimsem yok. Yani canım sıkkın olduğunda bana "neyin var" diyip gerçekten umursayan kimsenin olduğunu düşünmüyorum. Zaten bu soruya yalan olduğu beni tanıyan herkes tarafından belli olacak şekilde somurtkan ve durgun bir sesle "iyiyim, bir şey yok" diye cevap verdikten sonra kimse de "hadi ama seni tanıyorum. Canını sıkan bir şeyin olduğu belli. Şimdi konuşmak istemiyorsan da ben burdayım seni dinlerim, yalnız olmadığını bil" demiyor. Birileri için şayet yeterince önemli olursanız size bunları söyler, ya da en azından eylemleriyle belli eder. Tabi bu noktada kimseyi de suçlayamazsın en azından iyi niyetleriyle ya da meraklarıyla iyi misin diye soruyorlar. Belki de yapabildikleri en iyi iletişim şekli budur ya da onlar için yeterince önemsemek bu soruyu sormaktır. Sonuçta bu soruyu da herkes sormaz. Bu şekilde hissettiğimi HK ya söylesem muhtemelen o, terapiye gidenlerin bildiği ses tonuyla "olsun, eee, nolmuş, kendinle barışırsan bunların önemi kalmaz, ne zaman ki kendini bedenen ve ruhen kabul edersen o zaman düzelirsin, bu şekilde hissetmezin" gibi gibi şeyler söyleyecektir. Yani aslında şu an kendi terapimi de yaptım gitmeden. Ama gerçekten bunun bir önemi yok mu? Eğer sabah uyanmanızı kimse beklemiyorsa, gece de uyudugunuzu merak eden kimse yoksa buna özgürlük mü dersiniz yalnızlık mı? İnsan yalnız bir varlık olamaz. İslamiyet'e göre mesela yalnizlik Allah'a mahsus derler ya da biz sizi çiftler halinde yarattık vs vs. Bir mitolojiye göre de eskiden insanlar yeryüzünde ruh eşleriyle tek vücutta yapışık yaşarlarmış. Sonra yeryüzündeki bir çift, tanrıları kızdırdığı için tanrı insanları birbirinden ayırmış ve onları farklı yerlere göndererek hayatları boyunca birbirlerini aramakla lanetlemiş. Yani bu hissettiklerim kendimle gerçek anlamda barışsam da bir sorun olarak kalacak. Çünkü ben tüm gün odanın içinde kendi başına olup, kütüphanede tek başına ders çalışıp, tek başına sporunu yapıp, yemeğini tek başına yiyip, piyanosunu tek başına çalan biriyim. Burdan kastım asosyal olmak değil. Tabiki bunları herhangi birisiyle yapabilirim. Yani spordayken birileriyle sohbet edebilirim, ediyorum, konuşuyorum veya kütüphanede mola verdiğimde birileriyle konuşabilirim. Ama gerçekten fark eder mi, ruhumu paylaşabileceğim bir kimse olmadıktan sonra herhangi biriyle konuşuyor olmam yalnız değilim mi demek? En kötü yalnızlık ise kalabalıklar içinde hissettiğimiz yalnızlık değil midir zaten? İçten içe tükenirsiniz ama etrafa gülücükler dağıtırsınız, çünkü kimse için bir önemi yoktur. Yukardaki tezin açıklamasına geri dönelim. Eğer normal bir erkek olursam, mevcud yalnızlığımın açıklaması başarısız ya da yetersiz bir insan olmak demek. Şayet eşcinsel olursam en azından her şey için sunabileceğim bir gerekçem varmış gibi. Çünkü bu konuyla da barışık bir insan değilim. Yani kendimi eşcinsel olarak görüp lgbtq+ destekliyor olsaydım yalnızlığımın açıklaması yine başarısız ve yetersiz olmam olurdu. Ama ikisi de olmadığınızda bir diğeri için bir diğerini kullanabiliyorsunuz. Yani kız bir sevgilim yok çünkü escinselim ya da erkek bir sevgilim yok çünkü heteroyum. Yani tahtırevallinin ortasında durmak demek. Aslında bir tarafa doğru yürümek batmak demek ama en azından bir yere doğru yol almak demek. Ortada durmanın sadece, "ben batmak istemiyorum ama burdan da inmek istiyorum" demek olduğunu bilsem de keşke her şey kelimelerimiz kadar kolay olsaydı
Hala depresif ruh halinden çıkabilmiş değilim. Neden bilmiyorum ama her şey çok önemsiz geliyor. Bir şeyler için uğraşma isteğim yok. Sanki tek istediğim uzunca bir uyku. Eski alışkanlıklarım geri geliyor. Sağlıksız yiyecekler tüketiyorum, hiçbir şey beni neşelendirmiyor, yine porno bağımlılığım geri geliyor gibi. İki gün önce porno izleyip mastürbasyon yaptım. Bugün yine aynısı oldu. Aslında haftada iki normal bir sayı. Ama normalde porno izlemeden, ayakta, ayna karşısında, hayal gücümle yapmam gerekirken bunların tam tersini yapıyorum. Üstelik iki seferdir gay porno açıyorum. Tam olarak niye böyle oluyor bilmiyorum. Normalde gay porno açıp izleme isteğim olmazdı ama son iki seferdir spesifik olarak gay porno açıyorum. Bu tükenmiş ruh halindeyken intihar etmek, çok sıcak bir düşünce gibi geliyor. Sanki bu düşünceleri bastırmak için de gay porno açıyorum. Bundan suçluluk duymamam gerek. Kendimi suclamiyorum da aslında. Ama terapilerime zarar verdigim düşüncesi geliyor aklıma, sabote ediyormuş gibi hissediyorum. İstemsiz bir şekilde kötü bir hissiyat veriyor, ismi suçluluk veya başka bir şey olsa bile.
