16
Eşcinsellik - Hayatlardan parçalar, hayata mektuplar (ziyaretçi karalama defteri) / Ynt: BİR EŞCİNSELİN TERAPİ GÜNLÜĞÜ (İnsan Büyüyünce Ölür)
« : 10 Temmuz 2019, 04:02:20 ös »
Temmuz 2019 - En Stresli Günlerim
Son bir ay içerisinde şu siteyi açıp yazamayacağım kadar bir keşmekeş içerisindeydim. Kısaca özetlemekte yarar görüyorum.
Bayram tatilinin akabinde sınavlarım olduğu için ilk kez bir bayramı ailem olmadan geçirmiş oldum. Bayramda kalıp ders çalışacaktım güya, ancak sevimsiz bir strese girdim. Bu sırada her sene olduğu gibi bu sene de ev arkadaşı değiştim ve yeni bir eve taşındım. Ev bulma süreci arkadaşın babasının da yanımıza gelmesiyle sınav haftası içerisinde gerçekleştiğinden ister istemez sınavlarıma yansıdı. Allah'a şükür bu sefer güzel bir ev kiraladık ve yeni arkadaşımla burada son 2 senemi geçirmeyi planlıyorum. Evi tuttuktan sonraki hafta sonu doğum günümdü ve sınavlar henüz bitmemişti. Ancak ben kendimi biraz saldım ve eşcinsel biriyle tanışıp dışarıda gezip yemek yedik, numaralaştık. Bu hareketimin yegane nedeni, içinde bulunduğum sınav ve ev taşıma stresiydi, ne yazıkki bende bu şekilde dışarıya yansıdı. Final sınavları bitti ve ben 8 dersimin altısından kalmıştım, bir hafta sonra bütler yapılacaktı ve bende yaklaşık 2 aydır eve gitmediğim için derslerimi gidip İstanbulda çalışmaya karar verdim. Ancak yine tahmin ettiğim gibi olmadı, hali hazırda son 2 aydır dersler sınav ev stresi içerisinde olduğum için çabalamak artık çok zor geliyordu. Yinede bir şekilde çalıştım ve bütlere girdim. Ancak şuan 4 dersim açıklandı ve sadece 1 inden geçmiş durumdayım. Bu foruma ilk girdiğimde ortalamam 3.20 idi, şuan 2.00. Hüseyin Hocayla tanıştığımdan beri ortalamam hızla düşüyor. Tabii ki şaka yapıyorum onunla ilgisi yok, biz yüzlük kağıt veriyoruz hocalar geçirmiyor, harcanıyoruz bu okulda...
Bu arada dayanamayıp vakfa geri döndüğümü itiraf etmedim. Streslerimden bir tanesi de o ne yazık ki. Ama bu süreçte şunu keşfettim, şuan sınavlarım bitmesine rağmen 1 haftadır İstanbul'a gitmedim ve vakıf işleriyle uğraşıyorum, bu süreçte ise hiç olmadığı kadar erkekleri düşünmüyorum ve erkeksi yanımın kabardığını söylemeliyim.
Şimdi ev hususunu biraz açmam lazım. Şuan 3 senedir tanıştığım sınıf arkadaşımla eve çıktım, kendisi aynı zamanda kafa dengim ve birbirmize oldukça sadığız. Bölüm birincisi olması da cabası. Benim için akademik başarı olmazsa olmazlardan olduğu için bana yardımcı olacağına inanıyorum. Eski ev arkadaşım ise vakfın bu sene açacağı öğrenci evine geçeceği için ayrıldık, yoksa aramızda bir tatsızlık olmadı. Normalde benim de oraya geçmemi bekliyordu herkes fakat geçen sene bizim eve gelen giden bile çok fazla olduğu için artık rahatsız olmaya başladım ve hemen herkes o evlere taşınırken ben oraya taşınmadığım için herkes bana neden oraya geçmediğimi soruyor. Ben ise geçiştirmeyi tercih ediyorum. Benim için kesinlikle böylesi çok daha iyi. Bu süre zarfında vakıfta arkadaşlar çok laf ediyor ancak ilginç bir şekilde hiç alınmıyorum eskisi kadar. Önceleri çok kafaya takardım ancak bu ayrılık sürecinde kendimi biraz daha toparladığım için alınganlığım büyük ölçüde azaldı.
