Gönderen Konu: EŞCİNSEL TEDAVİSİNDE İYİLEŞME SÜREÇLERİ NASIL GELİŞİR?  (Okunma sayısı 2867 defa)

psikolog

  • Global Moderator
  • Hero Member
  • *****
  • İleti: 4100
    • Profili Görüntüle
Merhaba Hüseyin Bey

Eşcinsellik gelişimi nasıl işliyor.nasıl oluyorda bi erkek bir erkekten kadın kadından hoşlanıyor.onu seviyor bağlanıyor.sevgi nasıl şekilleniyor.hayatın akışında sevgi temellenmesi nereye oturuyor.cinsellik nasıl sarılıyor bu sevgiye ve neden değişik halleriyle karşımıza çıkıyor.sevgi ana baba kardeş arkadaş ve sevgili gibi hallerde varlığını sürdürüyor.

Terapilerle geride bıraktığım, iyileşmenin gerçekleşmeye başlamasıyla an be an uzaklaştığım eşcinsel dürtülerim neyi ifade ediyordu.
Yalnız büyümüştüm arkadaşlıklar nedir bilmedim.ana baba mutsuz sevgisiz bi yuvada başıma geldi bunlar.

İnsan olarak sevgi temel ihtiyacımız ve doyrulması şarttır.cinsellik biyolojik olarak belirlenir.kadın ve erkek ancak sevgiyle beslenmezse özellikle doğru yöntemle, açlık meydana gelir.açken saldırırsın ama sabredebilirsin.cinsellik saldırgan yada haz dolu olabilir.

İnsan olarak aşmamız gereken koca bir ben vardır.Bu benlik iyi bir şekilde işlenmelidir.Kim yapıcak bunu aile  ve toplum.Yolunda gitmezse o zaman işte insan nasılda 'insan' olur.insan olmanın yükü ağırdır.

Sevgi ve güven duyguları sağlıklı bi şekilde aileden alınmazsa.çocuk içine kapanık çekingen olur kendini sevgiyi alamadığı için değersiz.güven alamadığı için güvensiz korumasız korkak hisseder.Tanrı olarak neye inanıyorsa ki nerdeyse tüm toplumlarda  tanrıların merhameti ve koruması en boldur onun bu fantastik gizemine bırakır.

Biz müslüman bi toplum olduğumuz için Allah bu durumlarda yani ailenin yetersiz olduğu durumlarda en çok müracat kapısı olmuştur.ancak bu başvurma bazen ona diklenme asi olma bazende zavallı şekilde sığınma olabilir.Burada Allah gerçekten tüm idrak kanallarıyla algılanmıyor.kendi durumundan dolayı o algılanmak istendiği gibi algılanıyor.

Otorite figürleri insanoğlu olarak en büyük baş belamız önce ana babamızı sonra tanrıyı ve sonrada kendimizi aşarak varlık sebebimizin enginliklerine ulaşabiliriz belkide.Bebekken ruhun vücudda olduğu saf halini yakalayabiliriz.ruhu yakalamak isteyen bilim adamları ki biçok haberde vardır.işte ruhun ağırlığı ölçüldü işte görüntülendi gibi şeyler.somut olarak elle tutulur gözle görülür mü bilinmez ancak ruh en saf haliyle anne rahmine düştüğü andan itibaren bebek çocuk dönemlerinde davranışlara yansır bence.işte gizemli uğraşı; ruhun somut olarak yakalanması bebekler ve çocuklar davranışları bunların altında yatan sebebler ve bunları nasıl algıladıkları gibi onlarca soruyla ruhun bir taslağı çıkartılabilir.zaten psikoloji ve psikiyatri bunu yapıyor dersiniz ancak bende yetersiz derim.bu anlamda yaşanılan bu terapi süresi bile bilinçaltı denen o ruha açılan kapıları görmenizi sağlıyabilir.çocukların bebeklikten sonra ilk dillenmesiyle hayata bağırışları haykırışları dinlenebilir ve buradan yeniden yazılabilir hayatlar.

dönelim otoriteleri aşmaya ilk anne baba onlarla iyi ilişki kurulmaz yani kaliteli zamanlar geçirilmezse buuum ilk darbe.sonra çevre girer orada aldığımız ilk darbenin yıkıntısı üstüne aldığımız darbeler yerlebir eder benliğimizi.erkek ve kadın  cinsel kimliği  erkek ve kadın figürlerinden yani ana baba dan öğrenilir.gözlemler taklit ederiz.tıpkı dil gelişiminde olduğu gibi.soy ağacı bu anlamda çok önemlidir.her dal başka dallara filiz verir.şuan ben nesiller önce yaşanan aile sarsıntılarının sonucu olarak yaşadım eşcinsel dürtüleri babam babasından yontuldu.orda değersizleştirme varmış dedem babama bağırır çağırır bir kalem için etmedik küfür bırakmazmış okutamamış.babam alkoliktir.aşırı küfreder.dikkat edin babasından aldığını malasef mecburen  hayatı şekillendi.sonra ben oldum.alkole daha çok zaman ayırdı benden benle geçirdiği zamanlarda alkol vardı zaman kalitesizdi.onun mirasını ben devam ettirseydim.bende içine kapanık gelgit yaşayan bi seven severken nefret eden merhamet geldi derken yerini kine nefrete bırakan duygularla toplumsal evlenme baskısına bu arınma sürecine girmeden başlasaydım miras olarak çocuğuma akataracaktım.ama zinciri kırdık inşaallah.

