1
Eşcinsellik - Hayatlardan parçalar, hayata mektuplar (ziyaretçi karalama defteri) / Ynt: BİR EŞCİNSELİN TERAPİ GÜNLÜĞÜ (İnsan Büyüyünce Ölür)
« : 21 Ağustos 2021, 11:37:03 ös »
Ağustos 2021 - Tekerrür.
Memlekete döndüm. Gelir gelmez iş buldum, şuan geçici bir iş ancak anlaşabilirsek devam edeceğim. Ailemle birlikte kalıyorum, kafam rahat, konforluyum. Terapilere devam ediyorum, geçen gün ziyarete diye gittiğimde Fatih ve Metin'le karşılaştık. Salon oldukça kalabalıktı, daha önce karşılaşmadığım çok fazla danışan vardı. Bizim zamanımızda 2 gün olan terapiler şuan haftada 3-4 gün gerçekleşiyor. İlgi yoğun.
Terapilere de çok seyrek gittiğim gibi buraya da çok seyrek yazıyorum. Gidişatımda stabillik var uzun süredir ve bu beni rahatsız ediyor. Ne ileri ne geri gidiyorum. İlginç bir ara formdayım.
Memlekete dönmeden önce şöyle bir durum yaşadım. Bir gün bekar evimdeyim, kafamı kaldırmış gökyüzünü izliyorum. Yalnız başımayım, sokaktaki tek tük insanı kesiyorum kenardan köşeden. Sonra gidip porno izlemek istedim. Açtım izliyorum, saatlerce belki. İzlediğim porno ise eşcinsel pornosu. Ancak ne bir zevk alıyorum ne de içim cız ediyor. Sonra tekrar balkona çıktım, başladım ağlamaya. Ama hüngür hüngür. Bu durum uzun süredir bende var, cinselsizlik hali mi desem artık. İstek çok azaldı, iki tarafa da az ilgi duyuyorum. Ancak kadınlara karşı az da olsa hissetiklerim beni tatmin ediyor. Bu yüzden duygusallaştım ve "başardım, başardım" diye sevinç naraları atıyordum. Bu ağlama krizi 3 sene önce terapilere başladığım sıralarda vuku bulmuştu bu da ikinci oldu. Asıl olay ise ben balkonumda hüngür hüngür ağlarken iki sokak ötemde bulunan arkadaşımın da tam tersine duygularla ağladığını birkaç gün sonra öğrenecektim...
Bahsetmek istediğim bir mevzu var. Terapilere devam ettikçe hayat kaliteni arttırmakla beraber, insanları da çözmeye başlıyorsun. Bunun en bariz örneğini vermek istiyorum. Üniversite yıllarında içinde bulunduğum bir grubun bir üyesi var ki o arkadaşın küçükken tacize uğradığını ve eşcinsel olduğunu düşünüyor ancak emin olamıyordum. Yani böyle bir soruyu ona nasıl sorabilirsiniz ki öyle değil mi? Bu arkadaş bundan aylar öncesinde bir konuşmacı getirdi, işte arkadaş eşcinsellikten bahsetti, neden olduğunu nasıl olduğunu anlattı, gayet güzel konuştu şimdi adını anımsamıyorum. Ancak benim de şans eseri o ortamda bulunduğum bu toplantıda diğer bir arkadaşıma bu konuşmacıyı kimin getirdiğini sorduğumda bahsettiğim arkadaşın ismini verince jeton bende düştü. Hangi heteroseksüel, eşcinsellik konusuna eğilir ki Allah aşkına? Bu arkadaşın eşcinsel olduğuna ve arayış içerisinde olduğuna kani oldum. Daha sonradan ortak arkadaşlarımızda bu arkadaşın bir sıkıntısı olduğunu, odasından çıkmadığını vs. söyleyince konuya iyice eğildim. Evine bir bahane sık sık uğrar selam verir çıkardım. Sonrasında ise o ben eve girdikçe karşılamaya ve muhabbet etmeye başladı.