Doğum günü meselesine gelelim. O gün dediğim gibi oldukça stresliydim. Günün sabahında kütüphaneye diye evden çıktım, sırtımda çanta elimde laptop ile kütüphaneye geçtim ancak bir saat zor dayandım. Aklıma hep erkekler ve onların vücutları geliyordu ve bende yine hamamda buldum kendimi. Şunu da söylemeliyim, oraya gelen hemen herkes eşcinsel. Ve bir fırsat yakaldıklarında beraber olmaktan hiç gocunmuyorlar, esasında iğrenç insanlar. Bir yere oturdum ve bir adamla karşılaştık. O kadar stresliydim ki, o kadar işin içerisinde kendimi rahatlamaya çalışıyordum aslında, ama yanlış yerdeydim. O adamla biraz yakınlaşma oldu fakat bir yere varmadı. Ben ise sadece biraz konuşmak istediğimi söyledim. Biraz kendimden birazda terapiye gittiğimden ve bunun düzelebilir olduğundan bahsettim. Kendisi beni dikkatle dinliyordu, fikrini biraz değiştirmişe benziyordum ancak inandığını pek sanmıyorum. Sadece merakını biraz gidermiş oldum ve terapiyle ilgili soru işaretleri bırakmayı başardım. Sonrasında hamamdan birlikte çıkıp metroya yürümek için büyük bir parkın içinden geçtik, o sırada samimi bir şekilde muhabbet ediyorduk. Durumdan oldukça memnundum, numaramı istediğinde biraz düşündükten sonra ona verdim, yalan bir isim vermiştim kendime. Aslında birazda yalan bir hayat uydurdum. Çünkü onun dedikleri doğruysa aynı Üniversitede okuyorduk ve bende onunla bir daha karşılaşmayı istemezdim doğrusu. Sonrasında bir lokantaya gittik ve yemek yedik, bu sırada tanıdık biriyle denk gelmekten oldukça korkuyordum. Korkunun sebebi ise onunla sadece muhabbet etmek istemem değildi, benim de içimden daha fazlasını yapmak geçiyordu çünkü. Öyle de oldu, yemek yedikten sonra ilk hamleyi yapan ben oldum. İlk kez bir erkeği öpmüş bulundum. Bunu yazarken bile yerin dibine giriyorum ancak o anın şartlarında yaptığım hatanın pekte farkında olamıyorsun. Ama şunu da bilmek gerekiyor, hata hatadır. Ancak bunun için kendime küsersem, kendimle barışık olmazsam kuvvetle muhtemel daha fazlasını arzulayacağım. Fakat bunun için inancımdan da dolayı tövbemi eder, hüznümü kendime değilde Allah'a kanıtlarsam benim için çok daha iyi olduğu kanısındayım. Hakikaten de öyle oldu, çünkü bu kendime verdiğim bir söz. Olurda kendimi kaybedip bir erkekle birlikte olursam, bir ikincisinin tekrarlanmaması için kendime asla küsmeyeceğim ve son hızla kendimi toparlayacağım. Hiç kimseyle bu kadar yakınlaşmamıştım, yakınlaşmanın daha fazlasını arzulatacağını da bildiğim için kendime set çekmeyi uygun görüyorum. Akşamında ayrılırken beni evine davet etti ancak ben sözümü hatırlayıp bir bahaneyle oradan sıvıştım. Numaram ondaydı ve bana ertesi gün bir fırsat bulup gelmemi yazdı. Ancak ben yine birkaç bahane bularak onu ektim. Aradan birkaç gün geçti ve benden ümidi kesince numaramı engelledi. Ben de geylerin yüzünü ilk kez yakından görmüş oldum. Hüseyin Hoca zaten sıkça tembihlerdi, geyler seviştikten sonra birbirlerinin yüzüne bakmazlar. Gey aşkı diye bir şey yoktur. İki gey en fazla 5 yıl beraber olurlar, bunun sayısı da bir hayli azdır, sonrasında başkalarını bulup ayrılırlar. Haliyle buradan şu sonucu çıkarabilirim, erkek erkeğe aşk yalandır, haliyle kutsal değildir. Ancak normal aşk bir ömür sürebilmektedir ve bunun örneği ile defaatle karşılaştım. Ancak geyler öyle mi? 60 yaşındaki adam dahi o hamama geliyorsa, bir şey beklentisi içerisinde birbirlerine pas veriyorsa işte burada bir sorun var demektir.
Evet önceki yazımda kendim için "Eşcinsel bir ilişkiden korkmuyorum" diyerek kendime inanıyorum. Bu olayı yaşamış olmama rağmen hala da inanmayı sürdürüyorum. Çünkü umut fakirin ekmeğidir, eşcinselin olmazsa olmazıdır. Bu demek değildir ki bizler boş bir umudun peşinde koşuyoruz. İllaki eşcinselliğin tamamen geçmesini isterim ama tamamen geçmediği taktirde ben bu yolda mücadele ettiğim için hiçbir eşcinsel birliktelik yaşamadan hayatım son bulursa bu benim için zaten imtihanımı başarıyla geçtiğim anlamına geliyor bu emin olun bu benim için oldukça yeterlidir. Kendinize iyi bakın.