Bu eski alışkanlıkların geri gelmesi konusunda bir diğer tezim ise şu şekilde: şimdi mevcut durumumda çevremdeki arkadaşlarımın neredeyse hepsinin sevgilisi var. Yani en azından birileri için önem arz ediyorlar. Kendime baktığım zaman ailemden yana şanslı doğmadım yani burdan bir ilgi ve sevgi görmüyorum. Bir sevgilim yok yani burdan da bir ilgi ve sevgi görmüyorum. Son olarak ise çevremdeki mevcut arkadaşlarım için de bir öncelik değilim. Hepsinin hikayesinde yan karakter, önemsiz bir piyon, ya da bir figuranmış gibi hissediyorum. Aslında zaten çok yakın olmayan arkadaşlarımız dışında herkesin hikayesinde bir yan karakteriz. Yakın olduğum insanların da önceliği doğal olarak sevdikleri insanlar olduğu için otomatikmen herkes için bir yan karakter ya da varlığı ile yokluğu aynı şey olan bir karakter oldum. Şu anki hayatımda merakı dışında gerçekten önemsediği için yanımda olan kimsem yok. Yani canım sıkkın olduğunda bana "neyin var" diyip gerçekten umursayan kimsenin olduğunu düşünmüyorum. Zaten bu soruya yalan olduğu beni tanıyan herkes tarafından belli olacak şekilde somurtkan ve durgun bir sesle "iyiyim, bir şey yok" diye cevap verdikten sonra kimse de "hadi ama seni tanıyorum. Canını sıkan bir şeyin olduğu belli. Şimdi konuşmak istemiyorsan da ben burdayım seni dinlerim, yalnız olmadığını bil" demiyor. Birileri için şayet yeterince önemli olursanız size bunları söyler, ya da en azından eylemleriyle belli eder. Tabi bu noktada kimseyi de suçlayamazsın en azından iyi niyetleriyle ya da meraklarıyla iyi misin diye soruyorlar. Belki de yapabildikleri en iyi iletişim şekli budur ya da onlar için yeterince önemsemek bu soruyu sormaktır. Sonuçta bu soruyu da herkes sormaz. Bu şekilde hissettiğimi HK ya söylesem muhtemelen o, terapiye gidenlerin bildiği ses tonuyla "olsun, eee, nolmuş, kendinle barışırsan bunların önemi kalmaz, ne zaman ki kendini bedenen ve ruhen kabul edersen o zaman düzelirsin, bu şekilde hissetmezin" gibi gibi şeyler söyleyecektir. Yani aslında şu an kendi terapimi de yaptım gitmeden. Ama gerçekten bunun bir önemi yok mu? Eğer sabah uyanmanızı kimse beklemiyorsa, gece de uyudugunuzu merak eden kimse yoksa buna özgürlük mü dersiniz yalnızlık mı? İnsan yalnız bir varlık olamaz. İslamiyet'e göre mesela yalnizlik Allah'a mahsus derler ya da biz sizi çiftler halinde yarattık vs vs. Bir mitolojiye göre de eskiden insanlar yeryüzünde ruh eşleriyle tek vücutta yapışık yaşarlarmış. Sonra yeryüzündeki bir çift, tanrıları kızdırdığı için tanrı insanları birbirinden ayırmış ve onları farklı yerlere göndererek hayatları boyunca birbirlerini aramakla lanetlemiş. Yani bu hissettiklerim kendimle gerçek anlamda barışsam da bir sorun olarak kalacak. Çünkü ben tüm gün odanın içinde kendi başına olup, kütüphanede tek başına ders çalışıp, tek başına sporunu yapıp, yemeğini tek başına yiyip, piyanosunu tek başına çalan biriyim. Burdan kastım asosyal olmak değil. Tabiki bunları herhangi birisiyle yapabilirim. Yani spordayken birileriyle sohbet edebilirim, ediyorum, konuşuyorum veya kütüphanede mola verdiğimde birileriyle konuşabilirim. Ama gerçekten fark eder mi, ruhumu paylaşabileceğim bir kimse olmadıktan sonra herhangi biriyle konuşuyor olmam yalnız değilim mi demek? En kötü yalnızlık ise kalabalıklar içinde hissettiğimiz yalnızlık değil midir zaten? İçten içe tükenirsiniz ama etrafa gülücükler dağıtırsınız, çünkü kimse için bir önemi yoktur. Yukardaki tezin açıklamasına geri dönelim. Eğer normal bir erkek olursam, mevcud yalnızlığımın açıklaması başarısız ya da yetersiz bir insan olmak demek. Şayet eşcinsel olursam en azından her şey için sunabileceğim bir gerekçem varmış gibi. Çünkü bu konuyla da barışık bir insan değilim. Yani kendimi eşcinsel olarak görüp lgbtq+ destekliyor olsaydım yalnızlığımın açıklaması yine başarısız ve yetersiz olmam olurdu. Ama ikisi de olmadığınızda bir diğeri için bir diğerini kullanabiliyorsunuz. Yani kız bir sevgilim yok çünkü escinselim ya da erkek bir sevgilim yok çünkü heteroyum. Yani tahtırevallinin ortasında durmak demek. Aslında bir tarafa doğru yürümek batmak demek ama en azından bir yere doğru yol almak demek. Ortada durmanın sadece, "ben batmak istemiyorum ama burdan da inmek istiyorum" demek olduğunu bilsem de keşke her şey kelimelerimiz kadar kolay olsaydı