Gel zaman git zaman aradan aylar geçti, bende artık okulu bitirmiş eve dönmek için hazırlık yapıyorum. Son kez arkadaşlarla görüşüp vakit geçirdiğimiz 1 ay kadar kaldım. Son haftanın bir gecesinde bu arkadaşı arayıp evime çağırdım. Aslında bu muhabbeti sormak istiyor ama nasıl sorarım diye kafamda kurguluyordum. Yani eğer konu bu değilse bile ne olduğunu bilmek istiyor, elimden gelen bir şey varsa son dakika da olsa yardımcı olabilmek istiyordum. Eve çağırdım, bir saat kadar sonra geldi. Kapıyı açıp karşıladım, bir yandan çay koyuyorum etrafı toparlıyorum. Arkam dönük konuştuğum bir sırada "Kendimi buraya zor attım" dedi,. Arkamı döndüğümde elini yüzüne bastırıp hıçkırarak ağlamaya başladı. İşimi gücümü bırakıp karşısına oturdum. Ne olduğunu sordum. Bir duraksama oldu. Tekrar ağladı. Ciddi anlamda içini dökmeye ihtiyacı vardı.
- Ben küçükken eğer yanlış hatırlamıyorsam tacize uğradım. Bunu artık kaldıramıyorum.
Bu seferki ağlama krizi daha yüksek tonajdaydı. Halini görünce ve bu ilk cümlesinden zaten olaya artık tamam kesinleşti diyen ben
+ Eşcinsellikten mi bahsediyorsun, yani eşcinsel misin? diye sordum.
Evet anlamında kafayı sallayıp ağlamaya devam etti. Gözlerimle temas dahi kuramıyordu ağlamaktan. Bende var gücümle sarıldım, teskin etmeye çalıştım. Sonra bir yarım saat kadar konuştuk, o içini döktü ben dinleyip kendimce yorum yaptım. Söylediğim her şey ona mantıklı geliyordu, gözlerinin içinde görüyordum bunu. Sonra Hüseyin bey'den bahsetti. Bu forum sitesinden. Birkaç günde sağlam araştırma yapmıştı. Bir süre sonrada terapilere başladığının haberini aldım. Şuanda iyi gidiyor anladığım kadarıyla.
Sağlıcakla kalın.
Memlekete döndüm. Gelir gelmez iş buldum, şuan geçici bir iş ancak anlaşabilirsek devam edeceğim. Ailemle birlikte kalıyorum, kafam rahat, konforluyum. Terapilere devam ediyorum, geçen gün ziyarete diye gittiğimde Fatih ve Metin'le karşılaştık. Salon oldukça kalabalıktı, daha önce karşılaşmadığım çok fazla danışan vardı. Bizim zamanımızda 2 gün olan terapiler şuan haftada 3-4 gün gerçekleşiyor. İlgi yoğun.
Terapilere de çok seyrek gittiğim gibi buraya da çok seyrek yazıyorum. Gidişatımda stabillik var uzun süredir ve bu beni rahatsız ediyor. Ne ileri ne geri gidiyorum. İlginç bir ara formdayım.
Memlekete dönmeden önce şöyle bir durum yaşadım. Bir gün bekar evimdeyim, kafamı kaldırmış gökyüzünü izliyorum. Yalnız başımayım, sokaktaki tek tük insanı kesiyorum kenardan köşeden. Sonra gidip porno izlemek istedim. Açtım izliyorum, saatlerce belki. İzlediğim porno ise eşcinsel pornosu. Ancak ne bir zevk alıyorum ne de içim cız ediyor. Sonra tekrar balkona çıktım, başladım ağlamaya. Ama hüngür hüngür. Bu durum uzun süredir bende var, cinselsizlik hali mi desem artık. İstek çok azaldı, iki tarafa da az ilgi duyuyorum. Ancak kadınlara karşı az da olsa hissetiklerim beni tatmin ediyor. Bu yüzden duygusallaştım ve "başardım, başardım" diye sevinç naraları atıyordum. Bu ağlama krizi 3 sene önce terapilere başladığım sıralarda vuku bulmuştu bu da ikinci oldu. Asıl olay ise ben balkonumda hüngür hüngür ağlarken iki sokak ötemde bulunan arkadaşımın da tam tersine duygularla ağladığını birkaç gün sonra öğrenecektim...