Son bir ay içerisinde şu siteyi açıp yazamayacağım kadar bir keşmekeş içerisindeydim. Kısaca özetlemekte yarar görüyorum.
Bayram tatilinin akabinde sınavlarım olduğu için ilk kez bir bayramı ailem olmadan geçirmiş oldum. Bayramda kalıp ders çalışacaktım güya, ancak sevimsiz bir strese girdim. Bu sırada her sene olduğu gibi bu sene de ev arkadaşı değiştim ve yeni bir eve taşındım. Ev bulma süreci arkadaşın babasının da yanımıza gelmesiyle sınav haftası içerisinde gerçekleştiğinden ister istemez sınavlarıma yansıdı. Allah'a şükür bu sefer güzel bir ev kiraladık ve yeni arkadaşımla burada son 2 senemi geçirmeyi planlıyorum. Evi tuttuktan sonraki hafta sonu doğum günümdü ve sınavlar henüz bitmemişti. Ancak ben kendimi biraz saldım ve eşcinsel biriyle tanışıp dışarıda gezip yemek yedik, numaralaştık. Bu hareketimin yegane nedeni, içinde bulunduğum sınav ve ev taşıma stresiydi, ne yazıkki bende bu şekilde dışarıya yansıdı. Final sınavları bitti ve ben 8 dersimin altısından kalmıştım, bir hafta sonra bütler yapılacaktı ve bende yaklaşık 2 aydır eve gitmediğim için derslerimi gidip İstanbulda çalışmaya karar verdim. Ancak yine tahmin ettiğim gibi olmadı, hali hazırda son 2 aydır dersler sınav ev stresi içerisinde olduğum için çabalamak artık çok zor geliyordu. Yinede bir şekilde çalıştım ve bütlere girdim. Ancak şuan 4 dersim açıklandı ve sadece 1 inden geçmiş durumdayım. Bu foruma ilk girdiğimde ortalamam 3.20 idi, şuan 2.00. Hüseyin Hocayla tanıştığımdan beri ortalamam hızla düşüyor. Tabii ki şaka yapıyorum onunla ilgisi yok, biz yüzlük kağıt veriyoruz hocalar geçirmiyor, harcanıyoruz bu okulda...
Bu arada dayanamayıp vakfa geri döndüğümü itiraf etmedim. Streslerimden bir tanesi de o ne yazık ki. Ama bu süreçte şunu keşfettim, şuan sınavlarım bitmesine rağmen 1 haftadır İstanbul'a gitmedim ve vakıf işleriyle uğraşıyorum, bu süreçte ise hiç olmadığı kadar erkekleri düşünmüyorum ve erkeksi yanımın kabardığını söylemeliyim.
Şimdi ev hususunu biraz açmam lazım. Şuan 3 senedir tanıştığım sınıf arkadaşımla eve çıktım, kendisi aynı zamanda kafa dengim ve birbirmize oldukça sadığız. Bölüm birincisi olması da cabası. Benim için akademik başarı olmazsa olmazlardan olduğu için bana yardımcı olacağına inanıyorum. Eski ev arkadaşım ise vakfın bu sene açacağı öğrenci evine geçeceği için ayrıldık, yoksa aramızda bir tatsızlık olmadı. Normalde benim de oraya geçmemi bekliyordu herkes fakat geçen sene bizim eve gelen giden bile çok fazla olduğu için artık rahatsız olmaya başladım ve hemen herkes o evlere taşınırken ben oraya taşınmadığım için herkes bana neden oraya geçmediğimi soruyor. Ben ise geçiştirmeyi tercih ediyorum. Benim için kesinlikle böylesi çok daha iyi. Bu süre zarfında vakıfta arkadaşlar çok laf ediyor ancak ilginç bir şekilde hiç alınmıyorum eskisi kadar. Önceleri çok kafaya takardım ancak bu ayrılık sürecinde kendimi biraz daha toparladığım için alınganlığım büyük ölçüde azaldı.