anne baba iyi anlaşılmaz ve aşılmazsa otorite nefreti olarak kalır.otorite enbüyük otorite olarak sürekli söylenen tanrı aşılmaz çünkü ebeveynde olduğu gibi toplumun ailenin ve din adına konuşanların yanlış korkutmaları allahı öcü gibi algılatmalarıyla allahlada set çekilir araya.sonra neolur.

allahın huzuruna bi kere korkak çıkarız anadan babadan korkmuş sinmişizdir.birde seni ençok tanıyıp gel afederim.seni anlayan benim diyenide anlamamışız.onun huzurunda aciz çaresiz sadece kuru kuru isteyen.

sonrada güya çok cesur olduğunu özgüvenin yerinde olduğunu yada içe dönük korkak yaşayan uç karakterler toplumu sarar.mesela aşırı dindarla aşırı sol devrimci olanlara bakalım.biri kendi acizliğini kulluk diye yutturup sadece af dilemek ve hiç mücadele etmemekten diğeride aşamadığı aile figürü ve tanrı yı güya devrimci korkusuz ayaklarında devlet yani yöneten otoritesine karşı çıkarak çabalar.

büyük şehirler dikkatimi çekiyor.ülkemizde büyükşehirler kaçışın adresi olmuştur.anadoludan yani oradaki toplumdan aileden. bakın marksist vs gibi ideolojilere o insanların aileleriyle araları hep sorunlu.anayı babayı derinliklerden yüzeylere aşamadığı için özçatışma ve başkaldırı sonrada yollarda parklarda devlet otoritesine güya kafa tutmalar.aslında aileyle barışılsa otoritelerle barışılsa zaten kimsenin kimseye baskı merkezi olmadığı ortaya çıkar.ailede bir olunur sevilir sevinilirse güçlü kişilikler çıkar.sonra tanrı höyt diye anlatılmaz ve muhabbetle onu anlamak ve sohbet etmek duada birleşmek için yaklaşılırsa kudreti karşısında kuvvet bulunur.çatışma doğamızda vardır anca bunu kavga değil öğrenme halinde yaparsak ozaman kendini gerçekleştirmeye yakın olabiliriz.yani kurtuluşa.

ancak günümüzde toplumlara bakın dinde ailede çevrede afyon gibi kullanılıyor.kavgalardan çatışmalardan insanlar önce kendi özyurtlarında yani evlerinde birbirlerinin potansiyellerini çözemiyor ve birbirlerinden beslenip güçlenemiyor bir ve diri olunamıyor.ve beraberinde tanrı olgusu sağlıksız giriyor algıya kuru korku. yahu ben size şah damarınızdan yakınım bana bir adım gelin ben size bin adım gelirim diyen yaradana bu aciz ve fakir edebiyatı tevekkülden uzak kul anlayışı piyasada kol gezerken nasıl benliğimizi inşa edip sonra bir olucaz.nasıl adam akıllı o kudretin karşısında titriycez her titremede irkilip korkusuzca yaşayabilicez.

dünyada önce parçalar birleşir bütünü oluşturur.önce kendi benliğimizi sağlam kaliteli oluşturucaz bunuda ana baba yapıcak işte burda ana baba sorunlu ise çocukta sorunlu bu kısır döngü devam eder gider.herkes kendinden başlayarak özellikle yuvasını kurarken çok dikkatli olmalı sağlıklı kişilikler sağlıklı kişilikler tarafından yetiştirilir.

eşcinsellik ana baba yanlış yaklaşımı sonra toplumsallaşma evresinde psikolojik ve sosyolojik açıdan gelişir.biyolojik olarak penis ve vaginanın dışında başka birşey varmı ki karşılığı olsun.

eşcinsellik normaldir demek pedofoli, ensest ilişkiler normaldir demek olur.işte bukadar yanlış çarpık bozuk yapılanmaların sonucu insan ne hallerden ne hallere geçer.yani şimdi bütün bunlar yoktur denebilirmi bal gibi vardır.peki varsa normaldir hayır pek ala anormaldir psikolojik sosyolojik travmaların sonucu içsel duygulardır.arınma süreçleri vardır insanın derinlerinden yüzeylerine bunlar yaşanırsa bal gibi çözülür.iyileşir.

dindar aman nefsine hakim ol yaşama tövbe et.seküler yaşayanlar gericilik bu yaşa gitsin ne var bunda.ikisindede akıl yok tahlil ve insanı anlama yok.anlama çözme.allah hiç kimseyi alkolik hırsız fahişe ensest duygulu çocuk istismarcısı eşcinsel uyuşturucu bağımlısı yaratmaz.insan yoğrulur hayatta şekil verir renkler eklenir. hayat ama hamur özü ve içeriğinin gerçekliğini değiştiremez onlar herzaman katkı maddesi olarak kalır.ve insan isterse katkı malzemeleriyle birlikte özüne yoğrulur.

'Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir.'  Şems Suresi 9.ayet