Bahsetmek istediğim bir mevzu var. Terapilere devam ettikçe hayat kaliteni arttırmakla beraber, insanları da çözmeye başlıyorsun. Bunun en bariz örneğini vermek istiyorum. Üniversite yıllarında içinde bulunduğum bir grubun bir üyesi var ki o arkadaşın küçükken tacize uğradığını ve eşcinsel olduğunu düşünüyor ancak emin olamıyordum. Yani böyle bir soruyu ona nasıl sorabilirsiniz ki öyle değil mi? Bu arkadaş bundan aylar öncesinde bir konuşmacı getirdi, işte arkadaş eşcinsellikten bahsetti, neden olduğunu nasıl olduğunu anlattı, gayet güzel konuştu şimdi adını anımsamıyorum. Ancak benim de şans eseri o ortamda bulunduğum bu toplantıda diğer bir arkadaşıma bu konuşmacıyı kimin getirdiğini sorduğumda bahsettiğim arkadaşın ismini verince jeton bende düştü. Hangi heteroseksüel, eşcinsellik konusuna eğilir ki Allah aşkına? Bu arkadaşın eşcinsel olduğuna ve arayış içerisinde olduğuna kani oldum. Daha sonradan ortak arkadaşlarımızda bu arkadaşın bir sıkıntısı olduğunu, odasından çıkmadığını vs. söyleyince konuya iyice eğildim. Evine bir bahane sık sık uğrar selam verir çıkardım. Sonrasında ise o ben eve girdikçe karşılamaya ve muhabbet etmeye başladı.
Gel zaman git zaman aradan aylar geçti, bende artık okulu bitirmiş eve dönmek için hazırlık yapıyorum. Son kez arkadaşlarla görüşüp vakit geçirdiğimiz 1 ay kadar kaldım. Son haftanın bir gecesinde bu arkadaşı arayıp evime çağırdım. Aslında bu muhabbeti sormak istiyor ama nasıl sorarım diye kafamda kurguluyordum. Yani eğer konu bu değilse bile ne olduğunu bilmek istiyor, elimden gelen bir şey varsa son dakika da olsa yardımcı olabilmek istiyordum. Eve çağırdım, bir saat kadar sonra geldi. Kapıyı açıp karşıladım, bir yandan çay koyuyorum etrafı toparlıyorum. Arkam dönük konuştuğum bir sırada "Kendimi buraya zor attım" dedi,. Arkamı döndüğümde elini yüzüne bastırıp hıçkırarak ağlamaya başladı. İşimi gücümü bırakıp karşısına oturdum. Ne olduğunu sordum. Bir duraksama oldu. Tekrar ağladı. Ciddi anlamda içini dökmeye ihtiyacı vardı.
- Ben küçükken eğer yanlış hatırlamıyorsam tacize uğradım. Bunu artık kaldıramıyorum.
Bu seferki ağlama krizi daha yüksek tonajdaydı. Halini görünce ve bu ilk cümlesinden zaten olaya artık tamam kesinleşti diyen ben
+ Eşcinsellikten mi bahsediyorsun, yani eşcinsel misin? diye sordum.
Evet anlamında kafayı sallayıp ağlamaya devam etti. Gözlerimle temas dahi kuramıyordu ağlamaktan. Bende var gücümle sarıldım, teskin etmeye çalıştım. Sonra bir yarım saat kadar konuştuk, o içini döktü ben dinleyip kendimce yorum yaptım. Söylediğim her şey ona mantıklı geliyordu, gözlerinin içinde görüyordum bunu. Sonra Hüseyin bey'den bahsetti. Bu forum sitesinden. Birkaç günde sağlam araştırma yapmıştı. Bir süre sonrada terapilere başladığının haberini aldım. Şuanda iyi gidiyor anladığım kadarıyla.
Sağlıcakla kalın.