Doğum günü meselesine gelelim. O gün dediğim gibi oldukça stresliydim. Günün sabahında kütüphaneye diye evden çıktım, sırtımda çanta elimde laptop ile kütüphaneye geçtim ancak bir saat zor dayandım. Aklıma hep erkekler ve onların vücutları geliyordu ve bende yine hamamda buldum kendimi. Şunu da söylemeliyim, oraya gelen hemen herkes eşcinsel. Ve bir fırsat yakaldıklarında beraber olmaktan hiç gocunmuyorlar, esasında iğrenç insanlar. Bir yere oturdum ve bir adamla karşılaştık. O kadar stresliydim ki, o kadar işin içerisinde kendimi rahatlamaya çalışıyordum aslında, ama yanlış yerdeydim. O adamla biraz yakınlaşma oldu fakat bir yere varmadı. Ben ise sadece biraz konuşmak istediğimi söyledim. Biraz kendimden birazda terapiye gittiğimden ve bunun düzelebilir olduğundan bahsettim. Kendisi beni dikkatle dinliyordu, fikrini biraz değiştirmişe benziyordum ancak inandığını pek sanmıyorum. Sadece merakını biraz gidermiş oldum ve terapiyle ilgili soru işaretleri bırakmayı başardım. Sonrasında hamamdan birlikte çıkıp metroya yürümek için büyük bir parkın içinden geçtik, o sırada samimi bir şekilde muhabbet ediyorduk. Durumdan oldukça memnundum, numaramı istediğinde biraz düşündükten sonra ona verdim, yalan bir isim vermiştim kendime. Aslında birazda yalan bir hayat uydurdum. Çünkü onun dedikleri doğruysa aynı Üniversitede okuyorduk ve bende onunla bir daha karşılaşmayı istemezdim doğrusu. Sonrasında bir lokantaya gittik ve yemek yedik, bu sırada tanıdık biriyle denk gelmekten oldukça korkuyordum. Korkunun sebebi ise onunla sadece muhabbet etmek istemem değildi, benim de içimden daha fazlasını yapmak geçiyordu çünkü. Öyle de oldu, yemek yedikten sonra ilk hamleyi yapan ben oldum. İlk kez bir erkeği öpmüş bulundum. Bunu yazarken bile yerin dibine giriyorum ancak o anın şartlarında yaptığım hatanın pekte farkında olamıyorsun. Ama şunu da bilmek gerekiyor, hata hatadır. Ancak bunun için kendime küsersem, kendimle barışık olmazsam kuvvetle muhtemel daha fazlasını arzulayacağım. Fakat bunun için inancımdan da dolayı tövbemi eder, hüznümü kendime değilde Allah'a kanıtlarsam benim için çok daha iyi olduğu kanısındayım. Hakikaten de öyle oldu, çünkü bu kendime verdiğim bir söz. Olurda kendimi kaybedip bir erkekle birlikte olursam, bir ikincisinin tekrarlanmaması için kendime asla küsmeyeceğim ve son hızla kendimi toparlayacağım. Hiç kimseyle bu kadar yakınlaşmamıştım, yakınlaşmanın daha fazlasını arzulatacağını da bildiğim için kendime set çekmeyi uygun görüyorum. Akşamında ayrılırken beni evine davet etti ancak ben sözümü hatırlayıp bir bahaneyle oradan sıvıştım. Numaram ondaydı ve bana ertesi gün bir fırsat bulup gelmemi yazdı. Ancak ben yine birkaç bahane bularak onu ektim. Aradan birkaç gün geçti ve benden ümidi kesince numaramı engelledi. Ben de geylerin yüzünü ilk kez yakından görmüş oldum. Hüseyin Hoca zaten sıkça tembihlerdi, geyler seviştikten sonra birbirlerinin yüzüne bakmazlar. Gey aşkı diye bir şey yoktur. İki gey en fazla 5 yıl beraber olurlar, bunun sayısı da bir hayli azdır, sonrasında başkalarını bulup ayrılırlar. Haliyle buradan şu sonucu çıkarabilirim, erkek erkeğe aşk yalandır, haliyle kutsal değildir. Ancak normal aşk bir ömür sürebilmektedir ve bunun örneği ile defaatle karşılaştım. Ancak geyler öyle mi? 60 yaşındaki adam dahi o hamama geliyorsa, bir şey beklentisi içerisinde birbirlerine pas veriyorsa işte burada bir sorun var demektir.
Evet önceki yazımda kendim için "Eşcinsel bir ilişkiden korkmuyorum" diyerek kendime inanıyorum. Bu olayı yaşamış olmama rağmen hala da inanmayı sürdürüyorum. Çünkü umut fakirin ekmeğidir, eşcinselin olmazsa olmazıdır. Bu demek değildir ki bizler boş bir umudun peşinde koşuyoruz. İllaki eşcinselliğin tamamen geçmesini isterim ama tamamen geçmediği taktirde ben bu yolda mücadele ettiğim için hiçbir eşcinsel birliktelik yaşamadan hayatım son bulursa bu benim için zaten imtihanımı başarıyla geçtiğim anlamına geliyor bu emin olun bu benim için oldukça yeterlidir. Kendinize iyi bakın.